40 yaşında evli biseksüel erkeğim. Eşcinsel ilişkilerimde pasif ağırlıklı olmakla birlikte genellikle tercihim maskülen erkekler değil, kendim gibi dişi duyguları daha yoğun bakımlı kibar erkekler ilgimi çekiyor. Belki de yaşadıklarımın etkisi beni yönlendirmiştir kimbilir. İnsanların zevklerini tartışmam. Birçok insan tanıdım herkesin beklentisi değişik. Eleştirme hakkına sahip değilim veya değiliz diyeyim. Evlenmeye bilirdim. Eşimi tanımasaydım evlenmezdim de. Liseye geçtiğim yıl ailem oturduğumuz turistik ilçeden İzmir’e teyzemin yanına göndermişlerdi. Liseyi burada okuyacaktım. İzmir’in eğitim kalitesi cezbediciydi. Teyzem annemin en ufak ve en çılgın kardeşi. Aileyle arası pek iyi değil ama herkes onun çok geniş bir çevresi olduğu hakkında hemfikirdi. Hem annem hem babam onun bu dobra açık sözlü çılgın hallerini seviyorlardı. Babam ona ‘Kızım’ diye hitap ederdi. Teyzem de babamı çok sever sayardı. Ben de teyzemi çok severdim,bana karşı çok sevgi dolu çok samimiydi. Boyum 170 kilom 80. Beyaz tenli siyah saçlı kara göz kara kaş uzun kirpikli gamzeli bence yakışıklı teyzeme göre erkek güzeli bir tiptim. Teyzem 150 boy 60 kg sarışın dalgalı saçları kısa kesilmiş çok güzel ve çekici bir kadın olmasına rağmen erkeklerle arasında adeta bir duvar vardı. İhtiyaçlı olmamasına rağmen çalışıyordu. İki bakıma ihtiyaçlı yaşlısı vardı. Haftasonları ekstrem bir durum olmadıkça çalışmıyor o zamanları birlikte değerlendiriyorduk. Birlikte alışverişe çıkıyor bazen bir birahane bazen arkadaş toplantıları ile biz dahil birçok kişinin evinde zaman geçiriyorduk. Okul henüz başlamamıştı ben de boş vakitlerde İzmir’i tanımaya çalışıyordum. Aynı binada oturduğumuz Mehmet ile yaşıttık. Öğlene doğru uğrar birlikte dışarı çıkardık. Mehmet minyon tipli çok güzel yüzlü gözlerinin içi gülen samimi sıcak kanlı bir gençti. Anne babası ayrı o annesiyle kalıyor arada birlikte babasına uğruyorduk. Üniversite muhiti olduğu için ikinci el eşya alıp satıyordu. Bazen kebap ısmarlar bazen börek, Mehmet harçlığını alır oradan doğruca İzmir’e inerdik. İzmir’i böylesine gezmek bize çok özgürce geliyordu. Lisede ben kollej, Mehmet Ticaret lisesinde başladık. İkimiz birlikte ders çalıştık sınıflarımızı başarıyla geçtik. Aileler için gurur verici olmanın yanı sıra güvenleri de artmıştı. Her ne kadar çok sıkı arkadaş olsak da birbirimize açılamadığımız sırlarımız vardı. O yaz tatili birbirimizi daha iyi tanıma ve anlama dönemi oldu. Normalde ailemle geçireceğim bir yaz dönemiydi ama hem teyzem hem Aynur teyze birlikte bir tatil ayarlamışlardı. Ahmetbwyli tarafında bir sayfiye bölgesinde yazlık tutmuşlar,15 günlük ama beğenirsek bir hafta daha ilave etme hakkımız varmış. Arkamız dağ ve Orman önümüz deniz,evler denize ve birbirlerine paralel,deniz kenarında gazino diyorlar ama sabah kahvaltı akşam yemeklerinin yendiği yer. Boş vakitlerde tavla,okey, domino, konken gibi oyunlar oynanıyor. Yaz aşkları yaşanıyor, bazıları kenar kuytuya kaçıyor bazıları el ele denize giriyor. Mehmet ile gençlerin gruplarına sokulmayı denedik ama dışlandık demiyeyim de ilgi çekmedik sanırım ilk üç gün çok sıkıcı geçmişti. Üçüncü günün akşamı bir süre sahilde ateş yakıp çevresinde toplanan bizden büyüklerin yanına takıldık. Gitar elden ele geziyor bilenler hünerlerini gösteriyorlardı. Oldukça eğlenceliydi. Kalabalık artıyor daha sıkışarak oturuyorken birisi bira uzattı aldım, baktım Mehmet’in de elinde bira var, arkamdan birisi birasını uzattı çarpıştırdık ama kim olduğunu görememiştim. Mehmet’in arkasındaki kişi de şişesini uzatmıştı onu gördüm. Saçları arkaya taralı çok sempatik 50 yaşlarında bir amca. Hiç zararlı gözükmüyordu. Mehmet de benim arkamdaki adamı görmüştü. Mehmet onların düzgün insanlara benzediğini söyledi. O günlerde kaçırılan çocuklar gündemdeydi. Ben de güvenmiştim nedense. Sanırım beş bira falan içmiştik. Arkamda oturan kulağıma ‘Denize girsek mi acaba’ diye fısıldadı. Nefesinin yanağıma boynuma değmesi içimi bir tuhaf yapmıştı. Gözüm Mehmet’e takıldı şaşırdım, adeta iki sevgili gibi el eleydiler. Kimselerin dikkatini çekmeden adam onu elinden tutup götürüyordu. ‘Olur gidelim hadi’ dedim yerimden kalkarken önümün sertleşmiş olduğunu farkettim. Kısa mavi pantolonum vardı. Henüz onu tam görememiştim. Kalabalığın arasından çıkarken elimi tuttu itiraz etmedim. Boşluğa çıkınca baktım neredeyse aynı boydaydık. O da benim gibi biraz kiloluydu. Saçlarının önü açık bebeksi yüzlü çok samimi bakışlı. Mayo giyip geleceğimi söyledim ‘Boşver şu kayaların oradan gireriz kimse oraya gelmiyor’ dedi. O tarafa bakınca Mehmet’i gittiği adamla gördüm. Kayaların arasına girip gözden kayboldular. Kayalara yaklaşınca tel örgü çit yolun bittiğini söyledi ama adını sonradan öğrendiğim Fikret üç dört ağaç kütüğünden yapma bir çit kapısını açtı ‘Hadi gel’ dedi ben geçince kapıyı kapattı önden yürüyerek yol gösterdi, kayaların arasına girdik. Mağara gibiydi ama tepedeki boşluktan giren ay ışığı adeta lamba gibi güzel aydınlatıyordu. Mehmet arkadaşı ile mağaranın havuzunda birbirlerine çok yakın birşeyler yapıyorlardı, yüzleri birbirine dönüktü. Fikret anadan doğma kendini suya bıraktı ‘Gelsene’ dedi. Sesi yankılanmıştı. Ben de kısa pantolonumu külodumla birlikte sıyırdım suya girdim. Dizlerime bile gelmiyordu Fikret sırt üstü yatmıştı. Önündeki sertliği dimdikti yanına gelince dizleri üzerinde durup benim ufaklığı dudaklarının arasına aldı emdi, içim titredi kel kafasını okşadım. İki eliyle kalçalarımı sıkıyor sol elinin işaret parmağı çukuruma küçük baskılar yapıyordu. Müthiş zevk alıyordum, parmağının bir kısmı girmişti ve canım yanmamıştı ve daha da girsin istiyordum elimde olmadan boşaldım, o an ‘Geliyorum’ diye de uyardım ama bırakmadı emmeye ve parmağını içime itmeye devam etti. Menilerimi yaladı yuttu deniz suyu ile yüzünü yıkadı, yüzünde mutluluk gülücükleriyle ‘Harikaydı çok güzel oldu’ dedi. ‘Sen boşalmadın ama’ dedim beni yanına çekerek ‘Acelem yok sen gençsin’ dedi. Biraz daha kıyıya yaklaştık sarmaş dolaş suda birbirimize sürtündük. Mehmet arkadaşı ile diğer uçtaydı, el salladım onlar da el salladı. Fikret Mehmet ile yaramazlık yapıp yapmadığımı sordu, hiç yapmamıştık. Daha da açığı ilk defa böyle bir deneyim yaşıyorduk. Fikret ‘Of süper, bakiresiniz yani’ dedi bakireydik. Fikret bir anda dudaklarımı emmeye başladı. Oh kendimden geçmiştim adeta ‘Çok dişisin’ dedi üzerime doğru çıktı göz gözeydik bacaklarımı omuzlarına koydu sertliği çukuruma bir anda girdi. Hiç canım yanmamıştı. Aleti hiçte büyük değildi. Ona ‘Kocacım’ dememi istedi defalarca ona ‘Kocacım’ dedim o da ‘Aşkım canım sevgilim güzel karıcım’ diyordu ve bu cümleler çok hoşuma gidiyordu. İçime boşaldı ben elimi bile sürmeden orgazm olmuş ve boşalmıştım, bu duruma çok şaşırmıştım. Denizde temizlendik kıyıya uzandık Mehmet ve arkadaşı ellerinde poşetlerle geldiler poşetlerde ki şangırtılardan bira şişeleri olduğunu anlamıştım şaşırdım Mehmet bir kaya arkasını işaret ederek orada bir sandal olduğunu deponun o olduğunu söyledi. İkisi de bizim gibi çırılçıplaktılar. Diğer kişi Servet ile tanıştım. Fikret ve Servet kardeşlerdi ve bulunduğumuz yer dahil 480 dönüm yerin sahibiydiler. Kaldığımız kamp yerini 10 yıl süre ile kiraya vermişler. İzmir’de muhteşem çatı dubleks bir evde oturuyorlardı. Senede 6 ay Türkiye 6 ay İtalya ve Danimarka’da kalıyorlardı. Ailemden söz ettim. Hiç bir maddi sıkıntımız yoktu. Fikret ‘Biliyorum sevgilim’ diyerek yanağımdan makas aldı. Buradaki tatilinizi de biz ayarladık’dedi şaşırdım. Kumsala kendini sırt üstü bırakıp ‘Herşeyi yaşayatak öğrenmene yardımcı olacağım aşkım’ dedi, Mehmet merakla dinliyordu. Mehmet’in gözleri içine bakarak Servet’i işaret ettim ‘Karısı oldun mu’ diye sordum Mehmet cilveyle Servet’e sokulup şımarıkça ‘Eveeet’ dedi Servet onu kolları arasına alıp dudaklarını emdi. Mehmet onun yarı kalkık aletini avucunda eziyordu. Kalkmadan boşaldı dersem doğru olur, yinede mutluydular. Fikret herkesin kaldığı yere dönmesini Mehmet ile birlikte benim gitmemi iki gün sonra ilçe merkezinde adını verdiği pansiyonda buluşmamızı söyledi. Aynur teyze ve teyzemi nasıl atlatacaktık? Merak etmememizi söyledi. ‘Siz söyleyin onlar izin verecek’dedi. Bana çok ilginç gelmişti. Gerçekten de o gün izin almamız hiç zor olmadı. Üstelik kampa uğrayan dolmuşları beklememiş teyzemin özellikle bindirdiği taksi ile adrese gitmiştik. Teyzemin yüzündeki muzip gülümseme aklımdaydı. Devam edeceğim
İlgili Hikayeler
Bütün Hayatım – 17. Bölüm
This is post 17 of 23 in the series “Bütün…
Bütün Hayatım – 16. Bölüm
This is post 16 of 23 in the series “Bütün…
Kocamın Performansı Düştü Üvey Oğluma Sardım
Adım Sevim, 32 yaşında, evli, kendi çocuğu olmayan, ama sikişmeyi…
Hikaye Ara
En Son Hikayeler
Kategoriler
- Aile içi Hikayeler
- Aldatma Hikayeleri
- Arkadaş Hikayeleri
- BDSM Hikayeleri
- Bisexüel Hikayeler
- Cuckold Hikayeler
- Duyurular
- En Çok Okunan Hikayeler
- Ender Hikayeler
- Eşcinsel Hikayeler
- Gay Hikayeleri
- Grup Hikayeleri
- İşyeri Hikayeleri
- Kısa Hikayeler
- Komşu Hikayeleri
- Kuzen Hikayeleri
- Lezbiyen Hikayeleri
- Olgun Hikayeleri
- Tarih Hikayeleri
- Travesti Hikayeleri
- Türbanlı Sex Hikayeleri
- Videolar
- Yenge Hikayeleri
- Yetişkin Hikayeleri
- Yetişkin Hikayeleri Özel
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.