…yatak odasının kapısında gördüğüm şeyle şok olmuştum…

Gözlerim kapıda, içimde bir saniyeliğine bütün vücudumu saran bir elektrik akımı hissettim. Duygularım karmakarışık olmuştu. Sikim Cerenin götünün içindeydi ve boşalmak üzereydim. Heyecan, korku, zevk ve ne yapacağımı bilememe haliyle donup kalmıştım. İleri geri hareket etmiyordum ama sikimin neredeyse tamamı içerideydi. Cerenin götüne boşalmaya başladım. Aynı anda hissettiğim bir sürü duygu varken boşalmak çok garipti. Hayatımın en garip seksiydi belki de…

Müthiş şaşkın bir şekilde, gözleri fal taşı gibi açılmış bize bakıyordu. O da donup kalmıştı. Ben de onun donmuş gözlerine bakarken Cerenin götüne boşalmıştım. Kısa bir süre bu çok garip halde bakıştıktan sonra kapıdan koşarak uzaklaştı.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Kafamda milyon tane düşünce belirdi bi anda. Ya karıma söylerse ? Ne yapacaktım ? Cereni sikmek beni her ne kadar bulutların üzerine çıkarsa da; o an bir daha karımı aldatmayacağım dedim kendi kendime. Ama önce ailemin dağılmaması için bu durumu halletmem lazımdı.

Ceren hiç bir şeyin farkında değildi. Hızlıca üzerimi giyinirken o yatağa devrildi. Ben üzerimi giyince şaşırarak bana baktı. Ona:

T: Ceren, Sude bizi gördü. Ama sakin ol halledicem. Sudeyi alıp dışarıda konuşacağım. Sen odayı topla ve hiç bir şey olmamış gibi davran. Sudeyle de bu konu hakkında hiç konuşma tamam mı ?

Cerenin de gözlerinde bir korku belirmişti sözlerimi duyunca. O ağzını açamadan ben odadan çıktım. Sudenin odasına yöneldim. Kapısı kapalıydı, kapıyı tıklattım. Ses vermedi. Tekrar tıklatıp içeri gelebilir miyim diye sorunca, titrek bir sesle gel dedi. Kapıyı açtım. Sude yatağın üstünde oturmuş, başı hafif öne eğikti. Yanaklarından birer damla gözyaşı iniyordu. Yaklaştım, yanına oturdum. Ne benim ne de onun yüz yüze bakacak hali vardı. Sağ elimle sarıldım ve göğsüme yatırdım. Omuzunu biraz sıvazladıktan sonra azıcık olsun rahatladığını hissetmiştim.

T: Sudecim, gel seninle akşam için tatlı almaya gidelim

S: Yok, ben… Yorgunum biraz

T: Lütfen kırma beni gel

Diyerek kolundan tutup yavaşça kaldırdım. Askıdaki ceketini ona uzatırken onun başı hala öne eğikti. Ceketi aldı, usulca giydi ve beraber evden çıkıp arabaya bindik.

Yakınlarımızda çok güzel cheesecake yapan bir yer vardı, oraya gittik. Masaya oturunca sipariş verdim. Hala evden çıktığımızdan beri hiç konuşmamıştık. Tatlılarımız gelince konuşmaya önce havadan sudan konuştum sonra:

T: Sudecim, şu an neler hissediyorsun bilmiyorum ama öncelikle özür dilerim. Ablan Ceren de ben de yapmamamız gereken bir şey yapt…

S: Ablam, ablam ne olacak ?

T: Hiçbir şey. Ablanı tanıyorsun. Böyle bi durum onu mahveder. Biliyorum çok hatalıyım ama ablanın iyiliği kesinlikle bilmemesi gerekiyor.

S: Ben bunu ondan nasıl gizlerim ? Nası her gün yüzüne baka baka yalan söylerim ?

Sude bunu söylerken ilk defa gözlerime bakıyordu. Yanakları kızarmış, hafif sulu gözleriyle öfkeli bir şekilde bana bakıyordu.

T: Sudecim, bak dinle beni. Sana her şeyi anlatayım.

Ben karıma aşığım, yıllardır ona olan aşkım hiç azalmadı ve onu Ceren karşıma çıkana kadar hiç bir zaman aldatmadım. Sevgi, aşk, şefkat gibi bir çok duygu yönünden ablan benim hayallerimin kadını resmen. Ancak,, başka bir durum var. Sen de artık 19 yaşındasın, bir şeylerin farkında olmalısın. Eminim ki, normal olarak sen de son bir kaç yıldır vücudundaki değişimlerin farkındasındır ve yavaş yavaş kendini keşfediyorsundur. Bir insanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli şeyler vardır. Cinsellik de bunlardan bir tanesi. Hatta bazı insanlar öyle düşünmese bile en temel ihtiyaçlardan bir tanesi. Ablan, karım beni her yönden tatmin etse de bir kaç yıldır gerçekten bu konuda sorunlar yaşıyoruz. Ancak ben; hiç bir zaman bir başkasıyla olmayı aklımın ucundan dahi geçirmemiştim.

Ablan Cerenin durumu ise biraz daha farklı. Ne koşullarda evlendiğini biliyorsun, ve Yılmaz ayısının da nasıl bir adam olduğunu biliyorsun. Ceren gerçekten çok iyi yürekli, merhametli ve dünyadaki bütün fani güzellikler hak eden bir insan. Ancak kocası olacak o ayı Ceren için hiç bir şey yapmıyor. Kızın karnını doyuracak, başlarını sokabileceğini bir ev tutmaktan bile aciz bir adam. Üstüne üstlük Ceren de benim karımla yaşadığım tek sorunu, cinsellik sorununu yaşıyormuş.

Çok tesadüfü bir şekilde, bir gün küçücük bir kıvılcımın etkisiyle şu anda buradayız. Bir kaç haftadır Cerenle bizi gördüğün hallere giriyoruz evde yalnız kaldığımızda. Ama bize kızma sakın, lütfen. Ne kadar zor olsa da; işin ucunda ablan olsa bile biraz bizi anlamaya çalış. Eşlerinden yeterince ilgi görmemiş iki insan, aynı evin içinde yaşamaya başlıyor ve bir gün beklenmedik şeyler ortaya çıkıyor. Biz Cerenle yaptığımız yanlışın farkındayız ancak bu engel olamadığımız bir durum.

S: Yılmaz eniştem konusunda haklı olabilirsin. Ablamı başka biriyle yakalasam, Yılmaz enişteme hiç üzülmezdim. Biricik ablacığıma hakettiği değeri vermiyor, hiç bir zaman da veremeyecek. Ama peki Damla ablam ? O ne olacak. Bana karşı; hatta hayatta karşısına çıkan hemen hemen her insana karşı bu kadar iyi davranan birtanecik ablacığımın ihanete uğramasını nasıl görmezden gelirim ?

T: Bak Ceren ablanı biraz olsun anladın. Biraz da beni anlamaya çalış. Damla her yönden harika bir eş de olsa sana söylediğim gibi bir insan en temel ihtiyacını eşiyle karşılayamıyorsa ne yapmalı ? Ve ben yıllarca sabrettim, asla başka bir kadına yan gözle bile bakmadım. Cerenle olan durum da defalarca dediğim gibi bir anda gerçekleşti ve maalesef devamı geldi. Evet, haklısın. Damla asla ihaneti hakedecek bir insan değil. Ancak olan oldu, geçmişi değiştirmem mümkün değil. Sana söz veriyorum. Ceren ablanla bir daha böyle bir yakınlaşmamız olmayacak. Ancak bunu Damla ablana hayatta söylememelisin. Ne kadar kötü hissedeceğini, darmadağın olacağını biliyorsun. Benden nefret et, beni sevme. Ancak Damla ablanın iyiliği için ondan gizle bunu. Tamam mı ? Ablan için…

Sude cevap vermedi ancak bu isteğimi kabul etmek zorunda kalmıştı. Damla ablasını üzmek onun dünyada isteyeceği son şeydi. Sude asla ikiyüzlülük yapıp; arkamdan Damlaya bizi ispiyonlayacak bir kız değildi. Bu yüzden ona güveniyordum. Ama işin kötü yanı ona bir söz vermiştim. Peki bu sözü tutacak dirayete sahip miydim ?