Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Derin ve Sessiz – 8

Duygu ile yaşadığım inanılmaz dakikaların sonunda tam anlamıyla ilk cinsel ilişki deneyimini yaşamış oldum. Bir süre daha yatakta tek başıma yatarak yaşadıklarımı tekrar düşünmeye başladım.

Duygu banyodaki işini bitirip havluya sarınmış vaziyette odaya tekrar geldiğinde “Taner hala uyuyor. Hadi şu kreminden bir kere daha sürer misin? Her yerim ağrıyor. Ağrı kesici de almam lazım.” diyerek kremi bana uzattı ve eğilip dudağıma uzun bir öpücük bıraktıp “Offf şu an ikinci bir seferi nasıl istiyorum sana anlatamam Ozan. Ama bir yandan da her yerim ağrıyor. Neyse ki çok vaktimiz var olacak bu aralar. Sizinkiler tatilde, Tanju’da uzun süre yok, seminere gitti.” dedi.

Üzerindeki havluyu çıkarıp yüzüstü yatağa uzandığında o muhteşem ince bel ve onu taşıyan dünya harikası kalça tekrar karşıma geldi. Üzerimde sadece boxer vardı. Manzara karşısında boxerın içinden çıkmaya çalışan penisim zonklamaya başlamıştı.

Ben kremi sürerken kalkmış penisimin Duygu’ya teması sonrasında, Duygu kafasını kaldırmadan “Sen en iyisi kendi evine geç akşama kadar. Taner uyuyunca gelirsin. Eğer yanımda kalmaya devam edersen kangren olacak seninki.” dedi gülerek “Ve benim bindiğim dalı kesmeye hiç niyetim yok.” diyerek tamamladı.

Taner’i uyandırıp hep beraber kahvaltı yaptık. Bir süre daha oyalandıktan sonra Duygu’yu her gördüğüm an aklıma onunla sevişme isteği geldiği için ortamdan uzaklaşmaya karar verdim.

Eve geçip hızlıca duş aldım ve sabırsızlıkla akşam olmasını beklemeye başladım ama vakit geçmek bilmiyordu. Aklıma Duygu ile seviştiğimiz anlar geldikçe mastürbasyon yapma isteğine karşı direnmeye çalışıyordum. Akşama kadar sabretmeye ve içimdeki bu enerjiyi Duygu ile geçireceğim dakikalara saklamaya karar verdim.

Basketbol oynamak şu an için en iyi seçenek gibi görünüyordu. Üstümü değiştirip kendimi yakındaki okulun basketbol sahasına attım. Mahalleden birkaç kişi ile 3-4 saat kadar orada takıldıktan sonra tekrar eve geldim. Bir duş daha alıp yatağa yatıp kestirmeye başladım.

Kapı zilinin çalması ile uyandım. Saat sekiz olmuştu ve kapıyı çalan Duygu olabilirdi. Kapının gözetleme deliğinden baktığımda evet karşımda Duygu duruyordu. Altımda boxer olmasına rağmen hemen açtım kapıyı.

“Merhaba Duygu, uyuyakalmışım hemen açamadım. Özür dilerim” dedim. “Bende merak ettim bebeğim. Bir an evde yoksun zannettim. Az daha hayal kırıklığı ile eve geri dönüyordum.” dedi ve yaklaşıp boynuma sarılıp ıslak bir öpücük bırakıp sonra kafamı iki elinin arasına alıp gözlerimin içine bakarak “Sen daha çok gençsin ve aramızda yaş farkı var biliyorum. Ama bir şekilde uzun zamandır seni arzuluyorum. Genç yaşına rağmen bana çok güven veriyorsun. Belki şu an yanlış bir şey yapıyoruz ve ileride bu bize kötü sonuçlar getirecek ama şu an bunları düşünecek durumda değilim. Ben her zaman anı yaşadım ve öyle de olmaya devam edecek. Bir şekilde sana aşık oldum. Sakın saçmaladığımı düşünme ama öyle işte.” diyerek elleriyle kafamı kendisine çekip uzun uzun öpüşmeye başladık.

“Kötü sonuçtan kastın ne bilmiyorum ama aramızdaki ilişkiyi iyi tuttuğumuz sürece kimseyi ilgilendiren bir durum yok. Sadece herkese anons etmemize gerek yok. Sana olan aşkımı sen bil yeter bana” dedim ve sıkıca sarıldım. Sarılmam karşısında kendini göğsüme iyice bırakıp “Haklısın. Şimdi kötü senaryolar düşünüp hayatımızı zehir etmeyelim.” dedikten sonra dudağıma ıslak bir öpücük daha bırakıp kendi evine doğru yöneldi.

Evin kapısını tam kapatırken “Taner yattı. Az sonra tamamen uyumuş olacak. Sende hazırlan akşam yemeği için.” dedi hınzırca gülerek “Offf benim de karnım acıkmıştı. Üzerime rahat bir şeyler alıp geliyorum yemeğe.” dedim aynı hınzırlıkla.

Hızlı bir şekilde kendime çekidüzen verip, yarım saat sonra kapıyı tıklattım. Kapı açıldığında karşımda saçlarını tepeden at kuyruğu yapmış, üzerinde göğüs kısmı bol, memelerini sıkmayan, bel kısmı hafif dar ve oldukça kısa parlak saten bir gecelik ile kapıyı açmıştı.

Ayağındaki topuklu terlik ve geceliğin yırtmacından kasıklara doğru ilerliyen aralıktan kırmızı dantelli kısmı görünen siyah jartiyerli bir çorap, bütün seksiliği ile içimi gıdıklamaya başlamıştı.

Yüzünde çok abartı olmayan hafif bir makyaj, dudaklarında kırmızı bir ruj vardı. Gözlerinin yeşilliği bu ince detaylar ile tamamen öne çıkmasını sağlıyordu.

Birden o görüntüye dayanamayıp belinden tutarak kendimi çekerek yanağının arkasına, kulak memesinin hemen altına öpücük kondurup muhteşem kalitedeki parfüm kokusunu ciğerlerime çektim. Beni göğüsümden iterek “Yavaş aşkım hala iyileşmedim. Ağrı kesiciler ile ayakta duruyorum. Ayrıca çok acele etme bütün gece bizim. Hadi gel yemek için masaya oturalım.” diyerek elimden tutarak beni salona yemek masasına götürdü.

Yemekler ve mezeler ile donatılmış bir masa ve şarap kadehleri vardı. “Sana sormadan şarap içeriz diye düşündüm. Uygun mu?” diye sordu. “Yarın antremanım var sadece bir kadeh içsem yeterli bebeğim.” diye cevaplarken hala gözlerimi Duygu’nun üzerinde hayranlıkla gezdiriyordum. “Sen nasıl istersen aşkım.” diyerek tabaklara ortadaki mezeleri dağıtmaya başladı. Her eğildiğinde geceliğin açılan göğüs kısmından memeleri beni ye artık dercesine ortaya çıkıyordu.

Ortada bir seks oyunu dönüyor, Duygu beni tamamen azdırarak kendisine bağlamaya çalışıyordu. Evet bunun oldukça farkındaydım ve onun bu oyunu yönetmesine en azından bu seferlik izin vererek yatak kısmına geçtiğimizde ipleri elime almam gerektiğinin farkındaydım.

Kendimi toparlayıp bir konu üzerinde sohbet açarak erotizm havasını dağıtmam gerekiyordu. Yoksa sabahtan beri kendimi tutmanın verdiği dolmuşluk ile boşalabilirdim. “Sizin üniversite yaz tatiline giriyor mu?” diye gereksiz bir soru sordum.

“Evet girdi. Final sınavları bitti ama bütünlemeler ve bazı programlar var. O nedenle bana tatil yok. Sadece iki haftalığına önümüzdeki ay izin almayı planlıyorum. Ama ne yapacağım hakkında planım yok henüz.” dedi. “Aslında bir süre dinlenmen iyi olur. Benim bu yaz hiç iznim yok. Basketbol antremanları nedeniyle bütün yazım kilitlendi.” dedim iç geçirerek.

“Sen bu sene üniversite sınavına gireceksin değil mi?” diye sordu. “Evet, normalde yaşıtlarım çoktan girdiler ama ben ilkokuldayken bir sene Amerika’da kaldığımızdan yıl kaybım oldu. O nedenle şimdiki sınıf arkadaşlarımla aramda bir ya da bir buçuk yıl yaş farkı var. Ama çoktan girmiş olmayı isterdim.” dedim.

“Ne okumayı istiyorsun? Spordan mı devam edeceksin?” derken vücudumu süzmeye başladı ve “Spor yapmış olman sana inanılmaz bir hava katıyor.” diyerek munzurca gülümsedi. Benim ufaklık çoktan sakinleşmişti ama o gülümseme ile tekrar altımdaki keten pantolonu zorlama başladı. Konu tekrar değiştirmek için “Spor okumak istemiyorum. Ben matematik fen okuyorum ve o alandan devam edip mühendislik okumak istiyorum. Özellikle uçak mühendisliği çok ilgimi çekiyor.” dedim.

“Vayyy uçak mı? Bana çok uzak bir konu ama kulağa hoş geliyor. Sen okulda da zaten başarılısın Nalan’dan duyduğum kadarıyla. İstediğin yeri kazanacağına şüphem yok.” dedi ve birden göz kapaklarını saniyelik istemsiz gererek sorgular bir ifade ile “Nalan ile aranız nasıl?” diye sordu.

O anda ne diyeceğimi bilemeden aniden ilgiyi başka yere çekip ifade değişikliğimi anlamaması için “Şu salatayı uzatır mısın? Çok güzel olmuş biraz daha alıcam.” dedim. Bir kaç saniye daha bekleyip “Nalan ile aram nasıl? Aslında anne gibi değil ve hiç bir zaman da anne gibi hissetmedim. Yani bana hep iyi davrandı ve beni çok sevdi biliyorum ve belki bilmiyorsundur. Annemin arkadaşıymış. Annem ölmeden önce babamla tanışmıyorlarmış. O da o sıralar kocasından boşanmış. Annem öldükten beş ya da altı ay sonra babamla bir düğüne gittiğimizde Nalan’la aynı masada oturmuştuk. Ben çok net hatırlamıyorum ama tüm gece bizimle konuşmuştu Nalan.” sonra biraz duraksayıp “Daha sonrasında da hep hayatımızdaydı. Babam iş için bir yerlere gittiğinde bana bakması için evlerine giderdim.” diye devam ettim.

“Vayyy ilginç detaylar. Babanın güvenini senin sayende kazanmış. Remzi çok ciddi bir adam ve açık görüşlü bir adam ama konu sen olunca seni korumak adına her şeyi yapar. Nalan’ın başka şansı yoktu neticede. Hem bak sana kardeşte yapmamışlar” dedi.

“Yapmadılar değil yapmak istemediler. Babam istememiş. Bir konuşma arasında ağzından kaçırdı Nalan.” dedim ve birden gözlerimin içine bakarak “Bana doğruyu söyle Nalan’ı beğeniyor musun? Neticede çok güzel hatun. Yani ben erkek olsam kesin bakardım. Vücudu taş gibi. Poposu, memeleri ve bacakları gayet orantılı.” dedi.

İçimden acaba Nalan ile yaşadıklarımı öğrendi mi? diye bir anlık düşünürken, Nalan bence söylemez diye düşündüm. Beni ters köşeye düşürüp ağzımdan cevap almaya çalışıyordu. Madem oyuna devam ediyorduk bende ona göre oynamaya karar verip “Kesinlikle katılıyorum. İlişkimiz bu şekilde olmasaydı kesinlikle şansımı denerdim. Çok güzel kadın. Babama bazen bu nedenle sinir oluyorum. Bazen çok alkollü olduklarında sevişirken çok ses çıkarıyorlar. Hatta birçok kere evin içinde yarı çıplak gördüm Nalan’ı. Seksi bir vücudu var.” diye karşılık verdim.

O anda cevabımın doğru olduğunu değişen surat ifadesinden net olarak anladım. Benden böyle bir cevap beklemiyordu. “Yani şimdi ben Nalan’ı kıskanmalı mıyım?” dedi istemsizce. Kaşlarımı çatarak “Neden?” dedim. “Bak Duygu sen benim çocukluk aşkımsın. Sana taşındığınız gün, kapıda ilk gördüğümde aşık oldum ben ve o hissi hala içimde barındırıyorum. Başka bir kadına baktığımda o hisler gelmiyor. Evet Nalan ya da başka bir kadına ait vücut beni kendine çekiyor. Yani hangi erkek öyle bir kadına ben bakmam diyebilir. ” diyerek tamamladım. Çok ortada bir cevap verip onun yüzünün gülmesine sebep olmuştum. Yemek boyunca benzer konular üzerinde konuşmaya devam ettik.

“Sandalye oturmaktan sıkıldım. Artık biraz daha rahat olsun diye kanepeye mi geçsek?” diyerek ayağa kalkıp, boş şarap kadehini eline alarak üçlü koltuğa doğru ilerlerken kıçını abartılı bir şekilde sallayarak yürümeye başladı.

Hemen arkasında kaltığımda kendini koltuğa bırakıp kadehi bana uzatarak “Bana biraz daha şarap koyabilir misin aşkım?” gözlerini hafif kısıp dudaklarını büzerek “Çok olmasın ama sarhoş olmadan sadece içimi ısıtsın” dedi.

Şişeyi alıp yanına giderek kadehi biraz doldurdum. Şişeyi çekerken kadehin dışından altına doğru bir damlanın aktığını fark ederek diliyle çok seksi bir şekilde gözlerimin içine bakarak yaladı. Duygu artık tam anlamıyla kıvama gelmiş ve bedenini bana teslim etmeye hazırdı. Artık bende Duygu ile ikinci kez sevişmeye hazırdım.

Hayatın Sillesini Yemiş Yengeme Kendiminkini Yedirdim -6

Yengemi eve bırakmak üzere arabanın sürücü koltuğuna oturdum. Eve dönüş yolculuğuna başlayalı henüz on dakika olmuştu ki yengemin manalı, erotik, şuh dolu bakışlarını üstüme doğrulttuğunu hissettim. Daha biraz önce muazzam bir seksten çıkmış olmama rağmen küçük Berke büyümeye can atıyordu. Yengemin o bakışlarından etkilenmeyecek erkeğe ”gey” derdim.

Dikkatli bir şekilde sürüş yaparken yengem sol ekini bacağıma değdirdi.

Ben: ” Yengemmm! Doyuramadım mı seni sevgilim? ”

Yengem şuh dolu bir kahkaha attı ve cevap verdi:

Yengem: ” Canım benim! Beni çok mutlu ettin. Dayın yıllardır beni bir kere bile sikmedi. Sen benim olunca o kadar zevk aldım ki tahmin edemezsin. Şeyin de çok güzel ve tam istediğim kalınlıkta. ”

Ben: ” Neyim çok güzel yenge? Anlayamadım. ”(gülerek)

Yengem: ” Sikin diyorum. Yarağın çok haşmetli aslanım! ”

Ben: ” Kadınların boya önem verdiğini zannederdim. Ama sen kalınlıktan bahsettin. ”

Yengem: ” Boyu değil işlevi önemli olan aslanım! İşlevi de boy değil kalınlık belirler. Gerçi amım yıllardır sikilmediği için başta çok zorlandım ama dört parmak yönteminle genişletmeyi başardın. Nerede öğrendin bunu? Kız arkadaşın var mı? ”

Sikim ereksiyon hâlinde 15-17 cm arası oluyordu. Eğer çok azmışsam, bugünkü gibi, yarağım 17 cm. i buluyordu. 17 cm abartı bir uzunluk olmasa da karşı tarafı zevke ulaştırmak için oldukça yeterliydi. Ama demek ki kalın olması daha önemliymiş, yarağım aynı zamanda ortalama bir kalınlığa sahip olduğu için mutlu oldum ve gülümsedim.

Yengem: ” Noldu Berke? Kız arkadaşınla yaptıkların mı aklına geldi? O yüzden mi güldün yalı çapkını seni! ”

Ben: ” Yok, yenge! Sen, uzunluktan ziyade kalınlık önemli dedin ya hani. ”

Yengem: ” Eeee…”

Ben: ” Benim sikimin kalınlığı da fena değil hani. Bu aklıma geldi ve mutlu oldum. ”

Yengem: ” Tabii öyle aslanım! Senin sikin bir kadını fazlasıyla mutlu eder, hiç endişe etme. Biraz önce beni nasıl delirttin görmedin mi? ”

Bunları söyledikten sonra yengem elini sikime götürdü. Şortumun üstüne elini getirdi ve yarağımı dışarıdan kavramaya başladı.

Yengem:” Doyamadım sana, yarağına! Aslanım benim! Şunun heybetine bak! Keşke o dayın olacak orospu çocuğuyla evlenmeseydim. Siki seninki kadar yok şerefsizin. Erkeklik taslıyor bir de. Sen ondan daha çok erkeksin. Benim erkeğimsin artık! Anladın mı? ”

Yengemin bu sözleri üzerine beni bir şehvet bastı. Arabayı emniyet şeridine çektim ve yengemi alnından öptüm. Onu öptüğüm gibi başını yukarı kaldırdı ve dudaklarıma yapıştı. Dudaklarımızın birleşmesi beni daha da azdırmıştı. Elimi yengemin muazzam göğüslerine götürüp göğüslerini sıkmaya başladım. Dilimi yengemin dudaklarından çekip ağzının içine soktum. O da aynısını bana yaptı ve Fransız usulü öpüşmeye başladık. O kadar ateşli ve hararetli öpüşüyorduk ki bir an dilim tamamen uyuşacak sandım. Dilimi ağzından çekmek istedim ama yengem izin vermedi. Biraz uğraşla dilimi kurtardım ve hemen göğüslerine saldırdım.

Sağ elimle sağ göğsünü sıkarken, sol elimle de ustaca koltuk ayarını direksiyona en yakın hâle getirdim. Böylelikle arka taraf daha çok alana ve ferahlığa haiz oldu. Tekrardan yengemin göğüslerine saldıracakken gözüm vites kutusuna takıldı. Vites başını amına sokarak genişletmek fikri dimağımı meşgul etti. ”Neden olmasın?” diye içimden geçirirken yengem iki eliyle başımı göğüslerine gömdü.

O hayran olduğum göğüs uçlarını kanırta kanırta yalarken, yengeme başımla vites kutusunu işaret ettim.

Yengem: ”Ne oldu Berke? Ne diyorsun? Ayy yandımmm..”

Ben: ”Amını genişletmek için dört parmağımı kullandım ya!”

Yengem: ”Evet canım!”

Berke: ”Şimdi benim yaptığımı vitesin başı yapacak.”

Yengem: ”Berke, ne diyorsun? Çok canım acır, olur mu hiç öyle şey?”

Berke: ”Bal gibi de olur. Senin o kurban olduğum amcığın her şeyi içine alır. Yıllardır sikilmediği için böyle oldu, kancık dayım sikmediği için yani. Her neyse, bence vites başı, amcığını çok güzel genişletir.

Yengem: ”Ne bileyim, biraz gözüm korktu yani. Sen öyle diyorsan!”

Bu konuşmadan sonra ikimiz de hızlıca kıyafetlerimizi çıkarttık. Yengem amını vites kutusuna hizaladı.

Yengem: ”Ayy çok korkuyorum Berke! Çok canım acır mı?”

Ben: ”Kendini kasma yengem! Amcığın vites başını öyle bir içine alacak ki!”

Yengem tam vites başına oturacaktı ki ani bir hareketle dilimi vites başıyla amcığının arasına koydum. Kıtlıktan çıkmış gibi amcığını yalamaya başladım. İki dakika boyunca iyice belirginleşen bızırını yalayınca yengem iyice azdı, aynı anda parmaklarımı amcığına sokuyordum. Amcığı biraz genişleyince, ”İşte şimdi oldu!” dedim ve dilim ile parmaklarımı amcığından çektim.

Yengem işer gibi bir pozisyonda, yavaş yavaş vites başını içine aldı. Vites başının kalınlaştığı yere gelince tiz bir çığlık attı ve durdu. Amcığı alışsın diye biraz bekledi ve devam etti. Amcığı alışınca vites başı üzerinde oturup kalkmaya başladı. Şimdi ağzından zevk iniltileri çıkıyordu.

Bir süre geçtikten sonra, ”Sıra sende!” deyip domalarak ön koltukların arasından arkaya geçti. Ben de hemen arkasından geçtim ve yengem domalmış hâldeyken bir anda amcığına sapladım. Amcığı ıpıslak ve sımsıcaktı. Gözlerim kaydı ve hızlanmaya başladım. Hırıltılı hırıltılı sikişirken yengem de yüksek sesle inlemeye başladı.

Saçlarını elime dolayıp kendime doğru çektim. Başı arkaya doğru gelince ben de başımı yaklaştırdım ve dudaklarına yumuldum. Yarağım amcığını delerken, ağzım ağzını deliyordu. Pozisyondan sıkılınca içinden çıktım ve yengemi kucağıma alıp yarağıma oturttum. Bacaklarına iyice açtı ve ellerini sırtımda birleştirdi. Bu sayede yarağım daha da derine giriyordu. Bu pozisyondayken inleyerek oturup kalkmaya başladı. Ben de boş durmayıp göğüslerine yumuldum.

Yarağımda oturup kalkması beni çok azdırdı ve ani bir kararla yengemi çevik bir hareketle altıma aldım.

Ben: ”Altıma aldım seni! Sen benim karımsın, benim orospums— oooooooooohhhhh!”

Yengem: ”Ben senin orospunu– ahhhhhhhh, evet sik orospunuuuuuu!”

Yarağımı yengeme bilezik gibi geçirirken vücudumun uyuşruğunu ve bütün enerjimin yarağımda toplandığını hissettim. Bu yüksek enerjiyle yarağımı çok hızlı şekilde yengemin amcığına pompalamaya başladı. Bundan dolayı yengemin memeleri sağa sola açılıp birbirine çarpıyordu. Bu manzaraya daha fazla dayanamadım ve bir öküzün çiftleşirken çıkarttığı sesleri çıkartıp yengemin amcığına oluk oluk boşalmaya başladım.

Derin ve Sessiz – 7

Nalan ile aramızda geçen ilişkiden sonra evde onu yalnız gördükçe elim kolum doğru durmuyor, sürekli sarılıyor, memelerini ve poposunu elliyordum. İlk başlarda ufak tefek kızsa da artık o da alışmış ve gülerek yapmama söylemeye başlamıştı.

Okulların kapanması sebebiyle basketbol antremanları sabaha alınmıştı. Antreman sonrası eve geldiğimde Nalan kendi odasında valizleri yerleştiriyordu. Birden odaya dalıp “Oooo sultanım heyecanla valizleri hazırlıyorsunuz. Maşallah neşeniz yerinde.” dedim “Yerinde vallahi. Ne güzel tatil yapcaz ama keşke sende gelseydin. Tek derdim sen evde tek başına kalacaksın.” derken yalandan üzülmüş gibi yaptı. “Ya bırak şimdi benim yalnız kalmamı.” diyerek arkadan önce poposunu okşayıp sonra t-shirtün içindeen sütyensiz memelerini sıkarak “Asıl ben özlicem seni.” dedim.

Birden yana sıçrayıp havada kalan elime vururken “Yavaş Ozan.” dedi cilveli şekilde. “Ya ne yavaşı ya. Ne var ayrıca sadece elledim biraz. Neyse tatilde kocana elletirsin bol bol.” dedim. O sırada Nalan ciddi bir tonda “Ben elletirim elletmesine de baban artık pek ellemiyor. Zaten sertleşme problemi de var. Git bi doktora dedim ama konuyu kapatıyor. Çatır çatır sevişen adam son altı aydır performanstan düştü.” derken benim önümde dikilen ufaklığa bakıp elini uzatıp şortun dışından severek “Maşallah oğlu her daim her şeye hazır.” diyip yanağıma öpücük kondurdu.

Ben tam fırsat bu fırsat diyip üzerine atılacakken “Ozan şimdi hiç sırası değil. Hadi git duşunu al ayrıca çok feci terlemişsin ve kokuyorsun.” diyerek beni odadan kovdu.

Bu kadınları anlamak gerçekten zordu. Hem azdırıyor hem de sonra seni o azgınlıkla başbaşa bırakıp sanki hiçbir şey olmamış gibi işlerine devam ediyorlardı.

Nalan ve babam tatil için yola çıkmalarından iki gün sonraki Duygu’nun ricası üzerine Taner’e bakmam gerekiyordu.Duygu merdivenlerden inip gözden kaybolduktan sonra karşıdaki açık kapıdan içeri girip doğruca Taner’i kontrole gittim.

Bayık gözlerle bana bakıyordu. “Naber lan dağıttın mı şaftı?” dedim gülerek “Ya Ozan abi ya dalga geçme.” diyerek gözlerini kapattı. “Bir şeye ihtiyacın olursa ben içerideyim. Annen gelmeden kahvaltıyı hazırlayım.” dedim ama ne zaman geleceği de belli değildi diyerek salona geçip kütüphanedeki kitapları incelemeye başladım.

Hukuk ve tıp başta olmak üzere bir sürü kitap vardı. Duygu ve Tanju kültürlü insanlardı. Özellikle Tanju İngilizce ve Fransızca’yı oldukça akıcı konuşuyordu ve bu dillerde kütüphanede birçok referans kitap vardı. Hatta Tanju ile zaman zaman İngilizce konuşarak pratik yapıyordum.

Okulda İngilizce eğitim alıyor olmam, babamın Amerikan firmasında çalışıyor olması ve bu sebeple küçükken bir sene Chicago’da yaşamış olmamız sebebiyle. Yabancı dil konusunda hiç bir zaman zorluk çekmeme sağlamıştı.

Duygu evden çıkalı epey zaman geçmişti. Normalde havalimanına gidip gelmesi ortalama 45 dakika sürer diye düşünürken çoktan o sürenin geçtiği fark ettim ama Duygu ortalıkta yoktu. O sırada apartmanın içinden “Ozannnn!” diye birinin bağırdığını duydum ve hızlıca dairenin kapısını açıp “Efendim” dedim.

Bağıran iki kat aşağıdaki Sevda teyzeydi. “Ozan çabuk gel aşağıya yavrum. Duygu hanım merdivenden düştü.” diye bağırdı. Hızlıca iki kat aşağıya indiğimde Duygu yerde yatıyordu ve hafif hafif inleme sesi geliyordu.

Sesini duymadan önce öldüğünü zannettiğim bir anlık sürede rengim atmış olacakki Sevda teyze “Hah gel gel. Ne oldu senin yüzüne bembeyaz oldun bir anda” dedi “Dur şimdi beni bırak. Çekil de Duygu’ya bakıyım.” diyerek kadını kenara ittirip Duygu’ya yanaştım. “Ne oldu sana. Kendindeysen bi ses et.” dedim iyice yüzüne yaklaştım.

“Kendimdeyim. Hangi amına koduğumun çocuğu merdivene terlik koyar. Ona basıp düştüm.” dedi. “Ha iyi. Kendindesin.” dedim. Ardından gülerek “Ne güzel koyan koyana bugün değil mi Duygu’cum.” kısık sesle kulağına doğru fısıldadım.

Hafif gülerek “Dur güldürme beni. Kalkmama yardım et.” dedi. Omuzuna dokunup “Kırık çıkık bir yerin var bakalım önce. Başını vurdun mu?” diye sordum “Yok vurmadım.” dedi. “Kollarını bileklerini oynat bakalım.” tek tek oynattı sağlam görünüyordu. Sıra bacaklarına geldiğinde üzerindeki elbise epeyce açılmış iç çamaşırı o güzel vajinasının bir kısmı gözler önündeydi.

O sırada tekrar kafamı kaldırdığımda Sevda teyze bana sırıtarak bakıyordu. “Kız sağlam görünüyor. Kaldır da evine gitmesine yardım edelim yavrum.” dedi. “Tamam ya Sevda teyze sen işine bak. Ben günde kaç kere yere düşüyorum antremanlarda benden daha mı iyi bilicen.” dedim sinirli bir şekilde.

“Aman çok biliyon sende.” dedi. O an sinirle “Bana bak Duygu benim çok sevdiğim birisi eğer iç kanaması varsa şu an sonrasında Allah korusun başına bir şey gelse ne olacak. Sen mi alcan sorumluluğunu? Hadi git işine.” diye kadını azarladım.

Kadın neye uğradığını bilemeden evinden içeri girerken “Tövbe tövbe. Deli midir nedir ya sabah sabah.” diye söyleniyordu. Duygu yüzüme bakıp sevicen bir ses tonuyla “Demek beni çok seviyorsun ha. Neyse kaldır beni de eve gidelim. Sevgini evde göster sıkıldım bu kocakarının evinin önünde yatmaktan.” dedi.

Yavaşça yerden kaldırdım ama basamakları çıkmaya çalıştıkça canı yanıyordu. “Duygu yürüyemiyorsun. İzin ver kucağımda taşıyım seni. Alırken ilk seferinde canın acıyabilir ama eve kadar rahat çıkarız.” dedim. O da “Yok artık olmaz. Belin acır bebeğim.” dedi.

Bebeğim mi? Bana bebeğim demişti ve dediğinin farkında değildi. Onu dinlemeden bir hamlede çocuk gibi kucağıma aldım. Sadece ufak bir “Ahhh” sesi çıktı. “Ya Ozan yapma taşıyamazsın. Bak sakatlık çıkacak bu sefer ikimiz birden düşeceğiz.” derken çoktan çıkmaya başlamıştık.

Duygu bir deri bir kemik değildi ama ağır da değildi. Gayet sportif bir vücudu vardı. Onu iki kat taşımak biraz yoracaktı ama Duygu için her şeyi yapabilirdim. “Ya amma söylendin be. Taşıyorum işte. Sana yaramayacaksa ben niye bu kadar spor yaptım. Geldik bak az kaldı.” dedim ve o sırada kafasını göğüsümle kollarımın birleştirdiği yere iyice yaslayıp “Aslında rahatmış burası.” diyerek gözlerini kapatıp iç geçirdi.

Eve girdiğimizde “Bizim yatak odasına götürüp beni yatağa bırakır mısın?” dedi uysalca. Normalde sürekli benimle didişen ve hırçın olan kadın böyle konuştukça eriyordum resmen.

Yatağa bıraktıktan sonra sol koluna ve bacağına bakarak “Kızarmış burası. Sen yat ben evden krem alıp gelcem. Biraz ağrısını alır.” dedim. “Sırtımda ağrıyor. Sanırım orayı da vurdum yere.” dedi. “Tamam bakarım gelince. Önce Taner’e bakıyım.” diyerek iki oda ilerideki odaya yöneldim. Taner hala uyuyordu.

Evden krem alıp geldiğimde Duygu’nun gözleri kapalıydı. Yüzüne baktığımda bitkin ama çok güzel görünüyordu. Yavaşça yanına eğlirken gözlerini açıp “Aaa geldin mi sen?” dedi. “Yakmaz bu krem umarım.” dedi. “Yok yakmaz bu. Açık yaraya da sürülebiliyor bu. Hem yakarsa üflerim sen merak etme.” dedim gülerek. “Bak acırsa acıtırım canını.” dedi hırçınca. “Haaa tamam sen iyi olda acıt önemli değil.” dedim.

Ben koluna yavaş yavaş kremi sürerken Duygu’ya dokunmuş olmanın verdiği heyecan ile sanki o benimmiş ve bana aitmiş gibi bir his oldu içimde. Hafif kaslı kollarına masaj yapar gibi kremi yedirmeye başladım. Sıra bacağına geldiğinde “Yüzüstü döner misin? Bacağının arka tarafını vurdun herhalde. Kızarıklık kalçana doğru gidiyor.” dedim utanarak. Hafif bir gülümseme ile doğrulup yüzüstü dönerken alttan elbisesini poposunun üstüne kadar sıyırdı.

O an kalbim sanırım anlık olarak durdu ve ellerim titremeye, gözlerim heyecan ve karşımdaki görüntü nedeniyle anlık kararmaya başladı. O ölesiye taptığım dünya harikası poposu karşımdaydı ve üstelik sporcu tangası vardı.

Normalde elbise, pantolon ya da eşofman ile gördüğüm iki adet yuvarlak ve top şeklindeki popo ellerimin altında ve krem sürülmeyi bekliyordu. Poposunu sanki müzde bir sanat eserini inceler gibi incelemey başladım. Sağ taraftaki lobun içe doğru olan kısmında doğum lekesine benzer bir leke vardı.

Ben ne kadar süre karşımdaki görüntüye daldım bilmiyorum ama Duygu’nun sesi ile kendime geldim “Hayırdır şampiyon ödülüne bakıyorsun. Sürecek misin kremi yoksa izlecek misin?” dedi. Yutkunarak “Yok çok kızarmış hatta beline doğru derin sıyrılmış. Ayrıca ilk defa görmüyorum.” dedim ve madem bu noktaya kadar geldik biraz piçlik yapmaktan zarar gelmez diyerek bir yandan kremi sürerken “Ama itiraf etmeliyim ki oldukça güzel ve şekilli bir popon var. Yani çok güzel. O nedenle bakmaya hakkım var.” dedim.

“Bak tabi bak. Evet ilk defa görmediğin kesin bebeğim. Taşındığımız günden beri gözlerinle iyi yedin beni. En çokta kıçıma merakın var zaten. Ama bu sefer bakmak hakkındır. Neticede o kadar kat kucağında çıkardın beni.” dedi hafif sırıtarak. Bir kez daha edepsizlikte Duygu ile yarışmanın gereksiz olduğuna karar verip uzatmamaya karar verdim. Ama bana ikinci kez bebeğim demesi içimi feci şekilde ürpertip, sevinçle dolmasına sebep olmuştu.

Karşılıklı konuşma devam ederken, elimin altındaki nadide sanat eseri poponun kızarık yerlerine kremi yedirmeye devam ediyordum. Kremleme işi bittikten sonra. “Her yerine sürdüm kremi. İstersen şu getirdiğim ağrı kesicilerden de al. Çok sağlamdır bunlar. 15 dakika içinde keser ağrıları” dedim.

“Süper olur Ozan. Çok teşekkür ederim. O zaman sen bana bir bardak su getirebilirsen iyi olur. Şu an kalkacak halim yok.” derken suratı kedi yavrusu kadar sevimliydi. “Yok canım yat böyle ve sakın krem sürülen yerlerin üstünü kapatma. Kıyafetin emer bütün kremi” dedikten sonra Duygu gülerek “Kıyafet mi emer yoksa senin manzara mı biter.” dedi.

Artık olan olmuş konuşmalar bu seviyeye çoktan gelmişti. Gözlerinin içine bakarak “Benim manzaram senin yüzüne baktığım her an çok güzel zaten. Popon ve vücudun çok seksi ama seni sen yapan o yüzün ve gözlerin. Manzaramı bozmak istiyorsan yüzünü de kapatman lazım.” diyerek birden arkamı dönüp muftağa doğru yöneldim.

Su alıp döndükten sonra beni görüp hafif doğrularak ağrı kesiciyi yuttu ve omuzlarını ve boynunu oynatarak “Sanırım her yerim tutuldu bir anda.” dedi. “Sen yüzüstü yatmaya devam et masaj yapıyım istersen.” derken daha cümlem bitmeden çoktan uzanmış “Hadi ya. Anlar mısın o işlerden? Yapacaksan makyaj masasında yağlı bir vücut kremi var. Şurada beyazlı yeşilli kabı.” dedi.

Omuzlarına ve boynuna çok bastırmadan 10-15 dakika masaj yaparken, bir yandan da konuşacak konu bulmakta zorlanan, yeni karşılaşmış bir çift gibi muhabbete devam etmeye çalıştım. Omuzları bitince tekrar açıkta duran poposuna bakma başladım. Ve ona sormadan elime masaj kreminden bir miktar alarak poposunu ve bacaklarını yoğurmaya başladım. İçi kaslı ama üstü yumuşacık bir popo karşıdaydı ve ancak rüyalarımda ya da hayallerimde erişebileceğim bu cisim şimdi karşımda ve ellerimin altındaydı.

O anda penisim şortumu delercesine dikilmiş, zorlamaya başlamıştı. Masaj yapma işini biraz daha ilerletip hafif bacaklarının iç tarafına doğru indim. O sırada “Ne yapıyorsun?” diye kısık bir ses çıkardı ama bir yandan da kendinden geçmiş gibi iç geçiriyordu. “Devam etme istersen.” dedi yine aynı kısık sesle. “Sen keyfine bak. Bırak kendini bana.” dedim kendimden emin bir şekilde.

Ardından tek tek bacaklarını bileklerine kadar biraz sever biraz okşar gibi yoğuruyordum. Arada poposuna gelip kızarık olan yerlere dikkat ederek ovmaya devam ediyor ve Duygu’dan çıkan inleme seslerini takip ediyordum. Bacaklarına tekrar geçtiğim sırada aniden bacaklarını iki yana açıp vajinasını yatağa bastırıp kaldırmaya başladı ve yüzü yastığa iyice gömülmüştü. Bir anlık cesaret ile elimi yatakla vajinasının arasına sokup okşamaya başladım.

Artık ortamın havası iyice değişmiş vaziyetteydi. Duygu birden doğrulup oturma pozisyonuna geçip yüzüme yaklaştı ve “Sana tek bir şey sorcam.” dedi bende anlık korku ile içimden “Şimdi sıçtın işin içine!” derken. “Aşağıda beni yerde gördüğünde yüzün anlık bembeyaz olmuş. Neden?” dedi o an madem buraya kadar geldik ne olacaksa olsun diyerek “Öldün zannettim bir an. ve Sanki kalbim durdu zannettim. Aşık olduğum ve taptığım kadını yerde öyle görmek kolay değil.” dedim.

Duygu aniden yataktan kalkıp karşıma geçti. Karşımda kollarını çapraz hale getirip dar elbisesinin altından tutarak elbiseyi yavaş yavaş yukarı sıyırıp başından çıkardıktan sonra sol eline alıp bir müddet yüzüme baktı. Sağ bacağını hafif dizden kırıp sadece parmak ucu yere değecek şekilde topuğu havada dudaklarını içe doğru kıvırıp emer gibi poz verircesine kısık gözlerle bana bakıyordu. “Demek yıllardan beri aşık olduğun kadına ha” derken parmaklarını yavaş yavaş aralayıp elindeki elbiseyi yere bıraktı ve aniden kapıya doğru ilerleyerek kapıyı yavaşça kapatıp kilitledi.

Sonra bacaklarını iki yana ayırıp kucağıma oturdu. Gözlerimin içine baktı, sol eliyle ensemden tutup dudaklarımızın buluşması için yüzüme doğru yanaştı ve birden saldırgan bir şekilde öpmeye başladı. Bende aynı birikmişlik ve hırçınlıkla karşılık veriyor, bir yandan öpüşüp bir yandan da sırtını ve poposunu okşuyor ve hatta parçalarcasına sıkıyordum.

Ellerimi saçlarının arasına daldırıp çılgınca öpüşmeye devam ettik. Arada dudaklarını bırakıp ensesine, oradan kulaklarının arkasına boynuna ve göğsüne öpücükler bırakıp tekrar dudaklarında buluşuyorduk.

Ani bir hareketle sütyenini kopcasından açıp portakal büyüklüğündeki yumuşak ve dolgun memelerine yumuldum. Uçlarını komple ağzımın içine alıp emiyor bir yandan da ufak ufak ıssırıyordum.

Sol elimle beline destek yaptığım sırada, kendini birden geriye bırakmasıyla göbek deliğine kadar uzanmamı sağladı. Göbek deliğinden boynuna kadar olan yerleri tek tek öperek ve yalayarak çıkıyor sonra memelerini emiyordum.

Birden tekrar ayağa kalkarak arkasını döndü. Öne doğru eğilerek poposunu yüzüme değecek kadar yaklaştırarak yavaş yavaş tangasını sıyırmaya başladı. O anda göt deliği ve vajinası tamamen karşımdaydı.

Tangasını bacaklarına kadar sıyırıp yere bileklerine düşürdü. Tam o sırada ellerimle poposunun iki lobunu birden kavrayıp kafamı vajinasına ve göt deliğine gömerek yalamaya, emmeye ve resmen yemeye başladım.

Ellerini karşısında duran aynalı makyaj masasına dayamasıyla, vajinasının etli yanakları daha da gözler önüne çıkmıştı. Ben çıldırmışcasına karşımda duran görüntüye saldırmıştım. O ise kısık ama zevk aldığını gösteren sesler çıkarıyordu. Bir süre daha o şekilde devam ederken birden kasılmaya ve boşalmaya başladı.

İnanılmaz bir sıvı çıkışı olmuştu vajinasından. Benim tükürüklerim ve vajinal sıvısı bacaklarından süzülüyordu. Tekrar bana döndü ve önümde diz çökerek üzerimdeki kolsuz t-shirtü çıkarmam için beni teşvik etti. O da o sırada belimin iki yanından tutarak şortumu ve boxerımı aşağı indirdi. Ve havada dimdik bir şekilde asılı duran penisime bir süre baktıktan sonra İngilizce “Oooo delicious” dedi. Sağ eli ile dibinden kavrayarak yalama başladı. Birkaç saniye her yerini yaladıktan sonra, ağzına alıp emerken ağzının içinde diliyle mengene gibi sıkıştırıp boğazına kadar sokuyordu.

Her an patlamak üzereydim ve kendimi kontrol edemiyordum. O da bunu fark etmiş olacak ki birden ağzından çıkarıp. Elini kıç deliğim ile yumurtalıklarımın arasındaki bölgeye atarak birden sıkmaya başladığı sırada “Sen bana lazımsın daha. Hemen boşalmana izin veremem. Kırk saatte bekleyemem kalkmasını.” dedi. Yaptığı hareket sonrasında acı beynime sıçradı ve bütün boşalma isteği anlık olarak kayboldu.

Ben tekrardan ağzına alacak diye beklerken ayağa kalkıp kafadan beni yatağa ittirdi. Ve penisimi yine dibinden tutarak vajinasına hizalayıp yavaş yavaş üzerine oturarak içine almaya başladı. O anda neye uğradığımı bilemeyecek vaziyetteydim ve yaşadığım şokların ardı arkası kesilmiyordu. İlk defa bir kadının vajinasından içeri giriyordum. İnanılmaz bir sıcaklık ile bütün vajina penisimi sarmalamış adeta sıkıyordu.

Birden üzerinde hafif hafif ileri geri hareketlenmeye başladı. Ayaklarını kıvırıp bacağımın üst uyluk kısmının üstüne yerleştirdi. Ata biner gibi ileri geri, yukarı aşağı gidip geldikçe benim aldığım haz doruk seviyesine çıkmıştı. Duygu kendinden geçmiş gibi sesler çıkarırcasına inliyordu. Vajinasından akan sıvıları kasığımı ıslatmış sırılsıklam olmuştum. Sanırım yine boşalmıştı ya da yılların verdiği yoksunlukla kadın resmen üzerime akıyordu. Öne doğru eğilip saçlarını yüzüme döküp dudaklarımı boynumu öpmeye göğsümü yalamaya başladı. Birden boşalacağımı hissederek. “Az önce yaptığını yine yap boşalmak istemiyorum.” dedim.

Elini yine aynı yere atıp bu sefer daha sıkı sıktı. Üzerimden kalkarak domalır pozisyonda arkasını döndü. “Hadi bakalım. Sıra sende. Göster marifetini.” dedikten sonra “Tamamen sana aitim ve istediğin zaman içime boşalabilirsin.”dedi.

Karşımda duran dünya harikası popoyu görünce yerimi alıp aletimi içeri yerleştirdim ve yavaş tempoda gidip gelmeye başladım. Artık aşırı dolduğum için hızlanmak istemiyordum. Hızlanırsam kendimi tutamaz ve kesin boşalırdım. Ama böyle de çok zevk almıyordum. Birden “Bebeğim yüzünü dönüp, sırt üstü yatar mısın? Boşalırken seni öpmek gözlerini görmek istiyorum.” dedim. Şaşırmış bir şekilde hafif bir mutluluk ifadesiyle “Peki aşkım!” dedi.

Penisimi elime aldım, vajinasının dışarıdan bir miktar sürtükten sonra gözlerinin içine bakarak yavaş yavaş penisimi içine bıraktım. Penisim girip çıktıkça vajinal sıvı sayesinde ıslak parlak hale gelmiş Duygu’nun vajinasının dışını da aynı şekilde parlatmıştı. Gidip gelmeler hızlandıkça Duygu’nun inlemeleri tekrar arttı. Belimden yukarı omuriliklerimden başımın arkasına kadar bir sıcaklık yükseliyor resmen hazzın doruklarında dolaşıyordum. Uzun yıllar sadece uzaktan izlediğim kadınla sevişiyordum ve birbirimize belki de anın verdiği şehvetle aşkım ve bebeğim diyorduk.

Daha hızlı vurmaya başladıkça Duygu yeniden kasılmaya başladı. Göz kapakları yarıya kadar inip kafasının tepesi yastığa gömülecek şekilde çenesini yukarı kaldırarak çok şiddetli olmasa da boşalmaya başladı. Onun boşalmasının ardından üzerine yığılarak dudaklarına yapıştım bir yandan çılgın gibi öpüyor diğer yandan da içine bütün spermlerimi boşaltıyordum.

İkimizin de gücü tükendikten sonra vücudumu onun üzerine bırakacak şekilde penisimi içinden çıkarmadan yığıldım. O şekilde bir süre yattıktan sonra yan dönüp dudaklarıma ufak öpücükler kondurarak “Şimdi kalkıp Taner’e bakalım. Karnım da açıktı. Hem biz aslında beraber kahvaltı yapacaktık değil mi?” diyip gülerken “Ya senin börekle simit arabada kaldı.” diyerek yataktan doğruldu.

“Ama önce duşa girmem lazım. Sonra da senin şu kremdem tekrar sürüp kahvaltıdan sonra bir tane daha ağrı kesici almam gerekiyor. Bitirdin beni resmen bebeğimmmm.” dedikten sonra uzun bir öpücük vererek kalkıp kapıyı açıp banyoya doğru hareketlendi.

Derin ve Sessiz – 6

Dinlediklerim karşısında şoka uğramış vaziyette dondum kaldım. Duygu’nun geçmişi, Taner’in başkasından olması ve o adamın da ölmüş olması. En önemlisi Duygu’nun cinsel yaşantısının olmaması. Bu kadar olay yaşadıktan sonra onu seksi hale getiren sinirlilik ve asabiyetin nedenleri artık benim için netti.

Kaydı birkaç kere daha dinledikten sonra benimle ilgili kısımlar konusunda daha da düşünmeye başladım. Demek hala bakir olduğum belli oluyordu. Korunmadan ilişkiye girme kısmında beni salak zannetmelerine biraz bozulmuştum ama olsun duymak bile eğlenceliydi. Ama en önemli kısmı her iki kadının birden beni beğeniyor olmasıydı. Belki de şartların uygun olması durumunda her ikisine de erişebilirdim.

Duygu arada siz olmasaydınız Ozan’la birlikte olurum demişti. Bu sözler kafamın içinde dönerken bir plan yapmalıydım. Eğer taşları doğru yere koyarsam Duygu’yu mat edebilirdim. Ama ilişkinin devamlılığı için onun kazandığı hissini vermem gerekiyordu. Tanju’nun etkisiz eleman olduğunu öğrenmiş olmak aradaki en büyük engelin kalkmasıydı ve elimi çok rahatlatmıştı.

Okulların kapanmasına ve arkasından babamların tatile gitmesine az zaman kalmıştı. Evde yalnız olacaktım ve belki de bunu kullanmak en iyi başlangıç olabilirdi. Ama öncesinde Nalan ile cinsellik konularına giriş yapıp açlığımı ona bir şekilde söylemem lazımdı. Bu şekilde isteklerimin Duygu’ya Nalan tarafından aktarılacağına emindim.

Bir sabah okula gitmek için uyandığımda yerimden kalkmadım ve babam odama gelip seslendi. “Oğlum kalkacak mısın? Okula geç kalacaksın servisi kaçırma istersen.” dedi. Yerimden doğrulup “Dün yediğim bir şey dokundu herhalde. Bütün gece tuvalette geçti.” dedim. “Geçmiş olsun koçum. İstersen polikliniğe gidelim.” derken Nalan daldı odaya ve elini anlıma dayayıp “Ateşi yok, Remzi sen servis şoförüne söyle de beklemesin. Bugün evde dursun koca oğlan. Ben ona bakarım bir şeyi kalmaz.”dedi. Sonra eğilim anlımdan öptü ve babama seslenerek içeri gitti.

Öğlene kadar numaradan yatakta yattarak geçirdim ama sıkılmıştım. Nalan odama gelip “Ben ilerideki süpermarkete gidiyorum. İstediğin bir şey var mı?” diye sordu. “Teşekkür ederim. İyiyim böyle.” dedim.

Nalan evden çıktığı sırada porno dergilerden birini açıp mastürbasyon yapmaya başladım. İşi yavaştan alıp zevkini çıkarırken kaç dakika geçti bilmiyorum ama Nalan birden odaya daldı ve “Geri döndüm ben…” derken lafı yarım kaldı ve benim alet ile yüzyüze geldi. “Pardon” diyerek hemen odadan çıktı. Birden o utanma haliyle bütün motivasyonum kaçtı.

Aradan 10 dakika geçtikten sonra salona Nalan’ın yanına gitmeye karar verdim. “Özür dilerim. Beni o halde görmeni istemezdim.” dedim. “Yok Ozan’cım benim hatam. Orası senin özel alanın. Bir yerde yapacaksın bu işi neticede. Ama sen hasta değil miydin? Nasıl yapabiliyorsun hastayken onu anlamadım.” dedi.

İşte aradığım fırsat ayağıma gelmişti. “Sabah dinlenmek iyi geldi sanırım. Sonra boş boş otururken birden canım istedi. Zaten sürekli istiyor onu da anlamış değilim. Sence normal mi bu?” diye salağa yatar gibi sordum.

“Senin yaşında normal. Yaşın ilerledikçe ve düzenli ilişkilere başlayınca azalacaktır.” dedi biraz gülümseyerek. “Düzenli ilişki ne demek?” diye sordum safça. “Ya işte düzenli bir seks hayatın olunca canım.” dedi gülerek. Bende utanmış gibi yaparak “Benim hiç ilişkim olmadı. Takımdaki herkes neredeyse milli oldu ama bende tık yok. Gerçi bir çoğu hayat kadınlarıyla açılış yapmış ben o işe girmem. Benim için özel olmalı bu iş. Sevdiğim ve güvendiğim birsi olmalı.” dedim.

“Anlıyorum seni Ozan’cım. Kadın vücudu seni çekiyor kendine neticede ve şu aralarda hormonların çok yüksek seviyede çalışıyor. Normal bazı şeyleri hissetmen. Öbür konuya gelince cinsel ilişkiye girmek sadece boşalmak değildir. Sevişmeyi ve dokunmayı da bilmek lazım. Bir kadının vücudunu keşfetmen öpmen okşaman ve hatta yalaman gerekir.” derken ayağa kalkıp kendi üzerinde tarif etmeye başladı.

“Mesela memeleri çok aşırı sıkmadan böyle avuçlayıp ucunu yalaman ve azıcık azıcık ıssırman lazım. Bacakları, popoyu ve sırtını okşaman gerekir. Vajina kısmı özel bir durum onun muamele edilecek kısımları ayrı. Mesela içini yalamak çok aşırı zevkli değil. En azından ben sevmiyorum. Çevresini yalayıp ıssırman klitorise dil darbeleri ile masaj yapman ve emmen gerekir.” diye anlatırken resmen karşımda erotik show yapıyordu ve birden benim mallaşmış olan suratıma bakıp gülerek “Ayyy bana ne oldu kendimden geçtim resmen. Neler anlatıyorum çocuğa. Sen daha doğru dürüst vajina bile görmedin. Yani sanırım görmedin pornoları saymazsak.” dedi ve o sırada “Ve sanırım seni biraz azdırdım herhalde. Seninki bulunduğu kaba sığamıyor.” diyip kahkaha attı.

“Ya ne yapıyım sen anlattıkça benim de canım istedi. Saklayacak halim yok. Aslında sana bir itirafta buluncam. Bizim üst mahallede oturan Ceyda ile benim uzun süren bir ilişkim var. Hatta onların evde yalnız kaldık. Ama aramızda ilişki olmadı. Korktuk ikimizde. Sadece dokunma ve öpücükler oldu. O benimkini ağzına almaya çalıştı ama dişleri çok canımı acıttı. Sonra da bir şey yapmadan bıraktık. Aslında hasta olmasam bugün de onlara gidecektim. Şu an iyi gibiyim ve oraya gitmek istiyorum.” yarı yalan yarı doğru bir şeyler söyledim.

Nalan şaşırmış ve gülümser vaziyette “Oğlum sen manyak mısın? Ya anası babası yakalasa. Kızın bekaretini alsan bir de olay çıksa.” dedi.

“Aslında biz arkadan yapacaktık. Bekareti bozulmasın diye. Yani hatta krem bile almıştık yanımıza. Ayrıca anne ve babası çok geç geliyorlar eve. Yakalanmazdık.” dedim. Amacım çaresiz olmama üzülmesi ve bunları Duygu ile konuşmasıydı.

Biraz düşünceli bir şekilde “Sen bu konuda kararlısın ve başımıza bir iş gelecek. Sen ne yapacağını bile bilmiyorsun. Offf” dedi. Biraz daha düşündükten sonra “Hadi kalk senin odana gidiyoruz.” diyerek salondan çıktı. Ben neler oluyor diye mal mal dururken “Koridordan seslendi. Gel buraya ıssırmıcam.” ve kahkaha atarak “Senin derse ihtiyacın var. Sana ders vereceğim.” dedi.

Odaya gittiğimde benim yatağın kenarına oturmuş az önce beni yakaladığı dergiyi kurcalıyordu. “Burada güzel fotoğraf yok. Başka dergin yok mu?” diye sordu. Tamamen affallamış bir şekilde “Var ama benzerleri.” dedim. “Aman neyse bak otur yanıma.” diyerek çıplak bir kadın fotoğrafı üzerinden az önce içeride anlattıklarını göstermeye başladı. Daha sonra başka bir fotoğrafa geçerek vajinal ve anal seks ve oral seks anlattı.

Bütün anlatımlar bittikten sonra “Var mı sorun?” diye sordu. Ben başıma gelenler karşısında şaşkın vaziyette “Var ama nasıl sorsam bilemiyorum.” dedim. “Sor bakalım Ozan, hadi”dedi. “Klitoris kısmını anladım. Orası minnacık bir yer. Penis nasıl giriyor oraya?” diye salakça bir soru uydurdum öyle olmadığını bilmeme rağmen.

Nalan birden kahkaha patlatıp “Aaa benim salağım oraya girmeyeceksin. Haz aldığımız bölge orayı okşayacak öpecek emecesin. Gireceğin yer onun altında.” dedi. Ama ben ısrarlı bir şekilde göstersene o zaman bir daha dedim. Aslında fotoğraflarda çok belirgin olmasına rağmen anlamamış gibi sorgulayan gözlerle baktım.

“Peki içi ıslak ve sıcak mı?” diye sordum birden. Nalan gözlerini devirip “Seninle işimiz var. Otur yatağa.” diyip önümde ayakta dikilirken altındaki eşofmanını ve külotunu birden indirdi. Ben o anda ne olduğunu anlamadan yüzümün kızardığını kafamın karıncalandığını hissettim. “Tamam utanacak bir şey kalmadı artık. Madem bu kadar açıldık az daha ilerlersek problem olmaz. Ver elini.” diyerek bacaklarını açıp elimi vajina üstünde gezdirmeye başladı. Bütün bölgeleri tek tek tarif etmeye başladı. Ben ellerim titrer vaziyette kendimi tamamen Nalan’a teslim etmiştim.

Daha sonra çalışma masasındaki sandalyemi karşıma çekip bacaklarını ayırıp ayaklarını ortada ben kalacak şekilde yatağa yerleştirdi. “Bak bu ilk ve son kez olacak. Ne baban bilecek ne de başkası. Anlaştık mı?” diye sordu.

“Anlaşmamaktan başka şansım yok herhalde. Anlaşmasak bu muhteşem anı yaşayamam. O nedenle yüzde bir milyon anlaştık.” dedim. Kafama yavaşça vurup “Salak çocuk.” diyerek çenemden tutup beni kendine çekip dudaklarımdan öpmeye başladı.

Daha sonra “Bir dakika” diyerek geri çekilip üzerindeki t-shirt ve sütyeni hızlıca çıkarıp geriye savurdu. Birkaç dakika daha öpüştükten sonra “Öpüşme işini çözmüşsün. Şimdi şunlara biraz ilgi göster bakalım.” diyerek memelerini iki eliyle dibinden tutup sallamaya başladı.

Bir anda üzerlerine yumulup çılgınlar gibi emmeye, yalamaya ve hafif ıssırmalara başladım. Uçlarını emip dilledikçe Nalan kendinden geçmeye başlamış “Ihhhh, ahhhh” sesleri çıkarıyordu.

Birden memeleri bırakıp tekrar öpüşmeye başladık. Sonra kulak memesini emip boynunu kulak arkasını öpüp dilimle hafif dokunuşlara geçtim. Nalan kontrolünü kaybetmiş bir şekilde inanılmaz sesler çıkarıyordu. Geriye çekildiğimde elinin vajinasında olduğunu ve kurcalamaya başladığını fark edip bende elimi oraya attım.

Elimden tutarak nerelere dokunmam gerektiğini tarif ediyor arada uzun uzun öpüp dudaklarımı ıssırıyordu. Birden eliyle kafama bastırıp vajina hizasına kadar getirip beni “Biraz da bunun tadına bak bakalım. Anlattğım gibi nazikçe yap” dedi. Ve o anda vajinadan yayılan kokuyu alınca yıllar önce o külot üzerindeki kurumuş leke kokusu aklıma geldi. Ama bu sefer gelen koku çok taze ve tatlıydı. Elimle vajina yanaklarını ayırılıp her yerini yalamaya, vajina tepesini ve klitorisi emmeye ve hafif ıssırıklar atmaya başladım.

Nalan artık tamamen kendinden geçmişti. Birden kasılmaya ve saçımı sıkıca avuçlayıp çekmeye ardından da çığlık atarak boşalmaya başladı. Vajinası önce sanki içe çekilmiş gibi kasılıp sonra kendini dışarı atarak gevşemişti. O gevşeme ile birlikte daha çok akıntı gelmeye başlamıştı.

Ben hala yalamaya devam ederken “Yeter bu kadar.” diyerek beni hafif iterek ayağa kalktı. Ben tam odadan çıkacak diye düşünürken. “Şimdi birinci ders bitti; temel konu kadın boşalmadan sen boşalamazsın. Kadın boşaldığına göre sıra erkekte. Yer değiştiriyoruz.” dedi.

Ben ayağa kalktım o dizlerinin üstüne çöküp altımdaki şort ve külotu bir hamlede bileklerime kadar indirdi. Zaten çoktan kalkmış olan penisim bir anda gözüne çarptı.
Eline alıp okşamaya başladı. “Ozan’cım çok güzel bir penisin var. Boyu ve kalınlığı inanılmaz iyi. Ne çok uzun ne de çok kalın ama normal ölçülerin oldukça üstünde. Şu an bunu içime almaya o kadar istiyorumki anlatamam sana ama içeri giriş çıkış sadece babana ait. İkimiz içinde üzgünüm şu anda.” dedikten sonra birden ağzına alıp önce tepesini ve sonra gövdesini yavaş hareketlerle emmeye ve içeriden diliyle alttan ve üsten yalamaya başladı. Dişleri kesinlikle değmiyor, hiç canımı acıtmıyordu. Vajinasına giremecek olmak beni ne kadar üzmüş olsa da şu ana kadar yaşadıklarım ve bu profesyonellikte biriyle yaşadıklarım inanılmaz bir seviyedeydi.

Birden bütün penisimi gırtlağına kadar sokarak yutmaya çalışırcasına emiyor burnundan derin nefesler alıyordu. Gözleri inanılmaz büyümüştü. Elleriyle kalçama yapışıp hızlıca ileri geri gidip gelmeye başladı. Ben artık tamamen kendimden geçmiştim. Ve birden “Nalan gelmek üzereyim” dememe rağmen durumunu hiç bozmadan işine devam ediyordu. Bütün vücudum sarsılarak Nalan’ın gırtlağını hissettiğim sırada boşalmaya başladım.

Nalan bütün spermleri yutarak emmeye devam etti. Penisim küçülmeye başladığında ayağa kalkarak parmak ucunda yükselip, boynuma iki koluyla sarılıp dudaklarımdan ateşli bir şekilde birkaç saniye öptükten sonra kıçıma şaplak attı. Daha sonra yerdeki eşyalarını toplarken “Artık bütün dersleri tamamladın. Benden bu kadar tatlım Bundan sonrası senin maharetine ve benden sonraki kadının deneyimine bağlı.” diyerek odadan çıktı. Sonra birden geri dönerek “Ben duşa giriyorum ve bu odada yaşananlar bu odada kalır. Bir daha da tekrarlanma şartı gidişata bağlıdır. İlk sefere göre oldukça iyiydin tatlım ama daha iyi olmak senin elinde.” diyerek göz kırptı ve sonra banyoya doğru yürümeye başladı.

Ben Duygu ile birlikte olmanın planlarını kurarken başıma gelen olaylar sonrasında şaşkın ve çıplak bir şekilde yatakta yatıyordum. Ceyda ile bir takım denemeler yapmıştık ama bugün başıma gelenler hem de anne dediğim insanın bana yapmış oldukları ve benim ona yaptıklarım. Ama kesinlikle içimde pişmanlık yoktu. Nalan’ın da içinde pişmanlık varmış gibi durmuyordu. Ben herhangi bir istek ya da zorlama yapmadan kendisi yönetmişti her şeyi.

Şimdi o yılları düşününce şu söz aklımdan hiç gitmiyor.

Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir.

Anne Açlığı 14

Duşumuzu almış, kurulanıp çıkmıştık. Annem akşam yemeğini hazırlamak için mutfağa, ben ise kardeşime ufak bir sürpriz yapmak için onu okuldan almaya gitmiştim. Arabaya binip doğruca okuluna gittim. Yüzüm gülüyordu. Mutlu ve huzurluydum. Arabayı okulun önüne park edip dışarı çıktım. Okul çıkışının önünde Cansu’yu beklemeye başladım. Zilin çalması ile birlikte çok geçmeden Cansu çıkıp gelmişti. Beni görüp yanıma geldi. Sarıldık;

B: Nasılsın bebeğim ?

C: İyiyim abicim sen nasılsın ?

B:İyiyim bende. Fransa’ya gitmeden sana bir güzellik yapayım dedim.

C: Çok iyi düşünmüşsün abicim. Teşekkür ederim.Cansuyla arabaya binip evin yolunu tuttuk. Yol boyunca sırıtıyor, arabada çalan her şarkıya eşlik ediyordum. Cansu bunu fark etmiş olacak ki dayanamayıp sordu; “Bugün çok neşelisin sebebi nedir acaba ?”Birkaç saniye bekleyip güldüm. “İş buldum tatlım.” ona annemin salonunda çalışacağımı anlattım. Sevinmişti. Arabayı evin önüne park edip, Cansuyla beraber içeri girdik. Annem Cansuya sarılıp, “Hoşgeldin kızım.” demişti. Cansu gülerek; ” Ne bu ya ! Bugün herkes sevgi dolu herhalde.” dedi. Annem bana göz kırparak, “Öyleyiz tatlım.” dedi. Selamlaşma faslından sonra herkes işinin başına dönmüş, ben ise odama geçip yatağıma uzanmıştım. Günün yorgunluğundan olsa gerek, uyku bastırmıştı. Bunun üzerine alarmımı yarım saat sonrasına kurup uykuya dalmıştım.Uyandığımda ağzım kurumuştu. Bir bardak su içmek için mutfağa yöneldim. Annem tezgahın önünde yemekle uğraşıyordu. Masaya geçip suyumu içtim. Anneme seslenerek; “Cansu nerede ?” dedim.”Arkadaşı geldi, merkezden alması gereken birkaç eşya varmış. Onunla beraber çıktılar beş dakika önce.” dedi. Bunun üzerine sandalyemden kalkıp yavaşça yanına gittim. Ellerimi beline koyarak arkasından sarıldım. Annem başını çevirip bana baktı, ufak bir gülümseme ile dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Ardından, “Acıktın mı tatlım ?” diye ekledi.Kalçasını kasıklarına iyice bastırarak, “Acıktım…” dedim. Ağzından ufak bir inilti çıkarıp ellerini mutfak tezgahının üstüne koydu. Kalçasını iyice dışarı çıkarıp kendini bana tamamen yasladı. Bu hamlesinin üstüne ellerimi sakince tişörtüne götürdüm. Hafifçe yukarı sıyırmamla bembeyaz kalçası karşımdaydı. Mor renkli bir iç çamaşırı giymişti. Arkasından çekilip yanına geçtim. Gözlerime bakıyordu…Kalçasına sert bir tokat attım.

“…ahhh!” Gülerek dudağını ısırdı. Bir tokat daha attım.

“…ahhhhhhhhh!!”..

B: Derslerimiz ne zaman başlıyor ?

A: İki gün sonra tatlım…

B: Dersten önce mutlaka evde son bir tekrar yapalım.

A: Yarın akşam Cansu’yu bıraktıktan sonra yaparız. ( Göz kırparak )

Dudaklarına yaklaşıp saniyelik bir öpücük bıraktım. Ardından “Tamam…” diyerek odadan çıktım. Birazcık vakit öldürdükten sonra mutfağa tekrar giderek yemeğimi yedim. Sonrasında Sude’nin yanına gitmiş sahilde soğuk bir şeyler içmiştim. Geceye doğru rotamı tekrardan evime çevirmiştim. Eve girdiğimde tüm ışıklar kapalıydı. Anlaşılan herkes uyuyordu. Benimde uyumam gerekiyordu. Kimseyi uyandırmamak için parmak uçlarımda odama ilerledim. Üstümdeki kıyafetleri çıkarıp kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapatıp uyudum.Sabah uyanır uyanmaz elim telefonuma gitti. Gelen mesajlara bakarken mutfaktan gelen kahvaltı hazırlama seslerini duyabiliyordum. Bunun üzerine kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve kendimi mutfağa attım. Cansu ve annem kahvaltı hazırlıyor, ben ise masada oturmuş onları izliyordum.

B: Abicim hazır mısın ? Her şeyini aldın mı ? Eğer eksik bir şey varsa gidip alabiliriz.

C: Yok abicim her şey tamam. Bir sorun yok teşekkür ederim.

B: Peki tamam… Uçağın kaçta ?

C: Akşam altıda.

Hep beraber kahvaltımızı yapmış, akşama kadar muhabbet ederek vakit geçirmiştik. Evde ayrılma vakti geldiğinde, evden çıkıp arabaya bindik. Havaalanına varmış, Cansu ile vedalaşıp onu uğurlamıştık.Sorumluluğumuzu yerine getirmemizin ardından, annemle beraber tekrardan arabaya binmiş, evin yolunu tutmuştuk. Yol boyunca sohbet edip yavaşça asıl konumuza gelmeye çalışıyorduk.

A:…..

B:….

A: Eve gidince çalışalım istersen. (Gülerek)

B: Benim için fark etmez. Eğitime her zaman açığım.

A: Wow… Peki. Kitaptan devam mı edelim, yoksa aklında herhangi bir şey var mı ?

B: Kitabı beğendim. Bence devam edebiliriz.

A: Peki nasıl isterseniz. (Sırıtarak)

Bu konuşmalar bile penisimin sertleşmesine sebep olmuş, heyecanla yaşanacakları bekliyordum.Eve yaklaşmamız ile kalp atışlarım hızlanmış, nefes alışverişlerim sıklaşmıştı. Arabayı park edip, kapıya doğru yürüdük. İçeri geçip kapıyı kapattık. Birbirimize bakıp gülüyor, bazen de kahkahalar atıyorduk. Annemin odasına geçmeden üstümü çıkarmaya başladım. Bunun üzerine annemde gülerek kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı. Birkaç saniye içinde tamamen çırılçıplaktık. Penisim halihazırda semsertti.Annem fark etmiş olacak ki sırıtarak; “Erkencisin bugün, daha başlamadık bile.” dedi.

Gülerek, “İspanyol kızlar yüzünden oluyor.” dedim. Bu cümlemin üstüne kahkahasını patlattı.

“Hadi gidelim.” diyerek odasına doğru yürümeye başladı.

Sağ elimi kalçasına atıp, yanından yürümeye başladım. Odasına geçtik. Kitaplığından kitabı alıp sayfalarını karıştırmaya başladı, ben ise tüylü makyaj sandalyesine oturmuş bekliyordum. “İstersen yumuşak bir şeyden başlayalım.” diyerek elinde tuttuğu kitapla yanıma geldi.

Pozisyonun fotoğrafını gösterdi. Fotoğrafta, erkek oturmuş, partneri ise kucağına çıkmıştı. Birkaç saniye inceledikten sonra, ” Tamam olur, bununla başlayalım.” dedim. Ben halihazırda bulunduğum sandalyede oturmaya devam ederken, annem elinde kitap ile kucağıma çıktı. Kucağımda oturmuş pozisyonun komutlarını okuyordu.Penisim zonkladıkça annemin deliklerine anlık baskılar yapıyordu. Erkeğin pozisyondaki rolünü okumuş, ne yapmam gerektiğini anlatmıştı. Oldukça basitti, tek yapmam gereken boşta olan ellerimi annemin kalçalarına koymaktı. Çok kolaydı, fakat imzamı katmam gerekiyordu.Annemin kalçalarında olan ellerimi anlık olarak çekip, sert bir şekilde iki elimle tekrardan kavramış, odada yankılanan bir ses çıkarmıştım.

Annem ağzından ufak bir inilti çıkarmıştı. Tam diğer partnerin rolünü okumak üzereydi ki, kucağımdan bir anda kalarak, “Tatlım çok önemli bir şey unuttuk.” dedi.

Ne olduğunu anlamamış, sadece gözlerimi anneme dikmiştim. Odasında bulunun dolabı açıp, içerisinde küçük bir şişe çıkardı. Şişenin üzerinde “Bebek Yağı” yazıyordu.

Şişenin kapağını açarak eline döktü, ardından elindeki yağı bütün vücuduna yedirdi. Sonra şişeyi bana uzatıp, aynı işlemi benimde yapmamı istedi.Yaptım. Tamamen dolu olan şişenin yarısından fazlası boşalmıştı. Vücutlarımız resmen parlıyordu.Annem bana dönüp; “Tamam tatlım şimdi hazırız dedi.”Tekrardan sandalyedeki yerimi aldım. Annem yavaşça kucağıma çıkmıştı. Ellerimi tekrardan kalçalarına atıp sıkıca kavradım. Yağdan dolayı kucağımda bir ileri bir geri kayıyor, kalçasından verdiğim destekle sabit kalıyordu. Tekrardan pozisyonumuzu aldıktan sonra, “Tamam tatlım şimdi diğer partnerin rolünü okuyorum.” demiş, fakat sesli okumak yerine ufak mırıltılarla içinden okumuştu.Okumayı bitirdikten sonra bir anda dudaklarıma yapıştı. Deliler gibi öpüşüyorduk. Dili dilime her değdiğinde penisim zonkluyor, kalçasını daha sert sıkmama sebep oluyordu.Bütün bunlar olurken boş durmuyor, geçen sefer yaptığı gibi kendini bana sürtüyordu. Dayanamıyordum…Dudaklarımı dudaklarından çekip, bir anda göğüsüne yumuldum. Bunu yapmamla birlikte annem, derin bir “ohh…” çekip gözlerini yukarı kaydırmıştı.Meme uçlarını yalıyor, emiyor, ısırıyordum. Bazen dilimi oradan çekip tekrardan dudaklarına götürüyordum. Tükürüklerimiz ve vücut sıvılarımız her yerimize bulaşmıştı. Dillerimiz birleşmiş halde öpüşürken, ellerimi yavaşça annemin deliklerine doğru yaklaştırdım. Annemin nefes alışverişleri hızlanmış, dudaklarımı öperken ani duraksamalar yaşıyordu.

Anlaşılan izin vermek ile izin vermemek arasında kalmıştı. Ben ise çabuk olmalıydım, olumsuz bir karar vermeden bu işi bitirmeliydim. Öpüşmeye devam ederken bir elimi yerde duran bebek yağına attım. Kapağını açıp birazını sağ elime, birazını da annemin kalçasının üstüne döktüm.

Dudaklarımı annemin dudaklarından çekip memelerine götürdüm. Memelerini yalarken ellerim ile kalçasına yağı iyice yedirmeye başladım. Parmaklarımı hafif hafif arka deliğine değdiriyor, ufak baskılar ile yokluyordum.

Artık hazırdım… Hissetmek istiyordum. Dudaklarımı tekrardan dudaklarıyla birleştirdim. Ona yaşatabileceğim en ateşli öpüşmeyi yaşatıp bir anda sağ elimin orta parmağını, annemin arka deliğinden içeri soktum. Aniden öpüşmeyi bırakıp, yüksekçe inlemeye başlamıştı.

“..ahhhhhhhhh!! …aaahh !”

Ilık nefesini dudaklarımda hissederken… Yüzük parmağımı da içeri soktum.

“…aaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh!!!”

İnanamıyordum… Annemin içi sıcacık ve daracıktı. Gözlerini kapatmış, kendini zevkin akışına bırakmıştı.

Devam etmek istiyordum. Buraya kadar gelmiştik. Artık geri dönüşü yoktu. Sol elimi penisime attım. Annemin vücudundan bulaşan bebek yağı sayesinde yeterince kayganlaşmıştı. Parmaklarımı annemin içinden çıkarttım. Onu hafifçe doğrultup, annemin kadınlığı ile göbeğim arasında sıkışan penisime elimi attım. Penisim bacaklarım arasındaki yeni yerini almıştı. Böylelikle annem tekrardan kucağıma oturduğunda rahatça erkekliğimi annemin göt deliğinden içeriye sokabilecektim.

Annem olacaklardan habersiz bir şekilde tekrardan kucağıma oturdu. Kalçalarının arkasında duran penisime elimi attım. Annem gözleri yarı kapalı şekilde beni seyrediyor, ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu.

Penisimin başını annemin deliğine hizalayıp bir anda içeriye doğru bastırdım. Penisimin başı içeri girmişti ki, annem;

“….ayyy oğlum ne yapıyorsun sen!!!” diyerek kucağımdan kalkmaya çalıştı.

Anne Açlığı 13

Bir elimi sırtına, diğer elimi saçlarına atıp okşamaya başladım. Annem ise yüzünü göğüsüme iyi bastırmış tek kelime etmiyordu. Saçlarını okşamaya devam ederek; “İyi misin ?” diye seslendim. Sorumun üstünden bir kaç saniye geçmeden annem ağlamaya başlamıştı. Burun çekişlerini duyabiliyor, gözlerinden göğüsüme düşen damlaları hissedebiliyordum. Hıçkırmaya başlaması ile; “Oğlum çok özür dilerim…” dedi ağlamaklı ses tonuyla.

Onu öyle görmek beni üzmüştü, belliki yaşananlardan dolayı pişmandı. Kendini kontrol edememişti ve bunun farkındaydı. 14 yıllık ateşini, ilk defa oğlu ile söndürmüştü. Fakat bu benim için rahatsız edici bir deneyim değildi, aksine onunla gurur bile duymuştum. Bir başkası yerine beni seçmişti… Beni beklemişti.

Başımı aşağı çevirip göğüsümün üzerinde ağlayan anneme baktım. Ellerimi yanaklarına götürüp başını kaldırdım. Göz göze gelmiştik. Hafif bir gülümseme ile, parmaklarımı birikmiş gözyaşlarına götürüp sildim. Başını tekrardan göğüsüme koyup saçlarını okşamaya başladım;

B: Özür dilemene gerek yok.

A:…

B: Yanlış bir şey yapmadın…

A: Nasıl yani? (Ağlayarak)

B: Anne yıllardır yalnızsın… Elbette bu yalnızlığın getirdiği bazı sorunlar var.

A:…

B: Belkide sana teşekkür etmeliyim, bu sorunları benimle çözmek istediğin için.

A: Gerçekten mi ? (Hafifçe gülerek)

B: Evet… Emin ol benim için hiçbir mahsuru yok. Yani… Üzülmene gerekte yok.

Annem bu cümlelerimin üstüne rahatlamış görünüyordu. Başını göğüsümden kaldırıp gözlerime baktı. Dolu gözleri makyajının akmasına sebep olmuş, masum bir şekilde bana bakıyordu. Dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp; “Teşekkür ederim.” dedi. Ardından tatlı bir gülümseme ile kucağımdan kalktı.
Ben ise yavaşça doğrulmuştum. Erkekliğim olanlar karşısında sertliğini korumuş, adım atmamla bacaklarıma çarpıyordu.
Annemin gözü penisime takılmış olmalı ki, parmağıyla göstererek;

A: Bunu nasıl indireceksin ?

B: Tuvalette hallederim bir şekilde.

Annem verdiğim bu cevabı beğenmemiş olacakki suratı asılmıştı. “Olmaz öyle oğlum.” diyerek etrafına baktı. Ben ise sessiz bir şekilde kuracağı ikinci cümleyi bekliyordum. Makyaj masasının karşısında kırmızı renkli tüylü bir sandalyesi vardı. Parmağıyla orayı işaret ederek; “Otur bakalım şuraya.” dedi. Oturdum.

Saniyeler için annem bacaklarımın arasındaki yerini almış bana bakıyordu. Gülerek, “Ben sebep oldum ben halledicem.” dedi. Ben ise sessiz bir şekilde oturmuş sadece anneme bakıyordum.
Annem bir elini erkekliğime atıp sıvazlamaya başladı. Yeterince kaygan olmadığından olacak ki penisime yaklaşıp büyükçe bir tükürük bıraktı. Ardından sıvazlamaya tekrar devam etti. Sağ eliyle penisimi yavaşça yukarı-aşağı hareket ettiriyor, sol eliyle ise testislerimle oynuyordu. Erkekliğim kayganlığını kaybettikçe üzerine tükürüyor, bu hareketi ile gözlerimin kaymasına sebep oluyordu. Boşalmak üzereydim. Gözlerimi anneme çevirdim;

“…Anne geliyorum.”

Kuruduğum cümlenin hemen ardından inlemeye başlamıştım. Annem penisimi göğüslerine tutmuş, oğlunun memelerine boşalmasını istiyordu. Boşalmaya başlamamla kasıldım. Daha önce hiç bu kadar şiddetli boşalmamıştım. Annem ise durmuyor, gülerek aletimi sıvazlamaya devam ediyor, tek bir damla bile kalmasını istemiyordu. Boşalmamın bitmesi ile annem masmavi gözlerini erkekliğimden çekip gözlerime dikmişti. Hem gülüyor hem dudağını ısırıyordu. Benimde gülümsemem ile birlikte penisimi bırakıp kucağıma çıktı. Ellerini göğüsüme koyup;
“Ödeştik mi ?” diye seslendi.
Başımı sallayarak, “Evet…” dedim. Dudaklarıma bir kaç saniyelik bir öpücük bıraktı. Ardından kendini geri çekip güldü. Bir kez daha yaklaşıp daha şehvetli bir şekilde öpmeye başladı. Ellerimi kalçasına koyup sertçe sıkmaya başladım. Öpücüğüne karşılık veriyordum. Annem öpücüğüne verdiği her arada, dudaklarımız arasında tükürükten bir köprü oluşuyordu.

“ …mhmmmm. Hadi canım yeter bu kadar. Cansu gelmeden temizlenelim.” dedi gülerek.

Dudaklarına son bir öpücük bırakıp kalçasına sert bir tokat attım. Yavaşça doğrulduk. Gülüşmeler ve şakalaşmalar eşliğinde banyoya girip beraber duş aldık.

DEVAM EDECEK…

FİKİRLERİNİZİ VE DÜŞÜNCELERİNİZİ YORUMLARDA PAYLAŞIRSANIZ SEVİNİRİM…

Anne Açlığı 12

Pozisyonumu aldım, ardından annem kucağıma oturup, kolları ve bacakları ile bana sarıldı. Kadınlığının ıslaklığını penisimde hissediyordum. Vücudumu adeta ateş basmıştı. Annemin elleri sırtımda olduğu için bana seslenerek;
“Oğlum partnerlerin rollerini okusana.” dedi.
Elimi kitaba uzatıp sesli bir şekilde okudum.

“Kadın partner bacaklarını serbest bırakarak, erkek partnere sürtünür diyor.” dedim.

Annem bacaklarını yavaşça sırtımdan çekerek serbest bıraktı. Ardından kadınlığını yavaşça penisime sürtmeye başladı.
Çok geçmeden fark ettim ki bu hareket benden çok onu etkilemişti. 15-20 saniyelik bir tekrar yeterli olmasına rağmen henüz durmamış sürtünmeye devam ediyordu. Bu pozisyonun benim için en güzel tarafı ise annemin suratına görebiliyor olmamdı. Terden ıslanmış dağınık saçları, alnına ve boynuya yapışmıştı. Yüzünü benden saklamak için başını eğiyordu. Nefes alışverişi hızlanmıştı. Kollarını sırtıma sararak suratını göğüsüme yapıştırmıştı. Ritmik hareketlerle kendini bana sürtmeye devam ediyordu. Elimi saçlarına götürerek okşamaya başladım. Kulağına yaklaşıp;
“Erkek partnerin rolünü okuyacağım…” dedim. Fakat beni umursamıyor sürtünmeye devam ediyordu. Dış dünya ile bağlantısı kesilmiş gibiydi. 14 yılın ateşini söndürmeye çalışıyordu sanki. Kitabı elimden bıraktım. Odada yalnızca annemin nefes sesleri ve kadınlığını penisime sürtmesiyle çıkan ritmik sesler vardı. Ellerimi yavaşça kalçasına götürdüm, terden sırılsıklam olmuştu. Kalçasına dokunur dokunmaz başını göğüsümden kaldırdı. Dudakları hafif aralık olacak şekilde nefes nefeseydi. Gözlerini gözlerime dikti, kaşları kalkık masumca bana bakıyordu. O gözleri tanıyordum… Boşalmak üzereydi… Sürtünmeye devam ediyordu.
Önce git gide hızlanmaya başladı, ardından biraz yavaşladı… Masmavi gözlerinin yukarı kayması ile dudaklarına yapıştım. Öpücüğüme anında karşılık vermiş, sırtımda duran ellerini suratıma götürmüştü. Yaşadığım en ateşli öpüşmeydi.
O şehvetli öpücüğü verirken bir yandan sürtünüyor… git gide hızlanıyordu. Dudaklarını dudaklarımdan çekti… Ve hayatım boyunca unutamayacağım bir inilti çıkardı.

“Ahhhhhhhhhhhhhhhhh….”

Bütün odayı sarsan bu inilti boşaldığının haberini veriyordu. Başını göğüsüme tekrar koyup tırnaklarını sırtıma geçirdi. Aşağı baktığımda titreyen bacakları yerinde duramıyordu. Kalçası istem dışı bir ileri bir geri hareket ediyor, ufak iniltileri kulağıma müzik gibi geliyordu.

DEVAM EDECEK….

Anne Açlığı 11

Bu cümle ile durulmuş, bedenimi kendi minderime atmıştım.

Annem ise nefes nefese kalmış;
“Oğlum… bu işi bu kadar ciddiye alacağını bilseydim önce Figen’e değil sana haber verirdim.” dedi ve ardından derin bir nefes alıp gülmeye başladı. Ardından annem aletime bakarak;

A: İspanyol kadınlar etkiledi seni herhalde ? (Sırıtarak)

B: Özür dilerim isteyerek olmadı.

A: Sorun değil oğlum… Seni böyle bir duruma soktuğum için ben özür dilerim.

B:… Sorun değil.

A: Eeee para kazanmak kolay değil. (Gülerek)

Bu cümlesinin üstüne hafif sırıtarak, “Bitti mi işimiz ? Yoksa devam edecek miyiz ?” dedim. Annem ise bu soruma;
“Cansu’nun gelmesine daha var, bir kaç pozisyon daha deneyebiliriz. Ama önce soğuk bir şeyler içelim, yoruldum biraz.” şeklinde karşılık verdi. Annem ayağa kalkıp mutfağa doğru yöneldi. Ben ise yerde duran kitabı alıp arkasından yürüdüm. Mutfak masasına oturup kitabı incelemeye başladım. Annem ise önüme buzlu bir limonata koyup benimle birlikte kitabı incelemeye başladı.
Olaya masumca yaklaştığımı düşünmesi için;
“Anne baksana bu kitapta bütün yoga pozisyonları var.” dedim.
Cümlemin ardından annem yapay bir gülümseme ile; “Evet oğlum bütün yoga pozisyonları burada.” dedi. Ardından karşıma geçip oturdu;

A: Eee ne düşünüyorsun tatlım ? Sence yapabilir miyiz dersleri ? (Gülerek)

B: Bence başarabiliriz, pratik yapmamızda iyi oldu. İspanyollar sinerjimizi görünce şok olacaklar.

A: (Kahkaha Atarak) Aynen öyle tatlım.

B: Kendimize güvenmeliyiz, onların karşısında utanıp sıkılamayız.

A: Aslan oğlum benim !

B: Uyumumuzu görünce kıskançlıktan çatlayacaklar emin ol !

Annem gülerek ayağa kalktı, bu utanmaz tavrımdan memnun görünüyordu;
“Hadi o zaman vakit kaybetmeden devam edelim çalışmaya.” dedi heyecanla. El ele tutuşup odasına doğru yürüdük. Yanımda yürürken elini bırakıp bir sağa bir sola sallanan kalçasına, hafif ama uzun süreli bir şaplak attım. Bunu tamamen tepkisini ölçmek için yapmıştım.

İstediğin tepkiyi almıştım. Annem ağzından ufak bir, “mhhmm…” çıkarmış ve bana dönüp yanağıma tatlı bir öpücük bırakmıştı. Odaya geçtik, heyecanla annemin seçeceği pozisyonu bekliyordum. Beklediğim an çabuk gelmiş annem kitabı bana çevirerek seçtiği pozisyonu göstermişti. Bir kaç saniyelik incelemenin ardından anlamıştım. Minderin üstüne çıkacak, ardından dizlerimin üstüne oturacaktım. Ardından annem kucağıma oturup, bacakları ve kollarıyla sırtıma sarılacaktı.

DEVAMI BİR SONRAKİ PAYLAŞIMDA…

Anne Açlığı 10

Kaşlarım çatık bir şekilde kitabı incelemeye devam ettim. Daha önce görmediğim yüzlerce farklı pozisyon vardı. Kimisi komik kimisi ise gerçekten sıra dışıydı. Başım yere eğik bir biçimde, “tamam, deneyelim.” dedim. Annem heyecanlanmıştı, kitabı elimden alıp sayfaları karıştırdı. Bir sayfa seçti, seçtiği sayfanın üzerinde parmağını gezdirip durdu. Parmağını üstünde tuttuğu pozisyona baktım. Hepimizin bildiği “Doggy” pozisyonuydu.

“Önce bunu deneyelim tatlım.”

diyerek minderine geçti. Önce dizlerini, hemen ardından ellerini minderin üstüne koyup kalçasını dışarı çıkardı.
Yavaşça arkasına geçtim, annemin iki deliğide bütün çıplaklığıyla karşımdaydı. İki deliğide teninin renginde ve tertemizdi. Gördüğüm bu manzara karşısında erkekliğim yavaşça sertleşmeye başlamıştı. Anneme yaklaştım, kasıklarımı özenle kalçasına yapıştırdım. Yarı kalkık penisimde annemin kadınlığını hissedebiliyordum. Annem ise sakin bir şekilde elinde tuttuğu kitabı göstererek,

“Tatlım şimdi ellerinle kalçamı tut.” dedi.

Ellerimi yavaşça annemin kalçasına götürdüm. Penisim artık tamamen sertleşmiş annemin kadınlığına baskı yapıyordu.
Annem; “Tamam tatlım, şimdi kadın partnerin pozisyondaki görevini göstereceğiz.” dedi ve kalçasını bir ileri bir geri olacak şekilde hareket ettirmeye başladı. Annemin ileri gitmesi ile kadınlığı arasında yerini almış erkekliğim yerinden fırlayıp sertçe göbeğime çarptı. Ardından kalçasını geri getirmesi ile yeni yerini aldı. Zevkten çıldırmak üzereydim. Yaklaşık 15-20 saniye süren hareketimizin ardından annem;
“Tatlım şimdi pozisyonda erkeğin rolünü göstereceğiz.” dedi.
Kitabı sola çekerek benim görmemi sağladı. Resimdeki kadın ellerini olabildiğince uzatmış ve kalçasını mümkün olduğu kadar dışarı çıkarmış, erkek ise partnerinin kasıklarından tutarak hızla; bir ileri bir geri hareket ediyordu.

Başımı sallayarak pozisyonu anladığıma dair onay verdim. Bunun üzerine annem ellerini olabildiğince uzağa uzatmış ve kalçasını dışarı çıkarmıştı. Ben ise annemin uyluklarını sıkıcı kavrayarak yerimi almıştım. Yavaşça harekete başladım. Tamamen sertleşmiş erkekliğim annemin kadınlığının sıcaklığını hissetmeme sebep oluyordu. Ellerim ise annemin uyluklarında geziyor, aldığım hazzı arttırıyordu. Hızlanmamam gerekiyor fakat dayanamıyordum. Birazcık hızlanmam ile birlikte kasıklarım annemin kalçasıyla daha sık buluşmaya başlamış ve odanın etrafını alkış sesleri kaplamıştı. Aldığımız nefesler hızlanmış, kontrolümü kaybetmek üzereydim ki beni durduran iniltili bir ses tonuyla annem oldu;
“Oğlum yavaş…”

DEVAMI BİR SONRAKİ PAYLAŞIMDA…

Anne Açlığı 9

B: Anne şu an ne gerek var ?

A: Oğlum ilk deneyimimiz insanların karşısında mı olsun ? Vaktimiz varken çalışalım şimdi.

Yavaşça tişörtümü ardından şortumu çıkardım. Annem bana bana bakarak sırıtıyordu. Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından.

“Hadi boxerda çıkacak” dedi gülerek.

Sert bir şekilde reddedip,
“Yok ya, sen iç çamaşırıyla duracaksın biz çıplak… Başka bir emrin var mı ?” diyerek ufak bir serzenişte bulundum.

Bunun üzerine annem ani bir hareket ile iç çamaşırını çıkarıp attı…
Şok olmuştum. Annem karşımda çırılçıplak duruyordu. Daha önce saliselik anlar dışında annemi çıplak görmemiştim… Ağzımdan tek kelime çıkartamıyordum.

Odayı saran sessizliği bozan annem oldu, “hadi tatlım sıra sende”.
Elimi yavaşça boxerıma götürdüm. Annemin gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Boxerımı sakince vücudumdan sıyırıp bir kenara attım. Annem gülerek “hadi başlayalım dedi.”. Mindere oturup bağdaş kurdu. Ardından eliyle diğer minderi göstererek benimde oturmamı istedi. Aynı şekilde oturup bağdaş kurdum. Penisimi ellerim ile örterek saklamaya çalışıyordum. Annem; “önce esnememiz lazım.” diyerek bacaklarını bir sağa bir sola uzatabildiği kadar uzattı. Gördüklerime inanamıyordum. Annemin tüysüz kadınlığı tüm çıplaklığı ile karşımdaydı. Adeta bakakalmıştım. Annem durumu fark etmiş olacak ki “heyy” diye seslendi; “Tatlım odaklan biraz lütfen, ilk defa görmüyorsun sonuçta.”. Bu cümlesinin üstüne kıpkırmızı olmuştum. Annem ise tatlı bi gülümseme ile ellerini sağ ayak bileğine doğru uzatarak aynı hareketi benimde yapmamı istedi. Aynı pozisyonu alarak bir sağ ayak bileğime, bir sol ayak bileğime uzanıp iyice esnedim. Ardından annem; “Diğer harekete geçiyoruz tatlım.” diyerek minderde hafif doğrulup dizlerinin üstüne çıktı. Dizleri mindere temas ederken ellerini minderin üzerinde olabildiğince uzağa doğru götürdü. Buz kesmiştim. Annem gözlerimin önünde, çıplak bir şekilde domalıyordu. Göz bebeklerim büyümüştü. Annemi o pozisyonda görünce içgüdüsel olarak arkasına geçip onu izlemek istedim. Fakat tabikide bunu yapamazdım. Hafif silkelenip kendime geldim ve aynı hareketi bende yaptım. Annem gülümseyerek “Tamam tatlım son bir ısınma hareketimiz daha var.” diyerek minderinde sırt üstü uzandı. Bacaklarını hafifçe yukarı kaldırıp indirdi. Ardından kalçasını hafifçe yukarı kaldırıp indirdi. Hareketi aynı şekilde tekrarladım ve bitirdim. Karşımda bağdaş kurup oturan annem ayağa kalkıp;

A: Oğlum bu gruba vereceğimiz derslerle ilgili sana söylemediğim bir şey var?

Bu cümlesinin hemen ardından odasında bulunan kitaplığa elini uzatıp bir kitap çıkardı. Kitabı elinde tutarak; “Tatlım, derslerimizi bu kitap üzerinden işleyeceğiz.” dedi. Kitabı yavaşça bana uzattı. Siyah kapaklı, pekte kalın olmayan bir kitaptı. Üzerinde büyük harflerle “KAMA-SUTRA” yazıyordu. Kitabın kapağını açıp içine baktığımda gördüm ki; yüzlerce, belkide binlerce farklı seks pozisyonu vardı. Şok olmuştum. Demek nudist grubumuz göründüğü kadar masum değildi. Ödemek istedikleri bu yüklü meblağdan anlamam gerekirdi. Gözlerimi anneme çevirip;

B: Derslerimizde bunları mı işleyeceğiz ? (Kaşlarım çatık bir şekilde)

A: (Panikle) Evet… Yani pozisyonları yapmamız gerekiyor… Ama… ama sana yemin ederim cinsel bir şey yok. Sadece seninle ben pozisyonları göstereceğiz, onlarda tekrar edecek. Bu kadar. 5 Ders yapıp bitireceğiz.

DEVAM EDECEK…

Fikir ve düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.