Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

admin@yetiskinhikayeleri.net

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Bodyguard: Geçmiş Bölüm 1

*GEÇMİŞ*

Afganistan, Helmand Vilayeti – NATO Üssü, 23 Haziran 2015, Salı – 06:45

Sabahın ilk ışıkları, kum fırtınasının içinde sönük bir şekilde belirdi. Çölün kavurucu sıcaklığı henüz başlamamıştı, ama hava hâlâ ağırdı. Toz, kampın etrafındaki çadırların üzerine bir örtü gibi yayılmıştı. Bir radyo anteninden çıkan çatırdama sesi dışında, ortam sessizdi.

Daniel Cooper, çadırın içinde botlarını bağlarken yüzü yorgun ve düşünceliydi. Elindeki çakmakla eski bir sigarayı çevirip duruyordu. O sırada çadırın kapısından Ryan Fletcher kafasını uzattı.

Ryan:
“Uyanık mısın, koca adam? Yoksa rüyanda yine Londra’ya dönüp bir bardak gerçek bira mı içiyorsun?”

Daniel:
(çakmağı masaya bırakırken)
“Rüya bile göremiyorum artık. Bu yer insanın beynini çöl gibi kurutuyor.”

Ryan:
(elindeki metal kupa ile içeri girer)
“Merak etme, bu çölde kahve diye içtiğimiz boktan sıvı beynini yeniden sulandırır.”

Daniel kupayı aldı ve bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturdu.
“Yemin ederim motor yağı içsem daha iyi hissederdim.”

Ryan:
(küçümseyerek)
“Buna şükret amına koyayım, karşıdaki herifler hayatları boyunca ağızlarına alkol almıyorlar.”

23 Haziran 2015, Salı – 08:00

Bir saat sonra, üsse toplanma çağrısı yapıldı. Teğmen Sanders, ekibi büyük bir çadırda toplamıştı. Harita masanın ortasında duruyor, üzerine birkaç işaret konmuştu. Daniel ve ekibi, sırayla masanın etrafına dizildi.

Teğmen Sanders:
(elindeki haritayı işaret eder)
“Baylar, bu gösterdiğim yer, bugün hedef noktanız. İstihbarata göre, Taliban’a ait silah ve mühimmat taşıyan bir konvoy bu güzergâhta ilerleyecek. Göreviniz konvoyu durdurmak, ele geçirmek ve o piç kurularını cehenneme göndermek. Anlaşıldı mı?.”

(hep bir ağızdan)
Anlaşıldı efendim.

Daniel haritayı dikkatle inceledi. Gösterilen yol, geniş ve açık bir alanda ilerliyordu. Siper almak için neredeyse hiç koruma yoktu.

Daniel:
“Teğmen, bu bölge tam bir açık hedef. Hava desteği var mı?”

Teğmen Sanders:
“Yok. İHA’lar izleme yapacak, ama sizin ilerlemenizi kolaylaştıracak bir hava desteği beklemeyin.”

Daniel kaşlarını çattı. Marcus Hill, her zamanki gibi sessizce haritaya baktı. Ancak Ryan Fletcher içinden bir homurtu çıkardı.

Ryan:
“Yani, bir konvoy dolusu Taliban’ı neredeyse çıplak elle durdurmamızı mı istiyorsunuz? Harika. En azından kahve yerine bir kurşun sıkmayı tercih ederim.”

Sanders:
(sert bir tonla)
“Fletcher, bu işi yapamayacaksan siktir git asker ciddiyim, siktir ol ve git. Savaşta neyin gerektiğini tartışmıyoruz. Emirler bu kadar basit.”

Ryan’ın yüzündeki alaycı ifade kayboldu, ama Daniel içindeki rahatsızlığı bastıramadı.

Daniel:
“Bu bir ölüm tuzağı, Teğmen. Konvoyda ne olduğunu bilmiyoruz. Belki de bir yedek plan düşünmeliyiz.”

Sanders:
(bakışlarını Daniel’a çevirir)
“Senin yedek planın emirleri dinlemek. Bu kadar basit, Çavuş Cooper.”

Daniel bir şey söylemedi. Ancak yumruklarını sıkarak sandalyeden kalktı. Görev netleşmişti; ama içindeki kötü his gitmiyordu.

23 Haziran 2015, Salı – 10:30

Görev günü geldiğinde, ekip devriye araçlarına yüklendi. Daniel, direksiyonun başında, yanında Ryan Fletcher oturuyordu. Arkada Marcus Hill ve Tommy Reece silahlarını kontrol ediyordu. Tommy, bir önceki gece içki içtiği için baş ağrısından şikâyet ediyordu.

Tommy:
“Yemin ederim, bu çölde bir damla viski bulmak Londra’da güzel kız bulmak gibi . Sikerler bu çölü.”

Hill:
(soğuk bir tonla)
“O viski bir gün kafanı uçuracak, Reece. Umarım o gün yanında biz olmayız dostum.”

Tommy:
(elindeki tüfeği sallayarak)
“Rahat ol, Marcus. Ben düşmanı indiririm. Belki biraz sallanırım ama yine de öldürürüm.”

Ryan başını çevirip Daniel’a gülerek fısıldadı.
“Bir gün Tommy’ye bir mayın tarlasını harita diye göstersek, yine de inanır. Şansa yaşıyor bu adam.”

Daniel, hafifçe gülümser gibi oldu. Ama gözleri sürekli önündeki yolu tarıyordu. İçindeki gerginlik, her geçen dakika artıyordu.

Daniel:
(sırıtarak)
“Bala göte yaşıyor zaten pezevenk.”

23 Haziran 2015, Salı – 11:15

Güzergâha vardıklarında, sessizlik her zamanki gibi ürkütücüydü. Daniel ve ekibi, zırhlı araçlarını dar bir yolun kenarına park etmiş, uzaktan gelen konvoyu izliyordu. Kum fırtınası hafifçe dağılmış, güneş parıltılı bir şekilde vadiye vuruyordu. Yüzey o kadar açık ve düzdü ki, bir yanlış adım atarsanız kilometrelerce öteden fark edilirdiniz.

Marcus Hill, dürbünü gözlerine dayamış, konvoyu incelemeye çalışıyordu.

Hill:
“Bir şeyler ters görünüyor, Cooper. Konvoy çok düzenli ilerliyor, neredeyse fazlasıyla temiz. Hiç eskort aracı yok.”

Daniel telsizi eline aldı ve ekibine emir verdi:
“Pozisyonlarınızı koruyun. Henüz müdahale etmiyoruz. Hill, hareketlerini izlemeye devam et.”

Ryan Fletcher sinirle homurdandı ve tüfeğini daha sıkı kavradı.
“Bütün bunlar içime sinmiyor. Burada oturup izlemek için mi buradayız? Ya da, ne bileyim, gebermek için mi?”

Daniel, gözlerini yoldan ayırmadan yanıtladı.
“Sinirlerini yatıştır, Fletcher. İlk adımı onlar attığında harekete geçeceğiz.”

Ryan:
“Burda bir ibnelik var beyler dikkatli olun.”

11:20

Birden, konvoyun önünden küçük bir motosiklet ayrıldı ve yola farklı bir açıdan ilerlemeye başladı. Tommy Reece, dürbünle aracın sürücüsünü inceleyerek alaycı bir sesle konuştu:
“Bakın şu salağa! Ekmek almaya gidiyor olabilir mi?”

Hill:
(keskin bir sesle)
“Sessiz ol, Reece. Bu bir arama aracı olabilir. Bir şey kontrol ediyorlar.”

Daniel, telsizi sıkıca kavradı. Motosikletli sürücü, yolun ortasında durdu ve hızla bir şeyler yerleştirmeye başladı. O an, Daniel’ın içgüdüleri alarma geçti.

Daniel:
“Hazır olun baylar! Bu bir patlayıcı olabilir. Ateş için onay beklemeden tetikte kalın.”

Motosikletli, aceleyle geri dönmeye başlamıştı ki, ansızın bir mayın patladı. Dev bir patlama sesi, tüm vadide yankılandı. Şok dalgası Daniel’ın aracını salladı ve yerden yoğun bir toz bulutu yükseldi.

Patlamanın ardından, bir dizi RPG (roketatar) ateşi çevrede yankılanmaya başladı. Daniel telsizden bağırarak emir verdi:
“Koruma pozisyonlarına geçin! Ateş açın! Tekrar ediyorum, ateş açın!”

Tommy Reece, paniğe kapılarak hemen silahını ateşledi. Ancak, düşmanları vurmak yerine mermileri havada rastgele dağılmıştı.

Ryan:
(bağırarak)
“Siktir Reece! Hedef almayı öğren, yoksa lanet olası silahı götüne sokarım !”

Daniel, hızla aracı terk etti ve yere çömeldi. Silahını doğrultup bir hedef belirledi. Düşman ateşi, çevreden yoğun bir şekilde geliyordu. RPG’lerden biri, ekibin ikinci aracına çarptı ve dev bir patlamaya neden oldu.

Hill:
(kontrolsüzce bağırarak)
“Araç vuruldu! İçindekiler ses verin lanet olsun sikerler, olamaz!”

Daniel, patlamanın olduğu yöne baktı. Dumanlar arasından bir asker, yanan araçtan sürünerek dışarı çıkmaya çalışıyordu.

Daniel:
“Fletcher, beni koru ! Hill, Reece! Aracın yanındaki düşmanı vurun!”

11:28

Telsizden, Teğmen Sanders’ın soğuk sesi duyuldu.
“Cooper! Pozisyonunu terk etme! Bu bir emir. Düşmanla açık temasa geçmek yerine savunma pozisyonunda kal!”

Ancak Daniel, yanan aracın içinden bir başka arkadaşını çıkarma şansı gördü. Gözleri o anda tamamen tehlikeye odaklanmıştı. Düşman ateşi yoğunlaşırken, bir karar vermek zorundaydı.

Daniel:
(kendi kendine mırıldanarak)
“Sikeyim emirleri.”

Daniel, dumanların arasına koştu. RPG ateşi hâlâ üzerlerine doğru yağıyordu. Arkadaşı, ağır yaralanmış şekilde yere düşmüştü. Daniel, düşmana arkasını dönerken arkadaşını omzuna attı ve hızla güvenli bir yere taşımaya başladı.

Tam o anda, Tommy Reece’in pozisyonunda bir RPG daha patladı. Reece’in bağırışı bir anda kesildi. Daniel, sesin geldiği yöne döndüğünde, arkadaşının olduğu yerden yalnızca duman yükseldiğini gördü.

Ryan:
(bağırarak)
“Hayır! Lanet olsun, Reece öldü mü?!”

Daniel:
(kısık ama kararlı bir sesle)
“Ölmeyenleri yaşatmaya odaklan, Fletcher. Şimdi çeneni kapat ve ateşe devam et!”

Daniel, yaralı arkadaşını güvenli bir noktaya bıraktığında, gözleri hâlâ Reece’in olduğu noktaya kilitlenmişti. İçinde bir boşluk hissi, yerini öfkeye bıraktı.

12:15

Savaş sona erdiğinde, ekip çok kayıp vermişti. Tommy Reece’in cesedi asla bulunamadı, sadece parçaları vardı. Üsse döndüklerinde, Daniel’ın içindeki öfke ve suçluluk duygusu, Teğmen Sanders ile karşılaştığında doruğa ulaştı.

Sanders:
“Emirleri çiğnedin, Cooper. Bunun bir bedeli olacak.”

Daniel:
(kontrolünü kaybederek bağırdı)
“Emirlerinize uysaydım, hepimizi mezara gömerdiniz! İnsanların hayatı sizin lanet olası haritanızdan daha değerli!”

Teğmen Sanders:
(öfkeli bakışlar ile)
“Senin birinci vazifen beni dinl..”

Çenesine yediği yumruk ile sözü yarıda kesilir. Etraftaki askerler Daniel’ı zapt eder…

Bu hareket, Daniel’ın askeri kariyerinin sonunu getirdi.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler