Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Irz Düşmanı 2. Bölüm

Irz Düşmanı 2 .Bölüm

e oturduğu için birlikte kahvaltı yaparız her sabah. Birlikte kahvaltı yaptık ve iş yerine babamın yanına gittim. Babam uzun zamandır beni ikna etmeye çalışıyor birazda onlarda kalmam konusunda. Ben çok sıcak değildim aslında bu olaya ama üvey annem Seval’in benimle yaşıt kızı olduğunu öğrendikten sonra çok belli etmesem de daha sıcağım bu fikre. En sonunda kabul ettim annemlere sadece biraz orda kalacağımı yine geri geleceğimi söyledim. Annemler normal olarak biraz üzülmüştü ama yapacak bir şey yoktu sonuçta oda benim babamdı. Eşyalarımı toparladım ve akşam yemeğine babamlara gittim.

Kapıyı çaldım. Üvey annem Seval kapıyı açtı. Üzerinde pembe bir babydoll altında ise beyaz şort vardı. Bacakları sütun gibiydi. Memelerine biraz daha yukardan baksam ucunu görebilirdim. Eve girer girmez hoşuma gitmişti bile. Seval hoş geldin bebeğim diyerek kapıyı açtık ve sırtımdaki çantayı koyacağım yeri gösterdi. Babamda o sırada geldi ve beni karşıladı. Beni görünce sarılıp hoş geldin aslan oğlum dedi. Alışık olduğum şeyler değildi pek. Birlikte yemeğe oturduk ben merakla üvey kardeşimi bekliyordum ama bu akşam arkadaşına gitmişti yani eve geç gelecekti. Daha önce birkaç kere görmüştüm tanışıyorduk zaten ama aynı eve paylaşacak olmak beni heyecanlandırmıştı. İçimden yarın görüşürüz artık dedim ve yemeği yedik. Yemekten sonra babamla Seval bana odamı gösterdi. Ev dubleksti yukarısı çatı katı 2 oda 1 salon 1 banyo vardı. Bir oda üvey kardeşim Ela’nın diğeri artık benim. Alt kat 1 yatak odası Seval ile babanın 1 salon ve mutfaktan oluşuyordu. Ev gayet güzeldi. Odama yerleştim yaklaşık yarım saat kıyafetlerimi falan yerleştirdim. Ardından aşağı babamların yanına indim. Babamla balkonda oturup sohbet ettik iş güç hakkında Seval de mutfaktan bazen dahil oluyordu bulaşık yıkarken. Seval işini bitirdikten sonra yanımıza geldi sohbete dahil oldu. Saat 11e geliyordu. Ela annesini aramıştı konuşmadan anladığım kadarıyla telefonu kapatınca. Babama saat geç oldu kızı alıp gelir misin diye sordu. Babamda tabi giderim yavrum dedi. Bende Seval’e dönerek uygunsa babam zahmet etmesin ben giderim dedim. Üvey annem Seval sevinerek olur dedi hemen. Galiba aile gibi olmamızı istiyordu böyle böyle. Babamda sevinmişti. Ela’dan konum alıp arabaya atladım.20 dakika sonra kapının önündeydim. Ela’ya aşağıda olduğumu söyledim ve 5 dakika sonra Ela aşağı indi. Arabaya bindi ve Merhaba dedi ve yanak yanağa öpüştük. Ardından çok teşekkür ederim beni aldığın için. Kusura bakma uğraştırdığım için dedi. Bende hiç önemli falan değil dedim ve eve doğru yola koyuldum. Yolda biraz sohbet ettik ve Ela kaç gün kalacağımı falan sordu. Sevinmiş gibiydi ki. Kendisi dedi zaten tek başıma çatı katında sıkılıyordum iyi ki geldin dedi. Mutlu olmuştum herkes ben geldiğim için sevinmiyordu. Eve girdik biraz sohbetten sonra ben odama geçmek için müsaade istedim. Elada benimle geldi. Ben odama girerken Ela bana eğer bir şey ihtiyacım olursa diye çekinmeden gelmemi söyledi. Bunu duymak sevindiriciydi. Odama girip kafamı yastığa koyduğum gibi uyumuşum.

Kategorilere Göz At

Masum Karımı Götürdüler

Masum Karımı Götürdüler

İsmim Metin ve bankacılık finans mezunuyum. Eşimle birlikle Ankara’da çok güzel, seviyeli ve lüks bir hayat yaşıyorduk fakat çalıştığım finans şirketi iflas edince işsiz kalmıştım. Masum Karım Gül, ev hanımıydı ve iflastan önce durumumuz çok iyi olduğu için arkadaşlarıyla gezip tozup, haftada bir kaç kez spora gidiyor ve her sosyete insanının yaşadığı hayatı yaşıyordu. Ayrı etten, karım dövüş sporlarına da özel ilgisi olan çok modern, kültürlü, iyi niyetli, sadık, namuslu ve biraz da saf bir bayandı. Kişisel özeliklerine artı olarak çok güzel, seksi ve bakımlıydı. Sürekli spor yaptığı için vücudu harikadır, mankenlere taş çıkartacak kadar mükemmeldir.

Bu nedenle bulunduğumuz seviyeli ve uygar ortamdan dolayı karım rahatlıkla mini etekler, elbiseler ve kısa dar şortlar giyebiliyordu. Bu giyim tarzı hayatının bir parçası olmuştu ve dediğim gibi, yaşadığımız ortamdan dolayı bu hiç rahatsız edici bir durum yaratmıyordu. Gül’le evli olduğum için çok gururluydum. Şirketin iflası hayallerimizi ve yaşam tarzımızı yıkmıştı. Bu zamanda iyi ödenekli bir iş bulmak çok zordu. Sürekli iş ilanlarını takip ediyor başvurularda bulunuyordum fakat ne yazık ki sadece bir kişiden cevap gelmişti. Teklif Ankara’dan uzak bir kasabada, bir bankadan gelmişti. İlk başta Kabul etmek istemedik fakat artık ev kiramızı ve böyle lüks bir hayat yaşmak için gücümüz kalmamıştı o yüzden bu işi kabul etmek zorunda kaldım.

Çalışacağım banka aracı olarak bize küçük basit bir ev ayarlamış ve hemen işe başlamam için çağırdılar. Karımla ben hayal kırıklığına uğramıştık ve böyle bir ortam bizi çok üzmüştü. İnsanlar biraz daha basit, erkekler böyle kıro tipli, bayanlarında çoğu türbanlı olup gelişmemiş bir kasabaya yerleşmiştik. Karım arkadaşlarından uzak olup onlarla birlikte yaptığı günlük etkinlikleri de artık yapamayacaktı. “Canım ben ne yapacağım bu sıkıcı yerde?” “Bilmiyorum gülüm fakat sık dişini biraz, yeni bir iş bulana kadar burada idare etmeliyiz” “Anlıyorum canım, fakat ben bütün gün evde oturacak mıyım?” “İstersen yeni komşularınla tanış, yeni arkadaşlar edin, belki umduğun kadar kötü değildir buraları” “Haklısın, yan komşu görür görmez davet etmişti, iyi bir insana benziyor, en iyisi gidip bir tanışayım”.

Karım yeni komşularıyla gidip tanışacağı için ne giyecek diye gereksiz yere telaşlanmaya başlayınca, bende ona “ne önemi var süse veya güzel kıyafetlere, baksana herkes nasıl giyiniyor, kimse modaya bile önem vermiyor” dedim. Karım “haklısın” deyip sadece ayakkabılarını giyerek üzerindeki eteğini ve günlük giydiği bluzunu değiştirmemeye karar verdi. Karımın eteği fazla kısa sayılmazdı fakat uzunda değildi, dizinden sekiz veya dokuz parmak üzerindeydi, yani bizim alışık olduğumuz ortamlar için normal sayılacak bir boydu. Üzerinde giydiği beyaz bluzda basit fakat biraz dar hafif de dekolte olup o güzel pürüzsüz sıkı göğüslerinin yuvarlak hatlarını belli ediyordu.

Karımla birlikte bende dışarı çıktım ve komşuya kadar ona eşlik edip oradan da biraz dolaşıp etrafı tanımak istedim. Yeni komşular karımı kapıda karşıladılar ve Gül ayakkabılarını çıkartarak bana el salladı ve içeri girdi. Ben biraz dolaştıktan sonra eski biçimsiz evler ve basit esnaf dükkanlarından başka bir şey göremediğim için sıkıldım ve karımın yanına gitmeye karar verdim. Komşunun bahçe kapısına yaklaştığım zaman tuhaf sesler ve konuşmalara şahit oldum. Komşuların kocaları, (biri ev sahibi olan diğeri de bir kaç ev öteden olan komşu) evin ön kapısının önünde ot söküyorlarmış bir biçimde çaktırmadan içeri bakarak aralarında terbiyesizce yorumlar yapıyorlardı. “Üfff, karının bacaklarına bak lan!” “Vay amına koyum, ayaklara bak ayaklara, bu ayaklara tapılır”.

Ben gizlice bahçe kapısından ne konuştuklarını anlayabilmek için baktıkları yere bir göz attım. Meğer herifler benim karımı süzüyorlar hayaller kuruyorlardı. Kafamdan kaynar su dökülmüş gibi olmuştum ve nasıl bir tepki veya ne yapacağımı bilmedim. Adamların konuşmalarına çok öfkelenmiştim fakat aynı zamanda da kendim bile çok utanmış öylece orda donup kalmıştım. İçerde dört beş bayan vardı ve aralarında bir tek benim eşim mini bir etek giyiyordu. Karım kadınlarla derin sohbete girmiş kimsede dışarıdaki kıro tipli kocalarını fark etmemişti. Bende oranın yabancısı olduğum için ortaya çıkmayarak bir süre onları gizlice izleyip karıma göz kulak olurum diye düşündüm.

Adamlar aynı şekilde konuşmaya devam ediyorlardı. “Lan bu karıyı sikmek için neler vermezdim” “ben hayatımda böyle avrat görmedim, benim yarak şalvarı delecek şimdi” “dur lan, dikkat çekme…. üüfff bak bak bak.. vay amına koyum beyaz külotunu gördün mü lan?”. Karım bacak bacak üstüne atarken yanlışlıkla frikik vermişti, nasılsa kadınlarla birlikteydi ve dışarıdaki röntgencilerden habersiz olduğu için rahatça hareket ediyordu. Adamlar resmen kendilerinden geçmek üzereydiler ve hallerinden belliydi ki hayatlarında böyle etkileyici ve büyüleyici seksi bir afet görmemişlerdi. “Lan bir bizim avratlara bak birde bizim komşunun avrada bak, ayakları bile bir içim su, sabaha kadar yalarım ben o ayak parmakları” “oğlum Apo, bizde ne gezer öyle şans, bu bir kerelik görüntüye şahit olduğumuz için Allah’a şükretmek lazım, piyango şansı gibin lan”.

Uzaktan karımın çıplak ayaklarına baktım ve gerçekten senelerdir giydiği uzun topluklu ayakkabılardan dolayı ayak tabanlarında çok sexi bir kavis oluşmuştu. Bakımlı oldukları içinde ayakları çok narin ve pürüzsüz görünüyordu, ayak parmaklarındaki pembe oje ise dikkat çekiciydi. “Lan bu karının amı var ya, kesin o kadar bir sıkı ve dardır ki benim yarağı mosmor eder” “Lan Adem, ben yarağımı amına değil kadına dokundursam anında boşalırım”. Ben artık bu konuşmalara dayanmadım ve bahçe kapısından içeri girerek bu ortamı bozdum. Adamlar beni görünce bir an afalladılar sonra “ooo yeni komşu, nasılsın?” diyerek az önce konuştuklarını duymadığımı düşündüler.

İçerden beni gören karım hemen ayağa kalktı ve diğer bayanlara birlikte dışarı çıktı. Bir saniye içinde etrafımızda dört tane bayan ve etrafta koşturan birkaç tanede çocuk bulundu. Karım hemen beni yeni arkadaşlarıyla tanıştırdı, bende nazikçe her bir bayanın elini centilmence kibar bir şekilde öptüm ve sonra isteksiz isteksiz kocaları olan diğer iki adam, Apo ve Adem’le tokalaştım. Bayanların ellerini öpmem herkesin yüzündeki ifadeden belli ki alışık olmadıkları bir hareketti. Tanıştırma sırası bende olduğu için, ilk önce benim kapı komşum olan adama karımı tanıştırarak “Adem bey, bu karım Gül” deyip karım elini uzattı. Adam ilk önce şaşırdı sonra da benim yaptığımı örnek alarak o kalın parmaklarıyla karımın elini tutu ve uzun bıyıkları ile birlikte dudaklarını karımın eline yapıştırarak hafifçede anlaşılmayacak bir şekilde emip öpermiş gibi yaptı. Sanırım dilini de kullanmıştı çünkü karımın eli biraz nemlenmişti.

Diğer komşu olan Apo’yu da aynı şekilde tanıştırarak karımın pembe ojeli parmaklarını eline alarak aynı anda da çaktırmadan hayranlıkla karımın teşhir edici göğüslerine ve dekoltesinden dolayı üsten göğüslerinin arasına bakarak heyecanla titreye titreye karımın elini öptü. Karıma tokanmış olmaları bile adamları çok heyecanlanmıştı ve adeta transa geçmiş gibindiler. Bu ortamdan biraz rahatsız olsam da sesimi çıkarmamam lazımdı çünkü aksi taktirde karımın konuşabileceği ve zaman geçirebileceği hiç bir arkadaşı kalmayacaktı. Karımın evde kapalı ve mutsuz bir şekilde olmasını istemezdim, bu hem evliliğimizi zedeleyebilirdi hem de, en önemlisi, psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilirdi.

Adamların sapıkça bakışlarına ve düşüncelerine göz yumup kimsenin keyfini bozmamaya karar verdim. Kendimi avutmak için ‘nasılsa bakmaktan ve fantezi kurmaktan zarar gelmez’ gibi düşünceler üretip öfkemi yatıştırmak için kendime akıl veriyordum. Tam bunun üzerine karım bana şok yaşatacak ve işimi zorlaştıracak bir şey demez mi? “Metin’ciğim baksana Ayşe ne diyor, Adem güreş hocasıymış” demesiyle, Adem’in karısı Ayşe “Metin bey senin hanım bu dövüş sporlarına ilgisi varmış, senin izninde varsa benim bey ona ders verebilir” deyip ben bir an afalladım ve dilim tutuldu ve istemeyerek, “ta ta tabi ki, ne demek, ne izni, karım sporu çok seviyor onun için iyi olur” dedim, fakat bunu söyleyebilmek için gücü ve cesareti nerden buldum hiç bilmiyorum.

Bunu duyan Adem, gözleri fal taşı gibi açılmış duyduklarına inanamıyordu fakat heyecanını da belli etmemeye çalışıyordu. Bu iri yarı, kıllı, bakımsız adamdan nefret etmeye başlamıştım fakat onunla iyi geçinmem lazımdı, en azından karımın hatırı için. Misafirperverliğimi göstermek için Adem ve Apo’yu eşleriyle birlikte akşama bizim eve davet ettim, herkes bu teklifime çok sevinmişti. Eve geldiğimizde karım çok mutlu görünüyordu ve bayanlarla çok iyi anlaştığını ve de yeni bir dövüş sporu öğreneceği için çok heyecanlı olduğunu anlatıyordu. Karımın o terbiyesiz adamlarla pek karışmasını istemiyordum, hele Adem’den güreş dersi almasını hiç istemiyordum fakat bunu engellemek zordu.

Onları bu akşam davet etmemin bir sebebi de biraz samimi olup karıma karşı yanlış veya terbiyesizce bir şey yapmamalarını sağlamak içindi. Onlara daha iyi, sıcak ve dostça davranıp karımın da onlara karşı daha yakın ve dostça ilgi göstermesini isteyecektim. Bu iki adamın karımla aralarını daha yakın bir ilişki kurmam, yani samimi ve karımı bacıları olarak görmelerini sağlamam durumu yumuşatabilirdi, böylece karıma yan gözle bakmaları onları utandıracaktı. “Gülüm, bayanları çok sevmişsin, peki Apo ve Adem bey hakkında ne düşünüyorsun?” “Bilmem ki, onları henüz iyi tanımıyorum, biraz kıro’ya benziyorlar fakat iyi insandırlar herhalde”.

Durumu kurtarmak için yalan söyleme vakti gelmişti “İkisi de çok iyi dosta benziyor, biraz sohbet ettim ve çok samimi buldum. Çok dürüst, terbiyeli, ve güvenilir insandırlar” “öyle mi canım? Süper, o zaman güreş dersleri rahat geçecek, ne yalan söyleyim ilk başta biraz tiplerinden dolayı çekindim fakat Ayşe olumlu bakınca bende ses çıkarmadım, yani her şeyi anlattım ve kız çok acıdı halimi ve böyle bir jest’te bulundu” “İyi ki bulunmuş bende suçluluk duyuyordum, yani seni aniden böyle sıkıcı bir hayata atmak istemezdim, zamanın güzel geçeceği için çok mutluyum” “Üzülme sen kocacığım, böyle arkadaşlar bulduğumuz için şanslıyız”.

“Gülüm, bu akşam Adem ve Apo beye çok samimi davranmalıyız, yani bir dediklerini iki etmeyelim ve bu iyi niyetlerini iyi karşılayalım” “peki aşkım”, “yani fark ettim ki ikisi de sana karşı çok çekingen, eğer sana güreş dersi verecekse onlarda rahat olmalılar, değil mi canım?” “haklısın aşkım, eğer mesafeli ve çekingen davranırlarsa hem benim için sıkıcı olur hem de onlar için huzursuz bir durum olur” “Evet gülüm, o yüzden onlar bize ve özellikle sana karşı daha rahat ve samimi olmaları için onlara çok yakın ol, ve bir kardeş gibi, aileden gibi değer göster” “Peki aşkım, sana güveniyorum, sen ne dersen onu yapacağım ve Adem ve Apo beye içtenlikle çok yakınlık göstereceğim”.

Karım aşırı derecede saf ve iyi niyetli olmasından dolayı onu kolayca kandırmıştım, fakat bunu kendi iyiliği için yapmıştım. Planlarıma göre, bu pis heriflerin karıma karşı iyi ve terbiyeli davranmaları için ve de kurulacak olan yakın ilişkiyi kaybetmek istememeleri için onları karıma karşı bir aileymişiz gibi yakınlaştıracaktım. Karım ve ben temizlik yapıp akşam için ortalığı biraz toparladık ve misafirlerimiz gelmeden rahatlamak için güzel bir duş yaptık. Yazın göbeği olduğu için ve akşamları buraları hiç esmediğinden dolayı hava gerçekten çok sıcak olmuştu, o nedenle şortumu ve atlete benzeyen bol bir tişört giydim.

Gül’ün yatak odasından çıktığını gördüm ve oda sıcaktan etkilenmiş olmalı ki üzerinde benim giydiğime benzeyen beyaz askılı bol bir üst ve altında da hafif kabarık tül inceliğinde pembe mini bir eteği vardı. “Metin, bu giydiğim sence oldu mu yoksa çok mu basit sıradan günlük bir kıyafet mi oldu?” Bir an yutkunmakta zorlandım ve boğulacak gibi oldum fakat karıma ‘git üstünü değiş bu adamlar hayvana benziyor’ deyemezdim. “Tabi ki oldu hayatım, onlar yabancı sayılmaz artık, dediğim gibi onlara her konuda rahat davranmalıyız ki onlarda rahat olsun, baksana bende aynen senin gibi basit giyindim”. “Peki aşkım, zaten bu sıcakta başka bir şey giymek zor”.

Karıma son bir kez üzüntü ve pişman dolu gözlerimle baştan tırnağa baktım ve anladım ki bu akşam adamların gözleri bayram edecekti. Bu akşam ilk kez karımın bu kadar güzel, sexi ve şehvetli görünmesinden üzgündüm. Kumral saçları uzun ve fönlenmişti, biraz makyajlı ve iri dudaklarında sevgililer gününde ona aldığım çok pahalı, kolayca çıkmayan, kalın, ayna gibin parlak ve ıslak görünümlü pembe bir ruj vardı. Sanırım buna Gloss ruj deniyordu. Beyaz bol atletinin altında sutyen giymediği beliydi çünkü orta boyda olan mükemmel göğüsleri bir hayli teşhir eden bir haldeydi, üstelik şişkin iri meme uçları da kumaşın altında tüm şekliyle gayet net görünüyordu.

Giymiş olduğu incecik pembe mini eteği ise yuvarlak taş gibi, dışa doğru atık kıçını da anca örtebiliyordu, tanga giydiğinden emindim çünkü eteği çok az bir şekilde kıçının arasına doğru girip iki yuvarlak kalça şekli belirginleşiyordur. En çok göze çarpanda karımın uzun ince sütun gibi bacaklarıydı, karımın bacaklarına ben bile çok hayrandım çünkü çok düzgün, pürüzsüz ve zariftiler. Apo’nun karımın ayaklarına hayranlıkla baktığını hatırlayıp bir göz attım, ve gündüzden sürdüğü aynı pembe ojeler vardı. Karım renk uyumuna önem verdiği için sanırım pembe rujunu ve pembe mini eteğini ojelerine uyması için giymişti. Ayakları her zamanki gibi gerçekten hoş görünüyordu çünkü karım ayaklarına günlük bakım yapıyordu, bu nedenle çok narin ve hassas bir görüntüyle sergilenmekteydiler.

Kapı çalmıştı ve bir an endişe nedeniyle karnıma kramplar girmeye başladı. “Canım, Ayşeler geldi, açar mısın kapıyı?” Kendime çeki düzen verip ayağa kalkıp kapıyı açtım ve samimiyet göstermek için misafirlerimizle tek tek tokalaşıp yanaklarından öptüm, Gül’de aynı şekilde onları o güzel dudakları ile öptü. Apo ve Adem Bey karşılaştıkları manzaraya inanamıyorlardı, onlar için herhalde bir rüya gibindi. İçeri oturma odasına buyur ettik ve yeni evimizin sıcak ortamına yerleştik. Ben, Adem hanzosunun yanına oturdun, karım ise tam ikimizin karşısına, Apo ve Ayşe’nin arasına, yani diplerine otururmuş oldu. Apo’nun eşi, Zehra’da diğer yandaki tekli koltuğa oturdu. Sohbet başlamıştı ve bende yanımda oturan Adem’i konuşmaya tutup karşımızda oturan karıma bakmasını engelliyordum.

Apo için fazla kaygım yoktu çünkü eğer bakmaya çalışsa herkes nere baktığını görebilecekti, üstelik karımdan çok etkilendiğini hemen beli eden biriydi, karımın çekiciliğine karşı aşırı derecede hassas ve güçsüzdü. Gül ve bayanlar beraber kalkıp içecek ve yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittilerdi, bende bu sevmediğim adamlara kırk senelik dostummuşlar gibin sohbet ediyordum. Adamlar resmen cahil ve kıroydular ve böyle adamlarla arkadaşlık yaptığıma inanamıyordum fakat karımın mutluluğu için katlanıyordum. Aslen nereli olduğumu sormuşlardı, bende Ankaralı olduğumu söyledim. Kendileri ise Kürt kökenliymiş ve bu kasabada yaşayan herkes Kürt olduğunu söylemişlerdi.

Tam bu sırada karım elinde tepsi ve içinde gündüzden yaptığı böreklerle birlikte içeri girdi. Diğer bayanlar henüz gelmemişti ve girişe ben daha yakın olduğum için karım ilk önce eğilerek tepsiyi bana doğru uzattı. Gül farkında değildi fakat derin ve bol dekoltesinden dolayı göğüsleri resmen dışarı çıkacakmış gibi salkıyorlardı fakat turp gibinde şekillerini koruyup meme uçlarından itibaren alt kısmı görünmüyordu, yani allahtan sadece göğüslerinin yarısı tüm çıplaklığı ile ortadaydı. Şimdi olacaklardan gayet emindim ve umduğum gibi karım Adem beye ikram etmek için aynı şekilde eğilince taş gibin göğüsleri bu sefer Adem kırosuna sergilenmekteydi.

Herif bir an manzara karşısında donup kaldı “Adem bey alsana, kendi ellerimle size börek yaptım, böreğimi yemek istemez misin?” karım söz verdiği gibi samimi ve arkadaşça davranıyordu, “yemez miyim sizin böreğinizi, sizin her şeyinizi yerim ben Gül hanım” “sağ ol Adem beyciğim, istediğiniz kadar yeye birsiniz, bol bol vardır”. Adem hayvanı bu tuhaf sohbetle karımı eğilmiş bir vaziyette kalması için oyalıyor aynı zamanda da çaktırmadan göğüslerini inceliyor ve resmen ağzından sular akıyordu, saf karım ise adamın amacını anlamamış ona samimiyet göstermeye devam ediyordu.

Bu arada Apo’ya baktım, adam aynen ineğin trene baktığı gibi domalmış olan karımın kıçına ağzı ve gözleri açık bir şekilde baygın baygın bakıyordu. Adem, halen daha karımı meşgul ediyor kaçmaması için tuhaf tuhaf konuşmaya devam ediyordu, “senin elinizden zehir bile yerim Gül hanım, çok güzel olmuş” “beğendiğinize çok sevindim, gelen sefere daha değişik şeyler yapar kendi ellerimle yediririm sizi, vallah parmaklarımı yalamazsanız bana da Gül demesinler” “hem de nasıl yalarım Gül hanım bilemesiniz, keşke bende yapıp size yalatabilsem”, “oda olur Adem beyciğim elbet bir gün”, “inşallah”. Sonunda konuşmaları sona erip karım doğruldu ve Apo’ya doğru gidip ona da aynı şekilde ikram etti.

Bu sefer karım arkasını bize dönmüştü ve Apo’nun az önce gördüklerini bizde görüyorduk, tabi ben oralı değilmişim gibi davranıyordum fakat bana çaktırmadan Adem kaçamak gözlerle bakıyordu. Karım Apo’ya doğru eğilince kısacık eteği hafif yukarı sıyrılarak alttan kıçının bir kısmı ortaya çıktı. Poplarının alt kısmı azacık göründüğü halde bu görüntü gerçekten nefes alıcıydı ve karımın bu kasıtlı olarak yapmadığı hareket gayet masumca olduğu belliydi fakat en can alıcı nokta ise, kıçının arasındaki beyaz tangası gayet net görünüyor olmasıydı. O kadar net görünüyordu ki beyaz ince tangası dar geldiği için tanganın dantelli ipi sıkıca amına yapışmış, am dudaklarının yanlardan görünmesini sağlıyordu.

Delirecek gibi olmuştum ve öfkemi nasıl gizleyeceğimi bilmiyordum, nefret ettiğim iki kıro adam karımın her tarafını görmüşlerdi, üstelik dikkatsiz karım bundan habersizdi. Bu sırada, diğer hanımlarda ellerinde içecekler ve daha önce almış olduğumuz Magnum dondurmalarla içeri girdiler ve herkes tekrar aynı yerlerine oturdu ve sohbet tekrar başladı. Sonunda bu korkunç ve rahatsız edici sahnenin bittiğine sevinmiştim ancak yeni bir görüntü başlamıştı. Karım düzgün oturmadığı için ve sürekli hareket ettiğin için eteğinin arasından ara sıra beyaz dantelli tangası görünüyordu, Adem’de hiç bir frikiğini kaçırmadan bakıyor ve bacak arasını süzüyordu. Adamı ne kadarda konuşturtmaya çalıştıysam yinede kaçamak bakışlarla karımı baştan tırnağa süzüyordu.

Karım pozisyonu değiştirerek bacak bacak üstüne atmıştı ve karşısındaki Adem beye ve ara sıra da Apo’yla ilgilenebilmek için hafifçe onlara doğru dönüyordu. Ayşe ile Zehra kendi aralarında konuşmaya dalmıştı, Gül’de bizimle konuşuyor, fakat biraz samimiyetten ve birazda dalgınlıktan bacak bacak üstüne atmış olması, havada, yani boşta olan ayağı Apo’ya doğru baktığı için ve ona çok yakın olduğu için, karımın ayak parmakları Apo’nun çıplak kıllı bacağına değmeye başlamıştı. Apo’nun ellerinin titrediğini fark ettim, karım ise normal ve doğal bir şekilde pembe ojeli ayak parmaklarını Apo’nun kılarının arasında gezdiriyor ve sürtüyordu. Karımın bu hareketi çok doğaldı çünkü alışkanlık hale getirmişti, genelde bende yanında oturduğum zamanlar, özelikle film izlerken, farkında olmadan aynı hareketi bana da yapıyordu, benimde hoşuma gidiyordu çünkü bacağımı kaşıyor gibi oluyordu.

Karım ayak parmaklarını bilinçsizce Apo’nun bacağına sürterek tenine gömüyordu, aynı zamanda da ayağının alt taban ve üst kısımlarını gelişigüzel kıllarının arasında dolaşıyordu. Apo çaktırmaya çalışıyordu fakat artık kendinden geçiyordu. Apo kabaran aletini koluyla gizlemeye çalışıyordu fakat şekilden şekle giriyordu. Bu arada herkes Magnum dondurmaları yemeğe başlamıştı, karımda Magnum reklamındaki gibi o güzel dişleri ve dudaklarıyla dondurmayı ısırıyor ve farkında olmadan tarik edici bir şekilde o parlak pembe rujlu kalın dudaklarını dondurmanın beyazını ağzına alarak dudaklarını üzerinde sürterek emiyor ve yalıyordu.

Şehvetli dudaklarının üstüne akan beyaz dondurma sıvısını da diliyle dudaklarını yalıyordu. Buna artık dayanamayan Apo, sanırım şortunun içine boşalmıştı çünkü şortun üstü nemli görünüyordu. Benim için zaman çok yavaş ilerliyordu fakat sonunda gecenin sonu gelmişti. Adem bey karıma yarın öğleden sonra salona uğramasını istedi, ilk derslerini başlayacaklardı. Ben hiç memnun değildim bu durumdan çünkü bu akşam beklediğim şekilde gelişmemişti ve planlarım istediğim gibin gitmemişti. Onlar kaçtıktan sonra karım her şeyin yolunda gittiğini düşünüyordu ve çok mutluydu.

İkimizde çok yorulmuştuk fakat karımın bu sexiliği beni ne kadar zor durumda bırakıp üzmüşeyse de, bir o kadarda azdırmıştı. Karımın bu güzelliği karşısında ben bu kadar etkilendiysem Allah bilir o kırolar nasıl etkilenmiştir. Yatağa girer girmez Gül’ün bacaklarının arasına girdim ve sevişmeye başladık. O güzel göğüslerini yalayıp karımın o kılsız amına doğru indim. Gül benim için amını her zaman ağdalı ve bakımlı tutuyordu çünkü o pürüzsüz görüntüsüne hasta olduğumu biliyordu. O bir tane kılı bile olmayan, pembe, göz alıcı, nefis, amcığını yalamaya başlamıştım çünkü çok dar olduğundan dolayı iyice ıslanmadan aletimi zor sığıyordu içine. Yalamaya bile doyamıyordum çünkü o kadar bir leziz ve tatlıydı ki sabaha kadar yalayabilirdim.

İyice sulanmıştı ve de fazla yalamadan kıpkırmızı olmuştu, eşimin sadece amı değil, tüm vücudu çok hassas ve kolayca incitilebilecek bir türdeydi. Yani, karımın herhangi bir yerini uzun bir süre okşayıp veya yaladıktan sonra hemen orası kıp kırmızı oluyordu. Pozisyonumu alarak aletimi karımın amcığına dayadım ve yavaş yavaş o daracık amına girmeye başladım. İyice yaladığım için amcığı yumuşak ve kaygan olmuştu ve aletim santim santim sıkı bir şekilde içine giriyordu. İyice soktuktan sonra ritmik bir şekilde gidip gelmeye başlamıştım ve tam o sırada aklıma bir şey geldi. Bir an Adem’in gündüzden yaptığı yorumunu hatırlamıştım, “Lan bu karının amı var ya? kesin o kadar bir sıkı ve dardır ki benim yarağı mos mor edebilir”. Bu düşünce bir kez daha keyfimi bozmuştu ve karımla sevişirken o kırolar aklıma geldiği için psikolojim çok feci dağılmıştı.

Keyfim bozulduğu için bir an boşalıp bitmesini istedim o yüzden tempomu hızlandırıp daha sert sokmaya başladım ve tam boşalacağım vakit aletimi karımın amından çıkartıp sırt üstü uzanıp üstüme boşalmaya başladım. Bunu gören karım her zaman yaptığı gibi diliyle akan menilerimi yalayıp aletimi ağzına alarak temizlemeye başladı. Karıma bu hareketi ben öğretmiştim, ilk başlarda hiç yapmak istemiyordu fakat sonra onu alıştırarak çok haz duymasını sağlamıştım. Karım bu hareketi artık çok seviyordu ve sperm tadı onu çılgına çeviriyordu. Sevişmemiz bitmişti ve uykuya dalmıştık, yarın ikimiz içinde yorucu bir gün olacaktı, benim yeni işimde ilk günüm olacaktı ve Gül’de yeni arkadaşından ilk güreş dersini alacaktı. Sabah ikimizde kalkıp, ben çıkmak için hazırlanmaya başladım karım ise duşa girmişti. Güreş dersi öğleden sonra olacağı için acelesi yoktu. Akşama eve geldiğimde karımda benden 5 dakika sonra gelmişti.

“Canım nasılsın, iş’te ilk günün nasıl geçti”? “iyi geçti gülüm, peki senin nasıl geçti ilk dersin”? Benim için en önemli soru buydu, inşallah kimsenin karıma karşı bir yanlışı olmamıştı. “Çok iyi geçti aşkım, harikaydı bir sürü müthiş hareketler öğrendim”. Karımın kıyafetine baktım üzerinde uzun bir etek vardı. “Sevindim bebeğim, peki o etekle nasıl güreş yaptın?”, “hehehe, ne diyorsun aşkım bu etekle olur mu hiç, tabi ki şortumla yaptım, herhalde böyle bir kasabada yalnız başıma spor kıyafetimle gezecek değildim” “aferin aşkım, haklısın bu kasaba bize yabancı ve eskisi gibi biraz modern giyinip yalnız başına evden çakmak olmaz”. “Aşkım göstereyim mi sana bir kaç hareket” “göster gülüm”. Karım üzerindeki uzun eteğini ve bluzunu çıkartıp spor kıyafetiyle karşımda durdu. Gözlerime inanamıyordum fakat tahminde etmeliydim. Üzerinde küçük beyaz bikini sutyeni vardı ve alttan da çok küçük kısacık dar bir beyaz şort vardı.

Karım bu kıyafetini sadece evde ve samimi arkadaşlarımız olduğu zamanlar giyiyordu, belli ki Adem ve Apo’yu yakın dost olarak görüyordu artık ve onların önünde istediği gibi rahat giyinebiliyordu. Karım, “gel aşkım şimdi arkama geç” demesiyle sırtını bana döndü. Arkasını döünce şortunun ne kadar kısa olduğunu bir kez daha fark etim. Arkadan poplarının yarısı kısa şortun altından görünüyordu ve de şort kısa bel’li olduğu içinde külot değil tanga giymesi bile mümkün değildi. Beni en çok telaşlandıran şey ise, karım önümde kıçı havada olacak bir şekilde domalıp şortu daha da kıçının içine kaçarak daha da kısalmasıydı fakat çıplak kıçının üzerinde de bir sürü kırmızı el ve beş parmak izleri vardı. Karımın cildi çok narin ve hassas olduğunu daha önce söylemiştim fakat belli ki feci bir şekilde kıçları ellenip tokatlanmıştı.

“Gül! Kıçlarına ne oldu böyle?” “hiiç aşkım, güreşin bir parçasıymış, güreş sırasında rakibinin poposuna sert tokatlar atıp onu kızdırman gerekiyor” “peki sen hiç kızmadın mı” “hehe, ben süperim aşkım, Adem bey kısacık şortumun altından çıplak popolarıma o kadar sert tokatlar attı ki ben hiç sinirlenmedim aşkım, beni sinirlendirmek için başaramadı. Ben bu güreşte çok iyiyim aşkım” bu iş hiç hoşuma gitmemişti fakat “peki gülüm, öyle olsun” dedim. Karım bir kez daha önümde domaldı ve ona yapışıp onu yukarı doğru çekmemi istedi. “Hayır öyle değil aşkım, kasıklarını popoma daya bakayım, şimdide sırtıma yapış ve bir kolunla göbeğimden sıkıca tut diğer kolunla da göğüslerimin tam altına yerleştir ve beni ritmik hareketlerle kaldırmaya çalış” Bu harekete inanamıyordum, o hayvan herif karıma bu hareketimi yapıyordu? Bir anlamda bu hareket beni çok tarik etmişti fakat Adem hayvanının karıma bu hareketi yaptığını düşündükçe sinirlerim bozuluyordu.

Resmen aletim karımın kıçının arasına girmiş bir yandan da kolum göğüslerinin altında o onu kaldırmaya çalışıyordum. Karımı kaldırmaya çalıştıkça o aşağıya bastırıyor ben ise yukarı, fakat her seferinde de aletim daha da kıçına bastırılıyordu kolum da göğüslerine aldan destek verdiği için güzel göğüsleri yukarı doğru bastırılarak küçük bikinisinden dışarı fırlayacakmış gibi şişiyorlardı, o kıronun bunu yaptığını hayal ederek artık dayanamıyordum. “Tamam Gül bu kadar yeter”, “hehe gördün mü, Adem bey’de o kadar çok yüklendi ve zorlandı ki bir ara göğüslerim bikininden dışarı fırladı, şortumda ‘ayıptır söylemesi’ vajinamın içine kaçtı biraz, fakat bu çok normalmiş”.

Duyduklarıma inanamıyordum, karım nasıl bu kadar saf olabiliyordu? Karıma az çok hak veriyordum çünkü hayatı boyunda hiç bir kötü niyetli, çıkarcı, sapık kişilerle muhatap olmamıştı o nedenle çok saftı ve kimseden kötülük beklemezdi fakat ona gerçekleri de anlatıp korkutmak da istemiyordum. Bu onu çok etkileyebilirdi. “Peki aşkım başka ne hareketler var”? “Bir hareket var aşkım çok zor, fakat ben üstün yeteneğimle onu da başardım” “nasıl aşkım”? “Peki bak, sen şimdi sırt üstü yere uzan, daha doğrusu biz biraz güreşip boğuştuktan sonra ben seni bu pozisyona getirmiş olmam lazım fakat güreştiğimizi varsayarak kısa kesmek için ben sana hareketin son kısmını göstereceğim”, “peki aşkım ben yere yatıyorum sen göster”.

Karım baş ucuma gelerek iki ayağını omuz genişliğinden biraz daha fazla açtı ve kafamın üst tarafından, yani yüzümün az ütünde pozisyon aldı. Kısaca, ben yerde yatılı olduğum için havaya baktığım zaman hizalı bir şekilde karımın kıçı tam gözlerimin önündeydi. “peki aşkım şimdi ayaklarını kaldır ve kollarımın arasına geçir”. Karımın ayakta bana doğru dönük olduğu için sadece kıçının altından karamı görebiliyordu ve vücudumun geriye kalan kısmı arkasındaydı. Bu nedenle bacaklarımı ve ayaklarımı sırtına çarpmamak için yavaşça hareket ettim. Ayaklarımı sezer sezmez eğilerek onları tutu ve bacaklarımın alt kısmını kendi koltuk altına yerleştirdi.

Gerçekten çok ilginç bir pozisyondu çünkü şimdi ayaklarım havada olup karımın kollarının arasında olduğu için benim kıçımda havaya dikilmişti. Karım yavaş yavaş çömelmeye başlayınca benim bacaklarda alçaldıkça kıçım havaya doğru dikilmeye başladı. Karım suratımın üstüne doğru çömelerek o kadar bir yaklaşmıştı ki bir an müthiş kıçıyla suratıma oturacak sandım, fakat bir kaç santim kala üzerinde durdu. Artık karımın beyaz incecik şortu o kadar gerilmişti ki kumaş amının üstüne iyice yapıştığı için amı ve am dudaklarının şekli gayet net görünüyordu. Biraz daha yaklaştı ve artık burnum karımın amına değiyordu ve o müthiş am kokusunu içimi sarmıştı. “işte aşkım böyle yapınca kalkman için imkan yoktur ve ben kazanırım, istersen kalkmaya bir dene de göresin”.

Karımın dediğini deneyerek kalkmaya çalıştım fakat kıçıyla kafamı aşağıya daha da bastırarak tüm suratım kıçının içine gömülerek hareketsiz kaldım. Adem hayvanı karıma bu hareketi gösterebilmek için eminim ki kafasını karımın amına ve kıçının arasına iyice gömerek bol bol dudaklarını ve burunu kullanarak karımın ince şortunun üstünden özel yerini koklayıp diliyle de tattığından çok emindim. Karım gururlu bir şekilde üzerimden kalktı ve “nasıldım aşkım, daha çok hareket var göstereyim mi?” dedi. “Harikasın bebeğim, ve hayır başka hareket görmek istemiyorum fakat kendini bu kadar zorlama, bir tarafını incitmeni istemiyorum”. Karımın bana başka hareket göstermesini istemiyordum çünkü bunlar güreş hareketi değil de karımı kurnazca taciz etmek için kullanılan hareketlerdi.

“Bana bir şey olmaz canım, Adem bey ve Apo bey çok dikkatliler ve çok profesyonel, beni çok iyi idare ediyorlar” “Apo beyin ne işi vardı orda, nasıl yardımcı oluyor gülüm, odamı güreşçi?” “O güreşi Adem bey kadar iyi bilmiyor fakat oda bize katılıyor ara sıra, ayrıca çok iyi fizik tedavici ve ısınma hareketlerinde bana yardımcı oluyor, fakat sanırım halen daha bana karşı biraz utangaç, fakat senin dediğin gibi ona samimi davranıp ona güvendiğimi göstererek yavaş yavaş çekingenliğinin üstesinden geleceğinden eminim” “peki aşkım sana kolay gelsin fakat dediğim gibin dikkatli ol”, “merak etme aşkım.. bu arada çok heyecanlıyım çünkü yarın yağlı güreş öğretecekler bana aşkım, inanabiliyor musun?” “hayır aşkım inanamıyorum”.

Gerçekten inanamıyordum çünkü olacakları hayal etmek bile istemiyordum ve karımı bu adamlarla yalnız bırakmak istemiyordum. Onu korumak için bir plan yapmam gerekiyordu ve ders vakti bir şekilde bende orda olmam gerekiyordu, fakat bunu gizlice yapmam lazımdı. “Saat kaçta gülüm dersin”? “Sabah olacak canım, o yüzden işe giderken sen bırakabilir misin beni?” “tabi ki bırakırım gülüm”. Bu planım için iyi bir başlangıçtı, böylece yerini de öğrenmiş olacaktım. Ertesi sabah, ikimizde kalkıp hazırlandık ve yola çıktık. Salona ikimizde beraber girdik ve yarı yolda ben bir bahane uydurarak geç kaldığımı ve gitmem gerektiğini söyledim.

Karımı salon koridorunda uğurladım ve onu diğer iki kıroya gitmesini bekledim. Ana salon kapısı kapandıktan sonra bende hemen salona başka giriş kapılar aramaya başladım. Biraz etrafı dolaştıktan sonra bir malzeme odası buldum ve ana salona ait olduğunu anlamıştım çünkü karımın sesini duyabiliyordum. Kapı açıktı ve içeri girerek yavaşça kapattım. Malzemelerin arasından sıyrılarak görüntü almaya çalıştım. Malzeme odasının salona bakan taraftan duvar yoktu ve malzeme odasına salondan giriş kısmında sadece büyük bir perde vardı. Kısaca, salonun içerisinden bakıldığı zaman malzeme odası değil sadece perde görünüyordu. Gizlice perdeyi aralayarak içerde bulunan Adem, Apo ve karımı seyretmeye başladım.

Gül, bugün yağlı güreş öğreneceği için dünkü spor kıyafetlerini giymemiş, sadece açık mavi bir bikini giymişti. Adem ve Apo karımı bir muşambanın üzerine yatırıp tüm vücuduna yağ döküp yağı vücuduna sürme bahanesiyle karımı okşamaya başlamışlardı. Karım gözlerini kapatıp vücudundaki elleri bir masaj olarak düşünerek tadını çıkarıyordu. İki kıro da hallerinden memnun görünüyorlardı çünkü yüzlerinde bir sırıtma ile masum karımın her tarafını elleyerek okşuyorlardı. “Gül hanım, umarım size bu şekilde rahatsızlık vermiyoruz”, “yok canım, olur mu öyle şey, siz işinizi yapıyorsunuz, üstelik benim size güvencem sonsuz”.

Apo karımın bacaklarını, ayaklarını ve ayak parmak aralarını okşayarak yağlıyordu. Adem ise karımın göbeğini, omuzlarını ve kollarını yağlıyordu. Adem karımın rahatlığından cesaret alıp “Gül hanım, bikini üstünüzü çıkarmanız gerekecek, yani yağlı güreş formatına uyabilmek için, acaba bir mahsuru var mı?” diye sordu. Karım da safça biraz düşündü, “eee” sonrada “tabi uygundur” dedi. Karım sırtındaki fiyongu çözerek bikini üstünü çıkardı ve o müthiş ağız sulandıran göğüslerini tüm çıplaklığı ile serbest bıraktı.

İki kıro da karımın göğüslerini tamamen çıplak ve net bir halde ilk kez görüyorlardı, ikisi de belirgin bir şekilde güçlüce yutkunarak işlerine devam ettiler fakat gözlerini de karımın o pembe, iri meme başlı, yuvarlak, diri ve hassas göğüslerinden de ayırtamıyorlardı. Adem biraz daha cesaretlenip yağ dolu şişeyi karımın meme uçlarının üzerine dökerek, ses çıkarmadığını gördü ve ardından da yavaş ve tedirgin bir şekilde göğüslerini avuçlayıp okşayıp yoğurmaya başladı. Karım alışılagelmiş olarak ve de samimiyete vurarak ses çıkarmadı ve işin bir parçasıymış gibi rahat davranıyordu. Fakat bir gerçek vardı ki, hayatında ilk kez benden başkası göğüslerini görüyor ve okşuyordu.

Bir ara karımı yüzüstü döndürerek sırtını yağlamaya devam ettiler fakat gözleri daha çok karımın o muntazam dolgun kıçlarının üzerindeydi. “Gül hanım, şimdi bizde yağlanmamız gerekiyor fakat zaman kaybetmemek için sizde bize yardımcı olur musunuz?” O nasıl soru Adem bey, tabi ki yardım ederim, siz beni güzelce yağladınız bende size aynı hizmeti verebilirsem çok sevinirim”. Adamlar pantolonları hariç üzerindekileri çıkardılar ve Gül’de sırtlarına yağ dökerek o kıllı vücutlarını okşayıp yağı sürmeye başladı. Karım safça onları okşayarak narin elleri adamların kıllarının arasında gezdikçe adamlar kuduruyor gibindiler.

Pantolon giydikleri için karım aşağı kısımlarını yağlamakta zorlanıyordu o nedenle “Adem bey pantolonlarınızı çıkarmayacak mısınız, böyle mi güreş yapacaksınız?” “Hayır Gül hanım fakat Apo beyin uygun güreş donu yok ve paltolunun altından bir şey giymediği için çıkarmaya çekiniyor” “öylemi Apo bey o yüzden mi soyunmuyorsunuz?” “Maalesef Gül hanım, sizin önünüzde çıplak kalmam doğru olmaz” “Benden mi çekiniyorsun Apo bey, aşk olsun”. Karım hallerine üzülmüş ve aptalca onlara samimiyet ve yakınlık gösterebilmek içinde çıplak kalmalarını normal karşılıyordu. Adem hıyarı karımın rahat ve safça tavırlarından bir kez daha cesaret alarak, “Gül hanım eğer sizin için bir mahsuru olmasa, ben tamamen soyunarak Apo’ya cesaret ve güven sağlayabilirim belki” dedi, masum ve saf karım ise, “biz yetişkin insanlarız, tabi ki bir mahsuru olmaz, Apo bey gerçekten hiç utanılacak bir durum yok ve lütfen beni kendinizden biri olarak görünüz” dedi.

Bunun üzerine, Adem hemen soyunmaya başladı ve sinsice ademe göz kırparak ona örnek olacakmış gibi davranıyordu. Bir saniye içinde adam anadan doğma karımın karşısında bulundu. Karımın sırtı bana dönük olduğu için yüzündeki ifadeyi görmüyordum fakat adamın aleti kocamandı. Ben kendim şaşkınlık içindeydim ve karımın benim aletimden başka görmediğini bildiğim için onun yaşadığı şoku hayal edemiyordum. Adamın aleti enik olduğu halde resmen uzun kalın bir boru gibiydi ve kökü yoğun kıllar arasından başlayarak yere doğru salkıyordu. Kalın damarlı esmer görüntüsü ve mantar gibi kocaman başı çabasıydı.

Adem Apo’ya dönerek, “bak gördün mü? Ben bile Gül hanımın önünde çıplak kalabiliyorum, hadde sende dene” dedi. Apo inatçı bir şekilde, “Hayır olmaz, sen soyundun diye benimde soyunmam doğru olur anlamına gelmiyor” diye yanıt verdi. Bunun üzerine karım, “Apo bey fakat ben sizinle ve Adem beyle güzel ve profesyonel bir güreş yapmak istiyorum, eğer siz oyun bozarlık ederseniz nasıl olacak bu iş” “Bilmiyorum Gül hanım, kusura bakma fakat sizin önünüzde utanıyorum”, “Öyleyse bak, şu an nerdeyse bende çıplak sayılırım, üzerimde sadece bir bikini altı var ve hiç de utanmıyorum”. Dedi. Bunun üzerine Adem hıyarı, “Gül hanım, benim bir fikrim var, bence sizde çıkarınız bikini altınızı nasılsa tek kalan bu ufak bez parçası, o zaman Apo da çıkarmaması için hiç bir sebebi kalmaz değimli?” karımın yanıtı gecikmeden, “evet Adem bey çok haklısınız” diyerek Apo’ya döndü ve “eğer bende bunu çıkarırsam sende çıkaracak mısın?

Yani böylece üçümüzde eşit olacağız”. Dedi. Apo da, “O zaman olabilir” dedi. Gözlerime ve kulaklarıma inanamıyordum, ahmak karım iyi niyet gösterecek diye üzerindeki tek parça bikini altını da çıkarmaya başladı. Adamlar karımı çıplak bir halde görünce adeta ağızlarından salyalar akmaya başladı. Karımın o kılsız pembe taze çiçek gibi amı gözlerinin önündeydi. Apo hiç vakit kaybetmeden hemen pantolonunu indirdi ve Adem’inkinden hiç farkı olmayan aletini karıma teşhir etmeye başladı. Karım iki tane kocaman yarağın arasında kalarak adamların saniye saniyesine yavaşça kabaran ve sertleşerek büyüyen aletlerini hayretle seyretmeye başladı. Tam olarak karımın kafasından neler geçiyordu bilmiyordum fakat bu çıplak adamlardan ve de kocaman aletlerinden biraz ürkmüş olması büyük bir olasılıktı.

Adem karımın konsantrasyonunu bozarak “evet Gül hanım, işte şimdi bizi kolayca yağlayabilirsin”, karım “eeemm ha evet, tabi ki” deyerek muşambanın üzerine uzanan adamlara yaklaştı ve yağ dökerek kıllı bacaklarını okşayarak ve de yağı ciltlerine yedirmek için hafifçe de etlerini yoğurmaya başladı. Karım ellerini adamların kasıklarına doğru yaklaştırarak tam taşaklarına değmeden tekrar aşağı doğru yönlendiriyordu. Bu arada bu kıroların azman sikleri ise bu tarik edici durumdan dolayı mertek gibi havaya dikilip karımın burnunun tam ucunda duruyorlardı. “Gül hanım, kusura bakma, yaraklarımız sertleşmiş, inşallah yanlış anlamamışsınızdır, sizin gibi güzel seksi bir bayanı bu şekilde görünce, yaraklarımız kontrol edilmez bir şekilde böyle oldu.”

Konuşma tarzlarından olacak ki, karım biraz kızarıp utanmıştı fakat durumu yumuşatmak için biraz cilveli konuşarak “önemli değil Adem beyciğim, gayet haklısınız, bu çok doğal bir şey, ayrıca utanılacak bir şey yok, çok güzel penisleriniz vardır” dedi. Adamlar karımın kullandığı penis kelimesine sesli bir şekilde gülmeye başlamışlardı. “Hehehe neyimiz neyimiz vardır?” karım kuşkulu bir ses tonuyla tekrar “penisiniz?” dedi. Adamlar bir kez daha güldüler, “bunu ilk kez duyuyoruz Gül hanım, biz ona yarak diyoruz, sende öyle desene”. Karım yine utanmıştı fakat onları kırmak istememiş olmalı ki kısık bir sesle “yarak” dedi. “Duyamadım Gül hanım, utanma lütfen bak samimi olmak isteyen sizsiniz, şimdi lütfen daha sesli bir şekilde bir kez daha söyleyebilir misiniz?” “Yarak!” “güzel, şimdi ne diyordun yaraklarımız hakkında?” “Çok güzel YARAKlarınız vardır diyordum”.

Bir kez daha sinirlerim tepeme vurmuştu çünkü bu pis herifler karımı terbiyesiz ve de seviyesiz konuşmalarına adet ediyorlardı. Karım çok saf, iyi niyetli ve birazda salak olduğu için bu Kürt kökenli kurnaz adamların oyunlarına geliyordu. “Yaraklarımızın neresi güzel Gül hanım?” “eeemm, ne bileyim, güzel işte” “Hiç samimi bir cevap değil bu, eğer sandığımız kadar bize yakınsanız yaraklarımızın neyini beğendiğinizi bize lütfen açıklar mısın?”. Karım biraz durdu duşundu sonrada “Ben samimi ve de modern bir insanım tabi ki açıklarım” dedi, “bence sizin yaraklarınız çok büyük o nedenle güzeller.”, “mmhh, demek büyük, Metin beyin büyük değil mi?” “Kocamınkinden çok memnunum, yani onunkinin da güzel bir ölçüsü var fakat sizinkiler hayatımda gördüğüm en büyük yaraklar” “evet, yaraklarımızın güzel olduğunu söyledin, peki yaraklarımızı çok beğeniyor musun?”

“nasıl yani?” “gayet basit, yaraklarımızın görüntüsünü beğeniyor musun?” “eeemm… evet beğeniyorum” “en çok neyini beğeniyorsun, bize biraz detayla anlatır mısın?” “anlatırım tabi, öncelikle çok uzun ve de kalın, sonra kocaman sapı esmer ve çok kalın damarlı, kökü ve taşaklarınız çok kıllı ve ayrı etten birazda kokuyor, yarak başınız ise bir mantar kafası gibin kocaman ve de çok sert görünüyor. Oldu mu?” “Ağzınıza sağlık, çok güzel anlatmışsın, peki çok sert olduğundan emin misin?” “emin değilim fakat öyle görünüyor” “peki merak ediyor musunuz, dokunup öğrenmek ister misiniz?” “Sağ ol Adem bey fakat dokun masam iyi olur” “Aaa niye Gül hanım, ısrar ediyorum, lütfen dokununuz ve ayrıca yaraklarımızı da yağlayınız bize” “hmmmm…. peki madem ısrar ediyorsunuz, öyle olsun”.

Salak, saf karım adım adım bu hayvan heriflerin tuzaklarına düşüyordu. Karım eline yağ döküp o küçük narin eliyle ilk önce Adem’in o kocaman aletini avuçlayıp okşamaya başladı. Adem hayvanı ise aldığı hazdan dolayı gözlerini sıkıca kapatıp tuhaf sesler çıkarmaya başladı. Sonra, karım iki adamın arasına geçerek dizlerinin üzerine oturdu ve iki eliyle adamların sikini yağlama maksadıyla aynı anda kocaman siklerini yağın verdiği kayganlığıyla sıvazlamaya başladı. Karım işini düzgün yapabilmek için ve yağı ciltlerinin inçine iyice yedirebilmek için ara sıra adamlarının kıllı taşaklarını avuçlayıp yağlıyor ara sırada başparmağı ile mantar gibin büyük yarak başlarını yağlıyordu. Aradan çok zaman geçmedi, ikisi de karımın ellerinin üzerine boşalmaya başladı. “Gül hanım üzgünüz fakat elimizde olmayan nedenlerden dolay böyle bir kaza oldu, umarım bize bu konuda yardımcı olursun”

“Üzgün olmaya gerek yok beyler, kocama bu hareketi her yaptığım zaman aynı şey oluyor, bu çok normal bir şey” “Siz çok mükemmel, çok olgun, çok modern ve çok anlayışlı bir bayansınız” “Adem bey beni şımartıyorsunuz, lütfen yapmayın” “Siz şımartılmaya laiksiniz Gül hanım, peki kocanızı bu şekilde boşalttığınız zaman onu nasıl temizlersiniz?” “Bak onu söyleyemem” “Gül hanım, bak kalbimi kırıyorsun şimdi”. Karım bir şey söyleyemeden, Apo hemen araya girip “Oğlum Adem, Gül hanımı rahat bırak sana, bizim ne haddimize böyle bir şey sormak” dedi. Karım yine etkilenerek “rica ederim Apo bey, sanırım anlatmamda bir sakınca yok, hepimiz yetişkin insanlarız. Genelde kocam bu şekilde boşaldığı zaman ben….. ben şey yaparım….”.

Adem hemen atılarak “ne yaparsın Gül hanım?” karım utangaç bir şekilde, “şey… dilimle tüm spermlerini yalarım ve penis..pardon, yarağını ağzıma alıp son damlasına kadar emerim”. “Vay canına, sen neymişsin Gül hanım, süpersin, bunu ancak sizin gibi ileri görüşlü, modern ve kültürlü bir bayan yapabilir” “sağ ol, Avrupa’da bayanlar böyle yapıyormuş, bizim eksiğimiz ne değil mi.” “haklısın gül hanım, eh bu anlayışla siz herhalde bizi de şimdi aynı şekilde temizlersin, değimli?” “bilmem ki, doğru olur mu” “niye olmasın, sizce Avrupalı bir bayan sizin yerinizde olsaydı yapmaz mıydı?” “bilmem, yapardı herhalde” “eh, o zaman ne düşünüyorsun, fakat bizi yabancı olarak görüyorsan, o başka mesele”

“Olur mu Adem beyciğim, siz ikinizde benim için çok değerli ve çok önemlisiniz, siz benim çok yakın dostlarımsınız” “O zaman insan yakın dostlarına iyilik etmeyi ihmal etmemeli” “haklısın Ademciğim, size iyiliğim dokunabilirse ne mutlu bana, yeter ki siz isteyin ben yaparım, size güvencem sonsuz”. Bir kez daha, salak karıma inanamıyordum. Olacaklara bir son vermek için perdenin arkasından çıkarak salonun ortasına dalmak istiyordum fakat bu üç çırılçıplak insanın karşısında ne yapacağımı bilmiyordum. Bu durum beni çok utandırıyordu ve çok çekiniyordum. Zaten öfkemden ve de görüp ve duyduğum bu şok edici şeylerden sonra sürekli kasılmaktan hareket edecek gücüm kalmamıştı.

Karım adamların aletlerine doğru domalarak önce o nemli pembe şirin diliyle kasıklarının ve göbeklerinin üzerindeki beyaz spermleri yalayarak sonra yarı sert kocaman siklerini ağzına alarak emip somurmaya başladı. Karımın kafası bir Apo’nun sikine bir Adem’in sikine gidiyordu. Bir kaç saniye içerisinde adamların sikleri tekrar dimdik taş gibin olmuştu. Karım ağzına almaya zorlanıyordu artık fakat yinede inatla o kokmuş, pis ve kıllı yarakları bir iştahla ağzına alarak o kırmızı rujlu kusursuz güzel kalın dudaklarının o büyük esmer salam gibi yarakların üzerinde yukarı aşağı kayıyor ve seksi dudakları az önce sürmüş olduğu yağdan dolayı parlak ve nemli bir hale gelmişti.

Artı, adamların o pis azman büyüklüğünde yaraklarının üzerinde bir çift çok seksi ayna gibi parlak kırmızı rujlu dudak vardı ve de o kalın damarların ve kılların üzerinde kayarak sürtünüyordu. Karım tüm spermlerini yutup o kokmuş yaraklarını da ağzıyla güzelce temizlemişti. Gayet iyi biliyordum ki karım bu hareketten çok etkileniyordu ve de farkında olmasa da kadınsı hormonlarını harekete geçiriyordu. Karım yaptığı işten haz duyarak geri oturdu ve “Baylar nasıldım? Umarım sizi istediğiniz gibi temizleyebilmişimdir” “Gül hanım müthiştiniz, harika, sizin gibi bir bayan yok bu dünyada”.

Karım gururlu ve rahat bir şekilde kıçının üzerine oturdu ve o kadar bir rahat hareket ediyordu ki ayaklarını öne doğru uzatarak dizlerini de hafif katlayarak ayak tabanlarının üzerine basıyordu fakat bacakları da aralıktı. Yani karımın amı çok net bir şekilde ortadaydı ve de az önce yaptığı şeyden dolayı etkilenmiş olmalı ki amı sulanmıştı ve iki kabarık am dudaklarının arasında beyaz zevk sıvıları görünüyordu. Adem bunu görür görmez, “Gül hanım baksana, sizinde am sularınız akıyor”. Karım bacak arasına bir baktı, ve Adem’in doğru söylediği gördü ve bu durumdan çok utandığı beliydi.

“Gül hanım, utanacak bir durum yok, sen bizi temizlediğin gibi bizde seni aynı şekilde temizlememiz gerekiyor, bu senin en doğal hakkın, değil mi?” “eee evet, haklısın…. sanırım doğru söylüyorsunuz”. Karım kaderini kabul etmiş gibi sırtını yere yaslayarak bacaklarını daha da açıp temizlenmek için kendini hazır duruma getirdi. Kafasından neler geçiyor bilmiyordum, fakat tek bildiğim şey, karım çok candan yürekten bir insandı ve de aşırı sadık ve namusu bir kadındı. Beni kesinlikle aldatmak veya üzmek gibi bir niyeti olmadığından çok emindim fakat bu iğrenç adamlar saf karımı çok sinsice kandırıp aleyhlerine kullanmışlardı ve de kullanmaya devam ediyorlardı.

Karımın amı kabak gibin ortadaydı ve o enfes, ağız sulandıran, bal gibi deliğinden am suları sızarak göt deliğini de ıslatmıştı. Adem hiç vakit kaybetmende o kalın dudaklarını karımın amına yapıştırdı ve tüm gücüyle karımın bal kutusunu somururcasına emiyordu. Adam sanki çölde susuz kalmış ve de bir deliğin derinliğinden su vakumlamaya çalışıyor gibin gözüküyordu. Karımın bacaklarının arasında bir kıronun kafasını görmek çok acı vericiydi. Adamın bıyıkları karımın özel yerlerine sürtüyor ara sırada göt deliğine doğru uzanan kocaman bir dil görüyordum, “şapır” diye karımın ufacık pembe göt deliğini yalıyor sonra tekrar amının derinliklerine yol alıyordu.

Bu arada, karım resmen bayılacak gibindi ve yaşadığı nefasetten dolayı sahip olduğu tüm kontrolü kaybetmişti ve artık düzgün düşünüp hareket edemiyordu. Bunu fırsat bulan, sözde utangaç olan Apo, karıma yaklaşarak, “Gül hanım bende göğüslerinizi temizleyebilir miyim?” diye sordu. Duyduğum en aptal ve tuhaf soruydu bu fakat böyle bir ortamda sanırım çok akılıca sorulmuştu çünkü yerde kıvranan karımın ağzından çıkan cevap ve sesler “MMMMmmhhhh evveeTTT, temizle istediğin uUUUuhh yeri temizleeEE aaAOOhhh!” Apo hemen kırımın o diri azdırıcı göğüslerine çullandı ve onları büyük bir azimle yalayarak iri pembe meme başlarını emmeye başladı.

Bu arada, adamlar sürekli yer değiştirerek karımın tüm vücudunu yalıyorlardı. Bir ara Apo karımın ayaklarını büyük bir iştahla yalıyor ve o narin mükemmel ayak parmaklarını da tek tek ağzına alarak emiyordu. Yirmi dakika içerisinde adamlar karımın yalanmadık yerini bırakmamışlardı ve yaraklarını temizleme bahanesiyle karımı yine kandırarak kocaman siklerini karımın ağzına sokmayı da ihmal etmemişlerdi. Aptal, saf, temiz kalpli karım adamların samimiyetine inanarak her istediklerini yapıyordu fakat bu yaptığı çok büyük bir yanlış olduğunu düşünecek anlayacak halde değildi. Bu iki kıronun karıma tek yapmadıkları şey, hayvani yaraklarını karımın amına sokmalarıydı, ve bunu da yapmamaları için dualara çoktan başlamıştım.

O yarakların herhangi biri karımın amına girecek olsa ben ve karım için felaket olurdu. Benim açımdan, iki tane Kürt asıllı kıronun, masum narin yapılı karımı hayvan gibi sikmeleri ve de kirletmeleri çok kötü olurdu. Kendimi nasıl affederim hiç bilmiyorum, tüm olanlar benim yüzümden olacaktı. Ayrıca karım bana ne kadarda sadık olsa dürüst ve de suçsuz karımı vefasız olmasına yol açacaklardı. Karımın açısından o adamların yaraklarını yemesi, o ufacık, daracık amının genişlemesi ve belki de biraz yırtılmasına neden olacaktı. Karım o kadar büyük yarak yeyebilir mi bilmiyorum fakat eminim ki zor olurdu.

Adamlar güzelce karımın tüm varolan yerlerini yalayıp yuttuktan sonra geriye oturdular ve yaşadıkları zevki hazmetmeye koyuldular. Tabi bu arada, adamların yarakları acayip bir şekilde bir salam gibi daha da büyüyerek bir kaya parçası gibi sert görünüyordu, artık yaşadıkları bu haz verici işkenceden dolayı yaraklarının rengi mos mor olup üzerindeki kalın damarlarda patlayacakmış gibi duruyordu. “Gül hanım, sanırım bol bol hepimiz temizlendik fakat yaraklarımız aşırı derecede ağrıyor”, “niye Adem bey, yoksa çarptınız mı o güzel yarakları?” “hayır gül hanım, taşaklarımız artık boşalmak için yalvarıyorlar ve de yaraklarımız girecek bir delik arıyor” “anlamadım nasıl yani, ne deliği?” “yani böyle daracık güzel bir delik, bize çok zevk verecek ve de boşaltacak bir delik” “Adem bey eğer doğru anladıysam sanırım eve karılarınıza gitmeniz gerekiyor”, “Haklisin Gül hanım, gitmemiz gerekiyor fakat bu imkansız” “niye?” “çünkü o kadar zamanımız yok, ayrıca yaraklarımız bu halde dışarı çıkamayız, acilen bir am lazım bize fakat kim yapacak bize bu iyiliği bilmiyorum”.

“Adem bey bende bilmiyorum, keşke elimden bir şey gelse” Adamlar karıma bir şey ima etmeye çalışıyorlardı fakat beli ki karım oralı olmak istemiyordu. Karımla gurur duydum ve bu kadarına da kanmayacağını biliyordum. “Gül hanım lütfen bizi ancak siz kurtarırsınız” “Adem bey, gerçekten yardımcı olmak isterdim fakat Metine karşı yanlış yapmış olurum, ne kadar da açık görüşlü ve samimi bir insan olsam yinede sizinle cinsel ilişkiye girmem çok yanlış olur”. “Doğru söylüyorsunuz Gül hanım, fakat biz sizinle cinsel ilişkiye girmek istemiyoruz, sadece bizi çektiğimiz acıdan kurtarmanı istiyoruz, yani kötü bir niyet yok, bize daha önce yaptığınız gibi en azından yaraklarınızı ağzına alıp veya elinle oynamanı istiyoruz. Hiç çoktan iyidir, lütfen gül hanım en azından ağzınıza alıp bizimle oyna, belki işe yarar”.

Karım gerçekten yardımcı olmak istiyordu fakat onlarla sevişecek kadarda ileri gitmek istemediğini biliyordum, ayrıca kendide gayet iyi biliyordu ki o kocaman yarakları amına sokmak kolay bir şey değildi. Karım yine saflığına teslim olarak “Daha önce yaptım, sanırım bir kez daha yapmamda bir sakınca olmaz. Dediğiniz gibi, bu sadece iyi niyet ve de size yardımcı olmak maksadıyla olacak”, “siz harikasınız Gül hanım bizi çaresiz bırakmayacağını biliyorduk”. Karımı hiç çoktan ağzına alması için kandırmışlardı, bu bile onlar için büyük bir şeydi fakat ben buna da çok karşıydım.

Karım için bu durum çok basit ve masumca görünebilirdi, ortada hiç bir art niyet olmadığını ve de yapacağı şeyin çok normal olduğunu düşünebilirdi, fakat ortada bir gerçek vardı ki, karım iki tane yapancı adamın siklerini ağzına alacak olmasıydı ve bunun etik olmaması bana çok zarar veriyordu fakat masum karımı bu iğrenç olaydan kurtarmak içinde elimden hiçbir şey gelmiyordu. Karım adamların o büyüleyici siklerine yaklaşarak o narin elleriyle tekrar okşamaya ve oynamaya başlamıştı. Karım hayranlıkla “Vay be, ne kadar sert olmuşlar” diye cevap verdi. “Söylemiştik Gül hanım çok zor durumdayız”, “evet, görüyorum”. Karım biraz daha yaklaşarak Adem’in yarak başını o nemli yumuşacık diliyle yalayarak dil darbeleri vurmaya başladı, aynı anda da diğer eliyle de Apo’nun yarağını sıvazlıyordu. “Ohhh Gül hanım ne güzel yapıyorsunuz öyle”.

Karım artık iki aleti de sırayla ağzına alarak gırtlağının derinliklerine mümkün olduğu kadarıyla alarak yutmaya çalışıyordu, tabi adamlar bu durumdan dolayı zevkten geberiyordular. Karımda gerçekten çok sağlam bir mide vardı ve de seks konusunda nerdeyse hiç sınır tanımıyordu çünkü bu adamların sikleri cidden çok pis ve kokmuş görünüyordu. Bize geldikleri geceyi hatırlıyorum da, kokudan zor duruyordum. Adamların pis ter kokuları, aşırı kılları ve de ciltlerinin üzerindeki kirler haftalardır yıkanmadıklarının bir göstergesiydi. Perdenin akasından gördüğüm kadarıyla kıllı taşakları ve de aletleri kirden renk değiştirmişti, eminim ki kendi eşlerini siktikten sonra da hiç temizlenmiyorlardı ve şimdide benim temiz çiçek gibi karım bu iğrençliği ağzına sokarak midesine indiriyordu. “Gül hanım çok güzel emiyorsun yaraklarımızı, tadını çok beğendiniz galiba?”

“Evet tadı çok güzel ve değişik, kocamınkinden çok farklı” “nasıl farklı? Nasıl bir tadı var?” “Mmmh öncelikle biraz ekşimiş ve tuzlu bir tadı var, sonra balık ile eskimiş peynir karışımı çok keskin bir kokusu var. Fakat Adem bey istemesem de bu hoşuma gidiyor ve bundan dolayı çok utanıyorum size karşı, yani amacım zevk almak değil” “Rica ederim Gül hanım, zevk almak sizin en doğal hakkınız, baksana amınız yine çok sulanmış, istersen kıçını Apo’ya, suratının üzerine koy o da sizi temizlesin” “Olur mu Adem bey, ben eve gidince temizlenirim” “Lafımı olur Gül hanım bu bizim vazifemiz”.

Adamlar yine karımı kandırarak Apo’yla 69 pozisyonuna sokarak onu kullanmaya devam ettiler. Karım Apo’nun suratının üzerine oturmuş Apo’nun aletini yutuyordu aynı anda da Ademe uzanarak o pis taşaklarını yalayıp ve emerek temizliyordu. Apo suratının üzerindeki amı büyük bir iştah ve hevesle yalayıp emiyordu, adamın heyecanı azmi ve çabalarından çok güçlüce emdiği belli oluyordu çünkü karımın içini dışa çıkaracakmış gibi sesler çıkıyordu. Belli ki karım zevkten kontrol dışına çıkartmıştı çünkü karımın beyaz am sıvıları Apo’nun bıyıklarına yapışmış bir vaziyetteydi, geri ye kalan sıvıları ise Apo’nun ağzına vakumlanıyordu. Karım artık düzgün düşünüp mantıklı karar veremediği için Adem bir kez daha kurnazca karımın beynini yıkayarak onu kontrol ediyordu. “Gül hanım, yaraklarımızı çok mu beğendiniz?” “evet çok” “duyamadım”!

“YARAKLARINIZI ÇOK BEĞENDİM!” “böyle yarak hiç gördün mü hayatında?” “görmedim” “peki kocanın yarağı daha güzel mi bizimkiler mi?” “sizinkiler daha güzel” “peki bu yarakların her istediğini yapar mıydınız” “evli olduğum için maalesef yapmazdım” “olmadı şimdi böyle, yaparım söyle” “fakat…” “fakat makat yok, yaparım söyle!” “yaparım” “ne yaparsın?” “bu yarakların her istediğini yaparım” “emin misin?” “evet eminim, bu yarakların her istediğini yaparım” “güzelll, şimdi bu yarakları amında his etmek ister miydin?” karımın kafası çok karışmıştı ve ne yapacağına veya söyleyeceğine karar veremiyordu, “ööö¿” “bu yarakları amında his etmek ister miydin diye sordum!” “EVET isterdim, bu yarakları amımda his etmek isterdim” “peki yarağımı sokayım mı amına şimdi?” “hmmm bilmiyorum” “yanılış cevap! Tekrar soruyorum” “yarağımı sokayım mı amına şimdi?” “evet SOK!”

Karımın kafası gerçekten çok karışmıştı ve mantıklı düşünemiyordu. Cinsel güdüsü aklını başından almıştı ve de resmen bu kırolara teslim olmuş bir vaziyetteydi. “Gül hanım, yarağımızı amcığınıza sokamayız” “lütfen sokuuun”, “hayır olmaz” “niye Adem bey, niye amcığımı sikmek istemiyorsunuz?” Bugün bu salonda olanlara inanamıyordum, adamlar resmen ustaca karımın beynini yıkayıp onu sikmeleri için yalvartıyorlardı. Biz bu durumlara düşecek insanlar mıydık, böyle iğrenç bir tuzak bize nasıl olabilirdi. “Gül hanım sizi sikemeyiz, sonra yanlış anlaşılır” “hayır yanlış anlaşılmaz, ben size güveniyorum ve size sızılarınızdan kurtulmanız için yardımcı olmak istiyorum” “emin misin Gül hanım, bu koca yarakları yiyebileceğinizden emin misiniz”?

“EVET eminim, o kocaman yarakları daracık amımda istiyorum, lütfeeeeen sikiniz beni, yaraklarınızın her istediğini yapacağım diye söz vermiştim, şimdi bana her istediğinizi yapınız lütfen” “eh bizden günah gitti o zaman”. Karım feci kandırılmıştı ve resmen hipnoz edilmiş gibindi, eminim ki normal bir durumda bu olanları algılayabilse kesin çok sinirlenirdi ve karşı çıkardı fakat şu anki hali bir esirden, bir köleden hiç bir farkı yoktu, beyini resmen uyuşmuştu. Adamlar karımı yere yatırıp ilk önce Adem karımın bacaklarının arasına geçti ve o kocaman mantar biçimli yarak kafasını karımın o kusursuz ufacık sulu deldiğinin girişine dayadı ve üzerinde aşağı yukarı sürtmeye başladı, Apo da öte yandan karımın bacaklarını ve ayaklarını yalıyordu.

Adem aletini karımın amının girişine biraz daha bastırarak o küçük deliği zorlamaya başladı. Biraz daha bastırdıktan sonra o mantar biçimli kocaman yarak kafası karımın amının içine lüp diye giriverdi. Karımın gözleri şok içinde açılarak acıdan dolayı dudaklarını ısırmaya başlamıştı. Bu yetmezmiş gibi Adem gaddarının geriye kalan kocaman sikini bulunduğu delikten içine doğru kaydırarak bir yılan gibi derinlere doğru süzülmesini sağladı. Karım artık içine giren bu kocaman yaraktan dolayı ağlamaya başlamıştı fakat dinleyende yoktu. Karım çığlık attıkça Adem hayvanı bir o kadar daha köklüyordu, Apo ise halen daha karımın o kırmızı ojeli ayak parmaklarını bir lolipop gibin emiyordu. Bir süre sonra karım çığlık atamaz hale gelmişti fakat gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Adem kırosu karımın sakinleştiğini görünce ona hem sokuyordu hem de konuşuyordu.

“Nasılım Gül hanım, böyle yarak yedin mi daha önce?” karım hıçkırık dolu sesiyle masumca “çok iyi sikiyorsun adem bey, hayır hiç böylesini yemedim daha önce” “peki bundan sonra yiyecek misin?” “yiycem Adem bey bundan sonra böyle kocaman yarak yiycem” “Bundan sonra küçük yarak yemek yok! Değil mi Gül hanım?” “hayır bundan sonra küçük yarak yemem mümkün değil” “Aferin Gül hanım, fakat bir sorun var, kocanınki küçük sayılır, ne olacak” “bilmiyorum Adem bey, yememem mi lazım?” “Evet Gül hanım bundan sonra kocanla sikişmeyeceksin, bundan sonra sadece bizimkiler gibi kocaman yaraklar yiyeceksin, anladın mı?” “anladım Adem bey, fakat bu kocama haksızlık olmaz mı”?

“Tabi ki olmaz Gül hanım, zaten bizim yarakları yedikten sonra bu am kocana çok bol gelecektir o nedenle seni sikmesi gerekmez artık, üstelik onun bu durumdan haberi olmamalı o yüzden onunla artık sikişmeyeceksin ki anlamasın” “peki Adem bey siz nasıl isterseniz”. Sanırım karımın yeni kocaları bu kırolar olmuştu ve bu gidişle kendi karımı bile bana koklatmayacaklardı. Bir süre sonra Adem kocaman sikini karımın amından çıkartarak minyon ve narin yapılı masum karıcımı belinden tutup bir çocuk gibi kaldırdı ve yerde sırtüstü yatan Apo’nun üzerin oturtu. Karımın ufacık taptaze çiçek gibi amcığına yeni bir yarak girmeye başlamıştı artık. Gül Apo’nun üzerinde zıpladıkça göğüsleri de Apo’nun suratına çarpıyordu ve Apo’da bu imkanı değerlendirmek için dilini çıkartarak karımın suratına çarpan meme uçlarını yalıyordu.

Bu sırada Adem karımın havaya seken kıçına yaklaştı ve o küçücük pembe göt deliğini ve kendi aletini tükürükledi ve o dapdaracık deliğe aletini dayadı. Karım bunu sezer sezmez ürkerek Apo’nun o kocaman Aletinden kurtulmaya çalıştı fakat Apo’nun o uzun siki o kadar bir derinlere giriyordu ki kaçmasına imkan yoktu üstelik Adem onu belinden kavramış sadece Apo’nun sikinin üzerinde sekmesine izin veriyordu. Karım karşı çıkmak için ağzını açana kadar Ademin yarak karımın göt deliğinde yol almıştı bile ve de iki yarak birden karımı delercisine işliyordu.

İki tane kol kadar yarak karımın deliklerine nasıl giriyordu bir ben bir da karım bilirdi. Bu feci bir durumdu ve karım bu yaraklara nasıl dayandığını bilmiyordum. İki yarağın pompaladığı yer dikkatimi çekerek incelemeye çalıştım ve gözlerime inanamadım, karımın kıçı ve amı kanlıyordu ve belikli bir yerleri yırtılmıştı. Bu adamlarda hiç insaf yoktu ve çok acımasızdılar, masum karımı hayvanca sikiyorlardı ve bu vahşet karşısında ben bir şey yapamıyordum. Adamların köklemeleri daha da sertleşerek ve hızlanarak karımın içine boşalmaya hazırlandıkları belliydi. Bir an iki adamda sesli bir şekilde inleyerek boşalmaya başladı, karımın deliklerinden akan kırmızı kan rengi artık beyaz sıvılarla karışmış bir şekilde bacaklarından dizlerine doğru akıyordu.

Karımın deliklerinden o hayvani siklerini çıkartarak onu döl ve kan içinde bıraktılar. Karım sarhoş bir halde kalkmaya çalıştı fakat düşecek gibi oldu ve tekrar yere oturdu, sızı içinde olduğu halinden çok belliydi. “Gül hanım teşekkür ederiz bizi sızılarımızdan kurtardın, kusura da bakma seni biraz zorladık fakat emin ol ki bundan sonra hiç acımayacak” “Sağ ol Adem bey umarım geçer çünkü kocam bakireliğimi ilk kez bozduğunda bile bu kadar ağrımamıştı fakat sizi sızılarınızdan kurtardığım için mutluyum”.

Karım kendi sızılarını düşünmüyordu ve onu havanca siken adamların sahte sızılarını düşünüyordu, ne kadar saf, ne kadar iyi niyetli karım vardı öyle. “Gül hanım bizim gibi bir sürü arkadaşımız var ve sizinki gibi dar amcık hiç bir yerde bulamıyorlar ve çok zor durumdalar, acaba sizi onlarla tanıştırıp onlara da bu konuda yardımcı olabilir misiniz?” “Olurum Adem bey, arkadaşlar böyle günler için, siz ne zaman isterseniz fakat lütfen bana biraz zaman veriniz yaralarım iyileşin ve sonra istediğiniz kişilerle ilgilenirim” “Sağ ol gül hanım sizin gibi iyi niyetli bir komşu nerde bulabilirdik”. Karımı ayağa kalkması için yardımcı oldular ve salondan ayrılmak için ana kapıya doğru yürüdüler.

Karımın yürüyüşü çok değişmişti ve sanki de kıçında bir şey varmış gibin yürüyordu. Bunun sebebini herkes çok iyi biliyordu ve ilerleyen zamanlarda karım bir sürü hayvan tarafından kullanılacağı çok açıktı. Benim Ankara’daki işimi kaybetmem sadece hayat tarzımızın değişmesine sebep olmadı, seks hayatımızın da tamamen değişmesine neden oldu. Artık ben karımı sikemiyordum çünkü onun yeni bir görevi vardı ve ben durumu bildiğim için onu bu konuda incitmek veya üzmek istemiyordum, bu nedenle karımın kullanılmasına göz yummak zorundaydım. Artık cinsel ihtiyacımı gidermek için genel evlerine gitmek zorunda kalıyordum, kasabanın tüm Kürt asıllı kıroları ise masum, tertemiz ve saf karımı diledikleri gibi sikiyorlardı ve karım bunu kendi için değil iyilik için yapıyordu. Onu kandırarak ondan faydalanıyorlardı ve karımda bu gerçeği göremiyordu.

Kategorilere Gözat

Oğullarım ile Şişe Çevirmece – 4

Ayhan’ın o cümlesini duyunca başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sakinliğimi korumaya çalışarak banyodan dışarıya kulak verdim;

(A) Konuşsana oğlum!

(M) Şe.. Bab… Ya…

Bittin sen Selin. Hem berbat bir anne hem iğrenç bir anne olmanın sonuçlarıyla yüzleşmen lazım. İçerdeki kocamdı neticede. Sütyenimi ve bedenimi tanıyacaktı tabi başka ne bekliyordum ki? Mert sustukça ben ter içinde kalıyordum. Sanırım dışarı çıkıp bazı şeyleri açıklamanın vakti geldi düşünüyordum ki;

(A) Kem küm edecek ne var oğlum? Senin olacak değil ya? Yani umarım öyledir çünkü ben evde iki tane oğlan yetiştiriyoruz diyorum hahah

Ayhan kahkahalar atıyordu. Ben sinirden mi acaba diye düşünmeye başladım. Mert de bir şey demiyordu. Çocukcağız ne diyeceğini şaşırmıştı muhtemelen.

(A) Hahaha aslan oğlum büyümüşte neler yapıyormuş ya öyle

(M) Nasıl baba?

(A) Biz de aynı yollardan geçtik oğlum. (Kısık sesle) Kız hala burada mı ?

(M) Ne kızı baba?

(A) Oğlum anladım diyorum artık gizlemene gerek yok. Utanılacak bir şey de yok ben anlayışlı bir babayım bu konuda. Annen evde olsaydı kıyamet kopardı ama dua et ki bana yakalandın.

Ayhan’ın sesi hala gülerek geliyordu. Ve Allah kahretsin ki oğlumuz eve kız attı sanıyordu şu an. Gerçi bunun için lanet okumak bir yana dua etmem gerekiyor diye düşündüm sonradan. Mert yaşadığı şok ile hala anlamıyordu babasının yaptığı imayı

(M) Baba ben…

(A) (Kısık sesle) Ha anladım kız banyoya kaçtı. Tamam ben sizi rahat bırakayım ama kızı yolla evden annen yakında gelir yakalanma ona.

Ayak sesleri banyoya doğru yaklaştı

(A) (Yüksek sesle) Ben çıkıyorum oğlum biraz geç gelirim merak etmeyin.

Adımlar kapıya doğru yürüyerek uzaklaştı. Kapı sesini duyunca bile banyodan çıkamadım. Kendimden mi utandım, oğlumdan mı yoksa yaptıkalrımdan mı bilmiyorum. Ama banyoda kalmak istedim. Hatta bir duşa ihtiyacım vardı ve suyun altına bıraktım kendimi. Ne kadar kaldım bilmiyorum fakat çıktığımda Mert gitmişti. Giyindikten sonra odasına baktığımda sütyenimi de bulamadım.

Kalan dağınıklığı düzenledim. Evim tekrardan eski haline dönmüştü. Sonra geceliğimi üzerime geçirip bir film açtım. Bittiğinde saat 12’ye geliyordu ve evimin erkeklerinden hiç biri daha teşrif etmemişlerdi. Kerem belki hiç gelmeyeceğini haber vermişti ama Mert? Bugün olanlardan dolayı utanıp mı gelmemişti? Mesaj atıp atmamak arasında çok gidip geldim fakat sonra onu rahat bırakmanın daha iyi olacağına karar verdim. Peki ya Ayhan neredeydi? Bendeki de soru, ya kardeşim oalcak o şırfıntı ile beraberdi ya da başka bir kadının koynundaydı. Umrumda bile değildi ne Ayhan ne Pınar. Oğullarım ve yeğenimi düşünmesem bir saniye düşünmez rezilliklerini afişe eder, ikisini de rezil rüsva ederdim. Sırf çocuklar için yuttum bu durumu ama içimde Ayhan’a dair olan her şey kopmuştu. Ona olan sonsuz sevgim, köpek gibi sadık oluşum, merhametim her şey… Kafama koymuştum zaten, Mert sınavı kazanır kazanmaz boşayacaktım onu. Bana dokunmasını geçtim, yanımda yatmasına dahi tahammül edemiyordum artık. Bu düşüncelerle yatağa geçtim. Aklımda olan tek şey oğullarımdı. Mert yine biraz pişkindi işi şamataya döker belki de o kadar etkilenmezdi ama Kerem… Kerem’im daha sessiz ve daha ketum olandı. Düşüncelerini hemen söylemez, kendini açık açık ifade etmezdi hiç. Hep bakışlarından anlardım bir şeyler olduğunu. Şu an ise boş bir şekilde bakıyordu sadece. Ne ben bir şey anlayabiliyordum ne o bir şey anlatabiliyordu gözleri ile. Gerçi anlatsa ne konuşacaktık? Yaptığımız düpedüz rezillikti. Sebebi ne olursa olsun bir anne oğulları ile… Aman Allahım neye dönüştüm böyle ben diye düşündüm. Bugün Mert ile olan şeyleri de düşününce yatakta resmen huzurum kaçtı. Minik yavruma travma üstüne travma yaşatıyordum. Binbir yeminler ve tövbeler ettim içimden yine… Bir daha asla böyle bir şeyin olmasına müsade etmeyecektim.Yatakta bir sağa bir sola debelenirken iyice rahatsız oldum. Bu yatakta da yatmak istemiyordum, bu düşünceleri de düşünmek istemiyordum. Hiç düşünmeden kalkıp oğullarımın odasına gittim. Kerem’in yatağına yattım. Bu belki vicdan muhasebemin sonucu annelik içgüdüsüyle yapılmış bir hareketti. Ama ne olursa olsun kendimi daha rahat hissediyordum. Bunları düşünürken gözlerim yavaşça kapandı ve uykuya daldım.

Gece saatin kaç olduğğunu bilmiyorum ama kendimde bir huzursuzluk bir değişiklik hissederek ayıldım. Daha doğrusu ayılmaya çalıştım… Hala uyku sersemiydim ve gözlerim açılmamıştı ama şu an anlamlandıramadığım bir şeyler oluyordu. Önce ağzımda bir şey hissettim ve çenem ağrıyordu. Gözlerimi zorla araladığımda bunun bir penis olduğunu anladım. Birisi sikini ağzıma sokuyordu. “NE!” Bir anda kendime geldim. Ayhan mı geldi diye düşündüm ve müthiş kızdım içimden. Bana artık anca rüyalarında dokunabilirdi o herif çünkü. O koca şey ağzımda hafifçe ileri geri yaparken ben gözlerimi iyice açarak karanlıktaki gölgeli yüzü seçmeye çalışıyordum. Ayhan olduğuna emindim ama daha afyonum patlamadığı için kendime gelip reaksiyon veremeyecek kadar hareketsizdim. Tüm bunlar olurken bir sesle irkilip kendime geldim;

– Ihh annnnee

Fısıltı gibi duyulan bu ses kaskatı kesilmeme sebep olmuştu. Gözlerim karanlığa alıştığında mutlak gerçeklik ile yüzleşmek zorunda kalmıştım. Kerem gözleri kapalı, kafası hafifçe yukarıda bir şekilde dudağını ısırıyordu. Uyandığım için istemsizce yada güdüsel inanın hatırlamıyorum ama ağzım açılmıştı. Sadece başı girereken şimdi yarısından daha fazlasını ağzıma sokuyordu. Belki de bunun verdiği zevk ile elini kafama tıp saçlarımı okşamaya başladı. Sadece “anne” “anneciğim” diye inliyor başka bir şey demiyordu. Pek durmaya niyeti var gibi de durmuyordu. O an onu itmeyi istedim ama içimde bir şey beni tuttu. Hem neden itecektim bana sakso çektirdiği için mi? Bana o kadar şey yapmasına izin verdikten sonra mı? Bitirmesine izin verecektim ve sabah hiç bir şey olmamış gibi davranacaktım, planım buydu. Ama çenem ağrımaya başlamıştı, daha hızlı boşalması için ağzımı biraz daha açtım ve hepsini ağzıma sokabilmesine yardımcı olmak için kafamı yastıktan hafifçe kaldırdım. Bu düşündüğüm kadar kolay olmadı. O kadar büyüktü ki şeyi… yarısından biraz daha fazlasını aldığımda gırtlağıma dayanmıştı ve bana mini boğulmalar yaşatıyordu. Öğürmemek için kendimi tutarken ağzımdan kaçan bazı sesleri tutamıyordum.

– Immhghhkkgluhgg

Tutamadığım tek şey boğazımdan çıkan sesler değildi. Ağzımın kenarından salyalar akıyordu üzerime artık bunu fark edebiliyordum. Geceliğim epey dekolteli olduğu için bu salyalar çıplak tenime değiyor, oradan göğüs aralarıma doğru akıyordu. Gözlerim kapalı sadece hepsini alabilmek için boşuna bir çaba içerisindeydim. Arada gözümü açıp Kerem’e baktığımda transa girmiş gibi gözleri kapalı inliyordu hala. Değişen tek bir şey vardı, arada kafamı sikine doğru çekip bastırıyordu. Ne yaparsam yapayım tamamını alamadım. Gözlerim kapalı bir halde artık boşalmasını beklerken birden ağzımdan çıkardı sikini. Ben ne olduğunu anlamak için gözümü araladığımda bacaklarımın arasına geçmişti. Mor geceliğimi belime kadar topladı ve aynı renkte olan dantelli kilodumun üzerinden beni ellemeye başladı. İnlememi ağzıma hapsederek sanırım artık müdahale etmemin zamanı geldi diye düşünürken Kerem bir şey daha yaptı;

Bacaklarımın ikisini de omzuna koydu ve kilodumu çıkarmadan kenara sıyırarak vajinamı tamamen savunmasız bıraktı. Ne yapacağını anladığımda artık çok geçti. Tükürüğümle kaplanmış halde parlayan sikinin başını dayadığında sadece şunu diyebildim;

– Keremmmm! Hayır anneciğim yapmamalıyız.

Kerem sanki transtan uyanmış gibi oldu. Sanırım uyanık olduğumu o an farketti. Hiç bir şey demeden zaten sırılsıklam olmuş deliğime sikini kaydırıverdi. Bacaklarım hala omzundayken bana doğru yatarak “mmhh anne” dedi sadece. Hırsı ve azgınlığı karşısında nutkum tutulmuştu. O kadar hızlı yapıyordu ki inlemek bir yana dursun altında ciyaklıyordum resmen. Doğduğu yeri çok özlemişte geri dönmek istiyor gibi sikiyordu beni. Bu benim yavrum Kerem değilde yabancı bir erkek gibiydi resmen. Bu fikrimi kulağımın dibinde sürekli bunları tekrar etmesi ile kafamdan silip atmıştı ama;

(K) ahhh ııhhmm anne annemmm anneciğimmm ughh

(S) Keremmmhmh yaa..yavaşla

Beni sanki hiç duymamış gibi daha da tempolu yapmaya başladı. Kalın siki ile zaten iyice esnetiyordu vajinamı bir de üstüne üstlük girdiğimiz pozisyon bana hiç yardımcı olmuyordu. Kerem bacaklarımı omzuna alıp üzerime yatmıştı. Hızından dolayı kalçalarımın yarısı havadaydı o da dizlerinin üzerinde duruyordu. Aldığım zevkten olacak ki bacaklarımı oğlumun ensesninde birleştirmiştim. Bunu o sırada fark ettim. Fark ettiğim bir diğer şey ise kocamın bana sevgiliyken aldığı gümüş halhalın hala bileğimde olduğuydu. Bu halhal o kadar bana aitti ki bir uzvum gibi yıllardır hiç ayırmamıştım bileğimden. Şimdi ay ışığında parıldarken gözüme çok çarpmıştı ama. Sanırım Kerem’in de gözüne çarpacak ki üzerimde doğrulup sikmeye devam ederken sağ bacağımı biraz kendine çekerek halhalımın olduğu kısmı öpmeye başladı. Bunu bir tek kocam yapmıştı daha önce, şimdi ise Kerem… Bizi mi görmüştü yoksa eskiden? Yok canım oğlu sonuçta, babasına çekmiştir bacak sevgisi diye düşündüm. Ama bu düşünce beni tekrardan utançtan kıpkırmızı hale getirdi. 20 sene önce kocamın içime koyduğu çocuğu besleyip büyütüp kocaman bir erkek haline getirip, şimdi de içime alıyordum. “Selin nasıl bir orospu oldun böyle sen” içimden kendime diyebildiğim tek şey buydu. Sanırım tüm bu düşünceler etkili olmuş olacak ki fışkırma seviyesinde boşalmaya başladım. Hiç bir şey diyemiyor sadece inliyordum. Kerem boşaldığımı anlayınca elleri ile bacaklarımı ayırdı. Sol ayağımı tutup öpüp koklamaya başladı. Evet kesinlikle babasına çekmişti bundan emindim. Kerem durmadan beyaz ojeli parmaklarımı emiyor o sırada da ben sanki boşalmamamışım gibi sikmeye devam ediyordu. Sonra birden geri çekildi. O an farkettim ki oğlumun kasıklarına, karnının alt kısmına ve sikinin her yerine fışkırtmıştım. Dahada parıldayan sikini sanki yaptığım şeyi benim görmemi istercesine tutup kasıklarıma vurmaya başladı. Sonra bir çırpıda beni kucağına doğru çekti yatağın üzerinde oturup. Yine hiç bir şey demeden sikinin üzerine oturtup zıplatmaya başladı. Gceliğimi indirip sütyensiz memelerimi elleriyle yoğururken hiç durmadan tekrardan hızlanmaya başladı. Sanki onunmuşum gibi hiç bir şey için izin istemiyor sadece yapıyordu. O kadar hızlandı ki Kerem’e sarılmak zorunda kaldım. Sikinin büyük olduğunu biliyordum ama ayık kafayla daha da büyük hissettiriyordu. Ben oğlumun kafasına sarılmış haldeyken o da memelerimi öpüyor, uçlarını ısırıyordu. Bu zaten bebekken de böyleydi diye düşündüm. Zaten acemi bir anneydim yeni yeni alışıyordum emzirmeye. Bir de her gün Kerem’in ısırıklarıyla şişen meme uçlarımın acısıyla uğraşıyordum. Aradan geçen 19 yılda hiç bir şey değişmemişti, Kerem yine meme uçlarımı koparırcasına ısırıyordu.

(S) Kereeeğğmm ısır… ısırma ısırmmaa annemmm

Sadece böyle bir feryat çıktı ağzımdan. Neyse ki annesini dinleyip bıraktı memelerimi. Boynuma doğru öperek çıktı. Yanağımı minik minik öperek dudağımın kenarına geldiğinde hafiçe dudağımı emmeye başladı. Ağzımdan ufak bir inilti çıktığında bir şeyi anladım. Kerem durmuştu, ben onun üzerinde zıplıyordum. Bir anlık durmamı fırsat bilerek dudaklarıma yumuldu. Elleri ile kalçalarımı avuçluyordu. Dayanamayıp yine zıplamaya başladım. Ellerini belime çıkardı ve iki yandan tuttu. Kerem de içime itmeye başladı sikini. Zonklamaları ve sikinin seğirmesini hissedebiliyordum

(K) AHH ANNEEE

Boşalacaktı. Korku tüm vücudumu sarmıştı

(S) Çıkarrr Keremmm çıkar oğlummm

Ben üstünden kalkmaya çalıştıkça elleri ile sikine oturturuyordu. Vuruşları hızlanmıştı ve rahmime değiyordu hissedebiliyordum. Ne kadar çırpınsam da kalkmama izin vermedi;

(K) Ohhggh ugghhh

(S) Yapmaaaa nolur yapma

Beni elbette ki dinlememişti ve içindeki her spermi içime doldurmaya başladı. Gerçekten dolduğumu hissediyordum. Bu hislerimin boşuna olmadığını aşağıya bakınca anladım. O kadar boşalmıştı ki dölleri taşıyor içimden akıyordu. Kerem bana sarıldı ben de onun omzuna doğru yığıldım. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama daha sonra Kerem ben kucağındayken ayağa kalktı

(S) Ayy ne yapıyosun oğlum

(K) Bekle

Net bir cevap vermişti. Düşmemek için bacaklarımı ona sardım. Odadan çıkardı beni. Yürüdüğümüz her yerde iz bırakıyorduk. Karışan vücut sıvılarımız amımdan yere damlıyordu. Beni ne kadar doldurduğunu bir kez daha o an anladım. Acaba ne yapacak derken yatak odama götürdü beni. Tahmin ettiğim şey herhalde derken aslında tam öyle olmadığını anladım. Beni Ayhan’ın yattağı kısıma götürdü ve yere indirdi. Yatağa doğru domalttı ve daha ne oluyor demeden içime girmeye başladı. Biraz önce boşalmamıştı sanki. Kazık gibi olmuş sikini hiç durmadan ve hızla içime sokmaya devam ediyordu. Normalde Kerem çok kibar bir çocuktu ama şu an oğlumu tanıyamıyordum resmen. Beni annesi değil de sanki bir et parçası gibi görüyordu resmen. Ona kendimi hatırlatmam gerektiğini hissettim;

(S) Keremmmm

O kadar sert sikiyordu ki inleyerek söyleyebildim adını. Sadece inleyerek cevap verdi bana “hımmm” diye.

(S) Yavaşla annemmmhhh

Hiç bir değişiklik olmamıştı hızında

(S) Kuzumm canım yanıyor. OHH bebeğim sakinleşş

Hiç bir şey demeden birden çıkardı içimden. O kada hızlı çekti ki amımdan çıkarken çıakrdığı ses odada yankılandı. Ben amacıma ulaşmış annesi olduğumu hatırlatmıştım oğluma. Daha bunları düşünürken birden götüme soktu sikinin başını.

(S) AHHH Oğlum napı…

Ben bunu söylerken sikinin yarısını birden kökledi içime ve resmen nefesim kesildi o saniye. Tamam siki sırılsıklamdı ama çok büyüktü öyle birden girebilecek bir şey değildi.

(S) Keremmm dur ne olur dur ahhh

(K) Oghh anne çok darsınnnh anne duramammmm

(S) Dur yalvarırım dur allahın cezası içimi parçaladın durrrhh

Ciyak ciyak bağırıyordum altında. Konu komşuya rezil olmayı geçtim birileri polis çağıracak diye çok korktum.

(S) Birri..aahgh..leri birileri gelecekhhh kapıya bağırtma ne olurr

Ağlayarak konuşuyordum artık. Ben bunları söyleyince yaptığının farkında varmış olacak ki babasının yastığına uzanıp bana verdi. Kafamı mecburen yastığa gömdüm. Kocamın kokusu sinmişti yastığa ve ben buna maruz kalırken götüme koca bir sik girmeye çalışıyordu. Daha net ifade etmek gerekirse babasının kokusunu içime çekerken oğlu götümü parçalıyordu. Dizlerim hala yerdeydi ama zor diriyordu artık beni. Acıdan bacaklarımı ayırmıştım daha rahat girsin diye. Bu sırada yavaş yavaş sikini içime iterken birden çekti ve üzerime abanıp hepsini soktu içime.Kaçma refleksi ile kendimi öne, yatağa doğru attım ama arkamdan Kerem de geldi. Belimden kendine doğru çekti ve kaçmama engel oldu. Yatağın üzerinde köpek pozisyonunda duruyordum önünde. Bu duruş pek uzun sürmedi çünkü ben feryat figan çığlıklar atarken kafamı yatağa gömmek zorunda kaldım. Bacaklarım da iyice açılmış kalçam havada bir şekilde oğluma siktiriyordum kendimi hem de bizim yatağımızda. Az bir süre sonra da dizlerim daha fazla dayanmayarak teslim oldu ve yatağa düştüler. Bu Keremi durdurmak bir yana yavaşlatmadı bile… Üzerimde resmen piston gibi inip inip kalkıyor beni yatağa çiviliyordu. İnlerken daha doğrusu bağırırken bir yandan ağlıyordum. Nevresimi parçalayacaktım ağzımla ısırmaktan. Zaten tırnaklarımla nevresimi darmadağın etmiştim çeke çeke. Bu kadar canım yanarken bir yandan da belden aşağımı hissetmeyecek kadar zevkten uyumuş durumdaydım. Artık mantıklı düşünemez haldeydim ama bildiğim bir şey varsa o da 20 sene boyunca kocam hiç bu kadar bağırtmamıştı beni bu yatakta. Ne kadar sürdü innaın hatırlamıyorum. Sadece iki kere titreyerek orgazm oldum onu hatırlıyorum. Ve şu sesi hatırlıyorum;

(K) Anne boşalıyorumm ohh

Kıçımı da dölleri ile doldurmuştu. Kerem üzerime yığıldı nefes nefese. Vücudum belki acıdan belki zevkten seğriyordu artık. Siki içimde biraz küçülünce içimden çıkıp babasının yattağı tarafa doğru uzandı ve çok geçmeden horlama sesleri gelmeye başladı. Ben bir süre kendime gelmeyi bekledikten sonra zorla Kerem’e doğru döndüm. Belim kırılmış gibi ağrıyordu, kıçımı konuşmaya gerek yoktu zaten. Bu gece olanların haarreti ile ve Kerem’in de uyumasının etkisi ile yarı kalkık sikine yöneldim oğlumun. Döller akıyordu üzerinden ve kurumasına izin vermezdim. Hepsini dilim ile temizledim. Hatta toplarını ve kasığını bile yaladım öpe öpe. Daha sonra yanına uzanıp oğlumun saçlarını okşadım, alnını öptüm. Benim akıllı sakin Kerem’ime ne olmuştu böyle? Ne olmuştu da bu kadar sinirliydi bu gece? Bana mıydı acaba siniri? Siniri kime ve ne kadar olursa olsun benden çıkan bir şeyin bana bunları yapması normal değildi değil mi? Ne olursa olsun o benim minik bebeğimdi ve eskiden olduğu gibi öpe koklaya yanına uzandım ve uyumaya çalıştım…

(DEVAM EDECEK)

Oğullarım ile Şişe Çevirmece – 3

Aslı’ya gider gitmez telefonumu kapattığımı hatırlıyorum. Kocası ile sorun yaşadığı yalanını söylemiştim ama pek de yalan sayılmazdı çünkü yine kavga etmişlerdi ve kocası annesinin evine gitmişti. Onun için rahat rahat kafa dinleyeceğimi düşündüm. Aslı benim eski çalıştığım yerden arkadaşımdı ve çok eski zamandan beri tanışıyorduk. 37 yaşında son derece güzel, bakımlı ve hayat dolu bir kızdı aslında ama kocası ile hayata bakış açıları çok farklı olduğu için sürekli kavga ederlerdi. Ve çocukları olmadığı için de son derece gergindi araları. İki taraf da birbirini suçluyor, kendisinin çocuk yapmaya elverişli olduğunu söylüyordu. Ben bir çok kere aralarını yaptığımı hatırlıyorum ki bunlar sadece benim bildiklerimdi. Hoş kelin merhemi olsa kendi kafasına sürerdi ama neticede ablalık görevimi yapıyordum. Mutfak masasına oturduğumuzda belki faydası olur diye konuyu açtım;

(S) Ee seninki ne zaman gelecek

(A) Bırak abla şeytan görsün yüzünü ya

(S) Öyle deyip durma sende kocan neticede

(A) Bana ettiği lafı Ayhan abi sana söylese boşardın emin ol

(S) Ne dedi?

(A) Boşver abla aklıma geldikçe zoruma gidiyor

Gerçekten de bunları söylerken gözleri dolmuştu. Üstüne gitmek istemesem de merak ağır basmıştı;

(S) Söyle hadi ablacım

Gözlerimin içine bakarak zorlandığı her halinden belli olur şekilde şunları söyleyebildi;

(A) Beni çok seviyormuş, başkası olsa kendisine bir çocuk bile veremeyen bir kadınla iki gün evli kalmazmış

Bir şey diyemedim, gayriihtiyari ağzımdan “aaa” çıktı sadece

(A) Çocuk muhabbeti her açıldığında beni suçluyor sanki benim elimde olmuyor işte yoksa ben istemem mi…

Bunları söyler söylemez gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Canım benim nasıl içli içli ağlıyordu… Sadece sarılabildim oturduğum yerden. Bir süre öyle kaldıktan sonra Aslı kendini toparladı ve geri çekildi hafifçe. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Bana bir şey deme fırsatı bırakmadan konuşmaya başladı;

(A) Bazen diyorum ki git başka bir heriften çocuk peydahla. Sonra da geç önüne al senin erkekliğin bu kadarmış işte, bak yapan nasıl yapıyor de…

(S) Tövbe de kız o nasıl laf öyle

(A) Abla çok zoruma gidiy…

(S) Sus hiç duymamış olayım öyle şey mi olur

Bir an yaşadığım gerçeklik sırtımdan aşağı ılık ılık akmaya başladı. Şu anda gerçekten ahlak dersi verecek konumda mıydım ? Hiç kimse değil de ben? Oğullarım ile yediği halta rağmen yüzsüz yüzsüz Aslıya mı kızıyordum cidden? Suçlu sadece ben miydim onu bile bilmiyordum. Ayhan bunu yapmamda ne kadar etkendi? Çocuklarım? Onların da bu işlediğim günahta payları var mıydı? Saçmalama Selin diye irkildim birden. Yaptığın hatanın sorumluluğunu çocuklarına yıkıp vicdanını mı rahatlatacaksın? Ayhan suçluydu evet beni aldatmıştı, üstelik kardeşimle… Ama karşılığı bu olmamalıydı, aldatarak onun seviyesine düştüm. Aldatacaksam da bu onun oğulları olmamalıydı. Ben ne berbat bir anne ne iğrenç bir eş olmuştum… Aslı karşımda olmasaydı hüngür hüngür ağlayacaktım o anda. Sessizliği Aslı bozdu;

(A) Bir şey mi var abla, daldın…

(S) Yok be halini düşünüyorum. Seni teselli etmek için değil ama çocuk üzüldüğün kadar önemli bir olay değil. Olmasa hüzün, varlığı da çok büyük sorumluluk be ablam.

(A) Abla, olsun da sorumluluğuna razıyım ben

(S) Haklısın ama baksana koca adam oldular hala yanlış mı yaptılar, doğru mu yaptılar… Onlara karşı nasıl davranmalıyım diye düşünmekten günüm bitiyor. Biliyorsun işi bile bunun için bıraktım.

(A) Sen şanlısın abla iki tane pırlanta gibi çocuğun var maşallah maşallah… Elde ne çocuklar var. Dur ben bir kahve yapayım da Kerem ve Mert’in dedikodusunu yapalım az havamız değişsin hahah.

Yalandan gülerek karşılık verebildim sadece. Onlar hakkında konuşmak artık benim için çok zordu. Ama olanları kafamdan atmam gerekecekti. Onlar benim oğullarımdı ve hayatım boyunca sürekli bunu düşünerek yaşayamazdım. Aslı o sırada kahveleri getirdi;

(A) Bir ay oldu belki görmüyorum çocuklar ne yapıyor.

(S) Ne olsun ikisi de sınava hazırlanıyor. Kerem bu sene giderim diyor da, Mert efendi mezuna kalacam diyor başka bir şey demiyor.

(A) Kız ne zıt karakterleri var bunların. Birisi ak ise öteki kara. Kerem resmen büyümüşte küçülmüş İstanbul beyefendisi, Mert ise tam fırlama hahaha

(S) O nasıl laf öyle Aslı?

(A) Alınma abla ya her zaman haylaz bir çocuktu Mert. İş yerine gelince 3.Dünya Savaşı çıkıyordu resmen hatırlamıyor musun. Ortalıkta koşup duruyordu. Bir kere patronun sekreterinin eteğinin altından kendi ellerimle aldım ben hatırlıyorum hahah

Gülmeme engel olamadım

(S) Dur dur hatırlatma kadına ne kadar mahçup olmuştum hatırladım hahaha.

(A) Kerem öyle miydi… Masana oturur sen kalk diyene kadar kalkmazdı. Her zaman daha akıllı daha sakin olan Kerem’di. İlerde alacağı kız yaşadı ben diyim sana hahaha

(S) Mert’imin aldığı kız yaşamadı mı yani Aslı ablası niye öyle dedin? haha

(A) Mert’in aldığı kıza geçmiş olsun şimdiden. Benim gibi evliliği tek başına diremeye çalışıp durur.

(S) Üfff rahat bırak küçük prensimi. Ne gevezelik ettik, oğullarımın dedikodusunu yaptırdın bana

Gülüştük ve sonra konu değişti. 2 gün boyunca Aslıda kaldım. Bu süreçte hem kafamı toparlayabildim hem de evden uzak durmak bana olayları biraz unutmama yardımcı oldu. Kerem ve Mert hala benim minik bebeklerimdi bunu hatırlamak beni çok iyi hissettirmişti. Ne olursa olsun anneleriydim ve bu hatayı unutturacak ve dümeni eline alması gereken de bendim.Eve döndüğümde kendimi daha iyi ve daha cesur hissediyordum. Kapıyı açar açmaz Kerem sımsıkı sarıldı. “Oğlum ne oluyor demeye” kalmadı;

(K) Anne nerdesin ya iki gündür. Telefonu kapattım geldim yoksun.

(S) Aslı ablan eşiyle kavga etmiş de apar topar onun yanına gitmek zorunda kaldım. Mert ile baban gittiğimi biliyorlardı bir şey demediler mi.

(K) Babam da yok iki gündür. Mert de… aptal bu çocuk ya

Asıl aptal kocam olacak o sorumsuz herifti. Çocuğu düşürdüğü duruma bak diye düşündüm. O sırada Kerem hışımla odaya doğru gitti. Kavga etmesinler diye peşinden gittim.

(K) Sen nasıl bir salaksın lan

Mert ne olduğunu anlamayıp abisinin suratına bakıyordu.

(M) Ne oluyor ya

(K) Lan sana annem nerde dediğimde niye “gelir ya birkaç güne” diyorsun. Sen mal mısın oğlum söylesene adam akıllı biliyormuşsun işte

(M) Abi ben ne bileyim? Annemin babamla konuşmasının sonunu duydum. Sonra kapı sesi duydum o kadar.Keremin siniri geçmemişti onun için araya girmek zorunda kaldım

(S) Tamam kavga etmeyin endişelenecek bir şey yoktu. Haber vermem gerekti kusura bakmayın.Mert suratıma bakmıyordu hala.

(K) Neyse ben çıkıyorum kütüphaneye gideceğim. Gelecek misin lan?

(M) Sen git ya ben gelmeyeceğim

Ne akıllı bir çocuk yetiştirmişim diye düşündüm. Kerem olaylar hiç olmamış gibi davranıyordu beni incitmemek için. Keremi uğurladıktan sonra ev işlerini yapmaya başladım. İki günde ev savaş alanına dönmüştü. Mutfaktaki bulaşıkları yıkadıktan ve ortalığı biraz toparladıktan sonra Mertin odası kalmıştı bir tek. Odasının kapısını tıklattığımda içerden gel sesi geldi. Suratıma sadece bir saniyeliğine bakıp geri bilgisayarına dönmüştü. Odayı düzenlerken kaçamak bakışlar atıyordum ona. İçimin nasıl parçalandığını bir tek anne olanlar anlar. Minik yavrum annesinden kaçıyordu resmen. Üstelik benim yüzümden yaşıyordu bu utancı. Hem sorumsuzluk yapıp hem tokat atmıştım ona. Anlık bir cesaretle yatağının üstüne oturup keskin bir tonla;

(S) Mert!

Ürke ürke kafasını çevirdi

(M) Efendim anne

(S) Gel bakalım yanıma

Aynı ürkeklikle yanıma oturdu

(S) Özür dilerim sana vurduğum için

Kafasını yere eğdi ben öyle söyleyince. Zaten gözlerime bakamıyordu o hali çok canımı yaktı. Yanağına eğilip içime kokusunu çeke çeke öptüm

(S) Her şey için çok özür dilerim kuzum.

Bir anda beklemediğim bir şey yapıp gözlerime baktı

(M) Dileme

Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum

(M) Ben hiç bir anından pişman değilim anne aksine geçirdiğim en güzel gündü neden özür diliyorsun ki?

(S) Oğlum…

Kilitlenmiştim resmen hiç bir şey diyemedim. Karşımda hem cesur hem ürkek bir Mert vardı. Durgunluğumdan yararlanıp öpmeye başladı yanağımı boynumu suratımı. Elim kolum bağlanmış gibi donmuştum sanki. Suratını avucumun içine aldım;

(S) Sizi yanlışa ittim ama hatamı fark ettim bebeğim. Onun için de özür dilerim

(M) Yanlış hiç bir şey yok. İyi ki yaptık. Ama lütfen abim gibi hiç bir şey olmamış gibi davranmamı bekleme anne. Yapamam çünkü.

Bunu der demez boynumu öperek yatağa uzandırdı beni ve üzerime çıktı. Hiç bir şey diyemezken oğlumla resmen sevişmeye başlamıştım. Kocamın karşısında bile bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyordum. Elleri vücudumun her yerinde geziyordu. Suratımda, omuzlarımda, belimde, bacaklarımda… Ama en çok kalçalarımda. Suratlarımız tam o sırada karşı karşıya geldi. Utançtan gözlerim bile yanıyordu. Bana usulca yanaşırken hiç bir tepki veremedim ta ki dudaklarımız birleşene kadar. Dudaklarımı öpüp emmeye başladığı ilk anda vücudum elektiriklendi resmen. Tepksizi bir şekilde duruyordum sadece. Bu tepkisizliğim çok uzun sürmedi ve maalesef karşılık vermeye başladım. İçimde o anda bir şeyler kopmuş gibi hissettim. Annelikten o anda istifa etmek istedim. Oğlumun dudaklarını ısırırken aklımdan geçen tek şey buydu. Hayatımda hiç bu kadar ıslandığımı hatırlamıyorum. Daha önce yaşananlar intikam amaçlı ve daha seks odaklıydı. Ya şimdi olanlar. Bu çok daha yoğun bir histi çok farklıydı. Anlamlandıramadığım bir şekilde duygu yoğunlukluydu. Sanki o olanlar hiç olmamış ilk defa aramızda bir yakınlık var gibi bir ürkeklik vardı ikimizde de. Ben bu düşüncelerin içindeyken Mert bodymin göğüs kısmını aşağı indirdi ve şeker pembesi sütyenimle yüz yüze kaldı. Bakışlarını görmeniz lazımdı. Memelerimi ne kadar özlediğini bakışlarından anlamıştım. Ona engel olmak bir yana önündeki engelleri aşmaya karar verdim.

Altından yatağın başına doğru yukarı kaydırdım kendimi. Sırtım yatak başlığına dayalı haldeydi şu an. Ellerimle sütyen kopçamı açıp sütyenimi Mertin gözlerine baka baka yatağın kenarına doğru bıraktım. Bana doğru resmen vahşi bir hayvan gibi yanaşmaya başladı. Bir anda dudaklarıma yumulup bir eliyle açıkta kalan memelerimden birini yoğurmaya başladı. Bunu o kadar sert yapıyordu ki sadece meme uçlarımı elleyerek beni boşaltabilirdi. Kendime engel olamaz vaziyette kısık ve küçük küçük inlemeye başladım. Neyse ki dudakları ağzımı kapatıyordu yoksa çıkacak sesleri hayal bile edemiyorum. Elimi geçen gün olduğu gibi yine tutup şeyinin üzerine getirdi. Bu sefer elimi çekmek aklımın ucundan bile geçmedi. Aksine şortun üzerinden var gücümle kavradım penisini ve bunu yapınca onunda dudaklarından bir inleme mırıltısı çıktı. Hatırladığım gibi kocamandı onu hissetmek istedim ve hiç bir şey demeden elimi boxerından içeri soktum. İlk temas edişimde irkilmesi beni o anda durduracaktı neredeyse. Dudaklarımı bırakıp başını omzuma koymuştu. Kulağımın dibinde sıkça nefes alıp vermesi ve hırıltıları beni tekrardan cesaretlenirdi ve yine kavradım. Alev gibi yanıyordu resmen. O kadar sıcaktı ki elimi yakacağından endişe ettim. Elim hareketlenmeye başladığında o da iniltli ile boynumu emmeye başladı. Öyle kuvvetli emiyordu ki…

(S) Ihhh iz kala..cak…

Zorla bunu diyebilmiştim. Beni duyunca emmeyi bırakıp öpmeye başladı hafifçe. Ama ben o kadar benimsemiştim ki penisini koparıp kendimin yapmak istemiştim resmen. Öyle kopmuştum ki gerçeklikten tırnaklarımı penisine geçirdiğimi Mert’in feryadı ile fark ettim. O sırada bulunduğumuz durumu unutup tekrar annelik içgüdüm ağır bastı sanırım

(S) Canın mı yandı ha çok mu acıttı?

Bunu son derece panik ve endişe ile sormuştum. Çünkü yavrumun, bebeğimin canını yakmıştım. Kendi zevkim için nasıl böyle bir salaklık yapabilirdim. Endişelerimi kulağıma fısıldayarak giderdi;

(M) LÜtfeen durma annn..e devaaam ett ohhh

Belki özür dileme yöntemimdi belki de annelik içgüdülerim ağır basmıştı bilmiyorum ama o an onu çok fazla emzirmek istedim eski günlerdeki gibi. Hiç bir şey demeden kafasını göğüslerime indirdim ve mememin birisini ağzına doğru ittim resmen. Bir elimle de kafasını tutup bebeğini emziren bir anne gibi kucağıma yatırmıştım onu. Hiç bir şey demeden emmeye başladı. Çok sert ve tutkulu emiyordu memelerimi. Bebekken emdiği haline hiç benzemiyordu. Tamam Mert memelerimi her zaman sevmişti ve tam 3 sene boyunca emmişti ama hiç bir zaman şu yaşadığım duyguları yaşamamıştım. Halbuki yine annesiydim onun yine benim küçük prensimdi o… Ya da kendimi kandırıyordum. İstemsizce elimle şortunu indirdiğimde hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını anladım tekrardan. Penis… penis demek doğru değil siki tüm ihtişamıyla ortaya çıkmıştı. Kocaman ve çok sertti. Sanki benimmiş gibi sormaya bile gerek duymadan avr gücümle sıvazlamaya başladım oğlumun sikini. Mert elinin birisini memelerime atmış ucuyla oynadıkça kendimden geçmeme sebep oluyordu. Elim benden bağımsız bir şekilde sert ve seri hareketler ediyordu. Oğlumun sikinde ve yumurtalarında geziyor hem masaj yapıyor hem sıvazlıyordu. Mert’in zevk suları resmen musluğu açmışsın gibi akıyor elime bulaşıyordu. Bu sayede siki ve elim sırılsıklam ve kayganlaşmıştı iyice. Bu da işimi kolaylaştırıyordu. Bu kadar zevk mi alıyordu cidden? Gerçi ben çok farklıydım sanki. Tam bunları düşünürken memelerimi emmeyi bırakmadan elimi taytımdan içeri soktu ve kilodumun üzerinden beni okşamaya başladı. Dur demeye ne takatim vardı ne de bu saatten sonra gerekli gördüm. Bacaklarım karıncalanmaya başladı. Elim o kadar hızlandı ve sert hareketler etmeye başladı ki kırmızı ojeli ve uzun tırnaklarım sikini çiziyordu bunu hissedebiliyordum. Mert taytımın içinde kilodu kenara sıyırınca ne kadar ıslandığımı fark etmiş olacak ki;(M) Anne ne hale gelmişsin böyle?diyebildi şaşkınlıkla. Verecek bir cevabım olmadığı için ve sanırım biraz da azgınlıkla kafasını tutup memelerime doğru bastırdım o da emmeye başladı bu sefer daha sert bir şekilde. Haklıydı ama bana ne olmuştu böyle? Oğullarımın altında kıvranırken bile bu kadar ıslanmamıştım. Şimdi yaptığımın ne intikam ne sinir gibi bir gerekçesi vardı sadece kendim istiyordum onun için mi böyle olmuştu? Tam o sırada elimin altında alarm çalıyordu. siki zonklamaya başlamıştı sanırım yakında boşalacaktı. Bende lanet olası ağzımı durduramıyor olabildiğince inliyorum. Bir elim oğlumun başının altında diğer elim sikinde olduğu için ağzımı da kapatamıyordum. Dudağımı ısırmaktan yara etmiştim herhalde ama nafileydi inlememi kesemiyordum. Ellerim oğlumun saçlarında geziyor ve arada çekiyorken bir şey fark ettim, sanırım ben de boşalacaktım. Tüm bu düşünceler içerisinde bacaklarımı hissetmemeye başladım. Titremeye başladım gözlerim kaymaya başladı. Elleriyle resmen içimi alt üst emişti ve kahretsin ki memelerimi o kadar sert emmesi yardımcı olmuyordu

(S) Ahhhh oğluuuhhmmm ohhh

Boşalırken hatırladığım tek şey sikini olabildiğince sert kavradığımdı.

(M) ıhhh annneeee durmaaahhh

Gözlerim kapalıydı ama çıplak belime ve taytımın üzerine bacaklarıma doğru ne kadar döl geldiğini hissedebiliyordum. Avucumun içinde kaç kere seğrimişti oğlumun siki sayamamıştım bile. Ama resmen boşalmıştı hiç döl kalmamıştı içinde o akdar çok boşalmıştı. Gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara korkunçtu.Mert hala sağ mememi emiyor gözleri kapalı haldeydi. Belim ve sağ bacağımın üstü oğlumun dölleriyle kaplanmıştı siyah taytım bembeyaz olmuştu. Elimden bahsetmiyorum bile… İçinde kalan son dölleri elimin üzerine akmıştı berbat halde gözüküyordu elim. Gözlerim kapalı olduğu için iyi hedef alamamıştım ve yatağın üzerinde de spermler vardı. Benim altımı anlatamıyorum bile. Ömrümde böyle boşalmamıştım. Oğlumun eli hala oradaydı ama taytım kilodum her yerim sırılsıklam olmuştu. Kafasını kadlırıp göz göze geldiğimizde hiç pişmanlık duymadığını anladım. Gözlerinde sadece mutluluk ve huzur vardı. Bir şey daha vardı azgınlık. O da benim gibi devam mı etmek istiyordu. Bir saniye ben devam etmek istiyor muydum? Birbirimize bakarken çalan kapı içime feci bir korku düşürmüştü. Yataktan nasıl fırladığımı Mert’e sorun. Banyoya doğru koşarken;

(S) Toparlan ve kapıya bakkk

diyebildim sadece. Banyoda kapıya yaslandığımda nefes nefeseydim. “Ne bok yedin sen Selin” bunu emin olun siz gibi bende kendime sordum. Üstelik felaketler daha yeni başlıyordu. Kapıdakinin kocam olduğunu seslerden anladım. Biraz konuşmadan sonra Ayhan’ın ağzından şunlar çıktığında resmen başımdan aşağı kaynar sular döküldü

(A) O yerdeki şey ne Mert? Sütyen mi o?

Kahretsin nasıl unutmuştum sütyenimi orada…

(DEVAM EDECEK)

Oğullarım ile Şişe Çevirmece – 2

Sabah kalktığımda akşamdan kalmalıktan başım çatlayacaktı. Gözümü zar zor açmaya çalıştım, boğazım çok kurumuştu yanımdaki bardaktan bir yudum su içebildim. Yatakta sırt üstü uzanırkenbacak aralarımın yapış yapış olduğunu fark edip elimi attığımda resmen anlık bir şok yaşamıştım. Kafamı aşağıya indirdiğimde gördüğüm manzara berbattı. Üzerimde iki hafta önce kocam için alıp hiç giyemediğim lila geceliğim vardı. Omuz askılarından biri düşmüş sütyensiz memelerimden birisi tamamiyle açıktaydı. Elim hala bacaklarımın arasında olduğunda kilot giymediğimi de fark ettim. O an resmen hafızamı kaybetmiş gibi neler olduğunu hatırlamaya çalışırken biraz daha ayılmam ve gözlerimi açmamla birlikte gerçek suratıma resmen tokat gibi çarptı. Göğüslerimin üzeri resmen dölle kaplı ve yapış yapış vaziyetteydi ve elimle anladığım kadarıyla içimden sızan spermler kurumuş ve bir kısmı yatağa bile akmıştı. Resmen elektriğe tutulmuş gibi ayağa kalktım ve olanların gerçek olup olmadığını düşünmeye başladım. Yaşadığım şoku size anlatamam gerçekten o kadar ileriye gitmiş miydim? Banyoya doğru seri adımlarla giderken ağzımdan istemsizce şunlar çıktı;

– Selin lütfen yapmadım de, lütfen rüya olsun…

Aynanın karşısına geçtiğimde olanların ne kadar gerçek olduğunu kendi gözlerimle bir kez daha anladım. Geceliği üzerimden sıyırırken gördüklerim ise yaşadığım şaşkınlığı daha da arttırdı. Vücudumun her yeri resmen yapış yapış ve spermle kaplanmıştı. O halde bu geceliğin üzerimde ne işi vardı? Çocuklar mı giydirmişti? Çocuklar… oğullarım neredeydi? Banyodan resmen ok gibi fırladım o halde. Çocukların odasının kapısına geldiğimde biraz rahatladım. Kerem üzerinde boxerla yatakta sırt üstü halde, Mert ise tamamen çıplak halde yerde yüz üstü yatıyordu. İkisi de feci şekilde yorgun ama bir o kadar mutlu gözüküyorlardı. Onlara bakarken yaşadığım vicdan azabını kelimelerle anlatabilmem mümkün değil. Yapabildiğim tek şey duşun altına girip ağlamak oldu. Dışarı çıktığımda biraz daha rahatlamıştım ama hala kendimi dünyanın en kötü annesi gibi hissediyordum. Üzerime hızlıca siyah tayt ve bordo bodymi giyip dışarıya yürüyüşe çıktım. Bir nebze olsun rahatlarım umuduyla düşünmeden yürümeye başladım. Yolda kocamın 3 aramasını da cevapsız bıraktım çünkü önce kendime vermem gereken cevaplar vardı. Saatin kaç olduğunun farkında bile değildim ta ki Kerem arayana kadar. Telefonu kaldırıp onun ismini gördüğümde ürke ürke açtım telefonu ama hiç bir şey diyemedim.

(S) …

(K) Anne… orda mısın?

Resmen ağlayacaktım. Boğazımı temizleyip zorla konuşmaya çalıştım.

(S) Evet oğlum

(K) Oh tamam iyiymiş. Anne çok merak ettik seni. Uyandığımızda evde de bulamayınca çok tedirgin olduk.

(S) Yürüyüşe çıktım oğlum merak etmeyin gelirim şimdi

(M) Tamam anne

Hiç bir şey demeden telefonu kapattım. Zaten ne diyebilirdim ki? Eve girdiğimde hiç bir şey olmamış gibi davranmaya karar verdim. Bu belki benim gerçeklerden kaçma planımdı ama kendi evlatlarımla bu konuda yüzleşmeye hiç ama hiç cesaretim yoktu. Anneleri olarak onlara doğru yolu göstermem gerekirken bir de onları ellerimle yanlışa yönlendirmiştim. Sanırım bu ağırlığı ölene kadar içimde taşımaya devam edecektim. İçeri girdiğimde direkt mutfağa yöneldim. Çocuklara kahvaltı hazırlarken Keremin sesiyle irkildim;

(K) Günaydın anne

(S) Günaydın oğlum

Arkamı bile dönmeden cevap verdim. Yüzlerine bakacak cesareti kendimde bulamıyordum resmen, Hıçkıra hıçkıra ağlayıp özür dilemek istedim ama ona bile cesaret edemedim.

(K) Nasılsın baş ağrın falan var mı dün hiç olmadığı kadar çok içtin çünkü

(S) Vardı ama biraz geçti

(K) Benim bile başım çatlıyor anne seni hayal bile edemiyorum hahaha

(S) Mert nerede?

(K) Kendini bulmaya çalışıyor hahah. O kadar sarhoş oldu ki dün adını bile hatırladığına emin değilim.

Canım oğlum benim, resmen annesini utandırmamak için dünü ima edecek hiç bir şey demiyordu. Keremin bu tavrı beni çok rahatlatmıştı. Ona doğru dönüp gülümsedim.

(S) Varmı siparişin kahvaltı için

(K) Özel bir şey yok anne ne yaparsan yerim ben kurt gibi açım.

O sırada Mert gelip oturdu masaya. Çok yorgun ve gözleri boş boş bakıyordu. Zorla “günaydın” diyebildi ortaya.

(M) Bir kahve yapar mısın anne ?

Kesin ve donuk bir şekilde söyledi bunu. “Tamam oğlum” diyebildim sadece. Yavaş yavaş masayı kahvaltılıklarla doldurmaya başladım. O sırada Kerem’in telefonu çaldı ve odaya gitti. Arkam dönük olduğu için çıktığını sadece duyabildim. Kahveyi hazırlamakla meşgulken arkamda birden Mert’i hissettim. Bana hafifçe sarıldı. Ne tepki vereceğime karar vermeye çalışıyordum. Bunu annesi olduğum için mi yapıyordu dün olanlar için mi diye düşünürken bir eli karnıma doğru indi diğer eli kalçlarıma doğru…

(M) Neden böyle yapıyorsun anne?

Resmen kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü yaşadığım utancı anlatamam. Dondum kaldım resmen. Eli ile kalçalarımı yoğururken boynumu öpmeye başladı. Tepkisiz bir şekilde tezgahın önünde duruyordum. Konuşmaya çalıştıkça kelimeler ağzıma hapsolmuştu sanki.

(S) Durr…

Sadece bunu diyebildim. Beni duymamış gibi kasıklarını kalçalarıma yasladı. Dün olan her şey, altında inlemem, bana yaptığı her şey gözümün önünden geçti. Duygusal bir kırılma yaşadım ve her anlamda duvarlarım yıkılmış gibi hissettim.

(S) Mert dur…

Sanki bunu dememişim gibi kalçalarıma sürtmeye başladı. O an anladım ki kazık gibi olmuştu şeyi… Boynumu öpüp saçlarımı koklamaya devam ediyordu. Bir eli hala beni belimden kavramış öteki eli taytın içindeki kalçalarımı sanki kendinin gibi okşayıp yoğurmaya devam ediyordu. Korkınç bir görüntüydü, bir annenin oğlu ile asla yapmaması gereken şeyleri yapıyorduk. Aman tanrım nasıl bir şeyin içine düşmüştüm ben. Ben bunları düşünürken hiç beklemediğim bir şey yaptı. Elimi tutup penisinin üzerine götürdü. Bu nasıl bir sertlikti böyle. Beynim uyumuş vücudum karıncalanmıştı. Bir anda kontrolümü kaybettim ve dönüp son hızla yüzüne tokat attım.

(S) Defol git odana. Defoll…

Ne sesimi ne kendimi kontrol edememiştim. Kendime olan bütün sinirimi o tokatla yine kendi suratıma atmıştım sanki. Mert’in gözleri doldu ve hiç bir şey demeden hızla odasına gitti. Odama gidip üstümü değiştirdim ve evden çıkarken kocamı aradım.

(S) Ne oldu Ayhan?

(A) Kaç oldu arıyorum neden bakmıyorsun?

(S) Ben sen telefonlarını açmadığında sana böyle diyor muyum? Gece çocuklarla film izledik geç yattım yeni gördüm aramalarını.

(A) Yine başlama Selin kıskançlıklarına

(S) Bir şeye başladığım yok. Aslıya gideceğim bir kaç gün onda kalacam kocası ile tartışmış haberin olsun diye aradım. Sen de bir an önce eve gel çocuklar tek kalmasın.

(A) Kendi kafana göre iş yapıyorsun resmen. Eskiden sorardın en azından

(S) Ayhan seninle tartışmayacağım. Bilgin olsun diye aradım

(A) Görüşürüz Selin

(S) Görüşürüz

Telefonu kapattığımda ona olan sinirimin daha çok arttığını hissettim. Hem kardeşimle yatıyor hem benim kıçımın korumalığını yapıyordu aklı sıra. Çok önemsiyor gibi bu tavırlara girmesine artık dayanamadığımı fark ettim. Aslıya giderken son zamanlarda yaşadığım her şeyi, kocama olan sevgimi ve oğullarımla olan ilişkimi sorgularken buldum kendimi. Bakalım hayat bana neler gösterecekti..

Oğullarım ile Şişe Çevirmece – 1

Merhaba ben İstanbul’dan Selin. Eşimle mutlu bir evliliğimiz vardı. İki yakışıklı oğlumuz oldu. 19 yaşındaki Kerem ve 18 yaşındaki Mert. Eşimle bu mutluluğumuz beni kardeşim Pınar’la aldatana kadar devam etti. Bir gün kardeşimin evine gittiğimde eşimin arabasını orada gördüm. Aradım “şirketteyim” diye bana yalan söyledi. Sonra bekledim 10 dk sonra kardeşimin evinden çıkıp arabaya binip gitti. Yarım saat kadar sonra ben Pınar’ın kapısını çaldım. Beni karşısında görünce çok şaşırdı. Burda ne işim olduğunu sordu.Geçerken uğradığımı söyledim. Pınar’ın yatağı ve yatak odası dağınıktı ve ev seks kokuyordu. Ayrıca eşimin parfümünün kokusunu da alıyordum. Pınar’a eşi Kemal’in nerede olduğunu sordum. Yurtdışında cevabını verdi. Bu duyduklarım ve gördüklerim bana yetmişti. O andan itibaren Pınar’dan ve eşimden nefret etmeye başladım ve intikam yemini ettim. Oğullarım ile Şişe Çevirmece

Günlerce düşündüm ve onları kendi silahlarıyla vurmaya karar verdim.Bir akşam çocuklarla film izlerken evde eşim arayıp gece gelemeyeceğini çok önemli bir toplantı için şehir dışına çıkacağını söyledi. Belli ki orospu kardeşime gidiyordu.Film bittikten sonra çocuklar telefonlarına ve tabletlerine gömüldüler. Onlara “hadi bir oyun oynayalım” dedim. “Ne oynayacağız anne” dediler. “Valla onu da siz bulun” dedim. Bir şey bulamadılar. Yeni nesil bilgisayar oyunlarından, tablet ve telefondan başka bir şey bilmiyordu ki! “Hadi doğruluk mu cesaret mi” oynayalım! Biliyor musunuz” dedim. Allahtan okullarında kızlarla oynadıkları için biliyorlardı. Üç bira getirdi Kerem. İlk de Kerem bitirdi birasını, onun şişesiyle oynamaya karar verdik. Oyun başlamadan herkes doğru cevap vereceğine ve verilen cezaları yerine getireceklerine yemin etti. Kerem “her soruyu sorup her cezayı vermek serbest olsun” dedi, onu da kabul ettik. Kura çektik, ilk Mert çevirecekti. Kerem’de durdu şişe, doğruluğu seçti. Mert hemen “sigara içiyor musun” diye sordu. Kerem çekinerek “hayır” dedi ama Mert “yaa doğruyu söylesene” diye tutturdu. Ben de “oğlum neyse söylemek zorundasın” dedim. “Tamam bazen içiyorum” dedi. Kerem çevirdi Mert geldi. Mert de doğruluğu seçti. “Porno izliyor musun” diye sorunca ben şaşırdım bir an. Belli ki oyun çocukların sırlarını deşifre etme yarışmasına dönüşecekti. Mert “ne alaka” diye cevap verdi. “Anne gördüm izliyor” diye itiraz etti. Ben yine devreye girip “oğlum izliyorsan izliyorum de, kurallara uy” dedim. “Tamam izliyorum nolmuş” dedi. Gülüştük. Mert çevirdi ben geldim, ben de “doğruluk” dedim. “Anneye de ne sorulur ki” dedi Mert. “Oğlum sor ne istiyorsan oyun oynuyoruz işte” dedim. “Babamı hala seviyor musun” dedi. Ben de “bilmiyorum” diye cevap verdim.

Ben çevirdim Mert geldi bana da. Doğruluğu seçti Mert. “Kız arkadaşın var mı” dedim. “Var” dedi Mert. Mert’e Kerem çıktı. Kerem de doğruluk dedi. “Mastürbasyon yapıyor musun” diye sordu. Ben şaşırmıştım ama bozuntuya vermedim. “Yuhh” dedi Kerem. Ben “oğlum kuralları siz koydunuz itiraz etmeyin” dedim. “Yapmıyorum” dedi Kerem, Mert itiraz etti “ya yalan söyleme yaparken gördüm” dedi. “Tamam yaptım bir iki kez” dedi. “Oğlum sizler ergenliktesiniz böyle şeyler normal utanacak bişey yok dedim. Kerem çevirdi Mert geldi. Mert abisinin soracağı sorudan korkmuş olacak ki “cesaret” dedi. Kerem de yaa demek cesaret “o zaman halıyı yala” dedi. Halılar temizdi ama Mert yalar yalamaz gidip ağzını yıkadı. Çok güldük. Mert’e ben çıktım. Doğruluğu seçince Mert “Anne kusura bakma ama başka soru gelmiyor aklıma biz okulda böyle oynuyoruz, hayatında kaç erkekle birlikte oldun” dedi. Ben de “tamam oğlum sorun yok, 2 erkek” dedim. Merak etmişlerdi diğerini. Gerçi cevabım doğru değildi… Bana Mert geldi doğruluğu seçti. “Oğlum valla sizin sorularınızdan sormak zorundayım ne yapayım” dedim. “Hiç bir kızı öptün mü” diye sordum. “Öptüm” dedi Mert. Kerem de “ooo sadece öpse gene iyi” diye dalga geçti. Mert sinirlenip abisinin omuzuna bir yumruk atınca ben araya girdim. Mert çevirdi şişeyi Kerem geldi. Be sefer Kerem “cesaret” dedi. Mert de “penisini göster bakalım” deyince bir kaç saniye sessizlik oldu. Ben bile bu kadarını beklemiyordum açıkçası. Kerem “yok artık ben oynamıyorum” deyip kalkıp kanepeye oturdu. Ben gidip bir bira daha aldım kendime. Geri gelince “oğlum bir oyun oynuyoruz mızıkçılık yapıp duruyorsunuz. Hem kuralları kendiniz koyuyorsunuz hem uymuyorsunuz” diye kızdım. “Ama anne öyle ceza mı olur, sen varsın” diye itiraz etti Kerem. Ben de “ben varsam nolmuş oğlum, oyun bu işte, olur” dedim. Çünkü merak etmiştim oğlumun penisini gerçekten. Kerem de “nasıl olur anne ben sana memeni aç desem açar mısın bizim yanımızda” deyince ben de “sen hele bir sor da…” diyerek göz kırptım. ikisi de cevabım karşısında şaşırdılar. Kerem mecburen kalkıp yanımıza geldi. “E hadi” dedim. Ben biramdan bir yudum alırken Kerem’in şortunu indirmesiyle kaldırması bir oldu.

Ben bişey görememiştim. İtiraz etti Mert. “Öyle olmaz yaa” dedi. Kerem de “Ne! Aç dedin açtım ben de” dedi. Bu sefer ben itiraz ettim. “Kerem cezan penisini açman değil, penisini göstermendi. O kadar hızlı açıp kapadın ki ben bişey göremedim” dedim. Kerem “tamam ya” deyip indirdi şortuyla birlikte külodunu. O an ben donup kaldım. Kerem’in penisi oldukça iriydi. Hiç 19 yaşındaki bir çocuğun penisine benzemiyordu. Resmen yetişkin birinin aleti kadardı. Sonra bir kaç saniye bekleyip çekti şortunu. Kerem çevirince Mert geldi. Doğruluğu seçti Mert bu sefer köşeye sıkışmıştı. Kerem “hiç bir kızla birlikte oldun mu” diye sordu. Mert sıkılarak “oldum ama tam olarak değil” dedi. “Nasıl tam olarak değil?” dedi Kerem. “ikinci soru yok” dedi Mert ama ben “oğlum soruya tam cevap vermelisin” dedim. “Off ya siz görürsünüz” diyerek cevap verdi “yani işte birleşme olmadı yani, sadece sürtündük” dedi utanarak. Mert’e ben geldim. Doğruluk hakkım bittiğinden cesaret seçeneği kalmıştı sadece. Kerem’e baktı bir an Mert ve “tişörtünü çıkartır mısın anne” dedi utana sıkıla. “Mert bugün hepimizi soyacaksın herhalde” diyerek hiç tereddüt etmeden çıkardım bodymi. Çıkardıktan sonra Kerem’in de Mert’in de siyah kalıpsız dantelli sütyenimin içindeki memelerime odaklandıklarını gördüm. “Hadi sıra bende diyerek şişeyi çevirdim. Mert geldi. Mert’in de doğruluk hakkı bitmişti. Kerem “anne o da indirsin şortunu hadi anne hadi anne” diye bana baskı yapmaya başladı. “Abine öyle bir ceza verdin madem ben de sana aynısını veriyorum” dedim. Mert de kalkıp oflayarak “siz göreceksiniz valla” diyerek indirdi altındakileri. Bir de ne göreyim! Mert’in aleti de oldukça iri ve kalkıktı. Şaşırmıştım. Demek ki benim memelerimi görünce tahrik olmuştu. Mert çevirdi. Kerem geldi. “Annemin sütyenini çıkar o zaman bakalım” dedi hain bir şekilde intikam alırcasına. Kerem itiraz edip “oğlum cezayı sadece bana vereceksin saçmalama” dedi. Ben yine araya girdim “sorun değil oğlum, oyun oynuyoruz bişey olmaz” dedim. Kerem arkama geçip sütyenimin kopçalarını açmaya çalıştı ama beceremedi. Ben elimi arkaya atıp tek hareketle çıkardım sütyenimi ama bir elimi kapadım memelerime. Yine uzun bir sessizlik oldu. Çocukların ikisi de mememelerime kilitlenmişlerdi. “Hadi Kerem sıra sende” dedim. Kerem çevirdi Mert geldi. Mert doğruluk” dedi bu sefer. Kerem de sorusunu yapıştırdı. “Annemin iç çamaşırını giydin mi hiç” dedi. Ben şok olmuştum soru karşısında. Mert hemen itiraz edip “ne alaka yaa” dedi. “Yalan söyleme gördüm” dedi Kerem de. Öcünü fena almıştı Kerem. Mert utana sıkıla “bir kere merak edip giymiştim evet” diyebildi. Kerem de “neden gay misin” diye sordu. Ben yine araya girdim “ikinci soru yok” dedim. Mert abisine nefretle bakıyordu. Şişeyi çevirdi Kerem geldi.

Kerem yine cesaret dedi. Mert de “tamamen soyun ve oyuna çıplak devam et” dedi. Kerem bana baktı. Ben “yapacak bir şey yok” der gibi bir el hareketi yaptım. Kerem yavaş yavaş soyunurken ben de zevkle biramı yudumluyordum. Kerem tamamen çıplak kaldıktan sonra şişeyi çevirdi. Mert geldi. Mert “doğruluk” deyince Kerem bozuldu. Ben de bozulmuştum açıkçası. Kerem “korkak herkes cesareti seçiyor sen neden korkuyorsun” dedi. Ben araya girip “isterseniz kuralları değiştirip sadece cesaret yapalım” önerisi getirdim. İkisi de kabul ettiler. Kerem de Mert’e “nasıl mastürbasyon yaptığını göster” dedi. Mert yutkundu. “Hadiii” dedi abisi. Kalkıp şortunu indirdi ve hala kalkık olan aletini sıvazlamaya başladı. sonra da “işte böyle yapıyorum” diyerek çekti şortunu. Sonra Mert çevirince ben geldim. Artık doğruluk seçeneği yoktu, Mert direkt cezamı söyledi. “Taytını çıkar anne madem sen de” dedi. Ben “tamam çıkarırım ama bu cezamı bir sonrakiyle birleştirmek istiyorum” diyerek şişeyi çevirdim. Kerem geldi. “Taytımı çıkarma cezası veriyorum Kerem’e ” dedim. Kerem de Mert’te benim özgüvenime şaşırmışlardı. Kerem “olur mu anne yaa” diye serzenişte bulundu. “olur olur” diye geçiştirip kalkıp ayağa Kerem’in gelmesini bekledim. Bir elimle hala memelerimi kapatıyordum. Kerem geldi. Yutkunmalarını hissediyordum. Elleri titreyerek taytımı aşağıya çekmeye başladı. Çocuklarımın ikisi de taytın altından çıkacak manzaraya odaklanmışlardı. Sonra Kerem tamamen çıkarıp kenara koydu taytımı. İkisinin de gözleri siyah dantelli tangamdaydı. Kerem çırılçıplak olduğu için aletinin hareketlendiğini görebiliyordum. Kerem şişeyi çevirdi Mert geldi. “Yandık” dedi Mert.

Kerem “tamamen soyunacaksın ve adam gibi mastürbasyon yapacaksın” dedi bu sefer. Mert itiraz etti “anne olur mu ya nereye boşalacağım her yer batar” dedi. Kerem de “oğlum banyoda yaptığın gibi” dedi ve gülmeye başladı. Mert “anne ya saçmalıyor” diyerek benden destek bekledi ama nafile. “Oğlum işi abarttınız ama yapacak bişey yok! Ortalığı batırma sen de sütyenime boşal al” dedim. Mert şaşırarak kendisine fırlattığım sütyeni tuttu ve başladı penisini okşamaya. Ben zevkle izliyordum olayı. Az sonra Mert’in bir ara sütyenimi yüzüne götürüp kokladığını gördüm. Sonra birden aşağı indirip boşalmaya başladı sütyenimin içine. Çok etilendim manzaradan. Küçük oğlum önümde 31 çekip sütyenime boşalıyordu resmen. Bayağı da boşalmıştı, sütyenimin içinde küçük bir sperm gölü oluşmuştu. Islandığımı fark ettim o ara. Bu olaydan sonra Mert utanmıştı çok ama hemen oyuna devam edip şişeyi çevirdi. Kerem geldi. Mert Kerem’e “sen de boşalacaksın o zaman” dedi. Bu sefer Kerem bana bir bakış atıp kalkıp sütyenimin başına geçti, başladı sıvazlamaya. Heyecandan olsa gerek bayağı beklememize rağmen Kerem boşalamadı. “Hadi Kerem sabaha kadar bekleyemeyiz” dedim şakayla. “Anne odaklanamıyorum, Mert sütyenini kokladı ben koklayamıyorum” dedi. Ben de ona taytımı fırlattım. “Al sen de bunu kullan” dedim. Kerem taytımı alıp koklamaya içine çekmeye başladı. Bir yandan da asılmaya devam etti. Az sonra o da sütyenimin diğer tarafına boşalmaya başladı. Ben iyice tahrik olmuştum. Kerem şişeyi çevirdi ben geldim. “Anne elini memenden çekeceksin” dedi. “Hmmm peki” diyerek çektim elimi memelerimden ve özgür kaldı memelerim. Çevirme sırası bendeydi. Çevirdim Kerem geldi. “Cezan sorumu cevaplamak” dedim. “Neden memelerimi ve vücudumu görmek istiyorsun”. Kerem şaşırıp itiraz etmeye kalktı ama kuralların gayet açık olduğunu söyleyip cevaplamasını istedim. “Anne memelerin çok güzel” dedi başı öne eğik. “Ok, çevir bakalım” dedim. Çevirdi, Mert geldi. “Sen de söyle o zaman annemin vücudunu neden görmek istedin?” diye sordu. Mert de “aynı sebepten, annemin vücudu gerçekten çok güzel dedi” kızararak. Oğullarımın benim vücudumu beğenmeleri çok hoşuma gitmişti. Mert çevirdi, Kerem geldi. “Ben de soru soracağım o zaman” dedi. “Annemin memelerine dokunmak ister miydin” diye sorunca Mert’in iyice işi abarttığını düşünmeye başladım. Kerem “saçmalama, istemem tabi ki” dedi. Ben Mert’in sorusuna mı şaşırayım Kerem’in cevabına mı anlamadım. Kerem çevirdi ben çıktım. “Sen de sorumu cevapla o zaman anne” dedi. “Ne zamandır cinsel ilişkiye girmedin” dedi. Ben dumura uğramış bir şekilde “oğlum siz iyice özele girmeye başladınız” dedim. “Anne biz karşında mastürbasyon yaptık yaa” dedi Kerem. “Tamam tamam 2 aydan fazla oldu” dedim. Kerem gülümsedi pislik bir şekilde. Ben çevirdim Kerem geldi. “Madem istemem dedin o zaman tam sana göre bir ceza. Memelerime dokun” dedim. Kerem “anne saçmalama yaa” dedi. “Oğlum kurallara uyacaksın, oyunbozanlık yok” dedim. Utana sıkıla Kerem bir elini mememin birine uzattı ve dokunup çekti. Kerem şişeyi çevirdi Mert geldi. “Madem öyle Mert de dokunsun” dedi Kerem. Vücudumu Mert’e çevirince Mert iki eliyle birlikte memelerimi okşamaya başladı. Biraz okşadıktan sonra sikinin tekrar dikildiğini gördüm. Mert’e Kerem geldi. “Sen de annemin memesini öpeceksin” dedi. Ben “oğlum siz iyice beni ceza tahtasına çevirdiniz hee” dedim. “Anne bize diyorsun sen de kurallara itiraz etme” dedi Mert.

Kerem utana sıkıla yaklaşım mememin birinin ucundan öptü ve çekildi. Ben çevirdim Mert çıktı. “Sen de öp bakalım” dedim. Geldi ve mememin birini yalayarak emdi ve iştahlı bir şekilde öptü. Ben iyice tahrik olmuştum Mert’in bu hareketiyle. Mert çevirdi Kerem’de durdu şişe. “Annemin bacaklarına dokun” dedi. Ben Mert’e sert bir bakış attım. Mert pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Kerem bu sefer uzanıp bacaklarıma dokundu. Ben çevirdim Mert’te durdu. “Sen ne yapmak istiyorsun Mert bilmiyorum valla” dedim. “Sen dokun bakalım bacaklarıma” dedim. Gelip iki bacağımı birden okşadı bir kaç saniye. Sonra Mert çevirdi Kerem çıktı. o ana dek verilen en ağır cezayı verdi Mert Kerem’e. “Annemin külodunu çıkart” dedi. Kerem “oğlum iyice saçmaladın hee” dedi. Ben de Mert’in iyice işi abarttığını düşünmeye başladım. Bu işin sonu nereye gidiyordu!!! Kerem “ben de o zaman demin annemin yaptığı gibi cezamı sonrakiyle birleştirmek istiyorum” deyip şişeyi çevirdi. Bana geldi. “Annem kendi çıkarsın külodunu” dedi. Kabul ettim. Kalkıp arkamı dönüp hızlıca çıkardım külodumu. Bir elimle vajinamı kapatarak oturdum tekrar. Çevirdim Mert geldi. “Bir kadının en çok neresine dokunmak istersen orama dokun” dedim. Mert “anne emin misin” dedi. “evet” dedim. Kalktı, beni de ayağa kaldırdı. Popoma iki elini atarak okşamaya başladı. O ara aletini gördüm kazık gibiydi. Baktım Kerem de aletiyle oynuyor çaktırmadan. Mert şişeyi çevirdi ben geldim. “Anne şimdi de sen bir erkekte en çok nereye dokunmak istersen orama dokun” dedi. Alkolün etkisiyle hepimiz cesaretlenmiştik sanırım. Mert’i kaldırdım. Önünde dizlerimin üzerine çöktüm. Elimi aletine attım. Daha bir iki kere sıvazlamıştım ki Mert üzerime boşalmaya başladı. Spermleri yüzüme ve memelerime gelmişti. “Oğlum naptın” dedim ama çok zevk almıştım. Sonra ben çevirdim.

Kerem geldi. “Haksızlık olmasın bari, gel sen de boşal” dedim. Kerem de önüme geldi. Kerem de gelip önümde durdu. Elimle onu da boşalttım memelerime. Sonra Kerem çevirdi Mert’e geldi. “Bir kadına en çok ne yapmak istersen göster annemde” dedi. Ben “yok artık” dedim ama Mert kalkmıştı bile ayağa ve penisini getirip memelerime değdirmeye başladı. “Sen herhalde şunu yapmak istiyorsun” diyerek aletini iki mememin arasına alıp memelerimi sıktırmaya başladım. O da ileri geri yapmaya başladı. Yeni boşaldığından aleti inikti ama… Sonra Mert çevirdi Kerem geldi. “Annemin her yeri battı zaten al şu sütyenin içindeki spermlerimizi de annemin memelerine dök” dedi. Kerem kalktı hemen. Ben de olayları akışına bırakmıştım. Kerem şişeyi çevirdi cezayı uygulamadan ben çıktım. “Cezayı benimkiyle birleştiriyorum, sadece memelerine değil ağzına da dökeceğim” dedi ve sütyeni alıp karşıma geçti. “Çocuklar siz manyaksınız hee” dedim. Kerem sütyenin önce bir tarafındaki spermleri dudaklarıma dökmeye başladı. Ben o arada ağzımı açtım ve ağzıma dökmesini sağladım. Sonra diğer taraftakini de dökünce ağzımdan taşmaya başladı spermler. Zevkin doruklarındaydım. Sıra bana gelmişti. Çevirdim, Kerem geldi. Bir süre ikisinin yüzüne baktım. Sonra “cezanı içeride vereceğim Kerem, gel benle” dedim ve ayağa kalktım. Mert itiraz etti “ya olmaz öyle” dedi ama “Mertciğim kurallar açık, istediğim yerde istediğim cezayı verebilirim” diyerek Kerem’i odama götürdüm. Kapıyı arkamızdan kapattım. Kerem “ne olacak anne” dedi. “Oğlum cezan şu” dedim. “Porno filmlerde izleyip bir kadına en çok yapmak istediğin şeyleri benim üzerimde göstermeni istiyorum” derken yatağıma geçip domalmıştım. Kerem afalladı. “Anne nasıl” diyebildi sadece. “Hadi oğlum özgürsün.

Beni porno filmlerindeki bir kadın gibi düşün” dedim. Kerem yatağa çıkıp arkama geçti ve götümü okşamaya başladı. Sonra yüzünü götümün yarığına gömdü ve göt deliğimi yalamaya başladı. Çok zevkliydi. Sonra götümün her yerini yalamaya başladı. Biraz daha yalayıp kalktı “tamam anne” dedi. “Bu kadar mı yani” diye sitem ettim. “Anne sen benim annemsin daha fazla istediklerimi yapamam” deyince “şu an ben senin annen değilim hadi” diye kızdım. Ben kızınca tekrar yatağa çıktı. Sikini tükürükleyip götümün deliğine bastırmaya başladı. Az sonra birazı girmişti götüme. Sonra bir kaç ileri geri yaptı ve siki tamamen girdi götüme. Müthiş bir duyguydu. Öz oğlum götümden sikiyordu beni sıcacık ve iri aletiyle. O arada yatak odasının kapısını önünde karaltılar gördüm. anladım ki Mert de içeride olan bitenleri görmek için can atıyor. Az sonra seslendim “Meeeert” diye. Mert hemen kapıyı açtı. Abisini arkamda görünce yutkunmaya başladı. “Ne yapıyorsun” dedim. “sizi bekliyorum” dedi. “Şişeyi getir” dedim. “Çevir” dedim. Şişe gardrobu gösteriyordu ama ben Mert’e “sana da cezanı veriyorum” dedim. Mert heyecanla “ne söyle anne” dedi. “Orada durup bizi izleyeceksin” dedim. Mert dondu kaldı. “Yaa nedenn” dedi. “Oğlum oyunun kurallarına uy” dedim sert bir tonla. Bu arada Kerem bana arkamdan geçirmeye devam ediyordu. O kadar azmıştım ki Kerem’in sikini götümden çıkardığım gibi ağzıma aldım. Bir süre emdim büyük oğlumun sikini. Sonra altıma aldım ve kucağına oturdum Kerem’in. Sikini sırılsıklam olmuş amcığıma yerleştirdim. Acemi hareketlerle beni hoplatmaya çalışıyordu Kerem. Sonra Mert “yeter cezam bitmedi mi anne” deyince “oğlum sen bilirsin, bitti diyorsa şişeyi çevir” dedim. Çevirdi. Şişe yatağı gösteriyordu. “Anne cezanı vereceğim şimdi” diyerek ben Kerem2in kucağındayken arkama geçti ve sikini götüme sokmaya başladı. Bir iki acemi denemeden sonra sokabildi. Ben zevkten çıldırmış durumdaydım. Kaç kere boşaldığımı hatırlamıyorum bile. Bir oğlum amımdan, bir oğlum götümden sikiyorlardı beni güzel güzel. Hem zevkin doruklarına varıyordum hem de kocamdan intikamımı alıyordum. Kocamdan daha güzel bir intikam alamazdım gerçekten de. Oğullarına karısını siktiriyordum resmen. O gece oyunumuz sabaha kadar sürdü. Bazen sırayla bazen birer birer siktiler beni ceza olarak. Şişe kimde durursa dursun ceza hep benim üzerimde uygulanıyordu ama ben şikayetçi değildim. Mert çeviriyordu Kerem’e “annemi banyoda sik” diye ceza veriyordu. Kerem çeviriyordu Mert’e annemin ağzına boşal diye ceza veriyordu. Mert’e ben çıkıyordum “ikimizin sikini aynı anda ağzına al anne” diye ceza veriyordu, Kerem “yüzüme otur anne”, “bana iltifat et seni sikerken”, “çığlık at” gibi cezalar veriyorlardı bana. Sabaha kadar defalarca kere siktiler beni doya doya. O günden sonra da fırsat bulduğumuz her zaman oğullarımın altına yatmaya başladım. Babalarının gelmediği her akşam seks partisi oluyordu bizim evde.

Bir gece Kerem sikiyordu bir gece Mert… Bazen de ikisi birden… Hatta bir keresinde Mert babası evde olduğu halde sikti beni. Babası uyurken beni salona çağırıp salonda sikti. Oğullarımla böyle mutlu bir hayatımız oldu…

Devamını Oku…

Kadın İçgüdüsü – 2

Tamirci Buketi kucağına alıp içeriye doğru götürdü. Zor da olsa yatak odasını bulduktan sonra Buketi yatağa fırlattı ve üstündeki ince geceliği çıkardı. Karşısında dik büyük memeli diri bir hatun vardı. Buket’in karnını öpmeye başlayıp iki eliyle altındaki beyaz dantelli kilodu çıkardı. Buket tamamen çıplak kalmıştı. Tamirci karnından kasıklarına ardında da kıllarını kesmediği amına doğru öperek indi. Kafasını amına gömüp dilini kullanmaya başladı. Buket tırnaklarıyla yatağı sıkıp kısık sesle inlemeye başladı. Tamirci kafasını kaldırıp yukarı doğru ilerledi öpüşmeye başladılar. O kadar sert ve istekli öpüşüyorlardı ki birbirlerinin dudaklarını koparacaklardı. Ardından tamirci Buket’in boynunu emerken Buket ani bir hamleyle üste çıktı.

Tamircinin yarrağını amına dayayıp üstünde sürtünmeye başladı. Tamirci eliyle Buket’in belinden bastırmaya başlayınca amındaki yarrağı daha çok hissetmeye başladı. Artık iyice sulanmıştı amı. Buket belini doğrultup eliyle tamircinin sikini amına dayadı ve yavaşça üstüne oturmaya başladı. Kocasınınkinden kalın olan tamircinin siki içine girdikçe amını genişletiyordu. Buket elleriyle saçlarını geriye atıp yarrağın üstüne zıplamaya başladı. Tamirci ellerini Buketim memelerini avuçlamak için kullanırken Buket gözlerini kapatmış yukarı bakarak inliyordu. Buket ellerini tamircinin göğsüne bastırarak daha hızlı zıplamaya başlayınca tamirci de ellerini Buket’in kalçalarına koyup ona yardım etmeye başladı. Buket’in inlemeleri giderek artıyordu. Parmağını tamircinin ağzına sokup emdirmeye başladı.

O sırada telsizini evde unutan Burak arabayla evin önünde geldi. Kapıyı açtığında içerden gelen inleme seslerini duydu. Yavaş adımlarla sese doğru yürümeye başladı. Karısından gelen ahh daha hızlı evet sesleri ona garip hissettirdi. Yatak odasının kapısını araladığında kendi yataklarında karısının bir adamın üstünde zıpladığını gördü. Tamirci kafasını çevirince kapıdaki Burak’ı gördü ve hemen üstünden Buket’i atarak yerdeki kıyafetlerini alıp odadaki sürmeli balkon kapısından bahçeye doğru koşarak uzaklaştı. Burak sürmeli kapıyı kapatıp karısına doğru baktı. Buket yorganı üstüne çekmiş nefes nefese kalmış halde kocasına bakıyordu.

Burak: Tamirci sorunu çözdü mü?

Buket: Özür dilerim bir daha olmayacak yemin ederim çok üzgünüm.

Burak belindeki polis kemerini çözdü ve yatağa doğru ilerledi. Karısını saçlarından tutup sert bir şekilde öpmeye başladı. Bu duruma böyle karşılık vermesi Buket’in hoşuna gitmişti. Başka erkeklerle sikişmesi Burak için sorun değil. Bu sayede evliliklerini kurtaracaklarını düşündüler. Ertesi gün Burak gizli bir kamera alıp evin odalarına yerleştirdi. Görüntüyü ise bodrumdaki eski bir televizyona aktardı. Akşam olduğunda kapı çaldı. Buket üstünde ince tül bir gecelikle kapıyı açtı.

Buket: Hoşgeldin Kemal.

Kemal: Yol düşündüğümden daha uzun sürdü.

Elindeki şarap şişesiyle oldukça heyecanlı gözüküyordu Kemal.

Buket: İçeri gel.

Kemal: Bu senin için.

Buket: Teşekkür ederim mükkemmel bir şarap tercihi.

İçeri geçip birlikte koltuğa oturdular.

Buket: Sen avukat mısın ?

Kemal: Öyle diyebilirsin.

Buket: Neden diyebilirim ?

Kemal: Henüz asistanım. Bu şarap için bardağın var mı acaba?

Buket: Yatak odasında daha rahat olabiliriz biraz heyecanlı gibisin.

Kemal: Aslında öncesinde biraz sohbet etmek istiyorum.

Kemal işyerindeki sorunları anlatırken Buket bir anda elini Kemal’in bacağına atıp duyduğum en seksi sese sahipsin diyerek Kemal’in üstüne çıktı. Ardından lafını böldüm dedi ve geceliğinin iplerini çözmeye başladı. Dudaklarını Kemal’in boynunda başlayıp yüzünün her yerinde gezdirdi. Sonra aniden ayağa kalkıp Kemal’i elinden tutarak yatak odasına götürdü. Kemal’i yatağa fırlatıp üstündeki gömleğin düğmelerini çözmeye başlayınca karşısında kıllı bir göğüsle karşılaştı. Buketten ve kacasından genç olmasına rağmen maço bir vücudu olması Buket’i azdırmıştı. Bu sırada Burak bodrumdaki televizyonda olanları izliyordu. Buket Kemal’in kemerini çıkarttı ve fermuarını indirdi. Ardından pantolunu da çıkarınca Kemal’in sertleşmiş sikiyle karşılaştı. Buket sütyenini ve ardından kilotunu çıkartıp yatakta çıplak bekleyen Kemal’in üstüne atladı.

Dilleri birbirine değerken Kemal’in elleri Buket’in bütün vücudunu okşuyordu. Buket Kemal’in boynundan başlayıp kıllı göğsüne doğru yalamaya başladı. Yavaşça aşağı doğru indi ve karşısında Kemal’in kıllı iri siki vardı. Genç yaşına rağmen oldukça büyük bir yarraktı bu ve Buket’in iki eline zorla sığıyordu. Buket karşısındaki yarrağa ufak dil darbeleri atıp yalamaya başladı. Kemal’e biraz sakso çektikten sonra Kemal onu belinden tutup aşağıya aldı ve kafasını Buket’in amına gömdü. Amını sömürürcesine emdikten sonra Buket’i ters çevirip domalttı ve arkasından sikini önündeki sulanmış amcığa sürtmeye başladı. İyice azmış olan Buket sok yarrağını artık diye komut verince Kemal bir asker gibi dimdik olan sikini Buket’in amına kökledi. Kendini Buket’in üstüne bırakan Kemal sert bir şekilde pompalamaya devam ederken ellerini Buket’in memelerini sıkarken buldu. Buketten ahh devam et durma sakın sesleri gelince Kemal daha sert daha hızlı sikmeye başladı. Çok geçmeden ikisi de arka arkaya boşaldılar. Biraz sohbet ettikten sonra Buket Kemal’i evden yolladı.

Artık kocasıyla yatakta başbaşaydı Buket.

Buket: Eğlendin mi?

Burak: Şu an mı?

Buket: Hayır, şu an hoşuna gittiğini biliyorum, yani öncesini?

Burak: Öncesi mi? Öncesi inanılmazdı. Sana her dokunduğunda ben de hissedebiliyordum.

Buket: Ben de. Özellikle de geceliğime bakarken.

Burak: Fark ne?

Buket: Gerçekten bilmek istiyor musun ?

Burak: Elbette.

Buket: O tamamen özveriliydi nasıl hissettiğimi anladı. Bana dokunmaya devam etti. Okşadı. O kadar iyiydi ki patlayacağımı sandım. Garip ama bu beni iyi hissettirmekle ilgiliydi.

Aradan geçen zamanda Buket birçok farklı erkekle birlikte oldu. Aralarında kadınlar ve evli çiftler de vardı aslında. Burak ise bunları izlemekten gerçekten keyif alıyordu. Bir akşam Buket eve barda tanıştığı bir adamı getirdi. Yatak odasına geçince ikisi de aceleyle üstündekileri çıkartmaya başladı. Buket Murat’ı yatağa itip üstüne geçti. Murat Buket’in sütyenini çıkardıktan sonra memelerini ağzına alıp sömürürcesine emmeye başaldı. Murat ani bir hamleyle Buket’i altına alıp altındaki siyah tangayı çıkardı. Buket’in bacaklarını aralayıp hiç beklemeden yarrağını karşısındaki amcığa dayayıp içine girmeye başladı. Bu kadar büyük bir yarrağı içine kuru kuru almak Buket’i zorlamıştı ama hoşuna da gitmişti. Derin derin inliyordu. Bu manzara karşısında Burak da sikini eline almış kendine 31 çekiyordu içerde. Buket’i o pozisyonda saatlerce siken Murat sabaha doğru evden ayrıldı.

Ertesi gün ise Buket’in misafiri bir uygulama sayesinde tanıştığı Burak’ın yeni ortağı Rıfattı. Henüz bir aydır beraber çalıştıkları için Rıfat Burak’ın evi ve hayatı hakkında çok bilgiye sahip değildi. Bu yüzden Rıfat Buket’in kim olduğunu bilmiyordu. Buket çalan kapıyı açtığında karşısında siyah takım elbiseli yakışıklı genç bir adamla karşılaştı bu Rıfat olmalıydı.

Buket: İçeri gel lütfen.

Rıfat: Teşekkür ederim canım.

Buket kapıyı kapatıp Rıfatın önünden yürümeye başladı. Üstünde yine sadece iç çamaşırları ve ince tül geceliği vardı. Rıfat önünden yürüyen Buket’in götüne bakmaktan kendini alamadı. Birlikte koltuğa oturdular.

Buket: Sen avukat mısın?

Rıfat: Hayır ben doktorum.

Buket: Ne tür bir doktorsun?

Rıfat kardiyolog diyerek Buket’in elini tutup göğsüne dayadı. Demek kalp uzmanısın her gece bir kadeh şarabın sağlığa iyi geldiğini duydum diyerek Rıfata bir kadeh şarap uzattı. Şarabı bitirdikten sonra birlikte yatak odasına geçtiler. Buket Rıfatı yatağa oturtup kucağına çıktı ve gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Buket: Doktorları severim kendilerine her zaman çok iyi bakarlar.

Rıfat: Çok para seni iyi durumda tutar.

Buket: Öyle düşünmüyorum paranın satın alamayacağı bir şey var.

Rıfatın üstünden gömleğini çıkarıp attıktan sonra Buket: ‘bu komik mi?’ diye sordu. Bu geceki partnerim de aynı şeyi söyledi diye cevap verdi Rıfat.

Buket: Partnerin mi? Doktorların partneri olduğunu bilmiyordum.

Üstündeki ince geceliği çıkartınca sadece iç çamaşırlarıyla kaldı Buket ve ardından sütyenini çıkardı. Karşısındaki memelere hayranlıkla bakan Rıfat hemen onları yalamaya başladı. Buket Rıfat’ın üstünden kalkıp elini pantalonunun içine sokup sikini okşamaya başladı. Aceleyle fermuarını ve kemerini çıkardıktan sonra karşısında gördüğü yarrak inanılmaz derecede kalın ve damarlıydı. Ağzından sular akan Buket hemen ağzını açıp kocasının yeni ortağının sikini yalamaya başaldı. Ellerini Buket’in kafasına atıp kendine doğru bastırınca Buket’ten boğulma sesleri ve ağzından salyalar aktı. Hiç beklemeden Rıfat’ın kucağına çıkan Buket eliyle altındaki siki amına dayayıp üstüne oturdu. İçindeyken amının genişlediğini hissederek zıplamaya başladı. Buket üstünde inlerken Rıfat ellerini kalçalarına götürmüş götünü avuçluyordu. Ardından Rıfat parmağını Buket’in göt deliğine sokmaya başlayınca Buket iyice zevke geldi ve kendini geriye doğru bıraktı. Rıfat daha da azmış daha da hızlanmıştı. O daha hızlı sikmeye başlayınca Buket’in inlemeleri de arttı. Burak içerde ortağının karısını sikmesini saatlerce izledi. Sabaha karşı işi biten Rıfat her yerini döllediği Buket’e uyurken öpücük kondurup evden ayrıldı.

Kadın İçgüdüsü – 1

Buket üstte Burak altta yatak odalarında klasik evli bir çift gibi sevişiyorlardı. İşleri bittiğinde Buket kocasının üstünde kalkıp kendini yatağın kenarına attı. Burak eline kumandayı alıp haberleri açtı. Buket 27 yaşında kumral saçları ve beyaz tenine ilaveten diri ve dik göğüslü şekilli kalçalara sahip fit genç bir kadın. Burak 32 yaşında vücudu şekilli yakışıklı buğday tenli sarışın bir polis.

Buket: Burak hala burdayım.

Burak: Biliyorum tatlım.

Haberde yeni kapatılan bir genelevden bahsediliyordu.

Burak: Ne sahtekar ama.

Buket: Ne ?

Burak: Belediye başkanı olacak şerefsiz. Şehirdeki bütün iyi şeyleri kapatmak istiyor.

Tam bu sırada telefon çalmaya başladı.

Buket: Lütfen cevap verme!

Burak: Tatlım çabuk olacağım tamam mı?

Buketi dudağında öpüp telefonu açtı. Hemen orada olacağım dedikten sonra Buket sırtını kocasına dönüp yorganı üstüne çekti. Burak telefonu kapattıktan sonra karısının omzuna öpücük kondurup yataktan çıktı.

Buket: Neden her gece bu olmak zorunda? Asla birlikte vakit geçiremiyoruz.

Burak: İşten çağırıyorlar Buket!

Buket: Bu gece evde olmaya söz vermiştin!

Burak: Ne istersin sonsuza kadar seninle bu odada kalmamı mı? Biraz para kazanmam gerekiyor anlıyor musun?

Buket: Artık geceleri çalışmayacağını söylemiştin.

Burak: Bak üstümde yeterince stres var eski karımın masrafları beni yeterince geriyor. Üstüne evin kirası ve sahip olduğumuz iki araba…

Burak ceketini giyip odadan ayrılırken Buketin ağzından şu kelimeler döküldü: ‘Neden benimle işini hiç bitiremiyorsun?’

Burak: Lütfen biraz sakinleş birkaç saate evde olurum.

Buket: Ben uyumak istemiyorum bana dokunmanı beni hala sevmeni istiyorum!

Burak: Biliyorum işim uzun sürmez.

Ertesi gün Burak meslektaşı Rıfat ile devriyedeydi. Rıfat Burak’ın eline bir kağıt verdi.

Burak: Bu ne dostum?

Rıfat: Geçen kontrole gittiğimiz sevimli sarışını hatırlıyor musun? Bana numarasını verdi.

Burak: Dostum kocası yan odadaydı.

Rıfat: Evet biliyorum ve bunun için minnettarım.

Burak: Kahretsin senin sorunun ne? Sen benim ortağımsın ve bunu bu ay üçüncü kez yapıyorsun.

Rıfat: Etrafında sevişmek isteyen kadınlar varsa bunu değerlendirmek zorundasın adamım.

Sonunda hedeflerine varmışlardı. Bu konuşma Burak’ın canını sıkmaya başladığı için vardıklarına sevinmişti. Burak striptiz kulübünün kapısını araladı ve içeri girdiler.

Rıfat: Şunlara bak dünyanın en iyi kızları onları istiyorum.

Mekanın arkalarına gidip patronu buldular. Patron burda polis görmek harika kızlarım size bayılıyor diyerek ekledi. Burak adamın yılışık tavrını hiç sevmedi ve hemen gerekli belgeleri ve evrakları görmek istedi. Çok geçmeden belgeler geldi. Her şey eksiksiz görünüyordu. İstediğini alamayan Burak ve Rıfat mekandan ayrıldılar.

Rıfat: O pisliğe güveniyor musun?

Burak: Evet o pislik benim bir ayda benim ömürlük maaşımı kazanıyor.

Rıfat: Bana doğruyu söyle Burak oraya girdiğimizde neden evliyim diye düşündün mü?

Burak: Elbette hayır Buket on numara bir kadın.

Rıfat: On mu bu harika! Peki senin hakkında ne düşünüyor?

Burak: Tek ihtiyacı olanın ben olduğumu düşünüyor.

Akşam olduğunda Buket yine evde tek başınaydı. Yatağında üstünde beyaz dantelli sütyeni ve tangasıyla uzanırken kendiyle oynamaya başladı. Parmaklarını göğüslerinde dolaştırdıktan sonra yavaşça amına doğru indi. Elini içeri atıp parmaklarını amının etrafında dolaştırmaya başladı. Bunu yaparken istemsiz olarak başka erkekleri hayal etti. Kaşık pozisyonunda sikilirken erkeğinin elleri göğüslerini avuçlarken aniden kıllı amını okşamaya başladı. Bundan iyice zevk alan Buket erkeğinin elini bastırıp ona yardım ederken ahlamaya başladı. Ardından kafasını geriye çevirip öpüşmeye başladı. Erkeği boynunu öpüp kulaklarını ufak ufak ısırırken Buket nerdeyse boşalmak üzereydi. Gözleri ni açıp hayalinden uyandığında Buket ter içinde kalmıştı.

O sırada Burak karakoldaydı. Yeni bir eskort getirilmişti karakola. Memurlardan biri kadını kolunda sürükleyerek hapse doğru götürüyordu. Hücreye doğru yaklaşan Burak memurun fahişeyi domaltıp siktiğini görünce sinirlenip arkasını döndü ve hızla oradan uzaklaştı.

Buket biraz düşündü. Evliliklerinin başında Burak ona çok ilgiliydi. Bu ilgiyi tekrar kazanması gerekiyordu. Bu yüzden jartiyerini giyip salonda beklemeye başladı. Çok geçmeden kocası eve geldi. Hemen dolaptan buz gibi bir bira alıp içmeye başladı. O sırada aklına karakoldaki memur ve fahişe geldi. Kafasını çevirdiğinde karısını gördü.

Burak: Tatlım uyuduğunu sanmıştım.

Buket: Seni bekledim. Ne düşünüyorsun?

Burak karısını baştan aşağı süzdükten sonra iyi görünüyor dedi. Buket ayağa kalkıp kocasına sarıldı ve boynunu öpmeye başladı.

Burak: Çok güzel görünüyorsun hayatım ama şimdi olmaz. Çok yorgunum. Lanet televizyon da bozuldu sanırım açamadım biraz dinlenmeliyim.

Ertesi gün Burak erkenden işe gitmişti. Buket ise jakuzide kendini köpüklüyordu. O sırada kapı çaldı. Buket üstüne ince beyaz dantelli geceliğini alıp kapıya doğru ilerledi. Zaten ince ve şeffaf olan gecelik ıslak vücudunun üstüne giydiği için her yerini belli ediyordu. Özellikle meme uçlarını.

Buket: Kim o ?

Tamirci: Tv için geldim bir sorun bildirmişsiniz.

Buket: İçeri girmek zorunda mısın ?

Tamirci: Evet evdeki bağlantıları kontrol etmem gerekiyor.

Buket kapıyı açıp tamirciyi içeri aldı. Tamirci oldukça iri yapılı uzun siyah saçları olan genç bir adamdı. Ona televizyonu gösterdikten sonra tamirci sorunu anlamaya çalışıyordu.

Buket: İçecek bir şey ister misin ?

Tamirci: Hayır, teşekkürler.

Buket: Emin misin ?

Tamirci: Size zahmet olmasın.

Buket: Hiç zahmet olmaz.

Bunu dedikten sonra tamirciye doğru ufak bir adım attı Buket.

Tamirci: Neyin var ?

Buket: Ne seversin ?

Tamirci Buketin geceliğinin altından belli olan meme uçlarına bakıp peki kocan ne sever dedi.

Buket: Sanırım bira.

Bunu dedikten sonra ellerini televizyonun üstüne koyup tamirciye iyice yaklaştı. Buketin arkasındaki rafta Burak’ın üniformalı fotoğrafını gören tamirci kocan polis mi diye sordu.

Buket: Evet hayalleri gerçek oldu her zaman dışarda suçla mücadele ediyor.

Tamirci: Kulağa tehlikeli geliyor.

Buket: Tehlikeyi seviyorum.

Ardından ellerini tamircinin boynuna doladı. Tamirci ben evliyim diyince Buket birçok ortak noktamız var diyerek karşılık verdi. Tamirci ellerini Buket’in beline dolayınca Buket daha fazla beklemeden tamircinin dudaklarına yapıştı ve ateşli bir şekilde öpüşmeye başladılar.

Konserde Sevgilim – 4

Bir süre sonra Uğur yarrağını sevgilimin amından çıkardı onun yerine Osman geçmeye hazırlanıyordu. Deryayı kaldırıp koltuğa domalttılar. Osman kalın sikini arkadan sevgilimin amına sürterek onu sulandırmaya çalışıyordu. Uğur ise yarrağını bir sevgilimin ağzına sokuyor bir yüzüne sürtüyordu. Osman sonunda sikini Deryanın sulanmış amına sokarak köklemeye başladı. Elleri sevgilimin belinde kenetlenmişti. Uğur ise sevgilimin kafasını sikine doğru iyice bastırdığı için Deryadan boğulma sesleri geliyordu. Osman artık iyice hızlanmıştı sikini her iktirdiğine taşşakları sevgilimin amına çarpıyor ve şap şap sesler geliyordu. Uğur da sikini Deryanın ağzından çıkarmıştı. Sevgilim bu sırada Uğurun taşşaklarını yalamaya başladı. Uğur bundan çok zevk almışa benziyordu çünkü yüz ifadesi garipleşmişti ve ohh sesleri çıkartıyordu. Daha sonra Osman koltuğa oturdu ve sevgilim de sırtını ona dönerek yarrağın üstüne amını yerleştirdi. Yavaşça belini indirip kaldırmaya başladı Uğur da taşşaklarını ağzına verirken. Osman ellerini sevgilimin götüne atıp sikinin üstüne zıplamasına yardım ediyordu. Bu sırada Uğur sevgilime nasıl bir duygu iki erkek tarafından sikilmek diye sordu. Sevgilim ağzındaki taşşakdan konuşamadığı için Uğur ağzını boşalttı. Deryanın ağzından sular akıyordu. Ahh çok güzel bir yıldır grup yapmamıştım çok azgın hissediyorum hala dedi. O sırada beynimde şimşekler çaktı. Derya benim neredeyse 3 yıllık sevgilimde benimle birlikteyken daha öncede mi başkasına diktirmişti yani kendini? İçimden nasıl bir orospuyla birlikte olduğumu düşündüm. Bu sırada Osman da nasıl bi orospusun ne yarrağa doymak bilmiyorsun anlaşılan dedi ve belini oynatarak sevgilimin amına giren sikinin ritimlerini hızlandırmaya başladı. Bir süre sonra Osman geliyorum diyerek Deryanın içine döllerini akıttı. Derya bu duruma sesini bile çıkarmadı. Ardından Uğur sevgilimi koltuğa yatırıp üstüne çıktı. Daha önce götten yedin mi diye sordu. Benimkini yememişti içimden hayır demesini umdum. Derya ise bir kere anal yaptım sadece dedi. Uğur amın gibi şu göt deliğini de genişletelim o zaman biraz dedi ve sevgilimin götünü ayırarak yalamaya başladı. Yaklaşık beş dakika yalayarak sikinin daha kolay girmesini amaçlıyordu. Yüzüstü yatan sevgilimin götünü elleriyle ayırdı ve yarrağının başını götüne dayadı. Derya ahlayarak kendini iktirmeye çalışsa da bir işe yaramıyordu. Uğur yavaşça yarrağının başını sokmayı başarmıştı. Biraz bekledikten sonra sikini içeri iktirmeye başladı. Derya ahlayarak durmasını söylüyordu. Uğurun umrunda bile değildi nerdeyse yarısından fazlasını sokmuştu. Biraz daha bekledikten sonra sevgilimin ellerini arkasında birleştirip götüne gitgel yapmaya başladı. Osman ise inen sikini tekrar kaldırmak için oturduğu yerden Deryanın yüzüne sürtüyordu. Uğur ise ritim tutmuş sevgilimin götüne patlatıyordu. Osmanın siki yavaş yavaş kalkmaya başladığı için tekrar sevgilimin ağzına verdi ve kafasını bastırarak sakso çektirmeye başladı. Bu sırada Uğur iyice hızlanmıştı. Çok fazla dayanamadı ve inleyerek sevgilimin götüne boşaldı. Daha fazla beklemeden Osman sikini ağzından çıkardı ve şu götün tadına ben de bakayım diyerek sevgilimi sevgilimi dizlerinin üstüne domalttı. Derya ise dur lütfen biraz bekle daha yeni boşaldı göt deliğim çok acıyor diyerek yalvarıyordu. Osmanın umrunda değildi çünkü sevgilimin efsane götü aklını başından almıştı. Çok konuşma orospu dediklerimizi yap diyerek kalın sikini sevgilimin götüne dayadı. Başını sokmak için bastırdığında Derya kendini ileri attı. Osman sinirlenerek ellerini sevgilimin beline kenetledi ve birden kökledi. Derya çığlık atmaya başladı çünkü yeteri kadar geniş olmayan götü bu kalın yarrağı bir anda almıştı. Osmandan ohhh daracık şu götü sikmeye doyamam diye sesler geliyordu yavaşça ileri geri yaparken. Osman hızlandıkça hızlanıyordu sevgilim ise dizlerinin üstüne titriyordu. Zamanla aldığı acı zevke dönüşmüş olmalı ki çığlıklarının yerini inlemeler almıştı. Osman ellerini artık belinden çekip sevgilimin memelerini avuçlamak için kullanıyordu. Uğur ise inanılmaz bir azgınlıkla sikini tekrar kaldırmıştı. Sen götüne girerken ben de amına gireyim şunun dedi. Bunu duyunca Osman kucağımızda tost yapalım şu kaşarı dedi. Uğur sevgilimi ayağa kalkıp kucağına aldı. Ardından Osman yarrağını tekrar götüne yerleştirdi ve aynı anda biri götten biri amdan Deryayı sikmeye başladılar. Sevgilimin amından ve götünden akan döllere aldırmadan dakikalarca kucaklarından zıplatarak siktiler. Önce Osman ohlayarak sevgilimin götüne boşaldı. Çok geçmeden de Uğur amına boşalmıştı. Deryanın her yerinden döller akıyordu. Çocuklar sonunda tatmin olmuşlardı anlaşılan. Bir süre koltukta yığılıp kaldılar. Ardından ayağa kalkıp giyinmeye başladılar. Uğur ekledi bu sevgilin de çok salakmış ölü gibi yatıyor bu seslere nasıl uyanmadı amk. Osman siktir et şu salağı manitasını motor yaptık bu saatten sonra bir işe yaramaz ne yaparsa yapsın hadi kaçalım dedi. Kıyafetlerini tamamen giydikten sonra çıkıp gittiler. Sevgilim ise her yeri döllerle kaplı koltukta uyuyakaldı.

Konserde Sevgilim – 3

Derya bana kuzenim diye tanıttığı çocukların bizde kalacağını söyleyince kafamda şimşekler çaktı.Çocuklardan sevgilimi siken ben Osman diyerek elini uzattı diğerinin adı da Uğur idi. Ne yapmaya çalışıyordu ne sebeple bu iki yavşağı kendi evine çağırmıştı merak ediyordum. Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra kendime geldim ve hadi gidelim o zaman dedim. Konser alanından çıkıp taksi aramaya karar verdik. Ev çok uzak değildi aslında ama yürümek istemiyorduk. Ben taksi durdurmaya çalışırken sevgilim ve sözde kuzenleri arkada bekliyordu. Arada ne yapıyorlar diye kafamı çevirip bakıyordum. Deryayı ortalarına almış bir şeyler konuşuyorlardı. Yaklaşık on dakika sonra bir taksi durdurabildim ve hemen içine atladık. Taksiyi ben durdurduğum için ön koltuğa oturmuştum arkaya ise kuzenleri ve sevgilim. Yolumuz uzun değildi zaten on dakika sonra varmıştık. Taksiden inince kuzenleri biraz alkol mü alsaydık acaba dediler. Deryaya baktım başıyla onaylar gibiydi bundan cesaret alan çocuklar hemen ortaya para atıp elime tutuşturdular biz burayı bilmiyoruz yakında tekel varsa sen alıp gel diye. Ne olduğunu anlayamadan paralar elimdeydi. Mecbur en yakın tekele doğru yürümeye başladım. Çok uzak değildi aslında beş dk yürüdükten sonra tekelden 70lik votka alıp geldim. Yolda sürekli evde ne yapıyorlar şu an acaba diye içim içimi yedi. Sonunda kapıyı açıp eve girdim. İçerden müzik sesi geliyordu. Salona girince kuzenlerinin sevgilimi aralarına alıp dans ettiklerini gördüm ama buna pek dans denilemezdi. Daha çok siklerini Deryaya sürtüyorlardı. Beni görünce biraz ayrıştılar birisi gelip elimden votkayı aldı diğeri de köşedeki koltuğa attı kendini. Derya ise hoşgeldin aşkım konser havasını hala atamadık o yüzden dans edelim diye düşündük dedi. İyi yapmışsınız diyebildim sadece. İçerden bardaklar ve alkol geldi Uğurla birlikte. Hemen doldurmaya başladılar ve ilk bardakları shot attık. Daha sonra Uğur ve Derya yine dans etmeye başladılar. Osman ve ben içmeye devam ediyorduk. Arada sevgilime bakıyordum Uğurun elleri sevgilimin götündeydi ama farketmemiş gibi yapıyordum. Açıkçası sinirlenmeye başlamıştım ve giderek daha hızlı içiyordum. Tahminimce Osman ise hala birinci bardağındaydı aklınca beni uyutup Deryayı sikecekler diye düşündüm ve ben de buna uyanmaya karar verdim biraz sonra iyice sızmış gibi yaptım ve gözlerim kapadım. Birkaç dakika sonra uyudu galiba bu gavat dedi Uğur. Ayağa kalkıp suratına vurmamak için kendimi zor tuttum ama ne yapacaklarını merak ettiğim için rolüme devam ettim. Gözlerimi olabildiğince kısarak çaktırmadan izlemeye başladım. Osman yanımdan kalkıp Deryaya doğru ilerledi. Arkasına geçip Deryayı boynundan öpmeye başladı önünde ise Uğur dudaklarına çoktan yapışmıştı bile. Bu esnada Uğur sevgilimin götünü ellerken Osman ise parmaklarını Deryanın amına götürmüştü bile. Sevgilim şimdiden ah oh sesleri çıkarmaya başlamıştı. Uğur, Osman’a bakıp şu göte bak harbiden dediğin kadar varmış dedi. Daha sonra Deryanın cropunu tutarak yukarı doğru kaldırdı ve memelerini tamamen ortaya çıkardı. Osman da pantolonunu indirip sikini Deryanın götüne sürtmeye devam etti. Uğur ise sevgilimin küçük memelerini yalamaya başlamıştı arada ise emerek sevgilimi inletiyordu. Osman boxerını da indirdi ve sikini Deryanın eline verdi. Sevgilim bir eliyle Osmanın yarrağını avuçlarken diğer eliyle de Uğurun fermuarını açmaya çalışıyordu. Bu sırada Uğur orospuya bak bir taneyle yetinemiyor diyerek fermuarını açtı ve sikini sevgilimin diğer eline verdi. Derya elleriyle gitgel yaparken kuzenleri de Deryanın eteğini çıkarmışlardı. Sevgilimin üstünde sadece pembe tangası duruyordu. Ardından omzundan bastırıp Deryayı dizlerinin üstüne indirdiler ve yarraklarını yüzüne sürtmeye başladılar. Uğur bakalım Osmanın dediği kadar iyi yalıyor musun diyerek sikini Deryanın ağzına verdi. Sevgilim diliyle başını yalarken eliyle de okşamayı ihmal etmiyordu. Diğer eliyle de Osmanın taşşaklarını avuçluyordu. İçimden bu kız gerçekten de sakso çekmeyi biliyor diye düşündüm. Daha sonra ağzına Osmanın sikini aldı ve yalamaya başladı. Bu bir süre devam ederken Uğur sikini sevgilimin ağzından çıkardı ve yüzüne boşaldı. Aferin orospu yalamayı biliyorsun diye ekledi. Ardından Deryayı koltuğa doğru yatırdılar Osman sikini ağzına verirken Uğur da sevgilimin pembe tangasını çıkartıp amını yalamaya başladı. Derya amının yaşanmasından dolayı inlerken ağzındaki yarraktan dolayı da boğulma sesleri çıkartıyordu. Bu iki sesin birleşimi çok tuhaftı. Biraz sonra Osman da sevgilimin ağzına boşaldı ve döllerini yutturdu. Bu sırada Uğur amını yalamayı bırakmış sikini sürtmeye başlamıştı. Uğurun yarrağı Osman’a göre daha uzundu ama kalın değildi. Uğur sevgilimin bacaklarını omzuna koyup yavaşça içine girmeye başladı. Deryadan hafif bir ahh sesi çıktı. Osman da sevgilimin memelerini tokatlayıp hoşuna gidiyor mu orospu diye hakaretler ediyordu. Uğur ise giderek hızlanmaya başlamıştı deryanın memeleri sallanırken inlemesi de artmıştı. Osman inen sikini tekrar kaldırmak için eliyle kendine 31 çekerken Deryanın suratına da sürüyordu.