Derin ve Sessiz – 2

Ankara Bahçelievleri’deki 4 katlı apartmanın en üst katındaki bu daireye tanışındığımızda 6-7 yaşlarındaydım. Henüz 2 yaşındayken annemi kaybettikten sonra ben 4 yaşındayken babam Nalan ile evlenmişti. Nalan ve babam Remzi başka çocuk yapmadığı için evin küçüğü ve şımarığı olarak beni büyütmeye kendilerini adamışlardı.

Nalan beni kendi evladı gibi seviyor, zor durumlarımda tıpkı bir anne gibi bana sıcak ve sevecen davranıyordu. Aklı başında bir çocuk olmama rağmen bu fazla ilgi ve alaka sebebiyle biraz özgüven kaybım vardı. Yeni tanıştığım kişilerle kolay kolay samimi olamıyor iletişime geçme konusunda çekingen davranıyordum.

Doğum günüm gelip çatmıştı. Her sene olduğu gibi bana çok güzel bir doğum günü hazırlayacaklarına emindim. Ama asıl bilmediğim hayatımın o gün yaşanacak gelişmeler sonrasında değişeceğiydi.

Doğum günümün sabahında Nalan’ın odamın kapısından seslenmesi ile uyandım. “Ozannnnn hadi kalk artık. Saat 9 oldu.” Gözlerimi birden açıp “Neeeee! 9 mu oldu? Ya beni neden daha erken uyandırmadınız.” dedim. “Pardon prensim çok özür dilerim. Kendimizi nasıl affettirebilirim. Mesela terlikle ya da bir bardak suyla odana gelmemi ister miydiniz?” dedi şakadan kızar gibi. “Ya anne ya onu mu diyorum ben. Bugün benim doğum günümmmmmmmm.” dedim hafif bağırarak.

Nalan “Aaaaa o bugün müydü ya! Unuttum ben onu.” derken bir yandan da gülmeye devam etti. Kendimden emin bir şekilde “Bu evin bir tane prensi var ve sen doğum gününü mü unuttun? Cezalısın anneceğim.” karşılığını verip hızlıca yataktan çıktım bu sırada Nalan odanın kapısından uzaklaşırken “Bana bak oraya gelirsem sana prensi de prensesi de gösteririm. Kalk üstünü giy hemen bakkala kahvaltı için alınacaklar var.” diyordu. “Oooofffff geliyorum.” diyip üzerimi giymeye başladım.

Odadan çıkıp mutfağa Nalan’ın yanına gittiğimde hafif içini gösteren bir kısa bir gecelikle bulaşık makinasını boşaltıyordu. Sessizce ilerleyip arkasından birden sarılıp “Ben geldimmmmmm” diye bağırdım ve gıdıklamaya başladım. Ani korkma ve gıdıklanma karşısında Nalan birden ileriye doğru sıçradı ve üzerinde gecelik altındaki bordo renkteki dantelli külotunu gösterecek şekilde birkaç saniyeliğine açıldı. “Bana bak sana kaç kere söyledim aniden yapma diye. Yüreğime indireceksin bir gün.” dedi hafif sinirlenmiş gibi. “Eeee sende bana yapıyorsun aynısını.” diye kendimi savunmaya çalışırken “Sus cevap verme ben anneyim.” dedi.

Kollarımı göğüsümde bağlayıp “Sen yaparsan bende yaparım. Kusura bakma Nalan’cım.” bilmiş ses tonuyla karşılık verdim. Numaradan sinirlenmiş yüzüne birden kocaman bir gülümseme yerleştirip “Neyse yaklaşta doğum gününü kutlayım. Aman tanrım senin boyun sürekli uzuyor mu?” dedi.

Nalan ortalam 165 cm boyunda 50-55 kilo arasında kumral kıvırcık saçlı, beyaz tenli bir kadındı. Saçları neredeyse belinin bir karış üstüne kadar geliyordu ve düzenli olarak kuaföre gider bakımını yaptırırdı.

Nalan bana sarılıp yanaklarımdan öptü ve doğum günümü kutladı. Sonra bir kez daha sıkıca sarılıp sırtıma ve popoma vurup gıdıklamaya başladı. Bende karşılık vermek için onu gıdıklamaya başladı. Bana o kadar sıkı sarılmıştı ki memeleri baskı yapmaya başladı ve bir anda nereden geldiğini anlamadığım bir dürtü ile poposunun iki lobunu birden hızlıca avuçlayıp sıkmaya başladım ve havaya kaldırmaya çalıştım.

Nalan o anda neye uğradığını şaşırıp ben kurtulmak için çırpınmaya başladı. Havaya kaldırmamla birlikte. “Eeee Nalan hanım şimdi ne yapacaksınız bakalım.” dedim gülerek. “Beni çabuk bırak terbiyesiz velet seni.” derken o da gülüyordu “Madem sen başlattın sonucuna katlanacaksın. Öyle çabukcak kurtulmak yok.” dedim ama bir yandan da kollarım ağrımaya başlamıştı “Ya tamam bak bıraktım ellerim havada. Şuna bak her tarafım açıldı. Çok acıttın popumu. Hadi indir aşağıya beni” dedi hafif bir serzenişle.

Kollarım iyice yorulmasıyla birlikte aniden bıraktım ve Nalan yere düşerken sol elim geceliğinden içeri girdi. Nalan o sırada dengesini sağlayamadığı için sağa doğru yalpaladı. Ben refleks olarak geceliğin içinden tutmaya çalışırken sağ memesini bir anda avuçlayı verdim.

Dengesini sağlayıp düzelmesine rağmen elim hava memesini avuçlar vaziyette kalmıştı ve ikimizde bir süreliğine o şekilde donup kaldık. Bir süre sonra Nalan kendine gelip “Senin sadece boyun, kilon kuvvetin değil maşallah erkeksi özelliklerin de gelişmiş. Önce kıçımı avuçladın şimdi de mememi. Var mı görmek dokunmak istediğin başka yerim?” dedi. “Ya ben şeyyy.” diyebildim sadece.

Hafiften gülerek “Utanmaz seni, bak cevapta veremiyor. Ne oldu utandınız mı küçük bey? Yüzünüz kıpkırmızı oldu.” dedikten sonra aniden eliyle penisime dokunup “Bu ne yaaaa, sertleşmiş bu!” diyerek kahkaha atmaya başladı.

“Ya anne ne yapıyorsun. Ben bilerek mi elledim. Şakalaşırken yanlışlıkla oldu.” diyerek olayın içinden çıkmaya çalıştım.

“Bu ufaklık şey pardon bu arkadaş pek öyle söylemiyor. Hem sen ne zaman ve ne ara büyüttün bunu. Kamışa su da yürümüştür şimdi. Uzun zamandır külotlarının önündeki lekelerden şüpheleniyordum aslında ama benim ne biliyim oğluşumun erkek olduğunu. Küçük bebeğimiz erkek olmuş.” derken hafif hafif penisimi okşuyordu.

“Yaaaa öffff daha ne kadar utandıracaksın beni acaba. Ne yapıyım ayrıca gece rüyamda gördükçe sabah önüm ıslak kalkıyorum.” diye savunmaya çalıştım kendimi. “Ne görüyorsun rüyanda anlatsana? Memeler, popolar havada uçuşuyor herhalde.” diyip bir kahkaha daha patlattı. “Yaaaa anne yaaaa, ben çıkıyorum nerede bakkal listesi?” diyerek bir adım geriye sıçrayıp listeye bakınmaya başladım.

“Oooo beyim sinirlenme hemen. Sen oramı buramı elle önündeki aleti dimdik poziyona getir sonra da kaçmaya çalış. Neyse uzatmayalım. Şimdilik şakalaşma kısmını kapatıyoruz.” dedi sakin bir tonda.

Neyse ki eli artık penisimde değil yoksa her an patlayabilirdim. “O zaman alışveriş listesini ve parayı verirsen ben bakkala gidebilirim.” diyerek mutfaktan çıktım. “Koridorda vestiyerin üstünde duruyorlar. Ha bu arada karşıdaki daireyi satın almışlar. Eşya taşıyorlar şu anda. Dikkat et aşağıya inerken.” dedi. “ Hadi ya! Umarım iyi birileri çıkar da sana arkadaşlık yapar.” dedim karşılık olarak manasızca. “Aaaaa neden? Benim bir sürü arkadaşım var zaten. Neden yenisini isteyim? Umarım asıl senin yaşında çocukları vardır da sen onunla arkadaş olursun.” dedi.

Aslında Nalan haklıydı evden dışarı çıkmayı çok sevmeyen biri olduğum için mahallede sadece 2 tane arkadaşım vardı. Dairenin kapısını açıp çıkmaya çalışırken iki kişinin kanepe taşımaya çalıştığını gördüm. Adamlardan birisi “Delikanlı şu dairenin kapısını tutarsan içeri alalım şu kanepeyi.” diyerek bana seslendi. “Tamam tutuyorum” diyerek karşı daireden içeri girip kapıyı arkasına kadar açmaya çalışırken işte hayatımı değiştirecek kadının gözlerinin içine kitlenmiş vaziyette donakalmış bakıyordum.