Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Aklımdaki Şeytan Bölüm-3

Sabah karımın koynunda uyandım yorgunluktan sızmıştık sanırım. Temizlenmeden uyumuş olmamız sinirimi bozmuştu ama artık iş işten geçmişti. Karımın yanağına öpücük kondurup yataktan kalkıp duşa girdim. Sıcak bir duş kaslarımı yumuşatmıştı.

Kıyafetlerimi giyerken kızım napıyor acaba diye düşündüm, en iyisi odasına gidip bakmaktı. Sessiz bir şekilde kapısına kadar yürüdüm ve kapısının açık olduğunu farkettim. İlginçti çünkü her zaman kapatırdı. Amacıma ulaştığımı düşündüm kendimce.

Kızım yatağında duvara doğru sol tarafına dönmüş uyuyordu. Yavaşça yanına doğru yürüdüm ve yorganın içine girdim. Sola doğru dönüp kolumu beline ayağımı da üstüne attım. Kokusunu yavaşça içime çektim. Hafif şekerimsi tatlı bir kokusu vardı. Kafamı orta uzunluktaki kumral saçlarının arasına daldırdım ve bu sefer derin bir nefes aldım. Çilekli şampuan kokuyordu. Elimle boynunu kapatan saçlarını çektim ve büyük bir öpücük kondurdum. Bu hareketimden sonra kızım uyanmış olacak ki “Baba?” diye seslendi

Ben: Efendim güzelim.
Ceylin: Keşke uyandırmasaydın gece uyuyamadım
Ben: Niye, ne oldu?
Ceylin: Bilmiyormuş gibi yapma baba tüm gece sizin seks inlemelerinizi dinleyerek geçirdim.
Ben: Kapıyı açık unutmuşuz kızım kusura bakma. Kulaklığını takıp kapıyı kapatabilirdin ama niye yapmadın?
Ceylin: …

Sessiz kalmasından güç alarak boynuna bir öpücük daha kondurdum ve penisimi götüne iyice yaklaştırdım. Şimdi kesinlikle gergin penisimi hissediyordu.

Elimi beliyle kalçasının kesiştiği yere doğru vücuduna sürterek götürürken
Ben: Evet kızım seni dinliyorum(dudaklarım kulağının dibindeydi. Kendimce çok azdırıcı olmalı diye düşündüm.)

Ceylin: Şey…

Belirsizlik. Yaptığım hareketler karşısında eriyordu. Tüm bu olaya devam etmeliydim.
Bu sefer boynunu ufakça somurdum. “Ah”.

Ben: Cevabın bu mu yani ufak bir ahlama mı? (Penisim artık götünü zorluyordu)

Ceylin: Şey hayır baba o değil…

Belirsizlik devam ediyordu. Durmamam lazımdı. Kızım üstüne yine sadece atlet giydiği için elimi aşağıdan atletinin içine soktum yukarıya doğru çıkıp memesini bir anda avuçladım. Tüm kumarımı tek bir harekete bağlamıştım. Bir anda irkilmiş ama elimi çekmek yerine ellerini elimin üstüne koymuştu.

Ben: Evet, cevabını bekliyorum hâlâ.

Ceylin: Çünkü sizin seslerinizi dinlerken orada kendimin de olduğunu hayal ettim. Annem, ben ve sen üçümüz birlikte. Bunu söylemek benim için zor ama baba her gün seni düşünerek mastürbasyon yapıyorum, seni düşünerek uyuyorum. O yüzden lütfen…

Kafasını çevirdim ve dudaklarına yapıştım. Üç tur öpüşmenin ardından gözlerine baktım. Şaşkınlık, şehvet ve hayranlık. Hayallerini kurduğum kızım şimdi elimin altındaydı. Tüm isteklerim sonunda gerçekleşecekti.

Ben: Bende seni istiyorum kızım, hemde her şeyden çok.

Bundan sonra elimle memesini sıkmaya başladım. O sert ve hafif uzun olan meme uçlarıyla oynuyor, öpüşürken dillerimiz birbirimizin ağzında geziyor, kızım inliyordu.

Çok ses çıkarmamamız gerektiğini fark ettiğim için öpüşmeyi bırakıp sol elimle ağzını kapattım sağ elimi şortunun içine soktum. Amı yanıyordu etraf ıslanmıştı. Elimi külotunun içine soktum amiyla oynamaya başladım. Kızım ahlamaya başlamıştı bile.

4 parmağımla sağa sola doğru hareketler sergiliyordum kızım altımda titremeye başlamıştı. Dudaklarımla boynunu somurmaya başladım ve kızımın bir anda sesi kesildi sadece titriyor, uyumlu olmayan hareketler sergiliyordu. Kızımı boşaltmıştım. Sonunda başarmıştım. Kızımı elde etmiştim ve artık aklımdaki şeytanı durduracak kimse yoktu.

Arkadaşım Sevgilimi Baştan Çıkardı (Part 2)

Sevgilime yaptığım itiraftan bu yana birkaç ay geçmişti, onun başka erkeklerle flörtleşmesinin beni tahrik ettiğini söylediğimden beri öğrenci evimizdeki odamda, ana konusu onun beni nasıl boynuzlayacağıyla ilgili olan hayaller kurardık. Bazen ben Berna’nın içinde git gel yaparken sevgilimin başka erkeklerle nasıl sevişebileceğinden bahseder, belki de bir erkeği yatak odamıza davet etmemiz gerektiğini konuşurduk. Belki üçlü yapmayı deneyebilirdik, sonuçta sevgilimin beni ne kadar gözümün önünde boynuzlaması düşüncesinden zevk alsam da gerçekte işler bu şekilde yürümeyebilir, pişman olabilirdim. Bu fanteziye iyice kendimizi kaptırmaya başlamıştık ve Berna’da kelimelerin gücünü kullanarak beni tahrik etmeyi iyice öğrenmişti, örneğin aklımızdan yatak odamıza gelebilecek olan bir erkek belirler, onun üzerinden tamamen uydurma olan bir fantezi yaratırdık. Bir gece yine sevgilim yatağımda uzanmış ve bacaklarını açmış, o tatlı amının dudaklarını bana yalatırken; Berna: ”Aşkım, bu gece Emre gelecek biliyorsun değil mi? Erkenden beni sikip boşalırsan bütün gece izlemek zorunda kalırsın.” Ben: ” Hayır aşkım.. bana Emre’nin geleceğinden hiç bahsetmedin, hem neden sadece izleyecek mişimki? Sanki aletim bidaha kalkmayacak boşalırsam..” Berna: ” ahah tabiki kalkacak aşkım, ben karşında böyle çıplak dururken inmesine izin vermem.. ama Emre kendisinden önce beni siktiğini öğrenirse çok kızar, bana dokunmana izin vermeyebilir.” Sevgilim böyle konuşmalar yaptığında kendimi tamamen onun kontrolüne girmiş gibi hissederdim. Bunun ne kadar bir fantezi olduğunu bilsem de ve bu konuyu ilişkimizin içine ben getirmiş olsam da azgınlığın ve kıskançlığın vermiş olduğu hisle hiç beklemeden sevgilimin içine girerdim.. Ben: ”Emre’ye söyle senin amcığın bana ait, sen benim kadınımsın!” Sevgilim elini uzatıp saçlarıma atar ve okşardı.. ”Öyle mi aşkım? Çok yazık, Emre bugün aramıza katılmana izin verecekti ama bu yaptığını öğrendiğinde belki izlemeni bile yasaklar..” Ben: ”Emre’nin yapacaklarını sende onaylıyorsun galiba, bu evin erkeği ben değil miyim?” Berna: ”Sensin tabiki aşkım, kalbimdeki erkekte sensin ama aşağıda işler biraz farklı yürüyor” diyip gülümsedi.. Ben sevgilimin üstünde hızlanmaya başlamıştım, sevgilimin böyle konuşması karnımda tuhaf ağrıların oluşmasına sebep oluyor, hiç hissetmediğim duygular içine giriyordum ve Berna yine ”İçimde şuan senin olmandansa Emre’nin büyük aletinin olmasını tercih ederdim” dedi. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım, sinsice ama tatlı bir şekilde gülüyordu ama bunları beni tahrik etmek için söylediği de belliydi, kafamı kaldırınca birden dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı.. Sanırım konuşmalar burada bitti diye düşünürken dudaklarını dudaklarımdan ayırıp, ”Hadi aşkım artık boşalsan iyi edersin yoksa bu şansıda kaçıracaksın.. odamızın kapısından Emre girdiği an seni içimden atarım bak!” dediği gibi daha fazla dayanamadım ve sevgilimin amından çıkmadan boşalmaya başladım. Sevgilim ise tuhaf bir şekilde ”Aferin aşkım” diyip sanki bişey başarmışım gibi beni tebrik etti. Ben ise onun göğüslerinin üzerine yığılmış vaziyette tepki vermeden sarılıp kendime gelene kadar dinlendim. —– Önceden de bahsettiğim gibi öğrenciydik, Bu olaylar Berna’yla birlikteliğimizin ikinci yılında gerçekleşiyordu. Bu süre boyunca Gökhan adında en yakın arkadaşımla birlikte iki yatak odalı öğrenci evimizde kalıyorduk. Gökhanla çok yakın arkadaştık, birkaç yaş benden küçüktü. İlk arkadaş olduğumuz dönemlerde içine kapanık ve utangaç bir çocuktu fakat geçen bu iki yılda tamamen farklı biri olmuştu. Boyu benden kısayken, şimdi benden neredeyse birkaç santim uzun hale gelmişti. Düzenli olarak spora gidiyordu. Eski halini tamamen bırakmış, kızlar tarafından çekici bulunan biri olmuştu. Her haftasonu eve farklı bir kızla geliyordu ve artık ben bile sevgilime rağmen bu durumu kıskanmaya başlamıştım. Ne kadar yakın arkadaş olsakta fiziksel değişimiyle birlikte karakteri de biraz değişmiş, ”p*ç erkek” tipine uygun şekilde davranışları olan, çevresindekileri pek umursamayan, karşısındakinin sınırlarını zorlayan ve başına buyruk biri olmuştu. Mesela, beraber takıldığımız arkadaş grubumuzda sevgili olan bir çift vardı. Aralarındaki bir tartışmadan dolayı birkaç haftalığına ayrılmışlardı ve erkek arkadaşımız ise kıza karşı hislerinin hala olduğunu söylemesine rağmen Gökhan bu ayrılığı fırsata çevirip kızla yatmıştı. Daha sonra ise Gökhan bu arkadaşımızdan özür dileyip, artık tamamen ayrıldıklarını düşündüğünü bu yüzden yaptığını söylemişti ve kendini affettirmişti, erkek arkadaşımız Gökhanla arkadaşlıklarını bitirmemişti… tabi bu olaydan sonra bu çift barışamadılar ve Gökhan kızı sikmeye devam etti. Arkadaş gurubumuza dahil olan sevgilimle de Gökhan ile iyi anlaşıyorlardı hatta fazlasıyla iyi anlaşıyorlardı. Arada bana sevgilimin ne kadar çekici olduğuyla ilgili şeyler söyler beni kızdırmaya çalışırdı. Sevgilim ise diğer erkeklerle flörleştiği gibi Gökhanla’da arada gözümün önünde flörtleşir, tepkimi ölçerdi. 6-7 kişilik grup halinde beraber takıldığımızda sevgilim, Gökhan’ın yaptığı tüm şakalara güler, göz kırpışırlardı. Berna yine de fazla ileri gitmemek için bana yaptığı şeyler hakkında fikrimi sorar, istersem bunları yapmayı durdurabileceğini söylerdi. Fakat ben engel olmazdım.. Böyle anlarda gerçekten istesem de istemesem de içimdeki cuckold hisler uyanır. Bu durumu zararsız bir eğlence olarak görür zevk alırdım.

Derin ve Sessiz – 11

Taner’in sesi ile yataktan sıçrayarak ayağa kalktım ve o anda bütün kıyafetlerimin salonda olduğu aklıma geldi. Etrafıma bakınarak, banyodan çıkarken üstüne sarındığım havluyu bulup belime alelacele doladım. Tam kafamı kaldırdığımda Duygu’nun hiç acele etmeden yataktan yavaş yavaş doğrulurken “Dur annecim, bağırma. Açıyorum kapıyı. Bekle!” dedikten sonra bana bakıp kısık sesle “Şu müziği kapatıp kapının arkasına geç.” dedi ardından kısık sesle gülerek “Sakin ol. Oğlum daha çok küçük. Annesiyle seviştin diye seni doğramaz.” diyerek yerdeki bornozu üstüne geçirip yavaşça kapıyı araladı.

Taner açılan kapıdan tam içeri girmeye çalışırken “Annecim dur girme, içerisi biraz dağınık. Gel kucağıma senin odana gidelim.” dedi. Aralık kapıdan kafamı uzatıp arkalarından baktım. Duygu ve Taner’in odaya girdiklerine emin olduktan sonra parmaklarımın ucunda salona doğru yöneldim.

Salona girdiğimde de manzara odadan farklı değildi. Koltuk minderleri kaymış, kırlentler yere saçılmış. Boş şarap kadehi devrilmiş. Halı bir şekilde kenara doğru toplanmış.

Tek tek kıyafetlerimi bulup hızlıca üstüme geçirdim.
Susuzluktan ağzımın kuruduğu için masada duran sürahiye yöneldiğim. Sessizce suyu doldurup içerken Duygu yanıma gelip, boynuma sarılarak “Geçti mi heyecanın aşkım. Hem korkma en azılı düşmanın içeride mışıl mışıl uyuyor. Sana zarar veremez.” dedi gülerek.

“Ya ne biliyim korktum birden. Çocuk bizi öyle görürse kötü olurdu. Travma yaratabilir bu yaşta böyle şeyler.” dedim. “Bak sen. Travma falan. Taner’i mi düşündün yoksa kendini mi?” derken hafif sırıtıyordu.

“Taner’i tabiki. Ne olacak bana. Ben çok seviyorum o sıpayı. Çok akıllı çocuk.” derken birden “Annesine çekmiş ne de olsa.” dedim. “Annesi yesin seni” diyerek kıçıma saplak attı. “Neyse korkmuş, birisi çığlık atıyormuş rüyasında.” derken yine gülmeye başladı.

“Son çığlığın çok fenaydı ama. Komşular bile uyanmıştır. Ağzını kapatacaktım neredeyse.” dedikten sonra beline sarıldım ve çekerek bedenime yasladım.

“Çığlık atılır atılmasına da attırana ne oldu asıl. Nasıl becerdin o işi hala aklım almıyor. Doğru söyle daha önce kaç kişiyle birlikte oldun.” dedi gözlerini devirerek.

“Sen tam anlamıyla birlikte olduğum ilk kadınsın. Yani ne olduysa bugün oldu. Filmlerde gördüğüm şeyler aklıma geldi birden, onları sende denedim.” dedim. Tekrar yüzüme doğru gülümseyip “O zaman doğal yeteneğin var bu işe aşkım. Filmlerde izlemeyle olsaydı herkes böyle olurdu. Ben hiç öyle boşalmamıştım. Evet çok akıntım gelirdi önceleri ama bu ilk defaydı ve kendimden geçtim. Elimi kolumu hissetmedim anlık olarak. İşedim sandım yahu.”

“Bende işedin sandım. Neyse ortalık çok dağılmış toplayalım ortalığı da yatalım artık.” dedikten sonra kanepeyi düzeltmek için ilerledim. “Sen burayı hallet bende odayı” dedikten sonra salondan çıktı.
Ortalık toplandıktan sonra ayrı ayrı duş alıp beraber onun yatağında sarılıp uyuduğumuzda saat 2’yi geçiyordu.

Ertesi sabah uyandığımda yatakta tek başımaydım. Ve Duygu’nun tarafında bir not vardı. Notu elime aldım ve okumaya başladım.
“Aşkım ben Taner’i doktora götürüyorum. Biraz ateşi var. Sen bak keyfine sonra görüşürüz. Yedek anahtar vestiyerin üstünde asılı.”

Üstümü giyinip eve geçtiğimde hala uykum vardı ve sabah koşusunu çoktan kaçırmıştım ama iki saat sonra antremanım vardı.
Antreman sonrası arkadaşlarımla takıldıktan sonra eve geçmeden önce Duygu’nun ziline bastım ama açan olmadı. Yaklaşık iki saat sonra bizim evin zili çaldı. Gelen Duygu’ydu. Taner’in sabah ateşinin tekrar yükselmesi nedeniyle bir gece hastanede tutmaya karar vermişlerdi. Duygu’da eve eşya almaya gelmişti.

Ondan sonraki üç dört gün Duygu ile sadece apartman içinde konuşabildik ama Taner iyileşmeye başlamıştı. Hatta Duygu iki kere bana bırakıp işe gitmişti. Bende antremana giderken zorunlu Taner’i de götürüyordum. Hatta antreman sonrası onun da oynamasına izin vermiştik. Atışları fena değildi sıpanın.

Ateşli gecemizin üzerinden beşinci gün geçtiğinde sabah koşu için evden çıkarken merdivenlerde Tanju ile karşılaştık. Ben şaşırmış bir şekilde “Aaaa merhaba Tanju amca.” dedim “Ne oldu Ozan. Beni gördüğüne sevinmedin herhalde. Suratın asık.” dedi sırıtarak.

“Olur mu öyle şey ya. Zor uyandım. Şimdi de koşuya çıktım. Seninle alakası yok.” dedikten sonra “Dün Taner’i eve bıraktığımda yoktunuz ondan şaşırdım.” diyerek kıvırmaya çalıştım.

“Daha 10 dakika oldu geleli. Erken bitti işler. Bende eve döndüm.” dedi ve “Hadi tutmayın seni. Görüşürüz Ozan’cım.” dedikten sonra yukarı çıkmaya devam etti. İçimden “hay böyle şansı sikeyim. Önce Taner’in hastalanması, şimdi de bu moruk.” diyerek apartmandan çıktım.

İlerleyen günlerde Duygu ile ufak tefek kısa öpüşmeler ve elleşmeler dışında bir şey yaşayamadık. Günler geçtikçe bizimkilerin dönme vakti de yaklaşmak üzereydi.

Bir sabah koşudan dönerken Duygu’yu bizim kapının önünde beklerken gördüm. “Pencereden gördüm geldiğini. Aç kapıyı hemen girelim sizin eve sadece üç saatlik boşluğumuz var. Özledim seni.” dedi. “Nasıl ya? Nerede sizinkiler?” diye sorarken o heyecanla hızlıca kapıyı açıp Duygu’yu içeri çektim ve dudaklarına yapıştım. “Alışverişe gittiler. Ordan da sinemaya gidecekler.” derken bir yandan da öpüşüyorduk.

“Aşkım ben leş gibiyim. Koşudan geldim. Duş alayım önce.” diyip üzerimdeki t-shirtü sıyırırken. “Gerek yok. Evet kokuyorsun ama dayanamıcam.” diyerek kapının önünde dudaklarıma yapıştı tekrardan.

Üzerinde hafif kaslı göbeğini açıkta bırakan keten bir crop ve altında ise yine keten bol bir pantolon vardı. Birden kucağıma atladı ve öpmeye devam etti. Evden içeri girip kapıyı kapattıktan sonra kucağımda kalacak şekilde kapının karşısında duvara sırtını yasladım.

Yine dillerimiz birbirine dolanmış vaziyetteydik. Aradan geçen o kadar günün azgınlığı şu an her iki tarafta da ortaya çıkmıştı. Açıkta bıraktığı saçlarından yayılan muazzam parfüm ve şampuan kokusu öpmeye doyamadığım boynuna lezzet katıyordu.

Birden kucağımdan indirdim ve ters çevirip ellerini duvara yasmasını sağlayarak belini hafif geriye kırıp yarım domalır pozisyona geçmesini sağladım. Ellerimi cropun altından sokarak memelerini avuçlamaya, sırtının ve belinin her bir noktasını öpmeye başladım. Özellikle ensesinde çok etkilendiğini bildiğimden oraya ayrıca özen gösteriyordum. Ben bunları yaparken ufaktan inlemeye başlamıştı.

Elimi pantolondan ve külotundan içeri sokup vajinasını okşamaya başladığımda oldukça fazla ıslanmaya başladığını fark ettim. Vajinasının içi vıcık vıcık olmuş adeta akıyordu.

Tek hamlede külotu ve pantolonu birlikte bileklerine kadar indirip, götünün ortaya çıkmasını sağladım. Ve karşımdaki muazzam görüntüye karşı koymadan tüyden kıldan arındırılmış vajinasını ve götünü yalamaya başladım.

Sürmüş olduğu çilek aromalı krem ben yaladıkça ağzımda yayılıyor ve vajinasından gelen sıvıyla karışıp daha çok yumulmamı sağlıyordu. Ben yaladıkça Duygu’nun sesi daha çok çıkmaya başladı. Henüz o muhteşem çığlıklara geçmemişti ama inleme seslerinin yükselmesi ve evin dış kapısının önünde olmamız sesleri meraklı kulaklara ulaştırabilirdi.

Tekrar önünü çevirip tek hamlede kucağıma alırken tekrardan öpüşmeye başladık ve o halde odama doğru ilerliyorduk. Duygu odaya girer girmez ortalığa hızlıca bakış attıktan sonra ve tekrar öpüşmeye kaldığımız yerden devam ettik.

Duygu’yu sırt üstü yatağa bırakıp tekrardan vajinasına yumulurken bir yandan da kendi şortumu, boxerımı ve t-shirtümü çıkardım. Vajinasını yalamaktan çenem ağrımaya başlamıştı ama kesinlike bırakmak istemiyor ve aralıksız devam ediyordum. Duygu’nun çıkardığı inleme seslerinin artmasıyla boşalmaya yaklaştığını anladım ve birden yalama işini bırakarak sıranın onda olduğunu belirtir şekilde sırt üstü yatağa uzandım.

Duygu hiç tereddüt etmeden penisimi dibine kadar ağzına alırken “Aşkım nasıl da özlemişim bu ufaklığın tadını.” dedi. “Az sonra sana göstercem ona ufaklık demenin karşılığını.” dedikten sonra “Ya gerçekten mi? O zamnan… Ufaklığım benim, offf nasılda güzel bir ufaklık. İçimde istiyorum bu yaramazı artık.” diyerek karşılık verip boğazının en dibine kadar sokup yutarcasına sömürüyordu.

Bende de boşalma hissi artınca ayağa kalkarak Duygu’yu elleri gardıropun kapaklarına yaslayıp iyice domalmasını sağlayıp tek hamlede vajinasından içeri sertçe girdim. O sırada Duygu’dan sert bir çığlık çıktı ve “Yavaş aşkım” dedi. “Yavaş mı? Daha serti görmedin bebeğim. Ufaklık sana çok kızdı. Cezanı çekeceksin.” dedikten sonra sertçe vajinasında gidip gelmeye başladım.

Yukarıdan bakıldığında kalp şeklinde görünen götü ben vurdukça dalgalanıyor. Dolap kapakları çarpmanın şiddeti ile kırılacakmış gibi sesler çıkarıyordu. “Offff aman tanrım. Aşkım, Ozan. Offf. Ahhhh offfff.” sesleri ile odamın için yankılanmaya başlamıştı.

Birden ileriye uzanıp saçlarını elime dolayarak sertçe kendime doğru çekip üzerine doğru eğildim ve ıslak vajinasında daha hızlı gidip gelmeye başladım. Ben hızlandıkça inlemeler çığlıklar artıyor. Duygu’nun ağzından tükürükler saçılıyordu. Vajinası oldukça ıslanmış ve kasılmaya başlamıştı. Kasılma ile birlikte iyice daralan vajinasında hareket etmem zorlaştıkça daha sert baskı uygulamaya başladım.

Sanırım bacakları bu yükü kaldıramadığı için yorulmayla birlikte titremeye başladı. Daha fazla dayanamayacağını anladığımda tekrar saçlarından çekerek yatağa çıkması için ilerlettim. Yatağa çıkar çıkmaz yine kollarını ileri uzatıp yüzünü ve göğüsünü yatağa bastırarak kıçını ve bütün deliklerin önüme serdi.

Vajinası ve götü sıvıyla kaplanmış şekilde sırılsıklamdı. Bu sefer vajiasından içeri yavaş yavaş gidip gelirken o görüntünün tadını çıkarmaya başladım. Daha sonra hızımı artırıp daha önce götünde uyguladığım sert darbe vurma tekniğini vajinasında uygulamaya başladım.

Son darbeyi indirdikçe ohlama ve ufak çığlık karışımı bir ses çıkıyor ve daha hızlı olmam için beni teşvik ediyordu. Bir süre daha bu şekilde gitmeye başlayınca kasılmalar bir anda şiddetlenip içeriden penisimi mengeneye almışcasına sıkmaya başladı.

Bu sefer de bambaşka bir hisle karşı karşıyaydım. Vajina duvarının her bir ayrıntısını hissediyor adeta penisimle tanımlayıp kafamda haritasını çıkarıyordum. Bazen açı değiştiriyor farklı yerlere değdirmeye çalışıyordum. En çok zevk aldığı bölgeleri inleme yoğunluğundan anladıkça o bölgelere daha fazla baskı uyguluyordum.

Ve artık ikimizde aradan geçen günlerin birikmesi ve yarım saatten fazla süredir sevişmenin verdiği dolmuşlukla patlamak üzereydik. Tabiki Duygu boşalmadan boşalmak istemiyordum. O nedenle zihnimi derin derin nefes alarak dingileştirip boşalmayı geciktirmeye çalışıyordum. Bu şekilde birkaç dakika daha devam ettikten sonra, beklediğim an gelmiş Duygu’nun bacakları titremeye ve bu titreme ile çığlık çığlığa boşalmaya başladı.

Vajinasının için yine beni önce vakumlayıp sonra dışarı itercesine boşalmaya başlarken sanki Tsunami olmuşcasına sıvılar boşalıyordu. Duygu’nun boşalması tamamlandıktan sonra bende daha fazla dayanamayıp içine boşalmaya başladım.

“Aşkım iyi misin?” diye sordum boşalma işim bittikten sonra ama Duygu’dan nefes alıp verme dışında pek ses çıkmıyordu. Birkaç saniye sonra yatağa yığılıp “Offf Ozan sen nasıl bir şeysin? Yine bitirdin beni. Kolum bacağım tutmuyor. Bu yaşıma kadar birçok kişiyle seviştim ama sen bambaşka bir yeteneksin. Kimse beni böyle boşaltamamıştı. Bende böyle boşalacağımı bilmiyordum.” dedi.

“Kusura bakma benim tek tecrübem sensin. Karşılaştırma yapamıyorum. Ama istersen birkaç deneme yapıp sana haber verebilirim. Diğerlerinde de aynı etkiyi bırakıp bırakmadığımı anlamak için sadece.” dedikten sonra yüzüme sinirli bir şekilde bakarak topuğu ile sertçe karnıma tekme attı.

Ben böyle bir tepki beklemediğimden bir anlık boşlukla yatağa yığıldım. Tekme sertti ve baya canımı acıtmıştı. “Ohhhhaaa yavaş kızım napıyorsun.” dedim. Hafif doğrulup tepeme dikilip ellerini saçlarıma sokarak avuçladı. “Bana bak seksi velet seni de çükünü de kökünden koparırım. Ben varken başkası yok. İstiyorsan başkasını sikmeyi beni unut bundan sonra.” diyerek saçımdan geriye çekip dudaklarıma yumuldu.

Öpüşme o kadar sertti ki dudaklarımı ağzının içine alıp emmeye ve ufak ufak ıssırmaya çalışırken “Anlaştık mı?” diyerek sertçe dudağımı ıssırdı. “Ahhh! Ne yaptın” diyerek elinden kaçtım. Elimi dudağıma götürüp kontrol ettiğimde elime az miktarda kan geldi.

“Tamam anladık ama buna ne gerek vardı şimdi. Kanıyor baksana.” dedim. Yüzüme yaklaşıp “Oyyy kıyamam tosunuma. Çok mu acımış canı. Aşkım sen amıma götüme sertçe sokarken, saçımı kökünden çekip kıçıma tokatlar atarken benim canım acımıyor mu sandım. Ayrıca bu sana ders olsun. Konuştuğun sözlere dikkat edersin.” diyerek az önce kanattığı dudağıma yumulup öpmeye başladı.

Bir yandan öperken bir yandan da dudağımdan akan kanı içine çekiyordu. Bu tavrı sert olsa da hoşuma gitmişti. Zaten aşık olduğum kadının beni böyle sahipleniyor olması bana ayrı bir zevk veriyordu.

Daha sonra yatağa uzanıp onu kollarımın arasına alıp sıkıca sarıldım. “Seni çok seviyorum aşkım.” dedim ve o da bana aynı şekilde karşılık verdi.

Birbirimize acı vermekten ve acıyı hissetmekten haz alır hale gelmiştik. Cinsellik varken acı, yokken aşk vardı. Aşkta acı çekmenin farklı bir yoluyken, her ikimizde acıya tapar hale gelecek ve sonuçlarını belki de ağır bir şekilde ödeyecektik.

Belki de ödemeyecektik.