Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Köylünün Efendisi 11

Toplantı günü bilgisayardan resmi yazıyla gelen sunumu hazırlamış, ekrana yansıtmıştım. Önce teyzeler geldi sonra genç kadınlar teker teker toplantı yapacağımız köyün kahvesine gelmeye başladı. Sayı yeter olunca toplantıya başladım. Şık giyinmiş, takım elbisem kravatım gömleğim pırıl pırıldı. Toplantı sonrası genel olarak soruları almaya başladığımda gözlerinin içine baka baka soruları samimiyetle cevaplamıştım. Fatma ve Suzan’da gelmişti. Soru falan sormamışlar ama hayranlıkla izledikleri belli oluyordu. Biri daha gözüme ilişmişti, adını sonradan öğreneceğim bu maviş gözlü kadın bir suç işler gibi bakıyordu bana, göz göze geldiğimizde hafif tebessüm ediyor, dudaklarının kenarındaki kıvrımdan bu göz göze gelişlerden aldığı keyifi anlayabiliyordum. İmza listesi hazırlamak için en başta oturandan başlayıp isimleri yazdığımda adının yasemin olduğu, soyadından da ise aşağı mahallede oturan halim abilerin gelini olabileceğini düşünmüştüm. Ama halim abiler bildiğim kadarıyla gelinleriyle de değil tek yaşıyordu. Sarı benizli, güler yüzlü, mavi gözlü bu kadının kim olduğunu toplantıdan sonra öğrenecektim.

Toplantı esnasında bir şey daha dikkatimi çekmişti, Suzan yanında duran kadınla ara ara fısıldaşıyor, arada dirsek atar gibi yanındaki kadını ittiriyordu. Listeye bakılırsa adı ayşe olmalıydı. Köyün erkeklerinin hepsini neredeyse biliyorum ama kadınlardan bilmediğim çok isim vardı. Daha fazla uzatmadan gerekli bilgileri verip topluluğun bir iki fotoğrafını çektim izinlerini isteyip ve toplantıyı bitirdim.

Toplantı sonrası millet dağılırken yasemin geride kalmıştı. Bilerek mi kaldı diye düşünürken hocamm tanımadınız okul arkadaşınızı deyince kafamı kaldırdım. Hocam birlikte aynı okulda okuduk, şu sınıftan yasemin şu ben, tanımadınız mı 2-3 ay hatta sizin mahalledeki okul grubuyla birlikte okula gitmiştik deyince, sarı saçlı, sessiz sakin bir kız olan yaseminin çocukluk günleri aklıma geliverdi.

Ya ben tanıyacak gibi oldum ama çıkaramıyordum bi türlü, ne yapıyorsun hayırdır, sen buraya mı taşındın yoksa dediğimde,
Hocam bir müddet kayınvalidemin yanında kalacağım eşim arabistana çalışmaya gitti. Tek başına şehirde kalmaktansa burda bizimkilere hem de yakın olurum arada gelir giderim diye kaldım. Çok sevindim, allah kavuştursun, ben de burda görev yapıyorum işte, arada ben de köye gidip geliyorum dediğimde o da duydum hocam ondan geldim yoksa biz şehirde çoktan aldık bu eğitimleri, ama güzel anlattınız tebrik ederim deyince teşekkür ettim ve bir ihtiyacın olursa haber ver dedim. Yanlış anlamadı ama olur tabi haberleşiriz hocam iyi günler deyip o da toplantı yerini terk etti.

Dışarı çıkıp ahaliyle bir iki kelam edip lojmana doğru koyuldum. Mezarlık yanından geçerken suzan abla hocam bekler misiniz bir şey diyecektik dediğinde döndüm ve biraz önce yanında olan ayşe’nin ondan bir iki adım geride bana doğru geldiklerini gördüm. Dondum suzan abla hızlan dediğimde biz senin gibi genç değiliz hocam diyor ama altta yatan imayı belki de sadece ikimiz anlıyorduk.

Bu ayşe deyip iki adım geride duran kadını gösterdi. Memiklerin kızı, kocası bunu dövmüş, annesinin evine bırakmış eli yüzü anca toparladı. Ne yapması gerekir boşanmak için sana bir soralım dedik. Okumuş adamsın her dertten anlarsın diye ekledi yine. Ayaküstü uzun konular ablalar bu mevzular, kusur kimde, anlaşmalı mı çekişmeli mi, çocuk var mı velayetleri, evlilikte mal paylaşımı bunlar ayrıtnılı konular, bir avukatla görüşmesinde fayda var, ayak üstü ben ne desem yetersiz kalır, üzüldüm ama hayrlısı olsun bir avukatla konuşman en iyisi dediğimde,

Ayşe boşanırsam kimsenin yüzüne bakamam, az naza çekeyim mecbur gidecem ama hırsımdan da duramıyorum deyip koşar adım bizi geçti.

Biraz sonra derdinin başka olduğunu anlayacaktm, suzanın anlattıkları sayesinde….

(Devam edecek)

Sorumluluk Sınavı – 3

Okula gitmek için yataktan kalkarken içimde bir isteksizlik yoktu bugün , hatta heyecanlıydım. İki tane taş gibi hocayla birlikte olmuştum , içim kıpır kıpır ediyordu düşündükçe. Hazırlanıp çantamı sırtıma takmadan , elimde sağa sola sallandırarak okul yolunu yürüdüm.

Sınıfta evden getirdiğim , arasına nutellanın çakma ucuz versiyonundan sürülmüş ekmeği yiyordum ; ilk dersimizde Edebiyattı. Ece Hoca ona çok yakışan siyah kombiniyle gelmişti.

Onu cesurca süzebiliyordum artık , herkes yazı yazmaya odaklanırken bana ufak bir göz kırpmıştı. Dersten sıkıldım ve Ece Hocayla malum olayı yaşamış olduğumdan bana izin verebileceğini düşündüğüm için öğretmen masasına doğru yürüdüm. Hocanın kulağına eğilip “Hocam beni bir tuvalete salıverseniz , çok sıkıştım harbiden” dedim. Bir elimi yüzümü yıkar , koridorda boş boş dolanıp gelirim diye düşünüyordum kendi kafamdan. Biraz ısrar ettikten sonra kırmadı beni , yavaş adımlarla tuvalete giderken öğretmenler odasının önünden geçiyordum. İçeride hademe abla masadaki çay bardağını alıp çıkarken , Aysel Hocamda dolabından sınıfı için test alıyordu. Hademe abla çıkarken kapının arkasına gizlendim , şansıma beni görmedi. Aysel Hocada çıkarken “Böö” diye korkuttum onu , elindeki testleri yere düşürmüştü. Şaşkın ve bir o kadarda sinirli ses tonuyla “Nabıyorsun Cafer” diye yükseldi. “İyidir hocam sen nabıyorsun” diye şakaya vurdum. Daha çok sinirlendi ve elini hafiften kaldırıp “Ne işin var burda” dedi , “Yav seni görmeye geldim kötü mü ettim” diye yanıtladım. “Böyle saçma sapan şakalar yapma bir daha” derken Okulumuzun diktatörü Müdüre Sema Hanım’ın topuklularının sesi koridorda yankılanmaya başladı , ikimizde hemen toparlandık ve Aysel Hoca yerden testleri alıp bana sanki okulla ilgili bir şey diyormuş gibi yaptı. Yürümeye başladık ve matematikle ilgili anlamadığım sikimsonik şeyler anlatıyordu.

Müdüre Sema yanımızdan geçerken çok ses etmedi , işi vardı büyük ihtimal. Yanımızdan geçtikten sonra arkamı dönüp o kumaş pantolondan kurtulmak istermiş gibi devasa götünü sözmeye başladım:

(1.55-58 boylarında , memeleri hafiften ufak ; götü biraz daha derli toplu kadındı. 40 yaşlarına dayanmıştı. Üzerinde kırmızı üst , siyah kumaş pantolon vardı. Saçları siyahtı ve esmer tenliydi.)

Aysel Hoca kıskanmış olacak ki bana bir tokat atıp “Yetmiyor muyuz biz sana?” dedi , “Yok hocam gözüm kaydı” desemde kulağımdan çekti. Onu sınıfına uğurladıktan sonra koridorda biraz daha boş boş dolanmaya başladım. Ancak bu it Sema sürekli dolaşıyordu , topuklularının sesi üst kattan buraya doğru geliyordu. Beni boş boş dolaşırken görürse laf ederdi , o yüzden mecburi olarak sınıfıma geri döndüm.

Yok bilmemne şairi , bilmemne edebiyatı çok kafamı şişiriyordu. Bu sebepten ötürü kafamı sıraya koyup temiz bir uykuya daldım. İt oğlu it sıra arkadaşımın şakalarını umursamamaya çalışmada beceremeyip her seferinde bununla dalaştım. Onun dışında keyfimi bozabilecek sinek ve sıcaktan başka bir problemim yoktu. Okul genel olarak boş geçti , son tenefüste Ece Hoca koridorda beni yakalayıp kulağıma doğru “2 sokak ötede boş bir arazi var orada bekle bizi ama kimseye çaktırma oraya gittiğini” dedi. Ne için olduğunu çok detaylı soramadım ama büyük ihtimal s2şecektik başka neden olsun ki amk. Zil çaldıktan sonra ortalığın biraz sakinleşmesini bekledikten sonra o boş araziye doğru gittim , burdan gerisinde pek yerleşim yoktu buralar kimseye ait değildi sanırsam. 10 dakika oldu – 20 dakika oldu gelen giden yok , en sonunda Audi A3 Sedan araç yanaştı ; şoför koltuğunda Aysel Hoca , yanında da Ece Hoca vardı ve açık camdan bana doğru “gel , gel” diye işaret yapıyorlardı. Oturduğum yerden dolayı toprak olmuş götümü silkeledikten sonra araca doğru koştum. Arka tarafa geçip ufaktan “nasılsın , iyiyim” muhabbetine falan geçtik. “Aysel’in evde film izleyelim dedik bu akşam , seni de davet etmek istedik” dedi Ece Hoca , “Çok iyi etmişsiniz hocam” dedim. Bunlar şakalaşıp kah kah kih kih gülüşürken en sonunda hoca hanımın evine vardık.

Yatağının karşısında tv ünitesi vardı , ben sıcaktan ötürü üstümü altımı falan çıkarıp boxerla uzandım yatağa. Bunlarda mutfakta sütyen külotla cıbıl cıbıl mısır patlatarak muhabbet ediyordu. “Sen film seç , geliyoruz biz” dedi Aysel Hoca. Okulda uyumam yetmezmiş gibi film seçerken üstüme bir ağırlık çöktü uykuya daldım.

Gözlerimi hafif araladığımda bunlar kapıdan içeri yeni girmişti , “Ayyy uyuya kalmış kıyamam” dedi Ece Hoca ve iki tarafıma uzandılar. Koluma girdiler ellerinde mısırlar , hem yiyorlar hem bana yediriyorlar. Rastgele seçtiğim bir amerikan gençlik filmini izliyorduk derken bunların elleri rahat durmamaya başladı. İkiside çavuşumu elleriyle kavrayıp aynı zamanda el ele tutuşuyordu. Aysel boynumu emcüklerken , Ece de kulağıma öpücükler konduruyordu…

Not : Yazım hataları olabilir yorgunum sonra düzeltirim , beğenmediyseniz down çakın boşuna yazmayayım.

Üni’de birtakım olaylar 11. bölüm (2. dönem)

Geçen ay gittiğimiz kampta, Zülal ile yaşadığımız cinsellikten sonra bağımız biraz daha güçlenmişti. Giderek ona daha çok bağlanmıştım. Onunla ne kadar duygusal bağ kurarsam, onu kaybedeceğimi biliyordum. En azından ona bu halimi hissettirmeden, sert çocuk karakterimi bozmamam lazımdı. Diğer yandan ona sadakatim artmıştı, istesem başka kadınlarla birlikte olsam ruhu bile duymazdı. Ama bunu yapabilir miydim emin değildim. Sanırım sebebi ona baya aşık olmuştum.

Yine okula gidip gelirken ders çıkışında koridorda Özlem hoca odasına çağırdı; “sana bu dönem gördüğünüz dersimle alakalı bir görev vereceğim” dedi.

Şaşırmıştım bu sene diğer öğrencilerle iletişimden farksız bir şekilde muhabbetimiz olmuştu Özlem hocayla. Arada anlık bakışlarından bir şeyler seziyordum gerçi. Uzun zaman sonra odasında ilk defa görüşecektik, geçen seneki onunla flört çabalarımdan sonra bu defa onun beni odasına çağırması ilginçti.

Odasına geçtiğimde otur Deniz’ciğim diyerek önündeki sandalyeyi gösterdi.

-Seni çağırmamın sebebi; sınıf için yeni ders notu çıkarmanı istiyorum. Kullandığımız not atık eskidi. Sizin mühendislik derslerinizin daha güncel hallerine göre teknik İngilizce dersini de daha güncel tutmak istiyorum. Slaytı da ders notuna uygun şekilde yeniden yaparsın. Benim için yapar mısın bu görevi?

-Tabi Özlem hocam, memnuniyetle yaparım evet.

“Güzel. Sana gerekli dokümanları mail olarak atarım.” Bunu dedikten sonra bana manalı bir bakış attı. “Kız arkadaşın geçen yaşadığımız şeyden bahsetmiştir. Ne düşünüyorsun?” Ciddiyeti azalmıştı, saçıyla oynuyordu.

Üzerine çok düşünmedim hocam. Onun memnun olduğunu gördükçe benim için sorun yok.

Kalkıp kapının kilidini çevirerek kilitleyip tekrar masasına oturdu.

-Şimdi hocan mı oldum Deniz. Şuan sınıfta değiliz. O yaşadığımız şeyden sonra, istediğini aldıktan sonra, kestirip atıyor musun beni piç herif!

Donup kalmıştım. Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak konuşmaya başladım.

-Evet rüyalarımda bile sizi görüyordum, sizi çok arzuladım, mükemmel bir kadınsınız. Yaptığımız şeyden dolayı pişman değilim fakat son zamanlarda Zülal’e daha çok bağlandım. Şuan kafam çok karışık. Ona çok aşığım.

“Özür dilerim. Ama bizi soktuğun durumda birşey olmamış gibi geri çekilemezsin.” alçak olan ses tonunu biraz daha kısarak.. “Kız arkadaşını altıma yatırdın, cesurca evime geldin, bana uzun zamandan sonra kadınlığımı hissettirdin. Şuan bile bunları söylemek o kadar zor ki.”

“Seni hala çok arzuluyorum” diyebildim.

Masasından kalkarak ayakta bir süre dolaştı. “Belki de bu konuyu hiç açmamalıydım.” dedi.

Kalkarak yanında gidip gözlerine baktım. “Evet Özlem sonuçta yetişkin insanlarız. Seninle beraber olmak benim için oldukça keyifli. Fakat benden asla duygusal veya ciddi birşey bekleme. Yaşadığımız şey bizim için bir eğlence olabilir sadece. Aksi halde ilişkimin mahvolmasını istemiyorum. Bunu dürüstçe söylüyorum sana.“

-Senden öyle bir beklentim yok Deniz. Birşeyler yaşandığında kötü hissediyorsan yapmak istememeni anlarım.

Uzanarak onu dudağından öptüm ve geri çekildim. Tepkisini merak ediyordum.

Tekrar beni tutup kendine çekti, delice öpüşmeye başladık. Kırmızı rujuna aldırmadan dudaklarımızı emiyor, arada dillerimizi yakalıyor doyumsuzca yiyişiyorduk. Elimi beyaz gömleğinin düğmelerine atarak, gerdanındaki birkaç düğmeyi çözdüm. Derinleşen nefesiyle kısık bir sesle “burada olmaz Deniz, benim eve gidelim” diyebildi. “Sen şimdi çık.. bir taksiye atla gel” dedi. “Şunu da al, dudağın için” diyerek bir ıslak mendil uzattı.

İçimdeki aşırı heyecan duygusuyla bölümden çıktım. Zülal mesaj atmıştı. Ona bugün bir işim olduğunu söyleyerek yarın görüşeceğimizi yazdım. Hızlı adımlarla üniversite kapısına yürürken aklımda pis bir düşünce vardı. Telefonumdan numarayı bularak aradım. “kanka nerdesin.. tamam seni bir yere çağıracağım. Yalnız duşunu al gel, sikiş var.” dedim.

“Yo gayet ciddiyim. Özlem var ya, onun evine gidiyorum. Geçen gün sana bahsettiğim ihtimal gerçekleşti. Yapmaya karar verdim senin de katılmanı istiyorum.. olum bir seferlik kaçamak sadece. Bir daha ömrün boyunca eline geçmez.. Sen bilirsin kanka karar verir de gelirsen beni çaldır.. Ne bileyim bir bahane uydur asla şüphe bırakmadan.”

Üniversitenin girişinin önüne geldim, ana caddede taksi çevirmeye koyuldum.

Özlemin evinin önüne gelmiştim. Arabası buradaydı. İçeri girerek büyük bir heyecanla zili çaldım. Ilginç bir şekilde Zülal’i aldatıyor gibi hissediyordum, halbuki onunla üstü kapalı konuşmamızda buna razı olmuş bir süre bu konuyu kurcalamıyorduk. İçimde vicdan yapmıştım ama vahşi maskülen tarafım da diğer yandan beni kamçılıyordu.

Bir süre bekledikten sonra kapı açıldı. Üzerinde gri renk bir bornozla özlem kapıdaydı.

İçeri girdiğimde saçımı kurutup hemen geliyorum dedi. Odasına döndü içeri girdiğinde, arkasından gitmiştim. Aniden üstünden çektiğim gibi bornozu açtım. Çıplak harika vücudu karşımdaydı. Dolgun göğüsleri ve önünde irice pembe meme uçları harikaydı. Özellikle sütun gibi bacakları kusursuzdu. Onu hayranlıkla izlerken “seni tertemiz bulmuşum her santimetrekareni yalamak istiyorum.” dedim.

Tuttuğum gibi yatağa doğru atarak üstümdekini çıkarıp attım ve ona ayaklarından yukarı doğru dudağımı tenine dayayarak, vücudunda gezmeye başladım. Üst bacağını sağından solundan dudağımla somuruyor diğerine geçiyordum. Biraz daha yukarı çıkarak yarığına geldim ona bir öpücük kondurup seninle daha sonra ilgileneceğim dedim. Nefesi derinleşmiş özlem kıkırdadı. Göbeğinde gezintiye başladım. Ellerimle göğüsleriyle oynarken bedeninde heryerini somuruyor onu iyice delirtiyordum. Biraz daha yukarı çıkarak kollarını tutup yukarı birleştirdim. Koltuk altı pürüzsüz harika görünüyordu. Sağ koltukaltına eğilerek emmeye dudağımı gezdirmeye başladım. Biraz gıdıklanmış fakat hoşuna gitmişti. Sol elimle memesinin ucunu çekiştiriyordum. Sağ koltuk altınada bir süre daha öpücüklerime devam ettim. Zevkten inleyen özlem elini amına götürmüş onunla oynuyordu. Kolunu çekerek yukarı kaldırdım tekrar. Ben varken oraya dokunman yasak Özlem” dedim. Göğüslerine dudağımı gezdirmeye başladım.

Bir süre tüm vücudunu yaladım öptüm artık sabrı kalmamış çıkar şu pantolonunu diyordu.

“Dildonuz yetmiyormuş değil mi, biraz sabret çıkartıcam” dedim. Boynuna yönelerek emerken elimi amına götürüp okşamaya başladım. Derin iniltileri beni iyice azdırmıştı.

Boynunu emerken telefonum titredi. Bingo! tam zamanındaydı. Bugün yeni birini aramızda istiyorum. dedim. “Bu kez kimi?” diye sordu inlerken.

-Serdar.

Üni’de birtakım olaylar 10. bölüm (2. dönem)

Yeni üniversite dönemi başlayalı 2 ay olmuştu. Dersler ve okul dışında takıldığımız kafeler yine bizim için rutin haline gelmişti. Bir gün evde kızlarla oturmuş film izlerken, Serdar “farklı birşey yapalım mı?” dedi.

“Aklında ne var kanka? ” diye sordum. “Kampa gidelim, burada terkedilmiş bir köy var takılırız orada. Güzel bir tam kamp yapmalık ortam var orada.” Hoşuma gitmişti bu fikir Zülal’e dönerek “Sen ne dersin Zülalim değişiklik olur bize?” dedim.

Biraz gönülsüz tavırla “sen bilirsin aşkım. Ama cinli köylerden olmasın ben korkarım” dedi. Serdar gülerek “yalan söylüyorlar inanmayın öyle şeylere” dedi. “Yani cinli köy mü diyorlar oraya da. İyiymiş kanka gidelim, ne hikmetse bize denk gelmiyor şu cinler ifritler” dedim gülerek. Kızlar kararsız gibiydiler, diğer taraftan farklı heyecanlar farklı heyecanlar aradığımız için bu kamp fikri hepimize cazip geliyordu. “Ece düşünüyorsun?” dedim. “Ben kampa bayılırım. Serdarla ortak noktalarımızdan biri, bence güzel olur aslında” dedi. İçimizde çekimser kalan Zülal’i ikna etmek uzun sürmemişti. Birilerini ikna konusunda elime kimse su dökemezdi.

Hazırlığımızı yaparak Serdar’ın arabaya tüm malzemelerimizi koyduk. Cumartesi sabah erken yola çıkacak bir gece kalıp pazar günü dönecektik. Serdarla rotamızı planlıyor, diğer yandan pişireceğimiz yemekleri kızlarla kararlaştırıyorduk.

Sabah erkenden yola çıktık, bir saatlik yolumuz vardı. Doğası ormanı bol olan şehri görünce Serdar’a dönerek, “ne güzel yaptık çok güzel gezilecek yerler var memlekette kanka” dedim. “Evet buralar öyledir ben size daha nereler gösteririm hayran kalırsınız. Şimdi gittiğimiz yerde çok sessiz sakin doğanın içinde. Dere yanında temiz su sıkıntımız da olmayacak” diyerek bize överek anlatıyordu.

Gerçekten suyun aktığı orman gibi bir yere geldik. Uygun bir zemin kararlaştırarak çadırlarımızı kurmaya başladık. Çadırlarımıza yerleşirken ufak ufak Zülal ile oynaşıyordum. Orman havasında yüzüne kan gelmiş, taytının içinde bacakları ayrı bir seksi görünmüştü gözüme. “Ya dur yapma Deniz bari geceye kadar sabret. Dur şimdi duyacaklar” diyordu. Kendimi zor zapt ederek geceyi beklemeye razı olmuştum. Zaten yemek ile uğraşacaktık çok ters zamanda azmıştım.

Etlerimizi pişirmiş afiyetle yedikten sonra, kamp sandalyelerimizde oturup sohbet ederken Serdar, “şu köye gidelim yavaştan, çok güzel taş evler var bahsettiğim gibi, çok uzak değil şu yukarı tarafta” dedi. Kızlar bir cesaretle “evet madem buraya kadar geldik gidelim” dediler. Hazırlanırken bizim çadıra geçip sırt çantama birkaç malzeme alarak çıktım. Diğerleri de hazırdı hep birlikte dereyi takip ederek köye doğru yürümeye başladık. Serdar köyle alakalı hikayeler anlatıyor, bizi korkutmaya çalışıyordu. Biraz monoton geçen günlerimizde korku ve adrenalin iyi geliyordu.

Meşhur köye nihayet gelmiştik. 15-20 tane kadar iki katlı taş evlerden oluşan ufak bir köydü.

Evleri biraz gezdikten sonra beğendiğimiz bir tanesine girdik. Evin içinde bir giriş bölümü etrafında odalar vardı. Salon olan odaya geldiğimizde biraz büyük bir oda bizi karşıladı. İşlenmiş ahşap döşemeleri, dışarıya bakan geniş pencereleri vardı. Ev terkedilmişti fakat bazı eşyalar olduğu gibi bırakılmıştı. Odanın ortasında bir sehpa vardı. Etrafı incelerken vakit ikindi olduğu için hava aydınlıktı henüz.

Birkaç tane mum buldum, onları yakarak loş bir ortam yarattım. Çantamdan bir tane votka çıkardım. Bizimkiler şaşırmıştı Serdar “kanka o nereden çıktı. Nereden aklına geldi o öyle.” dedi. “Kamp alanında açacaktım ama böyle güzel otantik bir ev bulmuşuz biraz keyif yapalım.” dedim gülümseyerek.

Odalardan bulduğumuz sandalyeleri silerek dizdik. Sehpayı da silip üzerine çıkardığım bardakları yerleştirerek herkese pay ettim. İçerken Serdar köydeki olaylardan bahsediyordu. Klasik Anadolu’daki efsanelerdi fakat insanı içine çekiyor merak duygusunu cezbediyordu.

Bu arada mutfaktan bir pencere sesi geldi hepimiz irkildik. “Sakin millet, ben bakıp geleyim” diyerek mutfağa gidip kontrol ettim. Rüzgardan pencere hareket ediyordu. Dönerek durumu söyledim.

İçkileri yudumlarken gevşemiş hafif çakır keyif olmuştuk bile. Ece “arkadaşlar benim tuvalete gitmem lazım” dedi. Birbirimize baktık evin tuvaleti oldukça kötü durumdaydı. Serdar “şurada cami olacaktı oraya gidelim” dedi. “Kanka ikiniz gidin, biz bekleriz sizi burada” dedim. Çaktırmadan göz kırmıştım bu arada. Serdar bozuntuya vermeden tamam dedi, çıkıp gittiler. Ben yanında Zülal’in bacaklarına elimi atıyor onu tahrik etmeye çalışıyordum. Bana bakıyor o da benim kışkırtmamla azmaya başlamıştı.

Kalkıp yanına gederek başına doğru eğilip dudağına yumuldum. Alkol kokusu ikimizi de kendimizden geçirmişti. Her zaman ayarında içmeyi bildiğimiz için kendimizdeydik, vücudumuz gevşemiş içimize bir enerji gelmişti. Onu tuttuğum gibi orta sehpaya oturtup üstündekileri soymaya başladım. Sehpa oldukça kalın gövdeli sağlam bir şeydi. Zülal üstüne oturmuş ayağını iki yana açmış, taytı üzerinden amını okşuyordu. Ben ise soymaya başladığım üst tarafında onu öpüyor sutyenini çözüyordum. Üstümdekileri çıkarmaya başladım. O sırada Zülal beni izliyor bir yandan ufak inlemelerle kendiyle oynuyordu. Pantolonumu tam çıkarmamıştım, sadece biraz sıyırıp benim ufaklığı çıkarmıştım. Oturduğu sehpada önüne dizim üstü oturarak taytını sıyırıp indirdim. Elimi ıslatarak vajinasına parmağımı sokup onu uyarmaya başladım, bu arada tam karşımda olan göğüslerinde dudaklarımı gezdiriyor ucuna dil atıp, iştahla yalıyordum. Ufak ufak iniltiler zevkten sesler çıkardıkça daha tahrik oldum ve dizimin üstünde doğrularak sikimi tuttum, amına yerleştirerek penetrasyona başlamıştım. Hızlı hızlı gidip geliyor başını kaldıran Zülal’in boynunun etrafını emiyordum.

Odanın loş mum ışığında ortam oldukça sessizdi. Bu sessizliği bozan bizim derin ve hızlı nefes alışverişlerimizdi. Zülal’i sertçe sikmeye başladıkça, kasıklarım onun vücuduna çarpıyor, şapırtı sesleriyle seksimizin dozu son noktasına çıkıyordu.

İçinden çıkarak “ağzına gelmek istiyorum hayatım” dedim. Ayağı kalkarak ağzına verdim ve yavaşça sokup çıkarmaya başladım. Ben durarak bir süre onun sakso çekişini izledim. Saçıyla oynayarak kafamı kaldırıp, gözümü kapatıyor, zevkten uçuyordum. Geliyorum bitanem dedim o hala iştahla muameleye devam etti. Başıyla ileri geri giderek, şapur şupur seslerle sakso çekerken bir eliyle testislerimin altına bastırdı, bu biraz işi uzatsa da sonunda haykırarak ağzına boşalmaya başladım. Gidip sandalyeye oturduğumda karşımda Zülal, midesinde alkolün üstüne yuttuğu spermin etkisiyle kusmaya başladı. Biraz kendine geldiğinde yanına giderek yüzünü, ağzını temizledim. Ona artık iyice aşık olmuştum. “Seni seviyorum Zülal” dedim sadece. Bana bakarak “bunu daha önce söylememiştin Deniz” dedi. “Sanırım kafam güzel sen yine şımarma” dedim sırıtıp dudağına bir öpücük kondurarak.

Odanın dışından “işiniz bitti mi aşk kumruları!” diye seslendi Serdar. Akşam oluyor, köyü cinler basmadan buradan gidelim!” dedi esprili ses tonuyla. Kendimizi toparlayarak giyinmeye başladık. Hava gerçekten kararmaya başlıyordu. Eşyalarımızı toplayıp, mumları söndürerek odadan çıktık.

Ertesi gün iki günlük kampımız bitmişti, yerleştiğimiz alanda eşyalarımızı toplayarak, akşama kalmadan yola çıktık. Bizim için unutulmaz bir haftasonu olmuştu.

Üni’de birtakım olaylar 9. bölüm (2. dönem)

“Bugün yapacağım şey için için hiç olmadığım kadar heyecanlıydım. Okuldan çıkmış he zamanki gibi bizimkilerle takılmıştık. Akşamüstü sözleştiğimiz saatte onunla buluşmak için adrese gittim.

Kapının zilini elim titreyerek çaldım, gerginliğimi yenmek için kendimi telkin ederek rahatlatmaya çalıştım. Bu işe sevgilim beni teşvik etmişti, her he kadar onu kırmamak için kabul etmiş olsam da, yaşadığımız şeyden sonra bundan hoşlandığımı ve o duyguya karşı koyamadığımı farkettim.

Daire kapısı açıldığında Özlem hoca kaşımdaydı. “Hoş geldin Zülal’ciğim, içeri gel” diyerek karşıladı.

Güzel yemekler pişirmiş, benim için harika bir masa hazırlamıştı. Bir de kırmızı şarap vardı masada. “Özlem hocam ne gerek verdi ne kadar uğraşmışsınız.” dedim. Bana gülümseyerek “olur mu Zülal’ciğim lafı bile olmaz. Seni hoş bir şekilde karşılamak istedim. Ayrıca bana buradayken ismimle hitap edebilirsin sorun yok.” dedi.

Güzel bir ziyafet çekiyorduk. Yemeklerimizi yerken kendimizden bahsettik, birbirimizi biraz daha tanımaya başlamıştık. Laf bugünkü konulara geldiğinde, Deniz ile nasıl gidiyor diye sordu.

-Herşey yolunda. Gayet mutluyuz hocam. Şey kusura bakmayın Özlem hanım.

“Sorun yok canım rahat olabilirsin. Zamanla alışırsın.” diyerek samimi bir şekilde gülümsedi. Onun tavırları, konuşması oldukça kibardı ve beni kendine çekiyordu. Zaten Özlem hoca son derece zarif bir kadındı ve hatta bu haliyle onun yalnız yaşamasına şaşırıyordum doğrusu. Bazı kadınlar, erkeklerin onlara aşırı talep gösterdiği düşünüldüğünde, garip şekilde yalnız olabiliyordu. Sonuçta adım atması gerekenin erkekler olduğu kodlanmıştı, bazı kadınlar adım atmayı reddettiği için belki de bu yüzden yalnız kalabiliyordu. Bu kadın ulaşılmaz bir kale gibiydi fakat Deniz bir şekilde yaklaşabilmişti.

-Deniz bu yıl da dersinizi aldıklarını söyledi.

“Canım Deniz’i konuşmayalım şimdi. Ben gerçekten seni görmek için çağırdım.” Ciddileşen güzünde o kırmızı dudaklarından dökülmüştü. “O gün mükemmeldin hayatım. Sen gerçekten güzel bir kızsın.” kızarmıştım. Utanarak “teşekkürler Özlem hanım çok zarifsiniz. Bence siz de çok güzelsiniz. O günü ben de unutamadım, daha önce böyle olağanüstü birşey yaşamamıştım” dedim utangaç bir tavırla.

Masadan kalkarak elini uzattı gel hayatım dedi.

Memnuniyetle elini tutarak yatak odasına doğru gitmeye başladık. Üzerinde benim için giydiği şık bir elbise vardı. Vücut hatları yaşına göre oldukça diri, cildiyse bebek gibiydi. Küt kesim saçları ona daha bir ciddiyet yaratıyordu. Böyle bir tipte kadından beklenmeyecek kadar şehvetliydi. Sıcacık elini tutarken heyecanım daha da artmıştı.

“Duş almak ister misin canım?” dediğinde. “Evet güzel olur” diyerek banyoya geçtim. Ben sıcak bir duşun ardından havlu ile çıktığımda beni yatak odasında üzerinde kırmızı dantelli iç çamaşırlarıyla karşıladı. Çekingen tavırlarla yanına doğru gittim. Elini uzatarak boynuma attı ve öpüşmeye başladık. Ateşli bir şekilde öpüşüyorduk, eliyle üzerimdeki havluyu çekip yavaşça attığında çıplak vücudum karşısındaydı. Göğüslerimi avuçlamaya başladığında “Nasıl hissediyorsun hayatım?” diye sordu. Meme uçlarıma dil atıyordu.

“Ahh çok güzel Özlem. Harikasın.” diyebildim inleyerek.

Bir elini göbeğime atarak aşağı doğru sıvazladı ve oramda parmağıyla, yani vajinamın girişinde, nazik hareketlerle benimle oynamaya başladı. Çok farklı duygular hissediyordum ıslanmıştım. Islak parmağına bakarak bana doğru uzatıp iki parmağını ağzıma soktu. Parmaklarını emiyordum. Gözlerimi kapatmış Özlem bir yandan amımı parmaklıyor, parmaklarını emdirirken kendimden geçiyordum.

Hayatım sıra sende dedi. Bana neler yapabileceğini göster.

Elimden tutarak yatağa uzandığı gibi beni üstüne aldı. Üzerindeki önden klipsli sutyenini açarak iki yana ayırdı. “Nasıl hayatım göğüslerim, beğendin mi?” diye sordu. Dolgun göğüsleri harika görünüyordu. Başımı olumlu şekilde salladım. Biraz okşadıkça hafif inlemelere başlamıştı bile. Sol tarafında biraz yan dönerek bir göğsünü emerken sağ elimle kadınlığına doğru ilerledim. Çamaşırının içine daldırarak kukusunu okşamaya başladım. Onu okşamaya devam ederken arada başımı kaldırıp gözlerine bakıyordum. Gözlerini kapatmış hızlı nefes alışverişlerle hafif inlemelere devam ediyordu.

Aşağı tarafına geçtim. Külotunu çekerek çıkardıktan sonra, bir bacağını kaldırıp amımı onunkine denk getirerek kucağına oturdum. Kalçamı kıvrak hareketlerle oynatıyor vulvalarımızı birbirine sürtüyorduk. O da yattığı yerde kalçasını sağa sola oynatıyor zevkten kendinden geçiyordu. Bu makas pozisyonunu izlediğim pornolarda birçok defa gördüğüm için adapte olmam zor olmamıştı. “Daha sert canım daha sert agghh” diyerek inliyordu.

Başımdan tutarak kendine çekti bir süre öpüştükten sonra beni aşağıya doğru iterek amına yöneltti. Sinekkaydı tıraş edilmiş amı tertemiz önümdeydi. Dil atarak ağzımla uyarmaya başladım. Ben dil attıkça farklı sesler çıkarıyordu “harikasın hayatım” diyordu. Bir süre dilimle klitorisini uyarıyor iki parmağımla deliğine sokup çıkarıyordum.

O anda Deniz’in de burada olmasını diledim. Onun türlü fantezileri ve taş gibi sikiyle bizi bir an boş bırakmazdı. Kadın kadına olduğumuzda bir erkeğin sikinin kıymetini daha çok anlamıştım. Yine de Özlem hocaya birbirimizi tatmin ederken zevk alıyordum, onun benimle oynaması, benim onu bu şekilde zevkten inletmem hoşuma gitmişti. Bu bambaşka bir deneyimdi benim için.

Doğrulup yan çekmeceden iki tarafı penis şeklinde bir oyuncak çıkardı. Bana tarif ederek önce bir ucunu kendi vajinasına sokmaya başladı. Ben de kucağına gelerek elimle ortasından tutup diğer ucunu amıma almaya başladım. Ellerimi göğüslerine atmıştım onlarla oynarken, dildo ortamızda kalmıştı. İkimizde kalça hareketlerimizle içimize alıyorduk. Hareketimiz hızlanmış inlemelerimiz artmıştı sonunda. Özlem hoca kasılarak orgazm olmaya başladı. Ben de çok fenaydım, vücudum titriyor zevkten kendimden geçmiştim.“

Zülal’in yazdığı Word dosyasına bakarak “Hiç fena değil. Biraz düzeltmeler yaparak çok güzel hikaye çıkar bundan” dedim sırıtarak. Ondan geçen gün Özlem ile yaşadığı seksi yazmasını istemiştim. Onları izleme şansım olmamıştı, o yüzden onların bensiz yaptığı seksi okuyarak hayal etmek güzel olmuştu.

Üni’de birtakım olaylar 8. bölüm (2. dönem)

Güzel bir yaz tatilinin ardından üniversitede 2. döneme başlamıştık.

Bu sene aynı bölümden kankam Serdar ile kalmaya karar verdim. Bu konuda şanslıydım yurt bulmaya veya yeni ev kurmaya gerek kalmadan hazır yer bulmuştum, evi ikimize de rahatça yetecek büyüklükteydi.

Yeni dönemde ders seçimlerini yaptığımızda bir kısmı yeni hocalar, bir kısmı geçen seneki hocalarımız derslere girecekti. Bu dönem mesleki İngilizce dersi vardı ve o derse de Özlem hoca girecekti. Onunla geçirdiğim unutulmaz o gecede, onca öğrenciye hükmeden doçent kadın benim altımda inim inim inlemiş, orospum olmuştu. Rüyalarımı süsleyen kadına sahip olduktan sonra istediğimi almıştım. Fakat artık benim gönlüm Zülal’deydi. Olgun kadın tutkum galiba biraz durulmuş, daha genç körpe olan Zülal ile çok güzel giden bir ilişkim vardı. Benim için cinsellik, içinde farklı fanteziler olsa da duygusal temelde olması gereken bir şeydi.

Haftalar geçerken derste, bölümde kesiştiğimiz zamanlarda Özlem hoca ile anlamlandıramadığım anlık bakışmalar oluyordu. Sanırım bazı zamanlar beni arzuluyordu, adım atmak için cesareti yoktu, bilmiyorum belki de bana öyle geliyordu. Sonuçta ben 20 yaşında genç ve üstelik düzenli ilişkisi olan biriydim. Yaptığımız kaçamak tek seferlik bir şeydi ve biraz da sarhoş yakalamıştım. Fakat yaşadığımız şeyden pişman olmamıştı bunu hissediyordum.

Haftalar geçerken Serdarla kaldığımız evde çok güzel ortamımız vardı, sık sık Zülal geliyor, Serdar’ın sevgilisi Ece geliyor, birlikte güzel vakit geçiriyorduk. Yine bir gün kızlar yemek yapmış sofradaydık.

“Serdar araban çok iyiymiş ya sürüşü koltukları falan çok rahat. Bu arada arabanda Zülal ile güzel anlar yaşadık kanka seyir tepesinde.” dedim sinsice sırıtarak. Serdar bozuldu “olum bir hafta verdik, hor kullanma, çok para verdim lan. Temizlet bari, temiz isterim bak.” dedi. Zülal ayağıma bir tekme dokundurmuştu başını eğip utanarak gülümsedi.

Ben kıkırdayarak, “ee iddiayı kazandım kaçarın yoktu. Tabi beni tanımıyordun tanımış oldun. Neyse sabret iki günüm kaldı.” dedim. Zülal merakla sordu. “Ne iddiasıydı bu aşkım?” Serdar ve ben irkilip kendimize geldik “hiç önemsiz bir konuydu canım boş ver.” Serdar beni kollayarak, “bölümde zor bir ders vardı onu geçip geçmemekle alakalıydı Zülal’ciğim” dedi.

Yediğimiz güzel yemeğin ardından odalarımıza çekildik. Zülal yatağa uzanmış oturuyordu ona biraz sonra yapacağım şeyden habersizdi. Tutkulu şekilde davetkar bir bakışla beni yatağa bekliyordu.

“Bebeğim seninle bugün farklı birşey yapacağız ama sürpriz olacak” dedim. “Neden hiç şaşırmadım acaba, neymiş aşkım?” diyerek merakla bana baktı. Birazdan görürsün dedim. Önce seni biraz kıvama getireyim dedim. Yanına yaklaşarak uzandım ve tutkulu şekilde öpüşmeye başladık. Sürekli birbirimizi yeniden keşfediyor gibiydik, onunla sevişmek beni inanılmaz mutlu ediyordu.

İkimiz de yan yatmış öpüşürken, elimle göğüslerini okşamaya başladım. Yoğun öpüşmelerimize devam ederken bedenini tutup çevirerek üstüme çıkardım. Elimle tişörtümü sıyırıp çıkardıktan sonra, o da üstündeki bluzu çıkardı. Pembe sutyenini dolduran göğüslerinin manzarasında kendimden geçerken eğildi ve bir süre öpüştük. Dil hareketlerimiz ve dudaklarımızı emerken, onun bu işte ne kadar ustalaştığını farkettim. Ona bakarak penisimi işaret ettim. Yaramaz bir gülüş atarak memnuniyetle aşkım dedi, göğsümden dudağını gezdirerek aşağı doğru indi. Eşofmanımı dizime çekerek yarrağıma muameleye başladı. Doğrularak sutyenini çıkarmıştı bu arada. O saksoya devam ederken gözümü kapatmış zevkin tadını çıkarıyordum. Sikimi iştahla etrafından yalıyor, yanından yukarı doğru dudağını somurarak götürüyor, şehvetle ağızına alıp çıkarıyordu. Ağzına aldığı sikime iyice bastırıp boğazına kökledi bir süre durdu boşalmamak için kendimi zor tuttum ve sonunda boğazından gelen sesle ve ağzından çıkan salyalarla çıkardı.

Bana yırtıcı bakışlarla geri çekilerek karşıma geçti, pijamasını çıkarıyordu. Altında sutyeniyle kombin oluşturmuş dantelli pembe külotunu arkasını dönerek yavaşça çıkardı. Amı arkasından pörtlemiş şekilde görünüyor, beni daha da tahrik ediyordu. Kalkıp arkasına giderek sikimle götünün yanakları arasına dayanarak, onu boynundan öpmeye, ellerimle göğüslerini yoğurmaya başladım. Onu iyice kıvama getirmem gerekiyordu. Bir süre ayakta yiyiştikten sonra onu yatağa yüz üstü yatırdım, götüne birkaç şaplak attım. “Benim küçük orospum bugün bütün deliklerini doldurmaya hazır mı bakalım?” dedim. Yumuşak ses tonuyla “Hepsi senin aşkım hepsini doldur.” dedi. O yatakta yüz üstü yatarken “bebeğim öyle yat dönme, sürprizim geliyor.” dedim.

Yatağın altından çıkardığım dildoyu yanıma koyarak arkasından Zülal’ime yaklaştım. Bu halkalı özel bir dildoydu. Kalçasından iki yandan tutarak yavaşça kaldırırken delikleri açılan götünün ortasında karşımdaydı. Önce bir elimle biraz amını okşamaya başladım, bir yandan kayganlaştırıcı döküyordum. inlemeleri yine artmıştı. Diğer elimle göt deliğini parmaklamaya başladım. Uzun süredir anal yaptığımız için götü artık eskisi kadar dar değildi. iki parmağımı rahatça sokabiliyordum. Önce yarrağımı alarak bir süre amından sikmeye başladım. Bu arada göt deliğini parmaklamaya devam ediyordum. Zülal zevk içinde inliyordu. Yarağımı vajinasından çıkarıp dildoyu takarken amını ve götünü parmaklamayı ihmal etmedim. Biraz daha kayganlaştırıcı sürdükten sonra sikimi götünün girişine dayadım, sikimin başını götüne sokup çıkarırken o sırada amına da giriş yaptım. Zülal ufak bir çığlık atmış ve ani bir şok geçirmişti. Dönüp bana bakarak “aşkım o ne?” dedi.

Götüne daha çok girerken penisime bağlı olan dildo da onula birlikte amına doğru ilerlemiş iki deliğini doldurmaya başlamıştım. Zülal’de inlemeler artmış çıkardığı sesler beni çıldırtmıştı. Yavaş yavaş amına ve götüne sokup çıkarırken penisim dar olan delikte olduğu için fazlaca uyarılmış boşalmaya yaklaşmıştım. Deliklerinden çıkarak sırt üstü dön hayatım, tam tersini deneyelim dedim. Zülal nefes nefese kalmıştı, sırt üstü döndüğünde sikimdeki takılı dildoyu görmüştü. Şaşkınlıkla bana bakarak “aşkım dikkat et götümü yırtar o, lütfen yavaş ol.” dedi. Korku ve zevkle karışık “deliklerini dolduracağım derken bu kadarını beklemiyordum gerçekten” diyerek sırt üstü uzanmaya devam etti.

Misyoner pozisyonunda penisimi amına yerleştirirken elimle diğer penisi götüne doğru dayadım. Vajinal sikişi yaparken, anal giriş biraz zor oluyor, elimle biraz destekliyordum. Zülalin inlemeleri had safhalara ulaşmıştı. Biraz yavaşlayarak sakinleşmesini sağlamaya çalıştım. Serdargil sesleri duymuş kapıyı tıklatmışlardı. “Kanka içeride ne yapıyordunuz, kıza tecavüz ettin resmen, o nasıl inletme be olum.” dedi. Normalde ikimiz de seks yaparken seslerimizi duyardık fakat Zülale yaptığım şeyden dolayı bu kez biraz fazla kaçmıştı.

Amının sıcaklığından son anda çıkıp sarsılarak göbeğine boşalmıştım. Kızın ter içinde kalmış yüzüne baktım, “beni sürekli şaşırtmayı nasıl başarıyorsun Deniz” derken sikimdeki şeyi çıkarıp kenara attım. Yanına uzanıp çıplak bedenlerimizle uzandık.

Nefesimiz yerine gelmiş, sakinleşmiştik. Yanımda yatan Zülal’in aklını kurcalayan birşey vardı. “Aşkım geçen dönem yaptığımız üçlü seks vardı ya, söylediğin gibi kız kıza şey hoşuma gitti. Şimdiye kadar sana söylemeye fırsat olmamıştı. Bugün Özlem hoca bana mesaj attı evine davet etti. Gidersem ne olacağını tahmin ediyorsun değil mi?” o bunları söyledikten sonra ne diyeceğimi bilemedim. Bir yandan ufak bir kıskançlık hissetmiştim sevgilimi başka biriyle paylaşmak gibi geliyordu, diğer yandan o başka kişi olan Özlem oldukça seksi bir kadındı ve normalde iki eşli götüremeyeceğim ilişki fırsatını ayağıma getiriyordu. Başında bu planlamama rağmen şuan garip hissediyordum.

Kuşkulu halimi anlayacak oldu ki “evet aşkım ne diyorsun senin için sorun olur mu?” sorusuna sakince “olur hayatım benim için sorun yok. Ama benim de birkaç kaçamağım olur haberin olsun. Kulağa garip geliyor fakat bu bizim ortak bir zevkimiz olarak düşünelim.” diyerek cevap verdim. Zülal düşünceli bakışla “bölüme geldiğim zamanlar Özlem hocaya bakışlarını görüyordum onu en baştan beri becermek istiyordun değil mi. Nasıl bir ilişki yumağının içine düştük garip değil mi sence de. “

Bu tuzak soruydu farkındaydım. Ona bir öpücük kondurarak, “ilişkimize zarar vermediği sürece benim için sorun yok Zülal. Yapmayı istemediğin hiçbir şeyi yapmanı istemem. Olan şey birkaç kaçamak sadece, Özlem hocayla bir uzun vadeli birşey olmayacağını bilmen lazım.” dedim. Biraz rahatlamış şekilde bana sarılarak “ben sadece seni seviyorum aşkım evet sadece bir kaçamak.” dedi.

Özlem ile bu sefer başka bir seviyeye geçecektim. Zülali kullanarak belki de bana göz kırpmıştı, kendi kaşınmıştı. Sonunda ne olacağını bilmiyordum ama vitesi yükseltmekten çekinmeyecektim.

Köylünün Efendisi 10

Tüm odağımı suzan’a vermişken ahmet’in kenarda eşofmandan çıkardığı sikini gördüm. Kalın- kıvrık ama çok küçüktü. İşaret parmağını geçmeyecek kadar küçüktü ama. 31 çekiyordu arkadan eşinin götüne baka baka. Göz kırpıp, keyfine bak abi dedim. Çok iyi diye eliyle işaret yapıp sikmeye devam etmemi istiyordu. Suzanın göğüslerini yakalayıp, gözlerinin içine bakarak domaltayım mı karıcım seni dedi. Birden gözleri alevlendi, emret kocam deyip ahmete doğru domaldı. Ahmet’e de abi ağzına ver boş yeri kalmasın deyip arkasına geçtim. Şimdi domalmış ve ıslanmış amcığı sikimi bekliyordu. Bir iki sürtüp kafasını sokup çıkardım. Klitorisine baskı yapıp çekiliyor, ben bastırdıkça suzan daha fazla inliyordu. Islaklığı da artmıştı, iyice ıslatıp götüne doğru sürttüğümde hafif inlese de ürpermişti. Bu götü daha sonra sikecektim. Ama ıssız bir yerde köhne bir evde gecenin bir yarısı, hep ev içerisinde sikişmiş bu orospuyu bağırtmak, inletmek, zevkten ağlatmak daha mantıklıydı.

Böyle zamanlarda uyguladığım bir taktik var. Sayı saymak. 1-2-3-4-5-6 gittiği yere kadar sayıp üç beş saniye durduktan sonra bir önceki sayıyı geçmeye çalışmak. Her seferinde ara verdikten sonra rekor kırmaya giderken siktiğiniz kadının buna dayanması mümkün değildir. Suzan içinde değildi. Ahmet Abi bu ne der gibi bakıyor, suzan’ın evi dolduran inleyişlerinin tonu gittikçe artıyordu. Önce ahmet boşaldı, küçük sikini avcunun içinde bir ayıp gibi saklayarak bir iki irkildi peçete getireyim deyip ayrıldı.
Önümdeki beyaz el değmemiş güzelliğin saçlarından tutup başını geri çektim, nasıl hakkını veriyor muyum, deyip o klasik soruyu sordum. “kocandan iyi sikiyor muyum suzan?”
Cevap veremedi, titremeye başladı, önce bacakları sonra kasıkları ve kendini yatağa bıraktı. Hiç istifimi bozmadan fazla iri olmayan kalçalarını sikimin altına olun prone bone de sikmeye devam ettim. Nefes nefeseydi ve artık boşalmam yakındı. Ahmet abi içeri girdiğinde nereye boşalayım diye sordum. Aslında içine demesini bekliyordum ama ses gelmeyince ayaklarımın üzerinde hafifçe doğrulup, suzanın yeni boşalmış taze amcığından beyaz köpüklerle boşalmış sikimi elime alıp sırtına doğru attırmaya başladım. Sırtının her yeri, yastığının kenarı ve son birkaç damlayı kalçasının üstüne bırakıp elimde yeni boşalmış muzaffer yarağım, karşımda elinde peçetesi ile boşaldığım dölleri silmeye hazırlanan kocası ve yatakta hala nefes alışverişlerini ayarlayamayan suzan abla vardı.

Suzanın her zerresinin hakkını vermiş bu hakkın verilmesi yeni haklara, bu küçük köydeki yaşanılan tüm çarpıklıklara bir başlık olmuştu sadece.

Yazarın notu: şunu siksin, buna Kaysın, bunu yapmasın gibi şeyler yazmanızın inanın faydası yok. İsimler haricinde yaşanılan şeyler bunlar. Bunu değiştirmek istemiyorum. Özelden mesajlar güzel ama yönlendirmeden çok sunma tarzında olursa sevinirim 😅

Köylünün Efendisi 9

Bu emri bekliyorlarmış gibi saldırdı ikisi de sikime, ahmet kafasını almaya çalışıyor ağzından suzan çekiyordu. Kadın gibi de domalmıştı şimdi üzerindeyken suzanın ahmet abi. Düzgün yala dişin değmesin ahmet deyip kaldırdığı kalçasına bir tokat attım. İkisinden de inleme sesi geldi, bir tokat daha yine aynı inleyiş. Aferin dedikçe iştahlanıyor tokat attıkça kocasına inliyordu suzan abla.

Sonra birden in üstümden diye ittirdi ahmet abiyi, bacaklarını ayırıp gel aşkımm sik bu ibnenin yanında beni, koca yarağınla del amcığımı, kadın nasıl sikilir görsün pezevenk deyip amcığını avuçlayıp yanına çağırdı. Pantolonu tamamen çıkarıp bacaklarının arasına geçiverdim. Önümdeydi işte, benim için yemek getiren, evimi temizlemek isteyen suzan abla, ayırmış bacaklarını göğüslerini avuçlarına almış oynuyor, belini sağa sola kıvırarak önümde bir yılan gibi yatak dansı yapıyordu. Tek elime sikimi alıp bu ıslak amcığa yüklendim. Dar olduğunu anında hissettirdi. Ahmet daha üzerini tamamen çıkarmamıştı ama yıllardır siktiği düşünülürse sikinin ufak olduğu anlaşılabilrdi. Biraz daha yüklenmemle birlikte offfff sesi dudaklarından çıkıverdi suzan ablanın. Sonra hafifçe geri çekilip sonuna kadar tekrar yüklendim amcığına. Yavaş yavaş tempomu arttırıyordum ahmet abiye ise hafiften bir utanma gelmiş siktiğim karısına şaşkın gözlerle bakıyordu. Ellerimle göğüslerini yakayalıp vücudum dik bir şekilde sikmeye başladım. Suzanı sikerken zapt etmek kolaydı sikim amcığını doldurmuş, amcığı sikimi sarmış içinden bir parça olmuştum. Fakat bu büyük göğüsleri zapt etmek kolay değildi. Arada tekini bırakıyor ucuna doğru bir tokat atıyordum. Ahmet şaşkınlıkla göğüslerine attığım tokada bakıyor, belki kendi yapsa kızacağı şeyin karısını nasıl deli ettiğini görüp şaşırıyordu.

Biraz sonra üzerine uzanıp sikmeye başladım, pamuk gibi bir ten altımda eziliyor elimin dokunduğu her yerde soğuğun da etkisiyle hafif kızarıklık oluyor gibi düşünüyordum. Saçlarından tutmuş geriye doğru asılıp boynunu emerken kulağıma attığı dil darbelerinin arasında şöyle dedi, “ sen sikerken Ahmet yalasın” anlamıştım. Kocasının üzerindeki hakimiyetine son vermek isteyen birinin isteği idi bu. Bundan sonra ne zaman kocasına baksa kulağından kalçalarına vurduğum ses, ne zaman Ahmet karısına bir şey dese ağzında benim yarağım gelecekti aklına. Doğrulup olanca kaba sesimle

  • Ne boş boş bakıyorsun amına koyduğum, kurudu karının amcığı gel yala deyip kafasından tuttuğum gibi altımda yatan karısının amcığına çekiverdim. “ yakından bak yediği yarağa, dilin dışarda olsun ıslatmak için kullanacam ağzını deyip dudaklarına getirdim. Ağzına alacaktı ki sadece dilin dışarda olacak ahmet! Ağzını sikmek istemiyorum, karının amcığına girerken ıslatacaksın sadece deyip kafasından bastırmaya başladım.

İnsanın güç isteğinin karşısında bir sınır yoktu cidden. Usulca dediklerimi yerine getiren bu zavallı gavata, hayır önümde domal karının amından çıkarıp senin götüne sokacağım desem eminim yerine getirmeye çalışırdı. Ama her şeye hazır bu ibneden çok köydeki herkesi bilen suzan abla asıl isteğimdi. Suzan ise tam olarak delirmiş arada kocasına daha iyi yala amımı diye söyleniyor kocası yüzü amcığında onun sikilişini beklerken “ harikasın aşkımmm, sikmeye devam et, doyur orospuyu” diye inliyordu.

Hakkını vermeye çalışıyordum suzanın, ama yorulmaya da başlamıştım. Ahmeti aradan çıkarıp son kez üstüne uzandığımda kaldırıp kucağıma çektim. Şimdi göğüsleri ağız hizamda yatakta kucağımda zıplıyor, arada göğüslerini emiyor, dudaklarını öpüyor, kalçalarını tokatlıyordum. Tersime doğru uzanıp kendimi sırt üstü yere bırakken suzan abla’da üzerime çıkmış bir tur dönmüş gibi olmuştuk . tuvalette oturur gibi ayaklarını ayarlamış, üzerimde sekip duruyor ritmi kendisi belirliyordu. Arada belinden tutup köklediğimde yavaşşşşşş, çok büyükkkk boşalacam valla boşalacammm diye sayıklamaya devam ediyordu.

Not: sığmadığı İçin devamı gelecek hemen

Bi S*kso 3

Agzım uyuşmuştu sakso çekmekten ama çok mutluydum inanılmaz hoşuma gitmişti gözümün önündeki devasa yarrağı bogazima kadar almıştım asıl hoşuma giden içten içe aşşagılanma hissiydi sanırım eziklediğimiz mertin yarragına hayranlık duyuyordum öpüp koklayıp ağzıma almıştım hatta içimde istiyordum o yarrragi, kafamı kaldırıp mertin yüzüne baktığımda zevkten dört köşe olduğu yüzünden anlayabiliyordum, bir anda doğruldu ayağa kalktı bende doğruldum ama dizlerimin üzerinde kalmıştım sikini suratıma getirerek birazda böyle yala dedi o an içimden piçe bak daha dün kaldırımda ağlıyordu yanımıza gelmek için yalvarıyordu şimdi dizlerimin üzerine çökertmis beni kendisine sakso çekmemi istiyordu azgınlığımda sikene duyduğum iştahta aynıydı çok istekliydim ama tuhafta hissetmiyor değildim bu düşünceleri bir kenara bırakıp kırmızı mantar kafalı yarrağına bir dil darbesi attım okadar büyük ve güzeldiki elimi atıp sıvazlamaya başladım mantar kafasınıj ucundan zevk suları çıkmaya sikinin gövdesine doğru süzülmeye başlamıştı hemen dilimle yaladım sularını sikini ağzıma aldım ve sakso çekmeye başladım ilk deneyimim olmasına rağmen çok güzel çekiyordum bence dişlerimi değdirmeden derinlere kadar gidiyordu o koca yarrak mert saçlarımı okşamaya başlamıştı ayak parmakları büzüşmüştü sanırım boşalacaktı hafif titremeye başladı ve eliyle kafamı iyice yarragina doğru itiyordu sanırım duşunduğum şey olacak bu piç döllerinin hepsini ağzıma akıtacaktı agžımdaki sikinin kalp gibi attigini hissettim o an damagima vuran dölünün etkisiyle gözlerim fal tasi gibi acilmisti gözlerimi yukariya diktigimde mert kafasını havaya kaldirmiş gözlerini kapatmiş zevkin doruklarındaydı bir yandanda agzımı dolduruyordu okadar çok boşalıyorduki dölleri agzımın kenarlarından akmaya başlamıştı, boşalması bittiğinde sikini ağzımda çıkardım ağzımın tamamı döl doluydu bir hışımla tuvalete koştum ve tükürdüm suyu açtım ve ağzımı çalkaladım agzimda ekşi bir tat bırakmıştı ama okadar kötü değildi tekrar mertin yanına geçtim kanepeye yayılmıştı siki kücülmüş yana yatmıştı hala gözüme çok güzel görünüyordu beni fark edince biraz toparlandı enes abi kusura bakma dayanamadım dedi önemli değildi çok keyif almıştım ama bir yandanda kendimi kötü hissetmemek için aynısını ona yapmam lazımdı sikim hala sem sertti onunki kadar uzun olmasada onunkinden kalın ve damarlıydı sikimi sallaya sallaya yanına gittim sikimi suratına sokarcasına hadi başla sıra sende dedim mert saksoya başlamisti benim kadar istekli ve arzulu olmadigi asikardi ama yeterince iyiydi bir süre bu sekilde sakso cektikten sonra eliylede sikimi sıvazlamaya baslamisti bu hosuma gitmisti yükselmeye baslamistim assagiya dogru baktigimda mertin sikinin yine kazık gibi oldugunu gordum sikimi yalarken oda zevke gelmis demekki bundada var bi ibnelik dedim ama mertin sikini gorunce yine o sike oturma dusuncesi aklimın tam ortasına oturmuştu sikimi mertin agzindan çekip hadi mert senin sikinde kalkmiş birbirimizin gotune girelim sırayla dedim mert direk olur dedi ve sikini sıvazlamaya başladı bukadar hızlı kabul edecegini dusunmemistim mert ayaga kalkti ve direkt onune domaldim merte mutfaga gir biraz zeytinyagi dok eline getir git deligime surureriz dedim kosa kosa gitti geldi yagi gotume iyice sur dedim dedigim gibi yapti iyice gotumu ve deliğe sürdü göt deligime parmagini soktu ve yavasca icine dogru iteledi icimden aferim birseyler biliyor dedim o sekilde bir sure gotumu alistirdi ve sonunda beklenen an gelmisti benim için sikinin o güzel kafasini got deligime surmeye baslamisti bile daha once gotume birsey sokamamistim zevk alırmiyim almazmiyim bilmiyordum ama şua tek dusundugum sey o yarragin gotume girmesiydi gotumde ufak bir acı hissettim mert girmeye baslamisti o koca yarragin gotume nufuz edişini hissediyordum yara yara ilerliyordu dusundugum kadar canım acımamisti sikinin tamamını sokmustu bile tassaklarini tenimde hissetmiştim götümün alıştıgını gorunce sokup cıkarmaya başladı arkadan yarragı yedikçe önümdeki demir gibi olmuş sikim saga sola sallaniyordu bir süre bu sekilde sikistikten sonra pozisyon degistirmek istedim merte suraya uzan dedim mert kanepeye uzandı ve kucagina dogru bir hamle yapacakken zil calmaya basladı birden basimdan assagiya kaynar sular dokulmus gibi oldu

Köylünün Efendisi 8

Benim gitmem en mantıklısıydı… keyiflerini beklersem Demir tavında olmaz bu heyecanı arttırmazdım. Kısa sürede hazırlanıp, gelen misafir olursa diye yedekte tuttuğum çikolatamı poşete koyup evlerine gittim. 3 kat gibi duran bu ev aslında tek katlıydı. Alt kat bodrum, üst kat kendi yaşadıkları alan, en üst kat ise teras gibiydi. Yeni yapmıştı ahmet abi bu evi, daha önceki evleri 50 metre ilerde ahşap bildiğiniz karadeniz yapısında bir evdi, oranın altını artık ahır olarak kullanıyorlardı. Üstü ise terk edilmiş bir yapıdaydı.

Çorbalar yemekler börekler çaylar derken yemek hızlıca geçti. Ortaokula giden bir oğluı, henüz anasınıfına başlamamış bir kızları vardı ahmetle suzan çiftinin. Klasik Anadolu kadınıydı, utanınca ya da soğukta kızaran beyaz bir yüz, dolgun yanaklar, büyük göğüsler bu büyük göğüslere göre daha küçük duran bir kalça, 160 boylarında 65-70 kilo civarında kapalı bir kadındı suzan. Çaylar içildikten sonra tatlılar da gelmiş sanki meziyetmiş gibi getirdiğim çikolatayı parçalayıp tabaklara koymuştu suzan. Küçük çocuk çoktan uyumuş büyüğü ise odasında takılıyordu biz de bir spor kanalı açmış ara ara maç iş güç konuşup zaman geçiriyorduk. Hoca gel terasa sigara içelim dediğinde ikiletmedim ahmet abiyi. Terasa doğru çıkıverdik. Daha sonra çemberini boyununa arkadan bağlamış göğsünün üst kısımları gözükür bir şekilde suzan da elindeki tepsideki çaylarla birlikte yanımıza çıkıverdi. Ahmet Abi;

  • Hocam görüyor musun benim hatunu, hep içimi ısıtmanın derdinde ne kadar düşünceli bir karım var deyip yanağındna makas aldı.
    Suzan abla bu samimi durum karşında utansa da hocam bunda utanma falan kalmadı iyice arsızlaştı deyince bu sefer ben;
  • Kocan o senin abla, ikinizin arasında ne olacak, ha ama benden utandıysan ben hemen kaçayım dediğimde yok naz yapıyor hocam kadın milleti işte nazlıdır benim gülüm deyip kendine çekti dudaklarına bir öpücük kondurup önüne doğru alıverdi.

Ahmet abinin önünde suzan abla, ben yanlarında köyün ıssızlığına bakarken ahmet yavaş yavaş kıpırdanıyor eli de boynundan aşağı doğru hareket ediyordu. Birden ahmet abiyle göz göze geldiğimizde göz kırpıp devam et aşağılara in diye sinyali verdim. Ahmet abi eteğinin lastiğinden içeri elini sokup dışarısı soğuk ama burda soba yanıyor hocam deyip gevşek gevşek bana güldü. Suzan ise hiç hareket etmiyor, olacakları bekliyor gibiydi. Ahmet abi arkadan çıkarıp soksa yok demeyecekti ama birden toparlanıp len millet görecek iyice kudurdun, ben mi hayvanlara bakıp geleyim diye sıyrılıverdi. Sıyrılırken de gözlerimdeki azgınlığı gör dercesine bana bakış atıp yanımdan sürtünerek geçti.

  • Valla cesur adamsın neler yaptın yanımda öyle dediğimde hoca artık aramızda olacaklar aramızda kalacak sonsuza kadar, kimseye demek çaktırmak yok, beni yaşatmazlar yoksa köy yerinde dediğinde. Abi böyle bir şey kime söylenir hem seni yaşatmazlar da ben rahat mı ederim, burdaki görevimi unutma dedim. Doğru diyon hocam haydi gel benimle dediğinde eve doğru gidecekken yok hocam oraya değil beni takip et deyip küçük bir merdivenden eski ev yoluna geçmiştik. Suzan Abla da hayvanlara bakmaya gitmiş biz de şimdi oraya doğru ilerliyorduk.

Eski eve vardığımızda ahır kısmına girmeden köşedeki ipi çekip ev kısmına girdik. Her yer toz kaplıydı ama köşedeki odadan kırmızı bir ışık sızıyordu. Şiişttt kızzz deyip girdi içeri, arkasından ben girdiğimde şok olmuştum. Suzan abla çift kişilik bir yatakta soyunmuş yatıyor eli amcığında, geldiniz mi, dondum soğuktan deyip bana baka baka amcığını okşamaya başlamıştı. Ahmet abi ise hocam şu amcık şu an yanıyordur ben başlıyorum deyip bacak arasına geçmiş kafasını gömmüştü bile. Bense olanları izliyor, offf harikasınız, görüntü çok fena deyip sikimi göstere göstere sıvazlıyordum pantolonun üzerinden.

Suzan ellerini bana uzatıp gel yanıma dediğinde kemerimi çözüp aleti ortaya çıkardığımda oha ben bunu alamam bu çok büyük ahmet” demişti. Ahmet ise bana bakıp hocam yılan besliyormuşsun sen deyip yalamaya devam etmişti. Suzanın ağzına doğru uzattığım yarağımı. Önce kafasını sonra alabildiği kadarını yalamaya başlamış arada çıkarıp yüzüne vuruyor çok büyük bu tam istediğim gibi, ahmet baksana şuna seninkinin 2 katı var bu be deyip tekrar emmeye devam ediyordu. Saçlarından tutıuyor o uçları pütürlü büyük göğüslerini hamur gibi yoğuruyor, gırtlağına kadar sokmaya çalışıyordum ki ahmet suzanın üzerine uzandı.

Hafifçe kendimi geri çekmiştim. Benim geri çekildiğimi gören Ahmet biraz önce salyalarıyla sikimi ıslattığının karısının dudaklarından öpüp göğüslerine boyununa geçiyor, ağzını sana bıraktım der gibi davranıyordu. Tekrar yaklaşıp sikimi tekrar suzan’n ağzına verdiğimde beklenmedik bir şey oldu.
Göğüslerinin yalayan ahmetin ensesinde kedi gibi tutup bir anda sikime yapştırdı. Şimdi sikimin kafası suzanın ağzında gövdesinde ahmetin dudakları vardı. Offff çekip ikisinin de kafasını ayırıp sikim ortada olacak şekilde tekrar birleştirdim. Kontrolü tamamen elime almam için tek bir cümle daha kurmam yeterli olacaktı. Yalayın kocanızın yarağını….