Ben Okan! ( Bölüm 2 )

Bu mutluluk ve heycan ile o bir hafta sanki bana 3 yıl gibi geçmişti. Neyse ki sonunda İzmir’e gitmek için yola çıkıcaktık. Sabah uyandık ve kahvaltı için mutfakta buluşmuştuk. O gün için içimde ayrı bir huzur vardı sanki. Daha gitmeden bana bu kadar iyi geldiyse orda kim bilir ne kadar mutlu ve huzurlu olucaktım. Artık bekaretimi üstümden atmak istiyordum. Nerdeyse 20 yaşına gelmiş ve dışardan bu kadar alımlı gözüken bir erkeğe göre normal bir durum değildi bunun ben de farkındaydım. Sabah ereksiyonum yıllardır bitmeyen bir kabus gibiydi benim için. Zaten sosyal hayatta saklamaya çalıştığım penisim sabahları dinazor gibi uyanıyordu. Benim için alarm niteliği taşıyordu artık. Her sabaha 8.30 9.00 arası ereksiyon ağrısı ile uyanırdım. Artık gizlemekten ve onu düşünmekten yorulmuştum çünkü kalkık olmayan hali bile şortlarımdan eşofmanlarımdan belli olurdu. Mutfağa girip anneme günaydın dedikten sonra masada Duru’nun olmadığını fark edip odasına doğru yöneldim. Kapıdan kahvaltının hazır olduğunu seslenmeme rağmen uyanmadığı için odasına girmeye karar verdim. Odaya girdiğimde böyle bir manzara ile karşılaşacağımı tahmin etmemiştim. Havanın sıcaklığı ile Duru üstündeki pikeyi gece atmış ve altında sadece bir tanga üstünde de penye uzun bi tshirt vardı. Sol dizini karnına kadar çekmiş yatarken tshirti açılmış bembeyaz kalçası karşımda duruyordu. Aslında yaşına göre fena fiziği yoktu ama annem ve Esra gibi dolgun değildi fakat onun da ayrı bir aurası vardı. Çünkü Duru’nun incecik bir bele ve kusursuz pürüzsüzlükte bir teni vardı. Benim penisimi sakladığım gibi o da vücudunu genelde saklardı. Okula veya dışarı çıkarken sürekli bol kıyafetler giyer çapulcu gibi gezerdi.Tatile çıktığımız zamanlarda bir kaç kere bikini ile gördüğümden ben vücuduna aşinaydım. Bembeyaz teni kumsalda güneş gibi parlardı her zaman. Annem Duru’yu her zaman gençliğine benzetir bu konuda ona hep takılırdı. Çünkü Duru bu durumdan hiç memnun değildi hiçbir şeyden memnun olmadığı gibi. Sürekli anneme kızar konuyu kapatmasını söylerdi. Uzun zamandır Duru’yu yarı çıplak görmediğim için bazı değişiklikler olmuştu tabi. Ama vücudunun diriliği hiçbir zaman değişmedi. Göğüsleri ve kalçaları ne kadar büyürse büyüsün aynı bir demir gibi semsert yerinde duruyorlardı. Neyse ben bu şaşkınlığı yaşarken yavaşça ona doğru yaklaştım ve güzel bir ses tonu ile;

– Ben: “ Hadi abicim kalk, annem kahvaltı hazırlamış. Yemekten sonra hazırlanıp çıkıcaz biz İzmir’e gidicez ya.
– Duru: “ Ne abisi amk! Aramızda 2 yaş var sabah sabah sinirlendirme beni. Kaç kere söylicem odama girmeyin diye size ! Yeter ya yatakta bile huzur yok şu evde ! Geç mutfağa geliyorum az sonraa !”
– Ben: “ Tamam be tamam ne bu agresiflik sabah sabah. Bi abilik yapalım dedik. Bugün son günüm bu evde zaten ben gidince huzur da gelir mutlulukta sana.” Bunu dedikten sonra Duru yatakta dikelim dizlerini karnına doğru çekti. İlk defa Duru’yu böyle duygusal görmüştüm. Utanmasa ağlicaktı yani. Kısacık saçları gözlerinin önüne gelmiş arasından bana bakıyordu. Bir anda yataktan hamle yaparak bana sarılmaya çalıştı fakat benim sabah ereksiyonumu hesap etmemiş olcak ki kolları boynumla buluşurken sikim göbeğime baskı yapmıştı. Bu durumun 3 saniye sürmesinden Duru’nun sikimi fark ettiğini anladım ve bir anda geri kendini yatağa attı.
– Duru: “ Şu sikini her sabah gözümüze sokmasan olmaz değil mi? Hayır neden boxer giymez bir insan anlamıyorum ya! Şurda 2 dk duygusallaştım onun da ağzına sıçtın saol yani Okan! Tamam geç mutfağa geliyorum ben de!” Duru’dan günlük azarımı da işittiğime göre gerçekten mutfağa geçme zamanım gelmişti. Kahvaltı için masaya oturduktan sonra Duru da çok geçmeden geldi. Yemeğimizi yerden masadaki suskunluğu bozan annem oldu;

– Annem: “ Bak Duru abini İzmir’e bırakıcam yarın geri dönücem. İşten de izin alamadım zaten sakın evi dağıtayım birini çağırayım falan deme! Dönününce zaten çok yorgun olucam büyük ihtimalle taşınma vs. bir de eve gelip senle uğraşmayım tamam mı kızım.”
– Duru: “ Birincisi şu ezik için abin diyip durma! İkincisi geçen ay ben 18 yaşıma girdim çocuk değilim artık! Sizdeki bu kontrol manyaklığı ne yaaa! Salın artık beni ikiniz de hayatınıza bakın. Okan bey zaten İzmir’e taşınıyor sen de işinle meşgul ol benle uğraşma!”
– Annem: “ Kızım nasıl konuşuyorsun sen ya az sesini alçalt karşında annen var. Ne oldu bozuldun mu Okan’nın gitmesine?”
– Ben: “ Ne bozulması utanmasa ağlicaktı anne ahahahaha sabah uyandırdığımda sarıldı hatta bana.”
– Annem: “ Ne diyorsunnnn ahahahahah”
– Duru: “ Offf uğraşamam ikinizle de ben duşa giriyorum. Siz de çıkıcaksanız çıkın oyalanmayın evde.” diyip banyoya doğru yol aldı.

Kahvaltıyı bitirmiş ortalığı toparlamıştık. Kıyafetlerimi ve eşyalarımı toplarlarıktan sonra bavulları koridora çıkardım. O sırada odasından Duru da çıkıp yanıma geldi. Saçları duştan yeni çıktığı için ıslanmış, üstüne de alışık olmadığım dar bi crop ve penye kısa bir şort giymişti. Aslında saçlarının kısa olması yüzünün güzelliğini öne çıkarıyordu. Demikli bir suratı, düzgün bir burnu ve yemyeşil gözleri vardı. Bana doğru yaklaşırken içinden sütyen giymediğini ve meme ucunda bir farklılık olduğunu hissettim. Bunlar ne diye sorduğumda piercing diye cevap verdi. Duru’nun son bir kaç ayda bu denli değişmesine anlam veremiyordum. Yıllardır rahat ve geniş büyümüş bi kıza göre aslında çok da birşeu sayılmazdı ama benim 18 yıldır tanıdığım Duru için büyük değişimlerdi bunlar. Bu sırada annem odasından çıktı ve yanımıza geldi. İşte o an Duru da ben de annemizi ilk defa iş kıyafetleri dışında özenli giyinmiş görmüştük. 38 yaşında bir kadına göre gayet genç ve güzel duruyordu annem ve o an nedense gurur duymuştum onun adına. 12 yıllık evlilikten terk edilmemiş sanki 2 çocuk büyütmemiş gibi güzel ve hayat dolu bir kadındı çünkü. Altına giydiği mini kot etek ve üstündeki beyaz crop ile resmen 25 li yaşlarına geri dönmüştü. Memleketi İzmir’e gitmenin mutluluğunu o da içinde taşıyordu demek ki. Duru ile son bir defa vedalaşıp yola çıktık. Yol boyu annemin bacaklarına bakmamak için kendini çok zor tutsam da gözüm illa ki gidiyordu. Sulu ve bembeyaz duran bacakları kot eteğin içinde harika duruyordu. Bunun üstüne altıma boxersız basketbol şortu giydiğin için pişman oldum açıkcası. Araba kullanırken eteğinin yukarı kayması ve dışardan vuran güneşin dolgun bacaklarını ışıl ışıl parlatmasından kaynaklı sikim şortumun içinde hareketlenmeye başlamıştı bile. Klimadan vuran soğuk hava yavaş yavaş şortumun içine dolup taşşaklarımın ve sikimin rahatlamasına ve hava almasına yardımcı oluyordu. Eminim bu durum annem için de geçerliydi çünkü hava gerçekten çok sıcaktı ve güneş arabanın içine çok fena giriyordu. Soğuk hava eteğin içinden annemin bacaklarını rahatlattığına emindim. Ben yol boyu bunları düşünürken annemin müziğin sesini kısıp benle konuşmaya başlaması ile kendime geldim;

– Annem; “ Okan sana birşey sorucam ama yanlış anlama sakın. Uzun zamandır konuşmak istiyordum fakat cesaret edemedim.”
– Ben: “ Sor anne, ne oldu ?”
– Annem: “ Okan neden boxer giyinmiyorsun ? Yani zorunda değilsin tabi bu senin vücudun ama son zamanlarda çok arttı bu olay ve merak ediyorum sendeki bu değişimi” açıkcası annemden böyle bir soru gelmesini düşünmemiştim ve o an utancımdan yerin dibine girdim. Annemle aram ne kadar iyi olsa da bu tarz konularda hiç konuşmazdık.
– Ben: “ Aslında bir çok sebebi var ama asıl sebep sıkıldım artık bunaldım erkekliğimi gizlemekten. Ergenliğim boyunca okulda olsun dershanede olsun sporda olsun hep saklama k zorunda hissettim kendimi. Galiba baba figürü de olmayınca yanımda bu konuda nasıl davranmam gerektiğini bilemedim.”
– Annem: “ Evet haklısın fakat bunu saklaman gerektiğini neden düşündün ki zaten” derken bir eli direksiyonda bir eli sikimi işaret ediyordu.
– Ben: “ Anne tamam kapatalım konuyu gerçekten kendimi rahat hissetmiyorum senle bunu konuşurken.”
– Annem: “ Oğlum utanılcak birşey yok ki. Ben senin annenim ve neden saklama gereksinimi duyuyorsun onu anlamaya çalışıyorum. Olay saklamak veya rahat etmek için mi ? Sonuçta senin gibi bütün erkeklerde var yani. Kimse özel olarak saklamaya ihtiyaç duymuyordur. Erkekliğinden rahatsız mı oluyorsun yoksa ?”
– Ben: “ Ya anneee saçmalama. Öyle şey olur mu ? Erkekliğimden rahatsız falan olduğum yok da sadece ne biliyim çevremdeki insanlara göre daha iri yarı yani anlasana.”
– Annem: “ Bunca yıl bunun için miydi saklamaya çalışman ?” diyerek güneş gözlüğü çıkarıp daha net bakmak istercesine gözünü devirmişti.
– Ben: “ Bu yaşıma kadar ne yapmam gerektiğini çözemedim işte. Şuanda da sıkıldım, rahat etmek isityorum kimsenin düşüncesini umursamıyorum.”
– Annem: “ İyi peki madem, ama Esra ablanın yanında dikkatli ol bak kız rahatsız olmasın.”
– Ben: “ Ben rahatsız oluncak birşey taşımıyorum üstümde anne, bu benim bir organım. Tamam daha dikkatli olurum fakat sırf Esra abla var diye de eski halime de dönemem anla beni.”
– Annem: “ Tamam tamam anladım da o da genç kız işte. Sen yine de dikkatli ol. Hem üniversite başlayınca benim yakışıklı olum sevgili de yapar artık. Onu daha da rahatlatmış olursun.” diyerek tekrar sikimi işaret etmesi gerçekten utandırmıştı beni. Neyse ki müziğin sesini tekrar açıp yola odaklanmaya başlamıştı annem.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir