Başkalarının Kadınları – 10

Nurhayat’ın bana resim göndermesi üzerinden bir kaç gün geçmişti, hala izmirden dönmemişti. Günler önce Erdal abiye Haldun’u şehir dışında arsa bakmaya göndermesini söylemiştim, Serap ile birlikte olurken problem çıkmasını istemiyordum. Günlerdir her gün gidiyor ve Serap’ı kendi evinde kocasının yatağında sikiyordum, ona karşı hala şefkatli davranıyordum. Erdal ile ise çok uğraşmıyordum, Nurhayat yokken bir anlam ifade etmiyordu,

Nurhayat dönmeden önceki son gün Bahar evime gelecekti, günlerce ona cevap vermemiştim ama sonunda direncimi kırmıştı. Akşam 8’de bana gelirse görüşebileceğimizi söyledim telefonda. Onu görmeden önce Serap’la sevişmek bana çok iyi gelebilirdi.

Öğlen arayıp Serap’tan bana gelmesini istedim. Bir-İki saate geleceğini söyledi. Biraz işim vardı, oturup çalışmaya başladım, ne kadar çalıştım bilmiyorum, telefonda iş ile ilgili bir şey ararken Melda’nın videosunu gördüm. O an ilk kez Video’yu hiç izlemediğimi fark ettim, sanırım canlısını yaşadığım için aklıma gelmemişti. Açıp video’yu biraz izledim, o anları hatırlamak, Meldanın biçimsiz koca götünü incecik beli altında tekrar görmek hoşuma gitti, ardından Melda’nın diğer 2 fotosuna baktım, Nurhayat’ın memeleri açık fotosuna geçtim. Instagramda aynı kıyafetlerle bir kaç fotosunu yüklemişti, dekolteli fotolardı ama modern bir kadın görünümü veriyordu, onları açtım, sonra tekrar memeleri ve kilodunu açtığı fotoya döndüm, birinde hanımefendi, diğerinde seks objesi. Elime aletimi almış çoktan işe koyulmuştum ama biraz daha ileri gitmek istiyordum. Telefon rehberine girdim, Erdal’ı buldum ve Nurhayat’ın instagram fotosunu ona attım. Artık pek Erdal abi demiyordum. 4-5dk sonra cevap geldi.

E: Karım çok güzel bir kadın, beğendin mi?

M: Bayılıyorum karına, görmüş müydün bu fotoyu?

E: Evet Instagramını sık sık inceler yorumları okurum.

M: Peki bu fotoyu görmüş müydün?

E: Hangisi?

Nurhayat’ın memeleri açık fotosunu gönderdim. Bir süre cevap gelmedi.

E: O mu gönderdi

M: Sen göndermediğine göre kim gönderecek, heralde o gönderdi

E: İnanamıyorum Nurhayat’a nasıl yapar böyle bir şey

M: Rol kesmeyi bırak, Kocasını umursamadan bir foto gönderek kadına ne denir?

E: Mert saçmalama!

M: Neden, karın bana bu fotoyu gönderdiğine göre, söyle böyle birine ne denir?

E: Kaşar

M: Kaşar mı? Kaşar karına hafif kalır

E: Orospu denir, Orospu! Oldu mu? Mutlu musun? Orospu denir.

M: Senin neyin bu Orospu?

E: Mert yapma lütfen, çok utanıyorum, söyledim istediğini

M: Utanman lazım zaten, neyin bu kadın?

E: Karım, çocuklarımın annesi

M: Şimdi bana bu Orospunun bir videosunu gönder.

E: Nasıl nerden bulayım?

M: Erdal eğer söyledikleri mi yapmazsan sana ne yaparım demiştim?

E: Hayır, öyle bir şey olmaz, Mert, güzel kardeşim, sana ne oldu, bana neden böyle davranıyorsun

M: Çünkü sen zayıfsız Erdal, ne yaparım demiştim!

E: Etek giydiririm demiştin

E: Biraz bekle lütfen

Ben bir şey söylemeden video geldi, 2dk’lık bir videoydu, çok yüksek çözünürlük olmasından ötürü yüklenmesi biraz sürdü. Yüklenir yüklenmez açtım.

Nurhayat sırtını yatağın sırtlık kısmına dayamış, ayaklarını yatağa basmış şekilde bacaklarını kırmış yarı yatar şekilde oturuyordu. Bluzunu beline indirdiğinden önceden de gördüğüm sert memelerini bu kez videoda canlı izleyebiliyordum. Eteğini de yukarıya beline toplamıştı. İç çamaşırı yoktu, elinde metal renkli ufak bir vibratör tutuyordu. Vibratörü seri hareketlerle amına sokup sokup çıkartıyor, bir yandan da memesini okşuyordu, bileğini o kadar hızlı hareket ettiriyordu ki el hareketlerini takip edemiyordum, kendi amını resmen dağıtıyordu küçük vibratörü ile. Sesi açtım. “Offff amımmm, amımmm, siktirmem lazım ya, offfff”. Konuşma değildi bunlar, çığlık atıyordu. “Yetmiyorrr bu, ahhhh bana yarrak lazım Erdal, sikilmem lazım çok feci, içime boşalması lazımmmm, Serap benden fazla döl yiyor yaaaa, dayanamıyorum artık”. Serap’tan bahsettiğine göre yeni bir videoydu. Kafası yana dönük olduğundan bir şey izlediğini düşündüm, ne izlediğini göremiyordum, Erdal kamera ile yana doğru kayınca görüntüye duvardaki TV girdi. TV’de başka bir kadın daha kendini tatmin ediyor galiba diye anlamaya çalışırken Erdal’ın Kamera çekiminin canlı olarak ekrana yansıdığını fark ettim. Nurhayat kendi amını eliyle sikişini izliyordu, kendi memelerini okşamasını izliyordu. Kendini o kadar ağırdan satabilmesi, kendine güveni, başkalarına hiç önem vermeden istediğini alması kendine olan bu hayranlığından geliyordu kesinlikle, kadının masturbasyon malzemesi kendisiydi. “Ahhhhh, şu ekrandaki kadını sikecek erkek yok mu yaaa kahretsin, yok mu bir erkek, Erdal kahretsin geliyorum”.

E: Ben varım karıcım

M: Sen erkek misin be salak

E: Nurhayat!

M: 10cm sikin var, sus bozma bu anı, ahhh, amım çok iyi şu an, bak izle işte, izle benim bu halimi

Erdal için durum Nurhayat için olanın tam tersiydi, normalde bir kadının önümde masturbasyon yapmasını seve seve izlerdim, gözlerinin içine bakarak o anı onunla yaşamak harika bir şeydi. Buradaysa Nurhayat için odada bir Erkek yoktu resmen, kendi ile sevişiyor, orada olmayan erkeklere sesleniyordu. Videonun sonuna doğru Nurhayat kontrolünü kaybedip yatağa dümdüz serildi ve titreyerek boşaldı “Erdal senin allah belanı versin” dedi ve video sona erdi. Muhteşem bir kadın diye düşündüm.

Henüz boşalmamıştım, erdal bir sürü mesaj atmıştı, cevap vermedim, videoyu tekrar izleyecektim ki kapı çaldı, Serap olmalıydı, çalışma, cinsellik derken saatin kaç olduğunu hiç anlamamıştım. Kalktım kapıyı açtım. Serap karşımdaydı, bir kaç saat sonra Bahar gelir diye düşünüyordum, vaktimiz vardı.

Serap ilk kez süslenmişti, bembeyaz yanaklarına kırmızı allık sürmüş, saçlarını iki yandan sıkıca örgü yapmıştı. Üstünde ince bir mont vardı, altına ise onun için çok cüretkar bir mini etek ve siyah, ince kilotlu çorap giymişti.

E: Çok güzel olmuşsun

“Misafirliğe geldim sonuçta” diyerek gülümsedi, arkasına geçip montunu sırtından aldım, üstünde kolsuz bir bluz vardı, salona geçtik, omzundan öptüm. Ona karşı şefkatli olmama imkan yoktu, şu an inanılmaz güzel, doğal, abartısızdı ama ilk kez hazırlanmış ve güzel bacaklarını ince siyah bir çorapla ortaya çıkartarak dişil bir mesja vermişti. Az önce Nurhayat’ı izlemekten zaten dokunsan patlayacak haldeydim.

E: Serap bu gün pek yumuşak davranamayabilirim sana, problem olur mu?

S: Elimden geldiğince uyum sağlarım, canımı yakma yeter

“Merak etme” diyerek arkasından kalçasını avuçladım. Hafif irklidi çünkü hep çok sakin ve alıştırarak başlardık, amaç hep gebe kalması için döllemekti.

S: Bu gün keyif için mi yapacaksın

E: Evet, bu gün tadını çıkartmam gerek

S: Bu gün ne farklı

Bu gün bahar gelecekti, tüm libidom ölmeli ve tatmin olmalıydım, aynı zamanda boşalmamıştım ve çok azgın bir aygır gibiydim.

E: Fark eder mi?

“İçime boşalmayı ihmal etme” dedi ve omzundaki elimi öptü.

Kalçasını avuçladığım elimi daha aşağı indirdim ve önce ince çoraplı bacağını sıktım, gene irkilmişti, defalarca sikmeme rağmen hep çok yumuşak olduğum için ürkek kalmıştı. Elimi yukarı doğru kaldırdıkça eteğini yukarı sıyırıyordum.

S: Soyunayım mı?

İşin amacından çıkmasını istemiyordu fakat gelirken süslenmişti bir yandan da, onu yargılamadım. Kafasının karışık olması çok normaldi, ten tene değdikten sonra birisi ile mesafe koymak çok zordu. “Hayır, bu günü şimdiye kadar ki sabır ve şefkatimin karşılığı olarak düşün” dedim. Tekrar elimi öptü, o an ayaklarının ucuna kalkmış olduğunu fark ettim, gerginliktendi. Topuklarını yere bastı. Eteğini iyice yukarı sıyırıp tekrar kalçasına geldim, biraz geri çekilip siyah kilotlu çoraplı kalçasını izledim, içindeki siyah iç çamaşırı belli oluyordu. Kalçasını tekrar sıktım ve omzunu tekrar öptüm. Dönüp dudaklarını uzattı, öpüşmeye başladık. Dilimi çıkarttım, dudakları ile öpüşüyordu, dilim ile duraklarını yaladım. Kudurmak üzereydim, ben dilim ile tüm suratını yalıyordum ama o hala dudakları ile karşılık veriyordu.

Eteğinin altından kalçasını okşadığım elimle hafif acıtacak şekilde kalçasını sıktım. “Ayhhh” diyerek ağzını açtı, dilimi ağzından içeri soktum. Sonunda o da karşılık verdi ve deli gibi bir birimizin dilini yalamaya başladık, akan tükürüklerden çenelerimiz sırıl sıklam olmuştu. Ağzına vermeyi düşündüm ama kudurmuştum, boşalmaya çok yakındım. Koltuğa doğru döndürdüm ve sırtına elimi hızlıca basarak domalttım, hafif dengesini kaybederek domalabildi, dizlerini koltuğa koyamayacağı şekilde uzak tutuyordum, ayakta domalmıştı, “Mert lütfen yavaş” dedi. Tam sinirle cevap verecekken, “özür dilerim, devam et, dölle beni, sakın yavaşlama” dedi, kilotlu çorabını iç çamaşırı ile birlikte dizlerine indirdim, bembeyaz, biçimli, gencecik götü ortaya çıktı.

Amına yukarıdan tükürdüm, bana baktı, elleri ile koltuğun sırt kısmından tutunmaya çalışıyor, bacaklarını dik tutmaya uğraşıyordu. “Hadi sik artık” dedi, tekrar tükürdüm “amım çok ıslak gir, uğraşma” dedi, sikimi amına koyup sikmeye başladım. Doğrudan sert sikişe girişmiştim, amı gerçekten ıslanmıştı, belinden tutmuyordum, tırnaklarını kalçasına geçirmiş, götünün yağlarından tutuyordum. Ayakta duramıyor, ileri kayıyordu, koltuğun sırtılığına elleri ile zor erişebiliyordu, bir iki kez dizini koltuğa koyabilmek için hamle yaptı ama izin vermedim. Şu an ona biniyordum. “Bitirdin beni, ahhhhhhh, dağıldımm, düşücem Mert”, bacaklarından sıvılar aşağı inmeye başladı, amından aşağı sırılsıklam akıyordu, amının tüm kasları gevşemişti pozisyonun zorluğundan. Bacaklarını sola doğru çapraz hafif kırarak yana kaymaya başladı “boşalıyorum, boşalıyorum, ahhhh boşalıyorum Mert, Mert boşalıyorum, bacaklarım, tutamıyorum, bittim ohhh” artık ayakta kalacak dermanı kalmamıştı, ellerimi beline koyup götünün pozisyonunu düzelttim “teşekkürler, çok güzel, teşekkürler, teşekkür ederim sana, ahhh,boşaldım Mert, çok teşekkürler, bacaklarımmm hissetmiyorum” diye sayıklayarak tekrarlıyordu, içine patlayarak boşalmaya başladım. “Bittim, bacaklarım, ahhh, çok güzel” dedi ve kendini koltuğa attı. Doymamıştım.

Koltukta yarı yan şekilde yatıyordu, yanına yaklaşıp sikimi ağzına götürdüm. Önce sikime sonra yüzüme baktı, sikim beyaz sıvılarla kaplıydı, dibine doğru sıvılar iyice yoğunlaşıyordu. Hiç ağzına vermemiştim ama şu an doymamıştım da. “Al ağzına” dedim, bu gün benim günümdü, “Mert” dedi. “Ağzına al, iki kez döllemem lazım seni” dedim. Elini uzattı, sikim yarı inikti, eli ile ileri geri yapıp gözümün içine baktı. Eteği belinde katlanmış, külotlu çorabı ve iç çamaşırı dizine kadar inmişti. Makyajı yüzünde dağılmış, örgüleri gevşemişti. Göz makyajı kırmızı allıklarına akmıştı, dudaklarındaki ruju tüm ağzının etrafını yaladığımdan dağılmıştı. Büyük ihtimalle benim yüzümde de ruj lekeleri vardı. Dağılmış güzel yüzü ile sikimi ağzına almak için yaklaştı “Yaptığın her şey için teşekkür ederim, bu gün sana teşekkür etmeye geldim” dedi ve ağzına almaya başladı. Sikim hafif hafif kalkıyordu. Yanına oturdum ve yalatmaya devam ettim.

O an bir şey fark ettim, beline katlanmış eteğinin içinden etiketi gözüküyordu. Etikette Dior yazıyordu. Serap’ın Dior’dan bir etek almasına imkan yoktu. Sikimi yalarken “Kimin eteği bu” dedim, çok umursamadan ağzından sikimi çıkarttı ve “Nurhayat ablanın, benim böyle kısa eteğim yok” dedi, yarı kalkık sikim bir anda demir gibi oldu. Nurhayat gene bir şekilde karşıma çıkmıştı, haberi olduğunu sanmıyordum, gerçi görüntülü armada da öyle demiştim. Hiç istifini bozmadan sikimi ağzına alarak yalamaya devam etti, güzel rahatlıyordum. Bir ses çınladı. Kapı, kapı çalmıştı, Bahar 8’de gelecekti, saat en fazla 4 veya 5 olmalıydı, ancak oda biraz kararmıştı sanki, telefonu alıp saate baktım 7:45. İş, fotolar, Erdal, video, Serap derken saate hiç bakmamış, vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Şu an Bahar’ı içeri alamazdım, ya da alabilirdim ama Serap’ın toparlanması?

Bahardan çok Serap’ı kırmak istemediğimi fark ettim, onu böyle sikip başka bir kadını eve almak istemedim. Baharı kırmaktaysa problem yoktu benim için. “Kapıyı açmamıza gerek yok” yalamaya devam et dedim, telefondan sakin bir müzik açıp sesini kökledim. Serap yüzüme bakıp gülümsedi ve yalamaya devam etti. Serap’ı yanımdan kaldırdım ve önümde diz çöktürdüm. Tahmin ettiğim gibi Bahar’ın anahtarı hala duruyordu, dış kapının açılışını salon kapısından görüyordum. Serap önümde diz çökmüş sikimi yalıyordu, arkasında Bahar evin dış kapısından içeri giriyordu,. Salona doğru döndü ve götü açık, eteği beline toplanmış şekilde sikimi yalayan Serap’ı arkadan gördü. Elimle sessiz ol işrateri yaptım ve müziği telefondan kapattım. Serap tekrar yüzüme gülümsedi, “Yalamaya devam et” dedim. “Tamam ama boşalmadan önce içime gir, içime boşalman lazım” dedi. Bahar donmuş bizi izliyordu, yüzü düşmüştü, beklediği bu değildi ama onu tanıyordum, asla tepkisini göstermezdi, zaten ona hiç bir şey borçlu değildim. Kapıyı açmamıştım, anahtarı ile içeri girmeye hakkı yoktu. Baharın gözünün içine bakarak “Merak etme içine boşalacağım” dedim.

Bahar ne saklanıyor, ne ses çıkartıyordu, kapının önünden izliyordu.

“Serap gelmek üzereyim” diyerek omzundan tuttum, arkasını dönmemesi için önünde ayağa kalkarak arkasına geçtim.

E: Domal tekrar

S: Bacaklarımda hal kalmadı

E: Dizlerinin üstüne domal, başını koltuğa koy

Domalıp başını koltuğun sırtlığına yasladı, çok güzel itaat ediyordu. Kilodu ve çorabı hala dizlerinden aşağı inmemişti

S: Dölle beni, bitirdin bu gün

İçine girip sikmeye devam ettim, omzumun üzerinden arkaya baktım. Bahar bana bakıyordu, hareketsizdi, bitikti, kıpırdayamıyordu. İkinci kez sikişimi bir kadına izletiyordum. Serap farkında olmasa da o da ikinci kez bir kadına sikilişini izletiyordu.

E: İçine boşalıyorum Serap

S: Ahhhh umarım döllerin bene hamile bırakır canım Mertim

İçine boşalmaya başladım, Serap bağırıyordu, arkadan kapının çok hafifçe kapanma sesini duydum. Dönüp bakmama gerek yoktu. Bahar gitmişti, içimdeki sıkıntı da öyle “muhteşem bir gün dedim kendi kendime”.

Serap bu sefer yüz üstü koltuğa yığılmış, çıplak götü havaya kalkık bir şekilde yatıyordu. O an hayatımdaki en güzel anlara Serap’ı sikerek ulaşmaya başladığımı fark ettim, Nurhayat, Meral, Bahar’a verdiğim mesja. Serap gibi bir kadını sikmenin bu kadar güzel sonuçları olması hayatta hile yapmak gibi bir şeye dönüşmüştü.

Telefonum çalınca düşüncelerim dağıldı, Nurhayat abla arıyordu. Açtım.

N: Mertçimmm naber

M: İyiyim Nurhayat ablacım sen nasılsın

N: Nurhayat ablan kurban olsun sana, ablan seni yer yer hahaha, ablan yarın geliyor.

M: Özledim gel tabii, hasret gidermemiz lazım

Serap kafasını hafif kaldırdı, çok yorgun gözüküyordu. “Burda olduğumu bilmesin lütfen” diye fısıldadı. Gözümle tamam işareti yaptım.

N: Bak ne diyeceğim, yarın Melda ve Demir abin geliyorlar, sende gel, hem geçen ki benim gevezelik olayını telafi edeyim. Hem de eğleniriz ne diyorsun?

M: Hmmm bilemedim

Nurhayat abla Melda ve Demir abi ilişkimi bilmediğinden biraz naza çekmem gerek gibi hissediyordum.

N: Mertt, hadi ama belki sana kendimi affettirmeye devam etmek istiyorsam? Hahaha

M: Tamam olur o halde, kaçta

N: 7 gibi gel, önce Serap’ı elden geçiririz. Küçük aygır.

Ses en yüksekte olduğundan biraz dışarı gidiyordu, elimle kısma tuşuna bastım ama geç kalmıştım.

M: Ta, tamam görüşürüz yarın.

Serap’a baktım, ağzı yüzü kaymış, gözleri kapalıydı, dalmıştı. Duymadığı için sevindim. Yarın “Son akşam yemeği” diye kafamdan geçirdim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir