Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Karım ve Kankam – 2

O gece benim için yoğun duygular ile geçti. Karım ve Kankam. Kerem başta beni olan biteni anlatırken bir yerden sonra Pelin de olaya dahil oldu. Benim ağzım kulaklarımda dinliyor olmam Pelin’i rahatlatmış o da konuşmaya başlamıştı. Konu oldukça hızlı detaylandı. Benim spesifik sorularım, Kerem’in anlatma iştahı, Pelin’e fena heyecan bastırmıştı. Sonunda Begüm’ün olaya katılım talebini de aktardıklarında sikim belki hiç olmadığı kadar sertleşmişti.

O gece uyurken ilk defa bu kadar sert girdim karıma, misyoner pozisyonunda bollaşmış amını doldururken tekrar tekrar anlattırdım nasıl siktirdiğini kendini ve yarın nasıl siktireceğini. Heyecandan yarım yamalak uyudum ve gün boyu ofiste hiçbir şeye odaklanamadım. Erken çıktım eve gittim. Eve gittiğimde Pelin çoktan yenmiş yemeğin bulaşığını yıkıyor, Kerem ise kanepede uzanıyordu. O kadar fırıl fırıl dolanmışım ki Pelin dönüp “Ne soracaksın sor” diyerek gülümsedi “Noldu” dedim “Bugün de sikti mi seni?” Güldü. “Hayıır” dedi. “Ben biraz gidip oynaştım ama geceye saklamam gerektiğini söyledi” Begün biraz geç gelecekti ben de yemek yemedim fazla heyecanlıydım yerime duramıyordum. Kapı çaldığında kalbim yerinden çıkacak gibi oldu ama gidip açmaya korktum. Kerem gitti açtı, hoş geldin diye öpüştüler. Sonra Pelin’e sarıldı, boynunda ufak bir öpücük bıraktı. Kerem “Bence hemen yatak odasına çıkalım, hem ben azdım hem de bu çocuk heyecandan ölecek” dedi. Begüm en önde, arkasında Kerem, arkasında Pelin en arkada da ben yukarı çıktık. Begüm ve Pelin odaya girerken, Kerem beni kapıda biraz oyaladı, “Oğlum ölecen lan heyecandan, böyle olursa bir şey yapamazsın, rahat olacaksın” gibi mantıken doğru ama asla uygulamayacağım sözler söyledi.

Odada girdiğimizde Kerem bir “ooo” çekti. Ben de nereye bakacağımı şaşırmıştım. Begüm sırtını yatak başlığımıza vermiş, bacaklarını iyice açmış çırılçıplak oturuyordu. Çok küçük memeleri ve kıvrımsız hatlarına karşı yüzünün güzelliği, hafif kıllı amını okşaması beni fena yapmıştı. Gözlerimi amından alamıyordum. Çok sonra karımın sadece iç çamaşırı ile kaldığını fark ettim. Ben lunapark görmüş çocuk gibi sağa sola bakarken, Kerem çoktan dikilmiş organını meydana çıkartmış, kıyafetinin kalan parçalarını çıkartıyordu. Begüm, nişanlısının koca sikini görünce bir anda zevklenmiş gibi bedenini kıvırmaya başladı. Kerem, Pelin’e doğru yaklaşmaya başladı, Pelin kurulmuş bir oyuncak gibi diz çöktü. Dilini çıkartıp Kerem’in sikinin kafasını alttan aldı ve adeta yutarak ağzına alarak emmeye başladı. Kerem eliyle Begüm’e işaret etti “Gel yalnız bırakma arkadaşını” Begüm kıvrak bir hareketle inerek yanına geldi ve Kerem’in sert yarrak gövdesini yandan emmeye başladı. Dibine ve kafasına doğru sağa sola emerken, Pelin de usulca kafasını bırakıp sol tarafına geçti. Kafasına dokunmadan iki yandan emmeye başladılar. Kerem bir anda ikisinin de kafasını ittirdi. Begüm söz dinleyen bir köpek gibi hemen aşağı indi ve taşaklarından birini ağzına aldı. Pelin onu görünce eğilip öbür taşağı emmeye başladı. Kerem taşakları ikili halde emilirken iki kızın da kafasından tuttu ve inledi. Bir süre sonra sikini tutup tekrar Pelin’in ağzına verdi ve gırtlağından sesler çıkartarak ağzını sikmeye başladı. Sonra da Begüm’ü uyardı “Can öylece bekliyor yardımcı olmayacak mısın” Elim ayağım heyecandan buz kesti. Begüm emekleyerek yanıma geldi ve beni soymaya başladı. Yarı kalkmış organımı çıkardı ve ağzına alarak adeta vakumlamaya başladı. İçim aktı gitti gibi hissettim o anda. Karıma baktım, karım beni başka bir kadına sakso çektirirken görsün istiyordum ama o umursamaz gibiydi. Kerem’in koca sikini nasıl daha fazla alırım diye uğraşıyor, dudaklarını öne atarak adeta yutmaya çalışıyordu. Kerem bir anda kafasının arkasından tuttu ve bastırdı, yarrağı şaşırtıcı biçimde güçlü ilerledi ve bir anlık da olsa ağzında kaybolur gibi oldu. “Off boğazına girdim” diye inledi. Aynı anda sikimin her noktasından gelen zevk dalgasına engel olamadım ama Begüm’ün ağzına boşalmaya başladım. Çok sürmedi, Begüm hepsini yutmuş vaziyette ayağa kalktı. Dudağıma ufak bir öpücük kondurdu. “Aşkım bittii” diyerek Kerem’in yanına gitti. Sönmüş sikimle yatağa uzandım. Herkes son derece doğal karşılamıştı. Kerem, kollarından tutarak Pelin’i kaldırdı. Sütyenini çekiştirmeye başladı Pelin şımarıkça “yavaaş” diyerek sütyenini çözdü. Hacimli koca memeleri sarktı. Kerem tekini kavradı ve Begüm’e dönüp “nasıl” dedi. Begüm, kendinden geçmiş gibi “Müthiş” diyerek karımın meme ucuna yapıştı. Kerem de hiç beklemeden öbürünü ağzına aldı. Karımın sarkık memeleri ve iri göğüs uçları arkadaşım ve nişanlısının ağzındaydı. İkisi de aynı anda emiyor, emdikçe Pelin inliyordu.

Mükemmel bir görüntüydü. Meme ucunun emilmesinden büyük haz alan karım iki ucunu da başka birinin ağzına vermişti. Zaten Kerem de çok uzatmadan külotunu sıyırarak kasıklarına kadar am suyu bulanmış bacak arasını açığa çıkardı. Elini bacak arasında soktu, Pelin’in bağırtıları arasında iki parmağını amına soktu. Zevkten çırpınan Pelin’in meme uçları iki arkadaşımızın ağzında sabit kalıyor, sarkık memeleri sağa sola oynuyor, uzuyor kısalıyordu. Neden sonra Kerem, Pelin’i belinden kavrayıp yatağa attı. Hemen yanıma boylu boyunca uzandı. Pelin gelirken, Begüm’ün dudakları ile meme ucu adeta uzayıp gösterişli bir sesle ayrılmıştı. Kerem, sırt üstü yatırdığı Pelin’in üstüne çıktı, memelerini avuçlayıp boynuna doğru getirdi ve yarrağını arasına soktu. Hem hafif tempoda memelerini sikiyor hem de kafasını ağzına veriyordu. Ancak Kerem zevke gelip hızı artırdıkça sikinin kafası ağzından çıkmaya başladı. Bunun üzerine Pelin dilini iyice dışarı çıkardı. Artık her ileri gittiğinde yarrak kafasının altı boylu boyunca diline sürtüyor, bir yandan memeler sımsıkı gövdesini sarıyordu.

Begüm aç gibi hareket ediyordu, yatağın köşesine geldi ve Pelin’in titreyen bacakları arasına yerleşti. O zaman hayatımda izlediğim en seksi şeyi izlemeye başladım. Karımın bacakları zevkle kasılırken Begüm’ün dudakları amını kapatmıştı. Emiyordu am dudaklarını ve klitorisini. Pelin’in bedeni zevkten kasılıyor, beli havaya kalıyor ama Kerem’in ağırlığı onu durduruyordu. Kerem arkaya bakıp bu güzel manzarayı görünce biraz daha yaklaştı ve karımın memeleri suratına yapışmış halde aralarına gidip gelirken ağzına da girip çıkmaya başladı. Sonra bir anda çekildi ve memelerinin üstüne 31’e başladı. Pelin durumu fark etti ve memelerini tutup birleştirdi ve Kerem bağırarak boşalırken her bir döl parçası kocaman memelerini kapladı. Sağ memesinde 3 iri parça ve ufak damlalar, sol memesinde 2 iri parça vardı. Bacaklarını açarak, Pelin’in üstünden indi, hala döllü yarrak başını Begüm’ün ağzına verdi. Begüm birkaç saniye emdikten sonra Pelin’in üstüne çıktı. Kocaman memelerinde ince dilini gezdirip nişanlısının döllerini yalamaya başladı. Pelin’in göğsü heyecanla inip kalkıyor, şiştikçe memeleri olduğundan da büyük görünüyordu. Begüm tüm iri parçaladı topladıktan sonra kendi küçük memelerini Pelin’e yasladı. Arada kalan küçük damlalar iki meme arasına yapıştı. Begüm, ağzı döl ve am suyu içinde karımın dudaklarına yapıştı. Pelin bunu beklemiyordu ama hemen uyum sağladı. Begüm kudurmuş gibi karımın memesine yapıştı, inliyor, emiyor, yalıyor, arada avucuna alıp sıkıyor “koca memeli orospu” diyerek dudaklarına yapışıyordu. Ama bunu öyle tutkuyla söylüyordu ki herkes heyecanlanıyordu. Kerem daha fazla dayanamadı ve tekrar kalkmış organını nişanlısının amına sapladı. Begüm sikilirken öpüşmeye çalıştı Pelin’le ama devam edemedi. Bir dakika kadar sonra doğruldu, Pelin’i zorla kaldırdı. “Amımı yala, yala güzel yala” diye bağırarak Pelin’i bacak arasına aldı. Pelin götü havada eğildi ve yalamaya başladı. Begüm inlerken, Kerem bu defa Pelin’in amında kaydı. Bu görsel bende tekrar bir hareketlenme yarattı. Ancak tam dik olması Begüm’ün “aşkımm götünden sik Pelin’i” uyarısı ile oldu. Kerem çok doğal bir şekilde sikini çıkarttı ve götüne soktu. Pelin, kasıldı, bağırdı, dişlerini sıkı ama Begüm başını hep tutup amına geri getirdi. Ta ki Kerem’in git gellerini rahat almaya başlayana kadar. Tam o sırada benim kaldırdığımı gördü, benim de başımı aynı Pelin gibi tuttu ve kabarmış meme ucuna yapıştırdı. Begüm’ün meme ucunu emmeye başladım. O da bir eliyle kalkmış sikimi sıvazlamaya başladı. Begüm’ün eline vermiş olmak, memesini emiyor olmak ve götten sikilen karımın sesleri beni 1 dakikada boşalttı. Döllerim Begüm’ün amının üstüne ve kasıklarına yayıldı. “Kocanın döllerini yala aşkım” dedi Begüm, Pelin’e. Böylece götünde yarrak ile yıllardır bir damla dölü yüzüne bile kabul etmemiş karım yalaya yalaya kızın kasıklarından yedi dölü. Bu sırada Kerem “gel aşkım” dedi “Gel arkadaşının götünün tadına bak” Begüm zıplayarak kalktı. Kerem organını karımın götünden çıkarıp nişanlısının ağzına verdi. Derin bir tatmin sesiyle emmeye başladı. Biraz emdirdikten sonra Begün’ün saçını tuttu ve çekip Pelin’in göt yanakları arasına itti. Begüm, Pelin’in götünü yerken Pelin bariz bir orgazm yaşadı. Kerem ise yanıma gelip sırtını yaslayıp oturmuştu. “Gel aşkım” dedi tekrar, İstemsizce Pelin de hareketlendi ama Begüm hemen gidip kucağına oturdu. Sikini amına hizalayıp oturdu. Kucağında zıplarken Kerem karıma “gel taşaklarımı yala” diye bağırdı. Begüm’ün küçük götü suratına çarparken karım Kerem’in taşaklarını emmeye başladı. Begüm de tek eliyle götünü ayırdı ve “Pelin nolur götümü yala” dedi. İkisi de karımı çekiştiriyor, birkaç saniye ağzı taşaklarla dolu olan karım birkaç saniye sonra Begüm’ü göt deliğine dilini sokuyordu. Bir yerden sonra Kerem sikini aldı ve hiç zorlanmadan Begüm’ün götüne kaydı. Bu görüntü hepimizden çok Pelin’in hoşuna gitmiş olacak ki götteki yarrağın dışarıda kalan kısmını ve taşakları müthiş bir tutkuyla yalayıp emmeye başladı.

Bir anda korktum. Kerem öyle yüksek bağırdı ki, sonra anladık ki nişanlısının götüne boşalıyor. Boşaldıktan sonra çıktı ve yan koltuğa geçip sikini sıvazlamaya başladı. Pelin şaşkınlıkla “ne olacak” diye bakarken, Begüm onu alıp sırt üstü yatırdı sonra da yüzü ayaklarına bakacak şekilde ağzına oturdu. Amını götünü yalatmaya başladı. Kerem zaten pek inmeyen siki ile tekrar yaklaştı. Nişanlısının elleri karımın memelerinde geziyor arada amına parmak atıyordu. Kerem henüz taş gibi olmasa da kalkık duran organını karımın amına tekrar soktu. Begüm Kerem’i sürekli azdırıyor, göt deliğinden sızan dölleri, karımın onları nasıl yaladığını anlatıyordu. Kerem arada gaza gelip hızlanıyorken bir anda karımın bacaklarının kaldırdı ve götüne soktu. Karım bağırdı ama bağırışları Begüm’ün götünde son buldu. Karımın bacakları tir tir titrerken Kerem Begüm’e “iyi yalattın götünü gel de benimkini de yala” dedi. Böylece karımın bacakları omzunda götüne girip çıkarken Begüm de arkaya geçti ve Kerem’in götünü yalamaya başladı. Sevgili karım gene rahat durmayıp memelerini tutup uçlarını kendi ağzına koydu emmeye başladı. Kerem gene kudurdu. Konuşmaya başladı, o konuştukça eşim kudurdu meme uçlarını ısırmaya başladı, o delirdikçe Kerem hızlandı, Kerem hızlandıkça Begüm dilini en derinlere itti.

Kerem sikini tutup artık iyice açılmış ve kolay kapacak gibi durmayan götten çıkartıp amına sapladı. “Amına kodumun koca götlüsü, koca memeli orospu, dölleyeceğim seni, hamile bırakacağım, memelerin o kadar büyüyecek ki sütyen bulamayacaksın, dev memelerin herkesin sikini kaldıracak herkes sana 31 çekecek, her gün dev memelerinden süt içeceğim, seni düzenli olarak dölleyeceğim ki memelerin hep dev gibi ve süt dolu olsun, amına koydum senin”

Diye bağırırken içine boşalmaya başladı. Diğerleri gibi değildi, sarsıldı, titredi, tüm taşaklarını adeta karımın içine bırakmıştı. Bir süre dördümüz yan yana yattık. Ama ben yokmuşum gibi Kerem ikisine de sarıldı. “Sizler benim karımsınız ne zaman istersem o zaman sikeceğim sizi” gibi laflar etti. İki kız sızdı, ben de Begüm’ün götünün sıcaklığını biraz daha hissetmek için kalkmadım. Kerem kaktı giyindi rahat rahat ayrı yatağa yattı.

Karım hamile kalmadı o gün ama sonraki günler zar zor kapanan göt deliğine de genişlemiş amına da zevk veremedim. O şehveti de yaratamadım. Benimle sevişirken hep onu bekledi ve düşledi. Bana sürekli “Kerem ne zaman geliyor” diye soruyordu “Yakında” diyordum. Gerçekten yakında geliyordu artık bize 5 dk mesafede oturan bir evli çift olacaklardı. Bundan sonra bir daha karımı sikebileceğimi sanmıyordum. O Kerem’in yarrağına tapıyordu.

Evet Kocamı Boynuzladım – 2

“Evet canım, evlisin. Evli olduğunu biliyorum. Ama sen de gecenin bu saatinde beni evine çağırırken işin bu noktaya geleceğini biliyordun. Nurum… Sen evli bir kadın değilsin. Mutsuz bir kadınsın. Pezevenk kocanın mutlu edemediği, yalnız bıraktığı bir kadınsın Nurhayat… Biliyorum, sen de istiyorsun. Aşka, sevgiye susamışsın. Bırak kendini bana… Sana mutluluğu tattırayım. Seveyim seni… İtiraz etme…”

İtiraz etmek ne kelime? Erimiş, bitmiş vaziyetteydim artık… Nihat sağ eli ile eteğimin altına girdi ve bacaklarımı, bacak aramı okşamaya başladı. Küloduma kadar ilerledi. Sonra birden dudaklarımı öpmeye başladı.

Ne yapacağımı bilmiyordum, dilini ağzımın içine sokup öpüyordu beni. Alt dudağımı emip, elini külotumun içine sokunca, hazla titredim, içimden sular aktı. Utancımdan yerin dibine geçecektim, ama Nihat normalmiş gibi devam etti amımı ellemeye…

Uzun uzun öpüştükten sonra beni kucaklayıp bir kat yukarı, yatak odama götürdü. Bir yandan öperek, bir yandan okşayarak çırılçıplak soydu. Göğüslerimin arasına kafasını sokup, göğüslerimi ve uçlarını ustaca öpüp emiyordu.

O göğüslerimle ilgilenirken bir kez daha titreyerek boşaldım. İçimden, amımdan sular aktı. Bu yaşımda ilk kez bu gece ve şu an ikinci kez boşalmış ve orgazm dedikleri şeyi tatmıştım.

Göğsümden yalayarak göbeğime, ordan da bacak arama indi. Aman Tanrım, ne yapıyor bu demeye kalmadan, kafasını bacak arama sokup amımı yalamaya başladı. Amımın ıslak olması umurunda değildi.

Öyle yalıyordu ki, resmen uçuyorum sandım. Bir yandan yalıyor, bir yandan da parmaklarını amıma ustaca sokup çıkarıyordu ki, kaç kez boşaldığımı hatırlamıyorum.

Bir saat am yalanır mı? İnanın yaladı! Yalamakla kalmıyor, parmakları sürekli iki deliğimde birden çalışıyor, zevkten kıvrandırıyordu beni… Perişan oldum iyice… Sonunda birden doğrulup sırtüstü yattı. Geriye doğru çekilip sırtını karyolanın baş kısmına yasladı ve,

“Sıra sende bir tanem!” dedi. Yüzüne aval aval bakakaldım. Gülmeye başladı,

“Ne o? Hiç sik yalamadın mı sen?” diye sordu. Yatakta çırılçıplaktım. Erkeğim dakikalarca amımı yalamış, defalarca orgazm olmuştum ama direkt “sik” demesinden utanmıştım nedense… Başımı eğip fısıltıyla,

“Hayır, ne yaladım, ne de bu yaşıma kadar amım yalandı!” dedim. Nihat birden,

“O kocanın aklını sikeyim Nurhayat… Kadınıyla sevişir de amcığını yalamadan bırakır mı bir erkek? Salak herif, seni hiç adam gibi, erkek gibi sikmemiş desene!” dedi.

Kocamdan hiç duymadığım sözcüklerdi bunlar… Onun bu argo konuşmasından daha da bir etkilendim. Bu sefer ben onu soymaya başladım. Pantolon, gömlek, atlet derken külodunu da indirdim sabırsızlıkla… Çırılçıplak kaldı sonunda…

Kalbim deli gibi atıyordu. Evimin yatak odasında, kocamla seviştiğimiz yatakta yabancı bir erkekle, ikimiz de çırılçıplak, yalnızdık. Hem de ne erkek… Öyle bir kocaman yarağı vardı ki, kocamınkinin en az iki katı uzun ve bileğim kadar kalın!

Gözüm fal taşı gibi açıldı. Sikinin başını öpüp kenarlarını yalamaya başladım. Öyle tatlı bir tadı ve öyle temiz bir siki vardı ki, bir tane kıl yoktu.

“Bebeğim başını ağzına al, dondurma yalarmış gibi!” dese de, başı ağzıma zor giriyordu. On dakika kadar yaladım ve beni yukarı çekti,

“Gel sana ata binmeyi öğreteyim!” diye gülerek üzerine aldı ve, “Aşkım ağzına almada zorlandığına göre, amına da zorlanırsın. Sana bırakıyorum, alışa alışa al içine!” dedi.

Amım zaten seller sular gibi akmış, yarağını amıma denkleyip üzerine oturayım dedim, ama nerde? Başı bile girmiyor. Ama Nihat öyle sabırlı, öyle tatlıydı ki, mecburdum onu almaya…

Kendimi rahat bırakıp sürekli denedim. En sonunda kafası biraz girdi, ama gözümden de yaş aktı. Ben zorlayıp almaya uğraşırken,

“Aşkım zorla deneme, bırak o kendiliğinden girer!” dedi ve beni öpmeye başladı. Boynumu, göğüslerimi ve dudaklarımı öpüyordu. Yarağının kafasına resmen akıyordum.

Dediği gibi, kendiliğinden yavaş yavaş girmeye başladı. Sanki kızlığımı bozuyordu, resmen içim yırtılıyor sandım. İnanın, baya sürdü, ama en sonunda içime alınca, kocaman bir ‘Ohhh!’ çekip boynuna sarıldım.

“Bak aşkım, aldın sonunda! Şimdi işi akışına bırak, kendin in kalk!” dedi. O koca yarak içimi doldurmuş, ben ardı ardına orgazm olurken, dayanamadım başladım inip kalkmaya…

Ya bir erkek bu kadar kendine sahip olabilir mi? Kocam üç dakikada biterdi. Nihat beni bir saate yakın, her pozisyonda kanırta kanırta sikti, perişan etti. Son sözü,

“Korunuyor musun aşkım?” oldu. Ben de,

“Korunuyorum canım, korunmasam bile doldur içimi döllerinle, kurban olsun Nurhayat bu yarağa!” dememle, sanki hortumdan su akar gibi içime sıcak sıcak döllerini fışkırttı.

O boşalırken, ben de son kez gelip dudaklarına yapıştım. Sonra o koca yarağından inip göğsüne yattım. Dünyalar benim olmuştu.

“Nihat, yalvarırım, beni kötü bir kadın sanma, kocamdan sonra ilk defa seninle böyle bir şey yaşadım, ama inan ki pişman da değilim!” dedim ve sikini bir daha ağzıma alıp, o kol gibi yarağın içinde bir damla döl bırakmadım…

Sonra beraber kalkıp duşa girdik. Ama yürüyüşüm değişmiş, bacaklarım birbirinden ayrık yürüyordum. Nihat gülerek,

“Merak etme aşkım, sabaha bir şeyin kalmaz!” dedi ve götümü okşayarak, “Sen daha benim bu yarağı arkana bile alacaksın zamanı gelince!” diyerek gülüyordu.

Sabaha kadar amımı iki kez daha o koca yarağına doyurdu. Sabah beraber kahvaltı yaptık ve Nihat da evine döndü.

O da evli ve çok şanslı bir karısı var. Ben onun evliliğine göz dikmiş bir kadın değilim. Tanrı onun yuvasını bozmasın, ama beni de yaraksız bırakmasın.

O günden beri Nihat’la sürekli buluşup sevişiyor ve sikişiyoruz. Yakında onun o koca yarağını arkamdan da alacağım. Bu yaptığımdan pişman değilim, kocam bunu hak etti…

Kendinize iyi bakın! Beyler, hanımlarınızı ihmal etmeyin!

Evet Kocamı Boynuzladım

Adım Nurhayat, 38 yaşındayım. Görücü usulü evlendim. Karadeniz bölgesinde yaşayan, fakir bir ailenin en küçük kızıydım. Hali vakti yerinde diye beni şu anki kocama verdiler. Evet Kocamı Boynuzladım

Kocam kısa boylu, göbekli, saçı baya dökülmüş biri. Ben ise nerdeyse ondan uzun boylu, güzel bir vücut sahibi bir kadınım.

Evlenene kadar hiç kimse ile ilişkiye girmedim. Uzaktan beğendiğim erkekler olmuştur ama, öyle konuşmadan fazla hiç asla ileri gitmedi. Elimden bile tutturmadım. Seks konusunda hiç tecrübem yoktu yani.

Almanya’da düğün yaptık ve gerdek gecesi kocamla yatağa ilk girişimiz, ilk beraber olmamız çok kötü geçti. Kocam, bugün anlıyorum ki, hem penisi küçük, hem de kadının zevkini hiç düşünmez bir insanmış.

Doğru dürüst sarılıp öpmeden direk içime girdi ve kızlığımı bozup, üç dakika sürmeden içime boşaldı. İnanın ne olduğunu bittiğini anlamadım bile. Sadece kendi kendime,

“Hepsi bu mu? Yani kız arkadaşlarımın ballandıra ballandıra anlattıkları bu mu?” diye düşündüm.

Günlerim ve gecelerim iyice ızdırap olmuştu. Sonra ilk çocuğumu dünyaya getirdim ve aradan pek fazla geçmeden ikinci çocuğumu. Çocuklar büyüdü, ama ben halen ne kocamdan ne de hayatımdan hiç zevk almadım.

Kocamın kendine ait işyeri açması onu çok değiştirdi. Bencilliği yetmezmiş gibi, bir de kendini çok yükseklerde görmeye başladı ve bu hali onu daha da çekilmez bir insan yaptı çıktı. Seks hayatımız neredeyse ayda bire düştü. Kocamın dışarılara gittiğini biliyordum, ama inanın tek benden uzak dursun da, ne yaparsa yapsın diyordum.

Bir ara kadın arkadaşlarla gün yapmaya başladık. Benim için bir değişiklik oluyordu. Kadınlar bana hep imrenirdi. Arabam vardı, param vardı, ama mutlu olmadığımı kimse bilmiyordu.

Konu bazen seksten açılınca, kadınlar öyle şeyler anlatırdı ki, inanın, tabiri caizse öküzün trene baktığı gibi bakardım. Ben hiç böyle şeyler yaşamayacak mıyım diye kahrolur, üzülürdüm.

Biz kadınlar gün olayımızı geceleri Türk restoranlarında yaptığımızdan arabayla gidiyordum. Bir gün gece eve dönerken arabamın lastiği patladı. Kocamı aradım, ama maalesef telefonu kapalıydı. Ne yapacağımı şaşırıp kaldım.

Böyle bir şeyle karşılaşacağımı bilmediğimden ne bir servis numarası vardı, ne de başka bir çözüm geldi aklıma… Gece yarısı kadın başımla, üzerimdeki tiril tiril giysiler, mini etek, yüksek topuklularımla yol ortasında apışıp kalakaldım.

Artık korkmaya başlamıştım. Derken yanımda bir araba durdu. İçerisindeki adama bakınca öyle sevindim ki anlatamam. Kocamın arkadaşı, Nihat…

“Hayırdır yenge hanım, bir sorun mu var?” dedi. Ben de,

“Lastik patladı, kocama ulaşamıyorum, şaşırdım kaldım!” dedim. Nihat kahkaha atarak güldü,

“İlahi yenge, bu mu sorunun?” dedi. Hemen indi arabadan, bagajdan yedek lastiği çıkardı ve on dakika sürmeden tekeri değiştirdi.

“Nihat bey çok zahmet oldu, eliniz çok kirlendi, ilerde bir kafe var, orada elinizi yıkayın, bir de soğuk bir şey ısmarlayayım!” dedim. Kabul etmedi önce ama zorla kabul ettirdim.

O önden, ben arkadan kafeye vardık. Elini yıkadı, masaya geldi. Soğuk bir şeyler sipariş verdik. Öyle karizmatik, öyle yakışıklı bir insandı ki… Bir de çevremdeki erkeklerde pek bulunmayan efendi ve naziklik ve bana ilgi gösterişi vardı ki, resmen mest olmuştum.

Kafede çalışan garson kız bile resmen benim yanımda Nihat’a asıldı. Yarım saat oturup sohbet ettikten sonra müsaade istedi ve kalktık. Giderken bana kartını bıraktı,

“Olur da kocana ulaşamaz, bir derdin olursa ara, elimden geldiği kadar yardım ederim!” dedi.

O gece elimde olmadan onu hayal ederek uyudum. Kocam denen insan müsvettesi ise sabah sormadı bile, gece neden aradın diye… Bir kadın olarak ister istemez iki erkeği karşılaştırıyor insan… Biri zirvede, biri çukurun dibi seviyesinde yer alan iki erkek…

Aradan iki gün geçmemişti, bir gece telefonum çaldı. Baktım, kocam… Güzel bir yemek hazırlamış, iyi kötü beraber geçireceğimiz bir gece için kendimi hazırlamıştım.

“Ben şu an Türkiye’deyim, haberin olsun!” dedi, kapattı telefonu…

Telefona bakıp kaldım. Öküz… Son zamanlarda sürekli bir şeyler bahane eder ve Türkiye’ye uçardı. Çocuklarım da okul tatili nedeniyle arkadaşlarıyla üç günlüğüne Paris’e gitmişlerdi. Yine yapayalnız kalmıştım. Kocasız… Erkeksiz…

Can sıkıntısıyla sigara paketini bulmak için çantamı karıştırırken Nihat’ın bana verdiği kart elime geçti. Unutmuştum varlığını… Kart elimde, baktım, baktım… Çok düşündüm ve en sonunda dayanamadım, telefonu alıp,

“Selam!” diye mesaj attım. Heyecanla bekledim. On dakika sonra,

“İyi akşamlar, kimsiniz?” diye cevap yazdı.

“Nurhayat ben, umarım rahatsız etmedim?” dedim. İnanın heyecandan ellerim tir tir titriyordu. Ne yaptığımın bile farkında değildim. Beş kelimelik mesajı zorlukla yazabildim.

“Hayırdır, yolda mı kaldınız yine?” diye geri yazdı. Ardından bir kaç gülen emoji…Şakacı şey… İçim ısındı birden… Ben yazdıklarını okurken birden telefonumun çalmaya başlamasıyla irkildim. Nihat arıyordu.

İnanamadım. Sevinerek, içim titreyerek açtım telefonu, konuşmaya başladık. Laf lafı açtı, neredeyse bir saat sohbet ettik.

“Kocam bana haber vermeden Türkiye’ye çekip gitmiş. Çocuklar da yok evde…Kendimi çok kötü ve yalnız hissediyorum Nihat…” diye halimi anlattım uzun uzun…

“Ya, kusura bakmayın, kendi dertlerimle sizi sıktım. Dedim ya, yalnızlıktan oluyor.” dedim sonunda… Adamın canı sıkılacaktı, durmadan bıdı bıdı yapmıştım telefonda…

“Olur mu hiç öyle şey Nurhayat? Sakın öyle düşünmeyin. İsterseniz birazdan uğrayayım size arzu ederseniz?” dedi. Ben de biraz çekinmeme rağmen kabul ettim.

Aradan yirmi dakika geçmedi, kapımın zili çaldı. Nihat gelmişti. Kapıyı açtığımda ayaklarım titredi. İçeri buyur edip, çay demledim. Oturduk sohbet etmeye başladık. Neredeyse tüm hayat hikayemi anlattım.

Nihat 1.80 boyunda, çok sportif bir vücuda sahip ve mükemmel konuşmasını bilen bir erkekti. Ve bu muhteşem yakışıklıyla baş başaydık. O konuştukça ben kendimden geçiyordum. Bir ara lavaboya kalktı ve dönünce direkt yanıma oturdu.

Sohbete devam ederken, bir ara elini dizime dokundurdu. Ben konuşmaya dalmış vaziyette elimi kolumu sallayarak bir şeyler anlatırken dokunması doğal geldi o an… Fakat ben ilk anda tepki vermeyince dizimdeki parmaklarını çekti, uzanıp saçlarıma dokunmaya, buklelerimi okşamaya başladı.

“Ne yapıyorsun Nihat?” diye kendimi geriye çektim, engel olmak istedim.

“Çok güzelsin Nurhayat…” diye bir soluk koyuverdi. “Öyle güzelsin ki… Senin mutsuz olman haksızlık… Adaletsizlik… Bu mutsuzluğa mahkum olamayacak kadar güzelsin.”

Ben genç kız gibi utanıp kızarırken, Nihat beni güçlü kollarıyla kendisine çekti. önce yanaklarımdan, sonra boynumdan öperken, ürkek kedi gibi titremeye başladım. Vücudum resmen yanıyordu.

“Yapma lütfen Nihat…” diyebildim titrek bir sesle… “Evli olduğumu biliyorsun. Arkadaşının karısıyım ben… Yapma… Bırak…” dedim.

Bırakmadı. Hala bana sımsıkı sarılmış kollarının arasındaydım. Tir tir titriyordum. Dudakları yanaklarımda, boynumda, kulak memelerimde geziniyordu. Gezinirken de fısıltıyla, o karizmatik ses tonuyla konuşup duruyordu.

Hiç ara vermeksizin, durmaksızın ılık nefesiyle birlikte sıcak dudaklarının ateşi, o dudaklardan dökülen baştan çıkarıcı sözcüklerin etkisi altında kıvranıyordum.

Şişe Çevirmece Oynarken Sevgilimi Evire Çevire Bölüm 4

Garip bir şekilde burçenin mertin sikini öylece yalaması çok hoşuma gidiyordu, burçeyi elinde iri demir gibi bir yarrakla görmek sikimi demir gibi yapmıştı, istemsizce pantalonumun üzerinden sikimi okşamaya başladım. Burçe güzel güzel yalamaya devam ediyordu, arada yavaşca yalayarak mertin taşaklarına iniyor iyice emip sömürüyordu taşaklarını çocuğun. Mert inleyerek uff en nasıl bir orospuymuşsun burçe dedi. Burçe de kafasını kaldırıp  uff hayır öyle deme ya dedi, mert yalan mı diye ekledi, oğuz da araya girdi kızın üstüne gitmeyin diye. Daha sonra hasan araya girip sikini sallayarak mert yeter birazda bize bırak dedi, burçe de tamam sen de gel hasan dedi, sonra peşinde oğuzda kalkıp yanaştı, burçe uff yoruldum ya birer kez boşalttım hepinizi zaten dedi, mert araya girip kapa çeneni yala iskimi orospu dedi, burçede peki dercesine kafa sallayıp mertin sikini emmeye devam ediyordu. Burçe bir an beni iskimi okşarken gördü, madem o kadar azdın pantolonunu çıkar da 31 çek cenk diye seslendi bana. Bunu ister misin gerçekten aşkım dedim, baksana bundan zevk alan sensin gavat dedi, bari adam gibi çek 31ini görüyoruz hepimiz sikinin kalktığını dedi. Bende pantolonumu çıkardım ve 31 çekmeye başladım. 5 dakika içinde hemen boşaldım. Daha sonra burçe hadi gel aşkım odamıza gidip yatalım geç oldu dedim. Mert araya girip burçe bizimle yatıcak bu gece sen git yat dedi.Burçe de onu nerden çıkardın dedi, hasan da araya girdi o zaman yazı tura atalım dedi. Mertde olur dedi, burçede hadi lan atalaım dedi. Mert dediki yazı gelirse burçeyi sabaha kadar sikicez üçümüzde, Tura gelirse serbestsin dedi. Mert parayı fırlattı ve yazı geldi. Hasanın gözleri parladı, burçe araya girip saçmalamayın ben öylesine kabul ettim, sizinle yatmak istemiyorum dedi. Mert ama yazı tura attık ve baştan kabul ettin mızıkçılık yapma dedi. Oğuz araya girip, çocuklar zorlamayın bu kadar hadi bir şans daha verelim burçeye tekrar yazı tura atalım dedi. Mert de tamam tekrar atalım ama bu sefer şartlar değişir dedi, burçe nasıl yani dedi, mert de bu sefer tura gelirse seni sabaha kadar sikip videoya kaydederiz, yazı gelirsede bizi birer kez ağzınla boşaltırsın sonra özgürsün dediler. Burçe bana bakıyordu, sence napmalıyım aşkım dedi. bilmiyorum balım dedim. Burçe de tamam ya nolacaksa olsun artık dedi ve yazı tura tekrar atıldı ve tekrar tura geldi. Burçe yıkılmıştı. Mert hasana hadi kamerayı getir sabaha kadar sikerken videoya çekicez bu orospuyu dedi. Hasan da kamerayı getirdi kaydı başlatıp ve koltuğu gören bir yere koydu. 

Burçe: hayır ya olmaz öyle saçma şey, tamam bak hepinize birer kez daha sakso çekicem boşaltıcam sonra odama gidip yatıcam

Mert: 2 kere yazı tura attık, ikisinde de kazandık. Üstelik senin onayınla, şimdi niye mızıtıyorsun orospu 

Burçe: ya tamam da ben videoya alınmak istemiyorum banane 

Mert: videoya almazsak her şeye okey misin 

Burçe: herşey derken napıcaksınız ki

Mert: amını sikicez, götünü sikicez, ağzına, suratına boşalıp tekrar sikicez, aramızda tost yapıp böğürterek sikicez

Burçe tekrar bana baktı ve aşkım ne diyorsun dedi, mertin anlattıklarını duyunca sikim tekrar hareketlenmişti, ben de yine sen bilirsin aşkım dedim. Burçe de erkekliğini sikeyim senin, şimdi sevgilini sikicekler bir şey demiyor musun dedi, ben de sessiz kaldım yine.

Burçe merte dönüp tamam sikin hadi hepiniz beni dedi.

Şişe Çevirmece Oynarken Sevgilimi Evire Çevire BÖLÜM 3

Çocuklar peçete yok mu diye sordular, burçe de sütyenimin için boşalın hepiniz dedi. Hepsi birden siklerine asılmaya başladı, burçede karşılarında onları izliyordu, oda azmış olacak ki hafifce elimi amına attı ve okşamaya başladı. Burçe birden uff sikleriniz çok güzel dokunabilirmiyim dedi, mertde burçeye doğru sikini sallayıp gel bebeğim istersen yalayadabilirsin dedi, burçe uff cıvıtma sadece dokuncam dedi ve merte yaklaştı. Burçe birden elini attı mertin sikine, önce güzelce kavradı sonra uff diye sesler çıkarmaya başladı, ardından elini hafifce aşağı yukarı yapıyordu, merte ohh yavrum harikasın dedi, burçe birden ay elime bir şey geldi dedi elini çekti, mert de zevk suyum hayatım, tadı güzeldir tadına baksana dedi, burçe eline bulaşmış zevk suyunu ağzına gördü yaladı, tadını alamadım ya dedi. Elini tekrar attı mertin sikine dilimle ucundan bi tadına bakıcam yanlış bişi yapma sakın dedi merte. Mertde tamam dedi. Burçe yavaşca eğildi ağzını açtı diliyle mertin sikini kavradı, merte birden burçenin kafasındna tutup burçenin kafasını sikine bastırdı, burçenin ağzını sikmeye başladı, sonra burçe birden kafasını kaldırıp napıyorsun orospu çocuğu dedi merte, mertte elini burçenin amına attı ve iyice sıktı amını, burçe inledi, mert de “yala sikimi orospu” dedi, burçenin kafasını yavaşca sikine doğru bastırdı, burçede uff tamam diyip mertin sikine tükürdü ve ellerinide kulanarak bir güzel sakso çekme başladı merte. Ben sonunda seslenme gereği duydum, burçe napıyorsun dedim. Burçe de “sakso çekiyor güzel yarrakalra sen napıyorsun” dedi, sustum. Sonra hasan araya girdi hani bize yok mu dedi, burçede tamam sen de gel dedi. 3üde ayağa ve yerdeki burçenin etrafını çevirdiler, burçede sırayla hepsini yalamaya başladı, öyle ir yalıyorduki sanki kıtlıktan çıkmış gibiydi, tabi o da haklı 3 tane yunan heykeli gibi kaslı adam demir gibi yarraklarıyla duruyordu kızın karşısında, yalamasında napsın. Mert ben geliyordum dedi, burçe de ağzıma gelebilirsin mert dedi, mert de burçenin kafasından tutup ağzına bastırdı ve oluk oluk boşaldı burçenin ağzıan, o kadar boşaldıki burçenin dudaklarından taşıyordu. Burçe “ uff dediğin gibi tadı çok güzelmiş, hiç böylesini tatmamıştım” dedi ve mertin sikini sömürmeye ağzınyla temizlemeye devam etti. Sonra hasanın sikine geçti onuda aynı iştahla yalıyordu bu sefer hasan burçenin yüzüne boşaldı. Daha sonra oğuzun sikini yalamaya başladı, oğuz da burçenin göğüslerine boşaldı, kızın yer yeri döl kaplanmıştı, burçenin o erkeklere sakso çektiğini görünce benimde sikim dimdik olmuştu, burçe yüzünde döllerle bana döndü, “ohoo beni böyle görünce sikin mi kalktı senin” dedi bana, bende bilmiyorum kalktı işte dedim, burçe de “o zaman beni sikseler boşalırsın sen heralde” dedi ve kahkaha attı. Hasanda sikelim deneyelim dedi, Sonra burçe mert’e dönüp “mert beni götümden sikmeni istiyorum” dedi. Mert’de “hani seni soymama bile izin vermiyordun, az önce sikimi yaladın yuttun orospu” dedi, burçede “ çok azdım napıyım, sikin çok güzel” dedi. Mert burçeyi tutup yanıma geldi ve hemen oturduğum koltuğa domalttı kızı, sikini tükürükleyip birden götünden sikmeye başladı burçeyi. Burçe “yavaş orospu çocuğu, off yadım, yavaş ol hayvan herif ahhh” diye bağıra bağıra inliyordu, mertde hiç yavaşlamadan burçenin koca götünü tokatlaya tokatlaya burçeyi anırta anırta sikmeye devam ederiyordu. Burçe de lütfen dur sabaha kadar sakso çekerim bak lütfen dur diyordu, mert de çıktı burçenin götünden sonra “hadi sözünü tut yala orospu” diyerek hemen sikini burçenin ağzına vermeye başladı, burçe de “tamam erkedğim kölesi olucam yarrağının” diyip mertin yarrağını bir güzle tuttu bir güzel tükürdü ve yalamaya başladı. Benim yanımda başka bir erkeğin sikini sanki hiç yarrak açlığından ölüyor gibi yalayıp sömürüyordu, neler yaşıyorduk biz.

Sizce devamında nolacak??
Yeterince yorum gelirse devamı gelecek..

Şişe Çevirmece Oynarken Sevgilimi Evire Çevire BÖLÜM 2

Burçe tekrar araya girdi, abi bunlar nasıl yarraklar siz neymişsiniz deyip bana döndü, aşkım şunlara baksana üçü de at siki gibi değil mi deyip gülüyordu. Evet aşkım öyle dedim. Ortam gerçekten çok acayip bir hal almıştı, yanımda sadece tanga ve sutyeniyle duran sevgilim ve karşısında kocaman kalkık sikleri ortada 3 tane ağır gibi erkek. Şişe Çevirmece devam edecekti. Bu durum biraz tedirgin etmişti beni, bende iyi eğlendik hadi oyunu bitirelim dedim, Şişe Çevirmece Oynarken Mert de daha yeni başlıyor dedi. Burçe hadi kalk koltuğa geçelim sıkıldım ben dedim, oda bana “ohoo hemen mızıtıyorsun, hep böyle yapıyorsun” dedi. Çok mu oynamak istiyorsun aşkım dedim, evet daha Mert’ten intikam alacağım” dedi. Ben cidden sıkıldım oynayasım yok dedim, Burçe de “tamam oynama oynayasın yoksa o zaman, ben oynayacağım” dedi. Biraz kızmıştım neyse dedim, hemen arkamızdaki koltuğa oturdum. Hasan çıkıştı, abi kızı niye üzüyorsun ya gel oyna dedi, yok siz takılın ben sıkıldım dedim. Burçe ile aramızda ufak bir gerginlik oluşmuştu. Oyuna devam ettiler, oğuza Burçe geldi, hadi Cenk’e kucak dansı yap Burçe dedi. Burçe şaşırdı, yok be ne yapacağım dedi, oğuz da ohoo hem ona oyunbozan diyorsun hem sen mızıkçılık yapıyorsun, ağlayacaksan oynamayalım Burçe dedi.

Burçe sinirlendi, tamamlan lan orospu çocukları oynuyorum, her şeyi yapacağım dedi, elindeki bardağı kafasına dikip ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. İyice yanıma yaklaşıp arkasını döndü bana ve kucak dansı yapmaya başladı. Çocuklarda tam önümüzde izliyorlardı. Burçe götünü kalçalarıma sürttükçe hepsinin siki hareketlenmeye başladı. Hatta Hasan ile Mert ufaktan siklerini okşuyorlardı ama Burçe kucağımda olduğu için ortamı bozmak istemedim. Bende iyice gaza gelmiş arkadan sarılıp sutyenin üzerinden göğüslerini okşuyordum Burçe’nin ama o kadar azmıştım ki birden sutyenini aşağı sıyırıp öyle avuçlamaya yoğurmaya başladım göğüslerini. Ben göğüslerini sıktıktan Burçe hafif hafif inlemeye başladı. Çocuklar abi ne yaptın ya yengeyi soydun tamamen dediler, Burçe’de kalktı “yazıklar olsun sana aç göster her yerimi millete, bu senin erkekliğin” dedi, ben de Burçe ama dedim, tamam sus konuşma dedi oturdu yere. Bu arada sutyenide karnına inmişti. Sutyenini geri göğüslerine çekmeye çalıştı, biraz zorlandı, sonra pes edip aman gördünüz zaten deyip direkt arkadan çözdü ve öne doğru fırlattı Mert’in sikine geldi. Burçe pardon dedi, Mert sorun değil dedi, Burçe de istersen arkandaki koltuğa koyabilirsin dedi, Mert de yok ya kalsın böyle dedi, Burçe’de aman sen bilirsin dedi. Sonra birden Burçe uff ben çok azdım, aşkım hadi gel barışalım odamıza geçelim dedi bana dönüp. Bende aşkım ben fazla içmişim ya çok seks yapasım yok dedim, sonra dönüp sikime baktı kalkmıyor dedi. Sessiz kaldım. Niye ulu orta böyle konuşuyordu anlamamıştım ama kızda haklıydı, o kadar alkol aldı, o kadar sikin arasında oturuyor kaç saattir, az öncede bana sürtündü, bende göğüslerini okşadım iyice ıslattım kızı şuan iyi bile dayanıyor diye düşündüm içimden.

Burçe’de bir dildo almıştık nerede o diye sordu, hiç bilmiyorum aşkım dedim, uff aşkım bana sikemiyorsun zaten dedi. Çok kırılmıştım bu cümlesine, alkolün etkisiyle dediğini biliyordum ama üzülmüştüm yine de. Mert sikini tutup sallayıp yenge bak dildo dedi. Ben ne diyeceğimi bilemedim sessiz kaldım, oğuz araya girip düzgün konuş olum dedi Mert’e. Burçe de bana dönüp sen bir şey demeyecek misin dedi, üff başım ağrıyor Burçe dedim. Burçe’de peki dedi ve çocuklara dönüp amann hadi oyuna devam edelim dedi. Oğuz’a Burçe geldi, hadi Cenk sana masturbasyon yapsın dedi, Burçe’de konuşmuyorum onuna dedi, bende sen bilirsin Burçe dedim. Mertde ben yaparım diye çıkıştı, Burçe oldu canım varmı baş arzun dedi. Mert “oho olmaz mı neler neler” dedi, burçe neler dedi, Mertte cidden mi soruyorsun dedi, burçe evet dedi, Mert’te o ufacık ağzınla ne güzel sakso çekerdin dedi, Burçe rüyanda görürsün abaza dedi. Daha sonra bir sessizlik oluştu ve tamam o zaman Oğuz bana mast yapsın dedi, aralarından arkadaşı olduğu için en güvendiği Oğuz’du. Oğuz emin misin dedi, Burçe evet eminim, çok azdım, sende mst yapmazsan bana cama çıkıp biri beni siksin diye bağıracağım dedi. Ben araya girip, nasıl konuşuyorsun sen Burçe dedim, oda üff sus otur izlede bir şeyler öğren dedi, ağzımın payını verdi.

Oğuz Burçe’nin yanına geldi ve elini Burçe’nin amına attı tanganın üzerinden, ardından yavaşça okşamaya başladı. Koca sikli bir erkek karşımda sevgilimi okşuyor, ben dahil 3 erkekte izliyorduk. Hasan ve mert çoktan siklerini sıvazlamaya başlamıştı bile izlerken. Oğuz daha da hızlandı burçede inlemeye başladı. Burçe oğuza tangasını gösterip artık çıkar şunu dedi oğuzda tek hamlede çıkardı. Sonra hasanla Mert’te madem soyunduk tam soyunup deyip üzerlerindeki spor atletleri de çıkardılar. Burçe oğuza sende çıkar dedi, Oğuz’da çıkardı üzerindeki spor atleti. Oğuz eline bir güzel tükürdü ve Burçe’nin amına mast yapmaya devam ediyordu, arada eliyle tokatlıyor Burçe’de inliyordu ve birden ban baktı sonrada oğuzun göğüs uçlarını emmeye başladı. Bundan çok hoşlandığımı bildiği için bana bakıyordu, artık ok yaydan çıkmıştı derken, tamam yeter abarttınız dedim, Burçe de tamam tamam rahatladım ben yeter dedi, Oğuz yerine geçti oturdu. Birden üçü birden ee bizde azdık napıcaz dedi, Burçe de gülerek 31 çekin boşalın dedi. Hasan neye bakarak dedi, Burçe’de beni gördünüz zaten bana bakarak boşalın dedi.

Devamını Oku…

Şişe Çevirmece Oynarken Sevgilimi Evire Çevire BÖLÜM 1

Merhabalar ben Cenk, 25 yaşındayım. 2 yıllık bir ilişkim var, sevgilimin adı Burçe. Burçe de 25 yaşında, sarışın, 180 boyunda, 65 kilo, beyaz tenli, diri memeleri olan tekne gibi bir göte sahip beli ince estetik harikası bir kız. Yüzü de çok seksi. Burçe’nin benden önce bir çok cinsel ilişkisi olmuş okulda sakso çekmediği çocuk kalmamış, arkadaşlarıyla kulübe gittiğinde bir erkeğe siktirmeden o geceyi tamamlamazmış, yani anlayacağınız cinsel olarak aktif libidosu çok yüksek bir kız. E tabi öyle harika bir vücudun hakkı güzel yarraklardır, yani hakkını vermiş vücudunun. Neyse biz sevgili olduktan sonra Burçe duruldu, yani çok sadık bir ilişkimiz vardı, gayet iyi de anlaşıyorduk. Fakat son zamanlarda cinsel hayatımız biraz durgunlaşmıştı. Neyse anlatacağım hikayeye geçeyim, yeni yıla, 2014’e girerken başımızdan geçti şimdi anlatacağım olaylar. Biz yine Burçe ile klasik yeni yıla nasıl girsek acaba diye tartışıyorduk, bu sefer bolca alkol alıp evde kendi halimizde yeni yıla baş başa girmeye karar verdik. Şişe Çevirmece Oynarken

İşte müzik dinler dans eder vs eğleniriz diye planlar yaptık. Bu arada burçeyi bir sürü erkek arkadaşı farklı partilere davet ediyor, kimisi ev partisine, kimisi cluba vs. Burçenin oğuz diye yakın arkadaşı var spor salonundan, oğuzunda hasan ve mert diye iki yakın arkadaşı var. Bu üçü yılbaşına beraber oğuzun evinde gireceklermiş, yine alkol parti oyunlar falan filan. Burçeylede yakın oldukları için burçeyide davet ediyor tabi burçe kabul etmiyor benle planı olduğu için ama içinde kaldığı çok belli. “Aşkım bak oğuzlar üç kişi, oyun falanda oynar eğlenirler acaba biz de mi birilerini çağırsak” dedi burçe, bende olabilir hayatım iyi fikir ama kimi çağıracağız ki dedim. “Arkadaşlarını falan çağır, ben de çağırayım” dedi, tamam dedim. İşte yazdım arkadaşlarıma ama hepsi farklı planlar yaptıkları için reddetti. Zaten yılbaşına kalmış saatler, kimse planını bozup gelemezdi.

Durumu burçeye anlattım senden ne var ne yok diye sordum, oda benzer bir durum yaşadığın, arkadaşlarının hep plan yaptığını söyledi. Sonra birden “aşkım eğer sanada uyarsa oğuzları çağırayım, onlar zaten 3 kişi oğuzlarda takılacaklarına gelsinler beraber eğlenelim hem kalabalık olursak oyunlar daha zevkli olur” dedi, ben de seninle başbaşa vakit geçirmekte yeterince keyifli sevgilim dedim. Burçe hemen surat astı, bende dayanamadım, tamam tamam çağır gelsinler, eğlenceli olur dedim. Neyse burçe hemen yazdı çocuklara, onlarda kabul etmişler, akşam 8 gibi geleceklermiş bize. Bizde burçeyle hazırlanmaya başladık, alkol falan aldık, geceki seksimiz için ona çok güzel kalçalarının arasında kaybolan bir tanga ve dantelli göğüslerini gösteren transparan bir bralet sütyen aldık. Üzerlerine de sadece simsiyah ufacık bir mini elbise giydi ve geceye hazırdı. Bende de pantolon ve tshirt vardı. Evde müzik açmıştık ve burçeyle içmeye başlamıştık, saat 8 oldu ve oğuzlarda geldi. Arabayla geldikleri için hiç kalın giyinmemişler şort ve kolsuz atletler girdiler içeri. bu arada oğuz spor salonunda personel trainer, diğer ikiside yine çok güzel vücutlara sahip sporcular. Zaten içeri girdiklerinde o dart şortlarına sığmayan bacakları, kalın etli baldırları dikkat çekiyordu.

Oğuzun fotoğrafını görmüştüm ama diğer ikisini ilk kez görüyordum, 3ü de iri yarı kaslı aygır gibi heriflerdi, bende kendimce uzundum ama onların yanında ufacık kalıyordum. Ellerinde de bir sürü alkol şişesi vardı, anlaşılan bu gece epey dağıtacaktık. Zaten hafiften kafası güzel olmuş burçe hemen yeni alkollere saldırdı ve içmeye başladı ama nedense çocuklar hiç bir şey içmiyorlardı, sanırım dağıtmak niyetleri yoktu. Biz burçemle beraber içemeye devam ettik. Burçenin bu kadar hızlı içmesi hoşuma gidiyordu, belki gece bana götünden verir hayalleri kuruyordum. Burçe daha önceki sevgilisi tarafından götünden ağlayarak sikildiği için benimle hiç anal yapmamıştı, kırmızı çizgisi ve bir daha asla yapmayacağı bir şeydi onun için anal seks. Ama yinede belki alkolün etkisiyle sevşer ve götünü siktirirdi diye umut etmedende geçemiyordum. Neyse Mert madem 5 kişiyiz hadi şişe çevirmece oynayalım dedi, yıllardır oynamamıştım, eğlenceli olabilir gibi geldi, hem başka napacaktık ki, o yüzden kabul ettim, fikir burçenin de hoşuna gitti,hemen çember yapıp yere oturduk.

Burçe benim yanıma oturmuş kafasını omzuma dayamıştı, karşımızda da 3’ü oturuyordu. Yere oturunca Burçe’nin zaten çok kısa olan elbisesi iyice kalkmış götü başı neredeyse açık hale gelmişti. Emindim çok rahat görüyorlardı götünü hatta bu gece için özel aldığımız tangasını. Bir kaç el öyle klasik normal sorular soruldu, bu arada bir kaç el sonra fark ettim hepsinin siki kazık gibi olmuştu. Zaten daracık şorta bacakları sığmıyordu hayvan heriflerin, kocaman sikleri de iyice şişince ağzımıza girecekti neredeyse, şortlarını yırtıp çıkacak gibi duruyordu üçününki de. Neyse oyuna devam ediyorum, Burçe çevirdi, hasanla bana geldi, doğruluk dedim, sikin kaç cm dedi, ben çok şaşırmıştım soruya ölçmedim dedim inanmadılar, Burçe araya girdi yüklenmeyin sevgilime dedi dudağıma bir öpücük kondurdu oyun devam etti. Ben çevirdim bu sefer, Burçe’de Hasan geldi. Hasan doğruluk dedi, Burçe’de de şimdi siktim seni hasan diyerek “söyle senin sikin kaç cm, serçe parmağımdan uzun mu onu söyle yeter” deyip gülmeye başladı. Beni savunduğu için bu durum hoşuma mı gitmeli yoksa başka bir erkeğe sikinin boyutunu sorduğu için kızsam mı bilemedim. Belki de hem beni korumak istemiştir hem de merak etmiştir, sonuçta kaç saattir gözünün önünde şortu delecek gibi duruyor, boyutunu merak etmesi doğaldı. Hasan 21cm dedi, Burçe siktir oradan diye gülmeye başladı, hasan inanmıyorsan bak kızım dedi, Burçe’de yok kalsın aman dedi. Ben çok şaşırmıştım, gerçekten hasanın siki 21 cm miydi, Burçe’de kesin şaşırmıştır, 21 gerçekten iri bir siki var demek, o pornolardaki kocaman erkeksi iri damarlı yarraklar gibi bir şey olmalıydı. Yani öyle geçmişte çok erkekle olmasına rağmen Burçe’nin bile pek gördüğü bir şey değildi eminim. Neyse oyuna devam ediyoruz ama arada Burçe’nin gözlerinin hasanın yarağına kaydığını yakalar oldum, hatta oda ne üçünün de yarraklarına bakıyordu. Hem de nasıl bakma, alkolün verdiği sarhoşlukla dalıp gidiyordu. Kolundan tutup sarstım aşkım iyi misin dedim, elimi bacağıma attı bir kaç saniye bacağımı ovuşturarak iyiyim aşkım iyiyim dedi. Elinin yarı bacağıma yatmış olan sikime gelmişti, herhâlde sikimi ölçüyor çaktırmadan gibi düşündüm. Burçe çevirdi hasanla bana geldi şişe. Hasan hadi bu sefer cesaret olsun dedi, bende biraz alkolün etkisiyle ulan hasan hiç inanmıyorum sana çıkar göster sikini dedim, hasanda olur mu cenk yenge var ayıp olmasın dedi, Burçe’ye döndüm, bebeğim bırak attığı kolpayı görelim sorun olur olur mu senin için dedim, Burçe’de valla aşkım sen bilirsin bana fark etmez zaten pornolarda görüyorum bir sürü sik dedi. Hasanda günah benden gitti dedi ayağa kalktı ve şortunu yavaşça çıkarmaya başladı, şortunu ve baksırını beraber indiriyordu, kalçasından indirirken o koca şişmiş siki bokserına takıldı ve sonra şap diye karnına vurdu ve sallanmaya başladı. Siki gerçekten kocaman ve kalındı, epey damarlı ve çokta sert duruyordu. Çok acayip bir ortam vardı herkes yerde oturuyor, hasan ayakta duruyor, kocaman siki de Burçe’nin tam yüz hizasında sallanıyordu. Burçe birden “ oh one lan, at siki gibi bu” diye çıkıştı. Hasan da “Bak ne oldu inanmıyordunuz” dedi. Burçe ve ben şaşkın şaşkın bakıyorduk” Burçe “oha ya gerçekten çok büyükmüş, hiç bu kadar büyük görmedi mi şu damarlara baksana yuh “ dedi. Hasan da öyle malafatı meydanda şekilde oturdu tekrar. Oğuz araya girerek olum böyle mi oturacaksın manyak mısın, giyinsene üstünü dedi. Hasan bana sordu, enişte sorun oluyorsa giyineyim dedi. Mert’te araya girdi, abi zaten herkes soyunacak bu oyun böyle değil mi dedi, bende doğru evet oluyor böyle şeyler bu oyunlarda dedim. Bu sefer de araya Burçe girip” ben hiç soyamam kendimi valla “ dedi. Hasan da” ya tabi soyunma zaten ama bu asla diye bir şey olmaması lazım bu oyunda, yani cesaret demenin ne anlamı kalır o zaman” dedi.

Ben de araya girip, tabi doğru diyorsun ama herkesin kırmızı çizgisi vardır dedim. Mert de o zaman herkesin yapmayacağı bir şey seçme hakkı olsun dedi, Burçe de atladı ve tamam o zaman ben kendimi soymam dedi. Neyse oyuna devam ediyorduk, Mert’e ben çıktım, ee bari sende çıkar pantolonunu seninkini de görelim dedi bana. Bende burçe’ye baktım, kafasıyla onayladı, çıkardım pantolonum ve baksırımı, alkolden dolayı pek kalkık değildi öylece iniş şekilde düğme gibi duruyordu sikim. Burçe’nin biR an yüzü düştü hissettim. Kısa bir sessizlik oldu sonra devam ettik oyuna, bu arada Burçe içtikçe içiyor alkolü. Oğuz çevirdi, burçeye mert geldi, Burçe “ ulan mert, sen sevgilimi soyarsın ha, sen de git Hasan’ın sikini tut” dedi. Birden herkesten yuh sesleri geldi, Burçe artık hiç utanmıyordu. Mert yaparım ama hesabını sorarım bak diyordu, burçe de hadi bakalım dedi. Mert hızlıca hasanın sikini tutup bıraktı, burçe itiraz etti, ohoo biz bir şey göremedik dedi. Burçe Mert’i baya kızdırıyordu, mert de “süre vermedin, tut dedin tuttum” dedi. Haklıydı tutmuştu sonuçta.

Burçe de “Bir dahakine sürede veririm görürsün sen” dedi. Mert de görelim yenge dedi. Bu sefer Mert’e Burçe geldi, Burçe cesaret dedi, mert de “hadi sende elbiseni çıkar” dedi. Burçe itiraz etti, yok ben çıkarmam demiştim dedi. Mert de “ tamam o zaman cenk çıkarsın” dedi, Burçe yüzüme baktı onay bekledi, ben bilmem bebeğim dedim. Burçe “hem hava sıcak hem zaten sadece elbise çıkacak zaten hayatım, tamam hadi çıkar ben soracağım o Mert’e“ dedi. Burçe ile beraber ayağa kalktık, Burçe önünü bana döndü, yani götü çocuklara dönmüş oldu, elbisesini tutup kollarının üstünden çıkardım, yavaşça önce koca götü, sonra tüm bedeni açığa çıktı. Zaten tanganın da ipi götünün arasına kaçtığından sevgilimin tüm o koca götü tamamen gözleri önünde sergileniyordu şuanda. Sonra yere geçtik tekrar , Burçe mertle oğuzun önüne bakıp, ulan Abazalar hemen kaldırdınız dimi dedi. Oğuzda ne yapalım Burçe yani o görüntüde normal, bizde insanız dedi, güldü Burçe’de, hoşuna gitmişti sanırım beğenilmek. Sonra benim sikime baktı ve hala inikti, bakın benim sevgilime abaza değil, öyle bir iki göte kalkmıyor hemen siki dedi. Mert de araya girdi bizimki kalkık değil şuan dedi, Burçe nasıl yani dedi, Mert de baya işte dedi, herkes soyundu bende soyunuyum madem, yoksa inanmayacaksınız, senin götüne kalmadık Burçe hanım dedi. Mert de çıkardı şortunu onunki de kocamandı. Burçe oha ya dedi, buda Hasanınki gibi, olum nasıl yaptınız bu sikleri, spor salonunda orası ile mi çalışıyorsunuz dedi. Mert de hormonel dedi, Burçe hmm dedi. Devam ettik oyuna, bana Oğuz geldi, aklıma soru gelmedi, mert madem herkes çıkardı oğuz da çıkarsın onunkini de görelim dedi. Ben Burçe’ye baktım, kafasıyla onayladı. Tamam oğuz sende çıkar şortunu dedim, oda çıkardı, onunki de Mert ve Hasanın gibi devasa iri dik ve damarlıydı, şekilleri falan da çok düzgündü.

Devamını Oku…

İçimdeki Öfke Bölüm 3

İçimdeki Öfke

A: Yok abla, hatta ben gideyim!

Nereye?

A:…

O an Aras’a ne oldu bilmiyordum. Gömleğini ve ceketini alıp kapıyı açtı sonra da sertçe çarparak çıktı.
Hemen arkasından kapıya koştum ama çoktan aşağıya inmişti.

Saat gece 1.42 bu saatte nasıl taksi bulacaktı, hem dışarıda dolu yağar gibi yağan yağmur’a çıkarsa ıslanarak ağır bir şekilde hasta olabilirdi.

Hemen salona gittim ve perdeyi çekip aşağı bakmaya başladım. Daha Aras’ı dışarıda göremiyordum. Belki de çoktan gitmişti.

Biraz daha bekledim. Tam perdeyi kapatıp içeri dönecekken, Aras yolun karşısına doğru yoğun yağmurun altında yürüyordu.

Kaldırıma çıktı ve bir sağına bir soluna bakarak bir taksi’nin gelmesini bekliyordu, yağmur bir mermi gibi vücuduna düşüyordu.

Ayriyeten buradan gördüğüm kadarıyla bir şey onu etkilemiş olmalı ki, huzursuz görüntüsü iyice artmıştı.

Bir an kafasını yukarı doğru kaldırdı ve pencereden onu izleyen bana doğru, baktı.

Sonra da Aras bildiğin etrafında bir deli gibi dönmeye ve dengesiz hareketler etmeye başlamıştı.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken, gözlerimin önünde tam o esnada yere çivi gibi çakıldı.

Hemen, anahtarımı aldım ve hızlıca merdivenlerden koşarak indim.

Kapıyı açtığımda, yağmur daha fazla şiddetlenmiş yol bildiğin sulama kanalı gibi olmuştu.

Fakat, buna aldırış etmeden ayaklarım suyun içine gire çıka karşı kaldırıma koştum. Kaldırıma geldiğimde Aras’ı sırtüstü çevirdim ve ilk baş nefes alıyor mu diye kontrol ettim.

Çok şükür! Bir sorun yoktu hemen telefonumu açıp ambulansı arayacakken bir anda Aras elini koluma attı.


Aras:

Birisi’nin yağmur suyuna çarparak çıkan, karışık adım atma seslerini duymuştum, beni sırtüstü çevirdi.

Kim olduğuna bakmak istiyordum ancak içimdeki o şey benim gücümü emmişti gözümü bile açamıyordum.

Bir anda tuş seslerini duymamla ne kadar zorlansam bile elimi ona attım ağzımdan tek çıkan şey o an “bir şey yok sadece beni evime gitmek istiyorum lütfen” diyebilmiştim.

Çok yorgun ve umutsuz bir halde yatıyordum. Belki gelen kişi bir soyguncu ya da öylesine geçen biri olabilir.

Belki bana yardım bile etmeyebilirdi ama yüzünü görmediğim için ne amaçla gelebilir düşünemiyordum.

Güzel bir ses kafamın içinde “Aras haydi kalk canım lütfen” diyordu.
Rüya gibiydi aslında her şey. Fakat, fakat? Evet bu sesi yine duydum!

Ve tekrar daha duydum. Birisi beni kaldırmaya çalışınca gözlerim bütün ağırlığa rağmen açılabilmişti ve gördüğüm tek şey Derya abla’nın güzelliğiydi…


Derya:

Aras Canım lütfen birazcık bile kendini hareket ettirebilsen gerisi kolay haydi canım.

Birazcık adım atabilse onu evime götürebilirdim. Aras bir dakika ardından biraz da olsa kendine geldi ve benden destek alarak kısa adımlar atmaya başladı.

O an nasıl oldu bilmiyorum ama ağır olmasına rağmen ona destek olabiliyordum. Ayaklarımız yolda suya bata çıka karşıya geçiyorduk.
Ara sıra, Aras’ın ayakları sendeliyordu.

Sonunda iki adım daha attık ve apartmanın kapısından içeri girdik.

Aras’a baktığımda gözleri yarım açık halde bana bakıyordu “Hadi biraz daha adım atalım çok az kaldı şu merdivenleri de hallettik mi evdeyiz” dedim.

[5 dakika sonra]

Oh sonunda! Vardık Aras geldik evimize canım!

Kapıyı açmamla beraber Aras ile birlikte yere yıkıldık. İkimizde derin derin nefes alıyorduk.

Bir an Arasın yüzüne baktığımda hafif hafif gülüyordu.
O gülünce, ben de deliler gibi gülmeye başladım.

Bir süre güldükten sonra Aras’ın tekrar kalkmasını sağlayıp banyoya doğru götürdüm. Aras yine gözleri kapanacak gibi olduğu için üstünü ben çıkarıyordum, kendisi de itiraz etmiyordu.

Üstünü çıkarmıştım fakat altı kalmıştı. Ya çıkaracaktım ya da böyle ona su tutacaktım.

Aslında çıkarsam sorun olmazdı, daha önce eski sevgililerimin vücudunu görmüştüm Aras benim kardeşim gibiydi ne sorun olabilir di?

Aras ilk baş pantolonuna el atınca ellerimi bileklerinden tuttu.

Ben de ona “Merak etme yıkanman lazım çok ıslaksın hasta olabilirsin” demiştim.

Yavaşça ellerini bileklerimden çekti. Altını da çıkarınca sadece boxer ile kaldı. Sıcak suyu açtım ve Aras’ı küvete soktum.

[10 dk sonra]

Aras’ı yıkarken bir nebze olsa bile kendine gelmişti, duş aldırdıktan sonra yavaştan ellerimden destek almıştı. Hâlâ gücünü toplayamamıştı.

Ayağa kalkınca istemsizce gözüm aletine takılmıştı, hemen gözlerimi o taraftan çekip, kendi kendime başka bir tarafa bakıp öylece duruyordum.

Aras bir ara seslenmişti fakat kafamda hâlâ kendimle çatışıyordum.

Bir an eliyle bana dokununca kendime gelmiş ve hafifçe irkilmiştim.

A: Abla iyi misin?

!… İyiyim, iyiyim sadece bir an daldım kardeşim. Sen iyi misin?

A: Abla iyiyim ama, ş-şey boxer var mı fazlalık?

Ben yine bir aptal gibi sanki az önce görmemiş ve bilmiyormuş gibi yine altına doğru baktım.

Aras’ın cinsel organı hala ayaktaydı ve hafifçe boxer’ı delecek gibi hareket edince hemen elimi saçıma attım ve birazcık kaşıdım.

A: Abla var mı yok mu?

E-evet var özür dilerim düşünüyordum.

Hemen getiriyorum 1 dakika bekler misin canım?

A: Tamam Abla’m bekliyorum.

Hemen kapıdan çıktım ve arkamdan da kapattım. Hızlı adımlarla giderken içimde bir gariplik hissettim. Tatlı bir ateş vücudumu ısıtıyor ve zevk veriyordu.

Odama varınca hemen babamın eski eşyalarına baktım ve çekmecede 3 tane boxer buldum.

Aldığım gibi tanesini aldım ve hızlıca Banyo’ya döndüm.

Döndüğümde Aras ayakta beni bekliyordu ve elini bana uzattı bir an öyle durdum sonra Aras’a bakınca boxer’ı istediğini anladım.

Eline bıraktığım gibi, bornozu da makinenin üstüne bıraktım ve sonra da odama geçtim.

Yatağın üstüne oturunca son 5 dakika içerisinde sanki 5 dakikadan daha fazla fazla şeyler yaşamış gibiydim.

Kendi kendime soru sorar hale gelmiştim “acaba oraya baktığımı gördü mü? -Yok canım ne görmesi zaten fark etmeyecek kadar yorgun ve halsiz.” bunu tekrar tekrar kendime diyerek, sadece kendimi avuttum.

Dışarıdan Aras bana “abla nereye geçeyim?” dedi.

Aras, sesime doğru gel balım.

[Kapıyı tıklatır]

Girebilirsin canım, gel içeri!

Otur bakalım temiz kıyafetler ayarladım sana. Saç kurutma makinesi de burada!

A: Teşekkür ederim abla. Yani nasıl oldu bilmiyorum ama kendimi çok kötü hissettim ve son gördüğüm şey senin suratındı.

Şu an biraz iyi gibisin canım! İyi ki seni yukarıdan izliyordum yoksa bakmasam belki orada başkası seni ya görecek ya da üstünde ne varsa alıp kaçabilirdi.

A: Haklısın abla…

Hem Aras neden gitmek istedin, sana kalma dedim mi ki ben? (sinirli)

A:…

Nasıl yağmur yağıyor saat kaç ıslanıp hasta olabilirsin bunu da mı görmüyorsun, düşünmüyorsun canım? (sinirli)

A: Ne desem şu an o kadar saçma gelir ki abla. Yani neden bilmiyorum kendimi iyi hissedemedim ve çıktım gittim.

Neyse, neyse ne olur ne olmaz sana ben bir çorba yapayım. Sen giyin hapta vereyim sana yemekten sonra ne olur, ne olmaz.

(KAMU SPOTU: SADECE DOKTOR KONTROLÜNDE İLAÇ KULLANINIZ)

Odadan çıktım ve mutfağa gidip hemen bir tarhana çorbası yapmaya başladım.


Aras:

Derya abla odadan çıkınca giyinmeye başladım üzerimde bitmeyen büyük bir yorgunluk ayriyeten de sanki koca bir ağırlık var gibiydi.

Kendi kendime yaptığım şey aklıma geliyor gözlerimi açıp kapattığımda aklıma Derya Abla’nın külotunun kokladığım geliyordu.

Giyinirken bile verdiği kıyafetlere de acaba bu koku bulaşmış mı diye hepsini bir köpek gibi kokluyordum.

Ama o güzel ve azdırıcı koku sadece onun külotunda olmalıydı…

Üstümü giydim ve ümitsiz bir şekilde saç kurutmayı fişine takıp saçlarımı 5 dakika boyunca fönleyip kuruttum.

Haydi kalabalık olmasın da şu saç kurutma makinesini yerine koyayım…

Kalktım ve etrafıma baktım bir sürü çekmece yoktu aslında sadece bir dolap vardı, yani bu odanın içinde.

O zaman dolabına koyayım sorun olmaz galiba?

Kapağı açtığım da bir sürü eşya vardı küçücük saç kurutma makinesini nereye koyabilirdim ki?

Dolapların bazılarında çekmece bölümü olur normalde, evet bunda da var ama ağzına kadar tişörtle dolu.

Acaba şu kapı neyin nesi?

Denemekten zarar gelmez bir oraya bakayım…

[Kapıyı açar ve…]

(yutkunma sesi)

… Bu b-bu ne böyle be. Oğf fena bir sürü fantezi iç giyim malzemesi!

Koca bir oda bunlarla doluydu.
Hayır Derya abla’nın böyle fantezileri olamaz ki? Yıllardır beraberiz azgın biri gibi görünmezdi yani evet ateşliydi ama böyle bir kafa yapısı ve ruhu yok gibiydi???

Misal bunlar ne yani?

Çıt çıtlı transparan badi, jartiyer takımları, vücudu saran külotlu çoraplar.

Küçük aralıklı fileli çoraplar ve daha fazlası. En güzelleri de dantelli külotlar. Yani aklım almıyor ki?

Ayrıca bunlar Derya Abla’nın götüne nasıl oturuyor acaba? Aklım almıyor?

[1.68 boy, ela göz, hafif buğday ten, beline uzanan ince tel saçları, ince beli, orta boy memeler, lana rhoades gibi bir kalça yapısına ve ince ama şekilli bacaklara, küçük ayakları vardı]

Abi bu ne böyle?

Şaka mı bu elektrikli dildo, pembe kırbaç bile vardı. A-acaba Derya abla kendine mi yoksa varsa birilerine mi vuruyordu ya da vurdurtuyordu?

Daha baksam mı yoksa farketmeden çıksam mı? Ne yapsam bilmiyorum ki.

Şu an Derya abla kafamda çok değişti, annesi’nin olabilir mi demek istemiyorum zaten annesi öldü?

Yani bazıları neredeyse sıfır gibi zaten bu sebeple bunlar annesine ait olması imkansız.


Derya:

Kolum koptu be sonunda pişti.
Hemen tabağını koyayım Aras’ın.

Limon ve ekmekte keseyim az bir şey.
Tamamdır hazır.

(Bağırarak) Arasss! Arasss? Arasss?
Hayda uyudu mu acaba?

Bir bakayım.

Kordiorda yürürken acaba uyudu mu düşüncesi vardı içimde umarım uyumamıştır o kadar çorba yaptım hem haplarını da içmedi.

Kapıyı açtım…

Aras?

A: E-evet abla?

Sana seslendim duymadın mı?

A: Dalmışım abla kusura bakma bunları nereye koyacağız dolaba baktım bir an ama yer bulamadım şu kapı’nın olduğu tarafta koyacak bir yer var mı?

Bir an hızlıca kapıya yönelince hemen aklıma kendi fantazi giyimlerim olduğunu hatırladım.

Durr!

Orası değil sen bırak ben koyarım sonra ablacım.

A: Neden abla’m burasıysa elimdeyken koyayım yerine!

Ya sen bırak ben hallederim!

A: Tamam ablacığım.

Aras yavaşça odadan çıktı ben de hemen kapıyı açtım, göz ucuyla baktım her şey aynı ve yerindeydi.

Her şey öyle duruyorsa, demek ki görmemişti!
Hem görmemesine sevindim ama ayriyeten de neden bilmiyorum ama içimde kendimce bir gariplik hissettim yeniden.

Aras’ın yanına döndüğümde koyduğum çorbayı afiyetle içiyordu.

Yanına geldim ve saçlarını okşamaya başladım ben okşarken ağzını sildi ve elimi öpmeye başladı.

Elimi her öptüğünde sanki o sıcak öpücükler başka yerlerime dokunuyor ve bana anlayamadığım bir haz veriyordu.

Ama buna rağmen, araya sınır koymak zorundaydım.

Elimi yavaşça çektim ve Aras’ın yanına eğildim. Sonra küçük bir ödül verir gibi hemen dudağının bitimine bir öpücük kondurdum.

Aras’a baktığımda gözleri parlamıştı bana tatlı tatlı bakıyordu, hafif bir gülücük vardı suratı’nda ama ayriyeten de bekliyordu. Evet belki devamı olur mu diye ya da sadece teşekkür amaçlı bekliyordu.

Çorbasını bitirince kalktı hemen temizlemeye kalktı ancak kendisine “ben temizlerim” demiştim.

Elinde duran tabağı yavaşça aldım ve sonra da yıkamaya başladım.

Ben deterjanı sünger döktüm ve köpürtüp tabağa sürtmeye başladım.

O esnada Aras arkamdan bana yaslandı memelerimi kollarıyla kapladı, kafasını omzuma attı, boynuma sıcak öpücükler konduruyordu.

Ablam, iyi ki varsın diyor, öpmeye devam ediyordu. Vücudu tenime daha fazla değmeye başlamıştı.

Aramızda artık boşluk kalmamış Aras bütün ağırlığını bana vermiş, tezgâha yapışmış halde duruyordum.

Elimde tuttuğum tabağı yıkamaya devam ederken, yanaklarım kızarıyor, nefes alış verişlerim gittikçe artıyor.

Yüzümdeki gülümseme, içimdeki o ateş ve terlemeye başlayan vücudum, kendimi kontrol etmekte zorlanıyorum.

Neden bilmiyorum kalçalarımı hiç anlamadığım kadar istekli ve ateşle Aras’ın önüne bastırıyordum.

Kendimi artık onun vücuduna bırakıyordum.

Ancak kafamda bir taraf bana “dur” demeye başladı, içimde ki bir yerde, daha doğrusu uzak bir yerde bir şey bana “dur o Aras, o senin tek kardeşin” diyordu.

O an sanki gözlerim rüyâdan açılmış gibi oldum ve kendimi dizginledim.

Ne kadar dalmışsam aslında tabağı temizlemiş, hatta su boşa akıyor elimde kirli bir bez duruyordu.

Elimdeki bezi sıktım, sonra da yıkadım ve hemen kendimi Aras’tan kopardım.

Aras’ın yüzü bir an şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor. Bana “Şimdi ne oldu da kendini benden uzaklaştırdı?” der gibi bir hâl almıştı.

Sesim titreyerek Aras’a “Haydi artık uyuman lazım” demiştim. Yatağını zaten lavabo’da dururken hazırlamıştım.

Hemen salona boynu bükükler gibi geçerek, gitti ve sertçe gece lambasının kablosunu çekip kapattı.

Ben ne kadar bir şey demek istesem de ağzımı açsam da kelimeler ağzıma gelmiyor bir şey söyleyemiyordum.

Belki de böylesi uygun du, ama bir yandan kafamda kendimle itişiyor “cidden uygun mu? Belki de sen artık güvendiğin birinin kollarına kendini bırakmalısın.” diyordum.

Ama her ne kadar az önce kendimi kaptırıp o ateşi az bile olsa yaksam da içimde bir yer Aras’ın benim hayatımdaki yerini sorgulamamı tembihliyordu.

Ben de ışıkları kapattım ve odama doğru gitmeye başladım ama her iki adım attığımda kalbim parça parça oluyordu.

Ancak neden böyle oluyordu, az önce olanlar mı buna sebep oldu yoksa ben cidden mi Aras’a karşı farklı bir şey mi hissediyordum.

Tekrar yürümeye başladım. Odama girdiğimde ışığı açtım ilk baş yatağa oturdum ve öylece durdum sadece durdum. Ne düşündüm ne de bir şey yaptım.

Yere baktım iç çekerek. Kafamı ellerimin arasına aldım. Derin bir nefes aldım bütün oksijeni çiğerlerime doldurur gibi koca bir nefes.

Kafamı kaldırdım elimi lambaya attım, sonra da ışığı kapattım ve ben de yattım…

-Arkadaşlar merhaba kusura bakmayın geciktim biraz yoğundum iş görüşmeleri vesaire falan bu sebeple de yazamadım bir kısmını da bugün tamamladım. Umarım beğenirsiniz.

-İYİ OKUMALAR AMINA KOYAYIM-

İzmir Tatilim – 2

Sabah 9 da uyandım ve telefonuma baktığımda Buse’den iki cevapsız arama ve bir mesaj gördüm. Mesaja baktığımda beni kahvaltıya bekliyordu zaten bende çok acıkmıştım. Hemen Buse’yi arayıp müsait olup olmadığını sordum

E- Alo Buse kusura bakma ya uyuyordum görmemişim.

B- Gece ne yaptında bu saatte uyandın uykucu.

E- Gecenin bir yarısı odaya girdim biraz da telefonla takıldım.

B- Ohoo neden uyuya kaldığın belli neyse hadi kahvaltı hazır gel.

E- Tamam tamam kızma.

Üzerimi giyip odasına çıktım zile bastım kapıyı açtı ve içeri davet etti, birlikte güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Buse

B- Bugün ne yapacaksın Emin?

E- Halamlara gideceğim onları çok özledim.

B- Bende beraber denize gidebilir miyiz diye soracaktım.

E- Eğer istersen beraber halama gidip sonra denize gidebiliriz.

B- Evet süper olur hemen hazırlanıyorum.

E- Ben lobide bekliyorum

B- Tamam

Ben lobiye indim ve Buse’yi beklemeye başladım. Tam bu sırada yanıma bir kız geldi hemen ufak bir şekilde süzdüm 1,68 boy, ela gözlü, sarı saçlı, orta boy meme ve göte sahip bir kızdı. Selam deyip yanıma oturdu ben de aynı sekilde selam verdim. Ayaküstü bir sohbet oldu ismi Selin imiş güzel bir kızdı tam sikmelik diye aklımdan geçiriyordum ki Buse geldi. Selin ile de Buse tanıştı. İnstadan birbirimizi ekledikten sonra ayrıldık oradan. Halamların evi otele çokta uzak olmadığı için yürüyerek gittik yolda Buse bana

B- Ne kadar hızlısın öyle ayaküstü kızla nasıl sohbet etmeye başlamışsın

E- Öyleyimdir ama çokta beğenmedim kızı

B- Neden bence kız gayet güzeldi

E- O kadar makyajla bir zahmet güel olsun Buse

B- Evet, gerçekten abartı bir makyajı vardı

Biz bunları konuşurken eve varmıştık zaten. Zile bastım, kapıyı eniştem açtı ve beni gördüğüne çok sevindi içeriden halamda geldi ve o da ufak bir şaşkınlıktan sonra bana sarıldı ve Buse’yi süzmeye başladı. Sonra bana bakıp aferin dercesine bir bakış attı. İçeri geçtik ve havadan sudan konuşuldu Eniştem Salih bana

S- Üniversitesi nerede okuyacaksın aslanım

E- Enişte ne yalan söyleyeyim burası çok güzel hiç gidesim yok, burada okumak isterim açıkçası

S- Tamam aslanım sen istediğin zaman bana söyle sana bir ev ayarlayayım biliyorsun emlakçı tanıdıklarım çokturl

H- Tabi olum istersen ev bulana kadar burada da kalırsın annenlere söyle sonrasına bakarız

S- Bu arada hanım kızımın kim hiç soramadık sevgilin galiba

Baktım Buse’den ses çıkmıyor gözlerime bakıyor bende hiç gözümü ayırmayarak

E- Evet enişte sevgilim okulumuzun bizi götürdüğü bir gezide tanıştık

Halam ve eniştem bu cevabıma sevindiler Buse’de ise bir huysuzluk yoktu aksine mutluydu ve gözlerimin içine bakıyordu. Kahvelerde içildikten sonra “Artık bize müsaade” deyip kalktık. Halamlardan çıkınca Buse’ye özür diledim o da sorun olmadığını söyledi. Birlikte plaja geldik ve insanların çok olmadığı bir yere geldik, boş bulduğumuz şezloglara uzandık ve Buse bana güneş kremi sürüp süremeyeceğimi sordu seve seve kabul ettim. Buse yüzüstü yattı ve bende masaj yapar gibi kremi sürmeye başladım. Buse’den ara sıra inlemeler geliyordu bende bundan aldığım güvenle daha ileri gidiyordum artık ellerim bir sütun gibi bacaklarında bir belindeydi artık dayanamadım ve bacaklarına yaparken hafif yukarı doğru çıkıp “yanlışlıkla” amına elimi değdirdim aman Allah’ım sırılsıklamdı. Buse’ye artık onun bana yapmasını rica ettim ve ben bu sefer yattım o da aynı şekilde beni olabildiğince tahrik edecek şekilde kremi sürdü ve denize girdik. Birbirimizle şkalaşıyorduk ki biz fark etmeden akşam olmuş. Buse’ye denizden çıktıktan sonra bira içip içmeyeceğini sordum. “İçerim ama ben pek dayanıklı değilim 3 ten sonra sarhoş oluyorum” dedi. Peki deyip ikimize de birer tane aldım dediği gibi birinci birası bitince çakırkeyf olmuştu birlikte sahilde yürüyorduk ki ayağı kayıp tam düşecekken belinden kavradım ve tuttum. Tam bu sırada yine o bakişlarından attı, artık ne olacaksa olsun deyip dudaklarından öptüm. Hiç itiraz etmedi aksine dudaklarımı koparırcasına öpüyordu. Buse’yi yere indirdim ve otele doğru hızlı adımlarala yola koyulduk.

Ders Çalışamadım – 2

2. Bölüm: Özlem Arzularına Karşı Koyamıyor

Salondaki kısa sohbetimiz bittikten sonra, Özlem çalışmak için onun odasına geçmemizi önerdi. Sırt çantamı tek omzuma yükledim ve kızın yatak odasına yöneldim.

Özlem’in odası, evden tamamen ayrı bir atmosfere sahipti. Perdeler tamamen çekili olduğu için karanlık ve kuytu görünüyordu. Okul üniformaları, yatağın üzerine saçılmış bir haldeydi. Hemen yanındaki duvarı ise eski rock sanatçılarının posterleri süslüyordu. Tahta çalışma masasının üstünde nispeten büyük bir test kitabı ve defter yığını vardı. Masanın yanında ise rafları tıka basa dolu bir kitaplık duruyordu. Bildiğim bir kitap var mı diye raflarda göz gezdirdim, ama zaten çok okuyan bir insan olmadığımdan başlıklardan hiçbiri tanıdık gelmedi. Özlem’in perdeyi çekmesiyle karanlık odaya bir anda gün ışığı doldu. Yatağın üstüne rastgele fırlatılmış giysilerin arasındaki iç çamaşırı da işte o an dikkatimi çekti.
(G: Gökhan, Ö: Özlem)

Ö: Pasaklılığımın kusuruna bakma, okuldan geldikten sonra toplama fırsatım olmadı.

G: Yok yok, sıkıntı yok. Ben de çok titiz bir insan sayılmam zaten. Odan çok güzelmiş.

Gülümsedi,

Ö: Teşekkürler. Şey, hangi konudan başlamak istersin? Zorlandığın bir konu varsa ona yükleniriz.

G: Galiba hepsi? Bilmiyorum, bu sene geometriyi gerçekten siklemedim. Senin için sorun olmayacaksa baştan sona özet geçebilir miyiz?

Ö: Sıkıntı olmaz, benim içim de hatırlatma olmuş olur hem.

Mutfaktan bir sandalye kaptım ve Özlem’in yanına kuruldum. O, ders kitaplarını çıkartmıştı bile. Gerçekten de kitabın başından başlayarak konuları özet geçmeye başladı. Hevesli ve iyi bir çalışma arkadaşıydı. Yumuşak bir sesi ve sakin bir mizacı vardı, ama güzelliği dikkatimi dağıtıyordu. Onu dinlemeye çalışıyordum, gerçekten çalışıyordum ama dikkatim hep cropunun dekoltesinden görünen göğüslerine takılıyordu. Beş-on dakika boyunca Özlem’in üçgenlerden, açılardan ve geometride işlenilen başka her ne varsa ondan bahsetmesine odaklanabilsem da, sonra zihnim onu bütün çıplaklığıyla siktiğim senaryolara kayıyordu. İnce dudaklarının sikimi kavradığını görmek, göğüslerini sıkmak, bana haz verdiğini hissetmek, güzel suratını döl ile kaplamak istiyordum. Bu kadar erotik düşüncelere kapıldığını düşünmesem de, Özlem de ara sıra yüzüme kaçamak bakışlar atıyor, bedenime hayranlık dolu gözlerle bakıyordu. Ergenliklerinin baharında iki liseliydik nasıl olsa, bu normaldi.

Zavallı kız, konudan saptığımızı fark ettiği anda pes etmeden anlattığı konuyu veya çözdüğü soruyu tekrar ediyor, döngü yeniden başlıyordu. Yaklaşık yarım saat boyunca bu şekilde ders çalışmaya çalıştık. Ergenlik işte, yarınki sınavda batıracağımı bilsem de damarlarımda deli gibi pompalanan hormonlarım, her türlü mantıklı düşüncenin önüne geçiyordu. Geometri sikimde bile değildi o an, ben Özlem’i istiyordum. Bunu bilmem imkansızdı tabi ama muhtemelen Özlem de benzer şeyler düşünüyordu. Yine suratıma bakarak dalıp gitmişti ki:

Ö: Bu gün biraz dikkatim dağınık. Kusura bakma, aynı şeyleri tekrar tekrar dinlemek zorunda kalıyorsun.

Gözlerimi göğüslerinden kaçırdım ve atıldım:

G: Yok yok, özür dilemene hiç gerek yok. Asıl dikkati dağınık olan benim.

Kız, iç çekti.

Ö: Ders çalışma seansı pek verimli geçmedi galiba. İstersen bir mola verelim, hem benim de lavaboya uğramam gerekiyor. Sonrasında devam ederiz çalışmaya.

Özlem’in tuvalete gitmesiyle odada tek başıma kalmıştım. Zengin kitaplığını inceliyordum ki, aklıma yatağındaki kıyafetlerin arasındaki iç çamaşırı geldi. Orada olduğunu teyit etmek için göz attım; ince külot, okul üniformasının yanında, öylece yatıyordu. Ergenliğimin ve azgınlığımın verdiği aptal cesaretiyle, aklıma bir fikir gelmişti. İç çamaşırını elime aldım ve burnuma bastırdım. Özlem’in amının kokusunu derin bir nefesle içime çektim. Sikim beton gibi olmuştu, sınıf arkadaşımı sikmeyi hayvani bir içgüdüyle istiyordum. Yakalanma korkusuyla yerine bıraktım, ama saniyeler sonra dayanamadım ve iç çamaşırını yine suratıma bastırdım. Kokuyu içime çektikçe, Özlem’in mavi gözleri, kumral saçları ve mükemmel göğüsleri gözlerimin önüne geliyordu. Sikim pantolonumu parçalayacak gibi hissediyordum.

Beş dakika sonra, Özlem’in tuvalet kapısını çarpmasını duydum. Alelacele toparlandım, iç çamaşırını eski yerine koydum ve az önceki yerime geçtim. Ne kadar gizlemeye çalışsam da, pantolonumun üzerinden erekte sikimin hatları oldukça net bir şekilde seçiliyordu. Özlem odaya geldiğinde, çalışma masasının önündeki sandalyeye kurulmuş, telefonuma bakıyordum. İçten içe, bu kızı sikmeye kararlıydım.

Ö: Bir on-yirmi dakika sonra çalışmaya yeniden başlarız, senin için sıkıntı yoksa.

Özlem’e döndüm

G: Benim için sıkıntı yok. Kusura bakma, kafam biraz dağınık bugün. Biraz daha iyi odaklanmaya çalışırım bu sefer.

Ben Özlem’e bakıyordum ama o bana bakmıyordu. Pantolonumdaki potluğu tişörtüm ile gizlemeye çalışmıştım, ama başaramamıştım. Özlem, pantolonuma rağmen görünen sikimi fark etmiş olmalıydı.

Kız, gözlerini kaçırdı.

Çalışmaya başlayana kadar zaman öldürmek için yatağın üstüne bağdaş kurduk ve havadan sudan konuşmaya başladık. Birbirimize utanç verici küçüklük anılarımızı anlattık, garip tanıdıklarımızdan bahsettik, sevdiğimiz filmleri listeledik… Özlem ile konuştukça, kızın beni arzuladığını daha net bir şekilde hissediyordum.

Anlık bakışlar, imalı gülüşler, sevecen el kol hareketleri: ikimiz de ne istediğimizi biliyorduk. Asıl soru, ilk adımı kimin atacağıydı. Bir zaman sonra sohbetimiz de durgunlaştı. Özlem vücudumu baştan sona süzerken, biraz sabırsızlanmaya başlamıştım.

Az sonra gözleri, yine erekte sikime kaydı. Hatta bakışlarını ondan ayıramadığını hissettim. Özlem suskundu. Ben merakla izlerken, hiçbir şey demeden, ojeli parmaklarını bacağım boyunca gezdirdi. İşte başlıyorduk. Gözlerimiz adeta transa geçmiş gibi birbirimize odaklıyken, kızın elleri pantolonumun üzerinden yarrağımı okşamaya başladı. Başımı ona yaklaştırdım ve narin dudaklarına bir öpücük kondurdum. Bir öpücük daha, sonra bir öpücük daha. Nefes alış verişi hızlanmış, bariz şekilde heyecanlanmıştı. Parmaklarını üzerinde gezindirdiği sikim ise yeniden sertleşmeye başlamıştı. Ben onun boynunu ve dudaklarını öperken, o da belime uzandı.

Özlem, biraz zorlansa da kemerimi çıkartmayı başardı, sonra ise düğmemi ilikledi ve fermuarımı açtı. Bedenimi, yatağın ucuna oturacak şekilde döndürdüm, bir yandan da Özlem ile yiyişmeye devam ediyordum. Yataktan indi ve bacaklarımın önünde, dizlerinin üstünde yere oturdu. Aceleyle pantolonumu indirdi ve külotumu sıyırdı. Benim azgın bakışlarım altında, artık gün yüzüne çıkmış olan yarrağımı kavradı, dilini çıkardı ve onu yavaş yavaş yalamaya başladı. Dilinin sıcaklığı ve yumuşaklığı hoştu, ama ben daha fazlasını istiyordum. Biraz yalıyor, biraz okşuyor, sonra biraz daha yalıyordu. Özlem, sikim tamamen sertleştikten ve tükürüğüyle ıslandıktan sonra ise onu ağzına aldı ve emmeye koyuldu.

Özlem’in bana sakso çekmeye başlamasıyla, vücudumu bir rahatlık ve sıcaklık sarmıştı. Islak ve sıcak ağzının hissettirdiği haz ile birlikte onun yumuşak, kumral saçlarını okşamaya başladım. Sevimli gözleri yukarıya, bana doğru bakıyordu. Ben de aynı şekilde bakışlarımı ona kenetlemiş, zaman zaman istemsizce inliyordum. Özlem, daha önce sakso çektirdiğim kızlardan biraz daha acemiydi, bu muhtemelen onun ilk seferiydi. Özlem’in bir bakire olduğu gerçeğinin farkına varmak beni daha da heyecanlandırdı. Kızın güzelliği, deneyimsizliğini önemsiz kılıyordu.

Maalesef Özlem, ne kadar çabalasa da sikimin tamamını ağzına alamıyordu. Bu konuda ona yardımcı olmaya karar verdim. Onu kafasının arkasından sıkı sıkı kavradım. Özlem, neyin yaklaşmakta olduğunu bilircesine derin bir nefes aldı. Hazır olduğunu hissettiğimde başını yavaşça ama sertçe kendime doğru çektim. Yarrağım, köküne kadar boğazının içine doğru kaydı: zevkten dört köşe olmuştum, gözlerim kapanmıştı. Özlem öğürme içgüdüsüne engel olmaya çalışırken, ben de onun boğazını iyiden iyiye sikmeye başladım. Sikim, onun gırtlağından geçerken kız, nefes almaya çalışıyordu. İlk seferi için ona biraz sert davrandığımı biliyordum, ama Özlem öğrenmeye yatkındı. Bir süre sonra, başını bastırmama gerek duymayı bıraktı. Ağzından salyalar akmasına rağmen beni tatmin etmeye devam ediyordu.

Sakso faslı, dakikalar sonra bitti. Birkaç daha devam etseydik onun boğazını içine boşalmam işten bile olmazdı, ama Özlem’in başka planları vardı. Ayağa kalktı, dağılmış saçlarını düzeltti ve ağzından akan tükürüğü sildi. Onu biraz hırpalamıştım, ama o devam etmeye çok hevesliydi. Bana azgın bakışlarla bakmaya devam ederken cropunu çıkardı. Süt gibi göğüslerini gözlerimin önüne sermişti artık. Bana dönük bir şekilde dizlerinin üstüne oturdu.

Ben onun memesini sıkıyor, emiyor ve öpüyorken, o da tükürüğüyle kapladığım sikime masaj yapıyordu. Özlem’in göğüsleri, çok büyük olmasalar da, mükemmel şekillendirilmişti. Bütün vücudu gibi onlar da pürüzsüz ve yumuşacıktı. Pembe meme uçları, onları emdikçe sertleşmişti. Ara sıra kıza bakıp gülümsüyordum, mükemmel bedeni tarif edilemez bir mutluluk veriyordu bana. İkimizin de hevesi yüzlerimizden okunabiliyordu.

Kısa ve dar kot pantolonu, kalçasını gizlemekte oldukça kötü bir iş yapıyordu. Özlem’in götünü kavradım. Bu sırada kız, ban başını yaklaştırdı ve kulağıma fısıldadı:

Ö: Sik beni

G: Emin misin?

Özlem başını salladı

G: Bu ilk seferin olacak, değil mi?

Bir kez daha başını salladı. Talimatı almıştım. Kot pantolonunun fermuarını çözdüm ve aşağı sıyırdım. İnce, mavi külotunu indirmeden onun üstünden amını biraz okşadım. Özlem, beni içine almak için yanıp tutuşuyordu. Ona istediğini verecektim.

Külotunu yavaşça aşağı sıyırdım, Özlem’in amı tam karşımda duruyordu. Kendimi çok şanslı hissettim, güzel bir kızın pembe ve bakir amını sikme fırsatına ulaşmıştım. Parmaklarımı üzerinde gezindiriyor, klitorisini okşuyordum. Bu Özlem’i mutlu etmişe benziyordu. Kalkmış sikimi aldım ve amının kenarına sürtmeye başladım. Diğer elimle de onu kalçalarımdan kavramış, kucağıma doğru ittiriyordum. Derin bir nefes aldım, ve Özlem’i götünden tutarak sikimin üzerine çektim. Az önce boğazında ıslattığım sikim yavaşça kızın pürüzsüz amının içine doğru kaydı. İçerisi ıslak, kaygan ve sıcaktı. Üstelik o ana kadar siktiğim tüm kızlarınkinden daha sıkıydı. Vücudumun her tarafına dalga dalga haz ve mutluluk yayıldı.

Terlemiştim, gömleğimin düğmelerini teker teker ilikledim. Altıma atlet giymemiştim. Vücuduma yayılan güç hissi ile birlikte, kucağımdaki Özlem’in göğüslerine asıldım. Bir yandan meme uçlarını emiyor, bir yandan da onu kalçasından tutarak kucağımda hoplatıyordum. Sikim içine girdikçe, kız inliyordu. Bu beni daha da azdırıyor ve daha da hızlanıyordum. Özlem, sikilirken ellerini göğüs kaslarım üzerinde dolandırıyordu. Daha önce hiç bunu deneyimlememişti, vücudu hissettiği haz ile birlikte sarsılıyordu. Ben de benzer bir durumdaydım, boşalma hissi gelse de kendimi tutuyordum: bu anı olabildiğince uzun yaşamak istiyordum.

Çok geçmeden Özlem, zevk nidaları atarak orgazm oldu. Bunun üstüne ben de artık dayanamadım, son anda sikimi kızın amından çıkartarak üstüne boşaldım. Zevki vücudumun her karışında hissetmiştim. Özlem’in bekaretini kaybedişi, ikimiz için de oldukça eğlenceli geçmişti.
Mutfaktan kağıt havlu getirdi, ikimiz de kurulandık. Özellikle Özlem çok yorulmuştu, bir süre yatağında yan yana yattık. Özlem başını çıplak göğsümün üstüne yaslamış, elini terli karın kaslarımın üzerinde dolaştırıyordu. Sonra ise:

Ö: Geometri çalışmaya dönsek iyi olur.

G: Öyle mi dersin?

Ö: Yani, yarın sınav var. Hem belki şimdi… odaklanmamız daha kolay olur.

Bana kalsa sikişmeye devam ederdik, ama Özlem’in bu isteği üzerine çalışma masasına geri döndük. O giysilerini bir daha girmişti, ama ben bununla uğraşmamıştım bile. Üzerimde sadece iliklenmemiş haldeki gömleğim vardı. Hem ara sıra Özlem’in sikime attığı kaçamak bakışları komik buluyordum. Kız bana konuyu anlatmaya çalışıyordu ama, hala yarrak sevdasıyla yanıp tutuştuğunu gözlerindeki parıltıdan anlayabiliyordum. Yaklaşık yirmi dakika sonra, kendimi yine Özlem’in amını sikerken buldum.

Önümüzdeki yaklaşık bir buçuk saat boyunca durmadan sikiştik. Özlem bir kere tadını aldıktan sonra durmak istememişti. Ben de on sekiz yaşında ergen bir erkektim, fırsat olduğu sürece tabi ki bu mükemmel kızı sikmeye devam edecektim. Özlem’i evin her odasında, pek çok pozisyonda siktim. Onu mutfak tezgahına dayadım, çalışma masasının üstüne oturttum, salonun ortasında domalttım ve duraksamadan siktim. Ne de olsa bu fırsatı değerlendirmemem aptallık olurdu. Birkaç defa analı önersem de kabul etmedi, ben de anlayış gösterdim. Bekaretini az önce, benim ellerimde kaybetmişti, her şeyi hemen şimdi deneyimlemesi gerekmiyordu.

Sonunda kendimizi, Özlem’in ebeveynlerinin yatak odasında bulduk. Bu oda Özlem’inkine göre daha büyüktü, üstelik yatak da çift kişilikti. Beyaz ve narin vücudunu yatağa yatırdım, ince bacaklarını kavrayıp omuzlarımın üstüne aldım, ve sikmeye başladım. Sikim, Özlem’in dolgun am dudakları arasında ıslanmıştı. Doyumsuz kız devamlı inliyor, buna rağmen onu daha sert sikmem için yalvarıyordu. Onun bu isteğini karşılamak için elimden geleni yapıyordum. Hem ben, hem de Özlem, terlemiş ve yorulmuştuk, ama durmaya asla niyetimiz yoktu. Bütün dikkatimizi birbirimize, birbirimizin bedenlerini tatmin etmeye vermiştik. Belki de bu sebepten anahtar seslerini duymadık, dış kapının açılmasını ve koridordan gelen adım seslerini duymadığımız gibi.

O anda, odanın kapısının gıcırdadığını duydum. Ben kapıya sırtımı dönmüştüm, bu yüzden içeri gireni görmeden önce Özlem’in gözlerindeki şaşkınlığı görme fırsatım oldu. Sikimi kızın amından çıkarmaya bile yeltenmeden, başımı çevirdim. Bu Özlem’in annesiydi, ve olan biteni kavradığı anda tiz bir çığlık ile ortalığı inletti. Anlaşılan, işten erken dönmüştü.

-Devamı gelecek-