Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Yeni Öğretim Üyesi-5

Evden çıkmadan tekrar evine gidebilmek için duş almadan önce çıkardığım çamaşırları bilerek evinde unutmuştum. Kendisi o çamaşırları bana getiremeyecekti çünkü okula onlarla gelemezdi. Bu çok yanlış anlaşılabilecek bir olaydı. Sınava girip çıkmıştık, çisel soruları vermeseydi sınavdan çakardım. Sınav sonrası odasına gidip teşekkür etmek istedim ama arkadaşlarımın dikkatini çekmemek için instagram üzerinden teşekkür ederek olayı kapatmak istedim.

B:Teşekkür ederim hocam soruları vermeseydiniz dönemim uzardı.

H:Kuru bir teşekkür demek… sonuçta ne yaptık ki alt tarafı dönemin en zor dersinin sorularını paylaştık. Diyerek ufak bir sitemde bulunmuştu

B:Teşekkür etmek için başka bir yol var mı hocam? Sonuçta bana çok büyük bir iyilik yaptınız altında kalmak istemem.

H:Sen öğrencisin şimdi bir yemek ısmarlarsın diyecektim fakat paran yoktur senin.

Bu cümle çok ağır gelmişti: “paran yoktur senin.”

B:Orasını ben düşünürüm hocam ama dışarıda yemek yerken sınıftakiler görebilir. Böyle bir şeyle karşılaşırsak benim yanımda sizinle ilgili bir şey söylemezler.

H:siz öğrencilerin gidemeyeceği bir mekan biliyorum. Akşam orada buluşuruz. 📍Konum

B:Tamam hocam akşam yemeğinde görüşürüz o zaman. kaç almışım sınavdan?

H:87 almışsın. Çok da belli olmasın değil mi kopya çektiğin

B:”Eh napalım beni geçebilecek birisi yok zaten 😂.” şeklinde konuşmamızdan sonra akşam ne giyeceğimi düşünmeye başlamıştım. O sırada ezginin laf atmasıyla kendime geldim

Ez: niye gülüyorsun sınavın çok iyi geçti galiba. Hocana sorsana kaç almışsın.

B:Ezgi bir usb aldım diye bu kadınla aramı iyi yapmıyor. Size nasıl davranıyorsa bana da öyle davranıyor ve evet iyi geçti çünkü sabah 4e kadar sınava çalıştım! Diyerek ezgiyi tersledim.

Ezgi 1.56 boylarında esmer memeleri küçük fakat götü ortalama güzellikte olan, erkekleri kendi peşinde sanan egoist dünyasında boğulan birisi. Ben ilgilenmediğim için sürekli bana laf sokma peşinde.

Okuldan çıktım ve akşam yemeği için hazırlanmaya başladım. siyah gömleğimi ütüledikten sonra siyah gömleğim üzerine kombin yapmaya başladım siyah gömlek, krem rengi blazer ceket, siyah kumaş pantolon ve krem rengi chelsea bot.. ve hazırdım. Parfümümü sıkıp evden çıktım ve buluşma noktasına geldim.

B:Hocam ben geldim içeride misiniz?

H:Yoldayım ben sen geç içeri ismimi ver rezerve ettim ben masayı.

B:tamam hocam bekliyorum… İyi akşamlar çisel hanım adına rezervasyon yapıldı bugün.

G:Kontrol ediyorum… buyrun çınar bey üst katta 7 numaralı masaya geçebilirsiniz. Dedikten sonra masaya doğru hareketlendim. Oturarak çiseli beklemeye başladım. 10 dakika sonra kapıdan birisi girdi giren çiseldi. Üzerinde kırmızı askılı bir kısa elbise ince desenli külotlu çorapla masaya yaklaştı. O an gerçekten hoca değil de sınıf arkadaşım olsa diye düşündüm. Sarıldıktan sonra masaya oturduk ve siparişleri vermek için garsonu çağırdık.

H:Ben bir fesleğenli levrek marine bir kadeh de chianti alacağım. Ortaya ahtapotla karides alalım.

hocam sanırım hesabı siz ödeyeceksiniz hahahahahah diyince hoca da kahkaha attı ve evet benim misafirimsin dedi.

B: tamam o zaman ben de fesleğenli levrek alayım bir de su alayım.” Garson siparişleri aldıktan sonra gitti ve çisel neden içki içmediğimi sordu. Karaciğerimi etkileyen ilaçlar kullandığım için alkol alamayacağımı söyledim ve anlayışla karşıladı.

B:Tekrardan teşekkür ederim hocam.

H:Boşver şimdi teşekkürü burada ders konuşamayacağım. Sınıfta kimden hoşlanıyorsun.

Çisel direkt böyle bir soruyla başladığı için şaşırmıştım.

B:Okulu bitirmekle ilgileniyorum hocam kimseye karşı bir ilgim yok. Sizin bir ilişkiniz var mı? Sorusundan sonra siparişler geldi ve sorum havada kaldı. Çisel cevaplamamıştı. Anlamıştım ki bir yarası vardı. Yemeklerimizi yerken aynı soruyu ikinci kez sordum “hocam ilişkiniz var mı diye sormuştum ama sanırım rahatsız oldunuz.”

H:(Şaraptan bir yudum aldı.) Geçen ay buraya gelip ayrıldı benden uzaktan ilişki yürütemiyormuş. Ben de kaldıramadım tabi ayrılığı, ara ara üzülüyorum ama kararlara saygılıyım.

B:Hocam bana verdiğiniz kıyafetler kardeşinizin değil dimi?

H:O nereden çıktı?

B: evinizde aile fotoğraflarınıza baktım ve hiçbirinde babanız dışında erkek kardeşiniz yok ayrıca kıyafetlerin kardeşinizin olduğunu söylediğinizde gözlerinizi kaçırdınız.

H:Senden de bir şey kaçmıyor he zeki çocuk hahahaha. Evet sevgilimin kıyafetleriydi seni o kıyafetlerle görünce biraz garip oldum sanırım sana da o yüzden bağırdım seni bir an o sandım özür dilerim.

B:Sorun değil hocam. Sevgilinizin fotoğrafı var mı bakabilir miyim.” Dedikten sonra fotoğrafı gösterdi. Sevgilisini tanıyordum. Bir dönem çalışmak için antalyaya gitmiştim ve orada sevgili olduğum kızın ağabeyiydi.

B:Hocam size garip gelecek ama ben denizi tanıyorum.

H:Ne! Nereden tanıyorsun söyle çabuk.

B: “Eski sevgilimin ağabeyi deniz. Ben de şehirden ayrılınca ayrılmıştım ama hala görüşürüz kızla. Dilerseniz sizin aranızı tekrardan yapabilirim.” Aman allahım bir anda üstüme vazife olmayan bir şey yaptım sanırım derken elimi tuttu ve “GERÇEKTEN Mİ?” Diye sordu.

B:Evet hocam demiştim çünkü denizle arasını yaparsam evine daha rahat girip çıkabilecektim güvenini kazanacaktım.

Bu arada deniz, çiselle aynı yaşta ve hemşire olarak atanmış devlet hastanesinde çalışıyor. Yemeklerimiz bittiğinde çisel hoca 1 şişe şarabı tek başına içmişti ve gözleri kaymıştı. Hesabı ödeyecek kadar kendinde değildi ve çantasını bana verdi. hesabı ödeyerek restorandan çıktık. Çisel dengede durmakta zorlanıyor bana yaslanıyordu. Bir taksi çağırdım ve çiselin evinin adresini verdim. Binanın önüne geldiğimizde taksi ücretini ödeyerek indik çiselin midesi bulanıyordu. Evinin önüne sessiz bir şekilde çıkararak kapıyı açtım ve çiseli içeri aldım.

Kızıl Evren

Aynaya baktığımda tanrıya bir kez daha teşekkür etme ihtiyacı hissettim.Kızıl saçlarım omzumdan aşağı salınıyordu. Üzerimde askılı mini bir elbise vardı, saten siyah kumaşı sanki benim için özel dikilmiş gibiydi ince belimi, büyük popomu sımsıkı sarmış, siyah ve beyazın kontrastı dolgun bacaklarımı ön plana çıkartmıştı. Daha da seksi gözükmek için kırmızı bir ruj ve oje tercih ettim. Siyah uzun topuklu ayakkabılarım da kombinime yakışmış popoma daha dik bir görüntü kazandırmıştı. Banyonun kapısının açılmasıyla banyodan bornozuyla çıkan adam bakışlarındaki o hayranlığı gizlemeye çalışmadan “Tanrım böyle bir kadına sahip olduğum için sana çok teşekkür ederim” dedi.

Karşımdaki adamla tam 1 yıl önce evlenmiştik. Evlilik yıldönümümüzü kutlamak için Kıbrıs’taki bu beş yıldızlı otele geldik. Evliliğimizin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bana olan hayranlığı, ilgisi ve beni şımartmak için verdiği uğraş hiç azalmamıştı. Geçen bir yıl belki de hayatımın en güzel yılıydı. Ani bir kararla henüz 25 yaşındayken benden iki yaş büyük bu yakışıklı adamla evlenmiştim. Ailemin bana sunduğu rahat yaşamdan çok daha iyiydi şimdiki yaşamım. İstemediğim bir işte çalışıp istemediğim bir hayatı yaşamak bana göre değildi. Beni deliler gibi seven ve bir çocuk gibi şımartan adamla mükemmel bir evliliğe sahiptim.

Beraber otelin restorantına indiğimizde tüm gözler bizim üstümüzdeydi, birbirine çok yakışan genç gözde çifttik yada sadece sol bacağımdaki dövme ve kızıl saçlarımdı dikkat çeken. Az sonra üzerime dikilen gözlerin sahiplerinin erkek oluşu ve o bakışların da hayranlıktan çok arzu dolu olması bana bazı gerçekleri tekrar hatırlattı; beni gören her erkeğin aklından ilk önce beni becermek geçiyordu. Fakat bir yıldır hatta 3 aylık sevgililik dönemimizde dahi benim için soru işareti olarak kalan bir şey vardı; Kocam bu bakışları fark ediyor muydu ve fark ediyorsa bundan rahatsızlık duyuyor muydu. Bu düşünceler içerisinde yemeğimizi yedikten sonra otelin barına inip bir şeyler içmeye karar verdik. Kokteylimizden birer yudum aldıktan sonra eşimin telefonu çaldı. Yine işle ilgiliydi ve sakin bir yere geçip bir görüşme yapması gerekiyordu. Yalnız başıma henüz birkaç dakika geçirmeme rağmen zannediyorum ki bir süredir beni izleyen biri yanıma damladı. Etkilemeye çalışan bir ses tonuyla:

-Gözlerimi senden alamıyorum ne işin var burada tek başına?
+Yalnız değilim teşekkür ederim.
-Kim o şanslı adam?
Parmağımdaki yüzüğü göstererek:
+Eşim

Buna gerçekten şaşırmıştı. Acaba evlenilecek bir kadına benzemiyor muydum. Bunu o adama sormak isterken bir anda eşimin geldiğini farkettim. Diğer adam da iyi akşamlar diyip uzaklaştı. Eşim kim olduğunu sorduğunda tanımadığımı ve sadece şansını deneyen biri olduğunu söyledim. Bozulmuştu fakat belli etmemeye çalışıyordu. Benim hakkımda şüphe etmesini istemiyordum. Soracağı sorular duyacağı şüphe her şeyi bambaşka bir yere götürebilirdi. Ona ait olduğumu tekrar hatırlatmam gerekiyordu. Ona gülümseyerek odaya çıkalım mı diye sordum. Bunun anlamını biliyordu ve her seferinde bunu yapacak olmak onu heyecanlırıyordu. Evrenimde şuan kaosa yer yoktu her şeyin yolunda olması gerekiyordu.
Odaya asansörle çıkarken onu bakışlarımla bile azdırabildiğimi tekrar gösterdim. Odanın kapısı açıldığında tüm bakışlardan uzak ve yalnız ait olduğum adamlaydım.

Ben Okan! ( Bölüm 3 )

Bir kaç saat sonra yolu yarılamış İzmir’e yaklaşmıştık artık. Yol boyu güneşin yüzüme yüzüme vurmasından kaynaklı artık bunalmış ve yorulmuştuk. Artık her yerim kızarmış olcak ki çözüm yolu aramak için annemle tekrar iletişim kurmam gerekti;
– Ben: “ Anne yanımıza güneş kremi almış mıydın ?”
– Annem: “ Unutmadıysam çıkarken çantama atmıştım sanırım.” bu cümlenin ardından arabanın arka koltuğuna doğru uzanarak annemin çantasını aldım. Çantanın içinde güneş kremini ararken daha aşşağıda beyaz dantelli bir tanga gözüme çarptı. O sırada içimde garip bir heycan büyümeye başladı. Acaba şuanda annemin altında kilot yok muydu ? Yoksa bu kilodu yedek olarak yanına mı almıştı ? Bu sorular kafamda dönerken gizlice çantanın içinden ellemeye başlamıştım bile. Sonradan fark ettiğim detay heycanımın daha da büyümesine etki etmişti çünkü kilotun bacaklarına ve kadınlığına değen kısımlarda nemli ve ıslak bir doku vardı. Büyük ihtimalle en son tuvalet molası verdiğimizde terlediği için tangasından kurtulmak istemiş ve çantasına atmıştı.
– Annem: “ Ne oldu Okan ? bulamadın mı hala ? Evde unutmuş olabilirim ya. Yandaki fermuarı açıp orayı da kontrol eder misin ?” Annemin talebi üstüne fermuarı açmak için kendimi daha da ileri vermiş, bacaklarım ön koltukta geri kalan vücudum ise arka koltukta kalmış oldu. Fermuarın içinde güneş kremini bulmuş ve kendimi ön koltuğa almak için düzeltmeye çalışırken annemin sesi ile tekrar irkildim;
– Annem: “ Yuhhh artık Okan ya bu neee? Şortunu düzelt arasından sarkıyor oğlum ya!” son zamanlarsa anneme bu tarz yakalanmalarım artmıştı ve bu durumdan ben de rahatsız olmaya başlamıştım. Annemin çantasında bulduğum nemli beyaz dantelli tangasının ve o anlık onun şuanda altında iç çamaşırsız araba kullandığının hayali beni erkekliğimin zirvesine çıkarmış olucak ki eğildiğimde normalde ten rengime yakın renkte olan sikimin resmen mosmor kesildiğini aynı zamanda yemyeşil damarlarımın ona eşlik ettiğinden anlamış oldum. Resmen şortumun arasından beni kurtarın diye bağırıyordu. Arabanın otobanda gidişinden ve sallanmasından şortumun arasından çıkmış bir sağa bir sola vuruyordu kendini. Gerçekten acilen boşalmam gerektiğini anladım çünkü hayal dünyamdan çıkınca ereksiyonumun verdiği ağrıyı taşşaklarımdan beynime kadar hissediyordum. Böyle bir durumun açıklamasını anneme yapamazdım, ne dicektim sanki 1 saat önce çıkardığın kilodunu bulduğum ve onunla hayaller kurduğum için oldu özür dilerim anne mi ? Asla böyle birşeyi yapamazdım o yüzden durumu kabullenip cevap verdim;
– Ben: “ Anne gerçekten özür dilerim ama elimde olmadığını defalarca anlattım sana. Son derece haklısın son zamanlarda öz oğlunun erkekliği ile çok karşılaştın bu durum için gerçekten çok özür dilerim affet beni. Bir sonraki molada altıma boxer giyerim söz.”
diyip durumu hem özetlemiş hem de özürümü dilemiş oldum. Annem tekrar yola odaklanmış ve sanırım az önce olanları unutma kararı almış olucak ki susup durumu devam ettirmedi. Ben de artık güneşten yanmakta olan bacaklarıma ve kollarıma güneş kremimi sürüp rahatlayabilirdim. Yerime tekrar geçip üstümü başımı düzelttikten sonra kremi kollarıma, yüzüme ve bacaklarıma iyice sürdükten sonra çantaya geri koymak için arkaya uzandığımda annemin sesi ile irkildim;
– Annem: “ Durrr! Sen kendine müslüman mısın benim bacaklarım kollarım ne olucak. Saatlerdir arabayı kullanan benim asıl benim ihtiyacım var ona.” Diyerek kremi çantaya koymamı engellemişti bile. Kremin kapağını açıp önce kollarına azar azar sıktıktan sonra croptan kaynaklı açık olan omuzlarına kadar yavaş yavaş yedirdikten sonra sıra bacaklarına gelmişti. Yarım saattir aklımdaki tek soru acaba altında iç çamaşarı var mıydı ? Bu sorunun hala heycanını üstümden atamamıştım. Kremi bacaklarına sıktıktan sonra kapağını kapatıp çantaya geri koydum. Ön tafa dönüp olayın heycanı ile yola odaklanmaya çalışırken tekrar annem seslendi;
– Annem: “ Eeee kollarıma sürdün bacaklarıma sürmicek misin ?” Daha 10 dk önce sikimi dışarda görmüş ve bana kızmış olmasına rağmen ondan böyle bir talep almak beni aşırı derecede şaşırtmıştı. Ben bunları düşünürken annem de arabanın otomatik vites olmasından ve yavaş gitmemizden rahatlamış olucak ki sol bacağını iyice kendine doğru çekmiş altındaki kot eteğin bacaklarından aşşağı düşmesini sağlamıştı. Saatlerdir araba kullandığı için sanırım rahatlamak istemiş ve benim de kremi rahatça sürmemi kolaylaştırıcaltı. Üstümdeki şaşkınlığı ve avel avel bakışları atıp iki elimle sağ bacağındaki kremi yaymaya başlamıştım. Baldırlarından diz kapağında kadar olan güneşin vurduğu kısımları iyice ova ova ilerlerken kremin annemin bacağındaki terler ile karıştığını ve iyice parladığını fark ettim. Yaklaşık 20 yıldır oğluydum ve onu bu kadar beğenmeme rağmen ilk defa anneme bu kadar yaklaşmıştım. Hatta bir kadına ! Ben kremi yedirirken parlak ve sulu bacakları ile hipnotize olmuştum adeta. Erkekliğime engel olamıyordum. İçimdeki heycan ile nefes alış verişim değişmiş arabanın içi benim için cehanneme dönmüştü. Sıcaktan anlımdan ve bacaklarımdan terler akıyor, kalbim küt küt atıyor ve erkekliğim tekrar son zirvede şortumdan beni zorluyordu. Gerçekten bayılcak gibi hissediyordum, sanırım tansiyonum düşmüş ve nefes darlığı çekiyordum. Annemin kremin verdiği rahatlık ve klimanın üflemesiyle suskunluğunu tekrar bozdu;
– Annem: “ Oğhhhhh Okan bunu daha önce neden akıl edemedik ahhhhh. Vallaha pişmişim ya rahatladımmmm. Diğer bacağıma da yap lütfennn çok iyi geldiiğğ.” Annemin bu cilveli ve kendinden geçmiş ses tonu beni artık çileden çıkarmıştı. Sikim balon gibi şişmiş nerdeyse patlicaktı artık. Keşke evden çıkmadan 31 çekseydim diye düşünürken bi anda sol bacağının diğer kapı tarafında olduğunu hatta annemin rahatlamak için kendine doğru çektiği aklıma geldi. Sol bacağının altından hafif hafif görünen süt beyazı kalçaları beni zıvanadan çıkaran son nokta oldu. Sol bacağına uzanmak için kafamı göğüslerinin altına kadar sokmuş iki elimle anca uzanabilmiştim. Bacaklarını aynı bir hamur gibi yoğuruyordum. Bu kadar ileri gitmişken çaktırmadan etek altına baksam mı diye fikirler geçmeye başladı. Bacakları bile beni bu kadar etkiliyorken annemin kadınlığı ile göz göze gelsem sikime dokunmadan boşalırım fikri ile geri vazgeçtim. Annemden hala aynı sesler çıkıyor ve devam etmem niteliğinde bana direktifler veriyordu. Son hamle olarak sağ elimi iyice kalçasına kadar yakınlaştırıp götünün yumuşaklığını hissettikten sonra hızlıca geri çekildikten sonra klimanın ayarını arttırmak istedim. Son güçte çalışan klima şuanda annemin ter ve kremle karışmış bacaklarına üflüyor ve muhtemelen kadınlığına adeta ıslık çalıyordu. Annemin artık gözleri gitmiş kendinden geçmişti;
– Annem: “ Çokkk teşekkür ederim Okan ya inanamazsın ne kadar iyi geldiğine ohhhh.”
– Ben: “ Sevindim iyi olmana ama en yakın istasyonda durabilir miyiz acaba çok sıkıştım artık. “ bu cümleyi tabi ki de tuvaletimi yapmak için değil 31 çekip erkekliğimi rahatlatmak için kurmuştum. Gerçekten artık dayanacak gücüm kalmamıştı ve büyük ihtimalle dokunsam patlicaktım zaten.
– Annem: “ Ahhh tamam aşkım tamam 200-300 metre ilerde olması lazım dururuz.” Annem hala rahatlamanın verdiği etki ile konuşmaya devam ediyordu. Acaba annem benden etkilenmiş miydi yoksa gerçekten sadece kremin verdiği bi rahatlık mıydı ? Ben kafamda bu soruları düşünürken benzin istasyonuna varmıştık bile.

Yeni Öğretim Üyesi-4

Çisel hocanın evi kütüphaneye 25 dakika uzaklıktaydı ve tepedeydi. Bunların hiçbirisi otobüs olduğu zaman sorun değildi fakat otobüs saatleri çoktan bitmişti ve ben yürüyerek gitmek zorundaydım. Sırtımda çanta üzerimde montumla yokuşu tırmanırken çok fazla terlemiştim ve bu terlemeden rahatsız olmuştum çünkü temiz olmayan biri olarak gözükmeyi hiç sevmem. En sonunda çiselin oturduğu apartmana geldim.

B:Hocam, Ben kapının önündeyim ama apartman kapısı kilitli şifresi ne?

H:Kapının şifresi yok içerden açılması gerekiyor, biraz bekle geliyorum ben.

B:Tamam hocam… şeklinde konuşmalarımızdan sonra çisel aşağı indi fakat babaannemden hallice giyinmişti. Altında bir polar gecelik üstünde bir hırkayla kapıyı açtı.

H:Gel hemen içeri! Diyerek beni binaya çekti. Bu binadaki herkes muhafazakar bu binadaki daireyi de ailem bulmuş ve öyle tutmuş tam onların yaşam şartlarına uygun bir bina seni burda görürlerse arkamdan konuşacakları kesin hızlıca yukarı çıkalım şimdi.

B:Tamam hocam siz önden gidin ben sizi arkanızdan takip ederim… diyerek evinin önüne kadar çıktık hoca kapıyı açınca bu sefer fakültede olduğu gibi dışarıda beklemek yerine direkt eve girdim ve ayakkabılarımı evde çıkardım

H:Biraz bekleseydin ortalıkta bir şey var mı diye baksaydım…

B:Hocam 30 dakikadır geleceğim belli toparlamışsınızdır diye düşündüm. Hem olsa da bir şey olmaz ben sizin öğrencinizim.

H: İyi geç bakalım içeri baya da terlemişsin hahahahah

B:Hocam yokuşu çıkarken oldu evi tepede seçmişsiniz ben napabilirim diyerek hafif bir tebessümle yanıt verdim.

H:Yarın sınavda teke gibi de kokarsın sen şimdi sen şu odaya geç üstünü çıkart ben sana erkek kardeşimin kıyafetlerinden getireceğim banyoya bırakırım duş alıp salona gel.

B:Hocam… Zahmet olmasın zaten evinizde ağırlıyorsunuz bir de duşa girmek…

H:Yarın teke gibi kokup sınıfın dikkatini dağıtacaksın çanla birinci olup dersi geçeceksin değil mi? hahahaha yemezler gir duşa hadi.

B:Tamam hocam o zaman gireyim ben. Diyerek odaya girip üstümü çıkardım uzun tişörtüm ve boxerımla odadan çıkıp banyoya doğru ilerledim. Hoca beni neyse ki görmemiş o halde gözüksem utanabilirdim. Duşa girdim ve kardeşinin sandığım kıyafetleri giydim.

B:Teşekkür ederim hocam zahmet oldu size de ben biraz daha ders çalışayım izninizle

H:Rica ederim kıyafetler çok yakışmış. Boşver dersi sınavları ben okuyacağım. Sınıfta tek konuştuğum öğrenci yanıma gelmiş biraz sohbet edelim gel çay demledim bir de sandviç yaptım acıkmışsındır.

B:Hocam çok yakın davranıyorsunuz bana teşekkür ederim. Kıyafetler de çok güzelmiş hocam kardeşiniz uğrar mı böyle yanınıza

H:(gözlerini kaçırarak) yok ya ilk geldiğimizde burada kaldı ara sıra gelir diye kıyafetlerini bıraktırdım. Ondan sonra da gelmedi yanıma hayırsız.

B:Gelir hocam daha çok zaman var aileden uzaklaşmak istediği zaman kaçar gelir.

Şeklinde sohbetimizden sonra çisel de duşa girdi. Duştan çıktıktan sonra havlusuyla odasına gitmek yerine elinde boxerımla içeriye geldi ve şu soruyu sordu.

H:ÇINAR! Bu ne?

B:Hocam karışıklık olmuş. Alışkanlık olduğundan bir an sizin sepetinize attım.

H: ben senin terli iç çamaşırını görmek zorunda değildim çınar yardımcı oldum fakat bu yaptığın saygısızlık üstelik benim çamaşırlarımın üstüne koymuşsun. Koyarken de mi görmedin! Yoksa senin kadın çamaşırların var da o yüzden mi garipsemedin he…

B:Hocam olur mu öyle şey özür dilerim. Bilerek yaptığım bir şey değildi. Hem kadın iç çamaşırım da yok rastgele attım rahatsızlık verdiysem gideyim ben.

H:Tamam tamam alınma hemen. geç otur ben giyinip geliyorum.

Ailesi muhafazakar olduğundan çisele de bir miktar muhafazakarlık bulaşmıştı. Kapalı değildi fakat açık da değildi. Duştan sonra yanıma havluyla gelmesi beni bir miktar hareketlendirdi fakat yalnızca bu kadar giyinip geldiğinde yine aynı şekilde tişört eşofman şeklinde giyinip gelmişti. Tişörtün içinde sütyenini yine takmıştı. Oysa ben olmasam sütyen takmadan rahatlıkla dolaşabilecekti. Çiseli havluyla görene kadar aklımdan onu sikmek geçmiyordu fakat havluyla yanıma gelmesi onu aklıma düşürmüştü. Mezun olmadan ya da mezun olduktan sonra… onu bir gün mutlaka sikecektim fakat şimdi yapacağım ufak bir hamle hem okul hayatımı hem de beni bitirebilirdi. Sanırım o halini gördükten sonra ondan hoşlanmaya başlamıştım. Çisel mutfakta kahve hazırlarken ben de çiselin yeni çıkardığı iç çamaşırlarına bakmak için tekrar banyoya geçmiştim.

B:Hocaaaam. Siz kahve hazırlarken ben bir lavaboya gideyim. Sanırım bugün fazla su içtim.

H:kahveler hazır çabuk ol.

Mastürbasyon yapmak için fırsatım yoktu sanırım ama külotunu ve sütyenini koklayıp fotoğraflarını çekecek kadar fırsatım vardı hemen lavaboya geçip kapıyı kilitledim. Sepeti açtığımda gördüğüm külot ve sütyen başımı döndürdü. İlk defa bir hocamın hazinelerine bu kadar yakındım. Elime alıp incelemeye başladım kenarları dantel işlemeli mavi külot ve siyah bir braletti inanılmaz güzel kokuyordu. Hoca seslenmeden fotoğraflarını çekip aldığım gibi geri koydum ve sifonu çekerek salona geri döndüm. Kahveleri içtikten sonra yatakları hazırlayıp uyku moduna geçtik. Sabah olduğunda önce ben çıktım 15 dakika sonra çisel hoca binadan çıktı ve ayrı bir şekilde okula gittik.

Bir Küçük Polisiye Meselesi – 8

Sabah uyandığımda nadia yanimda değildi kiyafetlerimi giyip odadan ciktim iceriden tabak sesleri geliyordu. Nadia yeliz ile beraber kahvalti hazirliyolardi. Bu arada muhabbet edip kıkırdıyorlardı. Bu ikili birbirine iyice kaynasmis abla kardes gibi olmuslardi. Zaten yelizin uzerinde de daha once nadianin uzerinde gördüğüm bi elbise vardi. Mavi uzerine beyaz puantiyeli, ip askılı bi elbiseydi. İkisi beraber cok guzel bir kahvalti hazirlamislardi. Oturup hep beraber yedik. Fakat benim cikmam gerekiyodu islerim vardi, dolayisiyla fazla kalamadim. Once emniyete ugradim bikac evrak isleri vardi onlarla ilgilendim. Ardindan mahmutun evine gittim. Kapiyi caldim fakat kimse yoktu. Evin etrafinda bi tur attim. Arka bahceye gittim etrafi kolacan ettim. arka bahce bakimsiz yabani otlarla kapliydi. Lakin sol tarafta bi bolum de ot bitmemisti. Oraya gidip zemini kotrol ettim bi farklilik vardi. zeminler arasi butunluk yoktu sanki daha once kazilip sonra tekrar doldurulmus gibiydi, az da olsa kot farkida vardi. Ardindan yelizin,”annem 3 aydir kayip” dedigini hatirladim. Olabilir miydi mahmut gercekten karisini öldürmüşmüydü. İlerdeki agacin dibinde duvara yaslanmis kazma, kürek, tirmik gibi bahce esyalari vardi. Kazmayi alip kazmaya basladim. Vaktim yoktu mahmut nezaman gelir bilmiyordum dolayisiyla acele ediyordum. Yaklasik yarim metre kadar kazmistimki bez parcasina ulastim, bundan sonra daha dikkatli olmaliydim aksi takdirde eger bir ceset varsa zarar verebilirdim. Bi sure elimle eseledikten sonra cesede ulaşmıştım. Olen şahsın kim oldugunu tabiki bilmiyordum ama annesi olmasi muhtemeldi. Ekiplere haber vermek icin telefonumu cikarmistim ki arkadan kafama bi silah dayanmisti. Mahmuttu bu

M: aradigini buldunmu komiser.

B: aslinda aradigim sey bu degildi sendin. bunu tesadufen buldum.

M: merak etme senide yanina gondercem. arkanı dön!

Arkami yavasca dönerken bir anda silah tutan elini kavradım. silah aramizdayke bogusmaya basladik. Silah bir anda ateslenmisti. Silahin ateşlenmesi ile mahmut bikac adim geri cekildi, vurulmustu. Nasil olduğunu anlamadim fakat silah benim elimde kalmisti. Mahmut vurulmus olmasina ragmen son bir atakla uzerime hareketlenince o an ki sok ve adrenalinle onu alından vurmustum. Mahmut yere yığılıp ölmüştü. Bi sure sonra sakinlesmeye baslayinca ne yaptigimi idrak etmeye basladim. Kimseye sormadan haber vermeden veya savciliktan icin almadan bi mulke girmistim. Bu dupeduz haneye tecavuz du üstüne birde adami anlindan vurdumustum. Bunun nefsi mudafaa oldugunu nasil anlatacaktım kimse bana inanmayacakti. kolundan, bacagindan vurabilecekken onu direk oldurmustum. Biraz dusunup kendime geldim etrafta kimse gorunmuyordu. Bu isi halletmeliyidim kimse bisey ogrenmemeliydi.

Olayin uzerinden bikac gun gecmisti ceseti bi sekilde saklamistim. O gun biraz rahatsiz oldugum için eve erken donmustum. Eve gectim icerden bi takim sesler geliyordu, yasadigim olayin etkisiyle olsa gerek paranoyaklasmistim. tabancami cikardim, mumkun oldugunca sessiz ilerledim. Ses salondan geliyordu. Kafami uzatip baktiktan sonra tabancami tekrar yerine koydum icerdeki yeliz di. Temizlik yapiyordu, uzerine rahat edebilecegi bol ama kisacik bi sort vardi. Uzerinde ise ip askili bi t-shirt vardi. Nedense sesimi cikarip geldigimi haber veremedim. Yelizi izlemek hosuma gitmisti. Yerde domalmis bi sekilde yerleri temizliyordu. Kalçasının yanaklari kismen aciga cikmisti. Yeliz 25-30 yas araliginda, ortalama bi vucuda sahip fakat memeleri buyuk bi hatundu. Siyah kivircik saclari vardi. Güzelliği de yine ortalama diyecebilecegimiz bi sekildeydi. Cok guzel ya da cirkin diyemezsiniz. Onun bu hali beni cok azdirmisti. Giderek kalbim daha hizli atmaya baslamis, istemsizce elim sikime gitmis kendimi oksama baslamistim. Yeliz yerleri sildikce kalcalari bi saga bi sola sallaniyordu. Ben ise yelizin kalcalarina oylesine odaklanmistim ki yelizin bana baktigini gormedim bile. O an utandim ve kendime ceki duzen verdim. Yeliz hizlica toparlanmışti.

Y: beni mi izliyorsun,

B: eve hirsiz girdi sandim ama sonra sen oldugunca görünce bakakaldim, ozur dilerim.

Y: senin bu yaptigin cok ayip.

B: haklisin tıpkı senin, benle nadiayi izlemen gibi

Yeliz sasirmisti cunku onun bizi izledigini bilmediğimi saniyordu.

Y: sacmalama yok oyle bisey.

B: ikimizde neyin ne olduğunu biliyoruz dimi.

Yeliz itiraz etmemisti. Konuyu degistirdi.

Y: ben, evini temizleyeyim diye gelmistim. Anahtari nadiadan almistim. Nerdeyse bitirdim zaten, gitsem iyi olur.

Diyerek kapıya yoneldigi anda kolundan tutup kendime cektim, beline sarilip dudaklarina yapistim. Yeliz aninda karsilik vermisti. O da boynuma sarilmis hunharca dudaklarimi emiyordu. Bir yandan dudaklarimdan operken bir yandan “bu yaptigimiz cok yanlis” diyordu. Ama yanlış olan sey ikimizinde umrunda degildi. Onu yatak odasına götürdüm. Yataga itip yatirdim, sonra bi sure daha opustuk, ip askisini indirip, yavasca asagiya indim once boynunda sonra dolgun memelerinden opup emmeye basladim. Meme uclari normalden biraz büyüktü. Onlari hafif hafif isirarak opmek yelizi zevkten kudurtuyordu. Şimdi t-shirt ve sutyenini tamamen cikardim. Sortunu ic camasiriyla beraber cikardim. Ami cok uzun olmasa da biraz kıllıydı. Yavasca yaklasip kokusunu icime cektim. Sabuk kokuyordu, sanirim yeni dus almisti. Bi kac dil darbesi attim hafif irkildi. Sonra biraz daha, biraz daha derken amina iyice yumulup emerek icime cekmeye basladim. Yeliz cok gecmeden Kasilmaya basladi ve istem disi olarak bacaklarıyla basimi sıkıştırıyordu zaten bikac dk sonra boşalıp nefes nefese kalmisti. Ayaga kalkip sikimi yelizin agzina goturdum. Hemen agzini acip istahla yalamaya baslamisti. Eliyle alttan tasaklarimi oksamayida ihmal etmiyordu. Sikimi birakip karsimda geçti, belini kırıp kalcasini yukari cikararak domaldi. Kısık bi sesle…

Y: hadi yuvasina sok artık şu şeyi.

Arkadan yaklasip sikimle amini fircalamaya basladim. Yeliz kendini bana doğru iterek sikimi icine almaya calisiyordu fakat izin vermiyordum. Onu kudurtmaliydim iyice. Sikimle bi sure daha fircaladim, yeli “lütfen sok artik” diyordu. Sikimi amina hizalayip hafifce bastirdim yeliz derinden bir ohh cekmisti ama ben sikimi geri cikarip tekrar oynamaya basladim. Yeliz sinirlenmeye baslamisti bana bagirarak

Y: sok artik su lanet olasica seyi iciihhhhmmmmm ohhhhh, iste buu uffff cok guzellll.

Cumlesini bitirmeden icine sokup gitgellere baslamistim. Yeliz yaraga cok acti anlasilan, cunku ben yelize vurmaya çalışrken o da kendisini bana sertce ittiriyordu ve odanin ici sap sap sesleriyla yankilaniyordu. Yelizi bu sekilde sikerken elimi tukurukleyip got deligini ıslattım, bas parmagimla got deligine baski yapmaya baslamistim ki

Y: aklindan bile gecirme.

B: kes sesini sana sormadim.

Y: istemiyorum

B: ben istiyorum

Y: olmaz cok aciyo orası denedim daha önce.

B: sikismeyi bilmeyen biriyle denediysen acir tabi, bana guven.

Uzunca bi sure yelizin gotunu parmakladim delik genisledikce parmak sayimi artirdim. Artik iki parmak cok rahat olmasa da girip cikiyordu. Cekmecen yagli bi krem buldum. Got deliğini guzelce kremledim, bi miktarda sikime surup onuda iyice kayganlastirdim. Sikimi got deligine hizalayip yavasca girdim. Basta zorlanmasada bi yerden sonra yeliz cok zorlaniyor, cani aciyordu. O yuzden icinde bi sure bekledim. Delik biraz daha genisleyince girip cikmaya başlamıştım gitgide gotu alışıyor artik sikimin tamamini icine aliyordu. Yelizin yuzundeki aci dolu ifade gitmis yerine zevkten dort kose bir yeliz gelmisti. Gotunun sıkılığı da bana ekstra zevk veriyordu. Bi sure bu pozisyonda siktikten sonra sikimi icinden cikarmadan uzerine abandim, yeliz yataga sirt ustu uzanmis bende uzerinde probone pozisyonu almistik. Artik dayanacak gucum kalmamisti boşalmak uzereydim. Ellerimi yelizin koltuk altindan gecirip memelerini iyice avucladim, tum gucumle kokleyip oluk oluk icine ohhh layarak boşalmıştım. Kendimi yan tarafa atacak gucum bile kalmamisti bi sure yeliz altta ben onun uzerinde uzanmistim. Sonra kalktip temizlendik yeliz dudaklarimdan kocaman operek devamini istiyorum dedi ve alt kata nadianin evine gitti. Aksam olmustu o gece nedense nadiaya ugramak istememistim sadece evde dinlenmek istedim bi ara nadia bana ugradi bi sure muhabbet ettikten sonra o da gitmisti. Ertesi sabah sadinin telefonuyla irkildim.

B: efendim sadi

S: baskomiserim yelizin evlerinin arkasında bir kadin cesedi bulunmus biz olay yeri incelemeyle beraber oraya geciyoruz.

B: tamam sadicim geliyorum bende.

Uzerimi giyinmistim. Zaten bu zamana kadar nasil bulunamamisti ona sasirmistim ozellikle kazilan yeri acik bırakmıştım, komsular görüp haber versin diye. Nitekim olay yerine vardigimda aynen o sekilde olmus komsular haber vermisti. Olay yerine vardigimizda hersey bıraktığım gibiydi. Memurlardan etraftaki komsularla konusmalarini istedim herhangi bir gorgu tanigi yada sira disi bisey olmusmu diye sormalarini. Kimsenin bisey gormedigi sadece bikac gun once bikac el silah sesi duyduklarini ama o da bu mahallede çok sık oldugu icin kimse cikipta ne olduguna bakmamis. Genclerin havaya ates ettigini dusunmusler. Sadiye mahmut icin savciliktan yakalama emri çıkarmasını soyledim. Her yerde mahmutu ariyorlardi tabiki bulamayacaklardi. Yelize olanlari haber vermemiz gerekiyordu. Bu konuda nadianin yardimini aldim. Annesinin olmesine üzülmüştü ama oyle kendini yerden yere de vurmuyordu gayet sakindi. Kendisini emniyete ifade almak icin goturdum. Ardindan tekrar eve biraktim. Olay yeri inceleme ekibi bana dair bi sey bulamamıştı. Yillardir bu isin icinde oldugum icin ne yapmam gerektigini az cok biliyordum.

O gece nadiaya gittim hem sevgilimi gormeye hemde yelize destek olmak istemistim. Aksam biraz film izledik. Sonra yeliz uyumaya gitti bende nadia tv karsisinda basbasa kalmistik ufak ufak birbirimize sirnaşmaya basladik. Dudaklarimiz birbirine yaklasti sonra opusmeye basladik ellerimi memelerine dogru cikardi avuclamaya basladim. O sırada telefon caldi, her nekadar acmak istemesemde acmak zorundaydim. Sadi ariyordu…

B: efendim sadi

S: baskomiserim cinayet var. Biz zeyneple olay yerine geciyoruz.

B: tamam, adresi at geliyorum bende.

Nadiayi bu sekilde birakmak istemezdim ama mecburdum. Nadianin da cani sıkılmıştı bu duruma ama yapabilecegi bisey yoktu. Dudaklarindan kocaman optum ve evden cikip arabaya atlayip sadinin attigi adrese dogru yola ciktim. Adres sahilde, kayaliklarin oldugu, yerlesim yerinden uzak, tenha bi bolgedeydi. Tum ekip orada herkes isinin basindaydi. Bi ekipte denizde arama calismalari yapiyordu. Sadi yanima geldi…

S: amirim durum pek ic acici degil

B: konu ne, nolmus.

S: bi grup genc burada kacamak yapmaya gelmis geldigi sirada denizde siyah poset bulmuslar basta cop zannetmisler o yuzden denizden cikarmaya calismislar fakat icinde ceset varmis ve polise haber vermisler.

Bu arada cesetin oldugu torbanin yanina dogru gidiyorduk, ceset torbasini gorunce nefesim hizlanmaya, kalbim sikismaya baslamisti, bogulacak gibiydim, biraz yakami gevsettim. Poseti actiklarinda icinde Mahmutun parcalanip kondugu ceset vardi. Oysa ben onu denizin aciklarinda atmistim. Buraya kadar suruklenmis olacagini tahmin etmemistim. Simdi boku yemistim. Ustelik asil darbe daha gelmemisti, sahildeki ekipler baska cesetlerde var diye bagiriyorlardi. Bütün sırlarım tek tek ortaya cikiyordu. Simdi napacaktim….

Ben Okan! ( Bölüm 2 )

Bu mutluluk ve heycan ile o bir hafta sanki bana 3 yıl gibi geçmişti. Neyse ki sonunda İzmir’e gitmek için yola çıkıcaktık. Sabah uyandık ve kahvaltı için mutfakta buluşmuştuk. O gün için içimde ayrı bir huzur vardı sanki. Daha gitmeden bana bu kadar iyi geldiyse orda kim bilir ne kadar mutlu ve huzurlu olucaktım. Artık bekaretimi üstümden atmak istiyordum. Nerdeyse 20 yaşına gelmiş ve dışardan bu kadar alımlı gözüken bir erkeğe göre normal bir durum değildi bunun ben de farkındaydım. Sabah ereksiyonum yıllardır bitmeyen bir kabus gibiydi benim için. Zaten sosyal hayatta saklamaya çalıştığım penisim sabahları dinazor gibi uyanıyordu. Benim için alarm niteliği taşıyordu artık. Her sabaha 8.30 9.00 arası ereksiyon ağrısı ile uyanırdım. Artık gizlemekten ve onu düşünmekten yorulmuştum çünkü kalkık olmayan hali bile şortlarımdan eşofmanlarımdan belli olurdu. Mutfağa girip anneme günaydın dedikten sonra masada Duru’nun olmadığını fark edip odasına doğru yöneldim. Kapıdan kahvaltının hazır olduğunu seslenmeme rağmen uyanmadığı için odasına girmeye karar verdim. Odaya girdiğimde böyle bir manzara ile karşılaşacağımı tahmin etmemiştim. Havanın sıcaklığı ile Duru üstündeki pikeyi gece atmış ve altında sadece bir tanga üstünde de penye uzun bi tshirt vardı. Sol dizini karnına kadar çekmiş yatarken tshirti açılmış bembeyaz kalçası karşımda duruyordu. Aslında yaşına göre fena fiziği yoktu ama annem ve Esra gibi dolgun değildi fakat onun da ayrı bir aurası vardı. Çünkü Duru’nun incecik bir bele ve kusursuz pürüzsüzlükte bir teni vardı. Benim penisimi sakladığım gibi o da vücudunu genelde saklardı. Okula veya dışarı çıkarken sürekli bol kıyafetler giyer çapulcu gibi gezerdi.Tatile çıktığımız zamanlarda bir kaç kere bikini ile gördüğümden ben vücuduna aşinaydım. Bembeyaz teni kumsalda güneş gibi parlardı her zaman. Annem Duru’yu her zaman gençliğine benzetir bu konuda ona hep takılırdı. Çünkü Duru bu durumdan hiç memnun değildi hiçbir şeyden memnun olmadığı gibi. Sürekli anneme kızar konuyu kapatmasını söylerdi. Uzun zamandır Duru’yu yarı çıplak görmediğim için bazı değişiklikler olmuştu tabi. Ama vücudunun diriliği hiçbir zaman değişmedi. Göğüsleri ve kalçaları ne kadar büyürse büyüsün aynı bir demir gibi semsert yerinde duruyorlardı. Neyse ben bu şaşkınlığı yaşarken yavaşça ona doğru yaklaştım ve güzel bir ses tonu ile;

– Ben: “ Hadi abicim kalk, annem kahvaltı hazırlamış. Yemekten sonra hazırlanıp çıkıcaz biz İzmir’e gidicez ya.
– Duru: “ Ne abisi amk! Aramızda 2 yaş var sabah sabah sinirlendirme beni. Kaç kere söylicem odama girmeyin diye size ! Yeter ya yatakta bile huzur yok şu evde ! Geç mutfağa geliyorum az sonraa !”
– Ben: “ Tamam be tamam ne bu agresiflik sabah sabah. Bi abilik yapalım dedik. Bugün son günüm bu evde zaten ben gidince huzur da gelir mutlulukta sana.” Bunu dedikten sonra Duru yatakta dikelim dizlerini karnına doğru çekti. İlk defa Duru’yu böyle duygusal görmüştüm. Utanmasa ağlicaktı yani. Kısacık saçları gözlerinin önüne gelmiş arasından bana bakıyordu. Bir anda yataktan hamle yaparak bana sarılmaya çalıştı fakat benim sabah ereksiyonumu hesap etmemiş olcak ki kolları boynumla buluşurken sikim göbeğime baskı yapmıştı. Bu durumun 3 saniye sürmesinden Duru’nun sikimi fark ettiğini anladım ve bir anda geri kendini yatağa attı.
– Duru: “ Şu sikini her sabah gözümüze sokmasan olmaz değil mi? Hayır neden boxer giymez bir insan anlamıyorum ya! Şurda 2 dk duygusallaştım onun da ağzına sıçtın saol yani Okan! Tamam geç mutfağa geliyorum ben de!” Duru’dan günlük azarımı da işittiğime göre gerçekten mutfağa geçme zamanım gelmişti. Kahvaltı için masaya oturduktan sonra Duru da çok geçmeden geldi. Yemeğimizi yerden masadaki suskunluğu bozan annem oldu;

– Annem: “ Bak Duru abini İzmir’e bırakıcam yarın geri dönücem. İşten de izin alamadım zaten sakın evi dağıtayım birini çağırayım falan deme! Dönününce zaten çok yorgun olucam büyük ihtimalle taşınma vs. bir de eve gelip senle uğraşmayım tamam mı kızım.”
– Duru: “ Birincisi şu ezik için abin diyip durma! İkincisi geçen ay ben 18 yaşıma girdim çocuk değilim artık! Sizdeki bu kontrol manyaklığı ne yaaa! Salın artık beni ikiniz de hayatınıza bakın. Okan bey zaten İzmir’e taşınıyor sen de işinle meşgul ol benle uğraşma!”
– Annem: “ Kızım nasıl konuşuyorsun sen ya az sesini alçalt karşında annen var. Ne oldu bozuldun mu Okan’nın gitmesine?”
– Ben: “ Ne bozulması utanmasa ağlicaktı anne ahahahaha sabah uyandırdığımda sarıldı hatta bana.”
– Annem: “ Ne diyorsunnnn ahahahahah”
– Duru: “ Offf uğraşamam ikinizle de ben duşa giriyorum. Siz de çıkıcaksanız çıkın oyalanmayın evde.” diyip banyoya doğru yol aldı.

Kahvaltıyı bitirmiş ortalığı toparlamıştık. Kıyafetlerimi ve eşyalarımı toplarlarıktan sonra bavulları koridora çıkardım. O sırada odasından Duru da çıkıp yanıma geldi. Saçları duştan yeni çıktığı için ıslanmış, üstüne de alışık olmadığım dar bi crop ve penye kısa bir şort giymişti. Aslında saçlarının kısa olması yüzünün güzelliğini öne çıkarıyordu. Demikli bir suratı, düzgün bir burnu ve yemyeşil gözleri vardı. Bana doğru yaklaşırken içinden sütyen giymediğini ve meme ucunda bir farklılık olduğunu hissettim. Bunlar ne diye sorduğumda piercing diye cevap verdi. Duru’nun son bir kaç ayda bu denli değişmesine anlam veremiyordum. Yıllardır rahat ve geniş büyümüş bi kıza göre aslında çok da birşeu sayılmazdı ama benim 18 yıldır tanıdığım Duru için büyük değişimlerdi bunlar. Bu sırada annem odasından çıktı ve yanımıza geldi. İşte o an Duru da ben de annemizi ilk defa iş kıyafetleri dışında özenli giyinmiş görmüştük. 38 yaşında bir kadına göre gayet genç ve güzel duruyordu annem ve o an nedense gurur duymuştum onun adına. 12 yıllık evlilikten terk edilmemiş sanki 2 çocuk büyütmemiş gibi güzel ve hayat dolu bir kadındı çünkü. Altına giydiği mini kot etek ve üstündeki beyaz crop ile resmen 25 li yaşlarına geri dönmüştü. Memleketi İzmir’e gitmenin mutluluğunu o da içinde taşıyordu demek ki. Duru ile son bir defa vedalaşıp yola çıktık. Yol boyu annemin bacaklarına bakmamak için kendini çok zor tutsam da gözüm illa ki gidiyordu. Sulu ve bembeyaz duran bacakları kot eteğin içinde harika duruyordu. Bunun üstüne altıma boxersız basketbol şortu giydiğin için pişman oldum açıkcası. Araba kullanırken eteğinin yukarı kayması ve dışardan vuran güneşin dolgun bacaklarını ışıl ışıl parlatmasından kaynaklı sikim şortumun içinde hareketlenmeye başlamıştı bile. Klimadan vuran soğuk hava yavaş yavaş şortumun içine dolup taşşaklarımın ve sikimin rahatlamasına ve hava almasına yardımcı oluyordu. Eminim bu durum annem için de geçerliydi çünkü hava gerçekten çok sıcaktı ve güneş arabanın içine çok fena giriyordu. Soğuk hava eteğin içinden annemin bacaklarını rahatlattığına emindim. Ben yol boyu bunları düşünürken annemin müziğin sesini kısıp benle konuşmaya başlaması ile kendime geldim;

– Annem; “ Okan sana birşey sorucam ama yanlış anlama sakın. Uzun zamandır konuşmak istiyordum fakat cesaret edemedim.”
– Ben: “ Sor anne, ne oldu ?”
– Annem: “ Okan neden boxer giyinmiyorsun ? Yani zorunda değilsin tabi bu senin vücudun ama son zamanlarda çok arttı bu olay ve merak ediyorum sendeki bu değişimi” açıkcası annemden böyle bir soru gelmesini düşünmemiştim ve o an utancımdan yerin dibine girdim. Annemle aram ne kadar iyi olsa da bu tarz konularda hiç konuşmazdık.
– Ben: “ Aslında bir çok sebebi var ama asıl sebep sıkıldım artık bunaldım erkekliğimi gizlemekten. Ergenliğim boyunca okulda olsun dershanede olsun sporda olsun hep saklama k zorunda hissettim kendimi. Galiba baba figürü de olmayınca yanımda bu konuda nasıl davranmam gerektiğini bilemedim.”
– Annem: “ Evet haklısın fakat bunu saklaman gerektiğini neden düşündün ki zaten” derken bir eli direksiyonda bir eli sikimi işaret ediyordu.
– Ben: “ Anne tamam kapatalım konuyu gerçekten kendimi rahat hissetmiyorum senle bunu konuşurken.”
– Annem: “ Oğlum utanılcak birşey yok ki. Ben senin annenim ve neden saklama gereksinimi duyuyorsun onu anlamaya çalışıyorum. Olay saklamak veya rahat etmek için mi ? Sonuçta senin gibi bütün erkeklerde var yani. Kimse özel olarak saklamaya ihtiyaç duymuyordur. Erkekliğinden rahatsız mı oluyorsun yoksa ?”
– Ben: “ Ya anneee saçmalama. Öyle şey olur mu ? Erkekliğimden rahatsız falan olduğum yok da sadece ne biliyim çevremdeki insanlara göre daha iri yarı yani anlasana.”
– Annem: “ Bunca yıl bunun için miydi saklamaya çalışman ?” diyerek güneş gözlüğü çıkarıp daha net bakmak istercesine gözünü devirmişti.
– Ben: “ Bu yaşıma kadar ne yapmam gerektiğini çözemedim işte. Şuanda da sıkıldım, rahat etmek isityorum kimsenin düşüncesini umursamıyorum.”
– Annem: “ İyi peki madem, ama Esra ablanın yanında dikkatli ol bak kız rahatsız olmasın.”
– Ben: “ Ben rahatsız oluncak birşey taşımıyorum üstümde anne, bu benim bir organım. Tamam daha dikkatli olurum fakat sırf Esra abla var diye de eski halime de dönemem anla beni.”
– Annem: “ Tamam tamam anladım da o da genç kız işte. Sen yine de dikkatli ol. Hem üniversite başlayınca benim yakışıklı olum sevgili de yapar artık. Onu daha da rahatlatmış olursun.” diyerek tekrar sikimi işaret etmesi gerçekten utandırmıştı beni. Neyse ki müziğin sesini tekrar açıp yola odaklanmaya başlamıştı annem.

Ben Okan! ( Bölüm 1 )

Annemin Esra ablayı aramak için telefonunu armaya gittiğinde bile aklımda hala o vardı. Sikim onu düşünmemle harekete geçmiçti bile. Hayatım boyunca hiçbir yeteneğe ve beceriye sahip olmadım. Hayattan kopmuş kardeşim Duru bile hem elektro gitar çalar hem de bir ressam kalitesinde resimler çizerdi. Yeteneklerini annemden almış olsa gerek. Annem büyük bir mimarlık şirketinde çalışıyor. Gençliği İzmir’de fotoğraf sergilerinde ve çizim atolyelerinde geçmiş. Benim ise övünebilceğim hiçbir özelliğim yoktu. Üniversite gibi büyük bir yerde kendimi göstermem için bu tarz özelliklere sahip olmam gerektiğini düşünürdüm hep. Tek övündüğüm yanım sikimin boyuydu çoğu pornoda izlediğim heriflere göre büyük ve çekici bir penisim vardı. Çekici diyorum çünkü gerçekten aynada kendime baktığımda bazen ben bile etkilenirdim. 19 cm kalınlığı ideal ve damarlı bir penisim vardı. Ben aklımdan bunları geçirirken annem odaya elinde telefonla daldı.

Annem: “ Buldum telefonu hadi Esra’yı arayalım.” derken penisimi fark etmiş olucak ki küçük bir – Ihım ıhım sesi ile irkildim. Penye şortumdan belli olan penisim olayın gerginliği ile yavaştan inmeye başladı ve ben de üstüne çeki düzen verdim. Yazık annem kim bilir yıllardır neler gördü nelere şahit oldu da susmak ve böyle garip seslerle beni uyarmak zorunda kaldı. Aslında benim de suçum yoktu zaten dışarda sürekli penisimi gizlemeye çalışıyordum. Kalın boxerlar tercih edip kot pantalon ile gizlerdim. Bari evimde rahat edeyim diye evde hiç boxer giymezdim.

Annem: “ Allooooo hayatımmm ne o uyuyor muydun yoksa ? “
Esra: “ Yeni kalktım abla ya sen uyandırmadın sorun yok yani nasılsın iyi misiniz? “
Annem: “ İyiyiz aşkım iyiyiz. Bugün Okan’nın üniversite sınavı açıklandı da bu sene İzmir’i tutturabildi sanırım. O yüzden aradık seni de o da yanımda şuan.”
Esra: “ Aaaa ! Ne güzel abla desene benim kuzen de buraya gelcek. Sevindim valla çok uzak kaldım sizden.”
Annem: “ Evet evet inşallah gelicek sonunda. Bak ona vereyim konuşun.”

Annemin telefonu bir anda elime tutuşturmasından utangaçlığımı atmam gerektiği hakkında ufak bir ders almış oldum. Ama telefonu elimde alınca gördükleim karşısında dilim tutuldu. Esra abla yatakta üstünde sadece bir gecelik vardı. İçinde sütyen dahi olmadığını göğüslerinin çoğunun dışarı taşmasından anladım. O esmer tenine giydiği beyaz gecelik ise şahane duruyordu. Resmen ağzımın suyu akmış sikim eski haline dönmüştü. Şaşkınlığımı Esra ablanın sesi ile atmış oldum.

  • Esra: “ Oooooo Okan beye bak senn! Olum ben seni en son ne zaman gördüm. Ne kadar değişmişsin. Seni en son liseye geçtiğin sivilceli ve kilolu halinle hatırlıyorum ben.” Esra ablanın şaşkınlığı sadece cümlelerinden değil yüzünden de anlaşılır hale gelmişti. Kaşları kalka kalka konuşmaya başlamış biraz da yatakta dikelmişti.
    Ben: “ Aynen en son o zaman görüşmüştük. Sen de çok büyümüşsün değişmişsin.” derken gözlerim istemsizce göğüslerine kaymasından Esra ablanın yüzünün kızarmasını anladım. Gerçekten de öyle olmuştu ama eskisi gibi dik olmasa da göğüsleri biraz daha büyümüş ama çok hafif sarkmıştı. Onu bu hayattan gözlemleyen en iyi kişi olarak bunu anlamam uzun sürmemişti. Bu sözlerimin ardından biraz utanmış ve kızarmıştım çünkü Esra abla geceliğini hafiften kameraya gözükür biçimde düzeltmişti, artık sadece çatal kısmı gözükür olmuştu. Annemin kafama hafiften vurup telefonu elimden alması ile kendime geldim.
    Annem: “ Neyse onu bunu geçinde haftaya İzmir’e gelelim diyoruz Okan ile onun yurt ve ev işlerini önden halleder hem de seni görmüş oluruz.”
    Esra: “ Çok güzel olur abla da ne yurdu ne okulundan bahsediyorsun?”
    Annem: “ Kız çocuk sokakta mı kalsın üniversiteye gidip gelicek ya”
    Esra: “ Abla onu anladım da Okan neden ayrı evde kalsın ? Bu ev zaten dedemden miras benim hakkım kadar Okan’nın da hakkı var. Hem zaten boş oda da var. Gelir burda yaşar işte.”
    Annem: “ Yok olmaz öyle hem sana yük olur. İşinin gücünün içinde bir de Okan ile uğraşma. Hem senin özelin vardır 19 yaşında çocukla ne yapcan.”
    Esra: “ Heeee Sedattan mı bahsediyorsun ? Yok canım ne olcak, Okan’dan mı çekinicem. O benim kuzenim buraya gelcek burda yaşicak. Hem benim gözümün önünde gider gelir okula aksatamaz da.” Annemle Esra abla konuşurken mala dönmüştüm resmen. Sandalyede oturmuş ikisnin hararetli konuşmasını izliyordum ve üstelik Esra ablanın sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Onunla aynı evde yaşamanın sevincini mi yaşasam yoksa bir lavukla birlikte olmasına mı üzülsem bilemedim. Ben bu çelişkiyi yaşarken onlar konuşmaya devam ediyordu.
    Annem: “ Bilemedim ki şimdi. Aslında kira parasından da kurtulmuş olurum ama emin misin kızım ? Bak bu dışarı falan da çıkmaz evde pinekler durur. Seni düzeninden etmesin şimdi.”
    Esra: “ Ya yok hayatım ne düzeni sabah işe gidiyorum akşam dönüyorum zaten. Hem burası üniversiteye de yakın, gider gelir işte ne mızmızlık yapıyorsun. Arada bir Sedat gelip gider de onlar da anlaşırlar zaten sen merak etme.”
    Annem: “ Peki, iyi madem öyle olsun. Ama bir sorun çıkarsa haberim olucak ona göre. Ben senin düzenin bozulsun istemiyorum. Öyle bir durumda yurt falan ayarlarız.”
    Esra: “ Tamam tamam amma dert ettin ya. Sanki ben size gelip kalmadım hiç. Okan ile anlaşırız biz sorun çıkmaz. Haftaya bekliyorum ona göre. Eşyalarını ayarlayın gelin. Hadi kapatıyorum şimdi duş alıp işe geçicem byeeee.” Hem İzmir’e taşıncak olmamın hem de Esra abla ile birlikte yaşayacak olmamın heycanı ile yüzümde gülümseme belirdi. Uzun zamandır kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. Sonunda hayallerimi süsleyen kadın ile hayallerimi süsleyen şehirde yaşayacaktım. O sırada
  • Annem: “ Bak Okan sakın ablanın iyi niyetini su istimal edeyim deme. Yapcağından demiyorum ama bu senin için bi fırsat kendine çeki düzen ver. Az kaldı şurda 20 yaşına giriceksin. Güzel güzel okuluna git yeni insanlar tanı, diğer yaşıtların gibi biraz sosyalleş hayattan keyif almaya bak oğlum.”
  • Ben: “ Tamam anne bunu konuşmamıza bile gerek yok. Ben de çok istiyorum birşeyler değişsin diye. Zaten 1 yıldır ev dershane spor arasında mekik dokuyorum. Bu değişiklik bana da iyi gelicek inan.

Yüksek Libido – Bölüm 3

Gece o kadar yorulmuştuk ki, sabaha kadar deliksiz uyumuştuk ikimiz de. Sabah kalktığımda götüm fena sızlıyordu. Emre henüz uyanmamıştı. İçimde çok garip duygular vardı. Evlendikten sonra ilk defa kocamdan başka biriyle sikişmiştim ve bundan kocamın haberi vardı. Aylardır süregelen yarrak hasretimi de sona erdirmiştim. Artık istediğim zaman içimi dolduracak bir sik vardı elimin altında.

Emre’yi uyandırmamaya özen göstererek kollarından kurtuldum ve komidinin üzerindeki telefonuma baktım, kocamdan mesaj gelmişti. “Vay vay, senin Emre neymiş böyle. Ben 10 yıldır bu hale getiremedim bu götü!” yazıyordu mesajda. O da bana bir fotoğraf göndermişti. 2 tane genç afet Hakan’ın sikini yalıyordu. İkimizin de bu kadar mutlu olması beni daha da sevindirmişti. Ben fotoğrafa bakarken Emre’ye sırtımı dönmüştüm. Arkamdan sarıldı bana.

  • “Günaydın aşkım!” dedi.
  • “Günaydın erkeğim!” dedim. Dudaklarımız birleşti.
  • “Nasıl hissediyorsun, çok abartmadım umarım dün akşam?”
  • “Eh işte, götümün acısı geçmedi halen. Ama hayatımın en güzel seksini yaşamanın bir bedeli olacak tabii ki!” dedim gülümseyerek.

Bir kez daha öpüştük. Emre bir yandan da memelerimi avuçluyordu. Dudaklarını dudaklarımdan çekti. “Bekle burada!” dedi ve odadan çıktı. Ne yapacağını merak ediyordum. 5 dakika sonra falan odaya geldi. Beni kucaklayıp banyoya götürdü. Küveti hazırlamıştı. Emre yatakta ne kadar vahşi olursa olsun normal hayatta nazik ve romantik bir erkekti. Bu tür erkeklerden inanılmaz hoşlanırdım. Beni küvete indirdi. Sonra da kendisi girdi küvete. Karşılıklı birbirimize bakıyorduk. Ilık su götümün sızlamasına iyi gelmişti. Bacaklarımı Emre’nin omuzuna uzattım. O da ayaklarımı, bacaklarımı okşuyor, onları öpüyordu. Bu şekilde biraz durduktan sonra konuşmaya başladık.

  • “Şu an olanlara inanamıyorum, rüyada gibiyim!” dedi Emre.
  • “Ben de. Okulda gözlerinle beni sikerken hep bunun olmasını hayal ediyordum!”
  • “Neden daha önce yapmadık bunu?”
  • “Şartlar öyle gerektirdi. Bunu düşünmenin bir anlamı yok. Artık sen benimsin, ben de seninim. Birbirimizden ayrı geçirdiğimiz zamanların acısını çıkaralım!”

Bu dediğim Emre’nin hoşuna gitmişti. Ondan öğrenmek istediğim başka bir şey vardı:

  • “Dün akşam nasıl o kadar boşalmadan dayandın? Neredeyse 1 saat siktin beni aralıksız?”
  • “Hazırlıklı geldim. Geciktirici kullandım okuldan çıkmadan önce!”
  • “Zeki adamın hali başka işte. Peki ailen merak etmez mi, onlara haber verdin mi?”
  • “Evet, haftasonu boyunca bir arkadaşımda kalacağımı söyledim. Yani iki gün boyunca seninim!”

Küvette oynaşmaya başladık. Bacaklarımdan birini Emre’nin omuzundan indirip sikine attım. Ayağımla sikini okşamaya başladım. Fazla geçmeden siki dimdik oldu. “Anlaşılan seni yeterince doyuramamışım!” deyip üstüme çıktı ve sikini amıma geçirdi. Dudaklarıma yapıştı. Ben de bacaklarımı onun beline doladım. Sert ve hızlıca sikmeye başladı amımı. Suyun altında kasıklarımız birbirine çarpıyor, küvetteki sular dışarı çıkıyordu. Dudaklarımı iyice sömürdükten sonra boynuma, oradan da memelerime indi. Islak memelerimin ucunu ısırdıkça deliriyordum. Zevkten kendimi kaybetmiştim yine.

  • “Sik aslanım, bu yarrağa doyulur mu. Amımı götümü yarraksız bırakma!”
  • “Sikecem, bu vücut artık benim. Ne zaman istersem sikecem. Amına koyduğumun doyumsuz orospusu!”

Yüzüme tokatlar atarak sikmeye devam etti. Bacaklarım titremeye başladı. Birkaç saniye sonra da orgazm oldum. Dar küvetin içinde, Emre’nin kaslı vücudunun altında kıvranıyordum. Sarsıla sarsıla boşaldım. Çığlıklarım banyoda yankılanıyordu. Boşalmam bitince Emre bacaklarımı omuzuna aldı. Üzerime abandı ve beni iki büklüm yaptı. Bir eliyle boğazıma, diğer eliyle de saçıma asılıp belimi kırarcasına amıma girmeye başladı. Her amıma girişinde kasıklarımızın birleştiği yerden sular fışkırıyordu. Küvetteki suyla zevk sularım birbirine karışmıştı…

Emre’nin de boşalacak gibi olduğunu fark ettim. Hakan içime boşalmayı çok sevdiğinden uzun zaman önce spiral taktırmıştım. “İçime boşal, spiralim var!” dedim. Emre o pozisyonda amımı birkaç dakika daha siktikten sonra bağırarak içime boşaldı. Amımı dölleriyle dolduruktan sonra üzerime yığıldı. Nefes nefese kalmıştık, hızlı hızlı nefes alıyorduk. “Mükemmelsin!” dedi Emre. Benim bir şey diyecek halim yoktu. Saçlarını ve sırtını okşuyordum. O şekilde küvette biraz durduktan sonra duşta birbirimizi yıkadık ve banyodan çıktık.

Hava sıcaktı. Ben üzerime kalçalarıma kadar gelen bir tişört giydim, içine hiçbir şey giymedim. Emre’ye de Hakan’ın boxerlarından birini verdim. İkimiz de kurt gibi acıkmıştık. Mutfağa girip beraber kahvaltı hazırlamaya başladık. Kahvaltıyı hazırlarken de boş durmuyorduk. Her fırsatta birbirimizi mıncıklıyor, sürtünüyorduk. Üzerimde tişörtten başka bir şey olmadığı için Emre rahatça amımı götümü avuçlayabiliyordu. Ben de onun karın kaslarını okşuyordum. Bazen ben tezgahta bir şeyler yaparken arkama geçiyor, sikini kalçalarıma sürtüp yüzümü ve boynumu öpücüklere boğuyordu. Balayındaki çiftler gibiydik. Emre’yle kafalarımız da birbirine uymuştu. Güzel güzel muhabbet ederek kahvaltımızı yaptık.

Masayı topladıktan sonra bulaşıkları makineye dizmeye başladım. Makine tezgahın altında olduğu için eğilmiştim ve tişörtüm belime kadar çıkmıştı. Emre de tam arkamdaki sandalyede oturuyordu. Beni o halde görünce yine azmıştı tabii ki. Hemen arkama geçti ve eğilip amıma yumuldu. Az önce duşta kendi elleriyle temizlediği amımı ve götümü şimdi iştahla yalıyordu. “Dur be azgın boğa, şunları halledeyim de sonra yaparsın ne yapacaksan!” dedim. Ama bunu (İstemem yan cebime koy!) der gibi söylemiştim. Emre beni hiç dinlemeden ziyafetine devam ediyordu. Parmaklarını deliklerime sokuyor, açıkta kalan yerleri de diliyle sikiyordu. Daha 1 saat önce sikişmiştik, ama Emre beni yine kıvama getirmişti. Ben çoktan makinenin kapağını kapatmış, mutfak tezgahına yaslanmımıştım.

Emre ayağa kalktı. Arkamdan yaklaşıp dudağımı öptü. Ateşli bir öpüşmeden sonra bir bacağımı tezgahın üstüne atıp amıma geçirdi. Tişörtümü çıkarmama izin vermeden sikmeye başladı. Ellerini tişörtümün altından sokup memelerimi avuçladı. Fazla geçmeden amımdan çıkıp götüme geçirdi. Göt deliğim biraz kendine gelmişti. Emre de artık rahatlıkta girebiliyordu götüme, dün akşam baya bir genişletmişti. Kafamı mutfak tezgahına dayayıp çatır çutur götümü sikti. Bir eliyle de klitorisimi okşuyordu.

  • “Ben senin kadar yarrak hastası bir orospu görmedim. Dünyadaki tüm yarrakları yesen yine doymazsın!”
  • “Sende böyle yarrak varken ben doyar mıyım erkeğim. İflah olmaz bir fahişe yaptın beni. Senin sikini yemeden bir gün bile duramam artık!”

Bu konuşmalar ikimizi de zıvanadan çıkardı. Emre motor gibi sikiyordu götümü. Götüme her köklediğinde kasıklarım mutfak tezgahına çarpıp canımı yakıyordu. Emre de bunun farkındaydı ve bilerek daha sert giriyordu. Canımın yanması ikimizin de hoşuna gidiyordu. Emre götümde gidip gelmeye devam ederken kasıla kasıla boşaldım. Ben kasılınca daralan göt deliğim Emre’nin sikini iyice kavrıyordu. Müthiş bir zevk aldığını tahmin edebiliyordum. Ben boşaldıktan biraz sonra da Emre beni önünde diz çöktürüp yüzüme boşaldı. Tanrım, döl makinesi gibiydi bu çocuk. En son boşalmasının üstünden en fazla bir saat geçmesine rağmen yine yüzümü döle buladı.

Hemen masanın üzerindeki telefonumu alıp fotoğrafımı çekmesini istedim. Siki halen kalkıktı. Saçımı kavrayıp sikimin tamamını ağzına soktu. Dudaklarım onun kasıklarıyla birleşti. Yukarıdan tuttuğu telefona o şekilde poz verdim. Sonra boğazıma kadar soktuğu sikini ağzımdan çıkarıp yüzüme dayadı ve bir fotoğraf daha çekti. Fotoğraflarda tam bir orospu gibiydim. Yüzüm gözüm döl içinde, kocaman bir yarrağı tamamen ağzıma almış kameraya bakıyordum. Fakat fotoğraftaki en dikkat çekici şey gözlerimin içindeki mutluluktu. Emre sayesinde uzun zamandır olmadığım kadar mutluydum. Fotoğrafları Hakan’a gönderdim.

Haftasonu boyunca Emre’yle evin her yerinde sikiştik. İnanılmaz bir enerjisi vardı, gençliğinden geliyordu şüphesiz. Mükemmel bir ten uyumumuz oluşmuştu. Beni her saat başı yakaladığı yerde sikiyordu. Salonda, mutfakta, banyoda, koridorda, yatak odasında, yerde, masada, tezgahta, duşta… Nerede yakalarsa yakalasın amımı, götümü ve ağzımı dağıtıyor, beni peş peşe orgazmlara ulaştırıyordu. İkimiz de birbirimize doyamıyorduk. Haftasonu boyunca en az 15-20 kere sikiştik. Yemek, tuvalet gibi ihtiyaçlarımız dışında zamanımızın tamamını sikişerek geçirdik. Sikişmemiz bitince birbirimize sarılıp konuşuyor, biraz dinlendikten sonra yine sikişiyorduk. Emre’nin her seferinde dimdik olan yarrağı ise beni hayrete düşürmüştü. Beni sikerken bana değersiz bir fahişeymişim gibi davranıyordu.

Bir keresinde salonda ağzımı sikerken beni saçlarımdan tutup yerde sürükleyerek banyoya götürdü. Klozetin önünde domalttı ve kafamı klozete sokup çıkarıp götümü sikti. Saçlarımdan tutup kafamı klozete sokuyor, ben nefessizlikten kıvranana kadar o şekilde götümü sikiyor, daha fazla dayanamayacağımı anlayınca kafamı çıkarıyordu. Ben hem nefessizlik, hem çekilen saçlarımın acısından garip bir zevk alıyordum. Emre’nin böyle hareketleri beni ona daha çok bağlamıştı.

Emre bana okuldaki erkeklerin benim hakkımda konuştuklarını anlattı. Teneffüslerde toplanıp bana yapmak istediklerini anlatıyorlarmış teker teker. En sevdikleri fantazi ise beni bir odaya kapatıp, ellerimi ayaklarımı bağlayıp seks kölesi olarak kullanmakmış. Okuldaki tüm erkeklerin bana aynı anda tecavüz etmesi hayalini kuruyorlarmış hep. Emre bu ortamlarda fazla bulunmadığını da belirtti. Sadece birkaç kere denk gelmiş. Bunları duyunca hayal etmeye başladım ister istemez. Okulun tüm gencecik siklerinin üçer beşer içime girmesi hayali beni azdırmıştı. Okulda o kadar taş gibi teşhirci genç kızlar varken, erkeklerin en çok beni arzulaması ise egomu şişirdi. 37 yaşında olmama rağmen halen çoğu kişinin rüyalarını süslüyordum.

Pazartesi sabahı Emre’nin kollarında uyandım. Geceleri çırılçıplak yatağa girip birbirimize sarılarak uyuyorduk. Bazen gece Emre’nin taş gibi sikini hissetmek beni uykudan uyandırıyordu ve hızlıca sikişip tekrar uykuya dalıyorduk. Emre henüz uyanmamıştı. Saate baktığımda fazla vaktimiz olmadığını gördüm. Emre’yi öperek uyandırdım. “Aşkım kalk, okul var bugün. Hadi çabucak duş alıp okula gidelim!” dedim. Emre mırıldanıyordu. 5 dakika daha uyusun diye onu yatakta bırakıp duşa girdim.

Bir an önce duş alıp evden çıkmam gerekiyordu. Emre’nin okula geç kalması sıkıntı olmazdı, fakat benim geç kalma gibi bir lüksüm yoktu. Ben duştayken Emre de yanıma geldi. Bana sarılıp öpmeye başladı. Sabah sikişi yapacak vaktimiz yoktu. Bunu Emre’ye söyledim. Biraz bozuldu ama pek bir şey demedi. Fazla oyalanmadan duştan çıktık. Üstümüzü giyindik. Ben yine cesur dekolteli, vücudumun her hattını gözler önüne seren bir kıyafet giydim. Aynada kendime bakarken Emre götümü avuçladı.

  • “Seni duşta sikemeyişimin acısını fena çıkaracağım, biliyorsun değil mi?”
  • “Biliyorum canım. Fakat bir an önce evden çıkmamız lazım. Hadi gidelim!”

Ve evden çıktık. Emre’ye ehliyeti olup olmadığını sordum. Olduğunu söyleyince arabanın anahtarını ona verdim sürmesi için. Okula benim arabamla gidecektik. Emre’yi okula yakın bir yerde indirecektim dikkat çekmemek için. Arabaya bindik ve yola koyulduk. Ben hemen elimi Emre’nin sikine attım. Pantolonun üzerinden biraz okşadım. Yavaş yavaş istediğim kıvama geliyordu. “Dur kız, kaza mı yaptıracaksın bana?” dedi ama durumdan gayet memnundu. Pantolonunun fermuarını açıp sikini çıkardım ve yalamaya başladım. Emre hırıldamaya başladı. Bir eli direksiyondayken, diğer elini kafama attı. Bazen de elini saçlarımdan çekip memelerimi elliyordu. Bu şekilde yalamaya devam ettim sikini.

Emre’nin boşalacağını anlayınca da iki elimle kökünden ucuna doğru sıvazlamaya başladım. İçini çekiyordum resmen Emre’nin. Bu hareketim onu kıvrandırdı. Neyse ki kırmızı ışıkta durmuştuk. Akan trafikte olsaydık kaza yapardık muhtemelen. Emre kafamı tüm gücüyle sikine bastırdı ve boğazıma boşaldı bağırarak. Sikinden çıkan tüm döller doğrudan boğazıma gitti. Yeşil ışık yandığında Emre halen boşalmanın etkisindeydi, ki arkadan korna basan araçlar sayesinde kendine geldi.

Siki halen köküne kadar ağzımdaydı ve nefessiz kalmaya başlamıştım. Emre elini kafamdan çekti. Sikini ağzımdan çıkarıp ucunu temizledim. Sonra da pantolonuna geri koydum. Ben doğrulunca Emre dudaklarıma yapıştı. Bir yandan arabayı sürüyor bir yandan dudaklarımı öpüyordu. “Sen inanılmaz bir kadınsın. Hayatımda böyle bir şey yaşamadım!” diyerek iltifatlar etti. Okula yakın bir yerde Emre arabadan indi ve ben sürücü koltuğuna geçtim…

Teneffüste öğretmenler odasında otururken kocam Hakan’dan mesaj geldi. Akşam eve geleceğini yazmıştı. Hakan’ı özlemiştim. Her ne kadar Emre’yle aramda duygusal bir bağ oluşsa da, Hakan’a olan sevgim hiç azalmamış, aksine bunları yaşamama izin verdiği için daha da artmıştı. Ama birkaç gün boyunca Emre’den ayrı kalacak olmak da biraz canım sıktı tabii ki.

Karnım acıkmıştı ve atıştıracak bir şeyler almak için kantine indim. Özel bir kurum olmasına rağmen okulda çok öğrenci vardı. Kantin de her teneffüs ağzına kadar dolup taşardı. Kantine indiğimde çocukların resmen üst üste çıktığını gördüm kalabalıktan. İstemeye istemeye girdim kalabalığın arasına. Biraz sonra arkama birisi dayandı. Kafamı çevirdiğinde bunun Emre olduğunu görüp rahatladım. Kafamı tekrar önüme çevirdiğimde Emre götümü avuçladı. İrkildim. Böyle bir şey yapmasını beklemiyordum çünkü çok riskliydi. Etrafımızdaki herhangi birisi bizi rahatlıkla görebilirdi ve bu Emre’nin eğitim benim de iş hayatımı bitirirdi.

Tüm bunlara rağmen Emre’ye tepki göstermedim. O da daha sert avuçlamaya başladı. Teşhirciliğe bayılan birisi olarak bu yaptığımız bana inanılmaz zevk vermişti. Bir sürü kişinin içinde genç sevgilimle oynaşıyordum. O sırada Emre’nin beni tüm okulun önünde siktiğini hayal ettim. Yakalanma korkusunun verdiği adrenalin tüm vücuduma yayıldı. Emre’nin cesaretine de hayran kalmıştım. Bu şekilde Emre’nin eli götümdeyken ilerledik yavaş yavaş. Önlere doğru gelince de Emre çekti elini.

Kantinden alacağımızı aldık, ama benim asıl almak istediğim şey Emre’nin sikiydi. Okulun bitmesine daha çok vardı, o kadar bekleyemezdim. 2 saat sonraki dersim boştu. Bunu Emre’ye söyleyip o derse girmemesini ve ders başlayınca 4. kattaki öğretmenler tuvaletine gelmesini söyledim. 4. kattaki kameralar çalışmıyordu ve kimsenin bizi görme ihtimali yoktu. Ayrıca Hakan’ın bu akşam geleceğini ve birkaç gün kalacağını söylediğimde Emre’nin biraz morali bozuldu fakat bir şey diyemedi.

Zaman gelince 4. kattaki tuvalete girdim. Emre de gelince hemen onu kabinlerden birine soktum ve öpüşmeye başladık. Ben sabahki sakso ve kantindeki elleşmeden sonra iyice kudurmuştum. Emre beni ters döndürüp kıyafetimi belime kadar sıyırdı. Göt yanaklarıma birkaç tokat attıktan sonra tangamı bacaklarıma indirdi ve arkama eğilip amıma yumuldu. Sırılsıklam amımdan akan suları yutarken götümü parmaklıyordu. Ben ise zevkten bağırmamak için dudaklarımı ısırıyordum.

Emre kana kana amımı götümü yaladıktan sonra ayağa kalktı. Biraz daha öpüştükten sonra pantolonunu indirdi ve sikini amıma geçirip hemen eliyle ağzımı kapattı. Daha önce okulda çok kız siktiği için tecrübeliydi bu konuda. Yavaş ama sert hamlelerle amıma girmeye başladı. Bar tuvaletlerinde falan sikişmiştim, ama ilk defa bir okulun tuvaletinde sikişiyordum. Mükemmel bir heyecan kapladı içimi. Bir yandan da kulağımızı koridora vermiştik birisi gelirse duyalım diye. Emre amımı sikerken bir elini klitorisime atmıştı. Ayakta birbirimize yapışık şekilde zevkin doruklarına çıkıyorduk.

Biz böyle devam ederken birinin tuvalete doğru geldiğini duyduk. Bir anda panikledim, ama Emre oldukça sakindi. Benim de sakin olmamı işaret etti. Tuvalete giren kişi hemen yan kabinimize girdi. Emre ise bir eli ağzımda diğer eli klitorisimdeyken amımı yavaş yavaş sikmeye devam ediyordu. Nefesimizi tuttuk. Yan kabinde bir öğretmen arkadaşım varken öğrencim tarafından sikiliyordum. Klozete çıkarak kabinin üzerinden baksa bizi yakalayabilirdi. İçimdeki korku, panik ve zevkin birleştirdiği karışım beni titreterek boşalttı.

Yan kabindeki kişi sonunda tuvaletten çıktı. İkimiz de derin bir nefes aldık. Ben boşalınca Emre amımdan çıkıp klozete oturdu. Eğilip yarrağını ağzıma aldım. Emre bana sürekli yeni şeyler yaşatıyordu ve ben de ona olan minettarlığımı saksolarımla gösteriyordum. Sikini bir güzel yaladım. Döllerinin saçıma veya kıyafetime gelmemesi için yutmam gerekiyordu. Emre iki eliyle saçımdan tutup oturduğu yerden ağzımı hızlı hızlı sikti ve ağzıma boşaldı. Afiyetle yuttum tüm döllerini. Emre’nin genç sikinden çıkan taptaze döllerini çok seviyordum. İkimiz de sikişmenin ve adrenalinin verdiği zevkle mahvolmuştuk. Ayağa kalktık. Ben tangamı düzeltecektim ki, Emre bana engel olup tangamı bacaklarımdan çıkardı. Tangamı koklayıp, “Bu şimdilik bende kalsın!” dedi. İtiraz etmedim. Tuvalette biraz daha öpüşüp elleştikten sonra üstümüzü başımızı düzelttik ve sırayla tuvaletten çıktık…

Akşam kocam Hakan eve geldi. Kapıda sarılıp öpüştük. Güzel bir sofra hazırlamıştım. Yemeğimizi yedikten sonra birer kadeh şarap alıp koltuğa oturduk. Ayrıyken neler yaptığımızı anlatacaktık. Her ne kadar birbirimize sürekli fotoğraf falan göndersek de, pek ayrıntıya girememiştik.

Hakan başladı. Seyahatteyken genç kızları nasıl otele atıp siktiğini anlatıyordu. Bazen iki kızı birden sikiyormuş. Sonra da Mine’yi siktiğini söyledi. Şaşırmıştım. Mine, Hakan’ın iş arkadaşıydı. Onu şirketin düzenlediği yemeklerde görmüştüm birkaç kere. Mine, benim boylarımda, 34 yaşında, ince yapılı, turuncu saçlı, beyaz tenli, memeleri ve kalçası orta büyüklükte ve çok güzel bir kadındı. Buram buram seks kokuyordu. Yanında ben olmama aldırmadan Hakan’la flört etmeye çalışması beni çok sinirlendiriyordu, çünkü o zamanlar başkalarıyla sikişmiyorduk. Mine evli bir kadındı. Kendinden 15 yaş büyük zengin bir adamla evliydi. Çirkin kocasıyla hiç yakışmıyorlardı birbirlerine.

Hakan, “Bana ilk günden beri durmadan frikik veriyordu. Sudan sebeplerle yanıma geliyordu falan. Bakışlarından ve konuşmalarından kendini bana siktirmek istediğini anlıyordum, ama bir şey yapmamıştım bugüne kadar. Bu hafta onunla aynı otelde kalıyorduk. Ben de artık çekinecek bir şeyim olmadığı için onu odaya atıp amını götünü parçaladım. Amı ve götü çok tatlı. Bir yıldır beni azdırmasının acısını çıkardım orospudan. Tam bir yarrak hastası. Godoş kocası tatmin edemiyormuş onu. Bir gece başbaşa sikiştikten sonra ertesi gün de bizim Melih’le beraber siktik. Grup yapmaya bayılıyormuş. İlk defa bir erkekle beraber başka bir kadını siktim. Çok zevkliydi. Mine’nin aramızda çığlıklar atıp böğürürken başka bir erkekle birlikte amını götünü hayvanca sikmek harika bir şeydi. Kaşarı öyle bir dağıttık ki ertesi gün zar zor yürüyordu. Mine orospumuz oldu artık. Dönene kadar her fırsatta Melih’le beraber, ya da ayrı ayrı siktik. Bundan sonra da sikmeye devam edeceğiz!” dedi.

Hakan’ın anlattıkları beni fena tahrik etti. Anlatma sırası şimdi bendeydi. Hakan beni yüzüstü kucağına yatırdı. Üzerimde bir tişört ve tanga vardı sadece. Tangamı parçalar gibi çıkardı. Götüme şaplaklar atmaya başladı. “Anlat bakalım, sen neler yaptın?” dedi. Anlatmaya başladım. “Emre’yi iyice azdırdıktan sonra eve getirdim. Kapıdan girer girmez başladık sikişmeye. O kadar güzel bir yarrağı var ki, pestilimi çıkardı 2 gün boyunca…” dediğimde, Hakan iki parmağını götüme sokmuştu.

Ben anlatmaya devam edip, “Tıpkı senin gibi, döve döve sikiyor beni. Çok haşin. Enerjisi çok yüksek. Siki hiç inmiyor neredeyse. Götüme de hastaymış. İlk gün götüm yırtılacak zanettim. Onun bu kadar iyi bir sikici olduğunu tahmin etmemiştim. Hafta sonu boyunca evin her yerinde sikti beni doya doya. Bugün de ona arabada sakso çektim. O da beni okulun tuvaletinde sikti. Bana yaşatmadığın zevkleri yaşatıyor!” dedim.

Hakan’ın siki taş gibi oldu. Beni kucağından indirip sikini ağzıma verdi. “Ohh, o kadar karı siktim, senin gibi yalayanını görmedim daha!” dedi. Ben daha da iştahlı yalamaya başladım. Sikini ağzıma alınca dilimi sikinin altından dışarı çıkarıp sağa sola oynatıyordum. O şekilde sikinin ucundan köküne kadar iniyordum. Dışarıda kalan dilim de Hakan’ın taşaklarına değiyordu. Sikini köküne kadar ağzıma alıp nefessiz kalana kadar bekliyordum. En sonunda dayanamayıp ağzımdan çıkarınca da Hakan sikini yüzüme vuruyordu. Sonra ayağa kalktı. Beni de ayağa kaldırıp tişörtümü çıkardı. Memelerimi yaladı biraz sonra beni masaya domalttı.

“Bakalım Emre ne hale getirmiş seni?” deyip götüme girdi. Hiç zorlanmadan aldım sikini içime. “Ulan delik deşik olmuşsun azgın orospu. Bu Emre’de de ne sik varmış. Otoban yapmış resmen götünü. Mine’nin götü bile bu kadar geniş değil!” deyip eze eze götümü sikmeye başladı. Söyledikleri beni kudurttu. “Noldu, zoruna mı gitti Emre’nin karını orospu yapması? Ben artık Emre’nin özel fahişesiyim. Bunu sen istedin godoş!” dedim. Hakan’la sikişirken hep birbirimizi aşağılardık ve bu bizim ateşimizi iyice arttırırdı.

“Sen şimdi görürsün!” dedi ve bir ayağını masaya atarak yarrağını taşaklarına kadar götüme sokmaya başladı. Sikinin tamamını götümden çıkarıyor, sonra bir hamlede hepsini götüme sokuyordu. Böğürmeye başladım. Bir yandan da suratıma tokatlar atıyordu. Götüm otoban gibi olmuştu resmen. Hakan’ı kızdırabildiğim kadar kızdırmıştım ve şimdi karşılığını alıyordum. Hakan götümden çıktı. Göt yanaklarım birbirinden ayrılacak gibiydi. Oluşan boşluktan içeri hava girdiğini hissettim. Pestilim çıkmıştı resmen. Hakan beni doğrulttu ve ayaktayken kucağına aldı.

Sikini bu sefer amıma geçirdi. Hakan oldukça güçlü bir adamdı, dolayısıyla bu hareket onu zorlamadı. Ellerimi Hakan’ın boynuna attım. Bu şekilde sikti amımı. Bir yandan da öpüşüyorduk. Hakan dudaklarını dudaklarıma kitledi ve beni odanın duvarına dayadı. Bacaklarımı da omzuna aldı. Duvarla Hakan arasında iki büklüm sıkışmıştım. Amıma makine gibi girmeye başladı. Çığlıklarım evi inletiyordu. Her sokuşunda vücudum duvara çarpıyordu.

Terden sırılsıklam olmuş vücutlarımız birleşmişti. Ben kaç kere boşaldığımı saymadım. Orgazmdan orgazma ulaşıyordum. Belim kırılacak gibiydi. Hakan bu şekilde boşalana kadar amımı sikti. Boşaldığında ise ikimizin ağzından aynı anda, “Ohhh!” çıktı. Boşaldıktan sonra da beni o şekilde tutmaya devam etti. Derin derin nefes alıyorduk. Hakan’ın bacakları titriyordu. Beni kucağından indirmeden koltuğa yattık. Birbirimize yapışmıştık. Birbirimizi okşuyor, sevgi sözcükleri söylüyorduk. Biraz öyle yattıktan sonra duşa girdik. Uzun zamandır böyle güzel sikişmemiştik Hakan’la. Başkalarını ilişkimize dahil etmemiz bizim seks hayatımıza da yeni bir soluk getirmişti.

Duş aldıktan sonra Hakan’la birlikte uzanıyorduk. Hakan, “Yarın Emre’yle birlikte bir akşam yemeği yiyelim. Onu hem tanımak, hem de seni onunla birlikte sikmek istiyorum!” dedi. Buna pek şaşırmamıştım. Hakan bir erkekle beraber kadın sikmenin tadını almıştı ve bunu benimle yaşamak istemesi de normaldi. Ben ise daha önce bunu hiç yaşamamıştım ve çok merak ediyordum.

Emre’yi aradım. Yemek teklifimizi kabul etti. Çok sevindim. Yarraklarına doyamadığım iki erkek yarın beni evire çevire sikecekti. Sabırsızlanıyordum. Hakan’la yatmadan önce bir kez daha sikiştik ve uyuduk…

Ben Okan! (Giriş)

Merhaba sevgili okurlar, ben Okan 19 yaşında İstanbul’da ailemle birlikte yaşıyorum. Ailem derken ben, annem ve benden 2 yaş küçük kız kardeşim ile. Babam bundan 7 sene önce annemle boşanıp asıl memlekti olan İzmir’e taşındığından beri hiç görüşmedik. Orda kendine ait bir hayat kurmuş annemin söylediğine göre. Yeni bir eşi yeni bir çocuğu varmış. Babamın gidişi ile çocukluk ve ergenlik dönemim içine kapanık ve depresyon dolu geçti. Geçti derken bunu daha yeni fark ediyorum çünkü o zaman yaşadığım şeyler normal geliyordu. Biraz kendimden bahsediyim ben 179 boyunda beyaz tenli, kumral saçlı, yeşil gözlü biriyim. Aslında ailecek birbirimize çok benzeriz. Ben ve kız kardeşim annemin ikizi gibiyiz. Sadece onların boyları biraz kısa ben o konuda babama çekmişim.

Neyse hikayeye geçelim. Lisenin bitimi ile artık kendimi tanımaya ve geliştirmeye vaktim olmuştu. Üniversiteyi kazanamamış tekrar hazırlanmaya karar vermiştim. Aslında puanım fena değildi sadece ailemizde olan bir adet vardı. Üniversiteyi İzmir’de okumaya dayanan saçma bir gelenek diyelim. Dedemin döneminden gelen arkasından annem ve babamın İzmir’de üniversitede tanışmalarına dayanan ve böylece bana da dayattırılan bir gelenek. Neyse puanım İzmir’de istediğim bölümü tutmayınca ben de o seneyi spor yaparak ve ders çalışarak değerlendirmiştim. Artık hayattan daha fazla keyif alan, atletik vücudlu, özgüveni yerinde birine dönüşmüştüm. Liseden sonra ergenlik sivilcelerimden kurtulmuş daha bakımlı ve yakışıklı birine dönüşmüştüm. Tek sorun hiç kız arkadaşım olmamıştı bu zamana kadar. Sanırım sorun ne görünüşte ne de özgüvendeydi. Başımda bir baba figürü olmadığı için asla kadınlara nasıl davranılır nasıl konuşulur çözememiştim. Hep mesafeli ve agresif oldum bu konuda sanırım bu yüzden kadınlar bana pek yaklaşamıyordu. Ders çalışma ve kişisel gelişim ile geçen bir senenin ardından artık İzmir Ege Üniversitesinde psikoloji bölümünü kazanmıştım. İşte o günün sabahı;

  • Ben: “ Anneeee koş koş sınav sonucu açıklanmış “ İçeriden gelen ayak sesleri ile annemin yaklaştığını anladım.
  • Annem: “ Hadi bakalım inşallah bu sene olmuştur. Ne olmuşu oldu diyelim olduuuu aç hadi heycanlandım” Gerçekten ben de çok heycanlanmıştım çünkü artık üniversiteye geçip kendime ait yeni bir hayata başlamak istiyordum. Kendimi İstanbula ait hissetmiyordum. Yeni insanlar tanımak yeni bir ev bunların hepsi bana iyi gelicekti en azından öyle hissediyordum. Sonunda sisteme giriş yapabilmiştim ve o sırada kardeşim Duru da yanımıza damlamış oldu. Sınav sonucunu görünceye kadar zaman sanki durmuştu boş boş ekrana bakıp anlamaya çalışırken annemin mutluluk çığlıkları ve beni dürtmesi ile tekrar kendime gelebildim.
  • Annem: “ Aferinnn benim oğluma erkeğim benim sonunda başardın. Bu puan ile kolaylıkla istediğin bölümü seçebilirsin. Başarıcağını biliyordum aslanım “ diyip yanaklarıma öpücük kondurmaya başladı. Bu anın büyüsünü bozan her zaman ki gibi Duru oldu. Duru babamdan sonra depresyonu aşmış artık hayattan kopmuştu resmen. Annem ve benle asla iyi geçinemezdi, sürekli okulda başına bela açardı. Bu durum annemle beni ne kadar rahatsız etse de Duru’ ya kızamaz veya bağıramazdık. Yıllardır sürekli onu alttan almak ve girdiği belalardan onu kurtarmakla geçirdik.
    Erkek gibi siyah kısa saçları, 163 boyu ve sürekli giyindiği siyah gotik kıyafetleri ile adeta ortalıkta oğlan çocuğu gibi gezerdi. Anneme nazaran daha ince bir vücud tipi vardı.
  • Duru: “ Ne oldu yani alt tarafı bi okula kazandı neden bu kadar büyütüyorsun ki anne gaz verme şu eziğe.”
  • Annem: “ Offf Duru seni hiç çekemem şuan çok mutluyum. Bu bizim ilk ve tek aile geleneğimiz bunun devam ettiğini görmek benim için büyük bir mutluluk. Anlamazsın sen.”
  • Duru: “ Amannn neyse ne siz ana oğul ezik ezik eğlenin banane.” Diyip gitti.
  • Ben: “ Anne biraz erken olabilir ama tercihlerden önce ev veya yurt işlerini halletsek mi ? Hem fiyatlar artmamış olur hem de İzmire alışmam için zaman kalır. Yol iz hiçbir şey bilmiyorum ora ile ilgili en son dedem vefat etmeden önce babamla gitmiştik.”
  • Annem: “ Yok yok haklısın aşkım o işleri önden halledelim. Taşınma vs. son dakikaya kalmasın. Hatta dur ben Esra’yı arayım.” Esra benim baba tarafından kuzenim. Kendisi şuan 25 yaşında. Çocukluğumun büyük bir bölümü onunla geçti hatta babam İzmire gittiğinde bile anneme çok destek oldu. O zamanlar ailesi ile İstanbul’da yaşadığı için sık sık gelip giderdi. Esra esmer, koyu kahve saçlı 160 boylarında dolgun vüdulu biriydi. Fakat onu İzmir’e gittiğinden beri görmemiştim. Zaman zaman annemle facetime görüşmelerine şahit olsam da o zamanlar utangaçlığımdan hiç dahil olmamış ve kaçmıştım. Kız arkadaşım olmadığı için ergenliğimin en büyük 31 malzemesi Ersa ablaydı. 20 yaşındayken bile sahip olduğu o dolgun ve dik göğüsleri, çikolata rengi kalçaları resmen tapılmak için yapılmıştı. O zamanlar annemin Esra ablanın kalçasına şakalaşır gibi vurduğuna şahit olur gecesine 31 malzememi çıkarırdım.

Yüksek Libido 2. Bölüm

Emre’yle son dersimizin üzerinden 2 gün geçmişti. 2 gün boyunca yine bol bol frikik vererek Emre’yi kudurtmuştum. O gün sabah kalktığımda içimde çok ilginç bir duygu vardı. 10 yıl sonra ilk defa kocamdan başka bir erkek beni sikecekti ve kocamın bundan haberi vardı. Üstelik bu erkek sadece 18 yaşındaydı ve benim öğrencimdi. Evden çıkmadan önce temizliğimi yapıp, kremlerimi sürdüm ve makyajımı yaptım. Üzerime kırmızı dar gömlek, altıma kısa dar etek ve siyah topuklu ayakkabı giydim. İçime südyen giymedim.

Okulda Emre’yi görmedim o gün. Çıkış zili çaldığında sınıfına gittim. Diğerlerinin dikkatini çekmek istemiyordum. Emre’ye uzaktan kaş göz yaptım. Ne demek istediğimi anlamıştı. Kafasını yukarı aşağı salladı. Ben yine lavaboya gidip son dokunuşları yaptım kendime. Geri döndüğümde tüm okul çıkmıştı, Emre sınıfta bekliyordu. “Hadi gidelim!” dedim. Yan yana merdivenleri inerken Emre’nin eli bacağıma ve kalçalarıma çarpıyor, içim gıdıklanıyordu. Okul binasından çıkıp bahçedeki arabamın yanına geldik.

Emre bagajın tam önünde duruyordu, sanki aklımı okumuş gibiydi, elimdeki dosyaları bagaja koymam gerekiyordu ve bunu yaparken domalmam gerektiğini biliyordu. Emre’den biraz geri çekilmesini isteyip bagajı açtım ve elimdeki dosyaları koymak için eğildim. Geriye doğru çıkan götüm tam Emre’nin kasıklarına gelmişti. Emre’nin kalkık büyük yarrağını göt yanaklarımda hissediyordum. Amım sırılsıklam olmuştu. İkimiz de o şekilde duruyor, bir tepki vermiyorduk. Bagaj doluydu ve ben dosyaları bagaja sığdırmaya çalışıyormuş gibi yapıp götümü yukarı aşağı, sağa sola oynatıyordum. Güpegündüz okul bahçesinde Emre’ye kucak dansı yapıyordum resmen. İnşallah birisi görmüyordur diye düşündüm. Emre’nin yarrağı pantolonunu patlatacaktı. Boşalmasından korktum ve dosyaları koyup bagajı kapattım. Emre’nin yüzünde utangaç bir ifade olacağını sanıyordum, fakat arkamı dönüp yüzüne baktığımda, sanki (Seni çok fena sikeceğim!) der gibi bir ifade vardı. Bu bakışları beni okulda keserken sürekli atardı ve beni inanılmaz tahrik ederdi.

Arabama bindik ve eve doğru sürmeye başladım. Havadan sudan muhabbet ediyorduk. Sabah yağladığım bacaklarım neredeyse kalçama kadar açılmıştı. Emre hiç sakınmadan bakıyordu bacaklarıma. En sonunda ben dayanamayıp, “Hiç utanmıyoır musun bacaklarıma öyle bakmaya, küçük sapık!” dedim gülerek ve ciddi olmayan bir tonla. “Hocam bizim okuldaki kızlarda bile yok böyle bacaklar, sırrınız ne?” dedi. “Spor ve dengeli beslenme canım. Dokunmak ister misin?” dedim. Emre bunu bekliyormuş gibi hemen elini bacağıma attı. Aniden ateş bastı vücudumu. Yanıyordum. Emre bacaklarımı okşadı yavaş yavaş. Ona, “Nasıl, sizin kaşar kızlarınki kadar var mı?” diye sorduğumda, “Onlar sizin yanınıza bile yaklaşamaz, daha önce bu kadar güzel bacaklara dokunmamıştım hiç. Fakat biraz sıcak gibi geldi bana!” dedi hınzır bir gülüşle. Bu şekilde eve gittik.

Evin kapısını açıp içeri girer girmez, Emre kapıyı kapattı ve beni sertçe duvara yaslayıp dudaklarıma yapıştı. Bu kadar hızlı davranmasını beklemiyordum, fakat artık benim de dayanacak gücüm kalmamıştı. Deliler gibi birbirimizin dudaklarını sömürüyorduk. Dudaklarını geri çekip yüzüme hafif bir tokat attı, çok hoşuma gitmişti, azgın bir gülüş attım. Bunu gören Emre daha sert bir tokat attı ve beni öpmeye devam etti. Gömleğimi parçalar gibi yırttı, memelerime birkaç saniye baktıktan sonra saldırdı onlara. Aç bir çocuk gibi yalıyor, emiyor, uçlarını ısırıyordu. Memelerimi yalarken eteğimi sıyırdı ve iki eliyle götümü avuçlamaya başladı. Daha şimdiden zevkten uçmuştum. Emre’nin dudağının değdiği her yerden beynime ateşler yükseliyordu.

Ben de vakit kaybetmeden Emre’nin pantolonunu indirdim ve yarrağını elime aldım. Kocamınkinden bile daha büyüktü ve tek elimle kavramakta zorlanıyordum. Emre’nin önünde diz çöktüm ve yarrağını ağzıma alıp, kıtlıktan çıkmış gibi yalamaya başladım. İlk defa yarrak görmüş gibiydim. Emre’nin koca yarağının hepsini ağzıma alıyor, o şekilde biraz bekleyip çıkarıyordum. Daha sonra da yarağını sıvazlarken taşaklarını yalıyordum. Emre kendinden geçmişti. İki eliyle sertçe saçlarımdan kavramış, ağzımı sikiyordu.

Yarağını ağzımdan çıkardı ve memelerimin arasına yerleştirdi. Memelerimi iki taraftan tuttum. Emre de bir eliyle saçlarımı arkadan topladı, diğeriyle de boğazıma yapıştı. Gözlerimin içine bakarak memelerimi sikiyordu. Arada bir iki tane de tokat patlatıyordu yüzüme. “Amına koyduğumun orospusu. Kaç aydır delirtiyorsun beni. Beni azdırmak neymiş gösterecem şimdi sana!” dediğinde, “Göster aşkım, bu zavallı orospuya gününü göster. Amımı götümü dağıt. Seninim artık!” dedim. Emre boğa gibi ağzımı sikmeye başladı. Saçlarımı koparacakmış gibi çekerken yarrağını hızlı hızlı ağzıma sokuyor, nefes almamı engelliyordu. Evin duvarlarında öğürme seslerim yankılanıyor ve bu ses Emre’yi daha sert olmaya itiyordu. Arada bir yarrağını ağzımdan çıkardığında da yüzüme tükürüyor ve tokatlar atıyordu.

Kesinlikle kocamdan daha sert ve haşindi ve bu daha şimdiden benim başımı döndürmüştü. Yaklaşık 10 dakikadır ağzımı sikiyordu ve boşalmamasına çok şaşırmıştım. Saçlarımdan çekerek beni ayağa kaldırdı ve dudaklarıma yumuldu. Ağzımı bu denli siktikten sonra dudaklarımı öpmesi çok hoşuma gitmişti. Ne kadar sert olursa olsun, tutkuyu elden bırakmıyordu.

Yüzümü duvara doğru çevirdi ve beni ayakta domalttı. Eteğim sıyrılmış olduğu için kırmızı tangalı götüm kabak gibi önündeydi. Bir tane tokat attı göt yanağıma, sonra bir tane daha, bir tane daha… “Seni ilk gördüğüm günden beri bu götü sikmenin hayalini kuruyorum. Ayların acısını öyle bir çıkaracağım ki, işim bittikten sonra yürüyemeyeceksin. Ama önce şu amının icabına bakmam lazım!” dedi. “İstediğini yap aşkım, seni bilerek azdıran bu orospuyu öyle bir sik ki, aklı başına gelsin!” dedim.

Emre tangamı bacaklarıma indirdi ve sırılsıklam olmuş amıma yarrağını geçirdi. İkimiz de derin bir ‘Ohhh!’ çektik. Güçlü ellerini sıkı kalçalarıma attı ve deli gibi amımı sikmeye başladı. Tanrım, nasıl bir zevkti bu! Emre’nin kocaman yarrağı amımı tamamen dolduruyor, hatta zorluyordu. Yarrağının her santimini, her milimini amımda hissetmek beynimi uyuşturmuştu. Yırtık gömleğim, belime sıyrılmış eteğim, bacaklarıma inen tangam ve topuklu ayakkabılarım ile evimin koridordunda, ayakta, 18 yaşındaki bir delikanlı tarafından sikiliyordum. Ama ne sikilme! Emre kalçalarımı, göt yanaklarımı, memelerimi, yüzümü tokatlıyor; saçımı çekiyor ve bana küfürler ediyordu. Koca yarrağı yetmiyormuş gibi bir de bu yaptıkları beni iyice çileden çıkarıyordu.

En sonunda hayatımın en kuvvetli orgazmını yaşadım. Hiçbir şey düşünemeyecek duruma gelmiştim, Emre ve onun büyük yarağı dışında. İlk defa ayakta orgazm oluyordum ve bacaklarımın titremesinden ayakta durmakta büyük zorluk çekiyordum. Bunu anlayan Emre beni kucakladı ve yatak odasına götürdü.

Beni yatağa fırlattı ve üstündekilerden tamamen kurtuldu. Ben de üstümü çıkarmaya yeltendim. “Çıkarma, seni böyle sikecem, tıpkı hayallerimdeki gibi!” dedi. Ben sırtüstü yatarken amıma yumuldu. Bacaklarımdan birini boynuna aldı. Bir parmağını klitorisime atıp okşarken, diğeriyle götümü parmaklıyor, diliyle de amımı yalıyordu. Ben yine kendimden geçmiştim. Emre’nin saçlarına asıldım, “Daha şimdiden mahvettin beni!” dedim. “Ooo, bu daha başlangıç!” dedi gülerek.

Uzunca amımı yaladıktan sonra memelerime çıktı. Bir süre de memelerimi avuçlayıp yaladı, emdi. Uçlarını ısırmasını çok seviyordum. Daha sonra dudaklarıma yumuldu. Bacaklarımı beline doladım. Müthiş bir tutkuyla öpüşüyorduk. Emre’nin bir eli yine boğazımdaydı. Bunu çok seviyordu anlaşılan ve benim de bir şikayetim yoktu.

Biraz daha öpüştükten sonra üzerimden kalktı ve bacaklarımı omuzuma attı. Böyle yapınca göt deliğim tamamen öne çıkmıştı. İki parmağını götüme soktu ve içinde hareket ettirmeye başladı. “Amının hakkını verdik, şimdi sıra götünde. Okuldaki tüm erkekler bu deliği dağıtmanın hayalini kuruyor. Bu götü öyle bir sikeceğim ki, sanki o azdırdığın tüm erkekler sikmiş gibi hissedeceksin!” dedi. Emre sadece konuşarak bile inanılmaz tahrik edebiliyordu beni. “Sik aşkım, tüm erkeklerin yerine de sik. Öyle bir dağıt ki götümü, bir daha kimseyi azdıracak cesaretim kalmasın!” dedim.

Emre parmaklarını götümden çıkardı ve yarağını bir hamlede götüme soktu. Çığlık atmak istedim ama atamadım. Emre’nin kalın yarağı götümü öyle bir yırtmıştı ki, hissettiğim aşırı acıdan çığlık bile atamıyordum. Daha önce götümden çok sikilmiştim, fakat bu kadar büyük bir şeyi almamıştım hiç götüme. Emre canımın bu kadar yandığını anlamasına rağmen hiç durmadan makine gibi sokmaya başladı. Her sokuşunda yarrağı tamamen götüme giriyordu. Kasıklarının göt yanaklarıma çarptığında çıkan seslerle benim inlemelerim birleşmiş evi inletiyordu.

Emre’nin elleri de boş durmuyordu; kalçama, memelerime, bacaklarıma, saçlarıma, nereye denk gelirse elini atıyor ve koparacakmış gibi sıkıyordu. Bazen elini ağzıma sokuyordu. 10 dakika da böyle sikti ve ben bir orgazm daha yaşadım. İşin ilginci Emre halen boşalmamıştı. İlk defa böyle bir şey görüyordum.

Kendime geldiğimde Emre’nin oldukça yorulduğunu farkettim. Yatağa uzanmasını söyledim. Emre yarrağını götümden çıkardı ve yatağa uzandı. Göt deliğim öyle bir genişlemişti ki, içine elimin tamamını sokabilirdim. Emre yatağa uzanınca yarrağını ağzıma aldım. Az önce götümü dağıtan bu yarağıi ödüllendiriyordum. Bir elimle taşaklarını okşarken, diğeriyle yarağını kökünden sıvazlıyor, geri kalan kısmını da yalıyordum. Oldum olası yarrak yemeye bayılan ben; bu kadar düzgün, büyük ve genç bir yarrağı sömürmeden bırakmayacaktım tabiiki de.

Emre’nin yüzünden ve çıkardığı hırıltılardan son derece mest olduğu anlaşılıyordu. Bir elini saçlarıma atarak kontrolü ele aldı. Hızlı hızlı ağzıma sokmaya başladı. Her seferinde tamamını ağzıma sokuyor, taşakları çeneme çarpıyordu. Amımı götümü siker gibi sikiyordu ağzımı. Bu sırada ben de onun gözlerinin içine bakıyor, onu daha da azdırıyordum…

Emre’nin bacaklarını kaldırdım ve ona doğru ittim. Götündeki kılları traş etmişti ve göt deliği tertemiz görünüyordu. Göt deliğini yalamaya başladım. Emre bu hareketime çok şaşırmıştı. Bir yandan da yarağını sıvazlıyordum. “Vay orospu vay, neler bilirmiş. Bitirdin beni!” dedi. Ben ise götünü biraz daha yaladıktan sonra yarağına geri döndüm. Ellerini saçlarımdan çekince ben de yarrağını ağzımdan çıkardım ve sırtımı ona dönerek yarrağına oturdum. Öne doğru eğildim ve götüme giren yarrağının üzerinde zıplamaya başladım.

Emre şimdi benim dalgalanan, yukarı aşağı zıplayan götümü izliyordu. Kalçalarımı tokatlamayı unutmuyordu. Artık iyice yorulmuştum, fakat Emre bana mısın demiyordu. Yarrağını götümden çıkardı ve beni arkadan itti. Yüzüstü yatakta yatıyordum şimdi. Amımı götümü biraz yaladıktan sonra saçlarımdan asılıp dudaklarıma yapıştı. Yine tutkuyla öpüyordu dudaklarımı. Sonra beni dört ayak pozisyonuna getirdi ve arkadan götüme girdi. Götüm sızlıyordu. Emre gerçekten de dediği gibi götümü fena dağıtmıştı. Neyse ki ertesi gün haftasonuydu ve bu şekilde okula gitmek zorunda değildim.

Emre bu pozisyonda da götümü iyice siktikten sonra beni kendisine çevirdi ve ağzıma verdi yarağını. Biraz gırtlağımı siktikten sonra yarağını ağzımdan çıkardı ve yüzüme boşalmaya başladı. Saçlarımı sımsıkı tuttu. Ben ise ağzımı sonuna kadar açtım, dilimi çıkarabildiğim kadar çıkardım döllerini ziyan etmemek için. Tıpkı Buse’yi siktiği zaman olduğu gibi oluk oluk boşaldı. Döllerinin bir kısmı ağzımdan direkt mideme gitti, büyük bir kısmı yüzüme düştü, bazıları da saçlarıma geldi. Emre titriyor ve hırlıyordu. Yüzüm gözüm döl içinde kaldı. Onları da elimle ağzıma koydum ve Emre’ye bakarak hepsini yuttum. Emre bu hareketimi çok sevdi. “Harikasın orospum, pørnølarda bile görmedim senin gibisini!” gibi laflar ediyordu bana. Sonra yatağa yığıldı.

Ben de onun göğsüne yattım. Göğsünü, omuzunu, boynunu öpüp okşuyordum. Daha önce hiç bu kadar sert sikilmemiştim. Fena dağıtmıştı Emre beni. Tüm vücudum onun tokatlarından dolayı kıpkırmızıydı. Göt yanaklarım ise birbirinden ayrılacak gibiydi.

Hemen telefonumu alıp geldim, Emre’ye verip önünde domaldım ve götümün fotoğrafını çekmesini istedim. Biraz garipseyince de, “Kocama atacağım!” dedim. Emre daha da şaşırmıştı fakat fotoğrafı çekti ve ben de fotoğrafı kocama attım. Sonra tekrar yattım Emre’nin göğsüne. İkimiz de kan ter içindeydik. Kocamla evlenene kadar sayısız yarrak yemiş ben, hayatımın en güzel sikişini yaşamıştım. Çok mutluydum.

  • “Kocan biliyor mu yani?”
  • “Evet!”
  • “Kıskanmıyor mu?”
  • “Muhtemelen, ama o da başka kadınları sikiyor!”
  • “Vay be!”
  • “Evden sürekli uzakta olduğu için böyle bir çözüm bulduk!”
  • “Anladım! O zaman bundan sonra senin ikinci kocan benim!”
  • “Evet, sensin. Ama asıl kocamdan çok daha iyisin!”

Bunu deyince Emre gülümsedi. Çok yorulmuştuk. Duş alacak halimiz yoktu. O şekilde birbirimize sarılarak uykuya daldık…