Kategori arşivi: Yetişkin Hikayeleri

Teknede

Eşinden ayrılmış, 26 yaşında dul bir bayanım. Çocuğum yok ve şu anda yalnız yaşıyorum. Eşimle ayrılırken mal paylaşımına gittik ve sahibi olduğumuz mağaza eşime kalırken, yazlık ev ile kullandığımız araba benim oldu. Size anlatacağım hikaye de yazlık evimin olduğu yerde geçiyor.

Yazlıktayken, genelde komşum Aylin ve erkek arkadaşı Tayfun ile zaman geçiririm. Aylin’le çok sıkı bir arkadaşlığımız var. Aylin çok candan, kafa dengi biri ve Tayfun gibi bir erkek arkadaşı olduğu için de çok şanslı bir kadın…

Tayfun ise başarılı bir sunucu ve programcıydı. Yakışıklı ve esprili biri… Açıkçası Aylin’i çok kıskanıyordum. Tayfun’un güzel bir teknesi vardı, her hafta cuma yazlığa gelir ve cumartesi günü sabahtan hep beraber balığa çıkardık. Tayfun bu hobiyi bana ve Aylin’e de aşılamıştı.

Hafta içi Tayfun olmadığından, Aylin’le ben hep gezer tozardık. Yaz mevsiminin hafifliği, tatil rahatlığı nedeniyle, sohbetlerimiz sabun köpüğü tarzındaydı. Genelde seks konularını konuşur, gülüşürdük. Aylin sanki benim yoksunluğumu bilmezmiş gibi inadına Tayfun’la yatakta yaptıklarını anlatırdı üstü kapalı…

“Yaa, sorma Özge… Göz altlarım belli oluyor mu? Tayfun sabaha kadar uyutmadı beni… Azgın herif…”

“Özge, baksana, morluklar belli oluyor mu canım? Yamyam gibi ısırıp emiyor sevişirken piç…”

“Penisi çok büyük geliyor bazen, orgazm sırasında kendini kaybedince canımı yakıyor yaa…”

Ben de biraz daha anlatması için deşer kurcalardım arkadaşımı… Saf saf anlatırdı erkeği onu nasıl beceriyormuş, gece kaç kez boşalmışlar, yazlığın havuzunda suyun içinde nasıl sevişmişler… Arada bir bana takılır,

“Sen nasıl dayanıyorsun kızım erkeksizliğe? Bir yıl sevişmeden durulur mu?” diye gözlerini kocaman aça aça sorardı.

“Ne yapayım kızım?” derdim ben de üzüntümü saklamaya çalışarak… “Her kadın senin gibi şanslı değil ki… Aradığım erkeği bulamıyorum bir türlü…”

Yaz tatiline çıkıp yazlığa gittiğimde, Aylin’le Tayfun’un ayrıldıklarını duydum. Ama yine de bu yaz birlikte kullanacaklardı yazlığı… Aylin Tayfun’u geri kazanmak için peşinden koşuyor, onu ikna etmek için çabalıyordu. Çünkü Tayfun vazgeçilecek bir erkek değildi.

Her mevsim gibi rutin yazlık hayatına başlamıştık. Gündüz deniz, gece birimizin evinde bahçede mangal, içki masaları, eğlence yerlerinde fink atmalar, kafayı çekmeler… Tabi onlar çift, ben yanlarında sap gibi yancı konumunda…

Bir cuma günü Aylin bana, annesinin hastalandığını ve İzmir’e gitmesi gerektiğini söyledi,

“Tayfun bu akşam yazlığa gelecek, yemek konusunda ona yardımcı olursan sevinirim. Elinden geldiğince de göz kulak ol… Aramız biraz düzelir gibi… Neme lazım, başkasıyla falan takılır, onu elimden kaçırmak istemiyorum!” dedi.

“Sen merak etme canım, yemek konusunda gereğini yapar, ilgilenirim!” dedim.

Akşam Aylin gittikten iki saat sonra Tayfun geldiğinde ben de onların yazlıkta güzel bir yemek hazırlamakla meşguldüm. Tayfun’un hafta sonları rakı içtiğini bildiğim için, birkaç da meze hazırladım.

O gün üzerimde bir mini etekle tişört vardı ve içime sütyen takmamıştım. Üzerini değişip şort tişörtle gelen Tayfun ile hem sohbet ediyor, hem de bir yandan masayı kuruyordum. Masaya eğildiğim zaman gözlerinin göğüslerimde olduğunu fark ettim. Doğru söylemek gerekirse bu durum oldukça hoşuma gitmişti.

Biraz da kendimi beğendirmek için özene bezene hazırlayıp donattığım masada yemeğe oturduk. Ben de onunla beraber iki kadeh rakı içtim. Sohbetimiz dönüp dolaşıp, ilişkilerden açılmış, konu benim yalnızlığım üzerinde yoğunlaşmıştı. Üçüncü kadehlerden sonra içkinin de etkisiyle açık açık konuşmaya başlamıştık. Tayfun bana,

“Yalnız yaşamak hiç de hoş değil bence… Senin gibi gencecik, 26 yaşında güzel ve seksi bir kadının seks yaşamının olmaması ne kadar kötü…” dedi sonunda… Ben de,

“Evet haklısın, ama her şey senin yüzünden…” deyince şaşırdı,

“Neden benim yüzümden, anlayamadım.” dedi.

“Eğer erkek arkadaş edineceğim zaman seni kriter olarak göz önünde tutmasaydım, şimdiye kadar çoktan sıradan bir erkek bulmuştum!” dedim.

Bir kahkaha patlatan Tayfun bu sözden çok memnun olmuştu. Gittikçe ilerleyen ve kanımı kaynatan sohbetimiz boyunca sanki bana daha bir alıcı gözle bakmaya başlamıştı. Sürekli iltifatlar, güzelliğimi, yemeklerimi övmeler…

Kalkıp kucağına atılmamak için kendimi zor tutuyordum. Madem bu kadar beğeniyorsun, neden harekete geçmiyorsun be adam… Ben yapamazdım ki… Erkek olarak ilk hareketi onun yapmasını bekliyordum.

Ama bir türlü o noktaya gelemedik. Tüm yakışıklılığına, erkeksiliğine rağmen, benim ona karşı hissettiklerimi bilmesine rağmen, sevgilisinin arkadaşı olduğumdan mıdır nedir, bir türlü olmadı. Bu arada yemeğimiz bitmiş, saat epeyce ilerlemişti. Ben sofrayı kaldırıp ortalığı toparlayıverdim.

“Artık gitmem gerekiyor Tayfun… İyi geceler…” dedim.

“Daha oturabilirdik, sohbetine doyum olmuyor Özge… Yarın sabah tekneye gel de ben de seni teknede ağırlayayım. Balık tutar, vakit geçiririz her zamanki gibi…” Ben de kabul edip, sabah buluşmak üzere sözleşip ayrıldım oradan…

Eve gider gitmez soyunup dökündüm. İçimdeki ateşi söndürmek için soğuk suyun altında bir duş aldım, yatağa attım kendimi… Bütün gece boyunca yakışıklı bir erkekle yemek yemiş, içki içmiştik. Sonuç, ikimiz de kendi yataklarımızda ayrı ayrı uyumaya çalışıyoruz.

Gözlerim kapalı, ellerimi çıplak bedenimde okşayarak dolaştırırken Tayfun’un ellerinin okşadığını hayal ettim. Aylin’in anlata anlata bitiremediği sevgilisinin erkeklik gücünü bire bir deneme fırsatım vardı ama ikimiz de cesaret edememiştik buna…

Acaba o da benim gibi mi düşünüyordu? Sürekli üzerimde dolaşan istekli erkek bakışlarını hatırlayınca soğuk suyun etkisi geçiverdi. Tekrar kaynamaya başladım. Pislik herif… Lanet olsun… Ne halde olduğumu bilmiyordu sanki…

Parmaklarım çoktan klitorisimi bulmuş, okşamaya başlamıştı bile… Dakikalarca şehvetle ıslanan kadınlığımı parmakladım, boşalana kadar bırakmadım. Ancak ondan sonra uyuyabildim. Tayfun’la alt alta, üst üste seviştiğimiz erotik rüyalarla dolu bir uykuya daldım.
Sabah olunca bikinimi ve üzerime de çok kısa olan mini eteğimi giydim. Beraberce tekneye binip açıldık. Tayfun’un teknesi aslında mini bir yat gibiydi. Bir kabini, iki yatağı vardı ve hatta küçük bir buzdolabı bile vardı.

Sakin bir koyda demir attık. Öğlene doğru balık avlamaktan canım sıkılmıştı ve güneşten de pişmiştim. Mini eteğimi çoktan çıkarıp atmıştım sıcaktan… Güneş kremiyle her tarafımı kremlemiştim, sırtıma da Tayfun sürdü kremi…

Elimde öylesine tuttuğum olta kamışı sanki bacaklarımın arasında kalın yuvarlak bir erkeklik organı gibi geliyordu bana… Sırtımda erkeğin elleri dolaşırken hazla ürperdim. Yakışıklı piç sakin sakin, beni delirtmek istercesine okşayarak tüm sırtımı dolaştı uzun parmaklarıyla…

Yan gözle baktığımda boşta kalan eliyle mayosunun önünü oğuşturduğunu, erkekliğinin kabarıklığını benden saklamaya çalıştığını fark ettim.

“Mmm…” diye inledim onu daha da delirtmek için… “Unutmayayım da, döndüğümüzde masaj yap bana Tayfun… Ellerin çok güzel rahatlatıyor insanı…”

“Seve seve Özge… Hoşuna gittiyse sabaha kadar masaj yapabilirim.” dedi parmakları belimde dolaşırken… “Bir ara eğitim almıştım bu konuda… Bir hayli tecrübeliyim masajda…”

Sırtımı okşarcasına kremlerken kulağımın dibindeki bariton erkek mırıldanmasıyla neredeyse kendimden geçecektim. Öyle haz duyuyordum ki, kasıklarımın yandığını, ıslandığımı hissediyordum.

Masajla karışık krem sürme faslı bittiğinde neredeyse ben de bitmek üzereydim. Biraz daha durdum güneşin altında… Sonunda dayanamadım. Oltayı kenara bırakıp,

“Ben denize gireceğim Tayfun, yandım kavruldum…” dedim ve teknenin suya inen merdivenlerine yöneldim. O anda şeytan dürttü, aklıma denize üstsüz girmek geldi. Tayfun’a döndüm, teknenin demirlediği ıssız koyu şöyle bir taradım bakışlarımla,

“Üstümü çıkarmak istiyorum Tayfun, bir sakıncası var mı acaba? Ne dersin?” Gözleri parladı, beyaz dişleri bronz yüzünde ışıldadı bir anda… Memnuniyetini gizleyemeyen bir ifadeyle beklediğim yanıtı verdi,

“Hayır canım, ne sakıncası olacak? Zaten ıssız bir koydayız, nasıl olsa kimse göremez! Balıklar güzel görsünler biraz…” dedi.

Bikinimin üstünü çıkarıp ona doğru fırlattım, havada yakalayıp ateş saçan gözlerini iri memelerime dikti. Ürperdim. Bikini üstünün baskısından sonra rahatlayan göğüslerimi iki elimle şöyle bir ovaladıktan sonra dönüp balıklama suya bıraktım kendimi…

Bir anda bedenimi saran buz gibi denizin serinliği rahatlatmış, fakat serin suda daha çok azmıştım. Tayfun’un gözleri de sürekli üstümdeydi.
Ben de zaten onun rahatlıkla görebileceği yerlerde yüzmeye çalışıyordum. Amacım tabi ki Tayfun’un ilgisini daha fazla üstüme çekmekti… Bir kaç kulaç atıyordum tekne boyunca, sonra sırt üstü uzanıyor, soğuk suda kabaran fazla ellenmemiş irice göğüslerimi onun bakışlarına teslim ediyordum.

Ardından tekrar aynı hareketlerle teknenin önünde yüzüp duruyordum. Memelerimin uçları da düğme gibi kabardı serin suda, sertleşti. Bir süre sonra Tayfun’a davetkar bir sesle seslendim,

“Su harika Tayfun… Neden sen de gelmiyorsun? Güneşten pişmedin mi?”

“Tamam canım, geliyorum.” dedi. Teknenin merdivenlerinin başında durup bana baktı,

“Hadi atlasana, neden bekliyorsun?” dedim merakla…

“Sen bikini üstünü çıkardın, ben de mayomu çıkarmak istiyorum sakıncası yoksa…” dedi şeytanca bir gülümsemeyle… Ben de güldüm sözlerine… Sonra da mayosunun önündeki kabarıklığa diktim gözlerimi,

“Ne sakıncası olacak canım…” dedim yutkunarak… “Senin dediğin gibi… Issız koydayız, kimse görmeyecek seni… Benden ve balıklardan başka..” diye ekledim sonra…

Tayfun bir hamlede altındaki mayosunu çıkarınca, biraz şaşırmış ve biraz da heyecanlanmıştım. Yaklaşık bir yıldır erkeklik organı görmemiştim. Biçimli bir vücudu vardı Tayfun’un… Kasları bir hayli gelişmiş, üçgen omuzlarıyla, dar ve biçimli kalçasıyla heykel gibi bir erkek güzeli duruyordu tekne merdivenlerinde…

Sırtımı kremlerken mayonun içinde kabaran erkekliği şimdi serbest kalmış, dimdik kasıklarındaki kıvırcık siyah kılların arasından yükseliyordu. Boşandığım kocamın aleti gibi koyu kara değildi siki… Pembe, damarlı ve kavisli gövdesiyle, mor şapkasıyla, kalınca, iştah açıcı ve güzel bir penisti.

“Ne kadar da çok baktın öyle…” dedi gülerek… Bir kahkaha atmaya çalıştım ben de, ne kadar etkilendiğimi o da görmüştü sonunda…

“Gösterene bakarlar canım…” dedim. “Ama bana kalırsa mayonu çıkarman iyi olmadı.”

“Neden?”

“Balıklar senin balığı görünce korkudan kaçacaklar. Biz de balık tutamayacağız sayende…”

İkimiz de kahkahalarla güldük. Sonunda bana yeterince seyrettirdiğini düşünmüş olmalı ki, çırılçıplak suya atlayarak yanıma kadar yüzdü. Kaslı kolları geniş kulaçlar atıyor, bir balık gibi yüzüyordu suda… Yanıma geldi,

“Demek öyle düşünüyorsun balığım hakkında…” dedi gülümseyerek…

“Yiğidi öldür ama hakkını yeme demiş büyüklerimiz…” diye yanıtladım onu…

“Ama böyle olmuyor…” dedi.

“Böyle olmayan ne Tayfun?”

“Sen sadece üstünü çıkardın, altın duruyor. Eşit değiliz. Utanmaya başladım çıplaklığımdan… Haydi sen de altını çıkar, nasıl olsa kimseler yok!” dedi. Güldüm,

“Çılgınsın sen!” diyerek, bikinimin altını çıkarıp tekneye fırlattım.

İkimiz de çırılçıplak, uzunca bir süre yüzüp, şakalaştık. Arada bir bana sarılıyor, yüz yüze geliyorduk, göğsü göğüslerime, sertliğini hiç kaybetmeyen güzel siki de göbeğime değiyordu. Artık ikimiz de rahat hareket etmeye başlamıştık…

Adı konmayan cinsel bir çekim vardı aramızda… İşin sonunun nereye varacağı belliydi aslında… Bu güzel gün mutlaka seks yaparak bitecekti, başka yolu yoktu. İkimiz de biliyorduk bunu… Sadece patlama saatini bekliyorduk.
Sonunda ilk kendime gelen ben oldum. Suyun içinde şakalaşarak yüzerek nereye kadar devam edebilirdik ki… Bir an önce harekete geçmemiz gerekiyordu. Zamanımızı boşa harcıyorduk. En son tekne merdivenlerine tutunup dinlenmeye çalışırken o da arkamdan yaklaştı, omuzumun üstünden merdiven basamağına tutundu.

Tanrım… Arkamda hissettiğim o koca sertlik öldürecekti beni… Kaslı kollarının arasında hapsetmişti beni, neredeyse kendimden geçmek üzereydim.

“Hadi çıkalım artık, ben acıktım!” dedim.

Tekneye önce ben çıkarken, hareketlerimi ağırdan alıp, alttan beni seyretmesine imkan verdim. Aşağıya baktığımda bir eli merdivende, diğer eli suyun içinde beyaz bir balık gibi görünen sikini kavramış, pür dikkat ona sergilediğim kadınlığıma bakıyordu. Kabarmış, istekle yanan, kan dolmuş kadınlığıma…

Tekneye çıktığımızda bana kamaradan getirdiği havluyu uzattı. Almak için elimi uzattım ama havluyu bırakmadı. Gözleri her yerimde beğeniyle dolaşıyordu.

“Çok güzelsin Özge, harika bir vücudun var, biliyor musun?” Gülümsedim,

“Teşekkür ederim. Sen de öylesin. Antik heykel gibi görünüyorsun gözüme…”

“Ooo… Şımartma beni… Hadi kurulan da yemek yiyelim. Ama sakın giyineyim deme… Beni muhteşem güzelliklerinden mahrum etmeni istemiyorum.”
Sanki Adem ile Havva gibiydik masmavi denizin ortasında, beyaz teknenin içinde… Hiç çekinmeden, çıplaklığımızdan utanmadan hareket ediyorduk. Zaten ne onun, ne de benim bedenimde utanacağımız, çekineceğimiz bir falsomuz yoktu.

Tayfun’un arzu ettiği gibi üzerimize hiçbir şey giymeden, dolaptan yiyecekleri çıkardık, iki tane de soğuk bira açtık. Masada çırılçıplak bir vaziyette yemeğimizi yerken biralarımızı yudumlamaya başladık.

İkinci biralarımızı içerken Tayfun oturduğu yerden kalkıp, yanıma geldi oturdu. Siki kalkmıştı, taş gibi damarlı gövdesi havaya dikilmiş, başı yumruk gibi kabarmıştı. Ve ben heyecanla onun güzel sikine bakıyordum. Gülerek çekinmeden baktığım sikini tuttu ve

“Senin dikkatini çekebildiği için çok mutlu bu ufaklık…” dedi.Yutkundum,

“Eh, yani…” dedim. “Pek dikkat çekmeyecek gibi değil senin ufaklık… Hatta harika… Hatta, bence ona ufaklık deme, alınabilir. Baya büyük seninki…”

“Onu çok azdırdın güzelim!”

“O mu beni, ben mi onu azdırdım bilemiyorum artık…” dedim ve daha fazla dayanamayıp, sikini elime aldım ve aşağı yukarı sıvazlamaya başladım…

O da göğüslerimi okşarken ateşli ateşli öpüşmeye başladık. Dudaklarımı koparırcasına somuruyordu. Daha sonra boynumu öpüp yaladı, oradan da göğüslerimi yalamaya, emmeye başladı. Elimdeki siki taş gibi olmuş, damarları atıyordu.

Tayfun bir elini de kasıklarıma götürüp okşayınca, benim nefes alış verişlerim hızlanmaya başladı, zevkle inliyordum. Okşamayı bıraktı sonunda, ayağa kalkıp,

“Haydi kamaraya girelim!” dedi, elimden tutarak beni kamaraya çekti.

Yatağa yatırıp bacaklarımı iki yana ayırdı, kadınlığıma yumuldu. Amımı yalayıp, diliyle amımı sikerken, bir parmağı da arka deliğimin girişini zorluyordu.

“Mmm… Değişik bir tadı var seninkinin…” dedi yalanarak… “Hem tatlı, hem de deniz tuzu var tadında….”

“Çekinme, tadıma bakmaya devam et… Yala… Ama ben de senin sikinin tadına bakmak istiyorum…”

“İstediğini yapabilirsin bebeğim. Emrine amadeyim.”

Erkeğin üzerine çıkıp, 69 pozisyonuna geçerek, o muhteşem sikini aç kalmışçasına emmeye başladım.

Bir aşağı, bir yukarı sikini ağzıma alırken, taşaklarını da okşamam çok hoşuna gitmişti. O da dilini amıma, bir parmağını da götüme sokup çıkarıyordu… Daha fazla dayanamadım, ona yalvararak,

“Lütfen, içime gir Tayfun…” dedim. “Dayanacak halim kalmadı. Sik beni… Senin sikini istiyorum amıma!”

Beni serbest bırakınca, yüzüm ona dönük vaziyette sikinin üzerine oturdum. Zaten kayganlaşmış amıma bir oturuşta girivermişti siki… Uzun bir süre üzerinde oturup kalktım. Sikini sonuna kadar içime alıyordum, o da göğüslerimi sıkıp okşuyor ve alttan sikini amıma bastırıyordu.

Çok geçmeden titremelerle orgazm olmaya başladım. O kadar harikaydı, o kadar uzun bir orgazmdı ki, anlatamam.
Bir kaç dakika uzanıp dinlendik. Daha sonra beni yatırıp, o üstüme geçti. Sert hareketlerle bacaklarımı aralayıp eliyle tuttuğu sikini amımın dudaklarına sürttü boylu boyunca… Kemanın yayı gibi klitorisime sürtünen ateş gibi sert erkekliği kanımı kaynattı yine…

“Ohhhh…” diye kıvrandım altında… “Çok güzel… Çok zevk veriyorsun erkeğim… Öyle özledm ki bu zevki… Bilemezsin… Hadi gir artık içime… Sik beni… ”

Ben zevk aldıkça altında bütün bedenimle solucan gibi kıvranıyordum altında… Yalvarmalarıma dayanamadı sonunda… Bir hamlede amıma soktu o güzel sikini… Gidip gelmeye başladı. Hem amımı sikiyor, hem de göğüslerimi yalıyor, beni zevkten çıldırtıyordu. Tayfun hareketlerini hızlandırınca boşalacağını anlayıp,

“Lütfen içime boşalma hayatım!” dedim, çünkü hamile kalmaktan korkuyordum. Zaten onun da öyle bir niyeti yokmuş, boşalacağı an içimden çıkıp, başucuma doğru geldi ve

“Hadi bebeğim aç ağzını!” dedi. Niyetini anlamıştım, döllerinin tadına baktırmak istiyordu. Bunu eski kocam da severdi.

Alışık olduğum için ağzımı açıp, ellerimle de kalçalarını okşayarak boşalmasını bekledim. Siki elinde birkaç kez sıvazlama hareketi yaptıktan sonra inleyerek döllerini ağzımdan içeri fışkırtmaya başladı.

O kadar çok boşalmıştı ki, resmen ağzım dolmuş, döller dudaklarımın kenarlarından dışarıya taşmıştı. Hepsini yutmak zorunda kaldım. Ardından sikini ağzıma sokup çıkararak kalan son damlaları da temizletti bana. Çok hoşuma gitmişti, ama hala ateşim sönmemişti, hala azgındım.

Tayfun yanıma uzandı ve birbirimize sarılıp dinlenmeye koyulduk. Bundan sonra erkeksiz değildim, istediğim zaman beni yatağa atacak birisini bulmuştum. Bu arada konuşuyorduk.

Tayfun’un anlattığına göre, Aylin hiçbir zaman ağzına boşalmasına izin vermiyormuş. Ayrıca Aylin, Tayfun’un anal seks isteklerine her zaman ters cevap vermiş.

Aylin bana bunlardan hiç bahsetmemişti, böyle güçlü kudretli bir erkeğin isteklerini nasıl karşılamaz bir kadın, anlayamadım. Ben daha önce mutsuz bir evlilik geçirdiğim için iyi erkeğin değerini bilirim. O yüzden ona arka deliğimi de tatma fırsatını verecektim.

Dudaklarından öperek, boynunu boğazını yaladım, oradan göğüs uçlarını, ardından göbeğini, ordan taşaklarına geçip yalamaya başladım. Tayfun’un siki çoktan hareketlenmişti. Taşaklarını yalamaya devam ederken, bir elimle de sikini aşağı yukarı çekiyordum. Siki iyice kalktıktan sonra,

“Götümü sikmek istiyor musun?” dedim.
“Deli misin, istemez miyim hiç?” diyerek, sevinçle hemen yerinden doğruldu.

“Ama ilk olacak…!” dedim ve domaldım. “Kızlığımı sen bozacaksın.”

“Tamam aşkım!” diyerek kalçalarımı iki eliyle ayırıp, arasına yumuldu.

Diliyle bir amıma, bir götümün deliğine darbeler atıyor, arada bir dilini götüme sokmaya çalışıyordu. Daha sonra bir parmağını götüme sokup çıkarmaya başladı. Göt deliğimin yavaş yavaş genişlediğini hissediyordum. Ardından ikinci parmağını da sokup çıkarmaya başladı.

Bu bana biraz acı veriyordu, ama arada bir söylediği tatlı sözler beni tekrar motive ediyordu. Bir süre parmaklarıyla girip çıktıktan sonra, genişleyen göt deliğime sikini dayadı ve yavaş yavaş ittirmeye başladı. Sikinin başı girince çok acımıştı, bir süre öyle beklemesini söyledim. Biraz bekledi ve ben,

“Tamam, devam et!” deyince, kalanını da sokup, kenetlendi arkama…
Biraz da öyle bekledikten sonra götüme girip çıkmaya başladı. İlk başlarda acı vermesine rağmen, alıştıktan sonra ben de zevk almaya başlamıştım.

Götüme hızlı hızlı girip çıkmaya devam ederken, bir ara beni kendine doğru çekip doğrulmamı sağladı ve bir eli göğüslerime, diğeri de amıma yöneldi. Bir anda üç hassas noktamın uyarılması benim orgazm olmama yetmişti. O da bir süre sonra inleye inleye götüme boşaldı ve siki ininceye kadar da götümü sikmeye devam etti.

Daha sonra toparlandık. Tayfun teknede duş alırken, ben hemen denize atladım ve biraz serinledim. Denizden çıktığımda, Tayfun biralarımızı yenilemişti.

O gün teknede akşama kadar çırılçıplak kaldık. Sarmaş dolaş oturup sohbet ettik, öpüştük, elleştik, seviştik ve sikiştik. Akşama doğru teknenin dümenine geçip motorları çalıştırdı. Tekne mavi denizde süzülerek yazlığa dönerken, bu yaşadıklarımızı Aylin’in bilmemesi konusunda ikimiz de hemfikirdik.

Aylin gelinceye kadar durmaksızın seviştik. Benim erkek hasretimi, seks açlığımı tam manasıyla giderdi. Güçlü bir boğa gibi durup dinlenmeden sevişti benimle… Sevgilisi geldikten sonra da fırsat bulabildiğimizde buluşup seks yapmaya devam ettik.

Yaz bittiğinde bizim hızlı cinsel yaşamımız da sona erdi. Birbirimizi mutlu etmiştik yaz boyunca… Normal yaşantımıza geri döndük. Birbirimizi aramadık hiç…

Sevgilimin Arkadaşıyla

Ben Alper, üniversite 2. sınıfa gidiyorum ve Ankara’da yaşıyorum. Normalde ailemle İstanbul’da yaşıyordum ama üniversite için buraya geldim. Burada sevgilim Beyza ve onun en yakın arkadaşı Dilara ile aynı evde kalıyoruz. Onlar da benimle yaşıt ve aynı üniversiteye gidiyoruz. Anlatacağım olay bundan bir hafta önce gerçekleşti.
Sabah uyandığımda yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Beyza ve Dilara kahvaltı hazırlıyorlardı. Beyza’nın üzerinde kısa, ince bir gecelik, Dilara’nın üzerinde ise askılı bir bluz ve kısa, dar bir şort vardı. Şort Dilara’nın kıçının arasına kaçmıştı, bir süre olduğum yerde durup onu izledim. Dilara’nın fiziği hep hoşuma gitmiştir.
Dilara aniden dönüp bana baktı, kıçını izlediğimi anlamış olmalıydı. Ama kızgın görünmüyordu, aksine bana gülümseyerek “Günaydın” dedi. Dilara’yı duyunca Beyza da bana döndü. Yanıma gelip dudaklarımdan öptü. “Günaydın aşkım” dedi kendini geri çekerek. “Günaydın kızlar” diye karşılık verdim ben de. Dilara’nın bana gülümsemesi aklımdan çıkmıyordu.
10 dakika sonra hep beraber kahvaltıya oturduk. Dilara’yla birbirimize kaçamak bakışlar atıyorduk, aklından ne geçiyordu acaba? “Bugün annemlere gideceğim aşkım” diye lafa girdi Beyza. Onun ailesi İzmir’deydi. “Bir hafta kalırım herhalde” diye devam etti. Bu da Dilara ile bir hafta yalnız kalacağım anlamına geliyordu. Nedense mutlu olmuştum.
Kahvaltıdan sonra Beyza bavulunu hazırlamaya başlamıştı, Dilara da salonda uzanmış televizyon izliyordu. Beyza’nın yanına gidip ona arkadan sarıldam. “Seni özleyeceğim” dedim ve boynundan öptüm. Bana doğru döndü, öpüşmeye başladık. Elimi önce beline koydum, sonra aşağı kaydırmaya başladım. Elimi geceliğin altından içeri sokup külotunun üzerinden kıçını okşamaya başladım. Beyza kendini benim elimden kurtarıp “Şimdi olmaz, hazırlanmam lazım” dedi ama o da istiyordu, anlayabiliyordum.
“Hadi ama, bir hafta görüşemeyeceğiz” dedim ve tekrar üzerine gittim. Belinden tutup yatağa yatırdım ve bacaklarını öpmeye başladım. Artık karşı koymuyordu, o da benim gibi azmıştı. Külotunun bacaklarından çekip çıkardım. Bacaklarını aralayıp amını dillemeye başladım. Bir an kendimi Dilara’nın bacaklarının arasında hayal ettim, bu daha çok azmama neden olmuştu. Beyza inlemeye başlamıştı, Dilara’nın inleme seslerini duyduğuna emindim.
Beyza başımı ittirip yataktan kalktı. Önümde diz çöktü ve şortumu aşağı indirdi. Sikimi önce baştan aşağı yaladı, sonra emmeye başladı. Neredeyse hepsini ağzına alabiliyordu, bu konuda profesyönelleşmişti. Ben de elimi onun başının arkasına koyup ona yardım ediyordum. Birkaç dakika sikimi emdikten sonra onu tekrar yatağa yatırıp bacaklarının arasına geçtim. Bacaklarını omzuma alıp sikimi amına soktum. Dakikalarca bu pozisyanda git-gel yaptım. Beyza’nın inlemeleri adeta çığlığa dönüşmüştü. Bu konua arkadaşından hiç çekinmiyordu.
Bir ara başımı kaldırdığımda kapı aralığından Dilara’nın bizi izlediğini gördüm. Bir elini şortunun içine sokmuş amını parmaklıyordu, diğer eliyle de göğüsleriyle oynuyordu. Benim ona baktığımı görünce bile hiç istifini bozmadan devam etti, sanki görmemi istiyor gibiydi. Dilara’nın bizi izlediğini gördüğüm için Beyza’yı daha bir şevkle sikmeye başladım. Kısa bir süre sonra sikimi çıkarıp Beyza’nın amının ve göbeğinin üzerine boşaldım. Tekrar kapı aralığına baktığımda Dilara gitmişti.
* * * * *
Evde 3 kişi olunca kimin bakkala gideceğini, kimin temizlik yapacağını falan belirlemek hep problem oluyordu. Biz de bu problemin önüne geçmek için bir çözüm bulmuştuk. İçinde 1, 2 ve 3 yazan 3 tane kağıdın olduğu bir kutumuz vardı. Mesela bakkala gidileceği zaman herkes bir kağıt seçerdi, en küçük sayıyı seçen bakkala giderdi. Bu sefer de duş sırası için aynı şeyi yaptık. Duşa ilk Beyza girecekti, sonra Dilara ve en son ben.
Beyza duştayken Dilara ile ikimiz salonda oturuyorduk. Onu mastürbasyon yaparken izlemek çok güzeldi, bunu söylemek istiyordum ama ben utangaç biriyim, böyle şeyleri kolay kolay söyleyemem. İlk adımı atmak benim için hep zor olmuştur. Dilara bir ara bana bakıp gülümsedi ve yerinden kalktı. Televizyonun önünde domalıp DVD’lere bakmaya başladı. Kıçının arasına kaçmış incecik şortu çok seksi görünüyordu. Amacı DVD bakmak değil beni azdırmaktı, bunu anlayabiliyordum. Amacına ulaşmıştı, benim sikim yine kalkmıştı.
Bir DVD seçip taktı ve tekrar yanıma oturdu. Önüme baktığında kalkmış sikimi görüp sırıttı, “Seninki yine havalanmış” dedi. “Sayende Dilaracım” dedim ben de alaycı bir şekilde. Elini şortumun üzerinden sikime atıp okşamaya başladı. Böyle olunca ben yine kendimden geçmiştim, hep Dilara ile sevişmenin hayalini kurmuştum, sonunda gerçek olacaktı.
Banyonun kapısının açıldığını duyunca ikimiz de toparlandık. Dilara yerinden kalkıp kıçını sallaya sallaya banyoya gitti, Beyza da giyiniyor olmalıydı. Yaklaşık on dakika sonra Beyza giyinmiş bir şekilde bavuluyla salona geldi. Artık gitmeye hazırdı. Yanına gidince bana sarıldı, uzun bir süre öpüştük. “Seni hava alanına bırakmamı ister misin?” diye sorduğumda “Gerek yok birtanem, sen yorulma” dedi. Son bir kez sarıldıktan sonra bavulunu alıp çıktı. Arkasından kapıyı kapadığımda içimi bir mutluluk sarmıştı. Dilara ile bir hafta boyunca yalnız kalacaktık.
Banyo kapısı açıldı ve Dilara bornozuyla salona geldi. Bornozu oldukça kısaydı, ıslak bacaklarını görebiliyordum. “Beyza gitti mi?” diye sordu. Başımı salladım, o da bana gülümsedi. Banyo sırası bendeydi. Banyoya girdiğimde çamaşır makinesinin üzerine özenle bırakılmış bir külot gördüm. Beyza’nın bütün külotlarını bilirdim, bu onun değildi. Dilara bunu benim için bırakmıştı. Üstelik külot Dilaranın am suyuyla ıslanmıştı. Külotu elime alıp kokladım, bu koku bile beni tekrar azdırmaya yetmişti.
Banyodan çıktıktan sonra giyinip salona gittim. Dilara burada değildi. Onu mutfakta bulmuştum. Yemek yapıyordu. Arkasına geçip sikimi götüne değdirerek sarıldım, elimle de göbeğini okşuyordum. “Senin için bıraktığım hediyeyi gördün mü?” diye sordu. “Evet, çok güzel kokuyordu” diye yanıtladım. Gülmüştü. Şimdi üzerine saldırmak istiyordum ama ağırdan almak daha çok hoşuma gidiyordu.
Dilara akşam yemeğini balkona hazırlamıştı. Yemek konusunda çok da becerikliydi. Birbirimizle bakışarak yemeğimizi yiyorduk. Telefonum çalmaya başladı, arayan Beyza’ydı. İzmir’e vardığını ve şimdiden beni özlemeye başladığını söyledi. Beyza’yı çok seviyordum, ona ihanet etmek istemiyordum ama Dilara beni baştan çıkarmıştı, kendime hakim olamıyordum.
Balkonumuzda bir koltuk vardı, yemekten sonra oraya yayılıp gökyüzü ve şehir manzarası eşliğinde Jack Daniel’s içiyorduk. Dilara ile iyice sokulmuştuk, başını omzuma yaslamıştı, saçları çok güzel kokuyordu. Birkaç bardak içtikten sonra içkinin de verdiği cesaretle Dilara’yı öpüp koklamaya başladım. Omzunu, boynunu, yanağını öptüm ve en son dudaklarına yapıştım. İkimiz de iştahla öpüşüyorduk. Kendimi fazlasıyla mutlu hissediyordum. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra ikimiz de gülmeye başladık. Sevgili gibi olmuştuk sanki.
Dilara’yı kucaklayıp Beyza ile ikimizin yatağına yatırdım, Dilara kahkahalar atıyordu. Ben de yanına uzandım. Dilara hemen üzerime çıkıp tam sikimin üzerine oturdu, öpüşmeye başladık. Öpüşürken iki elimi de kıçına koydum, okşuyordum. Dilara’nın kıçı Beyza’nınkinden daha büyüktü, tam da istediğim gibi. Dilara çok ateşliydi, içkinin etkisinden olsa gerek.
Önce üzerimdeki tişörtü çıkardı, sonra şortumu ve boxerımı. Sikim, dudaklarına birkaç santim ötede duruyordu. Biraz sikimi süzdükten sonra “Beyza şanslı kız” dedi ve kıkırdadı. Sikimi yalamaya başladı. Dilini o kadar güzel kullanıyordu ki, kendimden geçmiştim. Sikimin hepsini ağzına alıyordu. Arada bir sikimi bırakıp taşaklarımı yalıyor, ikisini birden ağzına alıp emiyordu. Ben o zevkle boşalacağımı söylemeyi unuttum, bütün spermlerimi ağzına boşalttım. Dilara da bir damlasını bile ziyan etmeden hepsini ağzına aldı. Spermlerimi önce ağzında dolaştırıp tadına baktı, sonra hepsini yuttu. Bana Beyza’nın veremediği kadar zevk vermesi hoşuma gitse de bu kadar profesyönelleşene kadar kim bilir kaç tane erkekle birlikte olduğunu düşününce üzüldüğümü hissettim. Şimdiden onu kıskanmaya başlamıştım sanki.
Üzerindeki bluzu çıkarınca göğüsleri ortaya çıkmıştı, sütyen giymemişti. Onu hiç böyle görmemiştim, göğüslerini okşamaya başladım. Büyük ve yumuşaklardı. Onu yatağa sırt üstü yatırıp bu sefer ben üstüne çıktım. Göğüslerini yalayıp emiyordum, bu çok güzel bir duyguydu. Göğüs uçlarını sıktığımda ağzından iniltiler çıkıyordu, o sesleri duymak bile beni delirtiyordu. Şortunu çıkardığımda yine ıslak bir külotla karşılaştım. Onu da çıkardım. Amı pürüzsüzdü, büyüleyiciydi, kılsızdı. Eğilip yalamaya başladım. Dilimi amının çevresinde gezdiriyor, içine sokuyordum. Amının yanaklarımı emiyordum. Dilara zevkle çığlık atmaya başladı.
Tam sikimi içine sokacakken Dilara bana engel oldu. Beni yatağa sırt üstü yatırıp üzerime çıktı. Sikimi tutup amına dayadı ve üzerime oturdu. Üzerimde deli gibi zıplıyordu, göğüsleri de onunla birlikte bir hopluyordu. Hiç bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyordum. Sikimi içinden çıkarmadan onu domalttım ve öyle sikmeye devam ettim. Bir yandan da göt deliğini okşuyordum. İşaret parmağımı ıslatıp götüne soktum, böyle yapınca Dilara’nın çığlıkları daha şiddetlendi. “İstersen götümü de sikebilirsin” dedi Dilara. Bu hep istediğim şeydi, Beyza izin vermiyordu. Sikimi çıkarıp eğildim ve Dilara’nın göt deliğini yalamaya başladım. Dilara’nın am suyuyla ıslanmış sikimi götüne dayadım ve yavaşça soktum. Dilara’nın acı çektiğini hissedebiliyordum ama itiraz etmiyordu. Bir süre yavaşça girip çıktıktan sonra hızlıca pompalamaya başladım.
Dakikalarca Dilara’nın koca götünü siktikten sonra içine boşaldım. Hayatımda hiç almadığım kadar zevk almıştım bu gece. Dilara’yla sarılıp birlikte uyuduk o gece. Bir hafta boyunca Dilara’yla yeni evli çift gibi sürekli seviştik, hiçbir günü boş geçirmedik. Beyza geldikten sonra hem Beyza’yı, hem de fırsat buldukça Dilara’yı sikmeye başladım. Şimdiki hayalim ikisini aynı anda sikmek ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Dershanenin Asansöründe Beni Domaltıp Sikti

Selam. Ben Açelya, 18 yaşında, esmer, 1.65 boyunda, uzun saçlı, dolgun dudaklı, iri göğüslü bir kızım. Lise sona giderken dersaneye Tolga ile birlikte başlamıştık. Tolga’yı oldum olası çok beğenirdim. Benden biraz daha uzun boylu, esmer, dalgalı uzun saçlı, hafif kaslı ve çok yakışıklı bir çocuktu. Ne zaman tokalaşmak için elini tutsam, alev alev yanıyor bu çocuk diye düşünürdüm. Pantolonunun önüne ne zaman gözüm kaysa, yarağının pantolonunda yarattığı hafif çıkıntı dikkatimi çekerdi. Yanaktan öpüşmek için ona sarıldığımda, amımı çaktırmadan yarağına bastırır, onu içime almayı deli gibi düşlerdim. Zaten kızlığımı da yine onu düşlediğim bir gün amıma salatalık sokarak kendim bozmuştum…

Dersaneye başlayıp da Tolga’yı görünce arzularım yeniden depreşmişti. Hiç erkek siki girmemiş olan amım, yeniden, üstelik daha çok istiyordu onu. İlk önceleri ayrı olan sınıflarımızı hocalara yalvararak birleştirmeyi başarmıştım. Her ders saati çaktırmadan Tolga’yı gözleyip, sıranın köşesine amımı sürterek orgazm oluyordum. Bazen sınıfta yalnız kaldığımda, ya da tuvalette, amımı parmaklayarak onu hayal ediyordum. Bir iki kere onu da bana bakarken yakalamıştım. Aslında sexy olmayı hiç beceremezdim, ama hikayelerde okuduğum kızlar gibi giyiniyor, göğüslerimi çaktırmadan açıyor, hem onun, hem de dersimize giren erkek hocaların şehvetle bana bakmasına sebep olmayı beceriyordum…

Dersanenin bitmesine bir hafta kala, meslek seçimiyle ilgili bir seminer için küçücük bir sınıfta 40 kişi toplanmıştık. Sonradan geldiğim için boş bir yer bulmak için etrafıma bakındım. Tolga’nın sol yanı boştu. Vücudumdaki ateşin hafif yükseldiğini hissettim. Dudaklarımı hafifçe ısırdım, onlar da ateş gibi olmuşlardı. Acele etmiyormuş gibi görünmeye çalışarak, onun yanına oturdum. Tolga ile kollarımız birbirine değiyordu, teni herzamanki gibi sıcacıktı. İlkbaharın son ayları olduğu için üzerinde tişört ve kot pantolon vardı, bu yüzden tenini her zamankinden daha iyi hissedebiliyordum. Tolga, gözlerinde umursamaz bakışıyla sıranın üstünde duran plastik bardaktaki kahvesine bakıyordu. Seminer başlamıştı, ama benim gözüm Tolga’dan başka hiçbir şeyi görmez olmuştu. Projeksiyon kullanılacağı için sınıf karartılmıştı. Kulaklarıma kadar her yerimin deli gibi yandığını hissediyordum.

Bir süre sonra, daha hiçbir şey yapmadan, sadece hayal ettiğim halde amımdan ılık suların küloduma aktığını hissettim. Tolga’nın pantolonunun önündeki çıkıntıya gözlerimi diktim ve dudaklarımı yalayarak, yarağının ağzımda olduğunu hayal ediyordum. Bacağımı da, kolum gibi Tolga’nın bacağına yapıştırdım. Tolga’nın sıcaklığı beni iyice kudurtmuştu. Sırada hafif hafif kıpırdanmaya başladım. Tolga karşıdaki ekrana bakıyormuş gibi görünüyordu. Artık onun ne yaptığımı anlayıp anlamaması umrumda değildi. İkinci kez boşalana kadar sessizce, sadece yanımda oturan birinin duyabileceği kadar hızlı nefesler alarak, sıraya ve kolum ve bacağımla Tolga’nın tenine sürtünmeye devam ettim. Bu arada Tolga’nın dikkati de dağılmış, ben boşalana kadar üzerimden bir an olsun ayırmadığı boş gözleriyle beni seyretmişti. Ben boşalıp dinginleşince, Tolga hiçbir şey olmamış gibi yeniden kahve bardağına odaklandı.

Şehvetim biraz olsun dinmişti. Biraz utanarak, biraz da Tolga’nın sonunda arzularımı anlamasından dolayı rahatlayarak sıradan kalktım. Hocaya midemin bulandığını söyleyerek, sınıftan çıktım. Tuvalete gidip kendimi parmaklamak niyetindeydim. Tuvalete giderken, Tolga ile birlikte hergün ders yaptığımız sınıfın boş olduğunu görünce, hemen içeriye girip kapıyı kapattım. Eteğimi kaldırıp, elimi külotumun içine daldırdım. Amım iyice kayganlaşmıştı. Elimi amımdan çıkarıp, parmaklarıma bulaşan am suyumu yaladım. Sonra ıslak parmaklarımı yeniden amıma soktum. İki parmağımla amımın içinde git gel yaparken, başparmağımla da klitorisimi okşuyordum. Herkesin seminerde olduğunu bildiğimden hafif hafif inlemeye başladım, kimse duymayacaktı nasıl olsa. Dudaklarımı deli gibi ısırıyor, bir elimle de göğsümü yoğuruyordum. Tam üçüncü orgazmıma doğru ilerlerken, aniden kapı açılmış ve kendimi toparlamaya fırsat bulamamıştım. İşte şimdi kovuldum dersaneden diye aklımdan geçirirken, içeri girenin Tolga olduğunu gördüm. Seminer bitmişti anlaşılan. Tolga ne yaptığımı görmemiş gibi davranarak, sırasının altındaki kitaplarını toplamaya çalışıyordu. Onun beni görmezden gelmesi beni iyice delirtmişti. Üstelik onu daha da arzulamaya başlamıştım.

Fırsat bu fırsattı, hemen kıyafetlerimi düzeltip, sınıfın kapısını kapattım ve kapının arkasına yaslandım. Tolga elinde kitaplarıyla yanıma gelip (Çekil!) der gibi ters ters baktı. Elindeki kitapları alıp, ona sarıldım. Tolga ise, “Kızım git başımdan!” deyip beni geriye doğru ittiğinde, öfkem ve arzum bir kat daha arttı. Ona, “Seni istiyorum Tolga!” deyip, birkez daha sarılıp, dudaklarına yapıştım. Dudaklarını emiyor, ısırıyordum. Bir süre sonra o da benim dudaklarıma yapışmıştı. O benden çok daha kuvvetli emiyordu. Dilini ağzıma soktu. Onun dilini emmeye başladım. Dillerimiz, adeta bizim günlerdir oynadığımız gibi kovalamaca oynuyorlardı. Tolga dudaklarımı bırakıp yavaşça boynuma doğru indi ve deli gibi boynumu yalamaya başladı. Bu beni müthiş tahrik etmişti. Boynumda hissettiğim her dil darbesinde amımın daha da ateşlendiğini hissediyordum. Boynumu yalayıp beni iyice delirttikten sonra göğüslerime doğru indi. Tişörtümü yukarı kaldırdı, sütyenimi yukarı çekti ve sağ göğsümden daha büyük olan sol göğsümü yalamaya, ısırmaya başladı. Bir eliyle de göbeğimi avuçluyordu. Dimdik olmuş göğüsuçlarımı emdi ve beni az önce kitaplarını aldığı sıraya doğru çekip, yanına oturttu.

Fermuarını açarak, yarağı dışarıya çıkacak kadar pantolonunu indirdi. Dimdik olmuş yarağını ve üzerinde çoktan oluşmuş olan zevk suyunu ilk kez o zaman gördüm. Düşündüğümden daha muhteşemdi. Ürkekçe yarağına dokundum. Tolga ise, “Fazla vaktimiz yok!” diyerek saçlarımdan tuttu ve dudaklarımı yarağına bastırdı. Daha önce kimsenin yarağını yalamamıştım. Ağzımı açtığımda yarağı gırtlağıma kadar girdi. Kusacak gibi olmuştum. Acemice yalamaya, emmeye başladım. Tolga, “Çok güzel yalıyorsun, mmhhh, devam et!” diyerek bana yönergeler veriyordu. Yarağını kökten uca kadar yalıyor, sonra ucundaki zevk sularını emiyordum. Sonra taşaklarını emiyor ve tekrar yukarıya doğru yalamaya devam ediyordum. “Evet, işte böyle!” diyordu her hareketimde. Bu arada o da bir elini külotumun içine sokmuş, amımı parmaklıyordu. Deli gibi sokuyordu parmaklarını amıma. Bazen tırnakları batıyordu ve bu bana hem acı, hem zevk veriyordu…

Ben onun parmaklarına boşalmıştım, ama onun yarağını halen yalıyordum. Yarağının başının çevresinde dilimi gezdirdim ve bir Lolipop şekeri emer gibi başını emmeye başladım. Tolga bir anda zevke geldi ve saçlarımdan tutup ağzımda git gel yapmaya başladı. Resmen ağzımı sikiyordu, “Güzel mi yarağım?” diyordu bir taraftan da. Ben de inleyerek onay veriyordum. Yine birden saçlarımdan tuttu ve yarağını ağzımdan çıkardı. “Ne oldu?” dedim bozulmuş bir sesle. Ama Tolga hiçbir şey söylemeden kalktı, toparlandı ve bana da emreder gibi toparlanmamı söyledi. Oysa ben ağzıma boşalacağını sanmıştım. O sırada dışarıdan bir kalabalığın sesini duydum. Yandaki sınıfın dersi bitmişti ve benim de sikişme hayalim suya düşmüştü. Mutsuzca eşyalarımı toplarken, Tolga’nın çoktan sınıftan çıkmış olduğunu fark ettim. Bu umursamazlığından dolayı ona iyice kızmıştım.

Elimde eşyalarımla sinirli sinirli sınıftan çıkıp, asansöre doğru hızlı hızlı ilerledim. Tolga tam asansörün yanında bekliyordu. Beni görünce yüzünde daha önce hiç görmediğim tutkulu ve hınzır bir gülümseme belirdi. Asansör gelir gelmez kolumdan tutup beni içeriye çekti. Birkaç kat inmiştik ki, birden stop düğmesine bastı. Şak diye duran küçücük asansörün içinde yalnızdık şimdi. Yakalanmaktan korkuyordum, aşağı inmek istediğimi söyledim. O ise beni hiç dinlemiyordu. Beni asansörün aynasına yaslayarak, kısacık ve şehvetle öptü. Bu kısacık öpüşmede dudaklarımı morartacak kadar ısırmıştı. Sonra hemen eteğmi kaldırıp, külodumu indirdi. “Dur yapma, yakalanacağız!” diye yalvarıyordum. “Birşey olmaz!” dedi ve amımı da dudaklarımı öptüğü gibi kısacık öptü. Amım ıslanmıştı ve onun dudaklarına da amımın suyu bulaşmıştı. Dudaklarını yalayıp, “Bal gibi amın var güzelim!” dedi. İyi ki de kıllarını ağdayla almış ve amımı kaymak gibi yapmıştım. Hemen arkamı döndürdü ve sırtıma bastırarak beni hafifçe domalttı. Götümü sikecekti galiba, “Götüme sokma nolur!” dedim. Tolga ise, “Kaymak gibi amcığını patlatmak varken götüne niye sokayım yavrum?” dedi. Beni bakire sanıyordu sanırım. Bozuntuya vermedim ve asansörün aynasının altındaki demirden tutunup, önünde iyice domaldım.

Popoma kocaman şaplak attı ve tutkulu bir sesle, “Merak etme güzelim, birgün bu yumurta gibi götünü de sikecem!” dedi. “Sik canım, sik aşkım, bütün deliklerimi sik!” diye inledim. Bu sözlerimi duyunca yarağının başını sulanmış amcığıma dayadı ve birden köküne kadar soktu. Mutluluk, zevk ve acıdan bir çığlık atmıştım. Tolga ise, “Ohhh, sıcacık amcığın var bebeğim!” dedi ve hiç vakit kaybetmeden içimde git gel yapmaya başladı. Bense deli gibi inliyordum. Bütün vucudum şimdi daha beter yanıyordu. Kulaklarım uğulduyor, başım dönüyordu. Yarağının her damarını daracık amımda hissedip, zevkten çıldırıyordum. O içimdeyken bir kere boşalmıştım, artık yarağının amımda daha rahat kaydığını hissediyordum. Amımı resmen çatır çatır sikiyor, “Artık benim kadınım oldun bebeğim! Güzel sikiyormuyum amcığını?” diyerek pompalıyordu.

Ben de, artan yakalanma korkusu ve zevkin verdiği baş dönmesiyle, “Çok güzel sikiyorsun aşkım!” diyerek inliyordum. Birden başparmağını da göt deliğime soktu. Yarağıyla amıma pompalarken, götümü de başparmağıyla sikiyordu. Ben artık uçuyordum zevkten. Tolga bir süre sonra, “Geliyorum bebeğim!” dedi. Arkama kenetlenip, yarağını köküne kadar amıma bastırdı ve içime boşaldı. Yarağından fışkıran sıcacık döllerini amcığımın ta en derininde hissettim. Bu artık zevkin doruk noktasıydı benim için, ben de çığlık atarak boşaldım. Fakat bunun zevkini fazla yaşayamadım, Tolga yarağını hemen amımdan çıkardı ve külotumu tekrar yukarı çekti. Kendisi de fermuarını çekip, asansörü çalıştırdı. Asansör aşağıya inip, kapılar açıldığında, aşağıdakiler yaklaşık 5 dakikadır asansörü beklediklerini söyleyince, Tolga da asansörde kalmış olduğumuz ve benim panik atak olduğum yalanını uydurdu…

Bir hafta sonra dersane bitti. Tolga ODTÜ’de iyi bir bölüm kazandı. Birdaha da beni hiç arayıp sormadı. Ben de o günden sonra kimseyle sikişmedim. Size de bu hikayemi amımda bir salatalıkla yazdım 

Otogar Tuvaletinde

Bu anlatacağım olay bu yaz başıma geldi. 180 boyunda 75 kilo yakışıklı bir gencim. Yaşım 23. Aylardan temmuzdu ve İstanbul’dan İzmir’e gitmek için otobüse bindim.Otobüs saat 9da haraket ettiğinde hava yeni kararıyordu ve İzmir e sabah karşı varacaktık. Yanımda 18 yaşında esmer yeşil gözlü tatlı bir genç oturuyordu. İsmi Uğurdu. Uğur 175 boylarında zayıf esmer bi gençti. Üzerinde yeşil bir eşofman altı ve beyaz bir tişört vardı. Yolumuz uzun olduğu için hemen sohbet etmeye başladık. Çok sıcakkanlı ve sevimli bir çocuktu. Bir süre sonra uykuya daldı. Uyurken kafasını cama dayadığı için popo kısmı bana doğru dönük ve hafif kalkık bir sekilde duruyordu. İnce dar eşofmanda tüm hatları belli oluyordu. Gay olmamama rağmen bir kaç kez erkeklerle birlikteliğim olduğu için erkek sikmenin verdiği tadı çok iyi biliyordum ve 3 aydır kimseyle seks yapmadığım için azgınlığım had safhadaydı. Aşırı derecede tahrik olduğum için sikim sertleşmişti ve şortun altından belli oluyordu. Uğu o sırada uykusuna devam ediyor ve her geçen dakika biraz daha kaykılıyordu. Bir süre sonra tişörtü yukarı sıyrldı ve düşük belli eşofmanın altından göt çatalı iyice görünmeye başladı. Uğur un götü hafif kıllıydı ve bu beni daha da tahrik ediyordu. O yuvarlak esmer götün ne kadar dar olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum. Tüm bu düşünceler aletimi daha da şahlandırıyordu. Tam bu esnada Uğur uyandı. Sikimin kalkık olduğunu görmemesi mümkün değildi fakat bozuntuya vermedi. Sohbet etmeye başladık. Erkeksi biri olmasına rağmen gay olduğunu belli edecek sinyaller veriyordu bu da onun da beni istediğini gösteriyordu. Konu ister istemez sekse geldi. Şakayla karışık uzun süredir seks yapmadığımı ve çok ateşli olduğumu söyledim Espriyle sikeceğim kişinin çok şanslı olduğunu söyleyerek aletimi işaret etti. Biraz utanmıştım. İnsanlık hali utanma diyerek elini bacağıma attı ve kasıklarıma doğru süzdü. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda göz atması beni rahatlattı. OO an onu bir şekilde sikmem gerektiğini düşündüm. Yolun bitmesine iki saat vardı. Ben de elimi bacağına attım ve gezdirdim. Gözlerini zevkle devirmesi beni daha da azdırdı. Bu sefer ışıkların da kapalı olmasından faydalanarak elimi beline doğru uzattım ve eşofmanın altında parmağımı çatalına ilerlettim. Bu beni çıldırtmıştı. Kalan iki saati bu şekilde geçirdik ve otogarda indik. İlk etapta bavullarımızı bi emanetçiye bıraktık ve doğru tuvalete girdik. Sabaha karşı olduğu için tuvalette kimse yoktu. En arka sıradaki kabinlere doğru yürüdük ve en kenardaki kabine girdik. Kabine girer girmez deliler gibi öpüşmeye başladık. Körpe dudakları etli ve sıcaktı. Çılgın gibi öpüşüyor ve boyunlarımızı emiyorduk. Bir hamleyle Uğur u çevirdim ve yüzünü duvara dayadım. Ufak yuvarlak götünün önünde çöktüm ve eşofmanını kiloduyla birlikte indirdim. Daracık götü karşımda duruyordu ve sıcaklığı yüzüme vuruyordu. Dayanamadım ve yüzümü bu kıllı nemli daracık deliğe gömerek yalamaya başladım. ben yaladıkça bir fahişe gibi inliyordu. O inledikçe ben daha çok azıyordum be dil darbelerim ufak ısırıklara dönüyordu. Saçımdan tutup sik hadi demesiyle doğruldum ve yarrağımı yalanmaktan vıcık vıcık olmuş bu esmer göte dayadım. Hiç acele etmiyordum yavaş yavaş sokuyordum. Her milim bana ayrı bi zevk veriyordu. Köküne kadar girmesi 10 dakikayı bulmuştu. Artık yapacak birşey yoktu bir an önce boşalmalı ve tuvaletçiler işkillenmeden çıkmalıydık. Hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. İnlemelerin dozu artmıştı artık ikimizde zevk sesleri çıkartıyorduk. Daha fazla uzatmadan içine boşaldım ve deliğinden süzülen dölleri peçeteyle temizledim. Toparlanıp tuvaletten çıktık ve bir daha görüşmek üzere birbirmizin numaralarını aldık.

Sorumluluk Sınavı – 29

Kalbim mutluluktan çarpıyordu. Sevgi dolu şekilde kucakladım Aysel’i , o da bir elini başıma getirdi ve birbirimize sarılarak uykuya daldık. Deneyimlediğim en tatlı uykulardan biriydi.

Sabaha adeta nur inmiş gibi uyandım , sinir bozucu alarm sesi yerine odanın dışından gelen Ece ve Aysel’in tatlı konuşmaları uyandırmıştı beni. Ayrıca çok tuvaletim vardı , dün gece şaldır şaldır boşaldığım için ama o kadar yorgundum ki tuvalete bile kalkmaya üşeniyordum. Mutfaktan geldiğini tahmin ettiğim çıngırtı sesleri ve gülüşme seslerinden sonra , yatak odasına doğru açılan koridorda Ece’nin sesinin duvarın ardından bana doğru iyice yaklaştığını hissediyordum. Ne dediğini tam olarak anlayamamıştım ama Ece’nin sesi olduğu kesindi , gözlerim yarı açık şekilde kapıya doğru bakıyordum. Kapı açıldıktan sonra Ece gülerek bana bakıyordu , uyanmasının ardından çok vakit geçmemişti belli ki. Sapsarı saçları dağınıktı ve yüzünde hiç makyaj olmamasına rağmen kusursuz ve bembeyazdı , “Uyanmış bile bu” diye bağırdı kapıya doğru.

Hem her şeyi anlıyor , hemde hiç bir şeye anlam veremiyordum klasik sabah hali. Kafam mal gibi çalışıyordu , yatağa doğru gelip yorganı çekti ve “Hadiii uyuşuk , kahvaltı yapıcaz daha” dedi Ece.

-Sabahın köründe ne kahvaltısı yaaa. (Yorganı kendime doğru geri çektim)

E: Değişiklik yapalım dedik bugün , acele etmezsen yetişemeyeceksin kahvaltıya.

-Offf biraz geciksek bir şey olmaz bence.

E: Sonra bize patlayacaklar hadiii.

-Ben konuşurum Sema’yla yaaa.

E: Anlamam ben , geliyorsun. (Kolumu tuttu)

E: Geliyorsuuuun!!!!!

Mecburi olarak ayağa kalktım ve Ece kolumdan tutarak beni mutfağa kadar getirdi , Aysel krep yapmıştı sabahın köründe. Ben gelene kadar her şeyi hazırlamış Nutella’yı dolaptan almak için eğilmişti , tam o sırada geçerken kıçına sert bir şaplak attım. Gülerek “Yaaa şerefsiz” dedi ve koluma vurdu , masaya oturmak yerine doğruca geçip tuvalete girdim. İşerken farkettiğim üzere hala sikimde çok hafif soyulmalar oluyordu ama artık hap falan kullanmadığım için (Nedenini buna bağlıyorum) kızarıklık veya acı yoktu , izi bile neredeyse belli olmuyor. Bunları düşünürken “Ananı sikeyim” dedim , “Meryem ablanın yanına gitmedim ben”. “Neyse bir aradan uğrarım altı üstü sikişicez” diyerek ellerimi yıkayıp kahvaltı masasına geri döndüm , Aysel ve Ece krep arasına nutella sürüyordu. Bende aynı şekilde yedim , yanında da çay içtik. Güzel besleyici bir kahvaltıyla güne merhaba demiştim.

Yatak odasında yerden kırışık okul tişörtümle pantolonumu topladım , hep beraber Aysel’in arabasına bindik. Arabaya binmeden Aysel’den bir öpücük aldım. Çantam zaten arka koltukta kalmıştı. Gülüşmeler ve havayı ısıtan güneşin saçtığı pozitif enerjiyle yolculuğumuzu tamamladık , en azından ben tamamladım çünkü beni yine 2 sokak geride indirdiler.

Okula giderken , okulun önünde Mercedes makam aracı görünce önce bir şaşırdım. Sebebini ise okula girip bekleme alanında okulun kurucusu Sami Bey’i görünce anladım. (Karakterin özel okulda okuduğunu daha ilk bölümden belirtmiştim , ama özel okul diyince hikayede öyle çok taşşaklı bir okul beklemeyin biraz bütçe dostu bir özel okul düşünün) 40’lı yaşlarında bir adamdı , gri bir takım giyinmişti ve güneş gözlüklerini kafasına koymuştu. Muharrem , Sema ve bir kaç hocayla bir şeyler konuşuyordu gülerek. O espri yaptıkça hocalar falan gülüyordu , geçerken dik dik baktı bana sonra konuşmasına devam etti. Sınıfa doğru çıktım ve alışkanlık olarak eski yerime geçecekken Edanur’un seslenmesiyle kendime geldim.

Ed: Cafer burada yerin.

-(3-4 saniye mal mal baktıktan sonra) He doğru ya unuttum. (Çantamla beraber onun yanına yürüdüm ve sırama geçtim)

Ed: Eee ne yaptın dün akşam?

-Ne yapayım işte , ııı eve gittim sonra , ıııı yattım uyudum. Sonraaaa , ııı oyun falan oynadım işte. Sen ne yaptın?

Ed: (Heyecanlı şekilde anlatmaya başladı) Yaaa halamlar geldi işte İtalya’dan şeyler getirmişler…

(Susmak bilmeden anlatmaya devam etti , 10dk falan bu konu üzerine konuştuk)

-Aynen ya bence de , o yanardağ patlaması çok kötü olmuş.

Ben bu cümlemi bitirince de zil çaldı zaten , zil çaldıktan sonra ben genelde Mahmut’la dalaşırım. Onu köşede arkası dönükken kıstırdım ve kollarından tutup geriye doğru çekmeye başladım , kapana kısılmış gibi hissediyordu direnmeye çalıştı ama başaramadı. Sonrasında o kollarını salınca bende geri çekildim ve kıçına tekme atıp koridora doğru koşmaya başladım. Önüme bakmamışım Sami Bey’e çarpmıştım , yanında da Sema ve bizim sınıfa daha önce hiç girmemiş bir edebiyat hocası vardı. Arkadan Mahmut’un kahkahasını duyabiliyordum.

Sa: Ya oğlum tövbe estağfurullah (1.5x hızda konuşarak güneydoğu (Diyarbakır falan değil de daha çok Muş tarafları) şivesiyle söyledi)

-Pardon hocam. (Sema ile göz göze gelmiştik ve gülmemek için zor duruyordum)

Sa: (Yakasını düzeltti ve gözlüğünü kontrol etti , sonradan beni farkedince tekrar 1.5x konuşmaya başladı) Zil çaldı oğlum , yürüsene sınıfına.

Sınıfta ; Kimya dersinde , hoca ayağa kalkmış ve tahtaya yazı yazdığı için ara ara kısık sesle konuşabiliyorduk. Ben deftere yazı yazıyormuş gibi yapıp rastgele şeyler karalıyor bir yandan da hocanın götünü izliyordum , Ece ise düzgün şekilde not tutarak yazıyordu. Beni görünce o da yazmayı bıraktı ve bana yaklaşarak:

Ed: Ya bir şey sorucam.

-Buyur sor. (Rastgele çizdiğim hulk-soner sarıkabadayı karması garip varlığın gövdesini çizmeye odaklanarak)

Ed: Muharrem hoca niye seni hep çağırıp duruyor. (Ben düşünürken 2 saniye sonra tekrar konuşmasına devam etti) Yani niye bu kadar uzun sürüyor okul bitene kadar?

-Yaaa , hoca şimdi teknolojiden anlamıyor kafası basmıyor. Bilgisayarı da sürekli bozup duruyor , benide düzelteyim diye çağırıyor ama ben derste sıkılmayayım diye sanki çok büyük bir sorunmuş gibi uzun uzun uğraşıyorum. O gidince de oyun falan oynuyorum , bu kadar yani.

Ed: Haaa , dikkat et yakalamasın.

-Yakalamaz ya.

Ed: Şey ya , bugün çok ortadan kaybolmazsın dimi.

-Yok be , okul kurucusu gelmiş zaten çağırmaz.

Ed: Tamam.

Derste yine ara ara muhabbet ettik Edanur’la ama artık muhabbet edebileceğimiz konular bulmakta zorlanıyorduk , bu yüzden bir süre ikimizde sessizliğe gömüldük. Sadece ara sıra boş boş birbirimize bakıyorduk ve gülüyorduk.

Öğle arasında kantinde 9’lardan tanıdığım bir çocukla denk geldim , nöbetçi öğrenci olmuştu ve kantinden elinde tostla çıkıyordu. Tostun üzerinde salça sürülüydü ve kaşarları yanlardan taşıyordu neredeyse , buram buram da sucuk kokuyordu. “Naber la” diye yakaladım , “İyidir abi senden naber” diye cevapladı. “İyi ya , ucundan azcık bölsene lan canım çekti” deyince , “Abi Sema Hoca istedi ona götürüyorum” dedi. Yere doğru bakındım , bunu Sema’ya götüreyim de sonra ona sorup tostun yarısına çökerim diye düşündüm. “Kanka sen sal bana , ben götürürüm zaten Sema Hoca’ya uğrayacaktım” dedim ama çocuk biraz çekimser davrandı. Tostu bir şekilde aldım ve Sema Hoca’nın odasına doğru ilerledim , tabi sonuç istediğim gibi değildi.

Odaya girdiğimde ilk olarak Sami Bey’den tıklatmadan girdiğim için bir azar yedim , sonrasında tostu Sema değil Sami aldı. Konuşmalarından bazılarını duydum :

Sa: Diyorum ki , sen şu Hakkı’ylan bir görüş.

S(Sema): Abi yapma ya , hep aynı konu.

Sa: Kızım bu yaşta bir başına zor.

S: Bu konuları bir daha açma bana abi , bozuşuruz bak. Hem geçen Efe duyunca nasıl kızdı.

(Kapıya vardığımda çıkmadan konuşmalara anlam vermeye çalışıyordum)

Sa: Efe’ye bakma sen , neyse sen bilirsin ben sadece söyl- (Kapıyı kapayarak çıktım)

Konuşmalardan pek anlam çıkaramadım ama sanırım Sema Hoca , Sami Bey’in kardeşi. Ve Sami’de Sema’ya evlenmesi için baskı yapıyor. Bu olay dışında son derse kadar pek ilgi çekici bir şey yaşamadım , Edanur sessizliği bozup muhabbet başlatana dek:

Ed: Eee bu akşam ne yapıyorsun?

-Bilmiyorum ki , (Defterin sayfalarını buruşturarak) eve giderim bilgisayarla oynarım heralde.

Ed: Hmmm.

(Uzun uzun bakıyordu , sanki bir şey söylemek istiyorda söyleyemiyormuş gibi)

Ed: Şey ya çıkışta ben boşum , beraber biraz yürüsek olur mu?

-Olur , olur tabikide.

Ed: Tamam.

-Şeye gidelim mi , ıııı şu durağın karşısındaki sokağa girince dönerci var. Ne dersin?

Ed: Bilmem ki , bende fazladan para yok.

-Kızım sende başlatma parasına şimdi , bende var. (Aysel ve Ece’nin verdiği harçlıklar)

Ed: Yaaa saçmalama.

-Tamam konu kilit , susuyorsun bendesin bu akşam.

Ed: Offf (gülerek) tamam. Çok teşekkür ederim.

Ders zili çalana kadar boş boş kağıt israf ederek , Aysel’i siktiğim anı tekrar tekrar düşleyerek zaman geçirdim. Telefonlar geldiğinde Edanur benim telefonumu da almıştı , bana verirken ellerimiz hafiften birbirine değdi. Utanmıştı , yanakları kızardı. Bu kızdan olur dedim içimden , bu kız beni yanıltmaz.

Çıkışta durağa yürüyüp oradan karşıya geçip , ara sokaktan dönerciye girecektik. Yolda yürürken ara ara laflıyorduk.

Ed: Cafer.

-Efendim.

Ed: Hiç sevgilin oldu mu daha önce?

-Olmadı ya. (Bir kaç saniye bekleyerek) Senin oldu mu?

Ed: Hayır , olmadı. Peki sevgilin olsun ister miydin?

-Evet , isterdim.

Ed: (Yine uzun uzun düşünerek) Nasıl biriyle sevgili olmak isterdin mesela?

-Senin gibi biriyle.

Ed: (Güldü ve saçlarını geriye attı , yüzüme bile bakamıyor etrafa yere falan bakınıyordu)

Dönerciye vardıktan sonra hatay usulü falan değil direk 2 tane yarım ekmek döner 2 ayran söyledim , biri soğansız (Edanur için). Oturup yedikten sonra ki Edanur bitiremediği için onunkini de yedim , durağa doğru yürümeye başladık. Karşıya geçmeden önce aramızda yine tatlı diyaloglar geçti:

Ed: Cafer.

-Efendim?

Ed: Şey ya , sen dedin ya senin gibi biriyle sevgili olmak isterdim diye.

-Evet.

Ed: Ya işte şey… (Uzun uzun bekledi etrafına bakınarak , söyleyemiyordu) Ya işte ne bileyim…

Kafam yavaş yavaş ona doğru kaydı , ikimizde birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Dudaklarımızın birleşmesi an meselesiydi , ki benim yavaşça gözlerim kapanıyordu bile. Sonra cebim titredi ve telefon sesi ortamın büyüsünü bozdu , Edanur kafasını uzaklaştırdı ve hafif öksürerek “Telefonun çalıyor” dedi. İçimden söverek telefonun ekranına baktım kim arıyor diye , annem arıyordu. “Sen nerelerdesin , gelecek misin bu akşam eve. Hiç haber vermeden eve gelmemeler falan ne bu şimdi” diye iyi bir fırça çektikten sonra kapadı telefonu.

Durağa geçtik , ikimizde sadece yere bakıyorduk. Son olarak yeniden Edanur’u dürttüm ve yine gözlerimizin içine baktık. Kafalarımız birbirine geliyor gözlerimiz kapanacakken yeniden telefonum çaldı , Edanur tam geri çekilecekken kendimi ileri attım ve telefon sesi eşliğinde kafamızda çalan aşk ritmiyle romantik bir an yaşadık. Aysel ile müzik sınıfında ilk defa seviştiğimiz gün kalbim böyle atıyordu en son , bir de Sema’ya sakso çektirirken. Kalbimde bir ritim vardı , içime doğru aşk şeklinde üflüyordu bulutlar. Dudaklarımız ayrıldıktan sonra Edanur’un gözünden 2 damla sevinç gözyaşı aktı , onları elimle sildim ve gelen otobüse bindirdim onu. Telefonu bu sefer Mahmut çaldırmıştı , ben açmayınca mesaj atmış “Aga gel parka gezek” diye , “İşim var hacı” yazıp kapattım. Arkamdan “Ne işin var amınoğlu” diye başlayıp uzun uzun söven mesaj zinciri yağdırdı ama hiç umrumda değildi , eve dönerken bir telefon daha almıştım.

“Hasbinallah bugünde herkesin beni arayacağı tuttu amınakoyim” şeklinde söylendikten sonra telefonun ekranına baktım , bilmediğim bir numaraydı. “Alo” diyerek açtım , ses çok tanıdıktı.

Boyacının Çırağı!

Merhaba, ben Gizem. 29 yaşında 1,70 boyunda, biçimli ve fit vücuda sahip, beyaz tenli, siyah saçlı, yalnız yaşayan bir kadınım. Lise yıllarından beri hep güzelliğimle dikkat çekmişimdir. O zamandan beridir de aktif seks hayatım oldu, geçen seneye kadar. Geçtiğimiz yıl 2 yıl süren uzun bir ilişk**en çıkmıştım. Yaklaşık 3 aydır depresyondayım. Kendimi toparlamak için Mersin’e taşınmaya karar verdim ve çalıştığım şirketin Mersin şubesine transferimi yaptırdım. İlk defa gittiğim şehre apar topar taşındım.

Yeni evime yerleşeli bir hafta olmamıştı, evin duvarlarını ve tavanını boyatmak için bir usta tuttum. Boyacı ustası çırağıyla birlikte sabah ben işe gitmeden geliyor, akşam ben işten gelince de paydos edip gidiyorlardı. İlk gün toplamda yarım saatlik karşılaşmada çırak dikkatimi çekmişti. Saf bir çocuktu, ustası sürekli bağırıp kızıyordu, benle de hiç konuşmuyor, hatta gözlerini kaçırıyordu…

İkinci gün sabah çırak yine yüzüme bakmıyordu, ama bu sefer bacaklarıma bakarken yakaladım. Yakalanınca utanıp hemen arkasını döndü ve işiyle oyalanmaya başladı. Ama ustası daha arsızdı, bakışları sürekli memelerime, bacaklarına kilitleniyordu. Aslında bu tür tacizkar bakışlar lise ve üniversite yıllarımda çok sinirimi bozuyordu. Ama artık bundan fazlasıyla sıkıldığım için sinirlenmek yerine görmemiş gibi yapmayı tercih ediyordum.

Akşam eve gelince çırak yine garip davranıyordu, arada bir bakıyor, sonra arkasını falan dönüyordu. Bir ara yine önünü dönünce anladım ki çocuk çadırı kurmuş, benden saklamaya çalışıyor, eli sürekli önünde, sikini sağa sola yatırıp gizlemeye çalışıyor, ama Maşallah o koca sikini saklayamıyordu. Gülsem mi, sinirlensem mi, yoksa çocuğun o haline üzülsem mi bilemedim. Neyse paydos edip, sabah geri gelmek üzere gittiler. Ben de yemek yeyip yatağıma yattım, ama kendimi adını bile bilmediğim çırağı ve yarağını düşünürken buldum. Çırak 1,80 boylarında, 18 veya 19 yaşında, beyaz tenli ve aptal biriydi. Benim gibi bir kadın bunda ne buluyordu bilmiyorum, ama onunla sevişip sikiştiğimi hayal ederek uyudum…

Sabah geldiler. Çırak beni görünce yine hareketleri değişti, çadırı kurdu. Ben de o sabah mini siyah etek, üzerime de göğüs dekolteli beyaz gömlek giymiştim. İkisi de gözlerini benden alamıyordu. Ben de artık kafaya koymuştum, 3 aydan fazladır biriken ateşimi bu gence söndürtecektim. Bunları düşünerek işe gittim. Akşam muhakkak birşey yapmam lazımdı, çünkü evimde işleri bitmişti, bir daha ortam yakalayamazdım…

Akşam eve gidince ustaya anlaştığımız parayı verdim. Sonra da yerleri değiştirilecek bazı eşyalarımın olduğunu, çırağının 1-2 saat daha benle kalıp kalamayacağını sordum. Yavşak usta hemen atladı, “Ben yaparım, o sakar beceremez şimdi!” diyerek. Ben de, “Gerek yok, çok birşey yok zaten, hem çocuğa da bahşiş vermiş olurum!” dedim. Usta üzülse de, çırağına, “Cemal, ablanın taşınacak eşyaları varmış, onları halledip git!” diye seslenip çıktı gitti. Ben de yeni sikicimin adını öğrenmiş oldum.

Cemal’e iş olsun diye, evdeki masa, dolap, koltuk gibi birkaç eşyanın yerini değiştirttim, birkaç eşyayı da balkona götürmesini söyledim. Ben de o sırada üstümü değiştirip, kot şortumu ve askılı tişörtümü giydim. Sonra, “Yorulmuşundur Cemal, gel dinlen!” diyerek soğuk bira teklif ettim. Ama Cemal, “Abla ben içki içmiyorum!” dedi çekinerek. Bu çekingen halleri içimi hoş ediyordu doğrusu. Ben de ikimize birer meşrubat koyup, karşısında bacak bacak üstüne atıp oturdum. Yine bakışlarını benden kaçırıyor, ama göz ucuyla da bacaklarımı dikizliyordu. “Çekinme Cemal, rahat rahat bakabilirsin bacaklarıma!” dedim. Şok oldu, kızarıp bozardı.

“Niye utandın, gündüz gayet rahat güzel kesiyordun bacaklarımı!” dedim. “Yok abla, bakmıyorum…” diyebildi yarım ağız. Oturduğum koltuktan kalkıp, üçlü koltukta oturmakta olan Cemal’in yanına oturdum, bir bacağımı kucağına koydum, “Hiç bir kadının bacağına elledin mi?” diye sordum. Yine yarım ağız, “Hayır…” dedi. “Ne duruyorsun, ellesene o zaman!” dedim. Terden yapış yapış olmuş eliyle ürkekçe okşamaya başladı. Sonra biraz daha rahat ellemeye başladı, ama baldırıma çıkmaya cesaret edemiyordu halen. Bakir olduğunu öğrenmem hoşuma gitti, bu körpe delikanlının seks hocası olacaktım.

Hafifçe doğrulup, kulağına, “Bu akşam seni erkek yapacağım, hem de benim erkeğim olacaksın!” diye fısıldadım. Bir anda doğrulup beni üzerinden alıp koltuğa attı, neye uğradığımı şaşırdım. Bir çırpıda pantolonunu ve boxerını çıkardı. Göbeğine değen yarağı demir gibi sertleşmişti. Benim şortumu ve külodumu da hızlıca çıkarıp, yarağını amıma soktu. Sokmasıyla böğürerek boşalması da bir oldu. Ben ne olduğunu anlamadan Cemal gelmişti bile. Sinirle koltuktan kalkıp, küfürler ederek banyoya girdim. Duşta amımdaki dölleri temizleyip, bornozla banyodan çıktığımda, Cemal altı çıplak, elinde külotum oturuyordu.

“Aferin, şimdi karnımdaki çocuğa nasıl babalık yapacaksın?” dedim, bir anda çok korktu. O böyle korkunca şakayı uzatmadım, “Şaka yapıyorum, merak etme ben korunuyorum!” dedim. Sözümden çıkmaması karşılığında bir kere daha deneyebileceğimizi söyledim. “Tamam abla, ne istersen yaparım!” dedi. “İlk önce bana abla demeyi bırak!” dedim ve bornozumu çıkarıp kucağına oturdum. Memelerimi ağzına verdim. Ayı gibi emiyor, yalıyordu memelerimi…

Altımda yarağının yeniden sertleştiğini ve bacaklarıma değdiğini hissetiğimde üzerinden kalktım. Koltuğa uzandım ve çok yavaşça içime girip beklemesini söyledim. Her şeyi istediğim gibi yapıyordu. Yarağını yavaşça amıma soktu, içimde hareketsiz bekliyordu. Yavaşça git gel yapmaya başlamasını söyledim. 1-2 dakika öyle güzel gidiyorduk ki, yine boşaldı. Canım cidden çok sıkılmıştı, gerçekten beceremiyordu bu işi. Öfkeyle, “Kalk üstümden!” diye bağırdım.

Korkmuş ve pancar gibi kızarmış bir şekilde üstümden kalktığında, çocuğa bağırdığım için pişman olmuştum. Ben de kalkıp, elinden tuttum ve “Gel benimle!” diyerek banyoya götürdüm. Onu ve kendimi güzelce yıkayıp temizlendikten sonra kurulandık. Yine elinden tutup banyodan çıktık, bu sefer onu yatak odama götürdüm. Yatağa sırtüstü yatırıp, inik yarağını ağzıma aldım, emip yalamaya başladım. Yarağı kısa sürede yeniden sertleşmişti. Ee, olacaktı okadar, gencecik bir delikanlıydı sonuçta.

Bir süre daha Cemal’e sakso çektikten sonra sırtüstü uzandım. Cemal bu tabii, hemen üstüme çıkıp, yarağını amıma sokmaya yeltendi. “Hoop, ağır ol bakalım!” diyerek engel oldum ve “Bu sefer öyle hemen sikmek yok, önce amımı yalayacaksın!” dedim. Cemal, “Tamam abla!” deyip aşağı kaydı, amıma yumuldu hemen. Aynı salonda memelerime yaptığı gibi, şimdi amımı da ayı gibi yalıyordu. Ben de saçlarından tutmuş Cemal’i yönlendiriyor, bazen yüzünü amıma bastırıyor, bazen de amımdan uzaklaştırıyordum. Arada bir de, “Erkeğim benim!” , “Sikicim benim!” diyerek gaz veriyordum. 15-20 dakika amımı yalayıp, dilini içime sokarak, klitorisimi emerek, beni ciyaklata ciyaklata Orgazm etti. Amımın sularını bile yalayıp yuttu. Anlaşılan am yalamayı çok sevmişti.

Kalktım ve Cemal’i sırtüstü yatırıp üstüne çıktım. Elimle yarağını amımın girişine yerleştirip, yavaşça oturdum. Cemal hemen alttan pompalamaya yeltenmişti ki, sert bir tonla, “Kımıldama! Ben demeden hareket edersen sikini kökünden keserim, sonra kızlar gibi oturarak işersin bak!” dedim. Korkmuş bir şekilde, “Tamam abla!” dedi. Ben de sikinin üstünde yavaşça yukarı aşağı kalkıp oturmaya başladım, “Sakın ben demeden boşalma!” diyordum. Gözüm sürekli yüzündeydi, boşalacakmış gibi olduğunda yüz ifadesi değişiyordu. Yüzü değiştiğinde hemen kalkıyordum üstünden, yüzüne oturup amımı ağzına veriyor, bir süre amımı yalattırıyordum. Sonra tekrar yarağını amıma alıyordum. Bu şekilde bir 20 dakika kadar Cemal’in üstünde oturup kalkarak kendimi siktim.

Cemal artık altımda çarşafı tırnaklıyor, dudaklarını ısırıyor, boşalmamak için olağanüstü çaba sarfediyordu. Çocuğun bu haline üzüldüm, kalktım üstünden. Hemen domaldım ve “Hadi bakalım, şimdi istediğin gibi sik beni!” dedim. Cemal hemen fırladı, arkama geçtiği gibi yarağını amıma kökledi ve anında sikmeye başladı. O kadar hızlı sikiyordu ki, ‘Şak, şak, şak!’ sesleri odayı doldurmuşken, ben 2-3 dakika içinde Orgazm oldum. “Boşal hadi erkeğim!” dememle birlikte, Cemal, “Ağıııhhh!” diye bağırarak içime boşalttı döllerini…

“Çıkma hemen içimden, biraz kal öyle!” dedim. Yarağı içimde küçülene kadar köpekleme pozisyonunda kaldık öylece. Sonra kalkıp banyoya gittik, temizlenip, duşumuzu aldık. Cemal’i kendi ellerimle kurulayıp, elbiselerini giydirdim. Cebine harçlığını da koydum. Bu yaptıklarımızın sır kalması gerektiğini, yoksa başına çok kötü şeylerin geleceğini iyice tembihleyip evden gönderdim 🙂

Ormanda Buldum Benimdir

Selam ben Özlem. Şu an 19 yaşındayım ve oldum olası olgun erkeklerden hoşlanırım. Boyum 1.60 cm, kilom 44, esmerim, saçım siyah ve kısa, göz rengim ise kahve. O zaman daha liseye gidiyordum ve 16 yaşındaydım. O güne kadar cinsellikle ilgili hiç bir şey bilmiyordum. Ama okuldan bazı kızarkadaşlarım götten sikiştiklerini ve çok zevk aldıklarını bana anlatmışlardı. Her yıl olduğu gibi yaz tatiline köye gideriz. Köyümüz çok güzeldir, dağların arasında, ormanlık, pek fazla insanın olmadığı bir yerdir. Ana yola uzak olduğu için pek kimse bilmez. Annem babam ve küçük kardeşimle yaz tatilimizi köyde geçiririz. Babam yaklaşık 20 gün kalır tekrar Ankaraya döner, sonra haftada bir gün gelir kalır gider. Evimiz köyün biraz dışındaır. Bir tane komşumuz var, o da köyümüzün çobanı Erol amca. Erol amca 32 yaşında ve bu zamana kadar hiç evlenmemiş, çok iyi bir adamdır. Aramız ailece de çok iyidir. Her sene Erol amcayla koyunları otlatmaya dağa giderim. Sabahtan akşama kadar koyunlarla vakit geçirmek çok eğlenceli olur. Bu sene de Erol amcanın ahırına gidip koyunlarla oynamaya başladım. Bir süre sonra Erol amca geldi, “Ooo, hoş geldin Özlem, nasılsın, iyimisin kız?” deyip sarılıp yanağımı öptü. “Hoş bulduk Erol amca, iyiyim, sen nasılsın?” dedim. “Ben de çok iyiyim, görmeyeli büyümüş, serilmiş serpilmişsin, kocaman genç kız olmuşsun be! Eee, sen büyüdükçe ben de kocadığımın farkına varıyorum!” dedi. “Yok be, hiç değişmemişsin!” dedim. Teşekkür etti ve babamın nerede olduğunu sordu. “Evde.” dedim. “Hadi gidelim babanın yanına.” dedi. Olur dedim, gittik. Erol amca babamla biraz muhabbet ettikten sonra, “Çeneyi fazla çaldık, şimdi ekmek parası kazanmaya gideyim, yazık hayvanlar açıktı, bana müsaade!” diyerek ayağa kalktı. Bana da, “Hadi küçük çoban kalk, koyunları gezdirmeyi özlemişsindir!” dedi. (Erol amca bana hep küçük çoban der). “Tamam Erol amca, üzerimi değiştirip geliyorum!” deyip odama gittim, mavi kot pantolonumu ve beyaz gömleğimi giyindim geldim. Erol amcayla beraber koyunları otlatmaya gittik. Koyunları biraz gezdirdikten sonra bir çeşmenin başına geldik. Koyunlar sulanıyordu. Ben Erol amcanın yanına oturdum. Erol amca devamlı bana bakıp gülüyordu. “Erol amca sana birşey sorabilir miyim?” dedim. “Tabi ki, ne istersen sor küçük çoban!” dedi. “Bu zamana kadar neden evlenmedin?” dedim. “Yaramı deştin be… Zamanında bir kızı sevdim, istettim vermediler, ben de buraya yerleştim.” dedi. “Başka bir kızla evlenseydin ya?” dedim. “Aşk nedir bilir misin sen?” dedi. “Yoo bilmem.” dedim. “Aşık ol da göreyim seni!” dedi. Bir süre muhabbetten sonra, “Kız sen kaç yaşındaydın?” dedi. “16 yaşındayım!” dedim. “Eee etrafındaki erkeklerin ciğerini yakmaya başlamışsındır, yakında gönlünü birisine kaptırırsın!” dedi. “Yok be Erol amca…” dedim. “Ne yani, sana arkadaşlık teklif eden de mi yok?” dedi. “Yok canım var, ama hepsinin aklı başka yerlerde…” dedim. canlı bahis şirketleri “Anlamadım?” dedi. “Yaa hepsinin aklı !” dedim. “Haaaa, anladım! Neyse boş ver, zaten doğru kişiyle, doğru yerde ve doğru zamanda yapılmalı bence!” dedi. Bu sefer ben, “Anlamadım?” dedim. “Doğru kişi: evlenmeden önce birisiyle seks yapacaksan, kimseye anlatmayacak, aranızdakileri sır olarak saklayacak güvenilir birisidir. Doğru yer: sizi kimsenin bilmediği ve rahatsız edemeyeceği yerdir. Doğru zaman ise, doya doya o anı yaşamak için yeterli süre’dir!” dedi. Ben sesimi çıkartmadım. Bir süre daha oyalandıktan sonra akşam oldu, eve geldim. Gece yatağıma uzandım, Erol amcanın dediği, (Seks doğru kişiyle, doğru yerde ve doğru zamanda yapılmalı) lafı aklıma geldi. Haklıydı. Eninde sonunda birisiyle bir ilişki yaşayacaktım. O kişi neden Erol amca olmasındı ki? Doğru kişi bence o olmalıydı. Kararımı verdim, Erol amcaya götümü siktirecektim. Fakat nasıl olacaktı, ona gidip, (Benimle seks yapar mısın?) diye soramazdım. Aileme fark ettirmeden onu tahrik etmeliydim. Babamın yine Ankaraya gittiği gün sabah erkenden kalktım, banyomu yaptım, altıma siyah külotumu ve siyah sütyenimi giyindim, üzerime düşük bel mavi kot pantolonumu ve gri renkli tişörtümü giyindim, Erol amcanın evine gittim… Erol amca evin önündeki ağacın altında oturuyordu, “Gel küçük çoban, otur, ne yapıyorsun bakalım?” dedi. “Hiiiç geziyorum, canım sıkılıyor. Koyunları otlatmaya ne zaman gidiyorsun?” dedim. “Birazdan çıkarım.” dedi. “Ben de geleceğim. Şey… buralarda yüzebileceğim bir yer var mı?” dedim. “Tabi ki var!” dedi. “Oraya gidelim mi?” dedim. Tamam dedi. Neyse, bir süre sonra koyunları ahırdan çıkardık ve gezdire gezdire bir derenin kenarına geldik. Çok güzel bir yerdi. “Burada beni kimse görmez değil mi?” dedim. “Yok kimse gelmez buralara, rahat rahat yüz sen, ben bakarak olurum sana!” dedi. Derenin biraz yukarısında kulübe gibi bir yer vardı, “Orası kimin?” dedim. “Orası benim bazen orada kalırım.” dedi. “Tamam o zaman ben biraz suya girip serinleyeyim.” dedim. Erol amca arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Ben tişörtümü ve pantolonumu çıkarıp, sütyen ve külotla suya girdim. Su gerçekten harikaydı, bel hizasına geliyordu. Bir süre sonra ben sudayken bir çıtırtı duydum. Çaktırmadan sesin geldiği çalılıklara baktım, net göremedim, ama Erol amcanın beni gözetlediğinden emindim. Hiç istifimi bozmadan suyla oynuyordum. Suyun içinde türlü türlü şekile giriyordum, eğiliyordum, domalıyordum ve kalkıyordum. Amacım onu çıldırtmaktı. Bir süre sonra sudan çıktım ve kurulanmadan elbiselerimi giyindim (havlu yoktu). Tişörtüm ve pantolonumun önü arkası sırılsıklam olmuştu. Erol amca ıslık çalarak dere kenarına gelmişti. Beni o şekilde görünce, “Hasta olacaksın bu halde…” dedi ve elimden tutup kulübesine götürdü. Kulübesindeki eşyalar biraz basit te olsa, herşey vardı. Bana bir havlu canlı kaçak iddaa verdi. Ben diğer odaya gidip gömleğimi ve pantolonumu çıkarttım havluyla vücudumu iyice kuruladım. Sonra bütün cesaretimi toplayıp Erol amcanın yanına iç çamaşırlarımla gittim, “Elbiselerimi astım, birazdan kururlar.” dedim ve Erol amcanın yanına oturdum… Erol amca hiç sesini çıkartmadı, sadece gözleri ıslak sütyenimle külotumda dolaşıyordu. Baktım ki Erol amcanın önü kabarmaya başladı. Erol amcaya sordum, “Doğru yer burası, doğru zaman da şimdi, doğru kişi sen olurmusun?” dedim. Erol amca yine hiç konuşmadan elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve “Arkanı dön!” dedi. Dediğini yaptım. Sütyenimin kopçalarını açıp yavaşça çıkarttı. Sonra iki eliyle kilotumu yanlarından tutup yavaşça aşağıya indirdi ve çıkarttı. Karşısında çırılçıplaktım, arkam dönüktü. Ayağa kalktı, elleriyle belimi sardı, boynumu öptü, sırtımı öptü sonra belimi öptü. Yavaş yavaş aşağıya iniyordu ve ben heyecandan titriyordum. Diz çöktü, götümün yanaklarını öpüp okşuyordu. Bacaklarımı öptü, sonra beni çevirdi ve çekyata oturttu… Bacaklarımın arasına geçti ve göğüslerimi okşamaya, öpmeye başladı. Yavaş yavaş aşağıya doğru indi, göbegimi öptü. Elleriyle bacaklarımı araladı, amım tüm çıplaklığıyla karşısındaydı. Nihayet amımı öpmeye başladı. O kadar güzeldi ki, o zevki anlatmaya kelimeler yetmez. Yaklaşık 10-15 dakika kadar amımı öptü yaladı. Ve ben ilk defa bir erkek tarafından orgazm edilmiştim. Amımdan akan suları bile yalayıp yuttuktan sonra ayağa kalktı ve yavaş yavaş soyundu. Sadece külotu kalmıştı. Beni önünde diz çöktürüp, “Külotumu sen çıkarırmısın?” dedi. Ellerimle külotunun yanlarından tuttum aşağı indirirken, birden yarağı külotundan dışarı fırlayıverdi. Yarağı kocamandı, biraz korkmuştum, ama vazgeçmeyecektim. “Öp onu, yala!” dedi. Yarağını iki elimle tuttum, aynen dediği gibi yalamaya başladım. Birkaç dakika sonra, “Ağzına al!” dedi. Ağzımın içine almaya çalışıyordum, ama kocamandı, sadece ucu giriyordu… Elleriyle saçımdan tuttu, başımı yarağına bastırıyor, geri çekiyordu. Artık ben hiçbir şey yapmıyordum, o elleriyle başımı bir ileri bir geri götürüyordu. Heyecandan ve zevkten başım dönmeye başlamıştı. Erol amca ise iyice hızlanmıştı. Başımı bıraktı ve yarağını ağzımdan çekip mastürbasyon yapmaya başladı. Ben ise diz çökmüş halde, yarağına bakıyordum. O kadar hızlı mastürbasyon yapıyordu ki komiğime gitti. Aniden bir eliyle kafamdan tuttu diğer eliyle mastürbasyona devam etti ve derken spermlerini yüzüme boşalttı… Ağzım yüzüm sperm olmuştu, spermleri çenemden göğüslerime akıyordu. Boşaldığı halde yarağı sopa gibi duruyordu. Beni ayağa kaldırdı, omuzlarımdan tutup arkamı dönderdi ve “Eğil!” dedi. Eğildim. Dizlerimi çekyata koydurup, ellerimle de çekyatın üzerinden tutundurdu. Belimi bastırarak, “Belini yay gibi yap, poponu beline değdirmeye çalış!” dedi. Dediğini yaptım. canlı kaçak bahis Yüzümden halen spermler akıyordu, yüzümü çekyatın örtüsüne iyice sildim. “Bakiresin değil mi?” dedi. “Evet, bakireyim!” dedim. “Korkma, bekaretine zarar vermeyeceğim!” dedi. O anda amımı da sikse karşı koymayacaktım, tamamen teslim olmuştum ona. Götümün deliğine bolca tükürüp işaret parmağını götüme soktu çıkarttı. Bir süre sonra artık baş parmağını sokup çıkarıyordu. Götüm alışınca iki parmağını birden soktu. Ben de yavaş yavaş zevk almaya başlamıştım… Daha sonra götümü parmaklamayı bırakıp, iki eliyle belimden tuttu ve yarağını götüme dayadı. Yavaş yavaş göt deliğime sokmaya çalışıyordu, ama girmiyordu. Tekrar parmaklarını götüme sokmaya başladı, bu sefer üç parmağını sokuyordu. Yaklaşık 10 dakika parmakladıktan sonra tekrar belimden tutup yarağını göt deliğime yerleştirdi. Yavaş yavaş bastırıyordu. Ucu girmişti ve canım biraz yanmıştı, ama sesimi çıkartmıyordum. Ağır ağır sokuyor, ben acıyor dediğim zaman biraz çıkarıyor, sonra tekrar sokuyordu. Yaklaşık 5 dakika sonra kasığını popomda hissettim, sonuna kadar girmişti götüme. Bir iki dakika bekledikten sonra yavaş yavaş çıkarıyor, sonra tekrar sokuyordu. Ben artık iyice zevk almaya başlamıştım. Gidip gelmeleri iyice hızlanmıştı. Derken belimden sıkıca tutup kendine iyice çekti ve o şekilde bekledi. “Oooohhhhh!” demesiyle içimde bir sıcaklık hissettim, boşalmıştı. Bir müddet o şekilde bekledikten sonra yarağını götümden çıkarıp beni ayağa kaldırdı, dudaklarımdan öptü. Sonra çekyata oturdu, bacaklarını açtı, yarağı küçücük kalmıştı. Beni kucağına oturttu, öpüşmeye devam ettik. Boynumu boğazımı yalayıp öptü, sonra da göğüslerimi tek tek ağzına aldı emdi. Çok geçmeden altımda yarağının yeniden büyümeye başladığını hissetmiştim. “Bak daha doymamış, biraz daha öp onu da iyice sertleşsin!” dedi. Kucağından inip önünde diz çöktüm ve yarağını öpmeye başladım. Öptükçe büyüyordu. Birkaç dakika sonra kocaman olmuştu. “Ayağa kalk!” dedi, kalktım. Bacaklarını kapattı, iyice uzandı, “Arkanı dön, üstüne otur!” dedi. Ben otururken o da bir eliyle götümün yanaklarını ayırıp bir eliyle de yarağını tutup götümün deliğine yerleştirdi, yavaş yavaş hepsini alana kadar oturdum. O altta, ben üstte inip kalkıyordum, kocaman yarak köküne kadar götüme girip çıkıyordu. O şekilde 10-15 dakika gidip geldikten sonra bir kez daha içime boşaldı… Kalktım üzerimi giyinecektim, “Hayır, daha değil!” dedi. Beni çırılçıplak oturup, dolaptan yiyecek birşeyler çıkarttı, beraber yedik. Sonra elimden tuttu, dışarıya çıktık. Çırılçıplaktık. Nedense çekinmiştim, “Ya bir gören olursa?” dedim. “Korkma kimse gelmez, burası itin öldüğü yer!” dedi. Dereye indik ve suya girdik, birde orada sikti götümü. Sudan çıkıp bir ağacın gölgesine oturduk, dinlendik. Eve gitmeden son bir kez de ağzımla boşalttım. Erol amca 4 saat boyunca tam 6 defa boşalmıştı. Bende derman kalmadı tabii, akşam eve gittiğimde yorgunluktan ölecek gibiydim. Yaz tatili boyunca bunu sık sık yaptık, ama ilk günkü gibi çok değil. Diğer günlerde 2, bazen de 3 defa yaptık. Arkadaşlarım haklıymış, götten sikilmek çok zevkli oluyormuş!

İlk Deneyimlerim-2

Hafta içi sevgilimle farklı okullarda olduğumuz için birkaç kez görüşebildik. Yine parklarda köşelerde filan öpüşüyorduk. Hafta sonu geldi. Geçen sefer beni okşarken ben ona çok bir şey yapamamıştım. Bu sefer kararlıydım ben de elimi pantolonunun içine sokup erkekliği ile oynayacaktım. Dar bir kot pantolon kırmızı bir sütyen ve beyaz gömlek giydim. Beyaz gömleğimin içinde kırmızı sütyeninim belli oluyordu. Üstüme ceket alıp evdekilere kızlarla sinemaya gidiyorum diye çıktım. Sinemaya gittim yine ilk seanslara almıştı kimse olmuyor diye. Film başladı. Bu seferki biraz daha erotik bir filmdi. Ceketimi çıkardım sevgilim beyaz gömleğimi ve içindeki kırmızı sütyenimi görünce boynuma yanaşıp öpmeye başladı. Biraz öptükten sonra yavaşça aşağıya inmeye başladı. Benim gözüm kapıdaydı her an biri gelecek diye korkuyordum. Gömleğimin iki üç düğmesini açtı. Elleriyle göğüslerimi okşamaya başladı. Sonra sütyenimi aşağıya çekerek memelerimi ortaya çıkardı. İlk defa biri beni yarı çıplak görüyordu ve sinemadaydık. Sonra yavaşça yaklaşıp memelerimi emmeye yalamaya başladı. Yaladıkça memelerimin başları kalmıştı ve zevk alıyordum. Yalarken dişleriyle ısırıyor gibi yapıyordu. Çok zevkliydi. Amım ıslanmaya başlamıştı. Ve Uğurun da erkekliği kalkmıştı. Elimi pantolonun üstünde gezdirip içeri doğru daldırdım. İlk defa bir penise dokunuyordum. Sevgilim pantolonun düğmelerini açtı ve artık penisi gözüküyordu. Biraz okşadıktan sonra ağzıma almamı istedi. Biraz tereddüt ettim ama yalamaya karar verdim. Ona kapıya doğru bakmasını söyledim. Sonra önüne doğru eğildim. Başı mantar gibiydi. Başını öpmeye başladım sonra yavaş yavaş ağzıma almaya başladım. Arada dişlerim değiyordu Uğurun canı yanıyordu ama belli etmiyordu. Ağzıma aldıktan sonra iyice büyümüştü. 5 10 dk sakso çektikten sonra durmamı istedi ve sıra bende dedi. Geri yaslanmamı istedi pantolonumun düğmelerini açmaya başladı bende biraz kalkarak pantolonumu aşağıya sıyırdım. Külotumu yana çekip amımı okşamaya başladı. Kapıya bakamıyordum artık zevkin doruklarına çıkmıştım gözlerim kapalıydı. Koltukta kıvranıyordum ve sadece bağırmamaya çalışıyordum. Arada elini içeri sokacak gibi yapıyordu. Korkuyordum kızlığıma bir şey olacak diye. Ama orada içime soksa da dur diyecek gücüm yoktu. Kısık kısık inliyordum. Artık bitmiştim durmasını istedim ve yeniden penisi elime alıp sakso çekmeye başladım. Sevgilim başımdan bastırmaya başladı dibine kadar alıyordum ve hızlanmaya başladı. Damarlarının kalınlaştığını hissediyorum. Hırlamaya başladı ve kafamı bastırdı sonuna kadar. Boşalmaya başladı. Birazını yuttum birazı ağzımın yanından akmaya başladı. Biraz midem bulandı. Spermin tadı yok gibi bir şeydi değişikti dişlerimi biraz kamaştırdı. Pek belirgin bir tadı yok biraz tuzlu ekşimsi bir tadı vardı. Sonra peçeteyle ağzımı sildim. Toparladık. Film bitmeden çıktım. Sevgilim eve bıraktı beni. Eve geldiğimde annem gömleğimdeki lekeyi sordu. Fark etmemiştim uğurun dölleri vardı. Kızlarla muhallebi yedik deyip odama çıktım. 1 sene boyunca sinemalarda filan birbirimizi yalayıp boşalttık ileriye geçmedik.

Gözleri Bağlıyken, Ben Sikiyorum Sanıyordu.

..Selamlar, ben Timuçin. Edebiyat fakültesi 3.sınıf öğrencisiyim. Daha öncesinde müzik öğretmenliğini son sınıfta bıraktım ve yeniden sınava girip şimdiki bölümü kazandım. Kumral ve yakışıklı bir erkeğim. Melda ile tanışana dek hayatıma giren kızlarla hep gönül eğlendirmiştim. Melda sarı-düz saçlı, mavi gözlü ve Tıp fakültesinde okuyan, aslen İzmirli, aptal sarışın imajına hiç uymayan bir kız. Daha önce hiç sevgilisi olmamış ve her şeyin ilkini benimle yaşadı. Kızlığını bozduğum gün bana sarılıp, “Beni sakın bırakma aşkım!” diye tembihlemişti. Bana sadık bu 18 yaşındaki afet hayatıma girdiği için çok mutluydum. Hemen hemen hergün seks yapıyorduk, fakat benim erken boşalma sorunum vardı. Sevgilimin yatakta mutsuz olduğunu düşünüp kendimi suçluyor, benden daha iyilerini hak ettiği fikrini kafamdan çıkaramıyordum. Taylan benim en yakın arkadaşımdı, esmer, benden biraz daha uzun, yakışıklı bir erkekti. Melda onun sol kulağındaki gri küpesini çok sever benim de küpe takmamı isterdi. Taylan müzik öğretmenliğinden sınıf arkadaşım olup, aynı zamanda da hemşehrimdi. Taylan, Melda’yı arada gizlice süzerdi, özellikle siyah gözlüklerini taktığı vakit gözlerini ayıramaz olurdu, gözlük fantazisi vardı. Birgün birahanede bira içerken Taylan’a erken boşalma sorunumu açtım. Taylan da bana yardımcı olabileceğini söyledi. Aklından geçenleri söylediğinde, “Sen beni gavat mı sanıyorsun!” deyip masaya yumruğumu vurup çıktım. Taylan peşimden geldi, kötü bir niyetinin olmadığını, bunun Melda ile benim aramdaki bağı hiçbir şekilde etkilemeyeceğini, onun için sadece cinsellikten ibaret bir ilişki olacağını ve Melda ile herhangi bir duygusal bağ kurmayacağına dair söz verdi. Yalnızca (Hayır!) anlamında kafa salladım ve biraz daha yumuşamış bir biçimde evimin yolunu tuttum. Eve gittiğimde bu teklif aklımdan çıkmıyordu, böyle bir şeyi normal bir zamanda düşünmeyecek kadar kıskanç bir erkektim. Taylan’ı arayıp, “Tamam kabul ediyorum, nasıl yapacağız?” diye sordum. Porno filmlerinden ve seks hikayelerinden daha sağlam bir fantazi kurduk, planlar yaptık ve iki gün sonrası için sözleştik. Melda ile aramda olan bağdan daha güçlü hislerle bu fantaziyi düşünüp o gece 3 kez 31 çekip boşaldım. O gün gelip çatmıştı. Taylan eve Melda’dan önce geldi, birlikte kamerayı ayarladık. Sonra da Taylan Kilere saklandı, benden mesaj bekleyecekti. Melda gelir gelmez kapıda dudaklarına yapıştım ve kucaklayıp yatak odama götürdüm. Melda, “Sen çok azmışsın!” dedi. Ben de, “Dün geceden beri senin gelişini düşünüyorum!” diye yanıtladım. Erken boşalma sorunum yüzünden cinsel hayatımız son zamanlarda azalmıştı, Melda o yüzden isteksiz isteksiz karşılık veriyordu dudaklarıma. Melda’ya, “Bugün fantazi yapacağız aşkım. Gözlerini bağlamak istiyorum. Senin için fileli siyah çorap aldım, eminim harika görüneceksin. Geciktirici hap attım, seni zevkin doruklarına taşımak istiyorum sevgilim!” dedim. Elimi Melda’nın bacak arasına götürdüm. Her zamankinden daha çabuk ıslanmıştı. “Pekala, ama ben istediğimde göz bağını çözmek şartıyla!” dedi. “Tamam!” dedim. Melda siyah fileli çorapları giydi. Yalnızca siyah sütyeni ve yine aynı renk küloduyla kaldı. Külodu ve sütyeni de fileliydi, çorapları giyme fikri bu yüzden hoşuna gitmişti. Yine siyah kadife göz bandıyla gözlerini bağladım. Gözbağını Taylan ile bir gün önceden gidip en rahatından almıştık, ki Melda rahatsız olup gözlerini açmak istemesin diye. Melda bu haliyle Eskort bir kız gibi görünüyordu. Artık bizim tarafımızdan sevilmeye hazırdı. Taylan’a mesaj attım. Taylan sessizce geldi, kapıyı açık bırakmıştım. Küçük el kamerasını koyduğumuz yerden aldı ve bizi çekmeye başladı. Melda rahat durmuyordu, fantazi yapma fikri çok hoşuna gitmişti, dudaklarıma yapıştı, gömleğimin düğmelerini açıp pantolonuma yöneldi. Kemerimi çözdükten sonra fermuarımı açmaya yeltendiği vakit iki küçük elini tek elimle kavrayıp yatağa doğru yavaşça ittirdim ve “Acele etme hayatım, bütün gece benimsin!” dedim. Yeniden dudaklarına yapıştım, boynunu usulca emdim. Melda, “Sakın morartma, insanlara açıklamak durumunda kalırım!” diyordu. Göğüslerine inince kopçasını bir çırpıda çözdüm. Memelerinin uçlarını emmeye başladım, Melda kesik kesik inliyordu. Bu fasıl da bitince öperek yavaşça küloduna doğru yöneldim. Külodunu önce etrafından tutup bir çizgi halinde toplayıp kabaran tombul amını emdim. Sonra külodunu kenara sıyırdım ve klitorisini dil darbelerimle uyardım. Melda’nın inlemeleri gürleşmeye başladı, titreyerek ilk boşalmasını yaşadığı sırada Taylan parmağıyla kameraya 1 rakamını gösterdi, anlaşılan Melda’nın orgazmlarını sayacaktı. Melda beni kendine çekti ve “Gir artık içime aşkım!” dedi zorlukla. Nefes nefese kalan Melda’ya bir an önce sahip olmayı ben de istiyordum, ama fantazimizin gidişatı beni bu istekten hemen vazgeçiriyor, daha çok heyecanlandırıyordu. Melda’yı yeniden kucağıma alıp yere indirdim. Şimdi halıda dizlerinin üzerinde oturuyordu ve ne yapması gerektiğini anlamıştı. Sikimi çıkarıp ağzına verdim, her zamankinden daha bir iştahla emiyordu. Sikimi emerken aynı zamanda da taşaklarımı okşuyordu. Normal şartlarda şimdiye dek çoktan boşalmam gerekiyordu, kendimi tutabilmem ilginçti. Erken boşalma sorunumun fantazi kurmamaktan olduğunu düşünmeye başlamıştım. Melda sikimi en dipten kavramış, ucunu deli gibi emiyordu. Arada saçlarından tutup sikimi gırtlağına kadar sokup biraz bekletip geri çıkarıyordum. Bu arada Taylan kamerayı geçici süreliğine kenara bırakıp, o da sikini çıkarmış, sıvazlıyordu. Sikimi Melda’nın ağzından çekip, Taylan’la yer değiştirdik, kameraya ben geçtim. Taylan’ın siki benimkinden biraz daha uzun ve kalındı, ancak bu azgınlıkla Melda’nın bu detayı fark etmesine imkan yoktu. Melda, “Neden durdun aşkım?” dedi. “Bir dakika canım, kamerayı ayarlıyorum!” dedim. Daha önceleri birkaç kere sikişmemizi kaydettiğimiz için Melda hiç tepki vermedi, sonradan kendini sikişirken izlemek hoşuna gidiyordu. Ayrıca şimdi daha büyük bir azgınlıkla sevişecekti, bunu biliyordum. “Tamam ayarladım aşkım!” dediğimde, Taylan sikini Melda’nın ağzına verdi. Melda sanki Taylan’ın sikini benimkinden daha iştahlı yalıyordu, gizliden kıskanıyordum. Taylan aldığı zevkle kendini kaybetmişti, ama yine de sessiz kalmak için çabalıyordu. Melda’nın kafasından tutup yarağını dibine kadar ağzına sokup çıkarıyordu… 10 dakika falan sonra Taylan bana (Yer değişelim!) anlamında bir hareket yaparak kenara çekildi. Ben de, “Kamerayı başka yere koyayım aşkım!” deyip, kamerayı Taylan’a verdım ve sikimi Melda’nın ağzına uzattım. Taylan’ın daha önce hatrı sayılır bir kısa film geçmişi olduğu için harika bir çekim yaptığından emindim, bu beni daha çok heyecanlandırıyordu. Melda’ya sikimi biraz emdirdikten sonra onu sırt üstü yatırdım. Sikimi hızlıca amına sokup deli gibi pompalamaya başladım. Bacaklarını karnına doğru ittirip arada sertleşiyor, ara sıra ise dinlenmesine izin veriyordum. Melda artık zevkten konuşamıyor, durmadan ahlıyor, ohluyordu. Melda çok geçmeden yeniden titreyerek orgazm oldu. Taylan kameraya 2 parmağını birden gösterdi. Melda orgazm olup boşalmıştı, ancak ben de boşalmak üzereydim, boşalmamak için amından çıkıp, yine kamerayı ayarlama bahanesiyle kenara çekildim. Taylan yeniden yerimi aldı, Melda’nın bacaklarını omuzlarına koyup amına hızlı hızlı pompalamaya başladı. Melda durmadan inliyor ve zevkten çırpınıyordu… Melda dilini ısırmış kanatmıştı. Taylan Melda’nın kanayan dilini emdi, artık daha da hızlandı, Melda çıldırmış gibiydi. Taylan dudağını çekince, Melda, “Çok farklı öpüyorsun beni aşkım, harikasın, mükemmelsin, durma sik beni!” dedi. Ve çok geçmeden yeniden orgazm olup boşaldı, ayların acısını çıkarıyordu Melda. Ben kameraya parmaklarımla 3 yaptım. Taylan boşalmadan üstünden çekilince Melda’nın göğüsleri halen hızlı hızlı inip kalkıyordu. Bu oyunu sürdürebilmem için fazla beklememem gerektiğini biliyordum, Melda’nın amına yapışıp emmeye başladım. Kısa süre sonra Melda ellerini saçlarıma atıp çekiştirmeye başladı. İniltiler arasında ne dediğini anlamıyordum, amı ise durmadan sulanıyordu, onu hiç böyle görmemiştim… Göt deliğini yalamaya başlayınca Melda yine kıvranmaya başladı. Melda’yı dörtayak domaltıp arkasın yanaştım ve sikimi amına soktum. Belinden tutup yavaşça gidip gelmeye başladım, bir yandan da göt deliğini parmaklıyordum. Melda’yı gecenin finaline hazırlarken ben yine boşalmak üzereydim, boşalmamı son anda engelleyip amından çıktım ve kameraya geçtim. O esnada Melda biçimli poposunu arkaya verip eliyle sikimi arıyordu. Şimdi Taylan yerimi aldı ve Melda’nın amına hızlı hızlı gidip gelmeye başladı. Melda aldığı zevkten kafasını yastığa gömmüş, yastığı ısırıyordu. Taylan Melda’nın kalçasını hafif hafif tokatlıyor, yoğuruyor, sıktırıyordu. Melda, “Böyle bir şey yaşamadım. Sik beni durma aşkım, ne olursun durma. Becer beni bebeğim, orospun yap. Bu ilaç neyse hep alalım, evden çıkarma, durmadan sik beni!” diye inliyordu. Bu onun gibi naif bir kızdan beklemediğim türden sözlerdi, içime yine aynı kıskançlık bulutları çökmüştü. Taylan biraz daha sertleşince, Melda böğürerek yine orgazm olup boşaldı, takati kalmamıştı kızın. Kameraya 4 parmağımı gösterdim. Taylan bu sefer Melda’nın dinlenmesine fırsat vermeden göt deliğini parmakladı. Melda yorgun vücuduyla kıvranmakta dahi güçlük çekiyordu, içinin yandığı her halinden belliydi. Taylan 3 parmağını birden götüne sokunca Melda yastığa kafasını gömdü tekrar. Ağlama, inleme arası bir ses çıkarıyordu. Parmaklarının yerini bir süre sonra heybetli siki aldı, önce iki deliğini de yavaşça gezdirip yokladı, sonra bana göz kırptı. Mesajı almıştım, “Götünü sikmek istiyorum aşkım!” dedim. Melda, “Sik aşkım, neremi istiyorsan sik, bu saatten sonra sana her şey serbest, istediğini yap bana!” dedi. Taylan sikini götüne dayayıp birden kökleyince Melda çığlığı bastı, canı çok yanmıştı. Taylan bir süre yavaş yavaş gidip geldi götünde. İkisi de alıştığında Melda yine zevkten böğürmeye başlamıştı. “Harikasın sevgilim, durma, ne olursun durma, sikerek bayılt beni!” diyordu. Taylan önce 10-15 dakika hızlı hızlı sikti Melda’nın götünü, sonra yavaşlayıp içinden çıktı ve yerini bana devretti. Ortak kadınımızı götten sikme sırası bendeydi. Melda’yı götten 2-3 dakika da ben siktim ve içine boşaldım. Bu kadar dayandığım için bile kendime hayret ediyordum. Götünden çıktığımda Melda doğruldu ve eliyle önce boşluğu yoklayıp sonra sikimi buldu ve yalayarak kaldırmaya çalıştı. Uzun bir uğraştan sonra sikimi yeniden sertleştirince, “Külodumu çıkarayım mı aşkım?” diye sordu. Bunca zaman külodunu hiç çıkarmadan, kenara çekip sikmiştik Melda’yı. “Hayır dursun, seni böyle istiyorum!” dedim ve külodunun apış arasını yırttım. Melda busefer beni sırtüstü yatırıp üzerime çıktı, sikimi amına yerleştirip üstüme oturdu. Kontrolü ona bıraktım. Melda’nın yavaşça inip kalkmaları zıplamaya dönüştü. Çabucak boşalmamak için için onu yavaşlattım. Bu sırada Taylan kamerayı bizi iyi çekecek bir yere koydu. Sikini tükürükle okşayarak yatağa yaklaştı. Önceden anlaşmıştık Taylan’la, artık sıra Melda’yı tost yapmaya gelmişti. Melda’nın götünün yanaklarını iki elimle ayırdım. Melda bana doğru eğilip dudaklarımı emmeye başladı. Taylan’ın siki de götüne girdiğinde Melda kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra aramızdan kurtulmak istedi. Kurtulması imkansızdı, ağlamaya başladı. Taylan ise Melda’nın götünü sikerken hayvanlar gibi böğürüyordu. Ben genelde amında sabit durup Melda’yı sıkıca tutuyordum, bu güzel kız şimdi göğsümde ağlıyordu. “Neden yaptın bunu, neden?” diye sordu. “Erken boşalıyordum, seni mutsuz ediyordum, özür dilerim ağlama, yalnızca zevk almanı istedim!” dedim. Melda susmuştu, istemsizce inlemeye başladı, iki deliğinin de dolması onu çığrından çıkarmıştı. Pornoda görse (Ne iğrenç şey!) deyip hemen kapatacağı bir şeyden bu denli zevk alması onu şaşırtmıştı. Melda, “Gözümü aç!” dediğinde, hemen göz bağını çıkardım. Melda arkasındaki kişinin Taylan olduğunu görünce çok şaşırdı. Ama aynı zamanda da bu kişinin Taylan oluşundan memnun olmuştu. Taylan en güvendiği insanlardan biriydi ve gerçekten çok yakışıklıydı. Melda artık zevkten bağıra çağıra inliyordu. Taylan da sertleşmişti. Melda’nın dudaklarına yapıştım ve ikisi de gevşediği anda ben de alttan amına deli gibi pompalamaya başladım. Önce Melda orgazm oldu, hemen sonra da ben Melda’nın amına boşaldım, ardından da Taylan böğürerek Melda’nın götünden çıktı ve beline boşaldı… Melda hüngür hüngür ağlıyordu, sakinleşip kendine gelmesi için kucaklayıp duşa götürdüm. Özür dileyip, haber vermem gerektiğini, ama korktuğumu söyledim. Melda ise mutluluktan ağladığını söyleyip dudağıma yumuldu, tepemizden akan suyun altında öpüşmeye başladık. Öpüşmemiz kısa sürede sevişmeye dönüştü. Meldanın önüne çömelip amını yalamaya başladım. Melda’nın inlemeleri üzerine Taylan da yanımıza geldi. Daracık duşta şimdi üç kişiydik. Ben ayağa kalktım, Melda önümüze çömeldi. Dönüşümlü olarak bir benim sikimi ağzına alıyordu, bir Taylan’ın sikini. Üçümüz de zevkten dört köşeydik. Ama ben fazla dayanamayıp yüzüne boşalttım döllerimi. Saçları, ağzı, yüzü dölle kaplandı. Taylan ise Melda’nın saçından tutup nefessiz kalmasını umursamadan ağzını sikmeye başladı. Melda öğürdükçe Taylan yükleniyordu. Taylan Melda’nın ağzını rahat bir 15-20 dakika siktikten sonra en sonunda ağzına boşladı ve döllerini yutturdu. Sonra da temizlenip duştan çıktı. Biz de temizlenip çıktığımızda, Taylan kameraya çektiğimiz görüntüleri inceliyordu. Görüntüleri hep beraber seyredip, Taylan’a teşekkür ettik. Taylan giyinip gitti. Melda’yla ben biraz elleştik, fakat yeniden sevişmeye takatimiz olmadığı için birbirimize sarılarak uyuduk.

Cinci Hoca Zor Durumumuzu Kullandı

cinci hoca25 yaşında bir yıllık evli,uzun boylu,esmer güzel bir bayanım.Eşim muhasebeci olup evliliğimiz gayet iyi gitmektedir.tek eksiğimiz çok istememize,denememize rağmen çocuğumuzun olmaması idi.Doktorlara da gidip testler yaptırıyorduk. bir akşam eşim işten döndüğünde,heyecanla, bir arkadaşından duymuş,komşu ülke göçmeni çok meşhur bir cinci hocanın ilaç tedavisiyle insanları çocuk sahibi yaptığı ve bizim de gitmemizi istemesiydi.pek böyle şeylere inanmazdım ama onu kırmamak için peki dedim.Randevu almış bile, ve hemen hazırlanmamı istedi.O gün banyo yapmıştım ve temiz iç çamaşır giymiştim, alel acele çıktık,taksiyle hocanın evine vardık, müstakil bir evdi ve bizi orta yaşlı bir bayan karşılayıp bir odaya aldı,biraz beklememizi ve benim muayene olacağımı öğrenince,biraz sonra, bir bardakta renkli bir sıvı getirdi,zehir gibi bir şeydi zorla içtim.az sonra da, hocanın bizi beklediğini söyledi,Eşarbımı takıp, içeri girdik,her taraf kapalı kalın perdelerle çevrilmiş,tütsü dumanlı esrarengiz geniş bir salondu.çok etkilendim.zaten bu arada içim garip bir şekilde kavrulmaya ve sevişmek ister gibi bir havaya girmeye başlamıştım.bundan tedirgin oldum ve eşime söyleyemedim ve yanlızca vazgeçelim dedim ama olmaz geldik artık dedi.hoca 55/60 yaşlarında, başı sarıklı,cübbeli, sakallı heybetli biriydi,divan gibi geniş bir yatakta oturuyordu. elini öptürdü,derdimizi eşim anlattı.birden başını sallayarak,hırıltılarla,dua gibi bir şeyler mırıldanmaya başladı,cinlerinle konuştuğunu söyledi.birden durdu ve eşime, gitmesini,3/4 saat sonra gelmesini,kusurun bende olduğunu ve tedavi edeceğini söyledi.ben, hayır olmaz yalnız kalamam dedim,Çok kızdı,bağırarak, hemen defolup gitmemizi ve cinlerimin başımıza belalar açacağını söyledi.Eşim, bana, sakin olmamı, sabretmemi,sonunda muradımıza ereceğimizi söyledi ve hocadan özür ve af dileyerek çıkıp gitti.Artık yanlızdık,Beni yanına çağırdı,korkudan titriyordum,elini öptürdü,yanına oturmamı istedi.Eşarbımı çıkardı,rahat olmamı,kendimi ona bırakmamı,beni tedavi edeceğini fısıldadı,hırıltılarla bir şeyler mırıldanarak,nefesini yüzüme doğru üfürmeye başladı,garip bir şekilde sanki esiri olmuştum ve her tarafım uyuşmaya başladı.elleri ile yüzümü sevmeye,saçlarımı ellemeye başladı,yavaşça beni yanına divana yatırdı.gömleğimin düğmelerini açarken karşı koymak istedim ama yapamadım ve çıkardı,boynumu, omuzlarımı ve göğüslerimi ellemeye sıkmaya başladı.Hiçbir şey yapmıyor,ruh gibi seyrediyordum.bu arada, içim bir hoş olmuştu sanki aşırı sevişmek istiyordum.kot pantolonumun düğmelerini açarak çıkardı,iç çamaşırımla kalmıştım.bir müddet dualarla beni seyretti, yan çevirerek sütyenimi açtı ve çıkardı,üzerime çıkarak,dudaklarımı öpmeye,emmmeye başladı,dilini de kullanıyordu,nazikçe yapıyordu,aşağılara inerek, memelerimi avuçlamaya,ellemeye, uçlarını emmeye başladı,tahrik olmaya,inlemeye ve altında kıvranmaya başladım.beni adeta sarmalayıp,vücudumun her yanını elleyip okşayıp,sıkıyordu, çok güzel sevişiyordu,Doğruldu, Kilodumu çıkardı, kendi de soyunmaya başladı, kıllı bir vücudu vardı ama şalvarını indirdiğinde, kocaman,patlıcan gibi, penisini görünce çok korktum.sıvazlayarak hemen ağzıma verdi,hiç bilmediğim için,almak istemedim ama zorla ağzıma soktu,emmemi yalamamı ve altındaki yuvarlaklarını okşamamı istedi,dediğini yaptım,biraz sonra,ağzımdayken inleyerek ve sarsılarak boşalmaya başladı,yutmak zorunda kaldım,içim bulandı,bunların vitamin olduğunu ve faydasını göreceğimi söyledi,Ama durmuyordu,beni ters çevirerek, sırtımı,öpmeye,yalamaya başladı,aşağılara inerek, popomu öpmeye,iki yana açarak arka deliğimi emmeye başladı,parmağını deliğime soktu,ilk defa böyle bir şey tattığım için çok hoşuma gidiyordu.Bu arad boşalmıştım bile, tekrar çevirdi.iki bacağımın arasında, şeftalimin dudaklarını açarak,öpmeye, emmeye ve parmağını sokup çıkarmaya başladı, müthiş zevk alıyordum, bu arada g noktama da dil atıp beni çıldırtmaya başladı.çok tahrik olmuştum.artık girmesi için yalvarmaya başladım.Doğruldu ve bcakaltımı omuzun alıp, penisini sürtmeye başladı,ben ise girmesi için yalvarıyordum,aniden içime girdi,acıdan içim yanmıştı ve çığlıklarım odada yankı yapıyordu.İçimde gidip geldikçe acım hafifledi ve müthiş zevk almaya başladım.çıkmasın istiyordum,bu arada meme uçlarımı elleyip hafifçe sıkıyordu,ne müthiş bir duyguydu bu, daha fazla dayanamayıp,ona sımsıkı sarılarak ve sarsılarak, boşalmaya başladım.biraz sonra o da,içimden çıkıp, homurtularla boşalmaya başladı.Çok yorulmuştum.yanıma uzandı ve sarılarak çılgınca öpüşmeye başladık.Bu arada,yaşlı kadının içeri girdiğini ve biz öpüşürken, yanıma gelerek,hiç konuşmadan,kadınlık organımın içine bir sıvı döktüğünü gördüm,irkildim ama mani olacak gücüm yoktu.sadece seyrettim.daha sonra arka deliğimde da bir krem sürdü ve kadın çıktı gitti.Hoca, bana,o sıvı,Çocuk olmasında yardımcı olacak diye söyledi.bir müddet daha seviştik,Hoca, biraz sonra arkadan da,yapacağını söyleyerek, parmağını önce sokarak,deliğimi genişletti ve yavaş yavaş penisini sokarak girdi çok canım yanmıştı,çıkması için yalvardım ama sokup çıkardıkça,sanki acım dindi ve zevk te aldım.Memelerimi de sıkıp elleyince bu arada üçüncü defa boşaldım.arkamdan çıktı, yanıma uzandı. harika bir gece ve kadınlığımı tam olarak yaşamıştım.beni ve vücudumu harika bulduğunu,çok zevk aldığını söyledi bende öyle dedim.Ama olumu kaldıracak halim yoktu.Bu arada kadınlık organıma bir şeyler sürdü,bazı ilaçlar verdi ve bunları düzenli kullanmamı istedi.her ay gelmemi istedi.yaşlı kadın içeri geldi beni adeta çocuk gibi temizledi ve onun yardımıyla giyindim,eşimi beklemeye başladım.gelip beni aldığında, çok yorgundum ama çok mutluydum,dualar ettiğini ve ilaçlar verdiğini söyledim,tabi ki beni harika becerdiğini asla söyleyemezdim,bir sır olarak bende kaldı.Üç ay daha gidip hoca beni ayni şekilde becerdikten(istememe rağmen,içime hiç boşalmadı) sonra,verdiği ilaçlarla hamile kaldım ve bir oğlumuz oldu.Bazı arkadaşlara da tavsiye ettim.