Melda şeytanı beni uzaktan iliklerime kadar kuruttuğu için ufak bir öğlen uykusu çekip yatmıştım. Telefonumu aldım ve bir cevapsız arama gördüm. Arayan Nurhayat ablaydı, aslında insanların içinde Serap’ı döllememden bahsettiği için ona sinirliydim. Yaptığı şey çok iyi sonuçlanarak Melda’nın şovu ile bitmiş olsa da o bunu düşünerek yapmamıştı ve Melda’nın görüntülü aramada amını parmaklayarak yaptığı gösteriden de haberi yoktu.
Bozuk atmak en iyisiydi.
Aramasına geri dönmemeyi düşünüyordum, kafamı dağıtmak için instagram’a girince Nurhayat’ın attığı bir foto gördüm. Geniş bir salonda öğrencilere kürsüden konuşma yaparken çekilmiş bir foto yüklemişti, foto izmir’de taglenmişti. Gene göz dolduran desenli bir mini etek ve gömlek kombini giymiş, artık kalçasını yukarı kaldırmak için giydiğinden emin olduğum uzun topuklularını ihmal etmemişti.
Erdal abiyi aradım. Onlara sinirliydim ama Serap’ı da boş geçmek istemiyordum. Fakat Erdal abiyi mahçup etmek istiyordum.
M: abi selam nasılsın
E: Ooooo Mertcim, iyiyim asıl sen nasılsın.
M: Ben de iyiyim, Nurhayat abla Ankarada değil galiba?
E: Evet ya acil gitti, napacağız ben de onu düşünüyordum. Dün için de kusura bakma lütfen, çok sarhoş oldu Nurhayat.
M: Biraz bozuldum açıkçası, ama sen de kusura bakma lütfen. Ben de şakalarımla fazla mı samimi oldum Nurhayat abla ile acaba?
E: Yok canım güldük eğlendik. Ne var bunda.
M: Alkolün etkisi ile karşıda Melda, yanımda Nurhayat abla gözlerime birazda elime koluma hakim olamadım doğrusu. Vicdanımı rahatlatmak istiyorum.
E: Öyle mi hiç dikkat etmedim Mertçim, göz bu ya insan nereye bakacağını bilemiyor bazen. Melda’da hiç bilmez oturmasını kalkmasını amaaan boş ver ama Nurhayat bize kapatmıştı görüntüyü zaten, artık ne gördün bilmiyorum. Hehehe
M: Kırmızı bir de çok dikkat çekici bir renk Erdal abi, anlaşıyına sığınıyorum.
E: Kırmızı neydi anlamadım Mertçim ya
M: Pardon pardon yok bir şey
E: Söyle ya anlamadım ne kırmızısı, haaaaa, ulan hergele Nurhayatın kilodunu diyorsun ha? Hehehe, nasıl hatırlıyorsun vallahi ben unutmuşum.
Sürekli şakaya vuruyordu ama hiç rahatsız olmuyordu konuşmalardan, Erdal abi de bu yolun yolcusuydu demek.
M: E ben yanında oturduğumdan baya bir netti, Nurhayat ablayı hiç öyle rahat görmemiştim, onun da etkisi ile kendime pek hakim olamadım, bir de arada beni öpmesi tüm direncimi kırdı.
E: Erkek adamsın, Nurhayat kapatmıyorsa kıçını başını sanane? Meral ile ikisinin namussuzluğu Mertçim.
M: Erdal abi süpersin, hiç kıskanmıyorsun Nurhayat ablayı sanırım
E: Olur mu öyle şey? Kıskanıyorum, çok kıskanıyorum hem de, senin ona bakman, benim bir şey yapamamam, Nurhayat’ın beni hiç dinlememesi. Bunların hepsi beni çileden çıkartıyor Mertçim, her akşam kafamı yastığa koyduğumda sen Serap’ı döllerken Nurhayat’ın seni izlediğini düşünüp kendime kızıyorum. Bu olayların devam etmesini istiyor olmama kızıyorum.
Erdal abi açılıyordu
M: Evet Erdal abi seni aşağılıyor bu durum, yapmaman gereken bir fedakarlık belki de ahmaklı bu. Ben senin gibi olamam, bir adamın başka bir kadını sikmesini eşime izletemem. O an elini karımın kalçasına atıp bir süre okşamasını, karımın buna kısa süreli de olsa izin vermesini kaldıramam. Başkası için kaşarların giyeceği kısalıkta bir etek giyip benim ve dostlarımın yanında sadece ona gösterecek şekilde oturmasını hazmedemem.
E: Mertçim… Nurhayatın kalçasını… İzin mi verdi… Ben neler yapıyorum
M: Bunlara katlanmaya mecbursun, sen böyle birisin Erdal abi. Güçsüzsün.
E: Mert.. kapatmam lazım…
M: Akşam gelip Serap’ı sikeceğimi biliyorsun, bu işi ayarla, evinde kadınları kullanmaya devam edeceğim. Karşı koyacak gücün yok. Hayır diyecek erkekliğin yok.
E: Mert… lütfen.
M: Serap’a Nurhayat’ın dün giydiği kıyafetleri ver ve Mert bunları giymeni istiyor de.
E: Ama.. Olmaz, yapma, ya Nurhayat duyarsa
M: Serap’a o kıyafetleri vermezsen akşam sen giyersin eteği. Anladın mı
E: Tamam, anladım. Nasıl istersen
Telefonu kapattım. Erdal abi de kendini açık etmişti artık. Demir ve Erdal abinin çocukluktan beri iyi anlaşmalarına şaşırmadım. Kendimin de giderek kontrolden çıktığımı fark ettim.
