Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Zevk Dolu Bir Hayat #17

Ablamın karşısında bu tepkiye karşılık biraz utanmıştım ben yatakta uzanıyorum karnıma kadar üstümde yorgan var ve yorgan olmasa ablam direk kalkık olan sikim ile bakışacak.

Ablam:Nasıl yani yaaa peki ne oldu?

(Ablam sanki hayatında ilk defa duyuyormuş gibi bakıyor ve tepki veriyordu.Ama kardeşi olduğum için miydi yoksa ilk kez duyduğu için mi?)

Ben:Ya ilk olarak biraz fazla tepki verdi tabi ki ama sonradsn herşey halledildiği için sorun yok şuanda o konu ile ilgili.

Ablam:Nasıl sorun yok ya hamile kalmadı mı?

Ben:Abla ertesi gün hapı var yani birşey yaparsan o ilacı içtiğinde yani ufak bir riski olsada birşey olmuyor.

Ablam küçük meraklı çocuklar gibi benim seks muhabbetimi dinliyordu.Ve yavaşça yanakları kızarmaya başlıyordu.

Ablam bi anda yataktan kalkıp odasına doğru yürümeye başladı ve giderken bir kelime bile etmedi.

Acaba bu anlattıklarım yüzünden veya bu konuşmalar yüzünden utanmıştı büyük ihtimalle.

Ben kaldığım işe geri dönemeye karar verdim ve kıyafetimi kasığıma kadar indirip 31 çekmeye başladım.

Bir kaç dakika sonra işimi bitirip uykuya daldım.

Sabah olup uyandım yavaşça yataktan kalkıp esnedim.Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.Gardıropa gidip üzerime siyah bir eşofman ve beyaz bir tişört giyip odamdan çıktım dün gece olan olaylar yüzünden merak edip ablamın odasının kapısına kadar geldim kapıyı çaldım.

Ablam:Gelebilirsin.

Yavaşça kapıyı açtım ve o ihtişamı ve güzelliği ile ablam karşımdaydı üzerinde beyaz bir crop altında kırmızı mini şort vardı.Bu kıyafetler üzerine cuk diye oturmuş ve fiziğini çok güzel gösteriyordu vücudu pürüzsüzdü bir gram birşey yoktu.İncecik beli o beyaz cropun içindede beyaz bir sütyen ile göğüslerine hafif frikik vererek bana bakıyordu.

Elinde beyaz bir oje ellerine sürmüş ve sıra o güzel bakımlı pürüzsüz ayaklarına sürüyordu.

Ben:Günaydın ablam napıyorsun.

Ablam:Off napıyım ya kolum uyuştu oje sürmeye çalışıyorum.

Benim hemen aklıma birşeyler daha geliyor.

Ben:Abla istersen ben sürebilirim.

Ablam:Sürmeyi biliyor musun ki.

Ben:Ooooo sen beni iyice bebek zannettin ya sen bana bırak.

Ben hemen o güzel ayağına doğru yaklaştım.

Hemen ojeyi ablamın o güzel ellerinden alarak yavaşça ayağına doğru yaklaştım ve yavaşça sürmeye başladım.

Ayakları güzeldi o beyaz oje ile daha güzel olmaya başlıyordu.

Ablam:Nereden öğrendin böyle oje sürmeyi ya dedi hafifçe gülerek.

Dostlarım biliyorum daha uzun yazın diyorsunuz ama nedenini bilmediğim bir şekilde hata veriyor en fazla bu kadar yazabiliyorum 1bölümde.

Yengem Merve 1

Annemin evde olmadığı zamanlarda yaptığımız kahve molalarında Merve ile aramız iyice ısınmıştı. Bana arada aşk hayatın nasıl gidiyor diye soruyordu. Ben de ciddi bir şey düşünmediğimi arada hatunlarla takıldığımı anlatıyordum. Kızların resimlerini falan gösteriyordum o da bu iyiymiş falan diye yorum yapıyordu. Ben de aslında deli gibi abimle olan cinsel hayatlarını merak ediyordum ama soramıyordum, nasıl soracaktım ki abim iyi sikiyor mu diye yengesine nasıl sorar insan?
Bir gün yine takıldığım kızlardan konuşurken bana sen bu kadar kızla nerede takılıyorsun, hep evi mi var bunların diye sordu? Günlük kiralık evler olduğundan param olduğunda o evlere gittiğimizi anlattım. Önce biraz durdu… bir şey düşündüğünü anlamıştım. Sigarasından bir fırt çekti ve çok muzip bir gülümseme ile vereyim mi lan sana bizim evin anahtarını dedi? İnanılmaz heyecanlanmıştım, hemen o anda, o evde seks yapma fikri başımı döndürmeye yetmişti. Harbiden mi? Diye heyecanla sordum. Sağlam bir kahkaha patlattı, deli misin lan şaka yapıyorum, anan gebertir seni de beni de, karhane mi yapıcan bizim evi dedi.

Şakaydı ama sanki bir gerçeklik payı da var gibiydi, o anda üstelemedim ama bunun üstüne gitmek istiyordum. Bu fikir beni müthiş azdırmıştı. Onun kokusunun olduğu evde birini onu hayal ederek siktiğimi düşünmek bile muhteşemdi. Günlerce bunu düşünerek 31 çektim, kafaya koymuştum… o evde belki Merve’yi değil ama Merve’yi hayal ederek birini mutlaka sikmeliydim.

O günlerde Deniz diye bir hatunla takılıyordum, zayıf, küçük memeli bir hatundu ama yatakta hiçbir şeye hayır demiyordu. İstediğim şekilde evire çevire sikiyordum ve hayalim onu Merve’nin evinde sikmekti. Tam da bu günlerde yine Merve ile evde yalnız kalmıştık. Ben bilerek asık suratımla odamda oturuyordum. Amacım bana neyin var diye üstelemesiydi. Odama geldi, hadi gel bir kahve içelim dedi, yok ya dedim, hiç tadım yok. N’oldu ya gel anlat bir sıkıntın varsa çözeriz gibi bir şeyler söyledi. Dedim yok sen çözemezsin. Lan söylesene diye ısrar etti. İstediğim tava gelmişti artık. Ya dedim Deniz diye bir hatun var, takılıyoruz falan. Ayrılmak mı istiyor diye sordu. Yok dedim ya tam tersi çok mutlu da yerimiz yok dedim. Heee şu mesele dedi, hafif gülüyordu ve ne demek istediğimi hemen anlamıştı.

Can ikimiz de yanarız, kızı buraya nasıl sokacaksın, nasıl çıkartacaksın, hem ses gelir annen duyar naparız sonra dedi. Bir şey olmaz ya ses gelmiyor zaten, gelse sizi duyardık dedim. Hava birden buz kesti, Merve’nin yüzü bembeyaz oldu. Resmen eli ayağına dolaşmıştı, karıştırma orasını sana ne bizim sesimizden diye birden ciddileşti. Ben konuyu dağıtmamak adına duyulmaz işte anlamında söyledim ne kızıyorsun, tamam çık odamdan hadi ders çalışacağım diye tersledim. Ben iyice bozuk atınca bu biraz yelkenleri suya indiriverdi.

Gitmedi yanımdan, bekliyordu. Düşündüğünü anlayabiliyordum. Nasıl girecek o kız buraya diye biraz sinirli ama bence çokça da istekli şekilde sordu. Dedim ne var bunda bu apartmana hiç mi başka kadın girmiyor, sessizce girecek işte sen annemi oyalarsın ben zaten evde olurum, gelir girer, takılırız sonra gider. Ben giderken yazarım sana annemi içeri bir yere götürürsün. Sustu… kafasında canlandırıyordu ve heyecanlanmıştı resmen. Gizli ve yasak bir şeye ortak olmak onu heyecanlandırmıştı bunu hissedebiliyordum.

Bak dedi, bir kere olacak, bizim yatak odasından uzak duracaksınız, ses çıkartmak yok. Yakalanırsan benim haberim yok cebimden anahtarı çalmış derim. Tamam dedim yakalanmayacağız ama yakalanırsak seni kesinlikle bu işin içine sokmayacağım. Dünyalar benim olmuştu, içim içime sığmıyordu resmen. Bu heyecanımı görünce garip garip baktı yüzüme. Sanki anlamıştı ne düşündüğümü, tövbe tövbe dedi, biraz güldü ve çıktı odadan.

2 gün derslerim yüzünden çok göremedim Merve’yi. 2 gün sonra eve geldiğimde annemle mutfakta bir şeyler ayıklıyorladı. Ben selam verip odama geçtim. Bir süre sonra kapıyı çalıp elinde bir meyve tabağı ile odaya geldi. Tabağı masaya koyarken cebinden anahtarları çıkarttı. Al dedi sana yaptırdım, beni ne işlerin içine sokuyorsun eşek sıpası diye söylendi. Çok sağol ya dedim neredeyse sarılacaktım ama zor tuttum kendimi.

Ertesi gün Deniz’e planı anlattım. Başta o da biraz çekindi ama istiyorum deyince üstelemedi. Benim tatlı orospum, ne istesem evet diyordu. Merve’ye ben sizdeyim, Deniz yaklaşınca haber vereceğim yazdım. Deniz sokağa girince beni aradı, tarif ettim ve telefonu kapatınca komutanı uzaklaştır yazııp gülücük yolladım. Çok geçmeden kapı tıkladı. Açıp hemen Deniz’i eve soktum. Bizim evden resmen müzik sesi geliyordu. Merve tahminen sesimiz duyulmasın diye müziği köklemiş evi falan süpürüyordu. İş birlikçi yengem benim diye düşündüm, bir gün seni de sikerim belki bu evde.

Karımla Maceralar – Eğlence gecesi

Duygu ile ilişkimiz güngeçtikçe daha da renkleniyordu.Artık çoğunlukla bende kalıyor, işe benden gidip geliyordu. Bazı günler kendi arkadaşlarım ile ayrı görüşüyorduk bu sade birbirimizden de çok sıkılmıyorduk. Bana göre daha kalabalık bir çevresi olduğundan bazı akşamlar o dışardayken ben evde takılıyor, geldiğinde de alkol ve azgınlık seviyesine göre direk yatağa geçip seviştiğimiz oluyordu. Aramızda asla kıskançlık yoktu ve durum özellikle Duygunun hoşuna gidiyordu.

Sevişmedne önce porno izlemeye de devam ediyorduk. Bu ikimizinde modunu ayrıca yükseltiyordu. Bazen de iç gıcıklayıcı iç çamaşırlar, kıyafetler giyip beni azdırıyordu. Onun seksi ve dekolte giyiminin beni azdırdığını bildiğinden dolayı bunu çok iyi kullanıyordu. O gece den sonra da aramızda bir oyun oluşmuştu.Birbirimizi hem kıskandırmak hemde azdırmak için eksilerden bahseder olmuştuk. Bir keresinde ondan anal istediğimde, unideki ilişkisinden bahsetmiş, beni Anala sevdiren o çocuktu diye kısaca anlatmıştı. Sonrasında da çok feci sikişmiştik. Geçmişinin beni bu derece etkilemesine hem şaşırıyor hemde ilginç buluyordu, ama ne kadar azdığımı gorunce onunda hoşuna gidiyordu.

Duyguya karşı ilk defa kıskançlıktan kaynaklı etkilendiğim olay bir Cuma akşamı oldu.

Yakın arkadaşının doğum gunu yemeği vardı ve neredeyse 1 haftadır buna hazırlanıyordu. Saçını boyatmış kestirmiş, manikur pedikür ile uğraşmıştı. Kalabalık bir grup olacaktık ve eller havaya tarzı bir mekana gidecektik. Çoğu kıyafeti , vs kendi evinde olduğundan ben iş çıkışı kendi evimde hazırlanıp onun eve geçtim.

Kapıyı açtığında üstündeki askılı bodysı ve kısacık ev şortuyla çok çekici duruyordu. Daha hazırlanmanın hsi bile yoktu. Sen salona geç takıl benim daha çok işim var diyip odasına geçti. Ben salonda TV fln takılırken içeriden hayatım bi bakar mısın deyip beni çağırdı.

Odasına gittiğimde dolabında asılı 3 gece kıyafeti vardı. Hangisini giysem karar veremedim diye bana sorarken ben ona arkadan sarılmış, 5 gunun azgınlığına dayananamış bi şekilde hafiften elleşmeye başlamıştım. üff Berk ya şimdi sırası değil daha hazırlanmadım bile desede ben çoktan kalçasına dayanmış sikim ile okşamaya balşamıştım.

Kızarak Berk dedim !, ya yapma diye beni itmeye çalıştı. E napim kaç gündür tık yok çok özledim seni dedim. Güldü, yaa bekle geceyi o zaman şuan olmaz , kıyafet seçmem lazım dedi. Peki diye söylenip, bir an önce seçmesi için rahat bıraktım. Seçtiği kıyafetlerden biri özellikle çok seksi gözukuyordu. Askılı açık mavi ince kumaş bir elbiseydi, etek kısmı pileli ve tahminimce baya kısaydı. Sade olmasına rağmen Duyguda çok güzel duracağından emindim. Ebak bunu giy, hem daha önce görmemiştim üstünde güzelmiş dedim. Ya bende onu düşündum ama uygun mu bilemedim dedi. Neden dedim, e birazcık kısa değil mi yani olur mu ki dedi. Sence ben bişi dermiyim giymenede dedim. güldü, Deli, escort gibi giyinsemde bişi demezsinki sen dedi. Kendime çektim, demem tabi, beni daha da delirtiyosun ozamanlar dedim. Ya bırak sırnaşmayı yaa cidden giyim mi dedi. Giy giy yakışır benim sevgilime dedim.

ay iyi tamam madem çok istedin , o zaman bi banyoa yapim sonra makyaj fln hazır olurum deyip soyunmaya başladı. Dur madem soyundum bi zehri atalım o zaman çok kötü oldum deyip onu yine kendime çektim. Sapık ya bıraksana dese de onunda heycanlandığı belliydi. ayaküstü öpüşmeye başladık, biraz isteksiz davranır gibi yapiyor ama bi eliylede kottan sikimi okşuyordu. Önümde çömelip sikimi dışarı çıkardı, eliyle okşarken bana bakıp şimdilik sadece bunu yaparım gerisi geceye deyip emmeye başladı. Ben daha bişi diyemeden iştahlı bi şekilde sikimi emmeye toplarımla oynamaya başlamıştı. Çok güzel emiyordu orospu. elimi başına koyup destek olurcasına bende ağzını sikmeye başladım.Beni biran önce boşaltmak istediğinde olsa, bi eliyle toplarımı okşamaya devam ediyor, sikimi dilliyordu. Ah duygu, yavaş diyebildim. Bunu duyunca daha iştahlı biçimde dudaklarıyla sikime git gel yapmaya başladı. Ahh geliyorum diyip elimle kafasına daha sıkı bastırdım ve boşalmaya başladım. Yaklaşık 5 dk sürmüş olmasına rağmen oluk oluk ağzına boşalmıştım. Tamamen bitince inik sikimi ağzımdan çıkarıp rahatladın mı diye muzipçe sordu. Kafamı salladım , doğrulup bana bi öpücük veridkten sorna, hadi şimdi rahat bırakta hazırlanayım dedi. Ben salona geçerken o da banyoya gidiyordu.

Kendime bi viski koyup onu beklemeye başladım, yaklaşık yarım saatlik beklemedne sonra salonun kapısında belirdi. Elbise fena olmuştu. Askılı göğüs dekoltesinden memelerinin çatalı ile beraber syh sütyeninin dantelleride gözükuyordu. Etek tam popo hizasındaydı, ve dolgun kalçası ile birleşince muhteşemdi. Yeni boyattığı sarı saçları ve makyajı ile gerçekten escort gibi olmuştu. Onu bu halde görünce ağzım açık kaldım. Ya çok mu abartı oldu bu dediğinde, sen gelsene bi yanıma öyle bakim dedim. Kırıtarak yanıma geldi, ve önümde kendi erafında şöyle bi döndü. Eteği hafifçe savrulunca altında giydiği syh brezilian kilotta görünmüş oldu. Taş gibi olmuşsun ya dedim. Üff dalga geçme gerçekten olmuşmuyum dedi, onu kendime çekmek ister gibi doğrulup fena olmuşsun bebeğim dedim.

Sakın niyetlenme bak saç makyajı bi daha yapamam diyip son kontroller için odasına geri gitti. Arkasından bakarken kalça hareketleri beni tekrardan hareketlendirsede , mecbur geceyi bekleyecektim.

Arabaya binip mekana gitmek için yola çıktık. Bi gözüm eteğinden sıyrılan bacaklarındaydı. Hafif bir vücüt losyonu sürmüştü , bu yuzden de bacakları parlıyordu. Mekana geldiğimzde, vale şaşkın ve azgın bakışlarla Duygunun vucudunu süzerken bu durum benim çok hoşuma gidiyordu.

Biz içeri girdiğimizde bakma sırası mekandakilerdeydi. Duygu önümden arkdaşlarının olduğu locaya yürürken ben onu takip ediyordum. Mekanın ışıklarından olsa gerek, elbise çok hafifte olsa içini gösteriyordu ve eteğin kumaşından dolayı altına giydiği çamaşır hafifçe belli oluyordu.

Kızların çığlık çığlığa öpüşüp sarılmasından dolayı gözler bizim locaya döndü. Uzun süren hal hatır merasımden sonra hepimiz yerimizi almıştık ve gece başlamıştı. Bulunduğumuz masada toplam 10 kişi vardı, Duygu dahil 6 kızın yaş ortalaması 35 olsada, mekandaki yeni yetme kızlardan çok daha seksi ve güzellerdi ve ara ara onların kıskaçlık bakışlarını farkediyordum. İçkiler içilip sohbet koyulaştıkça kızlar locanın bi tarafına toplanmıştı, biz erkekler de kendi aramızda klasik erkek sohbeti yapıyorduk. Futbol, ekonomi iş güç arabalar vs. Duygu ara ara yanıma geliyor, kısaca ayak üstü konuşup, sigarasını içip tekrar kızların yanına gidiyordu. Ben de hem ortamı kesiyor hemde sohbete dahil oluyordum. Mekan çıkışına sürücü de ayarladığımdan içmekte bir sorun da yoktu.

Bi süre sonra ,locanın diğer ucundaki standda takılan 2 elemanın ufak ufak kızların olduğu ortama lafladıklarını gördüm. Bi kere kızlardan birinin sigarasını yakmışlar bi keresinde de şakalaşıp gülüşmüşlerdi. Çok önemsemedim, sonuçta bizimde yan masada böyle kızların olduğu bi ortam olsa bende muhabbete girmeye çalışırdım.

Ara ara shotlar geliyor, herkes eğleniyordu. bir noktada muzik daha pop/club tarzını alınca kızlar bi çoştular. Klasik eller havaya fln derken dans etmeye başladılar. Duygu ile gözgöze geldiğimizde bana öpücük atıp gelsene yanıma diye el hareketi yaptı. Kalkıp yanına gittim, beni uzunca öpüp ayy çok eğleniyorum hayatım ya sen sıkılmıyosun dimi deyince, yoo bende ortamı kesiyorum canım ne sıkılcam deyip güldüm. Böyle sevgilin varken daha ne ortamı deyip şakasına tokat atınca, elini tutup kendime çektim. Dans etmeye başladık. Bazen öpüşüyor bazen eller havaya yapiyor bi şekilde dansa devam ediyorduk. Tam bu sırada o 2 elemandan birinin Duyguyu açık açık kestiğini farkettim. Gözleri Duygunun kalçasında, göğüslerinde geziniyordu. Sanırım brezilanı o da farketmiş olacak ki daha dikkatli şekilde bakıyordu. Bu durumu farkedince Duyguyu kendime çekip sarıldım, bu sayede elemana arkadan güzel bir sahne sunmuş olacaktım. Ben sarılınca hafifçe yukarı toplanan eteğinden , kalça kıvrımlarının ortaya çıktığı kesindi. Ben sanki farketmemiş bi şekilde duygu ile dans ediyordum, ama çocuk açık açık kalçasına bakmaya devam ediyordu.

Bi süre sonra muzik azalınca herkes de durulmuş oldu. DJ mola vermiş olmalıydı. Duygu doğum günü kızı ile uzun bir dedikoduya girişince bende locanın diğer tarafında yerime geçtim, diğer erkeklerle muhabbete devam etmeye başladık.Bu arada gözüm de masanın diğer köşesindeydi. bi noktada eleman Duygunun yanındaki kızın sigarasını yaktı, kısaca sohbet etmeye başladılar, Duygu da yanlarında onlarla sohbet ediyordu. Ortada ters bi durum olmasa da elemanın amacının ne olduğunu tahmin edebiliyordum. Yanımdaki bana birşey sorunca tekrar sohbete giriştik. Tekrar Duygunun tarafa döndüğümde bu sefer Duygu ve arkadaşı ile 2 eleman sohbete girişmitşi. Biraz önce Duygunun vucudunu kesen çocuk, Duyguya yakın bi şekilde durmakaydı. bu durum beni hem kıskandırmış hemde heyecanlandırmıştı. Duygu ile gözgöze gelince, hayırdır der gibi baktım, o da muzpiçe gülürek öpücük atarak eliyle sohbet edioryuz gibi hareket yaptı.

Duyguya güvenim tamdı ama 2 elemanın neler yapacağını merak ediyordum. Kalktım yanlarına gittim, Duygu bana sarılarak hayatım gelsene yanımıza bak eğleniyoruz napion orda dedi. Ya maç muahbbeti canım, ama kafam şişti, ben bi hava almaya aşağı iniyorum dedim. Tamma bebeğim gel yanımıza ama sonra deyip tekrar muhabbete döndü. Elemanlar bunu duyunca, kendi aralarında bakışıp gülüştüklerini farkettim. O noktada Duygunun etrafa yaydığı görüntü, sevgilisinin yanında başkaları ile muhabbet etmekten çekinmeyen seksi bir kadın tipiydi. Tam ben uzaklaşırken müzik tekrar yükselince, yine ortam dans pistine dönüştü.

Uzaklaşıp Barın oraya geçtim. Beni görmeleri çok zor olmasına rağmen ben uzaktan onları izleyecek konumdaydım. Kızlar karşılıklı dans ediyor, yan standaki 2 elemanda onlara katılmak için çabalıyorlardı.Çabaları sonuç vermiş olacak ki, şimdi biraz daha piste doğru ilerleyip kalabalıkta dans etmeye başladılar. Benim dikkatimi çeken eleman belli ki Duyguya yakınlaşmaya çalışıyordu. Duygunun arkadaşı ile diğer eleman hafiften uzaklaşıp karşılıklı dans etmeye başlayınca, bu çocuk duygunun karşısına geçti. Duygu durumun farkında olmasına rağmen rahat tavırları ile çocuğa umut veriyor gibi görünüyordu. Bu durumdan çok memnun olduğu belliydi. Bi noktada shot servisi yapılınca, çocuk birer bardak alıp Duyguya verdi, karşılıklı shot yaptılar. Sonra beni daha da kıskandıran ve azdıran birşey oldu. Çocuk elini Duygunun beline atıp hafifce kendine çekerek kulağına birşeeyler söyledi. Duygu kıkırdayarak karşılık verdiğine göre hoşuna gitmiş olmalıydı. Çocugun elinin belinde olmasından da rahatsız değildi. Sonra çocuga birşey diyip masaya doğru yaklaştı ve eğilerek çantasından birşey aradı. Benim uzaktan gördüğümü çocuk kesin görmüş olmalıydı. Eteğin yukarı toplanmasıyla ortaya çıkan dolgun kalçası !. Duygunun bunu bilerek yaptığına kesin emindim, ama ortalıkta yapacağını hiç düşünmemiştim. Bu manzara sonrası çocuk Duyguya arkadan sarılmak istediğinde, Duygu çocuga dönüp gülerek olmaz der gibi kafasını salladığında, ben de artık yanına gitmeye karar verdim.

Beni görünce çocuk bi toparlanır gibi olup bizden uzaklaştı. Duygu alkollu ve tahminimce istekli gözlerle bana bakarak, nerede kaldın diye sorduğunda, anca hava aldım sen naptın dedim. Muzipçe hiiç dans ediyoruz işte, sende artık sevgilinle dans eder misin lütfen deyip bana sarıldı. Çocugun yapmak isteyipte yapamadığı şeyi ben yapıyordum. duygu kalçasını bana yaslamış bi şekilde dans ederken, çocugun istekli bakışlarınında farkında olduğunda emindim. Kulağına, artık eve mi gitsek seni istiyorum diye fısıldadım. Bana döndü, biraz daha yaaasonra gideriz hayatım deyip dansa devam etti. Ellerim Duygunun belinde kendime çekmiş durumdaydım. Çocugun bi elinde sigara bi elind eiçki bizi izlediğini görebiliyordum. Demek ki ben olmasam kesin şansını deneyecekti. Olaya biraz daha heyecan katmak için bi elimle eteğin üstünden kalçasını avuçlar gibi kendime daha da çektim. Duygu memnun bi şekilde dans ederken, arkadan cocguna nasil bir manzara sunduğumun farkında değildi.

Hadi gidelim artık dediğinde, ben vale şöförü çağırmıştım bile.Veda faslından sonra arabaya geçtik. Gelen şöför gençten düzgün biriydi, biz arkaya geçtik ona evi tarif ettim. Çok trafik yoktu. Duygu başını omzuma koymuştu, ben de sağ elimi bacağının üstüne koymuş hafif hafif okşuyordum. Duygu kulağıma yapmaaa, görecek şimdi desede, ben yavaş yavaş elimi daha da aşağı doğru kaydırarak kasıklarına kadar inmişitm. Eteği de iyice yukarı toplanmıştı. Trafikte durduğumuz bir zamanda, dostum şurdan gidelim deyip telefondan haritayı gösterdim.Maksat onu arkaya döndürmekti. Yalandan telefona bakarken, aslında toplanan etekten ortaya çıkan dolgun bcaklarına ve hatta kiloduna baktığına emindim.

Bu durum gerçekten çok hoşuma gidiyordu. En sonunda eve geldik, çocuk kibar bi şekilde anahtarı uzatıp ücreti alırken, gözleri hala Duygudaydı. Asansöre biner binmez öpüşmeye başladık, eve girince de sarmaş dolaş direk yatak odasına geçtik.

Gece asıl şimdi başlıyordu….

Erkek Adam Olmak

Erkekliğimi hiç sorgulamamıştım. Penisim vardı, kadınlara azıyordum ve erkektim. Ancak üniversite ikinci sınıfta yaşadığım ilk cinsel deneyim, bende uzun bir yolculuğa başlangıç oldu. Oda arkadaşım sayesinde aydınlandım ve her erkeğin aslında gerçek bir erkek olmadığını fark ettim. Size erkek adam olmayı anlatacağım.

Üniversite ikinci sınıftaydım, 19 yaşındaydım. Sınıftan bi kıza iki senedir vurgundum ve hiç sevgilim olmamıştı. Kız beni beğenmeyeceği için utanıyor ve sır saklıyordum. Yalnızca 6 yıldır en yakın arkadaşım, ünide oda arkadaşım Arif biliyordu. Bahar şenliği yapılacağını öğrenince Arif hemen heyecanlandı. Ben öyle şeylere hevesli değildim, sosyal ortamlarda ezik kalırdım ancak Arif tam tersiydi. Ben 175 boy 95 kilo çirkin bi erkekken kankam Arif 185’e 85 heybetli ve yakışıklı bi erkekti.

Arif’in ısrarları üzerine bahar şenliğine katılmaya karar verdim. “Hem seninki de geliyor” diyip göz kırptı. Hande’nin de şenliğe geleceğini duyunca hepten ikna olmuştum. Hande 160 boyunda minyon kumral tenli, açık kahverengi saçları olan iri göğüslü bir kızdı. Kısa boyuna rağmen şekilli bacakları, ince beli ve anlamsız derecede güzel memeler vardı. Tam bir latino/anadolu kırmasıydı.

Akşam odada Arif’in hazırlanmasını bekledim. Hazırlanma derken, duştan giyinmekten bahsetmiyorum. Bildiğiniz adamın sikini tıraşlamasını bekledim. “Bu gece en az 2 ağız 2 ama girer bu sik” dedi gülerek. Haklıydı. Benim daha sevgilim olmamıştı ama tanıdığım çoğu kız Arif’in malını bi ömür unutmayacak şekilde almıştı içine.

Arifle konserlerin tadını çıkarıyor, bazen kız gruplarıyla tanışıyorduk. Gece iyi gidiyordu, alkol oranımız yükselmişti. Arif bazen beni yalnız bırakıp tanıştığımız iki kızı da alarak çalılıklara gidiyordu. Bazen tek kızı beğenip gidiyordu. Biz de onları bekliyorduk.

Arif 5. Kıza saksoyu basıp geldiğinde yorulduğumu ve odaya çıkacağımı söyledim. Önce bırakmak istemedi ama sonra benim sıkılmama hak verdi. Hem Hande’yi de görememiştim. Benim için vermli bir gece olmamıştı. Arif’i orada kampüsün yarısının ağzını döl doldurma potansiyeliyle bırakıp yurda doğru yürümeye başladım. Derken kalbimin vücudumu delecek kadar hızlanmasına sebep olan bir şey oldu. Karşıdan Hande geliyordu. Elim ayağıma dolandı. Yaklaştıkça topuklu ayakkabı sesinden ve yürüyüşünden, alkollü olduğunu anladım. Tüm cesaretimi toplayıp selam verdim ancak duymadı bile. Geçip gitti. Arkasından o eşsiz kalçaların dansını izledim. Konser alanına gitti, kalabalığa karışmadan hemen girişte sağda bizim masaya yöneldi. Arif’le selamlaşıp sarıldılar. Neden bilmiyorum, dönüp yurda devam etmedim. Onları uzaktan izliyordum. Çok geçmeden kahkaha dolu sohbetin yerini dokunuşlar aldı. Arifle Hande yiyişmeye başlamıştı. Karnım ağrıyor, başım dönüyordu. İnanılmaz bir hayal kırıklığı hissediyordum. Kendime geldiğimde Arif’in Hande’yi kucağa alıp bana doğru yaklaştığını gördüm. Panik olmuştum. Arif’in sakso çalılarında olduğumu yeni fark ettim. Hemen uzaktaki bir çalılığın arkasına geçip çömeldim. Arif iyice tenha olduğuna emin olunca, Hande’yi kucağından indirdi. Hemen çaprazımda bir ağaç dibindelerdi.

“Hande bi şey dicem ya, bizimki sana fena aşık. Eğer bi ihtimal varsa yapmayalım” deyiverdi Arif.

Hande anlamadı. Arif, benim aşkımı açık şekilde aktardı Hande’ye. “Hee senin Ozan… ahahahah ya o çok sessiz ya… demek benden hoşlanıyo”

“Evet” dedi Arif. “Eğer ileride durumunuz olursa… yapmayalım” dedi.

“Yok ya hiç alakam yok çocukla. Yazık kendi halinde demek aşıkmış. Tatlı çocuk ama işim olmaz” dedi Hande, topuklularını çıkarıp diz çökerken. Ardından Arif’in pantolon fermuarıyla uğraşmaya başladı.

“Kankama yamuk yapmak istemem de…”

“Yok yok yamuk yok” dedi Hande, eliyle Arif’in kocaman sikini özgürlüğe kavuştururken. “Bu hariç” diye ekleyiverdi. Gülüştüler. Hande, tempolu bir şekilde saksoya başladı. Kafası ritmik hareketlerle Arif’in bacak arasına yaklaşıp uzaklaşıyor, pornocular kadar iyi sakso çekiyordu.

Bense, hayal kırıklığı bir yana, erekte olmuş halde kankamın, aşık olduğum kızın ağzına pompalamasını izliyordum. İşte her şey böyle başladı.

Eski Sevgilim (Karşılaşma ve Ruh somurma 1.Bölüm)

Evden çalışan bir yazılımcıyım. İnternet kesildi. Aradığımda çalışma yapılıyordu ve saat 10du. Hemen yakınlarda güzel bir kafe vardı. Oturdum filtre kahve istedim telaşla bilgisayarımı açtım ve toplantıya katıldım. Geldiğimden beri ilk defa kafamı kaldırıp çevreme bakmıştım. Bir de kimi göreyim 6 sene önce ayrıldığım asla unutamadığım eski sevgilim, biraz ilerideki masada oturmuş bana bakıyordu. Özlemiştim o esmer güzelini. Hiç değişmemişti. Yanına gittim.
Nasılsın.
Çekinerek İyiyim sen nasılsın dedi. İyiyim dedim.
Masama geleceğini beklemiyordum
Seninle konuşmayalı çok zaman oldu özlemişim sesini
Evli değil misin sen dedi hüzünle. Beni stalklamış belli ki o da unutamamıştı. Evet ama seni asla unutamadım diyerek elini tuttum. O da benim ellerimi tuttu sıkı sıkı ve güzel kapkara gözlerinden birkaç damla aktı.
Sildim titreyen ellerimle yüzünü sevdim ve burada konuşmayalım, hadi aslanlara gidelim dedim. Birden bire ağlamayı bıraktı ve kahkahalarla gülmeye başladı. Aramızda çok eski bir espriydi. E hadi dedim bir süre şaşkınlıktan sonra kalktık.
İş arkadaşlarıma eşimin rahatsızlandığını söyledim. Elini tutarak eve götürdüm.

Yolda sürekli bakıştık, gülüştük… Birlikte Samsun sokaklarını amisos u batı park ve doğu parkı arşınladığımız günler gibiydi. Neden eve gittiğimizi ikimiz de biliyorduk. Amaç kesinlikle sohbet değildi. 3 senelik uzak ilişkimiz olmuştu. Birbirimize çok fotoğraf yollamış çok sexting yapmış hatta tele sexler de yapmış defalarca uzaktan birbirimizi boşaltmıştık. Reelde sadece sevişmis asla içine girememiştim. Hatta asla o güzel pembe amına dokunamamıştım. Asansörde elimi beline attım. Yavaşça kalçasına doğru indim. Güldü.

Eve girdiğimiz gibi yasladım duvara onu. Karşı duvardaki evlilik fotoğrafını gördü. Birden modu düştü. İkimiz de başkalarıyla evliyiz dedi. Hatırlar mısın bilmiyorum bana bi şekilde ayrılsak başkalarıyla evlensek benimle birlikte olmayı hala ister misin diye sormuştun. Ben de tabiiki isterim sen bambaşkasın demiştim. Şu an halime bakarsan seni ne kadar arzuladığımı görebilirsin o sorunun cevabı taş gibi karşında dedim.

Etkilemeyi başarmışım. Tişörtümü çıkardı birkaç sene önce kas yapmış ve koşuya başlamıştım. Hep kaslı olmamı isterdi ama sevgili olduğumuz zamanlarda buna vaktim imkanım yoktu. Omuz ve göğüs kaslarımı okşadı hafifçe titredi. Beni kendine çekti ve çılgınca öpüşmeye başladık. Ona hafif sert davranmam hafif canını yakmam hoşuna giderdi. Dudaklarını emerken hafifçe saçını çektim. Mmm diye inledi. Dudaklarımız dillerimiz birbiriyle karışırken irileşmiş erkekliğimi karnına bastırdım. Yine inledi. Bir elim saçını çekerken diğeri 95lik memelerini avuçluyordu Pantolonumun düğmesini açtı ve fermuarımı indirdi. Erkekliğimi okşamaya başladı. Sarhoş gibiydi kesik kesik nefes aldı ve “Hatırladığım gibi. Çok büyük” dedi. Ben de onun gömleğini ve tek elimle de sütyenini çıkardım o güzel büyük memeleri sallandı. Sıvazladığı sikim daha da büyüdü. Saçlarını topladığım elim kafasından bastırmaya başladı. Sevgili olduğumuz zamanlarda ağzına az vermemiştim. Sinema köşelerinde doğu parkta çalıların arasında ağzını az doldurmamıştım. Ellerine gırtlağına fışkıra fışkıra az boşalmamıştım. Bu hareketin önümde çömelmesi ve sikimi ağzına alması gerektiği anlamına geldiğini biliyordu. Gülümsedi ve iri sikimin önünde çömeldi. Boxerımı indirdi ve büyük bir nefes aldı. Ellerini tuttum tek elimle duvara dayadım. Saçlarını tutan elimle sikimi ağzına bastırdım. Daşşaklarım çenesine değene kadar soktum çıkardım. Öksürdü midesi bulandı. Ama hareket edemiyordu başka çaresi yoktu. Bir daha kökledim ve yavaşça çıkardım. Paslanmışın dedim. Böylesini bulamadım ki üzerinde çalışayım dedi. Bir daha kökledim çıkardım. Artık tamamen çıkarmıyordum. Alışmak zorundaydı daha çok sikecektim onu. Defalarca kökledim.

Saçlarını bırakıp burnunu kapattım. Ağzından nefes almak zorundaydı. Sikimi öyle bir vakumladı ki ayı gibi böğürerek ooohhhhhh işte böyleeee dedim. (denemeyiniz) burnunu bırakıp sikimi çıkardım. Kızarmış ve gözleri sulanmıştı. Dur demedi biraz soluklandi. Acımadım. Bir daha kökledim ve yine burnunu sıktım. Sanki bedenimden ruhumu emiyordu çok çok ama çok iyiydi. Bir daha bıraktım. Karıma da yapmıştım ama ilk seferinde bana bağırmış ölüyordum demişti. Eski sevgilim ise tam tersineydi. Onu hor kullanmam hoşuna gidiyordu. BDSM e kadar varacaktı bu ilişki. Emindim. Bir daha sikimi gırtlağına kadar soktum ve vakumlattım. Artık dayanamıyordum ve böğüre böğüre boşalmaya başladım. Ağzına boşalan bir çok dalgadan sonra ağzını açtı ve henüz yutmadığı spermlerimi gösterdi. Telefonunu uzattı fotoğraf çekmemi istedi. Çok şaşırmıştım. Büyük sikimi kafasının yanında tuttum spermli ağzıyla birlikte çektim. Kime gönderilecekti ki bu fotoğraf neden çekilmişti?

Kırılma Noktası – 12. Bölüm – Sezon Finali

Gamze: sen varya tam sopalıksın haberin olsun.

Alper: şartlar bunu gerektirdi tatlım yoksa benim için sen ve diğer kızlar olmak üzere herkes ikiye ayrılmış durumda.

Gamze: ya bırak! Şeyy alper iyi miydi peki?

Alper: (kahkaha attıktan sonra) hayır hayatım. Senin eline su dökemez.

Gamze: inanmıyorum sana. Hem gülüp durma sinirlerimi bozuyorsun.

Alper: iş icabıydı sevgilim. Hem bak sana ne diyeceğim.

Gamze: dinliyorum.

Alper: bana soğuk yapma bütün işi bırakır ilk uçakla yanına gelirim. Bütün planlarımız suya düşer.

Gamze: bak bir de tehdit ediyor. Kıskandım olum ne yapayım.

Alper: seviyorum lan seni. Imm şimdi beni iyi dinle. Sana anlattığım olaylardan sonra bahadırı araştırmanı istiyorum. Başına bir şey gelme ihtimali yüksek bu konuyla ilgilenebilir misin?

Gamze: kolay o iş. İnsan kaynaklarından alırım bilgilerini takip ettiririm.

Alper: diğer konumuz ise, bunlar bir organizasyon düzenleyecekler ve feyza bu işi bana verdi. İşleri bizim kontrolümüz altına alma şansımız var aslında. Gözden uzak büyük bir malikane gibi bir yere ihtiyacımız var bunu da halledebilir misin?

Gamze: ne amaçlı istiyorsun tam olarak?

Alper: bunlar ön parti gibi bir şey verecekler ama tabi büyük bir orgy’e dönecek orada. Yurtdışından getirdikleri kadınların ve erkeklerin lansmanı gibi düşün. Önemli kişiler gelecek. Ben o gelenlerin listesini bulup sana göndereceğim. Bu kişiler üzerinden araştırmalarımızı derinleştireceğiz. Eğer yaptırabilirsen evin her odasına gizli kamera koymanı istiyorum. Özellikle ses kaydeden cinsten olursa harika olur benim için.

Gamze: heybeliada da böyle istediğin gibi bir malikane var. Orayı ayarlayabilirim sana. Sen bana uygunluğunu sun gerisini ben hallederim. Çalışanları sen mi seçeceksin?

Alper: hayır o iş feyzada araya adam sokmak zor olacağından ben bunu başka yöntemle çözeceğim.

Gamze: nasıl çözeceksin peki?

Alper: barış ve selim diye iki arkadaşım var. Homoseksüeller ama onları durunun ya da bernanın üzerine salabilirim. İşleri rahat halletmeme için o ikisinin ayak altında olmaması lazım. Feyza’yı ben bir şekilde atlatırım. Ama özellikle berna tehlikeli beni didik didik dikizliyor olacaktır. Evin içine yerleştirdiğin kameraları bulmaması lazım gamze.

Gamze: merak etme tatlım ruhu bile duymayacak. Sen şimdi bana söyle, zevk aldın mı o orospuyla yatarken.

Alper: ohoo ben ikimiz için uğraşıyorum sen neler diyorsun. Valla darılıyorum bak. (gülerek)

Akşam saati olduğunda arabayı barışla selimin kaldığı eve doğru sürdüm. Onlarla konuşmam gerekiyordu. Uygunsuz bir durumla karşılaşmamak için aradım haber verdim. Onlar işten çıkıp eve geçerlerken ben de evimden onlara doğru geçiyordum. Yolda tatlı almak için durdum. Eli boş gitmek olmazdı. Evlerine vardığımda kapıyı selim açtı;

Selim: Gel gel, hoş geldin!

Barış: Lan şerefsiz it, neler çeviriyorsun sen öyle!

Alper: beni geldiğime pişman etmeyin bir sakin olun lan! Size tatlı aldım bak!

Yüzümde dalga geçen bir ifade vardı. İşi dalgaya vuruyordum. Ama bir açıklama borçluydum ikisine de. Salona geçip yemek masasının sandalyesine kurulduğumda, barış ve selim yemekleri hazırlamış servise başlamışlardı. Yemek sırasında başımdan geçenleri, biraz eksik olacak şekilde anlattım. Canan konusu tekrar açıldığında canım sıkılmıştı. Benim bu halimi gördüklerinde teselli etmeye çalıştılar. Her ne kadar bunu günlük yaşantıma yansıtmasamda içimde bir vicdan azabı hala vardı.

Barış: Alper iyisin değil mi kanka? Bak senin için her şeyi yaparız ikimizde.

Alper: biliyorum yavrum, aslında size göre bir işim var. Benim için önemli ve gizli olması gereken detay paylaşamam sizinle bana güvenmenizi istiyorum. Onca yıllık dostluğumuza istinaden beni anlayışla karşılayın. Söz veriyorum iş bittiğinde size her şeyi anlatacağım.

Selim: ne tarz bir işten bahsediyoruz?

İkisi meraklanmış benden gelecek teklifi bekliyorlardı. Yılların verdiği dostluğa güvenerek onlara bu teklifi etme gücüm vardı. Bunu inanarak sözlerime başladım.

Alper: bir party düzenlenecek. Bu partiye yurtdışından bir çok insan gelecek ve sizlerinde bu partyde olmasını istiyorum. Yeni iş yerimde daha önceleri yapılan bu tarz etkinlikleri başkası planlıyordu, bu görevi şimdi bana verdiler. Yani anlayacağınız iyi geçmesi benim için çok önemli. Benim güvenebileceğim sadece sizler varsınız hayatımda bu yüzden size geldim.

Barış: Alper ne kıvranıyorsun açık açık söylesene!

Alper: gençler parti aslında resmiyette alkollü tanışma partisi gibi gözükse de işin arkasında orgy var. Kim kime dum duma anlayacağınız. Sizden duruma göre iki kişiyi meşgul etmenizi onu zevkin doruklarına çıkarmanızı istiyorum.

İkiside gülüyordu. Bu durum hoşlarına gitmişti. İşler tahmin ettiğim gibi ilerliyordu. Sadece kabul etmeleri kalmıştı geriye.

Selim: senin için yapmayacağımız şey sayısı sınırlıdır. Ne diyorsun barış?

Barış: benim aklıma takılan meşgul edeceğimiz kişiler kadın mı erkek mi?

Alper: (gülerek) Kadın! Birisi nemrut suratlı amını örümcek ağı kaplamış olduğunu düşündüğüm, ruhsuz bir genç. Diğeri cinsellik kelimesinin vücut bulmuş hali.

Barış: hangisini meşgul etmemizi isterdin peki?

Alper: nemrut suratlıyı unutamayacağı bir gece yaşatmanızı o kadar çok istiyorum ki! Belki beynine oksijen gider bu sayede. Yine de dediğim gibi duruma göre bakacağız.

Selim: ben etek tıraşı olayım bu gece o zaman.

Alper: detay vermesen mi? Olum daha yeni yemek yedik ya!

Muhabbet gecenin ilerleyen saatlerine kadar birbirimize küfürlü laflar sokarak devam etti. Evden ayrıldığımda tekrar gamzeyi aradım ve durumu onunla paylaştım. Şimdi sırada Feyza’yı ikna etmek vardı. Eve varıp duşa gireceğim sırada gamze’ye telefonu kapatmasını ve beni görüntülü aramasını istemiştim. Birlikte duşa girecektik. Gamze’yi oldukça özlemiştim ve kendimi nedense affettirmem gerektiğine dair bir his vardı. Görüntülü aramayı yaptık ve beni net şekilde görebileceği bir konuma telefonu koydum. Karşılıklı duş alıyor ve bir noktadan sonra ikimizde birbirimize bakarak mastürbasyon yaptık. Yataklarımıza çıplak bir şekilde yatmış, konuşmaya devam ettikten sonra ikimizde uykunun kucağına kendimizi teslim etmiştik.

Ertesi sabah şirkete gittiğimde ilk olarak feyzanın odasına yürüdüm. Henüz gelmemişti. Tekrar dış kapıya yürüdüm ve gelmesini bekledim. Arabasını gördüğümde, gülerek yanına gittim ve kapısını açtım. Feyza bundan mutlu olmuş etrafa pozitif enerji saçıyordu. Çantasını alıp feyza önde ben biraz arkasında yürüyerek feyzanın odasına geçtik.

Feyza: Alper beni böyle şımartmaya devam edersen, seni zor günler bekliyor olacak haberin olsun.

Alper: patronuna yalakalık yapan birisi izlenimi vermek istemiyorum ama içimden gelen daha fazlası. Şimdilik bunlarla idare edeceksiniz efendim.

Feyza: şuna bak ya nasıl da tatlı. Bana bak sana verdiğim işten kaytarmak için böyle yapmıyorsun dimi?

Alper: hayır feyza hanımcım. Hatta o işin planlarını hazırladım siz uygun görürseniz uygulamaya geçeceğim.

Feyza: duyalım bakalım şu planı.

Alper: şimdi öncelikle bu sene farklı bir konsept yapmak istedim. Önceki senelere nazaran farklı bir ortamda gözden uzak bu organizasyonun yapılması. Gelecek misafirlerimiz için de iyi olacaktır. Değişime açık olduğumuz imajı verecektir.

Feyza: güzel düşünmüşsün, konsept nedir?

Alper: Heybeliada da güzel bir malikane var partiyi orada yapacağız. İçerisinde çok fazla sayıda oda mevcut. Bahçesi büyük. Etraftaki evler boş özellikle araştırdım bunu. Sadece ulaşım konusunda desteğinize ihtiyacım var. Özel bir bot, tekne gibi bir şey ayarlayabilir miyiz?

Feyza: kolay o iş. Ben hallederim. Şimdilik güzel gidiyorsun başka?

Alper: maskeler ayarladım. Kendini rahat hissetmek isteyen misafirlerimiz için. Eğer sizde onay verirseniz ortaçağ teması düşünüyorum.

Feyza: Bu bir parti olacaktı. Maskeli balo değil.

Alper: müşteri memnuniyeti her zaman önemli değil mi?

Feyza: orası öyle ama maske’ye okeyim ama elbise işine girmeyelim.

Alper: onay veriyorsanız hemen ayarlamaları yapayım.

Feyza: şu organizasyonu bir atlatalım ödülünü özel olarak vereceğim. Ayarlamalara başla alpercim.

Alper: bir konu daha var feyza hanım önce size danışmak istedim.

Feyza: dinliyorum canım.

Alper: Berna hanımdan özür dilemek istiyorum. Geçen gün yaptığım çıkışım için.

Feyza: yanii sen bilirsin değişen pek bir şey olmayacak ama dene şansını.

Alper: en azından kendimi rahat hissedeceğim. Teşekkür ederim Feyza hanım.

Odadan çıkıp berna’nın odasına doğru yürüdüm. Kapıyı tıklattım. İçeriden ses gelmese de girdim. Şirkete geldiğim saatten itibaren kameralarını benim üzerime yığdığını biliyordum. İçeride koltuğunda oturmuş masaya ayaklarını koymuş, koltuğuna uzanmış bir şekilde beni karşıladı.

Berna: (durgun bir ses tonu ile) bu sefer ne ile suçlamak için geldin?

Alper: özür dilemek için geldim.

Berna: dile ve git vaktimi alma fazla.

Alper: berna hanım acaba birazcık bana ters davranmıyor musunuz?

Berna: özür dileyecektin bekliyorum hala?

Alper: Geçen gün yaptığım çıkış için sizden özür dilerim. Beni test ettiğinizi sandım. Çocukça gelmişti ve bir anda sinirim tepeme çıktı. Sakin kalamayıp, böyle bir tepki verdim. Sizden tekrar tekrar özür diliyorum.

Berna: kabul edilmedi çıkabilirsin.

Bu sefer gerçekten sinirlenmeye başlamıştım ama belli etmemeye çalıştım. Masasına yaklaşıp, iki elimi masaya dayadım.

Alper: anlaşılan yıldızımız hiç barışmayacak. Sizi böyle kabul etmem gerekecek. Ama şunu bilin, ben bu şirket için çalışıyorum. Önceliğim Duru ve feyza hanımdır. Siz ne kadar bana güvenmeseniz de zamanla benim sizin tarafınızda olduğumu göreceksiniz.

Berna: hala buradasın.

Alper: şunu da söylememe izin verin. Gelecek misafirler için organizasyonu düzenlememi feyza hanım istedi. Size uygun zamanda gerekli bilgileri mail atarım. Bu odaya gelmeme lüzum yok sanırsam.

Berna birazcık şaşırmış gibi gözükse de hemen topladı kendini. Konuştuğu ses tonu biraz daha kalın çıkıyordu.

Berna: Feyza sana bu organizasyonu mu verdi? Delirdi mi bu kadın.

Alper: En azından birisi bana güvenebiliyor berna hanım. Ben de bu güveni boşa çıkarmamaya çalışıyorum.

Odadan çıkıp, feyzanın odasına doğru yürüdüm. O esnada berna odada söyleniyordu. Feyza’nın odasına gittiğimde ona durumdan bahsettim. Berna’nın yüzünün tepkisini görmesi için milyonlar saçabileceğinden bahsetti. Ona selim ve barıştan isim vermeden bahsettim. Eğer isterse onlarıda organizasyona sokabileceğimi hatta bernanın üzerine salıp, ona iyi bir gece yaşatabileceklerinden bahsettim. Feyza bu duruma oldukça gülmüştü. Bernanın iki erkek arasında debelenmesini hayal etmesi komik gelmişti. Bernanın buna düşeceğini sanmıyordu. Kendisi bana bu şeytani planda ortak olursa çok eğleneceğimizi söyledim. Bu fırsatı kaçırmak istemedi ve kabul etti. Feyzanın izni olmadan onları içeri sokamazdım ve izni alınca ortada endişelenecek bir şey kalmamıştı. İsimleri listeye farklı şekilde yazılacaktı.

Tüm günümü bu işe adamıştım. Akşam eve gittiğimde gamzeye planlarımdan bahsetmiş, selim ve barıştan özellikle bahsetmiştim. Günler geçip giderken büyük gün gelmişti artık akşam 7 de başlayacak olan parti hazırlıkları tamamdı.

Berna evin etrafında geziniyor gelen kişileri uzaktan izliyordu. Feyza durunun yanında gelen misafirleri karşılıyordu. Ben biraz daha rahat taraftaydım berna’nın yanına gitmiş onu rahatsız edecektim.

Alper: asayiş berkemal mi?

Berna: ayak altında olma işim gücüm var.

Alper: işim gücüm yok bana düşeni yaptım. Şimdi eğlenme sırası bende.

Berna: iyi git ötede eğlen.

Alper: Çok iyi arkadaş olabilirdik biliyorsun değil mi?

Berna: sağol almayayım.

Alper: o halde ben eğlenmeye gidiyorum. Başın belaya girerse beni arama.

Yüzüne gülüp yürümeye başladığımda arkamdan söylenmeye devam ediyordu. Misafirler gelmiş taktıkları maskeler ile kendilerini daha rahat hissediyorlardı. Bu hareketlerine yansıyordu. Servis yapan kızların kıçlarına arada tokatlar atıyorlar. Bazıları işi ilerletip okşuyordu. Duru ve feyza hararetli bir şekilde bir köşede tartışırken şimdi yanlarına uğramak doğru olmazdı. Vakit ilerlemeye devam etmiş parti planlandığı gibi devam ediyordu. Duru misafirleri toplamış konuşma yapmaya başladı. Bir çok milletten insana ingilizce konuşma yapmaya başladı. Bu sırada içeriye 18 ile 22 yaşları arasında erkek ve kadınlar girdi. Hepsi iç çamaşırı dışında bir şey giymiyordu. Umarım kameralar bu rezilliği kayıt altına almaya devam ediyordur. Duru, Feyza, ve Berna. Sizlere yapacaklarımdan korkun. Elime düşmek üzeresiniz. Duru konuşmasını “Ziyafet başlasın” diyerek noktalamıştı. Maskeli her birey seçtiği birisini veya ikisini alıp bir odaya ya da boş bir yere götürüyordu. Fırsat bu fırsattı. Gelen ziyaretçi listesinin resmini çekip gamzeye göndermeliydim. Listenin olduğu tarafa doğru yürüdüm etrafı kolaçan ettiğimde kimse gözükmüyordu. Hızlıca telefonumu çıkartıp resmi çektim. Telefonuma cebime koyduğumda. Bir anda karşımda berna belirdi.

Berna: ne yapıyorsun burada?

Şüpheli gözlerle bana bakıyordu.

Alper: senin için çağırdığım iki kişinin gelip gelmediğine bakıyordum.

Berna: benim için mi? Birilerini mi çağırdın?

Alper: evet eğlenmek senin de hakkın baksana etrafına herkes eğlenirken sen burada somurtuyorsun.

Berna: bunu yapacağımı düşündüren şey nedir sence?

Alper: özür dilemek istemiştim. ama istemezsen geri gönderebilirim. Söylemen yeterli.

Berna: kalsın. İş bitince beni bulsunlar.

Yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Biliyordum, içten içe zevkin tadına varmak istiyordu. Ama bunu dışa vuramıyordu. Tekrar dolaşmaya etrafı izlemeye başladım. Artık işler ilerlemişti. Herkes bir köşede zevk çığlıkları atıyor. Durmadan şap şap sesleri geliyordu kulağıma. Kucağına kızı almış zıplatan, anal yapmak için kızları ikan etmeye çalışanlar, kendini siktiren misafirler. Ortalık çok karışıktı. Odalara doğru çıktığımda feyzayı gördüm ve yanına gittim. Yüzün düşük bir şey mi oldu diye sordum. Durunun kendisine kızdığını söyledi. Sebebi benim bu kadar çabuk bu işe girişmiş olmammış. Feyza’ya sarıldım ve ona isterse duru hanımla konuşabileceğimi söyledim. Kabul etmemişti. İçkisini içmeye devam etti. Onu yalnız bırakmak daha iyiydi. Tekrar dolaşmaya başladım. Selim ve barış ikisi birlikte sevişirken onlara, bernayı bulmalarını söyledim ve bende orada olmalıydım. Duru ortalıkta yoktu. Onu biraz daha aradım ama yine bulamadım. Anlaşılan terk etmişti partiyi. Bu gece bu işi bitirmeliydik.

Gecenin ilerleyen saatlerinde misafirler gittiğinde feyzada gitmişti. Morali bozuktu. Onunla ilgilenmek istemiyordum. Berna’nın o halini görmeliydim. Bu gece feyzayı kafasını toplaması için rahat bırakacağımı söyledim. Pek ilgilenmeden çekti gitti. Etrafta bernayı aramaya başladım en sonunda üst katlardaki odanın birinde buldum.

Berna dizlerinin üzerine çökmüş iki siki birden sıvazlıyordu. Yavaşça içeri girip koltuğa oturdum ve içki şişesini elime alıp, hafif yudumlarla içmeye başladım.

Berna bir siki eline alıp sıvazlarken diğerini ağzında gezdiriyordu. Beni görmüştü ama herhangi bir tepki vermedi. Arada ağzına aldığı siki değiştiriyor herkese eşit davranmaya çalışıyordu. Atletik vücudunun hepsini sergilememişti ama bu haliyle bile azdırıcı görünüyordu. Selim ve barış üstü tamamen çıplak görevlerini yerine getiriyordu. Berna ayağa kalkmış domalmış bir şekilde barışın sikini ağzına alırken, selim berna’nın iç çamaşırını çıkartıyordu. Sikini bernanın amına sürterken bana bakıyordu. Şişeyi havaya kaldırdım ve selamlamıştım onu. İçine girmeye başlamıştı. Bir yandan ağzına alıyor bir yandan içine giriyorlardı Berna’nın. O ruhsuz suratlı kadının zevk aldığını görmek oldukça şaşırtıcıydı. Selim ve barış yer değiştirmiş. Diğeri ağzına verirken diğeri amına girip çıkıyordu. Berna bir ara bana bakmış durumumu gözetlemişti. Barış ve selim kontrolü ellerine almış hızlanmaya başlamışlardı. Berna artık zevk çığlıkları atıyordu. Göğüsleri hızlıca sallanıyor. Zevkten ellerini sağa sola sallıyordu. Barış içinden çıkıp koltuğa oturdu. Bernayı kucağına oturttu. Selim de aynı deliğe girmek için hamle yaptı ve biraz uğraştıktan sonra ikisi aynı deliğe gidip gelmeye başladı. Berna artık zevk çığlıkları atıyor tüm adayı inletiyordu.

Berna: Ahh! İkinizde içime boşalın durmayın!

Selim ve barış olabildiğince hızlı şekilde içine girip çıkmaya devam ediyordu. Onlar da homurdanmaya başlamıştı. Ama bu zevki berna’nın içine girdikleri için değil sikleri birbirine temas ettiği içindi. Berna’nın bu halini gördükçe bende sertleşmiştim ama buradan izlemeye devam edecektim. Berna’nın çığlıkları en üst düzeye gelmişti. İki sik aynı anda amında gidip geliyordu. Barış ve selim içinden çıkıp nefeslenmeye başladılar Selim koltuğa uzanıp sikini sıvazlarken. Barış parmaklarıyla berna’nın göt deliğini genişletmeye çalışıyordu. Berna, Selimin sikini götüne aldıktan sonra kendini selime yasladı ve amını okşamaya başladı. Barış sikini bernanın amına sokmuş o da gidip gelmeye başladı. İkisi tüm deliklerini doldurmuş hızlıca gidip geliyordu. Arkadan girilmesi bernayı daha da coşturmuştu. Boşalın artık! Diye bağırıyordu. Tüm sıcaklığı hissetmek istiyorum içimde diye çığlıklar atıyordu. 3’ü birden terli şekilde zevk almaya devam ederken barış ve selim, Berna’nın içine boşalmaya başladılar. Berna gözleri kaymış titreyerek zevkten uçuyordu. Yüzünün güldüğünü ilk defa o an görmüştüm. Barış ve selim tek kelime etmeden üstlerini alıp odadan çıktılar. Onlara daha sonra teşekkür edecektim. Berna ile oda’da yalnız kaldığımızda yanına gittim ve elimdeki şişeyi ona verdim. Bana baygın gözlerle bakıyordu.

Alper: Buyur susamışsındır. Ayrıca unutmadan bunlar aramızda kalacak. Bana güvenmeni sağlayacağım merak etme. Şimdi gidiyorum. Pazartesi günü şirkette görüşürüz.

Cevap vermemişti. İçkiden sert bir yudum aldı ve kendini koltuğa bıraktı. Adadan ayrıldığımda ilk işim gamze’yi aramaktı. Ona görevin başarılı olduğunu söyledim. Gamze aldığı listeyi incelemeye araştırmaya devam ediyordu. İkimizde şunda hem fikirdik. İşler hiç olmadığı kadar kısa sürede hallolmuştu ve kozlar bizim elimizdeydi. Artık bu maskeyi takmama gerek yoktu. Güçlü olan bizdik. Zaferimiz yakındı. Böyle düşünüyorduk. Umarım zaman bizi haklı gösterecekti. Pazartesi günü büyük gündü…

Kırılma Noktası – 11. Bölüm

BÖLÜM 11

Alper şirkete geldiğinde, arabasını uygun bir yere park etti. Kapıda onu güvenlik karşıladı ve işe yeni başlayacağını söyleyip güvenlikle birlikte içeri girdi. Güvenlik onu bekleme salonuna götürüp uygun bir yerde oturmasını istedi. Birazdan ilgili kişi gelip sizinle görüşecek. Lütfen buradan ayrılmayın. Diyip odadan çıktı. Alper odayı inceliyor bu sırada bacaklarını sallıyordu. İçinde heyecan vardı. Bu vücuduna yansımıştı. Kapı açılıp içeri uzun boylu bir kadın girince alperi dikkatini o kadına verdi. Kadının elinde bir evrak vardı. “beni takip edin” deyip kapıya yöneldiler ve 7 katlı şirketin 7. Katına çıktılar. Alper bu kadını tanıyordu. Bernaydı bu. Bir odanın önüne geldiklerinde kadın duygusuz bir şekilde, görüşmeniz bu odada yapılacak dedi. Kapıyı açıp, odaya girdiklerinde koltukta oturan Feyza ayağa kalktı. Derin yırtmaçlı bir etek giymişti. Yırtmacı kalçalarına kadar geliyordu.

Feyza: teşekkürler berna hanım. Bundan sonrasıyla ben ilgilenirim.

Berna cevap vermeden evrağı masaya koydu ve saliselik bir süre içerisinde alperi süzüp odadan çıktı.

Feyza: biraz nemrut suratlı olsada iyi kadındır, burada çalıştığınız süre içerisinde onu seveceğinizden eminim.

Alper sessizlik içerisinde duruyordu. Feyza eline aldığı evrağı inceliyormuş gibi yapıyordu. Hâlbuki o evrağı detaylıca incelemişti daha öncesinde.

Feyza: insan kaynakları bizim için yaptıkları araştırma neticesinde sizinle çalışmamızın iyi olacağına karar verdi. Şirketimize katkı sağlayabileceğinizi düşündüler.

Şirketin insan kaynakları ile hiç görüşmemişti alper. Bu tamamen gamzenin ayarladığı bir durumdu. Kendi elemanları aracılığı ile yapmış olmalıydı. Feyza alperi süzüyor. Hareketlerini dikkatlice inceliyordu. Alper de aynı şekilde davranıyordu. Karşılıklı süren bu bakışmaları feyza bozmuştu.

Feyza: benim yardımcım olarak çalışacaksınız bildiğiniz gibi. Saat, yer fark etmeksizin benim istediklerimin yerine getirilmesini isterim. Ne istersem isteyeyim. (bunu vurgulu söylemişti) önceliğiniz ben olacağım. Sadece benden emirler alacaksınız. Ancak bununla birlikte şirketimizin yönetim kurulu başkanı duru hanıma da bağlısınız bununda bilincinde olun. Onun istediklerinin yerine getirilmesi son derece önemli. Beni ona karşı rezil etmeyin.

Alper: izninizle bir şey söylemek istiyorum. Biraz fazla mı sert davranıyorsunuz acaba bana ilk günden. Konuşma tavrınızla sanki beni ezmeye çalışıyormuşsunuz gibi hissediyorum.

Feyza duraklamış ve yüzüne ince bir gülümseme yayılmıştı.

Feyza: hassas konulara dikkat çekmek istemiştim. Bu konuda sizi incittiysem özür dilerim. Zamanla birbirimizi daha iyi tanıyacağız. Şimdi sizi çalışma odanıza kadar eşlik edeyim. Hem bu sayede biraz daha sohbet edip birbirimizi tanırız.

İkisi birlikte yürümeye başladılar. Katta bulunan odaları gezip, feyza, alperin tanışması gereken insanlarla tanıştırdı. Bernanın odasına gittiklerinde berna pek oralı olmasada alperi yandan gözlüyordu. Tekrar feyzanın odasına doğru yürüdüklerinde alper odasının feyzanın hemen dibindeki oda olduğunu fark etti. Odasına girdiğinde içinin geniş olduğunu gördü. Temiz bir odaydı. Feyza masanın karşısında ki deri koltuğa oturup bacak bacak üstüne atıp, oturdu. Alpere masasına geçmesi için el hareketi yaptı. Alper masasına geçip oturduğunda feyza’ya;

Alper: ilk tanışmamızda bahsettiğiniz duru hanımla tanışmadım. Kendisi burada yok mu?

Feyza: dün biraz yoğun bir gün geçirdi. Bugün gelmeyebilir. Uygun bir vakitte tanıştırırım sizi.

Feyza: alper bey artık tanıştığımıza göre…

Feyza oturduğu yerden kalkıp, alperin masasına doğru yürüdü. Koltuğun arkasına geçip, alperin omuzlarına masaj yapmaya başladığında, kulaklarına doğru eğildi.

Feyza: baş başayken sizli bizli konuşmamıza gerek yok öncelikle. Görüştüğün bir kız arkadaşın var mı?

Alper durumu anlamıştı. Ne kadar az yalan o kadar hatırlanması kolay bilgi demekti.

Alper: yakın zamanda ayrıldım. Şu an hayatımda kimse yok.

Feyza: neden ayrıldın peki? Böyle sorular soruyorum diye rahatsız olma. Çalıştığım kişinin hayatına dair her bilgiyi öğrenmek isterim.

Alper: Yürütemedik.

Feyza masaj yapmaya devam ederken alper bu yakınlaşmanın niyetini anlamaya çalışıyordu. Feyza zehirli bir yılan gibi sokulmuş ısırmayı bekliyordu. Alperden görsellik olarak hoşlanmıştı ama güvenebilir miydi? Onu kontrol altına almak istiyordu. İplerin kimin elinde olduğunu belirtmek istedi.

Feyza: Güzel, bunu duyduğuma sevindim. Aksi durumda ben sizi ayırmak zorunda kalacaktım.

Feyza kartlarını açık oynuyor tehlikeli olduğunun imajını veriyordu. Artık masaj yapmıyordu. Alperin saçlarını okşuyordu.

Feyza: bir konuya netlik kazandırmak isterim alper. Burada patronun benim olduğunu hiçbir zaman unutma. Eğer bu iş bana göre değil diyorsan kapıdan hemen dışarı çık. Yapamayacağını düşünüyorsan söyle. Aksi durumda bu kapıdan bugün çıkmadığın an. Bana aitsin ve sadece ben istersem gidebilirsin. Anlaştık mı?

Alper cevap vermemişti. Yavaşça ayağa kalktı. Feyza bir adım geri atmıştı alperin tepkisini izliyordu. İki tarafta sessizdi. Alper arkasına bile bakmadan kapıya yöneldi. Kapının kilidini çevirdi ve kapıyı kilitledi. Yüzünü tekrar feyza’ya döndüğünde yüzünde bir gülümseme vardı. Feyza bu gülümsemeye karşılık verdi. Ceketini çıkardı ve koltuğa fırlattı. Gömleğini kollarını kıvırıp, feyza’ya doğru yürümeye başladı. İyice yakınlaştılar nefesleri birbirlerine karışıyordu. Alper elini feyzanın çenesine koydu ve yavaşça parmaklarıyla okşamaya başladı.

Alper: (kısık sesle) bir konuya da ben netlik kazandırmak isterim.

Alper ve Feyza arasındaki bu yoğun gerilim sürüyordu. Alper riskli hamle yapmıştı aslında. Bütün planları mahvedecek hamlelerden kaçınmalıydı. Yine de iç sesini dinlemek istemişti.

Alper: bugünden itibaren tek amacım sizi mutlu etmek ve gururlandırmak. Hangi konuda olursa olsun (vurgulu söylemişti) ancak şunu da belirtmek isterim ki, bana bir köpekmişim gibi davrandığınız gördüğüm anda. Sizinle aramızdaki ilişki hemen biter. Bunca yıldır kaybedecek bir şeyim yoktu, şimdi yine yok. Geçmişi silmek benim için bir çocuk oyuncağı.

Alper parmaklarını feyzanın dudaklarında gezdiriyor üstten ona bakıyordu. Feyza şaşkınlık ve gizliden gizliye mutlu olmanın heyecanını yaşıyordu. Konuşmaya yeltendiğinde alper onu parmaklarıyla susturdu.

Alper: siz benim patronumsunuz, ne emir verirseniz verin yerine getirilecek. Pozisyonumun ağırlığının farkındayım. Sadece sizin istediklerinizi yerine getireceğim. Beni başkalarına ezdirmeyin.

Feyza şu an bulunduğu durumun farkına varmıştı. İçi heyecandan kıpır kıpırdı. Karşısında ne istediğini bilen bir erkek vardı ve kendisini ona teslim edeceğini söylemişti. Feyzanın uzun yıllardır aradığı erkek artık karşısındaydı. Konuşmaktan çekinmeyen, pısırık olmayan, kaybedecek korkusu hissetmeyen birisi vardı.

Feyza: Seni kimseye ezdirmeyeceğim. İkimiz birlikte bu şirketi daha da yukarı taşıyacağız. Söylediklerin için işe yeni başlayan birisi olarak; ya cahil cesareti derdim ya da ne istediğini bilen birisi. Söyle bana hangisi sensin?

Alper feyzanın yanaklarını elinin tersiyle okşuyor, feyzanın yüzünü izliyordu. Ufak bir kıvılcım yeterdi birbirlerine saldırmaya başlaması için. Alper gülümsedi.

Alper: birbirimizi tanımaya devam ederken bu sorunuzun cevabını çok net öğreneceğinizden eminim. Her akşam sizi evinize ben bırakacağım. Hakkınızda ki her şeyi bilmek istiyorum. Patronumun her detayına hakim olmalıyım sonuçta değil mi?

Alper bunu mecazen söylememişti aslında iyice yaklaşıp, feyzanın dudaklarına öpücükler kondurmaya başladı. Karşılığını hemen aldı. Birbirlerini gözü dönmüş şekilde öpüyorlardı. Feyza alperin gömleğinin düğmelerini çözüyor. Alper ellerini, feyzanın yanaklarına koymuş kendine doğru çekiyordu. Feyza hiç böyle bir tanışma faslı beklemiyordu. Yaşananların vermiş olduğu bu heyecan onu daha da mutlu ediyordu. Aradığı kişi alperdi. Bundan emindi. Onun duygularına saygı gösterecek, ona sahip çıkacaktı. Feyza elini alperin pantolonuna atıp, düğmesini çözmeye çalışırken telefon çalmaya başladı. Feyzanın cep telefonu çalıyordu. Feyza umursamadı ama ısrarla çalıyordu telefon. Alper durdurup, önemli olabilir açmalısın diye söyledi. Feyza telefonu eline aldığında arayan kişinin berna olduğunu gördü.

Feyza: efendim berna ne oldu (biraz sinirli söylemişti.)

Berna:….

Feyza: Beni mi yargılıyorsun sen?

Berna:…

Feyza: iyi tamam tamam.

Feyza telefonu kapattığında. Alpere doğru döndü ve gömleğinin düğmelerini kapatmaya başladı. Biraz hayal kırıklığı yaşasada duydukları onu buna zorlamıştı.

Feyza: şimdi gitmem gerekiyor ama bu burada kalmayacak. Akşam çıkarken haber veririm sana.

Feyza odadan çıkıp gittiğinde alper ceketini tekrar giydi ve penceresine doğru yönelip dışarısını izlemeye başladı. Odanın izlendiğini öğrenmişti. Berna özel olarak aramıştı bunu tahmin edebiliyordu. Korumaya çalışıyordu feyzayı benden diye düşündü. Berna bana güvenmeden istediğim gibi hareket edemeyecektim. Onun güvenini kazanmalıydım. Ama nasıl?

Akşam iş çıkışında feyzayı arabama aldım. Birlikte havadan sudan konuşarak yolu bitirdik. Geri dönüş yolunda gamzeyi aradım. Günüm nasıl geçtiğini anlattığımda yapmış olduğum riskli hamleye biraz kızdığını söylemem gerek. İşe yaramıştı sonuç olarak feyza’ya biraz yakınlaşmıştım. Berna konusunda biraz daha kafa yormuştuk. Tehlikenin ismi bernaydı. Onu bir şekilde egale etmem gerekliydi. Eve vardığımda hala konuşuyorduk. İş yerinde telefonla konuşmama kararı aldık gamze ile mesaj bile atmayacaktık birbirimize çok acil bir durum olmadığı sürece. Bernanın beni uzun bir süre rahat bırakmayacağını biliyorduk.

Gamze ile konuşmalarımız yatağa yattığımda da devam ediyordu. İş sextinge kadar gitmişti. Hatta o beni kameralardan izliyordu. Ben ise sadece sesini duyuyordum. Günün yorgunluğuda üstünü binince uykuya dalmak hiç zor olmamıştı. Ertesi sabah uyandığımdan evdeki işlerimi halledip şirketin yolunu tuttum.

Şirkete biraz erken gelmiştim. Odama çıktığımda masama kuruldum. Çok vakit geçmemişken kapı açıldı içeri berna girdi,

Alper: Buyrun berna hanım size nasıl yardımcı olabilirim?

Berna koltuğa oturmuş ellerini karnında birleştirmiş beni süzüyordu.

Alper: böyle birbirimize mi bakacağız sürekli?

Berna: (durgun bir ses tonu ile) sen de bir tuhaflık var. Çok cesursun, bunu gözlerinde görebiliyorum. Bir amaç için buraya geldin ve bunu çözeceğim. Tıpkı öncekileri çözdüğüm gibi.

Alper: anlayamadım berna hanım? İş ilanını siz verdiniz bende başvurdum ve kabul edildim.

Berna: Gözüm üzerinizde bilginiz olsun. en ufak bir yanlışa teşebbüs ettiğiniz karşınızda ben olacağım.

Alper: Lütfen izin verirseniz Feyza hanım için hazırlık yapmam gerekiyor. Buraya sizin iğneleyici sözlerini duymak için gelmedim.

Berna tek kelime dahi etmeden kapıdan çıkıp gitti. Aradan 5 dakika sonra içeri feyza geldi. Yüzümün asık olduğunu gördüğünde neler olduğunu sorduğunda durumu anlattım. Klasik berna diyerek geçiştirdi. Ayağa kalkmamı istedi ve beni süzdükten sonra gayet şık duruyorsun birazdan duru hanım ile tanıştırıcam seni orada biraz daha dikkatli olmanı istiyorum. Pot kırma. Onu kızdırmak istemezsin. Diyerek beni tembihledi. Birlikte duru hanımın odasına doğru gittik.

İçeri girdiğimizde berna, duru’ya bir şeyler anlatıyordu. Biz girince konuşmalar kesildi. Berna doğrulmuştu. Duru gözlerini bizim üzerimize çevirdi. Ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı.

Duru: Aramıza hoş geldiniz alper bey! Ben duru bu şirketin yönetim kurulu başkanıyım.

Alper: Memnun oldum Duru hanım! Sizinle tanışmak büyük bir onur.

Diyerek reverans yapıp elini nazik bir öpücük kondurdum. Bunu yaptığımı gamze görse o an öldürürdü duruyu.

Duru: Lütfen şöyle geçin. (eliyle koltuğu işaret ederek)

Duru: Feyza hanımla tanışmışsınızdır diye umuyorum. Kendisi benim çok değer verdiğim bir çalışanım. Kızım olsa bu kadar severim. Ona karşı saygılı olacağınızdan hiç şüphem yok değil mi alper bey! (biraz tehditkar bir şekilde söylemişti)

Alper: Kesinlikle efendim! Kendisine bağlı olduğum için her türlü isteğini sorgusuz sualsiz yerine getireceğimden şüpheniz olmasın, keza sizinde istekleriniz benim için bir emirdir.

Duru: bunu duyduğuma sevindim. Yanımdaki diğer kızıma gelince (bernayı gösteriyordu) Berna çok özel bir yeteneğe sahiptir. Sevmediği birisi olursa kesinlikle bir nedeni vardır. Bu nedenlerde zamanla onun haklı olduğunu ortaya çıkartır. Kısacası demem o ki, berna hanımın vereceği olumsuz bir raporda sizinle çalışmamızı sonlandırmak zorunda kalabiliriz.

Feyza lafa girecek gibi oldu ama tuttu kendisini.

Duru: Bu beyefendi de bahadır. Benim yardımcılarımdan 3.cüsü.

Alper: Duru hanım siz ve şirketimize hizmet etmek için can atıyorum. Verilecek her görevin üstesinden geleceğimden şüpheniz olmasın.

Duru: oldukça iddialı görüyorum seni. Beğendim bu huyunu. Şimdi müsaadenizle kızlarımla yalnız kalmak istiyorum. Bahadır alper beye eşlik eder misin odasına kadar.

Bahadır: seve seve duru hanım.

Bahadır ve ben konuşmadan odamıza doğru gittik.

Duru: Feyza, berna bir şeyden bahsetti. Odada yakınlaşmışsınız daha ilk günden!

Feyza: doğru duru hanım.

Duru: Biraz daha dikkatli ol canımın içi. Daha kendisine güvenebileceğimizden bile emin değiliz.

Berna: o adamda bir şey var duru hanım. Feyza bunu göremese de tam çözemediğim bir durum bu ama zamanla emin olun öğreneceğim.

Feyza sinirlenmişti. Kendisine çocuk muamelesi yapıldığını hissetti ve bu bernanın suçuydu diye düşündü.

Feyza: Duru hanım. Berna biraz paranoyak birisi olduğu için, böyle davranması normal. Ben alper ile gayet iyi çalışacağımı düşünüyorum. Hatta beni kıskanıyor bile olabilir.

Berna ilk defa sinirli gözükmüştü.

Berna: senin nereni kıskanıcam! Başımıza iş açma diye arkanı toplamaya çalışıyor sizi gelecek tehlikelerden koruyorum.

Duru (sert bir tonda) ikinizde uzatmayın artık. Başka konularımız var. Önümüzdeki hafta yurt dışından misafirlerimiz gelecek. Feyza sen organizasyonu hallet Berna sende güvenlik işlerini. 23 eylül tarihinde büyük bir organizasyon yapılacak. Yeni kadınlar ve erkekler yurtdışına gidecek. Bu aralar egoztik kadınlar ve erkekler rabet görüyor. Gereken ayarlamaları bitirmek üzereyim. Bu tarih öncesinde bir ön parti vereceğiz. Gelenlerin memnun ayrılmasını sağlayın. İşlerimiz daha kolay olsun. sizlere güveniyorum kızlarım. Şimdi işinizin başına.

Bahadır benim odama gelmişti. Biraz endişeli bir hali vardı. Odada ikimiz vardık ama en azından ben biliyordum oda hep izleniyordu. Muhtemelen bahadır da biliyordu bunu. Ama bu hali bana oldukça şüpheli gelmişti. Bu adamda bir şeyler olabilirdi. Ona samimi davranmaya başladım.

Alper: bir sorun mu var bahadır iyi değilsin gibi. Hasta falan mısın?

Bahadır: yok- yok iyiyim.

Alper: Ağzından iyiyim desenden görünürde iyi değilsin bahadır.

Bahadır: aa-h bilemiyorum boş ver en iyisi ben odama gideyim.

Bahadır kıvranıyordu. Bir şeyler sakladığı kesindi. Ya da bana oyun oynuyordu. Dikkatli davranmalıydım.

Alper: gel seninle biraz yürüyüşe çıkalım. Bir sıkıntın var ve seni bu halde bırakmak içime sinmez.

Bahadır çaresizlik içerisinde teklifimi kabul etmişti. İşimi sağlama almak için ona çaktırmadan telefonumun ses kaydını açıp cebime koymuştum.

Alper: eğer yardımcı olabileceğim bir konu varsa lütfen söyle.

Beni bir odaya soktu burası, hurdalık gibi bir yerdi. Eski makineler, demir parçaları vardı.

Bahadır: bak benim manyak olduğumu düşünme ama artık dayanamıyorum…

Alper: ne olduğunu anlatır mısın? Tam olarak neye dayanamıyorsun.

Bahadır: bu -bu insanlar ruh hastası. Burada eziyet çekiyorum. Dayanacak gücüm kalmadı artık. Kaç kurtar kendini. Daha çok geç değil. içlerine girmedin. Fırsatın var hala.

Alper: ne diyorsun bahadır sen, anlamıyorum hiçbir şey.

Bahadır. Kaç diyorum sana kaç salak herif. Şuan net göremiyorsun ama bu insanlar çok tehlikeli işler yapıyor. Bir kere bulaştın mı buradan çıkış yok. Sadece öldüğünde özgürlüğüne kavuşabilirsin anlıyor musun?

Alper: Bahadır kendine gel! Neler yaşadın bilmiyorum ama Feyza hanımın yardımcısıyım ben. O kadına söz verdim. Onu ve duru hanımı yarı yolda bırakacak değilim. Yıllarca sefalet ve borç içinde yaşadım. Şimdi iyi bir makamda güzel paralar kazanıp hayatımı daha iyi yaşayabilirim.

Bu cümleleri tamamen bilerek kurmuştum. Bahadırı harcayacaktım. 5 dakika önce tanıştığım umurumda olmayan bir insandı bahadır. Amacım tamamen içlerine sızmaktı ve bu benim için harika bir kozdu.

Bahadır: (yalvaran bir ses tonuyla) lütfen git buradan daha güzel bir hayat var dışarıda burası bir zindan bir kere girdin mi çıkışı yok.

Alper: Bahadır bence sen kafayı yemişsin. Berna hanımla birlikte bana oyun mu oynuyorsunuz.

Diyerek odadan çıktım ve telefonumu elime alıp ses kaydını sonlandırdım. İlk olarak feyza’nın odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde onu masasında çalışırken gördüm.

Alper: sizinle önemli bir konuda konuşmamız gerek.

Feyza: şu an biraz yoğunum alper.

Alper: acil feyza.

Sesimdeki ciddiyeti fark edince yüzüme bakmaya başladı.

Alper: benimle gelin lütfen! diyerek elimi uzattım

Birlikte bernanın odasına gittik içeri sert bir şekilde girdim öfkeli bir ifade takınmıştım. Berna şaşırmıştı. Elindeki kumandanın tuşuna basıp, görmemi istediği bir görüntüyü kapattı.

Berna: bu ne terbiyesizlik? Feyza neler oluyor!

Feyza sadece bakıyordu cevap veremiyordu. Olanlar karşısında merakla benim açıklamaları bekliyordu.

Alper: Feyza hanımı buraya şahit olarak getirdim! Onun konudan haberi yok.

Berna: ne anlatıyorsun sen. Hem bu üslup ne böyle!

Alper: Beni iyi dinleyin berna hanım. Eğer bir daha bana böyle çocukla oyunlar oynarsanız sizinle uğraşırım anlatabildim mi?

Berna sinirlenmiş bana ateş eden gözlerle bakıyordu. Feyza ise olanları anlamdırmaya çalışıyordu. Başaramayınca konuya girdi.

Feyza: Alper biraz sakinleşip olanları anlatır mısın eminim mantıklı bir açıklaması vardır berna hanımın!

Alper: Berna hanım. Beni korkutmak için bahadırla ortak iş çevirdi. Sabah işe geldiğimde sizden önce berna hanım gelmiş, beni tehditkâr konuşmalarla uyarmıştı. Ciddiye pek almamıştım ama görüyorum ki kendisini ciddiye almak gerekiyormuş.

Berna: ne yapmışım adam söylesene bende bileyim.

Ses kaydını açıp dinletmeye başladım.

Alper: bunu! İyi dinle.

Ses kaydı bittiğinde berna sakinliğini korurken feyza duydukları karşısında endişeye düşmüştü.

Alper: bu oyunlara devam edeceksiniz benim çalışmama gerek yok diye düşünüyorum. İstenmediğim yerde durmak gibi bir huyum yoktur.

Bunu da bilerek söylemiştim. Feyzanın tepkisini ölçmem gerekiyordu. Yine riskli bir hamleydi ama yapılması gerekliydi.

Berna: üzgünüm ama siz kendi kendinize gelin güvey olmuşsunuz. Bu “çocukça işlerle” işim olmaz.

Alper: o halde bahadır neden bunları söyledi.

Feyza: Bir sakin olun ikinizde. Anlaşılan bahadır bey iyi değil. Berna hanım onunla ilgilenir. Bizde seninle odamıza gidip sakince konuşalım alper.

Alper: peki feyza hanım siz nasıl isterseniz.

Feyzanın güvenli sularına doğru yelken açmaya devam ediyordum. Birlikte feyzanın odasına geçtik. Feyza koltuğuna oturdu bende karşısındaki deri koltuğa oturmuştum.

Alper: orada sesimi yükselttiğim için özür dilerim. Berna hanımın tavırları bana biraz sert geliyor. İstemeden onu yargılamış olabilirim.

Feyza: sana hak veriyorum alper. Senin durumunda ben olsam aynısını yapardım. İlk olarak bana gelmen hoşuma gitti ayrıca.

Yerimden kalkıp. Feyza’ya doğru yürüdüm. Koltuğunun arkasına geçip ellerimi ince omuzlarına koydum. Ovalamaya başlamıştım.

Alper: tabi ki ilk size gelecektim. Ben sizin yardımcınızım. Sadece size hizmet etmek görevim değil mi?

Feyza ellerini ellerimin üstüne koymuş nazik parmaklarıyla ellerimi okşuyordu. Kafasını geriye yaslayıp;

Feyza: ben berna ile konuşurum seni rahatsız etmeyecek artık. Bahadırın söylediklerini de unut kendisinin zihinsel sorunları vardı. Bunun daha ileriye gitmesi bizi üzse de artık aramızda çalışamayacak.

Bahadıra yazık olmuştu. Sorumlusu bendim ama filler tepişirken ezilen karıncalar umurumda değildi. Aklıma bir anda cananın mektupta yazdığı; “içindeki şeytan seni ele geçiriyor” lafı gelmişti. Feyza ellerimi tutup göğüslerine getirdi. Göğüs uçlarını okşuyor ovalıyordum.

Alper: ses kaydında da duydunuz daha iyi bir hayat standartlarında yaşamak istiyorum ve işimi kaybetmek istemiyorum. Ancak bu şekilde üstüme gelinmeye devam edilirse. Üzülerek yanınızdan ayrılmak durumunda kalacağım.

Feyza: (okşanmanın verdiği haz ile) Seni oldukça sevdim alper. Bu dakikadan itibaren hiçbir yere gidemezsin. Sadece benim için ve duru hanım için çalışacaksın. Hatta sana önemli bir görev vereceğim bunu başardığında. Burada ki yerinde sabitlenmiş olacak.

Feyza ellerini koltuğun dirsek koyma yerine yapıştırmış sıkıyordu. Onu okşamam oldukça tahrik etmişti. Bunu görerek okşamaya göğüs uçlarını sıkmaya devam ettim.

Alper: sadece istemeniz yeterli gerisini ben hallederim.

Feyza: gü-zel şimdi bir organizasyon düzenleyeceğiz. Burada seçkin insanlar olacak. Bu insanlar eğlenmeyi seven tipler ve biraz uçuk zevkleri var. Senden sadece yeri ayarlamanı istiyorum. Güzel bir konsept bul ve hazırlıklara başla. Geri kalanını ben ve berna halledeceğiz. İş bittiğinde. Bizden birisi olacaksın. Söz veriyorum.

Artık son adıma geçmiştim. Feyzanın güvenini kazanacaktım.

Alper: akşam sizi evinize bırakırken biraz daha derine inmek ister misiniz?

Feyza yüzünde bir gülümseme ile aldığı hazzı yaşarken;

Feyza: en ince detayına kadar hemde…

İkimizde neyi ima ettiğimizi biliyorduk ve akşam iş çıkışı feyzanın evine gidecektik. Şimdi sıra vazgeçilmez olma zamanıydı.

Akşam olduğunda arabaya bindim ve feyza gelmeden gamzeye, gamzenin bana vermiş olduğu telefonla kısa açıklayıcı bir mesaj attım ve sessize alıp, koltuğun altına koydum. Beni rahatsız etmemesi önemliydi. Tüm planların bozulmasını ikimizde istemezdik. Feyza’yı beklerken, radyo açmış normal bir şekilde takılıyordum ve kapıyı feyza açtı. Yanıma oturarak kemerini taktı ve gülümseyerek gidelim dedi.

Eve varana kadar bu tarz organizasyonların geçmişte ne şekilde yapıldığı konusunda bilgi sahibi oldum. Aklıma güzel bir fikir gelmişti. Ancak bunu önce gamzeyle paylaşmalıydım. Feyza’ya farklı bir konsept yapabiliriz dedim. Nasıl diye sorduğunda bana biraz zaman vermesini uygun şartları oluşturduğumda kendisine sunacağımı söyledim. Biraz üstelesede, savuşturmayı başarmıştım. Feyzanın evi tripleks bir villaydı. İçinde havuzu olan geniş bahçeli, orman manzaralı bir evdi. Akşam saatlerinde evde kimse yoktu. Hizmetçileri yoktu günübirlikçiler gelir evi temizler, yemek hazırlar giderlerdi. Acaba bu evin içinde duru ile ilgili bilgi bulmak mümkün müydü diye düşündüm. arabadan inip eve doğru geçerken, feyzayı durdurdum. Kendime doğru çevirip, soyunmaya başladım. Feyza beni zevkle izliyordu. “Havalar hala sıcak, suyun tadını çıkarmamak olmaz” diyip kendimi geri bir şekilde suya bıraktım. Feyza da benim bu halimi görüp üstünü çıkarmaya başladı. Sabah okşadığım göğüsleri yine sertleşmişti. Yaşanacakların heyecanı onu etkilemişti. Sadece iç çamaşarı ile havuza daldı. Boyu kısa zayıftı. Kalçaları ufaktı. Onun içine girerken ne kadar zevk alacağımı düşündüm. acaba hepsini içine alabilir miydi? Bunu zaman gösterecekti. Kendimi havuzun duvarına dayayıp, gelmesini bekledim. Çok bekletmemişti beni hemen dibime gelip, ellerini boynuma dolamıştı. Belinden kavramış, ıslak dudaklarımızı birbirimize kenetlemiştik. İkimizde hucüm ediyorduk dudaklarımıza gamze bir ara suya dalıp boxerımı çıkardı sertleşmiş sikimi suyun içinde gördü. Tekrar su üzerine çıktığında elini sikime atmış okşuyordu.

Feyza: tam istediğim gibi. Seninle oldukça iyi anlaşacağız. Her konuda hemde!

Feyzayı öpmeye devam ederken o beni okşuyor. Suyun içinde ön sevişmemizi yapıyorduk. Bir hareketle onun sırtını havuzun duvarına dayayıp diğer tarafa ben geçtim.

Alper: umarım etraftakiler seslerimizden rahatsız olmazlar.

Feyza: umurumda bile değil.

Yuttuğum suyu feyzanın yüzüne çeşme misali döktüm ve yan tarafından destekle, havuzdan çıktım. Feyza bana bakıyordu. Ellerimi uzattım;

Alper: yeterince ıslandığımızı düşünüyorum.

Feyza elimi kavrayıp havuzdan çıktı onu kucağıma alıp yürümeye başlamıştım. O belime ayaklarını sarmış, elleriyle boynuma dolanırken öpüyordu. Çıplak bir şekilde evin içine doğru yürümeye başladım. Feyzanın üzerinde sadece iç çamaşırı vardı. Bu şekilde büyük salonun koltuğuna yatardım feyzayı ve iç çamaşırını çıkarmaya başladım. Islak teni ses çıkartıyordu koltukta. İzninle seni kurulayalım dedim ve ıslak her yerini yalamaya başladım. Ben yaladıkça o benim saçımı tutup okşuyordu. Göğüsleri, boynu, karın bölgesli, baldırları ve amını yaladıkça, o zevkin doruklarına çıkıyordu. Sert bir şekilde ters çevirdim ve kalçalarına oturup, üzerine eğildim. Kulak memesini emerken sikimi kalçasının üzerinde oval hareketlerle gezdiriyordum. Gir içime diye kıvranmaya başlamıştı. Feyza ufak tefek olduğu için hareket ettirmesi oldukça kolaydı. Yan yatırıp kalçalarını kendime doğru çektim. Dizleri kırdığında bu ufak boylu kadının geniş am dudakları olduğunu fark ettim. Sikim ona büyük gelmişti ve meraklı gözlerle ona bakıyordu. Kafasını önce hafifçe sürterek biraz daha ıslandırmak istiyordum. Amacım canını yakmak değil zevk almasını sağlamaktı. Bakışları delercisineydi. Merakla içine girmemi bekliyordu. Kafasını biraz soktuğumda Ah! Diye bağırmıştı. Ama yalvaran gözlerle biraz daha sok diye bana bakıyordu. Daracıktı amının içi. Sıcaklığı yakan cinstendi. Islak olmasına rağmen girmekte zorlanıyordum. Bir iki dakika boyunca sadece kafasını sokup çıkartıyordum. Elleriyle kalçasını tutmuş kendine doğru çekerek genişletmeye çalışıyordu ama işe yaramıyordu. Çok dardı. Biraz daha zorlayarak içine girdim. Tekrar bağırdı. İçinde gidip gelmeye başlamıştım. Ben girdikçe o bağırıyor, AH! Sesleri evi dolduruyordu. Bana bakarken hem gülüyor hem aldığı haz ve acı içerisinde yalvaran gözlerle bakmaya devam ediyordu. Memesinin birini avuçlayıp daha da hızlanmaya başladım. Kafasını geriye yatırmış, sadece bağırıyordu. Bu bağırmaları tamamen zevkten kaaynaklıydı. İyice ıslanmış amında gidip gelirken arada bir çıkartıyordum. Ben sikimi onun içinden çıkarttıkça o ufak bir titreme krizine girip gülüyordu. Tekrar içine girip hızlı şekilde gidip geliyordum. Bağırmaları, inlemeleri şiddetleniyordu. Bir elimle memesini sıkarken diğer elimle boğazına yapışmıştım. Hızlı bir tempoda giderken içinden tekrar çıkardım ve baldırlarından yayılan dalgalanmayla beraber bu sefer şiddetli bir titreme ile birkaç saniye kendinden geçmişti. Birkaç defa boşalmış olmalıydı. Onu yattığı yerden kaldırıp;

Alper: Yüzün mü bana dönük olsun istersin, sırtın mı? diye sordum.

Bana bakmak istediğini söyledi ve kucağıma oturup eliyle sikimi amına soktu. Kucağımda zıplarken bağırmaları devam ediyordu.

Feyza: Ah! Ah! Ah! Çok güzelsin!

O konuştukça ben kalçasını tokatlamaya devam etmiştim. Sol tarafı komple kızarmıştı. Ellerimi kalçasına sabitleyip, sıkarak kendime bastırıyordum. Hepsini içine almasını istiyordum. Memeleri gözümün önünde dimdik olmuş, zıpladıkça dalgalanıyordu. Sikimin sırıksıklam olduğunu hissediyordum. Gözleri kısılmış baygın bir halde zıplamaya devam ediyordu. Boşalacağımı anlayınca içinden çıktım. Ve onu koltuğa oturtup ağzını açtım. Sikimi ağzını sokmuştum ve gidip geliyordum. Ellerini bacaklarıma sarmış tırnaklarını geçiriyor. Ağzında hızlı bir şekilde gidip geldikçe öğürüyordu. Daha fazla dayanamayacaktım ve ağzındayken kasılarak ve biraz da içgüdüsel olarak bastırarak boşaldım. Ağzından çıkarttığımda hızlı hızlı nefes alıyor bana gülerek bakıyordu. Döllerimi yutmuştu. Ağzından kendi tükürükleri dökülüyordu. Kendimi yere atıp bağdaş kurdum. Nefesimi düzeltmem gerekiyordu.

Feyza: Bu yaptığım en iyi seksti.

Sadece gülümsüyordum. Ellerimi iki yana doğru geriye atmış destek alırken ona bakıyordum.

Feyza: işin iş alper, artık beni hep doyurmak zorunda kalacaksın. Bunun tadına vardıktan sonra seni bırakmayacağımı söylemem gerek. Ayrıca gecemiz uzun daha bilgin olsun.

Görev başarıyla tamamlanmıştı. Artık feyzanın kale surlarını bir bir yıkmış. Gerekli yakınlaşmayı sağlamıştım. Tabi bunun bir de gamze ayağı vardı. Ona izah etmem gerekiyordu. Planlarımız tıkır tıkır işliyor hedefimize doğru emin adımlarla gidiyorduk. Gece boyunca defalarca kez sevişmiştik. Feyza doyumsuzluğunu, uzun zamandır ihtiyacı olan cinsel tatmini yaşadıktan sonra, peşimi bırakmamıştı. Yorgunluktan geberiyordum. Gamzeye ulaşmam gerekliydi ve onunla konuşarak bir sonraki planımızı devreye sokmamız lazımdı. Feyza yatakta kucağımda uzanmış yatarken, saçlarıyla oynuyor, sırtında parmaklarımı gezdiriyordum.

Alper: izninle yarın evimde dinlenmek istiyorum. Hem şu organizasyon planlarını hazırlayıp sana sunmak için güzel olur.

Feyza: ne yani seni yarın göremeyecek miyim? İzin vermiyorum.

Alper: çok yoruldum. Hem elbiselerim havuz kenarında yerde duruyor giyecek iç çamaşırım bile yok.

Feyza: şaka yapıyorum. Yarın izinlisin ama bunu kendine çok alıştırma.

Feyzanın başına bir öpücük koyup, gözlerimi kapattım… bakalım gamze ağzıma nasıl sıçacaktı…

Kırılma Noktası – 10. Bölüm

BÖLÜM 10

Olanların şokunu üstümden atamamıştım hala, kendimce bir intikam almak istemiştim canandan ama sonuçları beni adeta yıkmıştı. Bir insanın kaderiyle oynamıştım. Temiz hava ciğerime ilk çarptığında, güneşin gözümü rahatsız etmesiyle elimi gözlerime siper etmiş derin bir nefes çektim içime. Teslim ettiğim eşyalarımı geri almıştım. İlk olarak telefonuma sarıldım. Bildirimle doluydu. Canan telefonum kapalıyken mesaj atmaya devam etmiş. Ailem birkaç defa aramış, selim ve barış hem mesaj atmış hem aramıştı. En sonunda çağladan gelen mesajı gördüm. Okuduğumda içimde hiçbir hareketlenme olmamıştı. Canana olanlar sonrası şokun etkisi ya da içimde çağlaya karşı artık hiçbir his kalmamıştı. Sadece okudum. Gamzeyi aramak istedim onun sesine ihtiyacım vardı;

Gamze: alo, alper!

Alper: ben iyi değilim gamze sesini duymak istedim sadece.

Gamze: olanları duyunca üzüldüm alper, ama senin bir suçun yok buna inanmalısın.

Gamze konuşuyordu sadece dinliyordum içimi rahatlatacak şeyler söylüyor, kendimi suçlu hissetmemem için elinden geleni yapıyordu. İçimde bir parçam hala kendimden nefret etmemi sağlıyordu. Eğer imkanım olsa o parçamı tek seferde çekip kopartırdım. Havaalanına gelip arabamı alıp evime geldiğimde hala konuşuyorduk gamzeyle, telefonu kapattığımızda kapıyı açmış evimin içine boş gözlerle bakıyordum. Eski günler gelmişti aklıma. Hiç antalyadan dönmeseydim diyerek geziniyordum evin içinde boş bir şekilde. İyi ki gamze bana başka bir daire ayarlamıştı. Burayıda geride bırakacaktım. Artık farklı bir hayatım ve işim vardı. Tabi iş denilirse. Duru denilen kadının ekibinin bir parçası olup onu iş hayatını ve sosyal hayatını bitirecek delile ulaşmam gerekliydi. Şu an bu duruma kendi hazır hissetmiyordum. Evden alacaklarımı alıp çıktım. Ev sahibini arayıp evden taşınıyor olduğumu söyledim. O da zaten çıkmamı istiyormuş. Çağla ile yaşadıklarım kulağına gitmiş ve evde böyle birisinin kalmasını istemiyormuş. Yeni evime doğru yol almaya başladım.

Nezih bir semtin güzel bir sitesindeydi yeni dairem. Güvenlik görevlileriyle tanışıp otopark giriş kartımı alıp, yeni daireme çıktım. Site oldukça büyüktü koşu parkuruna kadar bir çok aktivite yapma imkanı sunuyordu. Feodal sistemin 21. Yüzyılı versiyonu gibiydi. Duvarlarla çevrilmiş derebeyliklerde yaşıyorduk sanki. Dairem 7. Katta bulunuyordu. Kapıyı açırıp içeri girdiğimde gayet temiz bir ev buldum. Mutfak biraz dar, mutfaktan çalınan alan salona katılmış gibiydi. Evin büyük bir bölümünü salon oluşturuyordu. Basamak bile vardı içerisinde. Koca bir televizyon, geniş L koltuklar, büyük bir yemek masası vardı. Yatak odama gittiğimde, iki kişilik büyük bir yatak, boy aynası, koca bir gardırop vardı. Banyo da duşakabin yerine jakuzi vardı. Çamaşır makinesi, kurutma makinesi buradaydı. Dikkatimi başka bir şey çekti. Banyoda duvar saati vardı. Aklıma gamzenin banyosunda ki duvar saati geldi. Gidip duvar saatini kaldırdım ve incelemeye başladım. Dikkatimi çeken bir farklılık göremedim sıradan bir duvar saatiydi. Tekrar yerine astım. Diğer odaya girdiğimde ise perdeyle kapatılmış bir cam ve bir masa sandalye duruyordu. Perdeyi çektiğimde şehrin ışıkları gözüme çarpıyor ve bir yere varmaya çalışan minik arabaları izliyordum. Günün yorgunluğunu üzerimden atmak için duşa girdim. Kurulandıktan sonra yatağıma uzandım ve gamzeyi arayıp konuşmaya başladık;

Gamze: Beğendin mi yeni evini? Ben böyle olmasını istedim.

Alper: Beğendim, hatta banyoda bulunan duvar saatini görünce aklıma sen geldin. Ancak iki adet problemimiz var. Birincisi evin odalarında kapı var, ikincisi ise sen yoksun.

Gamze: Kapı işi kolay. Ben de geleceğim yanına ileride. O evden hiç çıkmayacağız. Nasıl oldun iyi hissediyor musun kendini?

Alper: Canan olayını diyorsan evet biraz daha iyiyim ilerleyen zamanlarda daha iyi olacağım.

Gamze: Bunu duyduğuma sevindim. Heyecanlı mısın peki yeni işin için.

Alper: Heyecanın yanında birazda bir bilinmezlik var ortada. Tam olarak iş yerindeki görevim ne olacak?

Gamze: Duru’nun 4. Elemanı olacaksın. Sadece onu biliyorum. İşin tanımını orada öğreneceksin. Alper (duraksadı) eğer kendini tehlikede hissedersen lütfen oradan uzaklaş olur mu? Tehlikeli bir işin içine giriyoruz. Bunun farkındayız ama senin zarar görmene dayanamam.

Alper: arkamda sen olduğun sürece zarar veremezler bize. Yavaş yavaş bitireceğiz onları. Her adımımızı çok dikkatli atacağız.

Gamze: öyle olmalı ne kadar zaman alacaksa alsın ama sonunda başarıya ulaşacağız buna inanıyorum. Seni test edecekler mutlaka bir şekilde gözlerin, kulakların açık olsun.

Alper: bunu tahmin edebiliyorum. Sadece son bir kez daha sormak istiyorum. Bana anlatmadığın bir şey var mı?

Gamze: Var. Bunlardan birisi o incelediğin duvar saatinin içinde gizli kamera var. Buraya geldiğinde, banyoda ki saatin içinde de vardı. Sen duşta kendini tatmin ederken, bende seni izleyip kendimi tatmin ediyordum. Aslında şu an bulunduğun dairenin içindeki her odada her açıyı görebilecek şekilde takılmış gizli kameralar var. Bunu özellikle yaptırdım çünkü senin iyi olduğunu görmem gerekiyor. Diğer bilgileri ise zamanı gelince öğreneceksin tek tek. Doğru zaman doğru yerde yapılan açıklamanın gücüne inananlardanım birazcık.

Alper: Demek beni izliyordun sen? (güldü) şu an da izliyor musun peki?

Gamze: (gülerek) evet.

Alper: bu biraz adaletsiz ama olsun. artık eve kız attığımda uzaktan izlersin.

Gamze: ALPERR! Kırarım kafanı o kadar da değil.

Alper: (gülerek) şaka yapıyorum kızma hemen…

Yatakta bir süre daha gamze ile konuştuktan sonra uykuya daldım.

O gece alper uykuya daldığı sırada, yeni çalışmaya başlayacağı iş yerinde ki binanın bir odasında ışık yanıyordu. Koridorda topuklu ayakkabıların çıkardığı ses yankılanıyordu. Kapıya vardığında üzerini düzeltti. Kapıyı hafifçe tıklattı. İçeriden gelen bir ses “gel” demişti. Kapıyı açıp içeri girdi. Doğrudan karşısındaki kadının masasına bir evrak bıraktı. Tam çıkmak üzereyken kadın ona kesik bir sesle durmasını söyledi.

İçeri giren kadın: bir şey mi isteyecektiniz duru hanım?

Duru gözleri kısık, göğüs kafesinin hızlı inip kalkmasıyla oturmasını işaret etti. Duru koltuğunda oturmuş bacaklarını aralamıştı. Orada bir erkek vardı, masanın altında duruyu yalayarak tatmin etmeye çalışıyordu. İyice ıslanmış olan duru, erkeğin yanaklarına sever gibi iki tane tokat atıp, kalkmasını istedi. Erkek olan masanın altından çıktığında hemen diğer kadının yanına geçmek için hareket etti. Önü kabarıktı.

Duru: Bahadır, sen üstünü çıkart ve koltuğa oturup beni bekle.

Duru önüne bırakılan evrağı alıp incelemeye başladı. Her detayını inceliyordu önündeki evrağın. İşi bittiğinde;

Duru: hmm bu alper denilen kişi burada yazılan özelliklerine göre tam aradığımız gibi birisi sanki feyza ne dersin? İnsan kaynakları ilk kez güzel bir balık yakalamış.

Feyza: benim de dikkatimi çekti duru hanım. Son gelenlere bakarsak sanki bu alpey beyle uzun süre çalışabiliriz gibi duruyor.

Duru: yine de tedbiri elden bırakmamak gerek. Sen gerekli araştırmalarını yaparsın.

Ayağa kalkıp feyzanın yanına yürüdü ve arkasına geçip, saçlarıyla oynamaya başladı.

Duru: Eğer bu alperi gözün tutarsa, tamamen senindir. Onun patronu sen olacaksın. Kuralları iyice öğret bir yanlış yapmasın. Artık yeni eleman gelmesinden sıkıldım.

Feyza: bana mı bağlı olacak dediniz duru hanım yanlış mı duydum yoksa?

Duru feyzanın boynunu öpüyor. Kulağına;

Duru: Doğru duydun birtanem. Yıllardır koşuşturup durdun artık bir yardımcının olması vakti gelmişti. Hem bu sayede birbirimize daha çok vakit ayırıp işlerimizi birlikte büyütürüz. Bu hediyeyi sana uzun süre önce vermeliydim ama gelenler hep tırt çıktı. Bakarsın bu alper aradığımız kişidir. Onu iyice tanı. Emin olduktan sonra aramıza katarız.

Feyzanın boynuna öpücükler kondurmaya devam ediyordu. En sonunda kıçına bir şaplak atıp;

Duru: şimdi beni bahadırla yalnız bırak canım.

Feyza mutlu olmuştu bu yüzüne yansımıştı. Uzun zamandır duru hanımın yanında çalışıyordu. Duru hanım ona yeni bir hayat sunmuştu. Staj için geldiği bu şirkette, zirve basamaklarını bir bir çıkmış ve duru’a yakın 3 kişiden birisi olmuştu. Berna’ya bu haberi verdiğinde onun kıskançlık krizlerine gireceğini biliyordu. Duru hanımın 3. Güvendiği kişiydi berna. Soğuk bir insandı fazla konuşmaz ama içten içe feyzayı kıskanırdı. En azından feyza böyle düşünüyordu. Bahadır ise Duru hanımın özel oyuncağıydı. Pek bir vasfı yoktu. Bahadırın saçı uzun hep topuz şeklinde topluyordu. 1.80 boyunda kemik yüzlü, düzgün traşlı, siyah gözlere sahipti. Giyimine önem gösteriyordu. Bazen duru hanım ona ne giymesi gerektiğini söyleyen mesajlar atıyordu. Bahadır, Oyuncak olmak dışında bir vasfı yoktu pek. Nefes alan bir dildo muamelesi görüyordu, aşağılanıyordu. Feyza ise, Durunun göz bebeğiydi. Kara kutusuydu. En büyük yardımcısıydı. Bütün toplantıları o ayarlıyor, gerekli organizasyonları düzenliyordu. Şimdi onunda bir yardımcısı olacaktı. Feyza; kısa boylu zayıf, genel bir vücut hatlarına sahipti. Göğüsleri ortalama boyuttaydı. Kalçaları küçük, yüzünün saf bir güzelliği vardı. Saçlarını siyah renkte düz ve uzundu. Saçlarının ön tarafını beyaza boyamıştı. Farklı bir hava katıyordu güzelliğine. Elleri ve ayakları küçüktü. Gözleri yeşil renkteydi ve kalın bir eyeliner ile göz renklerinin daha da belirgin olmasını sağlıyordu. Berna ise diğerlerinin aksine soğuk yapıda birisiydi. Kimseye kolay kolay güvenmez. Duyduğu her cümlenin altında bir anlam arayan bir yapısı vardı. Sert kişiliği yüzünden diğer insanlar ona yaklaşmaya çekinirdi. Duru hanım onun kararlarına çok önem verir. Güvenmediği insanları duru hanıma yaklaştırmazdı bile. İyi bir dövüş sanatları ustasıydı. Toplantı öncesi, katılacak kişileri araştırır ters bir durumları var mı diye kontrol ederdi. Planlanan organizasyonları denetler, sıkıntı çıkaran tipleri etksiz hala getiriyordu. Gözü hep açıktı. Duru hanımın kirli eliydi. 1.82 boyunda sporcu vüduna sahip, oldukça beyaz tenli atletik bir kadındı. Saçlarını hep küt şeklinde kestirirdi. Şirkette herkes takım elbise ve ceket, etek kombini yaparken o daha rahat hareket edebilecek giysiler tercih ederdi. Gözleri mavinin açık tonuydu. Yanağının hemen bitişinde bir ben bulunuyordu. Dudakları ince yüzü hep sertti. Aksesuar takmaktan hoşlanmazdı. Kişi okumayı çok iyi biliyordu ve bu alper için oldukça riskli bir durumdu.

Duru hanım, feyza gittikten sonra üstünü çıkarmaya başladı. Bahadırın sikini eline almış, sıvazlamaya başlamıştı.

Duru: Bahadırcım, böyle uslu bir köpek olmaya devam edersen, bir gün senin de bir yardımcın olabilir.

Durunun yüzünde şeytani bir ifade vardı. Birazdan tadına bakacağı sikin hayalini kuruyordu.

Bahadır: siz nasıl arzu ederseniz hanımım.

Duru: aferin uslu çocuğum benim. Hep böyle saygılı ol! Hadi şimdi sus, şu büyümüş canavarın tadına bakayım.

Duru, bahadırın sikinin belli bir kısmını ağzına almışken bir yandan sikini sıvazlıyor, yumurtalıkları okşuyordu. Bahadır olduğu yerde sadece duruyu izliyordu. Gururu çok önceleri kırılmış, ona yapılanları artık kafasına takmıyordu. Sadece işini yapıyordu. Gel bahadır, git bahadır, soyun bahadır… böyle geçti hayatı bu şirkette. Çabuk boşalmamak tavana bakıyordu. Eğer erken boşalırsa durudan çekeceği var demekti bu. Onu tatmin etmeliydi. Seks sırasında artık keyif alamaz olmuştu. Tek amacı duru hanımı rahatlatmaktı. Duru, bahadırın sikinin yeterli sertliğe vardığını anlayınca yuvarlak iri göğüslerinin arasına koydu ve yukarı aşağıya doğru gidip gelmeye başladı. Bahadıra baktığında ona gözlerine bakmasına söyledi. Bahadır söyleneni yapıp gözlerini durunun gözleriyle birleştirdi. Duru hala ona aşağılayan sözler söylerek kendini hazırlıyordu. Böyle davranmak onu daha da ıslatıyordu. Duru ayağa kaktı ve deri koltukta dizlerinin üzerinde durmaya domalmaya başladı.

Duru: Yala!

Bahadır söyleneni yaptı. Durunun am dudaklarını ve göt deliği çevresini yalıyor, sahibinin zevk almasını sağlıyordu. Bunu durunun çıkardığı zevk iniltilerinden anlayabilirdi. Duru hala bahadıra aşağılayıcı sözler söylüyor, kendi egosunu tatmin ediyordu.

Duru: içime gir!

Bahadır doğrulmuş, sikini yavaşça duygunun amına doğru sokmaya başladı.

Duru: Hızlan ve durma!

Bahadırın girip çıkmaları hızlanmış olabildiğince derinlere ulaşmaya çalışıyordu. Duru zevk çığlıkları atmaya başlamıştı. Şirkette bulundukları katta sadece ikisi vardı. Bağırmalarını kimse duymazdı. Bahadır yorulmaya başlamıştı. İyice terlemiş son kalan kuvvetiyle girip çıkmaya devam ediyordu. Duru, daha hızlanması için bahadıra zevkin verdiği bir ses tonuyla bağırarak “hızlı, daha hızlı durma sakın, gelmek üzereyim” diye bağırıyordu. Bahadır homurdanma sesleri çıkartıyordu. Duru bu sesleri duyduğunda, bahadıra tekrar bağırarak;

Duru: Ses çıkarma konsantrasyonumu bozma!

Bahadır son saniyelerindeydi. Biraz daha dayanmak için aklında kötü senaryolar kuruyor boşalmayı geciktirmeye çalışıyordu. Duru zevkin içinde bahadırın sikini içinde hissederken, domalmış vücudunun kasılmaya başladığını hissetti. Kalçaları birkaç saniyeliğine istemsizce titredi ve bahadırın siki içindeyken boşaldı. Elleriyle koltuğu parçalayacak gibi tutuyor, tokatlar atıyordu boşalırken. Bahadır da boşalmaya çok yakındı ve durunun boşaldığını görünce kendisine bir rahatlama geldi. Bahadır olduğu yerde kalmış siki dik bir şekilde gelecek emri bekliyorken, duru kendine gelmişti ve dönüp bahadırın sikini ağzına almadan önce;

Duru: hepsini ağzıma akıt!

Bahadır zaten doruk noktasındaydı, ağzında gidip gelirken boşalmak zor olmamıştı. Kasılarak ve homurdanarak durunun boğazına boşaldı. Duru akan dölleri yuttu ve bahadırın sikinde kalan dölleride yalayıp ayağa kalktı.

Duru: çok güzeldi. Aferin benim çocuğuma. Hep böyle uslu ol. Şimdi üzerine giy, dilsize söyle seni evine bıraksın. Yarın iyice dinlenmiş olarak gel.

Bahadır söyleneni yaptı ve Duru hanımın özel şoförü olan dilsize gitti. Duru hanımdan başka kimse Dilsizin gerçek adını kimse bilmiyordu. Bilinen tek özelliği ise hiç konuşmuyor olmasaydı. Duru üstünü giyip, kendine çeki düzen verdikten sonra tekrar masasına oturdu. Önünde bulunan alperin cv’sini eline aldı tekrar okumaya başladı.

Sabah telefonu çalmış, yataktan sıçramıştı alper. Telefona cevap verdiğinde arayanın site güvenliği olduğunu fark etmişti. Kendisine bir kargo gelmiş, onun bilgisi verilmişti. Alper gönderin diyip yataktan kalkmıştı. Elini yüzünü yıkadıktan hemen sonra kapısı çalınmıştı. Kapıyı açtığında karşısında kocaman bir kutu ve kargocu duruyordu. İmza işlerini hallettikten sonra kutuyu salona götürdü. Kutunun resmini çekti ve gamzeye gönderdi. Senden bu sanırım diye not paylaştı. Anahtarın sivri ucuyla kutunun bant kısmını açtı. O sırada telefonu tekrar çaldı. Arayan gamzeydi.

Gamze: Günaydın yakışıklım. Kargo gelmiş bak bakalım eksik var mı?

Alper: günaydın güzellik. Hemen sayıyorum içindekileri. İlk olarak bir macbook kutusu karşılıyor bizi. Ufak bir kutumuz daha, şu bahsettiğin sadece senin numaranın bulunduğu telefon olsa gerek… evet oymuş. Mavi kapaklı bir klasör var…

Gamze: bugüne kadar topladığım bilgiler mevcut o klasörün içinde pazartesi iş başı yapana kadar o dosyayı iyice incelemeni istiyorum.

Alper: (gülerek) aklıma üniversite zamanlarım geldi. Bir ufak kutu daha var… araba anahtarı?

Gamze: bunda şaşıracak ne var ki? Zaten söylemiştim sana. Ohoo sen böyle unutkanlık yapacaksan işimiz var (dalga geçer bir tonda)

Alper: (gülerek) modeli ne peki bayan çok bilmiş?

Gamze: çok dikkat çekmesin istedim şaşalı bir araba değil. Kırmızı renkte bir alfa romeo giulietta. Sitenin otoparkına çekilmiş olması lazım. Bu iş bittiğinde en iyisine sahip olacaksın.

Alper: istemem.

Gamze: aa niye?

Alper: fakir edebiyatı gibi algılama ama. Ben sadelikten yanayım. Gösterişli şeyler hep itici gelmiştir bana.

Alper: burada geniş bir poşet daha var.

Alper açıp baktığında, takım elbise olduğunu gördü. Biraz kırışmış gibiydi ama ütülenince cillop gibi olurdu.

Gamze: ilk iş gününde benim seçtiğim takım elbiseyi giy istedim. Umarım saygısızlık yapmamışımdır.

Alper: iyi düşünmüşsün benimkiler biraz eskimişti. Yıkayıp ütülenince, giyilmeye hazır hale gelir.

Gamze: Mutlaka o takımın içinde bir fotoğraf bekliyorum senden. Sakın unutma bak.

Alper: keşke sen burada olsaydın da giydirseydin beni daha güzel olurdu.

Gamze: o kadar çok isterdim ki. Sözüm olsun ileride hep sabahları elbiselerini ben giydiricem. Tabi karşılığında sen de beni giydireceksin. (fısıldayarak) iç çamaşırıma kadar..

Alper: bak ya sabah sabah…

Gamze ve alper biraz daha sohbet edip telefonu kapattıktan sonra telefon etmesi gereken kişileri fark etti. Ailesinden başlayarak insanlara durum açıklaması yapacaktı. Annesinden sağlam bir fırça yiyince, onları meraklandırdığı için büyük bir pişmanlık yaşadı. Telefon görüşmesinin sonuna doğru tatlıya bağlasalarda, boş vakitlerinde daha sık aramaları tembihlendi alpere. Selim ve barış ise direkt söverek açmış telefonlarını en yakın zamanda buluşmaları gerektiğinin altını çizmişlerdi. Cananın başına gelenleri biliyorlardı ama bunu yüz yüze konuşmak daha iyi bir fikir olacağından telefonda hiç bahsini açmamışlardı. Geriye çağla kalmıştı. Acaba aramalı mıydı? Eli arama tuşuna giderken birden vazgeçti. Şimdi değil belki bir gün diye düşündü. Gelen Telefonların bir kısmı da olsa geri dönüş yapmıştı. Ev için alışveriş yapmalıydı. Yeni arabasının yerini bulup kontağı çevirdi ve yola koyuldu.

İşlerini halledip evine geldiğinde, ortalığı düzenledi. Akşam yemeğini hazırlayıp yedi. Biraz iş zamanı diyerek çalışma odasına gitti. Odasında sadece masa ve sandalye vardı. Etrafta başka eşya yoktu. Gamze onun işine odaklanmasını istiyordu ve etrafta kalabalık yapacak başka bir eşya koydurtmamıştı. Sade bir oda sade bir zihin demekti onun için. Alper mavi kapaklı klasörü açıp okumaya başladı. Başlıca notları ise bilgisayarına aktarıyordu. Bilmesi gerekenleri iyi öğrenmeliydi. Ona göre hareket etmeliydi. Birden aklına çalışacağı şirketin internet sitesine girip organizasyon şemasına bakmak geldi. Acaba gamzenin babasına ait bir görsel bulabilir miydi? Gamzenin babasıyla arasındaki ilişkiyi merak ediyordu. Sitenin içinde dolaşmaya başladı. Ama görünürde organizasyon şeması değiştirilmişti. Durunun yardımcılarının olduğu resme baktı. Feyza ve berna. Ellerini çenesinden birleştirmiş resimleri inceliyordu. Geçmişlerine yönelik herhangi bir açıklama bulunmuyordu. Merak uyandırıcıydı. Çünkü diğer pozisyonda çalışanların en düşük mevkide olsa bile kısa bir özgeçmişi bulunuyordu. Bu durumu fark eden alper bu ikisini yakın merceğe alacaktı. Bilgisayarına bu iki ismi not etti. Babasıyla ilgili herhangi bir bilgi durmuyordu. “Tabii ya” diyerek hemen şirketimizden mesajlar kısmına girdi. Burada özel günlerin kutlandığı kurumsal bir dil ile yazılmış mesajlar bulunuyordu. Sonuçta babasıda bu şirketin hissedarları arasındaydı bir zamanlar. Biraz daha derine indiğinde “bingo” diye bağırdı. Yeni yıl mesajıydı bu. Resmide duruyordu. Büyük bir kafa sarkmış bir gıdı, göz altı torbalarının belli olduğu temiz traşlı hafif kel, yana doğru büyümüş bir burun. Göz rengi resimden anlaşılması zor olsada ela gibi duruyordu. Kurduğu cümle yapısını unutmamak için tüm mesajı kopyaladı. Umarım kendine ait kurmuş olduğu cümlelerdir, halkla ilişkiler çalışanına yazdırmamıştır. Diye temenni etti. En yakın tarihli mesaj buydu. O tarihi baz aldığında aradan sadece 6 ay gibi bir süre geçmişti. Ne olduysa bu 6 ay içerisinde olmuştu. Bunuda notlarına ekledi. Keşke bilişim konusunda bilgi sahibi olsaydı. Duru hanım ne zaman yönetim kurulu başkanı pozisyonuna geçmişti onu öğrenmek istedi. Tekrar klasörü açtı ve hazırlanan raporları incelemeye koyuldu. Duru ile ilgili en dikkat çekici detay ise, 31 mart tarihinde mutlaka bir parti verdiğiydi. Başka zamanlarda da partiler, organizasyonlar düzenliyordu ama 31 mart tarihinin altı çizilmişti. Bu tarihin önemi anlamak için internette araştırma yapmaya başladı. Paskalya bayramından başka kayda değer bir anlam çıkmıyordu. Hristiyanlık ve duru? Notlarına ekledi. Genellikle yaptırdığı diğer organizasyon tarihleri, en uzun gece olan 21 aralık ve gece gündüz süresinin eşit olduğu 23 eylül tarihini gösteriyordu. Toplanan raporlarda mutlaka toplantı yaptığı bir tarih vardı. Raporda şöyle yazıyordu; “ her ağustos ayının 4’ü mutlaka 7 kişilik bir toplantı” başka bir bilgi yoktu bu konuda. Bunuda not etti. Ağustos ayı yakın bir tarihte gelecekti. Bunu büyük puntolarla kaydetti bilgisayarına. Biraz daha araştırdıktan sonra gözüne yabancı gelen bir kelime çarptı. Latince olduğunu düşündüğü bu kelime; “Luxuria” tekrar internetten araştırmak için döndüğünde bu kelimenin anlamınına baktı ve alper şimdilik bilmesede, tam da duruyu tarif eden bir karşılığı vardı bu kelimenin anlamı; Hristiyanlıkta 7 büyük günahtan birisi olan “şehvet” ti.

Alper zihni yorulmuş bir şekilde notlarını aldı ve bilgisayarını kapattı. Gamzeyi arayıp, babasının konusu hariç diğer tüm araştırdıkları hakkında konuştu. Birlikte, konunun üzerinden geçtiler. Gamze daha önce hiç dikkat etmediği feyza ve berna konusunda alperi uyardı. Belkide onlar bizim basamaklarımızdan birisidir. Onlara karşı temkinli olmalısın, belkide duygunun kara kutusu onlardı diye, altını çizerek söyledi. Alper ile beraber yol haritası çizmeye başladılar. Atacakları adımları tartışıyorlar. Olabilecek en kötü senaryoyu canlandırıyorlardı. Bu kötü senaryolara karşı karşı planlar üretiyorlardı. Hazırlıklı olmalıydılar. Pazartesi gününe pek bir şey kalmamıştı alperin zor günleri gelmek üzereydi. Kalan günlerde alper araştırma yapmaya devam ediyor, gamze ile uzun uzun telefonda konuşuyorlardı.

Pazartesi sabahı olduğunda alper tıraşını olmuş takım elbisesini giymiş, gamzenin hediye ettiği arabaya binip, şirketin yolunu tutmuştu…

Kırılma Noktası – 9. Bölüm

BÖLÜM 9

Çağla kafasını yukarıya kaldırmış, içindeki sıcak sert etin üzerinde zıplıyordu. Ellerini ismailin omuzlarına koymuş, yüzüne bakmamaya çalışıyordu. Aslında bugün ki planları arasında ismail ile otel odasında sevişmesi yoktu. Canandan gelen video onu delirtmişti. Alper aşağılık bir adamdı gözünde. Kendince, benden intikam alıyor diye düşündü. Başarmıştı aslında. Çağla, alperi kıskandırmak için, ismail ile şirket içinde cilveleşmiş hatta ileri giderek alperin bulunduğu odanın arşivinde ismail ile sevişmişti. Otel odasında ismail zevke gelmiş çağlaya “hadi orospum boşalt be…” çağla ismailin ağzını kapatmıştı duymak istemiyordu onun sesini. Çağla zevk alıyor gibi görünsede aklında başka düşünceler vardı. Ten tene değmenin verdiği hazdı bu. İlişkiye başladıktan sonra insan vücudunun verdiği bir tepki olarak nitelendirilebilir. Çağla ismailin boşalacağını anlayınca üstünden kalktı ve ismailin sikini eline alıp olabildiğince hızlı şekilde sıvazlamaya başladı. İsmaili boşalttığında dölleri ismailin kendi vücuduna fırlamıştı. Karnı, göğüs kafesi hep döl olmuştu. İsmailin yüzünde hayal kırıklığı vardı.

İsmail: niye kalktın üstümden? İçine boşalmak istiyordum. Bu yaptığın hiç hoş değil çağla.

Çağla: korunmadan içime boşalmanı istemiyorum. Kaza kurşununa gitmek istemiyorum. İsmail. (ismini vurgulayarak söylemişti)

İsmail: beni bu zevkten mahrum etmeni anlayamıyorum. Çocuk değiliz sonuçta, paramız var en kötü aldırırız.

Çağla: bu kadar kolay mı sanıyorsun? Cidden inanamıyorum sana! Tek kendini düşünüyorsun. Aldırırmışız! Hadi yatalım ve bu konuşmayı olmamış gibi var sayalım, yatıp uyumak istiyorum.

İsmail: özür dilerim çağla elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi bir anda tepki verdim. Sevişmemizin böyle bitmesini beklemiyordum sadece.

Çağla: yat uyu ismail artık yorgunum.

İsmail çağlanın beline sarıldığında çağla elini ismailin üzerine attı. Amacı ismailin uslu durmasını sağlamaktı. Sırtı ismaile doğru dönüktü. Gözleri açık, kaşlarını çatmış duvara sert bir şekilde bakıyordu. Sabah güneşin doğuş vaktine yakın bir zamanda, yatağın diğer tarafında bulunan komidinin üstünde duran telefon çaldı:

İsmail: aramak için biraz geç değil mi alper bey, bir sorun mu vardı?

Alper: Var ismail bey, istifa ediyorum. İstifa dilekçesini yazıp faks atarım size.

İsmail: ne saçmalıyorsun alper ne istifası hem faks mı kaldı.

Alper: sikimde değil ismail. Ben faks atıyorum sen de benim çıkışımı yapıyorsun. Eğer zorluk çıkartırsan karına çağla konusunda her şeyi anlatacağımdan emin ol. Tüm hayatımı senin hayatını sikmek için uğraşmakla geçiririm.

İsmail: Ne biçim konuşuyorsun lan sen!

Alper: senin o kel kafanı sikerim ismail. Duydun işte. Yarın gelmiyorum. Sende uslu uslu normal yollardan çıkışımı yapıyorsun. Şimdi kapatıyorum amına koduğumunun evladı.

İsmailin yüzüne telefon kapandığında, çağla konuşulanları az çok duymuştu. Meraklı gözlerle ismaile bakıyordu. İsmail burnundan soluyor, sinirden yüzü o karanlıkta pek belli olmasada cayır cayır yanıyordu. Çağla konuşulanları yanlış duymamış olmasını teyit etmek için ismaile sordu;

Çağla: ne oldu ismail? Kim bu saatte arayan terbiyesiz?

İsmail biraz daha sinirinin yatışmasını beklerken içindeki öfkeye hakim olamıyordu. Çağla ilk defa bu kadar sinirli görmüştü ismaili. Yıllardır aynı şirkette çalıştığı insan gözü dönmüş bir boğa gibiydi.

İsmail: o eski sevgilin olacak alper piçi aradı.

Çağla: derdi neymiş peki?

İsmail: istifa ediyormuş kansız köpek! Ağza alınmayacak hakaretler ederek yaptı istifasını birde. Faks çekecekmiş koduğumunun evladı. Ahhhhh!

İsmail telefonunu fırlattı ve telefonun düştüğü yere sinirli şekilde bakmaya devam etti. Çağla tekrar sırtını ismaile döndüğünde gülümsüyordu. Uzun süre sonra ilk defa bu kadar içten gülmüştü.

Sabah iş yerinde ismail odasında evrak işlerini yaparken gerginliği hala üzerindeydi. Hıncını iş yerine haber vermeden gelmeyen canandan çıkarmak istiyordu. Ama telefonlarına cevap alamıyordu. Ne oluyor bu şirkette böyle diye düşündü ve daha çok sinirlendi. O sırada içeri çağla geldi. Elinde bir a4 kağıdı vardı. İsmailin masasına koydu. İsmail sadece gözlerini hareket ettirerek çağla’ya sinirli bir bakış attı. Kağıdı eline alıp okumaya başladığında buruşturup çağlanın yüzüne doğru fırlattı.

İsmail: ne demek istifa ediyorum! Biriniz sabahın bir saati arayıp istifa ediyor. Diğeriniz tenezzül edip işe gelemeyeceğini bildirmiyor. Sen de kalkmış karşımda istifa dilekçen ile odama geliyorsun.! Nedir sizin derdiniz SÖYLE BANA!

Çağla: bağırma bana ismail. Diğer ikisi umurumda değil açıkçası umarım yaşattıklarını yaşamadan ölmezler. Burada kalacak bir nedenim yok o yüzden ayrılıyorum.

İsmail: ne demek ayrılıyorum çağla! Kafayı yemek üzereyim inan ki! Gidemezsin hiçbir yere kabul etmiyorum istifanı!

Çağla: edeceksin ismail! Hatta 15 günlük bildirimi kullanmadan kabul edeceksin. Şu an ayrılıyorum ve bu sikik şehirden gidiyorum.

İsmail: izin vermiyorum! Uğraşırım seninle! Şirketin avukatlarını üzerine salarım! Benimle kalacaksın. Canım ne zaman isterse yatağıma gelip beni tatmin edeceksin!

İsmail bunları anlatırken ellerini masaya vuruyor, ağzından köpükler çıkıyordu. Çağla kendisine son söylenen cümlelerden sonra kayışı atmış bir hışımla eğilip ismailin kravatını ellerine dolayarak boğum yapmıştı.

Çağla: bana bak keltoş götveren! Eğer bana bir kez daha bağırırsan senin sikini uyurken keserim! Sana yeterince katlandım zaten. Canımı sıkmaya devam edersen herkese öterim senin nasıl bir kancık olduğunu. Özellikle karına ve çocuklarına anladın mı beni?!

İsmail: sen kim köpeksin de beni tehdit ediyorsun lan! Çete mi kesildiniz başına! Git söyle kaşar koş hadi! Altıma yatarken zevkten ölüyordun yok öyle bir anda gitmek! Ben ne zaman senden sıkılırsam o zaman gidebilirsin.

Çağla: ismail, (derin bir nefes alarak) senin belanı sikerim! Hayatımın en kötü günlerini seninle yaşadım kadınlığımdan tiksindim lan! Sırf alperi kıskandırmak için seni kullandım! En kolay av sendin o istifa etmese ben onu seni kullanarak attıracaktım işten zaten. Şimdi beni rahat bırak sakın bir daha arama ve sorma. Ben buradan gidiyorum sen de bu istifa kağıdını (ellerinde döndürerek) götüne mi sokuyorsun? Simit altlığı mı yapıyorsun, ne yapıyorsan yap! Eğer benimle uğraşırsan sana dünyayı zehir ederim!

Çağla dik bir şekilde odadan çıkıp, iş yerinin çıkış kapısına doğru yürüdü. Uzun sayılabilecek bir yolculuktan sonra evine varıp üstündekileri çıkarıp, sütyen ve iç çamaşırı ile yatağa uzandı. Eline aldığı telefonunun, galeri kısmına girdiğinde alper ile fotoğraflarına bakarak ağlamaya başladı. Gözlerinden yaşlar süzülüyor. Bir yandan da resimleri öpüp sonra onları siliyor. Son resime geldiğinde bekledi… bekledi… bekledi… “belki başka bir hayatta birlikte oluruz.” Dedikten sonra sildi. Akşam saatlerine kadar yatağından hiç çıkmadı. Makyajı ağlamaktan dağılmış, elleri ile gözlerini ovalarken yerinden kalktı ve valizini doldurmaya başladı. Yaşadığı bu şehirden tiksinmiş, hayatının bu bölümünü tamamen unutmak için ani bir karar almıştı. Başka şehirde yeni bir hayat kuracaktı. Valizi toplama işlemi bittikten sonra, eline tekrar telefonu aldı. Bir müddet içinde kopan tartışmayı kaybetmiş ve engellediği alperin engelini açarak şu mesajı atmıştı;

Çağla: Bu mesajı atıp atmamak için çok kavga ettim. Bana yaptıklarından sonra gururumu çiğneyerek yine de bir veda mesajı atmak istedim. Keşke zaman makinesi icat edilmiş olsaydı da bizi bu duruma düşüren her şeyi telafi edip sadece sana sarılarak geçireceğim bir gelecek yazabilseydim. Hatamı kabul ediyorum alper, yapmamam gereken bir şey yaptım. Bunun bedelini seni kaybederek öğrendim. Hatanı kabul etmelisin alper, yaptıkların sana hiç yakışmayan iğrenç hareketlerdi. İçinde yaşayan şeytanın seni gizliden gizliye esir ettiğini görmelisin. Kabuğu kırıldı ve seni ele geçirecek. Değişiyorsun, başka insanların da canını yakma! Tadına vardığın bu intikam duygusu seni daha fazla ele geçirmeden eski haline dön!

Elveda sevgilim!

Öpüşerek asansörü birbirine katıyorlardı. Eve girmeyi bile beklemeden bir anda birbirini soyuyolardı. Canan erkeğin üzerine atlamış bacaklarına beline sarmış deli gibi öpüyordu. Erkek olan ellerini cananın kalçalarına atıp sıkıyor kendine doğru bastırıyordu. Asansör kapısı açıldığında öpüşerek pozisyonlarını hiç bozmadan çıktılar. Canan’ın anahtarı bulup çıkarması biraz vakit almıştı. Kapıyı açtığında içeri bir anda girdiler erkek olan ayağıyla kapıyı kapatıp. Cananı duvara dayayıp, iç çamaşırını sıyırırken canan rahat durmuyor erkeği boynundan emiyor ve ısırıyordu. Erkek olan bu zorlu durumda cebelleşirken pantolonu ve boxerını indirip sikini cananın amında sürtmeye başladı. Canan, erkeğin sikinin temas etmesiyle derin bir iç çekti ve erkeğin saçlarının arasına ellerini soktu. Gözlerini kucağında kıvradığı erkeğin üzerinde gezdiriyor onu teşvik edici sözler söylüyordu. Erkek olan cananın içine girmiş duvara yapıştırıp içinde gidip gelmeye başlamıştı. Canan ayaklarını erkeğin beline iyice yapıştırmıştı. Sıkıca sarıp içinde gidip gelen siki, amının kaslarını sıkarak baskılıyordu. “durma!, ah! Ah! Ah!”, “daha hızlı, harika hissediyorummm” diye bağırıyordu evin içinde. Erkek olan daha fazla dayanamadı ve kasılarak cananın içine boşalmaya başladı. İkisi terli şekilde birbirine bakıyor. Canan beklediğinden daha kısa sürdüğü için hala o siki içinde hissetmek istiyordu. Cananı nazikçe yere indirdiğinde;

Erkek: ilk seferin bu kadar kısa sürmesi normal. Birazdan kendime gelirim ve asıl seksimizi yaşarız.

Deyip öpücük kondurdu cananın dudaklarına. Canan karşısındaki erkeğe bakıp;

Canan: bu sefer benim yöntemimle yapacağız. Sen gidip üstünü giy tekrardan. Ben içeri geçip mini bir etek ve dekolteli bluz giyip, üzerime bir ceket alayım. İş yerinde seviyormuş gibi yapıcaz. Sen patron olacaksın ben sekreter anlaştık mı?

Erkek olan güldü ve cananın kıçına bir şaplak atıp;

Erkek: roleplay yapacağız demek. Sen neymişsin böyle! (sinsi bir gülümseme ile söylemişti)

Canan iç çamaşırını ve sütyenini çıkartıp söylediklerini giyinmişti. Erkeğin yanına geldiğinde duvara dayanıp “nasıl olmuşum? yeterince iyi mi?” diye sorduğunda erkek arkasına geçip bacaklarını okşamaya başladı ve kalçalarına sürtünmeye başladı.

Canan: bize birer isim lazım kendi isimlerimizi kullanmayalım. Ben sana sen bana bir isim ver olur mu?

Erkek: şu an o kadar azdım ki ne dersen kabul güzelim.

Canan: o halde senin ismin…. Immm metin yok yok berke yok yaa, buldum alper olsun! evet ismin alper. Alper beyyyyy benim ismim ne acaba?

Bu son söylediğini cilveli söylemişti. Cümle kurarken biraz bebeksi bir hava katmak için sesini değiştiriyordu. Erkek olan sarılmaya ve dayamaya devam ediyordu. Kısık sesle canana;

Erkek: benim adım alperse senin ki… hmm çağla olsun!

Canan bir anda durdu ve anlık bir sinirle;

Canan: hayır canan olmaz! Kesinlikle olmaz!!

Erkek şaşırmıştı, ama canan hemen toparladı.

Canan: çağla annemin ismi onu kullanmayalım olur mu lütfeeenn!

Erkek: tamam kendi ismini de sen seç o halde. Sana bırakmak daha doğru olacak gibi.

Canan: peki o halde benim ismim canan olsun o halde.

Erkek olan isimlere pek takılmamıştı. Onun istediği bir an önce cananın ıslak amına girmek ve zevkin doruklarına ulaşıp boşalmaktı. Canan eline bir çanta alıp onu klasör olarak kullanmak istedi. Erkeği salona götürüp oturttu.

Canan: sen şimdi alper beysin ve patronsun bende sekreterin canan bundan sonrasını doğaçlayacağız içeri geçiyorum birazdan başlıyor olucaz.

Canan yatak odasına geçip. Giydiği mini eteği sıyırdı ve çantasını yatağın altına attı. Kendiside eğilip beline kadar yatağın altına girdi ve bağırmaya başladı;

Canan: alper BEEY!! Alper BEEY!

Duraksadı ve beklemeye başladı. Kısa süre içinde içeri erkek olan girdi ve karşısında cananın sıyrılmış mini eteğiyle yatağın altında domalmış iç çamaşırsız götünü gördü. Elini sikine attı ve sıvazlamaya başladı.

Erkek: Canan hanım iyi misiniz?

Canan: hayır alper bey değilim dosyam düştü onu alayım derken burada sıkıştım rica etsem beni çıkartır mısınız alper beycim!

Erkek olan karşısındaki bu güzel görüntünün biraz daha keyfini çıkardı ve sertleşmiş sikini hala okşuyordu. Canan kalçalarını sağa sola savurmaya başlamıştı. “lütfen yardım edin alper bey!” erkek olan pantolonunun düğmesini açıp, fermuarını indirdi. Cananın am dudakları şişmişti. Erkek olan çömelip, cananın belini tuttu ve çekip çıkarıyormuş gibi yapıp kalçalarını sıkıyordu. Canan yatağın altında dudaklarını ısırıp birazdan içine girecek olan sikin hayalini kuruyordu.

Erkek: çıkartamıyorum canan hanım sizi birazcık kendinizi geriye doğru itin.

Canan söyleneni yaptı biraz daha geri çıktı. İyice domalmıştı artık. Yanağının üstüne uzanıp, erkeğin sikine bakmak istiyordu ama gördüğü sadece çıplak bacaklardı. Götünü sağa sola sallamaya devam etti. Erkek olan parmağını cananın amına doğru götürüp okşamaya başladığında;

Canan: ayy! (şaşırmış gibi yaparak) ne yapıyorsunuz alper bey!

Erkek: canan seni bu halde görünce daha önce yaşamadığım duyguları hissetmeye başladım. Karım beni tatmin edemiyorken sizi bu halde görmek beni oldukça azdırdı!

Canan: ama alper beycim! Bende sizi arzulasamda siz evlisiniz!

Erkek: bu aramızda kalacak bir sır olacak canan hanım! Şimdi bırakında sizi oradan çıkarmak için elimden geleni yapayım!

Cananın amını okşamaya devam ederken parmaklarını sokmaya başlamıştı. Canan yatağın altında inlemeye ve gerçek alperi hayal etmeye başladı. Dudaklarını ısırmaya elini kendi amına atmaya çalıştı ama yetişemeyince parmaklarını emmeye başladı. Zihninde gerçek alperi hayal ediyor ve inliyordu. Erkek olan daha fazla dayanamadı ve cananın kalçalarına oturarak sikini aşağıya doğru dik bir şekilde cananın amına soktu. Toprağa güneş şemsiye dikermiş gibi içine girip çıkıyordu. Canan önceden ıslanmış olduğu için kolayca içine alabiliyordu. Parmağını daha zevkle emiyor daha yüksek sesle inliyordu. Erkek olan içine girip çıkarken cananın kalçalarını tokatlıyor ve göt deliğine parmağını sokuyordu. Biraz daha böyle devam ederse boşalacaktı. Bundan dolayı pozisyon değiştirmek istedi ve dizlerinin üzerinde oturup cananın tekrar içine girdi. Gömleği rahatsız etmesin diye bir eliyle yukarıda tutarken içine hızlıca girip çıkmaya devam ediyordu. Arada hepsini sokup içinde köklemeye devam ediyordu. Canan yatağın altında bağırmaya başlamıştı. “ alper devam et aşkım, sikini içime sokup çıkarmaya devam et! Küçük alperleri içime bırak” Partnerinin hepsini hissetmesi için içinde kasılırken kendini tutamadı ve haykırarak boşaldı. Kendini geriye atıp çekmeceye yaslandığında gülüyordu. Canan içine boşalan dölleri geri iterek amından dışarı attı ve yüzünü karşısındaki erkeğe doğru çevirip sinirli bir şekilde bağırmaya başladı.

Canan: sen benim hayal ettiğim alper değilsin! O beni boşaltmadan boşalmazdı!

Erkek: (nefes nefese) o kadar harika görünüyordun ki, yine tutamadım kendimi, ama söz bir sonrakinde zirvelere çıkaracağım seni!

Canan bir sonraki sefer olmayacak! Sen alper değilsin! Git buradan! İstemiyorum artık seni!

Erkek: iyi misin? Alper değilim artık roleplaydan çıkabilirsin. Tamam biraz dinleneyim tekrar alper olurum.

Canan: HAYIR! İstemiyorum git artık!

Cananın sesi yükselmeye başlamıştı. Siniri onun gözünü kör etmişti.

Canan: SİKTİR GİT ARTIK SEN ALPER DEĞİLSİN! GÖZÜM GÖRMESİN SENİ GİTTT!

Canan eline geçen ilk şey olan çantasını, karşısında duran zavallı şaşırmış adama doğru fırlattı. Sinir krizi geçiriyor gibiydi.

Canan: hala buradasın GİTTTT! SEN ALPER DEĞİLSİN!

Avazı çıktığı kadar bağırıyordu artık canan. Erkek olan korkmuş bu manyak ne yapıyor diye düşündü. En iyisi gitmenin iyi olacağına karar verdiğinde canan hala ona bağırarak “sen alper değilsin!” diye bağırıyordu.

Erkek: tamam tamam gidiyorum. Manyak mısın nesin! Zaten senin gibileri sikip bırakmak lazım. Anladığınız dil bu!

Canan daha da vahşileşmişti. Eline ne geliyorsa fırlatıyor, bağırarak “sen alper değilsin!” diye bağırmaya devam ediyordu. Erkek evden kaçarcasına çıkıp gitti. Canan ise koltuğa oturup başını iki elinin arasına almış sallanıyordu. Durmadan “sen alper değilsin!” diye sayıklıyordu. Bağırmaları azalmış artık kısık kısık söylüyordu. Bir yandan ağlarken bir yandan durmadan sayıklıyordu. En son büyük bir çığlık atıp kendini yatağına bıraktı. Artık sadece ağlıyordu. Ağlarken titriyordu. Telefonunu aldı ve alpere yazım yanlışları ve eksik harflerle dolu bir hakaret mesajı attı. Ağlaması yarım saat sonra kesildi ve yatakta uzanmaya tavanı izlemeye başladı. Zihninde hep alperle ilgili hayaller dönüyordu. Evlendiklerini, çocuklarını gördü. Çok mutlu bir hayat yaşıyorlardı. Herkes onları parmakla gösteriyordu. Canan gururla bu benim kocam diyordu en yakınındakilerine. Ama gerçeği fark etmesi uzun sürmedi. Gözlerinden yaşlar süzülerek ayağa kalktı ve ayağını sürerek, mutfağa doğru gitti. Alperle birlikte aldıkları alkolden kalanları gördü ve şişeyi alıp banyoya geçti suyun altında oturmuş içip, ağlıyordu. Sadece su sesi vardı. Artık bağırmıyordu ancak gözlerindeki yaş hiç dinmeyecekmiş şekilde akıyordu. Gözü kirli sepetinin üstüne geldiğinde alperden aldığı gömleği gördü ve bağırıp, çığlık atıp elindeki şişeyi duvara fırlattı. Şişe o kadar sert çapmıştı ki tuz buz olmuştu çoğunlukla. Alperin gömleğini görmek onun içindeki yarayı daha da büyütmüştü. Elleriyle saçlarını tutup çekiştiriyordu. Bağırmaya başlamıştı yine. Kendi canını acıtıyordu ama yetmiyordu. İçindeki öfke, nefret, alpere karşı olan karşılıksız sevgi onun canını yakmaya devam ediyordu. Ayağa kalkıp, kırılmış şişeden saçılan cam parçalarının üzerinde geçip odaya girdi. Cam kesikleri bile canını yakmıyordu. Bir şokun içindeydi belkide eve gelmeden önce tanıştığı kişiyle birlikte çok fazla alkol tüketmenin sarhoşluğuydu bu. Kesik sızını hissetmediği gibi attığı her adımda arkasında bıraktığı kan izini de görmüyordu. Yatak odasına geçti birkaç yeri arayıp dağıttıktan sonra bulmuştu aradığı şeyi. Bir kağıt ve kalem yazmaya başladı. Yazma işlemi bittiğinde kafasını banyoya çevirdi ve arkasında bıraktığı dağınıklığı fark etti. Tekrar ayağa kalkıp ayaklarını sürerek yerden büyük bir cam parçası aldı. Telefonunu eline aldı ve alpere mesaj attı.

Canan: seni hiç aldatmadım ve hep beni fark etmeni bekledim. Seni çok seviyorum, gittiğim yerde de seveceğim ve seni bekleyeceğim.

Canan 112’yi arayıp operatöre bağlandığında.

Canan: yaptıklarımdan kimse suçlu değildir. Tamamiyet kendi rızamla yapıyorum. Beni seven kim varsa onlardan şimdiden özür dilerim.

Telefondaki kişi daha müdahil olamadan canan telefonu kapatmıştı ve cam kırığına bakarak derin bir nefes aldı…

Alper aklında büyük soru işaretleriyle emniyet müdürlüğüne gelmişti. Kendisini ifade etmek istiyordu. Ama konu neydi? Kimse bir şey söylemiyordu. Ne olmuş olabilirdi acaba. Gamzeye haber vermeliydi ama telefonu ve birkaç eşyasına el konulmuştu. Bekleyiş nihayet sona ermişti ve başka bir polis beni yönlendirerek yürütmeye başlamıştı. İki kat alta indikten sonra bir odaya girdim ve odada bir masa, masanın üzerinde bir lamba vardı. Üç adet sandalye bulunuyordu. Bir de duvarda cam vardı. Muhtemelen beni oradan izleyen birisi olacaktı. Sorguya çekilecektim. Işığın tavanda değil masada olması sanırım yüz ifadelerimi daha iyi incelemek içindi. Zaman geçmek bilmiyordu masaya parmaklarımla vurarak ses çıkartıyordum. Kapı açıldığında içeri iki erkek polis girdi. Evrağı masanın kendi taraflarında köşe tarafa koyup oturdular. Bana bakıyorlardı. Artık neler olduğunu öğrenmek istiyordum.

Alper: neden havaalanından alındığımı öğrenebilir miyim? Mümkünse.

Polis 1: alper bey size üzücü bir haber vermek durumundayım.

Meraklı gözlerle anlatacaklarını bekliyordum. Kalbim küt küt atıyordu.

Polis 1: canan (soyismi ile söylemişti) hanım dün gece evinde ölü bulundu.

Alper: NASIL?! Canan nasıl öldü?

Polis 2: bunu anlatmanız için sizi buraya getirdik ve en büyük şüpheli sizsiniz!

Polis 1: devrem bir saniye, canan hanım dün evinde ölü bulundu, intihar etmiş gibi görünüyordu. Ancak olasıklarını sevdiğiminin dünyasında her ihtimali değerlendirmemiz gerekliydi ve otopsi yapmak durumundaydık. Evi oldukça dağılmış, cam kırıkları, dağılmış elbiseler ve kanla kaplı bir yatak çarşafı.

Polis 2: en kötüsü cinsel ilişki izlerine rastladık canan hanımın üzerinde ve bıraktığı bir not vardı.

Kafam allak bullak olmuştu. Canan kendi canına mı kıymıştı yoksa bir katil mi vardı? Sesim çıkmıyordu. Duyduklarım karşısında kitlenmiştim. Düşünme yetimi kaybettim. Ağlamak istiyordum. Benim yüzümden mi ölmüştü. Onun canına kıymasına ben mi sebep olmuştum? Kalbim sıkışıyordu. Dudaklarım titrerken ağzımdan zar zor şu sözcükler çıkmıştı;

Alper: otopsi sonuçları ne diyor peki?

Polis 2: ortada hala bir cinayet olabileceğini. Mektupta senden bahsediyor canan hanım ama seni bilen birisi ya da sen bu mektubu yazdırmış olabilirsiniz.

Alper: ben 4 gündür şehir dışındaydım. Bunu kanıtlayabilirim. Havaalanından alan polis arkadaşınıza bunu sorabilirsiniz.

Polis 2: daha önceden planladın, uçak biletlerini aldın, gitmiş görüntüsü vererek cananın yanına döndün ve ona sahip olup, öldürdün.

Alper: peki buna havaalanında bulunan kameralar ne diyor acaba?

Polis 1: görüntüler hala inceleniyor. Şimdilik gittiğini ve bir kadınla buluşup, onunla birlikte bir araca bindiğini gördük alpiş!

Alper: 4 gün sonraki, görüntülere bakarsanız aynı kadının beni yine havaalanına bıraktığını görürsünüz.

Polis 2: o işler öyle olmuyor, tüm günü incelememiz gerek o iki gün içinde geri dönüp gitmediğini nereden bilelim? Ya da arabayla birlikte tekrar geldiniz ikiniz ve canan hanımı öldürüp tekrar geri döndünüz.

Alper: ne saçma bir itham bu!

Polis 1: saçma mı? Büyük cinayetlerin hepsinin bu “saçma” fikirlerle çözüldüğünü bilsen böyle söylemezdin.

Alper: ben beklerim sorun değil nasıl olsa benim söylediklerimin doğru olduğunu göreceksiniz. Ayrıca isterseniz dna örneğide verebilirim. Canan’ın üzerinde bulunan cinsel buluntuyla eşleşmediğini göreceksiniz.

Polis 2: onu da alacağız zaten. Şimdi şu mektubu okuyun ve bize yorumlarınızı söyleyin.

Hayatımda mutlu olmaya çok yaklaşmıştım. Kısa bir an kısa bir süreydi. Tadı hala damağımda. Alper’i ilk gördüğüm andan itibaren ona tutulmuştum. Harika bir gülümsemesi, insanı sarhoş eden bir ses tonu vardı. Onun için hiç sevmediğim insanlara seviyormuşum gibi davrandım. Buna katlanmamın tek sebebi alperdi. Onun için herşeyi yapardım. Yaptımda. Çağla ile birlikte sevgili olmalarını bile sineme çektim. Dayandım. Ama artık dayanamıyorum. Bana bir pislikmişim gibi davrandıktan sonra artık onu elde edemeyeceğimi anladım. Her yüzde onu aradım ama kimse onun gibi olamadı. O çok farklıydı. Sırf onu görmek için iş yerinde mesai yaptığı zaman bende işim olmamasına rağmen mesai yaptım. Para pul umrumda değildi. Sadece o önemliydi. Alper seni çok sevdim ve kendime bunu yaptıktan sonra bile seveceğim. Bu yaptığım tamamen benim kendi kararımdır. Alper sorumlu değildir. Hiçbir zaman onun üzülmesini istemedim ve şimdi de istemiyorum.
Mektubu okuduktan sonra ellerimi başımın arasına koydum. İki polis beni dikkatlice süzüyordu. Ben katili olmasamda dolaylı yoldan katiliydim aslında. Onun bu kararı almasının sebebi bendim. Ağlamaya başladım bir çocuk gibi. Polisler biraz daha bana sabrettikten sonra önüme bir kağıt ve kalem koydular.

Polis 1: bu mektubun aynısını hem sağ hem sol elinle yazmanı istiyorum.

Bu dünyanın en büyük cezasıydı. Mahkum olmak bile bu yapacağım şeyin yanında bein daha az üzerdi. İşkence çekecektim bir değil iki kere yazmamı istemişlerdi. Kendime biraz daha geldiğimde;

Alper: sizden bir bardak su ve telefon etmek istiyorum. Bu arada bende şu mektubu yazmaya başlarım.

Polisler birbine bakıp onayladılar. Sonuçta suçlu değildim hala resmiyette. Ben mektubu acı çekerek yazarken, içeri başka birisi geldi ve istediklerimi getirdi. Suyumdan bir yudum aldıktan sonra telefondan gamzeyi aradım lütfen telefonuma cevap versin diye dua ediyordum. Telefon bir müddet çaldıktan sonra…

Gamze: efendim hayatım.

Alper: Gamze ben çok kötüyüm…

Gamze: ne oldu alper? Korkutma beni

Olanları anlattım. Gamze sakin bir tavırla kendisine biraz zaman vermemi istedi. Olay hakkında konuşmamı tembihledi. Bunu söylerken asıl niyeti ikimizden bahsetmemizdi. Sesinin vurgusundan bunu anlamak zor değildi. Telefonu kapatıp, mektubu yazmaya devam ettim. Bitirdiğimde önümde ki kağıdı alıp içeri götürdüler. O sırada içeri bir başka polis gelmişti ama kişi yüksek rütbeli birisiydi. Heybetli duruşu ve tavırlarıyla apolet takmasa bile önemli birisi olduğu hemen anlaşılırdı. Gür sesiyle:

Amir: arkadaşlar alper beyi bırakabilirsiniz. Kendisi masumdur.

Bana dönüp;

Amir: alper bey hakkınızdaki suç düşmüştür. Sizleri rahatsız ettiğimiz için özür dileriz. Lütfen bunu işin bir parçası olduğunu ve yapılması gerektiğini bilin.

Alper: teşekkür ederim amirim. Şu an karışık duygular içerisindeyim. Son birkaç saattir yaşadıklarımı hazmetmem biraz zaman alacak. Sizden ricam cananın yazmış olduğu mektubu alabilir miyim? Ona baktıkça hayatın ne kadar boş olduğunu ve insanın adım atarken bir değil bin kere düşünmesi gerektiğini hatırlatması için mektubu kendime almak istiyorum.

Amir: üzgünüm alper bey. Mektup, delil olarak bizde kalacak size bu konuda yardımcı olamayacağız. Şimdi isterseniz size arkadaşlarım kapıya kadar eşlik etsinler.

Odadan çıktığımda amir ve beni sorgulayan iki polis odada kalmış. Bana başka bir polis eşlik ederek kapıya kadar yanımda yürümüştü.

Polis 2: amirim sizin buraya gelmeniz çok nadirdir bir sorun mu var?

Amir: Sorma zafer, bana gelen telefon sana gelseydin buraya limuzin sokup, şahsı evine öyle yollardın.

Polis 1: nasıl yani amirim? Daha araştırmalar devam ederken neden serbest kaldı şahıs?

Amir: burak, zafer! Çocuklar bu işin içinde alper yok. Kendisinin referansı sağlam. Aklınızın almayacağı, kişiler var bu çocuğun arkasında. Kendisi katil değil merak etmeyin. Elimizde ki verilerle araştırmaya devam edin. Bu sorguyu raporlamayın. Bugün burada alper bey hiç bulunmadı. Şu sorgu görüntülerinide silin çocuklar.

Polis 1 ve 2: emredersiniz amirim!

Annemle Kanka Oldum – Bölüm 2

Herkese tekrar merhaba fena geri dönüşler olmadı devam edeceğim o yüzden. Uzun kısalık mevzusuna takılmıyorum devam ediyorum. Bir de okur arkadaşlara tavsiye vereyim eğer bir içerik üretmek istiyorsanız bunu yapmadan önce libidonuz yerinde olsun. Eğer dayanamayıp mastürbasyon yapıp kendinizi tüketirseniz üretkenliğiniz feci düşüyor. Benden size tavsiye.

Açıkçası gece bir şey olmasını beklemiyordum. Çünkü babam kendi oğlundan yüzüne bile bakmadığı seksi karısını neden kıskansın çok saçma. Benim amacım bu ilişkinizi canlandıralım yaa muhabbetine faydalanabildiğim kadar faydalanmaktı. Ama gel gör ki öyle olmadı arkadaşlar. Gece baya baya sikiş sesleri geldi. Başka daireden mi geliyor diye dikkat ettim baya baya annemin bir orospu gibi inlemeleri , çığlıkları , sikilirken konuşmaları. Ne dediğini seçemiyordum ama konuşuyordu. Bu şimdiye kadar hiç olmamıştı. Annem ve babamın seks yaptıklarına seslerine asla şahit olmamıştım.

Ertesi gün oldu yine sabahın köründe kimseyi görmeden okula gittim, asla hiçbir şeye odaklanamadan resmen etrafı izleyip geri geldim eve. Ama eve gelir gelmez hemen annemin içine düşmedim cool takılmaya çalıştım. Odama gittim üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkadım. Annemin yanına geldim. Tv izliyordu annem naberler, nasılsınlar, günün nasıl geçtiler falan öyle geçti. Daha sonra tv izlemeye devam ettik öyle boş boş sosyal medyada takıldım falan. Ses etmedi asla dün gece ile ilgili.

Ben de biraz komik biraz tepkili olmaya çalışarak konuya girdim.

-“E ama ayıp ediyorsun artık”.Hafif yüksek ama mağdur masum bir ses tonuyla.

  • Annem şaşırdı hafif afalladı sırıtır bi yüz ifadesiyle “Ne oldu be başka kanal mı istiyorsun deli mi ne aklım çıktı durduk yere” dedi ve güldü.
  • Ben şakalaşarak devam etmeyi planlıyordum çünkü konunun nereye kadar geldiğini anlamasın istiyordum istediğim yere geldiğinde bi anda daha şuh bir sohbete çevirecektim.”ulan sana kankamız kardeşimiz dedik be, derdimizi tasamızı paylaşmadık mı. Sen şimdi ayıp etmedin mi bu genç kardeşine”
  • Annem anlamıyordu ama sohbeti devam ettiriyordu komik gelmişti ona da. “ Tamam biladerim alırız gönlünü nedir yani, amma zırlıyosun kanka sende. Burnunu çakır gibi çekerek karrı mısın nesin ya” dedi.
  • “Ağzı da bozuldu terbiyesizin dedim” Sonra devam ettim. “Dün gece kocan nasıl aklını aldıysa unutmuşsun yaptığımız planı insan gelir anlatır teşekkür eder. O kadar işin görüldü sayemde. “
  • “Hee sen onu diyorsun. Evet bi yüzümüze baktı baban olacak adam ama öyle abartılacak anlatılacak bi seks olmadı” dedi.
  • “E sen bütün gece radyo yayını yapar gibi inlettin evi”
  • “Senin dinlediğini tahmin ediyordum ondan yaptım” dedi.
  • “ A aaaa ” diyerek baya şaşırdım buna. Ben seksi anlatır bir iki anı dinlerim ekmeğime bakarım derdimdeydim ama annem meseleyi başka bir yere çekti. Ben de görünen ışığı zorlayalım o zaman diye düşündüm. Brosu gibi değil de azgın ev hanımı arkadaşları kıvamında bir moda geçtim. “Yok yok sende var bi orospuluk “ dedim güldüm kahkaha attım.
  • Annem tabii ki şok oldu ama kızmıyordu oraları geçmiştik artık. Yine aynı afallamış ama eğlenen bir yüz ifadesiyle kalakaldı.
  • “Tamam tamam şaka yaptık sakinleş” ee nasıl oldu ne giydin diye sordum Anlattığına göre tahmin ettiğim gibi bi kıskanma falan olmamış. Aldıklarımızı da giymemiş. Eee ne oldu da oldu sen neden öyle davrandım dedim.Annem de ne biliyim kızlarla seninle falan bu konuyu konuşunca benim de canım çekti. Sen artık beni istemiyorsun falan diyip darladım babanı o da mecbur kaldı. Ben de çok zevk alıyor gibi davrandım ki belki canı çeker bir dahakine veya benim ne durumda olduğumu anlar. Konuşma eğlenceli gidiyordu ama son anda annem gerçek düşünceleri açmıştı ve üzüldüğü çok belliydi. Bi şey yapmam lazım diye düşünerek üzülme annem bana giyersin aldığımız şeyleri defile gibi olur, bana da heyecan olur bi daha ömrümde göremem böyle seksi bir kadını canlı canlı dedim. Annem sarıldı bana yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu ben de ona sarıldım. Sarılmışken elimi arkadan belinden kalçalarına doğru gezdirdim biraz ama konusunu açsın diye. Geçen sefer de yapmıştım ama araya kaynamıştı. Annem bu hareketimden sonra sen iyi alıştın he hayırdı ikidir beni ellemeye çalışıyorsun dedi. Ben de şaka mı yapıyoruz canım fıstık gibi kadınsın canım çekiyor kendime bu kadar hakim olabiliyorum. Her yaptığımın hesabını mı vericem kankacım diyip odama gittim. Annem de arkamdan gülüp eşşek herif dedi. İyiydik tempomuz fena sayılmazdı. Akşam çay saatinde annem mutfakta yalnızken yanına gittim. Bir anı uyduracaktım okuldan. Ne oldu biliyor musun diyerek konuya girdim okulda edebiyat dersinde bi hocamız etek giyip gelmişti dedim ne var bunda diye cevap verdi. Ama sandalyesinde otururken pek dikkatsizdi altına giydiği jartiyeri ve çamaşırını komple gördüm dedim. Çok iyiydi aklım çıkacaktı dedim. Bak seeen dedi belki bilerek göstermiştir sana dedi dalga geçer gibi. Aynen öyle hasta bana okuldaki 40 yaşında sarışın kadın hocalar dedim. Sen de dalga geç dedim. Ertesi gün okul dönüşü hanımlar yine bizdeydi. Ben hemen yanlarına damladım hemen. Ama gözlerime inanamadım annem üzerine mavi bir gömlek birkaç düğmesi açık, altına siyah bir mini etek, altına bir jartiyer. Dün konuştuğumuz konuydu tam olarak. Ben gelince annem bana yer verdi mutfağa gitti bi şeyler getirmeye sonra yanıma geldi ve koltuğun kol dayama yerlerine oturdu sol omzuma tutunarak. Ben bana getirdiklerini yedim ve arkama yaslanıp sağ elimi direkt bu sefer annemin direkt o beyaz taş gibi götüne koydum elimi. Ve elimi koyar koymaz da hafifçe sıktım götünü. Kimse görmüyordu nasılsa. Annem döndü bi baktı bana ben de bana bakınca eline sağlık annecim dedim. Afiyet olsun dedi imalı bir şekilde o öyle diyince gözlerine bakarken bir kere daha avuçladım götünü bu sefer daha sağlamdı. Annem gayet şaşırmış ama mutlu bakıyordu yani. Kadınlardan biri anneme laf attı kız bu ne şıklık ne gerek vardı dedi. Annem tam bir şey söyleyecekken hemen lafa girdim. Bir yandan annemin götünü kurcalamaya devam ediyorum, elimi götünde gezdiriyorum. Sıkıyorum, okşuyorum. Ben laf atan ablaya bunları yaparken dedim ki annem benim için böyle seksi giyindi. Babamdan iş çıkmayınca kendini bana beğendirmeye çalışıyor artık dedim. Herkes güldü. Sen nereden biliyorsun dediler ee geçen gün siz gidince konuştuk biraz. Geldi bana benim erkeğim sen olur musun artık dedi ben de kıramadım dedim. Annem de bana katılıp gülerek evet ben artık minik erkeğimin kadınıyım dedi. Minik erkeği de o sırada götünü elliyor. Gülüşüldü edildi, boş tabakları annem ve kadınlardan biri mutfağa götürdü ben de fırsattan istifade elime göstermelik bir tabak alıp peşlerinden gittim. Tabağı bırakırken zaten kalkmış sikimi annemin mini eteğinden götüne sürttüm, hatta bastırdım ittirdim biraz. Annem tabağı elimden aldı teşekkür ederim oğluşum dedi. Ben içeri gittim yerime oturdum. Annemler konuşarak geldiler. Annem yerine oturmak yerine geldi kucağıma oturdu. Asla beklemiyordum bunu. Kadında harbiden bir orospuluk var mıydı acaba. Sarıldı da bana. Benim erkeğim annesine yardım da edermiş dedi. Kucağımda benim dimdik olmuş sikimin annemin o beyaz tatlı amcığını zorladığına adım gibi emindim ki annem kucağımdan kalksa herkes görecekti zaten. Annem daha sonra konuşurken hafif hafif sağ sol yaparak iyice eteğini zorluyordum delip geçecekti neredeyse. Ben durumları kontrol ediyorum derken annem her şeyi eline almıştı. Daha sonra annem aniden kalktı hadi oğluşum sen odana artık yeter biz laflayalım biraz neredeyse hava kararacak dedi. Ben de tamam annem dedi odama gittim ama ayağa kalktığım gibi benim siki bayrak gibi diktiğim de belli oldu. Herkes de gördü. Annem açıklama yapmak zorundaydı benlik bir durum yoktu. Daha sonra misafirler gittiğinde annemin yanına geldim hemen babam biraz gecikecekmiş. Neden kucağıma oturdun dedim direkt. Annem de sen neden mutfakta bana dayadın dedi. Ben de sen neden aldıklarımızı giydin dedim. Ne var canım bakalım o hocana mı daha çok yakışıyor bana mı dedi. Ben bi kahkaha patlattım sen de ne kıskançmışsın kadının ne suçu vardı dedim. Olsun hangimize daha çok yakışmış söyle çabuk dedi. Ben de bilmiyorum onun daha fazla yerini gördüm bakmak lazım sana da dedim. Bi şey demedi omzuma hafifçe vurdu. E ne dedin kadınlara nasıl açıkladın dedim. Ee bundan sonra böyle erkeğimi mutlu etmeliyim dedim diyor. Oturduk koltuğa ama maşallah sen de hiç fena değilsin dedi. Sen bi de bana sor içeride ben uğraştım dedim. Yapamadın mı dedi hayır yapamadım gerginlikten dedim. Annem sırıttı bacaklarından birini koltuğa attı eteğini tamamen yukarı sıyırdı belki bu şekilde yardımcı olurum sana dedi. Hem de öğretmenin mi ben mi daha iyiyim dedi. Ben hemen dokunmaya çalıştım ama dokunmak yasak sadece bakabilirsin dedi. Ben de çıkardım sikimi dışarı boyu ortalamaydı ama kalındı kafasında büyüktü. Başladım 31 çekmeye annem baktıkça iştahlandı yüzünden anlaşılıyordu. Dudaklarını yalamaya başladı, nefes alış verişi değişti. O dokunacak gibi oldu ben de ona aynısını söyledim dokunmak yasak dedim. Boxerıma boşalıp odama gittim. Yemeğe de gelmedim. Yatma saatine yakın yanlarına geldim babam gelmişti eve. Hoş beş ettik onunla, annemin üzerinde uyurken giydiği askılı body ve uyurken giydiği siyah taytı vardı. Annemin omzuna bi öpücük kondurdum arkasına oturdum. Sarıldım beline, bi öpücük de ensesine kondurdum. Nasılsın annecim dedim. İyiyim evladım hayırdır beni mi özledin dedi. Bugün yarın üniversiteye giderim özlerim sizi aklıma geldi özledim dedim. Derdim annemi kışkırtmaktı. Dediğim gibi maksimum derecede kışkırtıp maksimum derecede malzeme toplamaktı amacım. Ellerimi göbeğinde dolaştırdım hafifce kasıklarında gezdirdim sıkı sıkı sarıldım. Nefesimi ensesine verdim. Böyle böyle benim malzeme yine dimdik oldu. Dayadım annemin sırtına babam görmüyordu nasılsa. Daha sonra babam hadi uyuyalım artık dedi hepimiz odalarımıza dağıldık. Ertesi gün tatildi. Babam da yoktu. Ben artık belirli aşamalar kat edebilirim diye düşündüm. Annemden erken kalktım. Babam işe gitmişti. Annemin odasına gittim . Sarıldım arkasından onunla uyumaya başladım. Tabi öyle kaldıkça pijamasını delip sikim içine girecek gibi oluyordu. Bu şekilde biraz uyur gibi takıldıktan sonra annem uyandı. Günaydın canım dedi. Günaydın anne dedim pozisyonumu bozmadan. Sen iyi alıştın ama biraz daha dikkatli ol dedi. E sen de bi öylesin bi böyle dedim. Bir kerelik bi şeydi abarttın ama kendine gel dedi. Götümü deleceksin neredeyse dedi. Ben de sesimi çıkarmadım beklediğim bi tepki değildi hiç anlamadım neden böyle yapıyor. Normal bi şekilde gün akışına devam ederken anne meliha teyzeyi çağırsana dedim. Neden dedi sohbet ederiz bi şeyler olur belki dedim. Ayarlasana bana onu dedim. Saçmalama evli barklı kadın dedi. Hem ne çabuk peşimi bıraktın dedi . Hiç çekemem trip dedim. Şaka maka biz konuşurken meliha teyze geldi. Bi şeyler istiyordu ben zorla içeri davet ettim. Şurada genç hayranın çağırıyor beş dakika otur yahu dedim. Meliha annem ben otururken konuyu meliha bize getirdi. Siz nasılsınız çifte kumrular dedi. İyiyiz ya aynı falan derken iyi olursunuz tabii dün götünü deliyordu kucağında dedi meliha. Hiç beklemiyordum. Sen dertli misin ki bu konuda dedim. Yok ben bizim aramız iyi ama ne biliyim böyle dışarıda insanlar varken falan olmaz hiç biz sakin takılırız dedi. Ben de konuyu normalleştirmek için biz de şakalaşıyoruz öyle bir şey yok falan dedim kendimce. O da biliyoruz evladım sen de yani dedi. İyi bir şeydi bu beni ciddiye almazlarsa ben takılırdım kafama göre. Ben söze devam ettim aaaa ben özellikle sert seviyorum dedim. Sert olacak patron ben olucam. Dışarıda zor durumda bırakmayı falan da severim dedim. Sana yakışmadı melihacım dedim biraz daha heyecan beklerdim senden dedim. Ortam tekrar laçkalaşmıştı bu sırada Meliha teyze de gitt zaten. Annem o gidince bana gelip patron olmayı seviyorum derken dedi. Evet dedim. O nasıl oluyor dedi. Güldüm ben anneme istersen gösteririm ama kızıyorsun sonra dedim. Biz suçlu oluyoruz dedim. Annem merak da ediyordu bi yandan zaten hiç seks hayatı yoktu. Birkaç gündür yaşadıkları da ilgisini sekse kaydırınca merak etmesi normaldi. Tamam tamam dedim çok merak ediyorsan seks olmadan herhangi bir sevişme olmadan üstün körü gösteririm dedim. Annem heyecanlandı söz mü dedi rahat duracaksın. Rahat dururum ama sandığın gibi bir şey değil canın yanacak dedim. Ama bir kere merak etmişti. Tamam dedi ama çok abartma dedi. Anlaşmıştık. Şimdi sana söyleyeceklerimi giy gel dedim. Siyah gündelik taytını giy, destekli bir sütyen tak ve askılı body olsun üstünde dedim tamam dedi. Gitti geldi, topuklu siyah ayakkabın yoktur dimi dedim. Gitti onu da giydi geldi. Hazırım dedi, bak tekrar soruyorum emin misin dedim. Çok heyecanlıydı. Hadi hızlıca göster dedi. Tamam dedim , yapacaklarım için özür dilerim yanlış anlama dedim. Sonra bir anda sarı güzel saçlarını tek elime doladım. Gel bakalım buraya dedim koltuğa götürdüm çekiştirerek, fırlatır gibi oturttum koltuğa. Annem gerçekten şok oluşmuştu. Saçlarından çektiğimde ay ay ay diye attığı ince çığlıklar beni o kadar iştahlandırdı ki. Demek sert bi şeyler tecrübe edeceksin ha dedim. Cevap bellediğimi düşünmedi ben de beklemiyordum ama cevap verse hoş olurdu. Saçlarına tekrar asıldım bana cevap vereceksin dedim yüzümü yüzüne o kadar yaklaştırmıştım ki nefesimi hissediyordur. Tamam dedi. Tamam ne dedim, tamam oğlum. Dedi . Daha kibar ol dedim, tamam oğluşum dedi. Seni azgın orospu kudurdun demek bu yaşta dedim bana bak dedim. Ve bana bakarken sağlam bir tokat attım. Annem kendini zor toparladı nefes alış verişi maraton koşmuş gibiydi. Üzerindeki bodyi yırttım bir çırpıda sütyeni kalmıştı üstünde. Nesin sen dedim. Orospu musun dedim. Evet orospuyum diye cevap verdi. İyi ayak uyduruyordu aslında. Aniden sırt üstü ittim koltuğa bacaklarını yana açtım misyoner pozisyonuna getirdim üzerine yüklendim boğazını sıktım hafifçe, kimin orospususun dedim, senin dedi sesi hafif titriyordu. Çenesini tuttum yanaklarından sıktım. Ağzı açıldı hafif. Tükürdüm ağzına yut onu dedim. Hiç ikiletmedi aferin dedim komut bekliyordu benden. Hiç şikayet etmemişti. Bi tokat daha attım aç ağzını dilini çıkar dedim açtı ağzını bi daha tükürdüm yuttu hemen aferin dedim. Saçı başı dağılmıştı, bodysi yırtılmıştı. Taytını da yırtıp bitirecektim. Domal bakalım koltuğa dedim. O kadar iyi domalmıştı ki sarı saçlarını bir tarafta atıp yüzünün yan tarafını koltuğa bastırdı diğer yanıyla bana bakıyordu götünü kaldırdı iyice bacaklarını açtı amı tamamen bir tabakta servis ediliyor gibi ortadaydı. Götünü yanaklarını iyice açtı belini çukurlaştırdı. 40 yıllık orospu gibi domaldı annem önümde. Taytını yırtttım bi de ne göreyim altına tanga giymişti ben demememe rağmen. Bembeyaz seksi iri götü ortadaydı. Götünün sağ yanağına çok sert tokatlar attım kıpkırmızı olmuştu, ellerinle iki yana aç götünü dedim açtı. Tangayı yana çekip göt deliğine ve güzel kaymak gibi tertemiz amına tükürecektim. Eğildiğimde annemin deli gibi ıslandığını fark ettim bu durumdan baya keyif alıyordu. Hoşuma gitmişti. Tükürdüm göt deliğine o güzel amcığına. Nefes nefese kalmıştı annem. Otur koltuğa dedim. Oturdu bana bakıyordu yüreği ağzındaydı gözlerimin içine bakıyordu bi an acıdım açıkçası bu kadar yeterdi. O otururken kafasını göğsüme bastırıp sarıldım bu kadardı özür dilerim dedim. Bir süre o da bana sarıldı. Özür dileme dedi ben istemiştim. Beğendin mi dedim çekinerek, bence fena değildi sevdim galiba dedi. Annemin içinden kadıköyde her gece götünü siktirecek bir pelinsu çıktı resmen. Sen bide bunun sikişli sevişmeli olanını görsen demek ki dedim. Ama dediğim doğru galiba dedim. Ne dedi. Senin ruhunda bi orospuluk var gibi dedim. Gayet hoşuma gitmişti gülüyordu.