Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Köylünün Efendisi 7

Offf helal olsun ahmet abi, suzan abla da dünden razıymış baksana sulanmış amcığı, iyice bir yala öyle sik hemen girme patır kütür dedim. Gördü ama cevap vermedi.

Konuşuyorlar mıydı acaba, gözleri açıktı çünkü, fotoğraf çektiği karanlık odada patlayan ışıktan belli olurdu, yüzüne baktığımda bu durumdan çok da memnun olmadığı belliydi suzan Abla’nın ama amcığının suları da ortadaydı. Fotoğrafı da gönül rızası ile çektirmiş olabilirdi. On beş dakika sonra Ahmet abi aradı, hocam valla başardım, duşa girdi, fotoları sana güvendiğim için çektim silersin di mi diye endişeli endişeli sordu.

  • Ahmet abi, merak etme sır tutmasını bilirim sen rahat ol mesaj da görmedim fotoğrafta deyince sevincini belli ederek yaşa hocam adamsın güveniyorum tabi de yine de söylemeden edemedim kusuruma bakma dedi.
  • Yok abi ama başkasına atma kimin ne olacağnı bilemezsin, ayrıca fotolar çok fena yaptı beni dedim. Sikim elimde yarım saattir geziniyorum evin içinde asker gibi deyince hocam valla benimde içimde ateş vardı hanım duşa girdi ben terasa çıktım ben de çok azdım dedi.

İyi bakalım abi, sen de içeri gir, karınla birlikte uyu dedim ama bir şey soracaktım. Abi dedim bir şey sormam lazım, suzan ablanın gözleri açıktı, fotoğraf çektiğini biliyordu, sormadı mı niye çekiyorsun ne yapacaksın diye dediğimde şok olduğum o cevabı söyledi. Sana çektiğimi biliyor hoca, hocadan başkasına deseydin kabul etmezdim dedi, hatta şey bile dedi, bir dahakine çağır izlesin madem o kadar gördü dedi sevişirken dedi. Yok yok o kadar da abartmayalım böyle iyi hem sadece izlemekle yetineceğimi sanmıyorum bilirsin abi kalkmışın dini imanı olmaz yengemi elinden alır altıma çekerim dediğimde gülerek sana feda olsun hocam demişti.

Ertesi sabah öğlene doğru tanımadığım bir numaradan bir mesaj geldi telefonuma. Şehirdekilerde farkı var mı diye, anlamadım diye yalandan bir mesaj attığsam da profil fotoğrafındaki çocuğu tanımıştım. Suzan mesaj atmıştı. Gece gördüklerin diyorum beğendin mi deyince beğendim valla niye yalan söyleyeyim taş gibi hatunsun ahmet abiye bi iki taktik verdim sadece ödülünün böyle bir güzellik olacağını bilmezdim deyince başka taktiklerde ver 5 dk da işini bitirmesin o zaman asıl o zaman ödülünü alırsın belki demişti.

  • Ona bi şey diyemem ben yarım saatten önce bırakmam altımdakini dedim
  • Yarım saat sikse ahmet bey dayanamam bütün köydeki orospuları siktiririm valla dedi
  • Ufacık köyde kaç kişi varda orospu olsun deyince
  • Yok hoca sen bilmezsin ben bilirim kaç yıldır burdayım var diyorsam var ama ahmet dün iyi yaptı heyecanlandı herhalde seninle yazışırken dedi
  • Valla ben de heyecanlandım ama gördüğüm kadarıyla sen de etkilenmişsin… ıslaklığın telefon ekranından bile belli oluyordu dedim.
  • Sus be! Utandırma
  • Utanacak bir şey yok hatta eminim şu an bile ıslaktır amcığın dedim
  • Okumuş oldun belli hadi ben börek yapacam belki sana da getiririm deyip kaçmıştı.

Köylük yer getirmedi tabi ama ışığı da görmüştüm. Akşam üstü köyün bakkalına uğrayıp ekmek vs aldığımda muhtarı görmüş, köylülerle bir eğitim konusunda toplantı yapmamız gerektiğini, aile içi kadının rolü üzerine bakanlığın yazısı olduğunu, eğitimi benim vereceğimi söyleyip haftaya bugün tüm köylüleri, özellikle kadınları buraya çağırması için duyuru yapmasını istedim. Muhtar bu eğitimlerin köylünün gözünde artı puan olduğunu bildiği için Cuma çıkışı da duyurusunu yaparım hocam merak etme herkesi toplarım demiş ve ayrılmıştık.

Bu akşam Ahmet abi gelecekti biliyordum, konuşmamız gereken konular olduğu kadar bu işin sadece 2-3 fotoğrafla bitmeyeceğine kanaat getirmiştim. Akşamüstü aradı beni. Aha gavatım arıyor deyip açtığımda hoca hanım yemeğe çağırıyor yarım saaate gel valla beni arada bırakma deyip kestirip atmıştı. Deplasman sevmezdim ama yaşanılan bu yeni gelişme sonrasında Suzan Ablanında kendi kendine yanıma gelmeyeceği açtıktı.

Not: devam edecek uzun olduğu İçin sığmadı

Köylünün Efendisi 6

Ara tatil döneminde, iki arkadaşımla birlikte 3 kişi kıbrıs’ta güzel bir tatil yapmıştık 1 haftalığına, köydekiler ailemin yanında biliyordu. Bol bol kumar oynamış, masaj yaptırmış ne kazanmış ne kaybetmiş kar zarar olmadan geri dönüyordum. Ercan havalimanındaki duty free’den 8 şişe alkol almıştım. Valiz kontrolü olursa el koyarlardı ama bakan olmazsa yaşadım demiş riski almış gerçekten de kimsenin bakmadığı bir şekilde kapıdan çıkıvermiştim. Daha sonra aracımla köye gelmiş tatil yorgunluğunu çıkarmak için ailemin yanına dahi uğramamıştım.

Akşam olunca Ahmet abi yine yanıma damlamıştı. Eski köy evlerinde duran cam vitrine sıra sıra koyduğum içkileri görünce hocam iyice ayyaş olacaksın ha demişti. Ben de hepsini 2000 tl’ye aldım burda bir şişesi 2000 bunların neredeyse, 6 aylık içkim var sen anlamazsın deyip kestirip atmış gitmiş kendime güzel bir viski açmış tek buzla demlenmeye tadını çıkarmaya başlamıştım.

-hoca ben de içsem biraz hemen sarhoş mu olurum diye sordu hasan

  • ya öyle şey olmaz ama sert içkidir sen bira iç o daha yumuşak deyiverdim vurgulu vurgulu

Ben de içerim deyip viski istedi. İkiletmedim verdim. Hızlı hızlı içiyor yenisini dolduruyor çok da karışmıyordum. Lavaboya gideyim deyip ayağa kalktığında ise dengesini kaydedip geri düştü.

  • Hoca be ne oldu bana deyince gülüp ayarın yok ki abi senin ilk kez içiyorsun su gibi yapıştırdın. Helal olsun güçlüymüş bünyen falan deyip gazladım. Biraz sonra kendine geldi yalpalaya yalpalaya önce lavaboya sonra evine gitti.

O sene köylünün temel geçim kaynaklarından olan fındık iyi fiyatlara çıkmıştı. Bu kirli çıkının da tüccarda birikmiş birkaç tonu varmış onları satıp nakite çevirip, kendine 15+1’lik bir transit almıştı Ahmet Abi. Kısa sürede de bir okul servisini çekmeye başlamış sürekli ilçeye gelir gider olmuş benim eve de uğramaları azalmıştı.

Bir akşam arayıp kendisini ilçe merkezinden almamı istedi, ilçeyi gören bir tepedeymiş içmiş sarhoş olmuş. Hocam kimseye deme gözünü seveyim jandarmalar da yolu kesmişler 1 saattir gitmediler deyince söve saya aracıma binmiş ve onu almaya gitmiştim. Aracımı yakın bir yerdeki evin önüne bırakmış yaklaşık 200 metre yayan yürümüş ve aracın içinde bağır çağır şarkı söyleyip konyak içine ahmet Abiyi gördüğümde şaşırmıştım. Adam bildiğin müptezel olmuştu. Onun arabasıyla onu eve getirmiş aracı sabah benim kapıdan alırsın deyip yolda indirmiştim. Ertesi sabah aracı lojmanın önünden almış akşama yanıma gelmiş teşekkür ediyor, rezillikten beni kurtardın hocam diyordu.

Sen ne ara bu kadar içmeye başladın abi deyince, hocam eve gidiyorum hanım yüzüme gülmüyor, yorulmuşum kafamı ütülüyor, gece yanaşıyorum uzak duruyor hemen uyuyor bu meret de güzelmiş içince bunları görmüyorsun kafan kendi halinde olunca iyi hissediyorum demişti. Sen Suzan Ablayı boşlamışsın ondan trip atıyordur sana dediğimde, karı dediğin malak gibi yatmayacak hocam sen bilirsin bu suzan karısı böyle kaç yıllık evliyiz değişmedi dediğinde her gün ilçeye gidiyorsun bi çiçek al , bi başörtüsü falan hediye et akşamında o da sana hediye eder bir şeyler dedim. Valla hocam hiç sanmıyorum ama okumuş adamsın, ağa oğlusun sözünü dinlemek lazım demişti ve konuyu kapatmıştık.

Ertesi gün gece yine getirdiğim içkileri içerken kafam hafif güzelleşmiş dizi izlerken saat 11 civarında ahmet abi’den bir mesaj geldi. Çiçek de aldım çember de, ama fayda etmedi hocam öküz gibi yatıyor deyip karısı Suzan’ın fotoğrafını yollamıştı.

Suzan bembeyaz teniyle yastıkta gözleri kapalı yatıyor, beyaz atletinin kenarından taşan göğüsleri, boynundaki ince kıllarına kadar her yeri gözüküyor, tatlı pembe dudakları aralanmış uyuyordu.
Sikim anında sertleşmiş aq gavatının attığı fotoya bak deyip sikimi sıvazlarken buluverdim kendimi.

  • Abi dedim yanında böyle bir güzellik var, belki senden bekliyordur sıyır memesini em sonra da acıma sik karını, hatunlar böyle ansız şeyleri sever dedim.
  • Sıyırdım hocam emecem şimdi uyanırsa sikerim deyip bir fotoğraf daha göndermişti. Suzan ablanın göğüslerinin büyük olduğu belli oluyordu ama kahverengi pembe arası iri bir halka pütürlü göğüs ucu çevresi ve dolgun göğüs uçları olduğunu o fotoğrafta görmüş çoktan sikimi çıkarmış, tüm bedenimi kaplayan suzan düşüncesi ile 31 çeker olmuştum.
  • Aferin abi, em iyice uçlarnı sık boynunu öp kokla hafiften üstüne uzan dediğimde mesajım görülmüş ama başka bir mesaj falan gelmemişti.

Ben de bu arada attığı iki fotoğrafa baka baka 31imi tamamlamış, boşaldığım peçeteleri çöpe atmış aq insan neden karısını atar ki gerçekten gavat olabilir mi ahmet abi diye düşünmeye başlamıştım. Telefonu elimden bırakmıştım ki bir fotoğraf daha geldi.
Ahmet abinin karısı Suzan Abla net bir şekilde gözleri açık, kafası yana devrik, bacakları misyoner pozisyonunda aralanmış, mor yatak çarşafı altında amcığı esmer ve etli içinin kırmızısı ve sulu olduğu belli amcığının ön planda olduğu hatta götündeki pürüzlü deliğinin bir görüldüğü bir foto daha geldi.
Ardından mesaj;

  • Şimdi sikecem hocam, taktik işe yaradı.

Yaz Tatili-5

Havuzun başına geldiğimde Nehir hala alkolden sızmış halde şezlongda yatıyordu. Üstündeki bikinisinden memelerinin yarısını görüyordum. Sikim biraz önce gördüklerim yüzünden şortumun içinde çadır kurmuştu. Yavaşça Nehir’in yanına yaklaştım. Elimi sakin bir şekilde havuz suyundan ıslanmış vücudunda gezdirmeye başladım. Tepki vermiyordu. Gerçekten uyuyor mu öğrenmek için “Nehir kalk hadi, burada uyuma yatağına geç.” diye seslenerek parmağımla dürttüm. Biraz homurdandıktan sonra “Immm Emre bırak beni yukarı çıkamam burada rahatım ben.” diye cevap verdi gözlerini bile açmadan. Beni sevgilisi sanıyordu. Durumu hiç bozuntuya vermeden ellerimi vücudunda gezdirmeye devam ettim. Parmak uçlarımla kasıklarına dokunurken “Ihhhhmm.” diye bir inleme çıkardıktan sonra pozisyonunu değiştirip yüzüstü yatma pozisyonuna geçti. Nehir’in dolgun kalçalarıyla birkaç saniye bakıştıktan sonra ellerime oraya götürüp götünü yoğurmaya başladım.

Ben götünü avuçladıkça o bacak arasını daha da açıyordu. Biraz sonra parmaklarımı Nehir’in kalçalarından içeriye doğru yavaş yavaş ilerleterek parmaklarımın amına temas etmesini sağladım. Bunu birkaç kez tekrar ettikten sonra tek elimi iyice daldırarak parmaklarımı amına sokup, içinde git gel yapmaya başladım. Ben onu parmakladıkça amı sulanmaya başladı. Ardından altındaki bikinisini çıkartıp elime tükürerek sikimi ıslattım ve arkasından sürtünmeye başladım. Sikim Nehir’in ıslak amcığına değdikçe daha da sertleşiyordu. “Aşkım sok artık şu yarrağını dayanamıyorum.” dedikten sonra elimle sikimin başını Nehir’in sulu amcığına yerleştirip ittirdim. İçine girdiğimde derin bir “Ohhh.” çekti. Kendimi belli etmemek için çok konuşmamaya özen gösteriyordum. Altımdaki amcığa yavaş yavaş girip çıkarken, kasıklarım Nehir’in her kalçalarına çarptığında çıkan sesler hem Nehir’i hem de beni iyice azdırıyordu. Ben sakin bir şekilde devam ederken “Aşkım hızlan lütfen daha sert istiyorum.” demesiyle birlikte tempo tutup Nehir’i daha sert sikmeye başladım.

Sağ elimde saçlarını arkasında toplayıp boynuna doğru eğildim ve onu öpmeye başladım. Nehir hala gözlerini açmamıştı. Ben boynunu emmeye devam ederken inlemeyi artmış onu daha da sert sikmemi istiyordu. Tam o sırada kafasını çevirdi ve benim sevgilisi olmadığımı fark etti. Büyük bir şokla “Barış ne yapıyorsun sen delirdin mi?” diye bana çıkıştı. “Sakin ol Nehir bağırma, seni öyle görünce dayanamadım çok fena durumdaydım. Sikim kazık gibi oldu seni bikiniyle görünce hem bak senin de hoşuna gitti.” dediğimde bana dönüp endişeli bir sesle “Ya Emre görürse bizi ne olacak ne deriz ona ne açıklama yaparız ikimizi de siler atar in üstümden lütfen.” dedi Nehir. Gayet sakin bir ses tonuyla “Sen sevgilini merak etme. O şuan senin en yakın arkadaşını götürmekle meşgul. Seni siktiğimi görse inan umursamaz.” dedim hafif sırıtarak. “Ne saçmalıyorsun sen dalga mı geçiyorsun benimle?” diye çıkıştı bana Nehir. “Bak Nehir dediklerimde ciddiyim Emre şuan meşgul ve yanında ben varım o yüzden uslu bir kız ol ev dediklerimi yap ki bu işten ikimiz de zevk alalım.” dedikten sonra sikimi içinden çıkardım.

Ve Nehir’e fırsat vermeden zorla ağzına dayadım. Başta birkaç saniye duraklasa da itiraz etmedi ve ağzını açıp sikimi yalamaya başladı. O sikime dil darbeleri atıp eliyle oynarken ben de saçlarını toplayıp bikinisinin üstünü çıkardım. Bir elimle kafasını sikime bastırıp gırtlağına kadar sokmaya çalışırken diğer elimle de meme uçlarını sıkıyordum. Bu biraz canını acıtmış olacak ki gözlerinden birkaç damla yaş geldikten sonra sikimi ağzından çıkardım. Nehir’in ağzından salyalar akarken sikimi yanaklarına birkaç kez vurduktan sonra “Şimdi al bakayım şu sikimi memelerinin arasına biraz da memelerini sikeyim senin.” dedim. Lafımı ikiletmeden uslu bir orospu gibi önümde eğildi ve memelerini ellerinin yardımıyla sikimin etrafına yerleştirip bana memeleriyle otuz bir çekmeye başladı. Giderek hızlanırken “Hoşuna gidiyor mu aşkım? Memelerimi sikmek güzel mi?” diye sorunca “Evet yavrum, o memelerini sadece Emre piçine mi saklamayı düşünüyordun? Her gece yan odamda sikişmelerini dinlerken seni düşünüp kaç kere tatmin ettim kendimi. Şimdi elimdesin sabaha kadar sikmedik yerini bırakmam.” dedikten sonra suratını avuçladım ve yanaklarını sıkmaya başladım.

Avucumun içindeki suratına hafif tokatlat atarken Nehir hala memeleriyle sikime muamele çekmeye devam ediyordu. “Bu kadar yeterli domal da şu sulu amcığını sikeyim sarışın orospum benim.” diyerek Nehir’i şezlonga domalttım. Ellerimle kalçalarını ayırıp amını tükürüğümle biraz ıslattıktan sonra sikimi bekletmeden içine girdim. Tıpkı Emre piçinin Damla’ya yaptığı gibi sikecektim onu. Nehir’in ellerini belinde kenetleyip suratını şezlonga yapıştırdıktan sonra hızlanmaya başladım. Ben amına girdikçe Nehir’den “Ahhh aşkım sakin ol acıtıyorsun yavaşla biraz.” cümleleri dökülmeye başlayınca daha da sert bir şekilde sikmeye başladım. Aklıma Emre’nin Damla’nın kalçalarına attığı tokatlat gelince ben de Nehir’in kalçalarını tokatlamaya başladım. Ben vurdukça Nehir inleyerek çok acıdığını artık durmamı söylese de umurumda değildi. Sarı saçlarından kavrayıp kulağına doğru eğildim ve “Ağlama aşkım zevk almaya bak, seni bu şekilde sikmek çok zevkli. Altımda acıdan inleyip kıvranman beni daha da azdırıyor birazdan döllerimi akıtacağım merak etme .” dedikten sonra pozisyonu değiştirdim.

Nehir’i bacak omuza pozisyonuna getirdikten sonra sikmeye devam ettim. Ayakları omuzlarımda dururken kafamı çevirip kırmızı ojeli ayak parmaklarını bir anlık hırsla ağzıma alıp emdikten sonra boşalacağımı anlayınca sikimi Nehir’in amından çıkarıp ağzına verdim ve böğürerek sıcak döllerimi ağzına akıttım. Ağzını zorla kapattıktan sonra “Sakın onları tüküreyim deme aşkım hepsini yutacaksın.” diyerek zorla döllerimi yutturdum.

Yaz Tatili-6

Nehir’in ağzına boşalıp döllerimi zorla yutturduktan sonra ikimiz de havuza girip temizlendik. Nehir dört senelik sevgilisinin kendisini yakın arkadaşıyla aldattığı için altıma yatmıştı büyük ihtimalle ama umurumda değildi. Piç Emre’den intikamımı sevgilisini sikerek almıştım. Ya da şimdilik öyle sanıyordum. Her şey Emre’nin büyük kuzeninin tatilimize gelmesiyle tekrar değişecekti. Kuzeni Bekir, 25 yaşında bizden yaşça oldukça büyük biri. Babası inşaat sektörüyle uğraşıyor dolayısıyla oldukça zenginler. Bekir, Emre’ye göre oldukça esmer tenli kilolu, göbekli, iri yarı, kıllı bir tip. Ama dediğim gibi zengin olduğu için bu haliyle bile kızları kendine çekebiliyor. Kendisi de Antalyalı, babasının işlerine bakıyor. En azından kendisi öyle söylüyor. Bir gün hep birlikte sahilde eğlenirken Emre’nin telefonu çaldı. Birkaç dakika telefonda konuştuktan sonra sırıtarak yanımıza geldi. Nehir “Kimle konuştun aşkım?” diye sorduğunda, Emre “Kuzenim Bekir aradı aşkım. Buralardaymış da yanımıza uğrayacak yarım saat.” dedi.

Çok geçmeden yanımıza damlamıştı Bekir. Damla denizden çıkmış havluyla üstünü kuruluyordu o sırada. Nehir, Bekir’i Damlayla tanıştırdıktan sonra kuma havlu serip o da Damla’nın yanına yüzüstü uzanıp güneşlenmeye başladı. Bekir ve Emre’nin odaklarının Damla’da olduğunu fark etmemek mümkün değildi. İkisi de hayvan gibi Damla’nın kalçalarına bakıyordu. Birbirlerine bakıp sırıtmaya başladıklarında iyice sinirlenmiştim. İçimden sağlam bir sövdükten sonra dikkatlerini dağıtmak için Bekir’e laf atıp muhabbet açmaya çalıştım. “Ee Bekir, işler nasıl gidiyor yoğun musun bu aralar?” diye sorduğumda “Vallahi koçum bildiğin gibi bizde koşuşturmaca bitmez. Sabah iş kovalıyoruz akşam hatunları.” dedi sırıtarak. Bana koçum demesine zaten senelerdir ayar oluyordum bir de bu yavşak tavrı vardı. İçimden umarım bize salça olmaz bir de bu piçle uğraşmak zorunda kalmam diye geçirdim. O akşamı sakin bir şekilde evde film izleyip bira içerek geçirmiştik. İlerleyen günlerde Bekir ara sıra yanımıza gelip kızlarla samimi olmaya başlamıştı.

Kızlar dediğim ise Damla. Nehir, Emre’yle sevgili olduğu için ona sulanmıyordu ama Damla’ya resmen ağzının suyu akıyordu. Bir akşam havuz kenarında eğlenirken Bekir damladı yine yanımıza. Elinde alkoller güya bize hediye almış ama asıl niyeti kızları sarhoş edip Damla’yla samimiyetini arttırmaktı. Ortamı bozmamak için ses çıkarmadım. Başladık yine shot atmalı bir oyun oynamaya. Herkes bir sırrını söyleyip dikiyor kafasına. Böyle böyle derken şişenin dibini gördük bir saatte. Şişe bitince Bekir lafa girdi “Gençler biraz daha eğlenmek isterseniz arkadaşımın gece kulübüne gidebiliriz. Tek telefonuma bakar hemen yer ayarlatırım.” diyerek. Kızlar biraz çekimser davransa da Emre’nin “Valla çok iyi olur bu gece burada bitmesin. Kulüp havası iyi gelir dans falan.” diyerek kızları hareketlendirdi. Kızlar üstlerini değiştirmek için odalarına geçtiler. Ben de üstüme düzgün bir şeyler almak için odama çıktım. Benim hazırlanmam çok sürmemişti. Emre ve Bekir hala havuz kenarında kendi aralarında konuşuyorlardı. Benim geldiğimi fark etmemiş olmalılar ki seslerini alçaltmadılar bile.

Bekir “Oğlum bu Damla’nın kasa ne öyle. Ben hayatımda böyle göt görmedim. Altımda paramparça edene kadar sikerim bu karıyı.” dedi. Emre sırıttı ve “Sakin ol lan Bekir, dedim ya sana orospu biraz içince hemen salıyor kendini. Gece kulüpte biraz daha içir altına alırsın merak etme. Bir sakso çekiyor görmen lazım delirirsin.” dedi. Bekir ise “Ulan orospuya bak iyice heyecanlandırdın beni amk. Sevgilisinin haberi var mı acaba bunlardan?” diye sordu. Emre “Yok lan ne haberi olacak o kadar da gavat değildir herhalde amk çocuğu. O da sağlam sikseymiş karıyı da bize kalmasaymış yapacak bir şey yok.” dedi gülerek. Demek Emre piçi kendi siktiği yetmemiş gibi Damla’yı bir de Bekir’e siktirmeye çalışıyordu. İçimden ikisine de ana avrat sövdükten sonra bu gece Damla’yı Bekir’den korumam gerektiğini anladım. Biz Emre’nin arabasına binmiştik. Önden de Bekir kendi arabasıyla giderek bize yolu gösteriyordu. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuktan sonra gece kulübüne varmıştık.

İçeri girdiğimizde yine herkesin dikkati Damla ve Nehir’in üstündeydi. Damla beyaz mini bir elbise giymişti. Nehir’de ise siyah parlak kumaşlı sırtı ve göğsü açık bir elbise vardı. Bize ayrılan bölüme geçip yavaştan müziğe ayak uydurmaya başladık. Bekir arkamızdan elinde kokteyllerle gelip hepimize jest yapıyordu güya. İkinci kokteylleri almaya Emre gitmişti. Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama müzik ve alkolün etkisiyle iyice gevşemiştik. Sıranın bende olduğunu hissedip kokteylleri almak için bara doğru ilerledim. Biraz sıra bekledikten sonra kokteylleri alıp diğerlerinin yanına geri geldim. Masanın yanına geldiğimde sadece Bekir ve Damla vardı. Bekir ellerini Damla’nın beline atmış yavaşça kalçalarına doğru uzanıyordu. Yüzleri birbirlerine oldukça yakın kulak kulağa bir şey konuşuyorlardı. Yanlarına iyice yaklaşıp “Diğerleri nereye gitti?” diye sordum. Bekir elimdeki kokteylleri alıp birini kendisi diğerini Damla’ya içirdikten sonra “Koçum, Nehir rahatsızlandı. Emre arabasıyla onu eve götürdü. Sizi ben bırakıcam.” dedikten sonra elimdeki diğer kokteylleri de alıp Damla’ya içirdikten sonra “Ya da sen sürersin benim arabayı sen az içtin biz arkada Damla’yla uslu uslu otururuz.” dedi.

Köylünün Efendisi 5

Hayat ne tuhaf… 1 sene önce saf temiz duygularla geldiğim bu köyde onların yaşadığı çarpık ilişkinin bir yerde kurtarıcısı aydınlatıcısı olmam gerekirken düpedüz parçası oluvermiştim.

Lojmana geldiğimde geldiğimde duş Bile almadan yatağıma uzanmıştım. Arada elimle ağrıyan kasıklarıma baskı yapıyor hala üzerimde olan Fatma’nın kokusunu içime çekiyordum. Ayaküstü sikivermiştim Fatma’yı, odunluk kenarında soğukta düpedüz becermiştim bu azgın orospuyu. Üstelik sadece bir paket sigaraya mal olmuştu. Öğrendiğim şeyler bile daha fazla ederdi.

Ahmet’in karısı suzan ablayı tanırdım. Arada Hasan’la birlikte yaptığı yemeklerden gönderirdi. Hatta Ahmet abi bir seferinde evinibok götürüyor hocam benim hatun bi el atsın bu eve sen işteyken dediğinde olur mu abi öyle şey, ben temizlerim deyip utanmıştım bile. Şimdi teklif etse olur abi deyip işten erken gelip evde tek yakalar mıyım diye düşünürdüm muhtemelen.

Fatma ara ara Ayşegül hesabından yazıyor ısrarla foto video istememe rağmen karşılık vermiyordu. Sadece özledim keşke olsan, keşke benim kocam sen olsan diye duygusala bağlıyor bense konuyu hep göğüslerine kocaman kalçalarına amının sıcaklığına bağlama derdindeydim. Ben bunları yazdığımda ise tam Benim istediklerime karşılık gelecek şeyler yazmıyor o geceden başka düşünüp bakıp hayal edip 31 çekecek fazla malzeme vermiyordu.

O aralar İlçe merkezinden bir sigortacı ile yazışıyor, karşılıklı birbirimizi tartıyorduk. Benim bu yaşta biriyle evlenme gibi bir derdim olmamasına rağmen bu hanımefendi her seferinde beni işyerine çağırıyor, çay kahve içerken köyden görenler yavaştan aramızın iyi olduğunu düşünmeye başlamıştı bile. Görev yaptığım yerde de kendi köyümde de bu aralar en çok rastladığım soru hocam düğün ne zaman oluyordu.

Bir akşam yine lojmanda tek başıma otururken kapı çaldı gelen Ahmet abiydi. Kola cips getirmiş ayrıca suzan ablanın yaptığı yemeklerden de getirmişti. İçeri aldım. Abi yemek yapmıştım niye zahmet ettin falan deyince baban aç kaldığını iyi bakmadığımızı falan düşünürse anamızı siker burada. Sen bize önce onun sonra devletin emanetisin deyince gururlanmıştım. Bırak bu edebiyatı oturalım iki koyayım sana pes’te deyip Tv yi açmıştım. Ahmet abi de duymuş görmüş olacak ki hocam sigortacı hanım ile işi ilerletmişsiniz bu yaz düğün varmış dediğinde Kadın bana göre değil Ahmet abi. Hem duygusal hem de zayıf. Bana at gibi biri lazım deyip güldüm. Tanıdığım bir at var ama kızarsın şimdi demişti. Kimmiş diye ağzını yokladım umarsızca. Bizim Hasan’ın karısı valla at gibi inek gibi de denilebilir deyip gülmüştü.

  • beni kesmez Ahmet abi. Geçen gün birlikte geldik hastaneden uyuşuk biri onun gibi iki tanesini aynı anda harcarım abiii deyip güldüm.
  • abart hoca abart. Kadın dev gibi senden utanmıştır bir kez konuşmasını duydum bizim hatunla cıvıl cıvıldı valla dedi.

Ben bilmem Ahmet abi. Siktiklerim dağıttıklarımın cesareti ile böyle konuşuyorum. Geçen Samsun’da dul bi kadınla birlikteydim 2 saat aralıksız siktim kadının amcığından kan sızlamış yatak ince ince damla damla kan oldu valla deyip güldüm.

  • dullar yakışmaz hoca sana deyince sinirlenip evliler yakışır mı ulan deyip Mutfağa gidip bi bira açtım kendime. Ahmet abi kolasını içerken ben biramı içiyordum. Kızma hocam diye yanaşmaya çalışıyor aptal saptal oyun oynuyor maçı kazanıp sevinmemi istiyordu. Daha da sinirlendim.
  • abi aptal aptal oynuyorsun farkında değilim sanma. Bir el daha böyle oynarsan eline kol yerine kol gibi sikimi verir bundan sonra onunla oynattırırım seni dedim.

Oyunu bir sonraki el yeterince ciddiye aldığına kanaat getirip aferin keyif ver böyle deyip gülünce göt korkusundan hocam demişti.

Katıla katıla güldüm ama bi ibnelik de sezinlememiş değildim.

Annemi Restoran Tuvaletinde Sikti – 1

Bu bahsedeceğim olaylar eskiden yaşandı. O zaman annem 40 yaşlarındaydı. Ben de liseye gidiyordum. Annem beyaz tenli, sarışın 1,60 boylarında 80 kilo civarı balık etli evli bir anneydi. Babam ise ailesine karşı ilgisiz, sevgi nedir bilmeyen bir ATM babaydı.(Sadece para veren) Her şey şimdi bu anlatacağım ilk olayla başladı.

O zamanlar evde 2 tane bilgisayar vardı. Bi tanesi eski bir masaüstü diğeri ise benim kullandığım laptoptu. Benim laptobumda bir chat programı yüklüydü. Annem ise masaüstünü kullanıyordu ve orada tavla, okey vs oynuyordu.. Bazı günler oyun oynamak için benim laptobumu kullanıyordu.

Bir gece ben uyandım tuvalete gitmek için, yatağımdan kalktım ve salonun ışığı yanıyordu. Salona baktığımda annem benim laptobumdaydı. Fakat laptobun masaüstü açıktı. Bilenler bilir, gizli bir şeye bakarken yakalandığımızda bir anda masaütüne geçeriz ve o gizli şey neyse onu saklarız. Bunu görünce hiç ses etmedim ama bir işkillendim. Acaba chat programından birileri ile mi konuşuyor diye aklımdan geçirdim.. Lavaboya gidip, geri yattım.

Ertesi günü okuldan döndükten sonra, laptobuma o chat uygulamasında ki mesajları otomatik kayıt eden bir aracı uygulama yüklemiştim. Acaba gerçekten o programdan birileri ile mi konuşuyordu diye görmek istemiştim. O gün hiç bu konu hakkında konuşmadık.

Ertesi günü sabah yine okula gitmek için kalktım ve hemen laptobumu açıp, kayıtlı mesaj var mı diye kontrol etmek istemiştim. Tam da düşündüğüm gibi bir kişi ile konuşma vardı ve benim konuştuğum biri değildi. Bunu görünce başımdan aşağıya kaynar sular döküldüğünü hissettim. Ellerim titreyerek mesajları açtım. Okuduklarım karşısında adeta şoke olmuştum.. Konuşmanın tamamını okuyamadım ama şöyle bir göz gezdirmiştim ve konsepti anlamak için buda yeterliydi. Mesajlaşmanın bir bölümü şöyleydi.

Adam: Yarrağımı görmek ister misin?
Annem: Hem de çok isterim.
Annem: Ohaaa çok güzel, çok büyük off ne güzel zıplardım üstünde.
Adam: Yarrağımın üzerinde zıplamak hoşuna gider miydi?
Annem: Hem de çok giderdi en sevdiğim pozisyon. Ben kucağa gelicem alttan beni sikeceksin. Ağzındada göğüslerim olacak.
Adam: Offf hayali bile çok kudurtucu. O pembe ve beyaz amcığına girmek için sabırsızlanıyorum.

Bunun gibi adamın annemi nasıl sikmek istediğini, annemi nasıl orospusu yapacağını, boşalmadık yerini bırakmayacağını yazdığı bir sürü konuşma vardı…

Bunları okuduktan sonra, ne tepki vereceğimi bilemedim adeta donmuştum..

Eğer beğenirseniz part part olayların hepsini anlatacağım

Köylünün Efendisi 4

Fatma’yla odunluğa geçtikten sonra sıkıca sarılmış ellerimin tamamen serbest olduğu bir şekilde her yerine yumulmuştum resmen. Bu hayli iri kadının her yeri aklımı başımdan almaya yetiyordu. Büyük ve iri göğüsleri hayli sert uçları fındık gibi büyük ve kocaman bir leke gibi esmerlerdi. Boynundan taze sabun kokusu geliyor beni çağırmadan mesaj atmadan önce hazırlık yaptığını anlıyordum. Ama beni asıl şaşırtan klasik basma eteğinin lastiğinden elimi içeri soktuğumda pürüzsüz bi tepeye dokunmuş olmamdı.

Kilot giymemişti. Etli amcığı şişmiş sikmemi bekliyordu ama madem okumuş biriydim ona göre öğretmem gereken şeyler vardı. Orta ve işaret parmağımla amcığının suyuna baktıktan sonra iyice ıslandığını görüp parmaklarımı olanca gücümle bu şişkin aralığa ittirdim. Ohhh diye inleyip kafasını göğsüme yasladı. Bir daha bastırdım daha çok sarıldı. Çıkarıp parmaklarımı gözlerine baka baka yaladım. Şaşırdığı belliydi ama fazla uzatmadan önce göğüslerini elime alıp emmeye başladım hafifçe eğilip sonra iki göğsünü iki avcumla sıkıştırıp uçlarını emdim dişledim. Kafamdan bastırıyor devam et aşkım yala onları diye gaz veriyordu. Yalanmak ısırılmak emilmek ısırılmak tokatlanmak her şey için öyle uygundu ki göğüsleri zamanım olsa sabaha kadar sadece uçlarının etrafında dilimi gezdirip yalayabilirdim.

Tekrar doğruluğumda yolu izle komutunu verip odunluğun duvarına dayayıp önüne diz çöktüm. Eteğini beline doğru toplayıp kafamı amcığına gördüğümde jöle gibi titreyen sulu sıcak zerre kötü kokusu olmayan mis gibi bir amcık karşıladı beni.bacağını hafifçe omzuma doğru kaldırıp alttan emmeye yalamaya olabildiğimce dilimi bu şişmiş yanmış amcığa sokmaya başladım. Saçımdan tutuyor ileri geri yaptırıyordu bu ara. Bir zaman sonra

  • çocuk uyanır sikeceksen sik artık dedi.

Umursamadan daha hırsla yalamaya devam ettim.

  • sik diyorum annem kalkacak evde olmadığımı görmesin.

Artık zamanı gelmişti. Doğrulup dudaklarından öpüp eşofmanı aşağı doğru sıyırdım. Kafasındaki çemberin ucundan tutup kendisini de yalaya davet ettim. Kırmadı boxer i indirip yarağımın sapından tutup kafasına önce ıslak kocaman bir öpücük bıraktı. Sonra uzun uzun yalarım bunu şimdi sik deyip elindeki aletimi bırakıp yola doğru aralıklı tahtaya geçip belini kırdı eteğini belinde topladı.

Hayal ettiğim iri kalçalar önümdeydi şimdi. Sikimin kafasına bir tükürük bırakıp kalçalarının arasından amcığına yüklenecektim ki iki eliyle birden basenlerinden tutup ayırdı.

-sik ablanı mahvettin beni deyiverdi.

Siktim. Islattığım sikimi tek seferde ama ağır ağır amcığına yerleştirdim. Yağan kar, soğuk hava zerre umrumda değildi. Vücüdumu bir alev sarmış kendimden geçmiş haldeydim. Hafifçe geri
Çekilip bir daha yüklendim. Sonra bir daha. Her seferinden bir öncekinden daha Hızlı daha seri daha sert oluyordum. Fatma ise sadece ıhhh ohhh çekiyor Arada kafasından kaymış çemberinden beni izliyordu. Ellerini artık tahtaya tutunmak İçin kullanıyor kontrolü bana bırakmıştı. Sikkkk koyyyy oyyyy dellll sikkkkkk en çok tekrarladığı kelimeler olmuştu.

100 kiloluk bir kadını hoplattım zıplattım bacak omuza yaptım olmaz arkadaşlar. Yüz kiloluk kadın yatakta domaltılır bacaklarının arasına girilir dışarda domaltılır boşaltıncaya kadar sikilir.
Fatma’yı domaltıp siktim. Arada kalçalarından tutuyor kendime çeke çeke sikiyordum arada akışına bırakmış ben vurdukça dalgalanışını izliyordum. Sonra Ahmet abinin dedikleri geldi aklıma nedense bu körpe köylü güzelinin muhtarın ağzı kokanların yemi olmasına sinirlenmiştim. Onlarla da burada sikişmişti muhtemelen.

Uzanıp çemberinin altından saçından çekip Hasan abi böyle sikebiliyor mu bu koca götünü dedim. Hırslanmıştım. Söyle amına koyduğum böyle sikti mi seni. Annen yukardayken böyle girdi mi amcığına, ona da böyle domaldın mı diye söylendikçe devam ettt sikkk sennn sikkkk diye inliyordu. Boşalmaya yakındım. Ama kendimi tutmam gerekiyordu. Biz böyle zamanlarda hep kötü olaylar, çirkin yüzler, kötü anlar düşünüyoruz değil mi? Düşündüğüm tek şey görev yaptığım Yerde evli bir kadınla birlikte oluşum geldi. Şu durumda görülsem kariyerim bitebilir ailemin yüzüne bakamaz muhtemelen aileler arasında bi düşmanlığa sebebiyet verebilirdim. Ama bu alev alev yanan güzellik öyle yalnız bırakılmıştı ki sikilmeyi hak etmişti. Tekrar kendimi toparlayıp kalçalarını tokatlaya tokatlaya sikmeye devam ettim. Tokatlamak derken çatt çut değil sert sert hamur yoğurur gibi hınçla sıkıyordum. Aklıma biraz önce cevabını alamadığım soru geldi. Sıska kocası Hasan’dan daha iyi sikeceğimi biliyordum bu güzelliği ama yine de sormak cevap almak istiyordum. Kafasından tutup geriye doğru kendime çevirdim. Söyle amına koyduğum kim daha iyi sikiyor ben mi Kocan mı dediğimde zevkten dönmüş gözleri yanıtlıyordu aslında. -sen köpek!!! Tabi sen!!! Sen sik hep! Kimse sikmesin dedi Muhtar’da sikmeyecek aza da sikmeyecek dediğimde gözlerinde hep şaşkınlık hep kızgınlık vardı ama aldığı zevkten ses çıkaramıyordu. – kimse sikmeyecek bundan sonra sadece sen hadi dölle karın yap beni dedi. İçine akıtacak kadar salak değildim. O anda o keyifle çıkarıp yere doğru boşalttım yarağımı. İkimizde titriyor ikimizde kendimize gelmeye çalışıyorduk. Boşaldığım yeri ayağımla bir iki karıştırmıştım. Son bir sigara daha içelim git diyeceklerim var dedi ve evin arkasına doğru kendiliğinden yol aldı Fatma. Peşinden suçlu gibi gittiğimde ilk geldiği gibi elleri göğüslerinde bağlıydı. Kim söyledi sana muhtarla azanın işini dedi? Ya şimdi söylersin Ya da bi daha yanıma gelemezsin dedi. Dedim köylünün ağzındaymış ben senin Fatma olduğunu bile biliyordum. Hasan’ın karısı yanıyor muhtar azası falan arada ateşini alıyor diyorlarmış bana bunları Ahmet abi söyledi dedim. Şerefsize bak hele o önce karısını siksin meşe dalı sokuyor Kadın amcığına Ahmet sümsüğü bana mı uçkur çözüyor dediğinde bu köyde görünen güzelliklerin yanında nice çirkinliklerin olduğunu olacağını anlamıştım. Bak şimdi bu Ahmet şerefsizine bi oyun yapayım da aklı başına gelsin sümsüğün dedi kendi kendine. Ben de sıkma canını hayat senin hayatın ama dikkat et duyulmasın daha fazla bi meşe ile sen de idare ediver dedim. Ben meşemi buldum deyip elimi sikime attıktan sonra beş sefer boşalmışımdır. Bacaklarım hala titriyor şerefsiz deyip güldü. Yarım saati geçmek üzereydi. Öpüp son bi kez daha göğüslerini okşayıp usulca lojmana dönmeye koyuldum. Yolda Fatma, Ahmet’in karısı suzan abla, sümsük Ahmet, sıska Hasan gözümün önüne geliyor, başına iş almadan hallet şu işleri diye kendi kendime akıl vererek lojmanın yolunu tuttum. Devamı pazartesi günü arkadaşlar.

Köylünün Efendisi 3

Ayşegül gül… kimdi neydi bilmiyorum… hayatımda böyle isimli birini de tanımıyordum ama sondaki uzatışı bana anında Fatma’yı getirmiştir. Merhabalar buyrun diye cevapladıktan 2 dk sonra tanımadın sanırım deyince kendisini tanıttı. Fatma’ydı. Bu saat olmuş yatmamışsın, sabah geç uyanırsan kapına dayanırlar deyince sen nereden biliyosun uyuyup uyumadığımı görünce evlerinin balkonundan lojmanın ışığını gördüğünü söyledi. Ya senin ev bu kadar yakın mıydı demek yerine sen niye beni gözlüyorsun deyiverdim.

-hoca olmuşsun ama sen de öküzsün. Sigara içtiğimi bildiğin halde paketini bile bırakmadın. Evdeki pakette bitti bu saatte nerde bulacam bakkalı da sigara alacam dedi.

Cidden öküzlük yapmıştım, bana da verirsen dediği halde paketi geri almış al sende kalsın fatma abla dememiştim. Samimiyetle itiraf ettim özür diledim. İstersen getireyim açılmamış paket var bende dedim.

Getirmemi istiyordu ama gören olur diye cevap verdiği için sadece çekindiğini anladım. Yağan kar iyice tutmuş köy yeri ıssızlanmıştı. Arabayla gelmem yayan gelirim bi sigara içeriz dönerim paketi de sana bırakırım dedim. İyi tamam ama kimse görmesin dikkatli ol köy yeri dediğinde 2-3 dk içinde kıyafetlerimi giymiş lojmandan çıkıvermiştim.

Etraf cidden sessizdi, yol boyu çıkan tek ses ayaklarımın altında ezilen karın hışırtısıydı. Kalbim de gitgide hızlı atmaya başlamıştı. Evlerinin önüne geldiğimde hızlıca dış korkuluğu açtım ve odunluk kısmına doğru ilerledim. Evin arka tarafına geçmiştim. Telefonu çıkarıp mesaj attım. Geliyorum hemen diye cevapladı.

Evli bir kadınla gece yarısında evlerinin arkasında sadece sigara içmeyeceğimiz açıktı. Ama bu karda soğukta ne yapabilirdim onu da bilmiyordum. Heyecan korku şehvet adrenalin hepsi birbirine karışmış daha önce hiç yaşamadığım şekilde farklı hissediyordum. Biraz sonra hırkasına sarılmış, yarı bağlı çemberinde saçlarının çoğu gözüktüğü halde boynu açık, geniş kalçalarını saran ama alt kısmı giderek bollaşan bir etek ve çıplak ayaklarıyla ayakkabısının ökçesine basar halde yanıma geldi.

Açılmamış paketini ve yakması için kendi paketimden bir sigara uzattım. Çakmağımla sigarasını yaktığımda ikimizde titriyorduk. Yağan kara doğru dumanını üfleyip delilik bu dedim. Bu saatte bu evin arkasında seninle olmak delilik. Gözlerime baktı üşüyorum ben deyince ilkel bir dürtüymüş gibi kollarımın arasına aldım.

Sütyeni olmadığını o zaman fark ettim. Daha da sarıldım daha da içime koynuma soktum. Bir elimi boynuna dolayıp usulca boynundan gezdirip üzerindeki salaş switten içeri sokuverdim. Avcumu doldurmak değil taşıyordu. Uçlarını alıp gözlerinin içine baka baka parmaklarımın arasında ezdim. Gözlerimin içine bakan bu köylü güzeli önce gözlerini kapattı sonra dudaklarını uzattı. Uzanıp dudaklarına yapıştım ve elimdeki sigarayı da atıp sarabildiğim kadar bu iri cüsseyi kollarımın arasında sarmaya başladım. Kalçalarını yokladığımda ıhhh seninin gelmeesi keyifliydi ama buz gibi havada göğsünün tekini çıkarmak istediğimde çok soğuk burda olmaz dedi. “nerede olur fatma hanım” dediğin odunluğa geçelim yolu da gözetleriz kimse de görmez dediğinde. Üst katta yatan annesi ve 3 yaşındaki çocuğunun uyumasına aldırmadan odunluğa doğru yol aldık.

Odunluk yarısı tahtalarla kapatılmış nispeten korunaklı ama etrafın gözlenebildiği bir yerdi. Sevişmek için kaçamak için evin etrafındaki en uygun yer. Kocasıyla bu yeri bulmasından daha çok hakkında çıkan dedikodulardan olduğunu düşündüm.Diğerleriyle de burada siktirmişti kendini yangın Fatma. Hepsi doğruydu. 40 dklık muhabbet sonrası hiç tanımadığım bu köylü evli kadın birazdan önüme geniş kalçalarını serecek, ben de keyifle sikecektim.

Köylünün Efendisi 2

Fadime Teyzenin yanından ayrıldıktan sonra uysal ve sessiz adımlarla beni takip eden Fatma ile hastanenin otoparkındaki aracıma geldiğimizde elindeki poşetleri alıp bagaja koydum ve aynı anda arabaya bindik. Yanıma oturmamıştı, saygıdan diye yorumlasam da özgüvenli bir şekilde yanıma otursaydın ya Fatma Abla kendimi özel şoförün gibi hissettim böyle sen arkaya geçince deyip güldüm.
O da tebessüm ederek hocam otururum tabi de küçük yer hemen dedikodu yaparlar, dedikoduyu severler artık tanımışsındır sen de deyince kendini korumak için yaptığını anladım.

Müziğin sesini bir tık kısıp eee Fatma Abla sen kimlerdensin, hiç görmedim ben seni yukarı mahallede mi oturuyon deyince yok hocam ben köyün girişindeyim. Hasan var ya xxxx oğullarından onun eşiyim. Çocuktan çok fazla gelemiyorum köye çok huysuz annem geldi de bıraktım yoksa buraya da gelemezdim deyince ahmet abinin bahsettiği Yangın yeri olan Hasan’ın eşinin bu olduğunu anladım. Hasan abi nerelerde yine çalışmaya mı gitti diye sorduğumda köyde durup ne yapsın hocam iş yok güç yok sürekli senin yanına gitmek istiyor, sende bi oyun mu varmış neymiş onu oynamak istermiş, çocuk gibi zaten deyince güldüm.

Ama senin gibi eşi bir de çocuğu var koca adamdan çocuk gibi bahsetme abla deyince. Aklı da yüreği de öyle valla hocam. Kendi gider bizi bırakır buralarda yaşlı anam gelmese pazara bile gidemiyorum. Zaten niye geldim bu dağın başına onu da bilmiyorum ya deyince niye zorla mı geldin kaçırdı mı yoksa seni hasan abi deyip bastım kahkahayı. anlatmaya başladı.

Abi ben şu ilçeden geldim. Orda nişanlıydım nişanlım da nişanı kendi başına atınca orda kalmak istemedim. Ondan uzaklaştım kendi memleketimden, görücü usulü iki sefer geldiler beni gelin ettiler ama böyle dağ başında tek başıma kalacağımı bilseydim tövbe gelmezdim diye hayırlısı be abla evin var çocuğun var, hasan abi de biriktirir yarın birgün ne olacağını bilemezsiniz deyip iç çektim. Heyecandan sigara içmeyi bile unuttuğumu fark edip sigara yakmak için hareketlendim. Nezaketen abla sigara yakacam mahsuru var mı dediğinde valla bana da bi tane verirsen hiçbir mahsuru yok dediğinde Fatma Ablanında sigara içtiğini anlayıp ona da bir tane uzattım.

Sigaraları içerken ikimizde rahatlamıştık, sen ne zaman evleniyorsun hocam, buralardan evlenmezsin okumuş istersin kendin gibi deyince abla valla okumuşu cahili yok insanı var bu zamanda deyip klasik bir cevap verip geçiştirmiştim. Arada aynadan bakıyor göz göze geliyor az kaldı köye deyip yola devam ediyordum. Aklıma su istemek geldi. Abla koltuğun arkasında su şişesi olacaktı versene yandım valla deyip güldüm. Dur açayım şimdi dökersin iki işi bir arada yaparken deyince bastım kahkahayı. “ aynı anda kaç iş yaptığımı bilsen şaşarsın” dedim imalı bir şekilde. Bak sen şu hocaya deyip şuh bir şekilde karşılık verince hakkında söylenilenlerin gerçek olabileceğine ilk kez o an kanaat getirdim. Suyu aldıktan sonra içip ona verirken bilerek elinden tuttum ve hafif aralıklı bıraktığım kapaktan suyu sızdırıverdim. Üzerindeki kaban ve benim kolum ıslandı. Sen daha tutmayı bilmiyorsun Fatma hanım o nasıl olacak deyince çemberinin ucuyla göğsünü gere gere silerken şöyle söylendi. “şişe benim elimde olsaydı bir damlası bile dökülmezdi sen acemisin ya ondan döküldü”

Yutkundum, iyi ki evlisin kocan var tecrübelisin ama benim neler yapabileceğimi bilmediğin için böyle konuşması kolay Fatma hanım dedim.
Yeğenim var istersen aranızı yapayım, sen de evlen o zaman nasıl olduğunu ondan kolayca öğrenirim deyince bu sefer ben sen nasıl olduğumu öğreneceksin diye ben tanımadığım biriyle evleneyim yani öyle mi deyip zıtlaştım. İkimizde sustuk. Çok az bi zaman kalmıştı.

Evleri köyün merkezine 300 metre uzaklıkta hafiften bir tepenin başındaki yolun kenarındaydı. Evlerinin önüne geldiğimde ikimizde ses çıkarmadan bagaja doğru yöneldik. Bagajdaki poşetleri eline verirken yanıma otursaydın ben sana bu 40 dakikada çok şey öğretirdim fatma ablacımmm diye uzattım. Fatma ise getirdiğim için teşekkür edip yanımdan ayrılırken birden arkasını döndü ve başka sefere öğrenirim hocammm diye bu sefer o uzatarak karşılık vermişti. Telefonunu bile almamıştım, kendime kıza kıza lojmana gelmiş, akşam için birkaç yapmaya başlamıştım ki kar atıştırmaya başladı. Biraz oyun intenet vs derken telefonumda 23.37’de atılmış Ayşegül gül isimli birinden hocammm diye bir mesaj isteği olduğunu görmüştüm.

Köylünün Efendisi

Şair Özel şöyle der bir şiirinde
“Her şey ben yaşarken oldu bunu bilsin insanlar”

Her şey doğu görevim bittikten sonra ailemin zorlamasıyla Samsun’da köyümüze yakın bir köye tayinimi istememle başladı. 23 yaşında idealist köy çocuklarının Anadolu insanının temizliğine saflığına inanan biriydim. 5 yılda bu öyle bir değişti ki anlatması zor.

Köy dediğinizde aklınıza ne geliyorsa öyle bir yerde. Köyün merkezi etrafına 3-5 evle dağılmış topluluklar. Herkesin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. İlçe merkezinin nüfusu 30 bin ama köyün nüfüsu ilçenin en küçük köylerinden 400. Yazları biraz coşar kalabalıklaşır ben de yakın köyüme gider orda bağ bahçe işlerine aileme yardım ederdim.

Babam da annem de aynı köyden. Ailenin tek erkek oğlu babam olunca miras olarak kalan yerler inanılmaz büyüklükte. Devlet memuru olmasam da olur ama yine de garantili iş, halim vaktim yerinde. İlk atandığım al sözde maaşımla jeep i nasıl alacaktım öbür türlü. Ama görev yaptığım yer o kadar merkeze uzak ki her gün yaz kış gelip gitmek imkansız gibi bir şey. Ben de görev yaptığım lojmanın tadilatını yaptırıp bekar evi gibi dayayıp döşeyip playstation’a kadar doldurup köyde kalmaya başladım.

Köylü mileti biraz kurnaz takılmaya çalışır. Akşam saatlerinde evlerde canı sıkılan yavaştan yanıma tüymeye başlamıştı. Çay sınırsız, ev sıcak, oyun vs derken eve gelen giden bitmiyordu. Bazen telefonu ve ışıkları kapatsam da araba mıh gibi lojmanın önünde kaldığından ve gidecek bir yer dahi olmadığını bildiklerinden cama, kapıya vurarak zorla misafir ettiriyorlardı kendilerini.

Bir seferde gelen ahmet abiye şöyle dedim. “sizin yüzünüzden eve bir kadın bile çağıramıyorum aq iyice kahve bellediniz burayı” ahmet abi de gülüp ne oldu hoca yoksa hasanın karıyı mı çağıracaktın bu kış kıyamette kim gelir dışardan buraya değinde hasanı da karısını da ilk defa duymuş oldum.

Hasan köy merkezinde oturan bi abiydi, yeni evlenmiş çocukları 3-4 yaşındaydı. Eşini daha önce hiç görmemiştim. Bu hasan yazları köyde çalışır hava soğuğunca köyde yapılacak iş kalmayınca istanbul’a antalyaya inşaatlarda çalışmak üzere gider eşi de yalnız kalırmış köyde tek başına. Muhtarla adı çıkmış, azalardan biriyle de adı çıkmış, yangın yeriymiş hasanın karısı dediğine göre ahmet abinin. Ben görev yaptığım yerde böyle şeyler sevmem abi, parası neyse veririm samsun merkezden getiririm gerekirse deyip kestirip atmıştım.

Aradan zaman geçtikçe köye de köylülere de gerçekten alışmış ve kaynaşmıştık. Zaten soyadımın etkisi, ailemin bilinirliği, zenginliği kimseyi cephe almamı gerektirmiyor, herkes saygılı seviyeli bir şekilde konuşup işimizi yapıyorduk. Ne olduysa köyde tek yaşayan Fadime Teyzenin ağaçtan düşüp belini kırmasıyla oldu. Kimi kimsesi yoktu. Çocuklarının biri almanya’da biri ise hayırsız çıkmıştı. İş çıkışına yakın hemen haber verdiler, zor ve sapa bi bahçenin kenarına kadar aracımla gidip bindirdik köyden 2-3 kişi, sonra da doğru ilçe merkezine hastaneye. Köylünün bu yardımına da hızır gibi yetişmem iyice adımın evlerde konuşulmasına yetmişti. Fadime Teyze’yi 15 gün hastanede yatırdılar köyden kadınlar ara ara gelip refakatçi olarak yanında kalıyor ben de arada ihtiyaçlarını sormak için yanına uğruyor, hayırdır sevaptır diye eksikliklerini görüyordum. Emine Abla kalacaktı son günlerde yanına. Yine bir gün yanına uğradığımda hocam bizim fatma’da köy arabasını kaçırmış yanıma gelecek diye onu da götürüver köye gideceksen demişti. İyi teyze gelsin dediğimde bir on dakika sonra pazardan aldığı birkaç torba ile devasa bir kadın yanımıza peyda olmuştu. Fatma 170’den kesinlikle fazla ama kilosu da 90-100 arasında biriydi. Büyük kalçaları, büyük göğüslerinin yanı sıra yüzü esmer ama dünyalar güzeli bir masumiyeti vardı. Bu iriliğin yanısıra bu güzellik hafiften içimi titretmedi desem yeridir. Kimdi neydi, kimin karısı kimin yengesiydi bilgim yoktu ama köye dönüşte elbet öğrenecektim. Bu kadında beni çeken acayip bir enerji, henüz belki de kendisinin bile farkında olmadığı bir dişilik vardı.

Öğrenecektim elbette yolumuz40 dkdan fazla sürecekti.