Cefakar 6.bölüm

Kararımızı sonunda vermiştik, artık dedemin evine gidecektik. Kalan son paramızla biletlerimizi ayarlayıp eşyalarımızı toparladık. Minimum düzeyde eşyalarımızı alıp otobüse bindik. Konumunu biliyorduk daha önceden dedem yaşarken birkaç kere gitmiştik. Konuma bakarken otobüsün aslında dedemin evinin yakınındaki bir güzergahta ilerlediğini fark ettik.Muavine haber verip otobüsü müsait bir yerde durdurtup indik. Genel olarak mesafe kısa olsa da dolambaçlı ve yokuşluydu yol.

Yakıcı güneşin altında ilerlerken artık sıcaktan bayılmak üzereydik ki, Yaren su şişesini çıkartıp üstüne döküp kendini serinletti. Herkes aynısını yapmaya başlayınca ufak çaplı bir su savaşı kaçınılmaz oldu. Su savaşı serinlememiz dışında bir etki daha yarattı. Bu etki daha çok banaydı çünkü ablam ıslanınca sütyen giymediği belli olmuştu. Meme uçları kabarmış bana göz kırpıyordu.

Çaktırmadan biraz baktıktan sonra yola koyulduk. Yarım saatlik yavaş tempo yürüyüşün ardından eskiden beri hafızama kazınmış olan büyük zeytin ağacının yanına gelmiştik. Artık doğru yerde olduğumuzdan emindim. Bu ağacın gövdesine önceden Yarenle birlikte baş harflerimizi kazımıştık. Biraz inceledikten sonra baş harflerimizi gördüm. Ağacın solundaki otlardan kapanmak üzere olan yola doğru daldım.

Biraz yürüdükten sonra eski ihtişamını kaybetmiş çiftlik evine vardık. Camları kırılmış, dışındaki tahtalar düşmüş, verandasındaki sandalye ve masalar iyice çürümüş haldeydi. Yani en son dedemin bıraktığı gibiydi. Dedem bu evi komple kendisi yapmıştı, her bir parçasında kendi emeği vardı. Kapıyı açıp içeri girdik, içerideki manzara dışarıdakinden daha kötüydü. Kuş pislikleri örümcek ağları ve evin her zerresinde bulunan toz işleri daha da zorlaştıracaktı. Ablam evde biraz dolandıktan sonra elinde bez, vileda ve el süpürgesiyle geldi.

N: Hadi işe koyulalım, çok uğraşmamız gerekecek.

Herkes ablamın sözünü ikiletmeden işe koyuldu. Bense dışarı çıkıp çatıdaki güneş panellerini inceledim. Üstü pislik dolmuş, birkaç kablosu kopmuş haldeydi. Eve tekrar girip uzun bir arayış sonucu birkaç alet ve kablo bulup tekrar dışarı çıktım. Yerde duran merdiveni kaldırıp çatıya dayadım. Tırmanıp kabloları tekrar kesip birleştirdim.

Güneş panellerini de temizleyip tekrar aşağı indim. Güneş panelinin kablolarını takip edip sonunda evin bitişiğindeki büyük garaj ya da ahır kapısını açtım. Tabi kapıyı açınca bu kapının garaj kapısı olduğunu öğrenmem çok zor olmadı. İçeride toz kaplı bir klasik araba yatıyordu. Tozu üstünden parmağımla sıyırınca kırmızı renk gözüme çarptı. Arabadan kapıyı kaldırıp elektrik kablolarını takip ettim ve sonunda elektrik dönüştürücüyü ve jeneratörü buldum.

Dönüştürücünün düğmesine bastığım gibi ekranın gelmesi bir oldu, şarj oluyor konumunda duruyordu gösterge. Ekrandaki yazıları okuyup doğru olduğuna inandığım düğmeye bastım. Bu sefer yarı şarj yarı güç moduna geçmişti ve garajın aydınlatması yanmıştı. Elektrik sorununu halletmiştim. Dönüştürücünün yanındaki şalterleri sırasıyla açtım.

En Son su motoru yazan şalteri de açınca motorun gürültülü çalışma sesi kulağıma ilişti. Dışarı çıkıp sesin olduğu yere gittim. Motor kuyudaydı ama tam olarak suyun içinde olmadığı için bu kadar gürültü yapıyordu. Kablosunu biraz daha açınca ses kesildi. Artık hem elektriğimiz hem de suyumuz gelmişti. Dedem burada ufak ta olsa sürdürülebilir bir sistem kurmuştu. Tekrar garaja dönüp kapıları ardına kadar açtım. Arabaya binip anahtarı çevirdim. Fakat hiçbir şey olmamıştı.

İçeriden kaputu açıp dışarıya çıktım. Kaputu ufak bir ittirmemle kendi kendine havaya kalktı. Dedem amortisör takmıştı. Ama manzara beni üzmüştü. Akü yoktu ve motorun birkaç parçası eksikti. Hasta babamın bana kazandırdığı nadide özelliklerden bir tanesi de araba motoru sökü toplamaktı. Kendisi iki hafta da bir arabayı söküp temizleyip geri toplardı, bunu yaparken beni de çırak olarak kullanırdı. Eksik parçaları telefonda notlara yazıp kapattım. Arabayı boşa alıp garajın dışına ittirdim. Vanayı açıp arabaya su tutmaya başladım. Tozu gittikçe araba ortaya çıkıyordu. Araba 66 model bir impala SS ti. Arabanın kabasını alıp suyu kapattım.

Tekrar eve girdim, ve içerideki o mükemmel manzarayla karşılaştım. Ablam ve Peri ince rahat kıyafetleriyle temizlik yapıyorlardı. Kıyafetleri terden üzerine yapışmış tüm hatları belliydi. Kısa bir hayal faslından sonra arka odaya doğru yürüdüm. Kapıdan girince biraz öncekinden daha güzel bir manzara karşıladı. Yaren domalmış yerleri siliyordu. Şortu araya kaçmış götünün her detayı, kıvrımı belliydi.

B: Kolay gelsin.

Y: Kolaysa başına gelsin.

Y: Kaçma gel yardım edicen. Sıçtımın evinde ne elektrik ne su var zaten ya.

Bunu demesi üzerine kahkaha atıp ışığı yaktım. Yaren şaşkın bir şekilde yüzüme baktı.

B: Elektrik varmış sadece biraz uğraşmak gerekiyormuş.

Y: Sen var ya seeen.

O sırada içeriden bir patırtı kütürtü koptu. Koşarak içeriye gittiğimizde yerde yatan Periyle karşılaştık. Tavandaki örümcekleri temizlemek için çıktığı merdivenden düşmüş yerde acılar içinde kıvranıyordu.

Araba çalışmıyordu tek çaremiz ambulansı aramaktı. Hemen ambulansı arayıp yeri tarif ettikten sonra Periyi dikkatlice kucaklayıp dışarı çıktım.

Yol kapalı olduğu için ambulans giremezdi o yüzden ana yola kadar çıkmamız gerekiyordu. Perinin ağlamaları ve sızlamaları eşliğinde ana yola çıktık o sırada ambulansta gelmişti. Periyi ambulansa bindirdikten sonra hepimiz binmek için hamle yapınca hemşire sadece bir refakatçi alabileceğini söyledi. Ben öne atılınca ablam konuya girdi;

N: Ufuk sen evde kal Yarenle birlikte kız da korkmasın hem de biz gelene kadar biraz ortalığı toparlarsınız.

Dediklerinde haklıydı, ablama yol verdim ve Periyle birlikte gittiler. Dönerken Yarenle birer sigara yakıp yürümeye başladık.

Y: Ne bu üstümüzdeki şanssızlık ya.

B: Biz direkt şanssız olarak doğduk kızım, bizim tek şansımız birbirimize sahip olmamız.

Yaren gözleri dolu bir şekilde bana dönüp sarıldı.Kafasını okşadıktan sonra tekrar eve döndük. Evi biraz daha toparladıktan sonra bir karyolayı temizleyip kendimize yer ayarladık.

O sırada çalan telefonla işlerimizi bırakıp telefonun başına geçtik, arayan ablamdı. Perinin yarın ameliyat olacağını platin takılacağını, merak etmememizi söyledi. Hastaneye gitmemize gerek olmadığını ve evi ayarlamamızı söyledi. Telefonu kapatıp kendimize ufak bir yemek hazırlayıp verandada gün batımına karşı yedik.

Yatma faslına geldiğimizde Yaren odamda kaldığı zamanları ima edecek birkaç kelime söyleyerek içime kurt düşürmüştü. Pijamalarımızı giyip gıcırdayan karyolaya girdik. Dışarısı akşam olmasına rağmen çok sıcaktı ama ev doğal taş ve ahşaptan yapıldığı için serindi. Yaren yatakta yine götünü bana dayayıp kıvrıldı. Bir süre böyle yattıktan sonra Yaren “üşüyorum” diyince fırsat bu fırsat diyip arkadan sarıldım. Vücudum tüm kanı sanki sikime pompalıyordu. Sikim kısa bir süre içinde pijamayı zorlamaya başladı. Yarenin bunu farketmemesi imkansızdı.

Yaren biraz kıpraşıp bacaklarını oynatınca sikim bacaklarının arasında yerini aldı. Tekrar bacaklarını kapatınca sikim bacakları ve amının arasında hapsoldu. Yaren ufak ufak ileri geri hareket etmeye başlayınca ağzımdan “off” diye bir zevk iniltisi çıktı. Elimi Yarenin karnına doğru koyup ufak ufak okşamaya başladım. Ben okşadıkça Yaren ileri geri hareketlerinin dışında kıvranmaya başladı. Ufak ufak hareketlerle elimi aşağıya doğru kaydırdım. Hafifçe pijamasını aralayıp elimi içeri soktum ve amına doğru ilerledim.

Bu bir rüya olmalıydı kardeşim altımda kıvranıyor beni tatmin etmeye çalışıyordu ama bundan daha öte olan ise ona hediye aldığım am kısmı açık tangayı giymişti. Elimi çıplak amının üzerinde biraz gezdirdikten sonra okşamaya başladım. İkimizden sadece nefes sesleri yükseliyordu. Biraz daha böyle devam ettikten sonra dayanamayıp boşaldım. Sıra Yarendeydi elimi hızlandırıp sert sert okşamaya ve hafif hafif parmağımı sokarmış gibi yapmaya başladım. Biraz böyle devam ettikten sonra Yaren titreyerek elime boşaldı. İkimizde bu rahatlamanın verdiği rahatlıkla uykuya daldık.

Not: hikayeyi seçilen senaryoya göre devam ettiriyorum ileride yine böyle bir yol ayrımına geleceğiz. Hikayenin daha temelleri gibi düşünün bu olanları. Zaten beni bilen bilir çok fazla soktu çıkardılı yazmıyorum hikayeleri daha detaylı ve daha duygusal tarzda yazmayı seviyorum.

Görüş, öneri ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir