Bağımsız – 15

Kendi yaptığımız maskeleri takıp birkaç parça kıyafet giydik ve çıktık evden. Civarda korona haberi çıkmamış olsa da annemin ‘’Takın takın, hem reklam da olur ahahah..’’ cümlesi bize maske taktırtmıştı.

Apartmandan çıktık ve konuşa konuşa yürümeye başladık. Yasemin abla kocasının attığı yumruktan ötürü özür diliyor, bugün konuşacağını söylüyordu. ‘’Önemli değil abla.’’ desem de kendini yediğim yumruktan sorumlu tutmuş, ısrar etmişti. Kafamla onayladım ve yola devam ettik.

Sıcağın etkisiyle maskeleri çıkartmış, iki yaramaz çocuk edasıyla gülmüştük. Yasemin abla ‘’Evden dönerken dondurma yiyelimm miii?’’ diye sordu. Ben de kafamla onaylayınca çocuk gibi sevindi.

Gördüğümüz mahallelilere selam verirken teyzenin biri bizi yakıştırmış, ‘’Bu oğlanı elinden kaparlar haa.’’ diyip taşağını bile geçmişti. Yasemin abla genelde patavatısz olsa da gülümsemiş, koluma girip ‘’Ay bu kaybedilir mii hiç.’’ diyip gülümsemişti kocaman gözlerle. Garipsesem de oyununu kabul edip yanağından öptüm. Öpmemle birlikte utanırmış gibi yapıp ‘ihihi’ diye dülmüştü.

Günün devamında Yasemin ablanın evine gittik. Kapıya geldiğimizde Yasemin abla bana dönüp ‘’Buğra, sen istersen dışarıda bekle, Hamit boş yapmasın.’’ (Hamit: Canım eniştem) dedi. Omuzlarımı umursamazca silkip ‘’Benim için sorun değil de, nasıl istersen.’’ dedim. Kafasıyla onaylayıp ufak bir gülümseme attı. Arkamı dönüp gidecektim ki kapı açıldı.

Kapıyı yaşlı sayılabilecek bir kadın açtı. Kısa boyluydu, başında parlak bir eşarp, altındaysa uzun bir pardesü vardı. Bizi görünce garip bir sevinme(!) sesi çıkardı. Samimiyetsiz ve gürültülü bir ses tonuyla ‘’Oh gızım ben de sana geleceğdim. Nerelerdesin sen yağ?’’ dedi. Garip bir ağızla konuşuyordu. İçimden ‘bu kim amk’ diye düşünürken arkasından bizim ucube enişte geldi. ‘’Ana ben sana dedim, gelir diye.’’ diyerek bu büyük gizemi çözmüş oldu.

Şimdi kapının bir ucunda enişte bey ve annesi, karşısında Yasemin ablayla ben duruyorduk. Köylü kadının suratında az önce bende de olan ‘bu kim amk’ ifadesinden vardı. Karşılıklı sessizlik devam ederken kapıya biri daha geldi. Kısa boylu, göbekli ve ufak yüzünün tamamını kaplayan sigara sarısı bıyığıyla, tahminimce Yasemin ablanın kayınbabası olan bu adam ‘’Ne bekleeyonuz gapıda?’’ sorusuyla sessizliği bozmuştu. Bir süre sessizlikten sonra içeri buyur edildik. Başlangıçta reddetsem de zorla ben de Yasemin ablaya eşlik etmiş, içeri girmiştim.

Kim olduğumu açıkladıktan sonra Hamit’in annesi birden sesini tizleştirdi, ‘’Oğlum kusura galma, bizim oğlan sana vurmuş heralda(herhalde*), milletin ağzına salça olduğk.’’ diyip bu tiz sesin sebebini belli etti. Hamit; anası bunları söylerken yüzüme pis pis gülüyor, anasının arkasından çocukça hareketler yapıyordu.

Şimdi salonda hep beraber oturmuş -bir kişi hariç, Hamit’in guzum anası- sessizliğin bozulmasını bekliyorduk. Bir şeyler hazırlamış, getirmişti. Kıyafet toplama niyetiyle geldiğimiz Yasemin ablanın evinde, kocasının ana babasına bakıyorduk avel avel. Bana sorulan üniversite, kız arkadaş vb. akraba sorularının ardından Yasemin abla kocasına bakıp ‘konuşmamız lazım’ bakışı atmıştı. Hamit öküzü bir süre anlamasa da ikisi birden müsade isteyip kalktı.

Şimdi iki yaşlının arasında kalmıştım. Bir süre sessizlikten sonra oturuşuyla köy öküzlerini andıran kayınbaba modeli ayağa kalktı. ‘’Ben bi gahveye gidem, artık burdayız zateğn.’’ dedi ve hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren koltuktan kalkışına başladı. Adamı izlemek bile insanı yoruyordu. Sonunda kalkmayı başardı ve salondan çıkıp evi terketti.

Şimdi ‘guzum’ anayla başbaşaydık. Baştan aşağı beni süzüyor, farkettiği her farklı detayda yüzündeki ifadeyi değiştiriyordu. Karşılık verip süzmeye başladım. Köylü memesi dediğimiz devasa ama sarkık memelere sahipti. Yüzü, yaşı ve konuşmasına uyumlu değildi. Çekik sayılabilecek gözleri ve siyah saçlarıyla, japon pornolarındaki kadınlara benziyordu. Sessizliği bozup ‘’Pardon ama adınız neydi acaba?’’ dedim. İrkildi ama irkildiğini belli etmemeye çalışarak ‘’Göüğlbeyaz guzum.’’ dedi. ‘Gülbeyaz herhalde amk’ diye düşünüp sahte bir gülümseme attım.

Tanışma faslı bittikten sonra sessizliğimize geri döndük. Tam içimden ‘Yasemin abla nerde kaldı ya’ diye geçirirken bir bağrışma koptu. Sesin sahibi Yasemin ablaydı. Tiz ama güçlü bir sesle ‘’Şaka mısın sen ya?’’ diyordu. Yerimden kalkıp sese gitmek istedim ama G(ö)lbeyaz hanım eliyle dur işareti yapıp ‘’Garı gocağn arasına girilmez.’’ dedi. ‘’Ama..’’ desem de sesimi yarıda kesip ayağa kalktı. Karşımdaki koltuktan kalkıp yanıma oturdu. Bir elini bacağıma attı ve ‘’Senin de garın olur, sen de anlarsın.’’ dedi. Şimdi eli sikime çok yakın bir noktada duruyor ve ayağa kalkmamı engellemeye çalışırcasına baskı yapıyordu. Kısa boyu nedeniyle memeleri olduğundan da büyük gözüküyor, bu da sikime olan baskının artmasına neden oluyordu.

Kafam; Yasemin abladan gelen ses ile bacağıma yakın elin verdiği duygular arasında kapana kısılmıştı. Karar verme mekanizmam yerle bir olmuş, ne yapacağıma bir türlü karar veremiyordum.

Önceliğimin sikim değil, Yasemin abla olduğuna karar vermem biraz sürse de bir hışımla ayağa kalktım, daha doğrusu kalkmaya çalıştım. Gülbeyaz’ın eli ayağa kalkmamla yarı dikilmiş sikime değmiş, ayağa kalkma eylemim yarıda kesilmişti. Şimdi bu temasın etkisiyle sikim kendi özerkliğini kurmaya çalışan küçük bir balkan ülkesi gibi başına buyruk davranmaya başlamıştı.

‘’Sana garışılmaz dedim, otur.’’ dedi sert bir sesle. Kararsız bir şekilde beklerken elimden tuttu ve koltuğa çekti beni. Boyuna kıyasla güçlü bir çekişti bu. ‘’Sen böle laftan anlamayacağn.’’ dedi ve beklemediğim bir şey yaptı.

Elini yavaşça sikimin üzerine koydu. Eli ile sikim arasında şortumun ince kumaşı vardı yalnızca. ‘’Sana kalkma dedim.’’ dedi ve elinin birini şortumdan içeriye kaydırdı yavaşça.

Sesim kısılmışcasına bekliyordum, şaşırmıştım. İronik olarak Hamit’e orospu evladı demiştim ama annesi bunu onaylıyordu. İçimden hafifçe buna gülmüş ve yapacağı sonraki hamleyi bekliyordum.

Sikimin başına değen parmaklarını aniden duraksatmıştı. Sanki şaşırmıştı birisi gibi hareket ediyordu. Gözlerini bacak arama odaklamış, tuttuğu sikimin olduğu kısma bakıyordu. Anlam vermekte zorlandığım hareketlerini izlerken, ‘’Kaldır bakem götünü.’’ dedi, özgürlük zamanı demekti bu. Kalçamı hafifçe kaldırdım ve şortumu iyice sıyırdım. Artık sikim ihtişamıyla özgürlüğe kavuşmuş, sarılan eller içinde kendini sergiliyordu. ‘’Abooo.’’ dedi ve incelemeye başladı sikimi. Boyutu hoşuna gitmiş olacak ki, sikimi bir sağa bir sola çeviriyor, gözlerindeki hayranlığı göstermekten çekinmiyordu.

İki eliyle sarmaladığı sikimdeki ellerinden biri çekti ve ağzına götürdü. Eline olabildiğince az ses çıkararak tükürdü ve elini tekrardan sikime kavuşdurdu. Sıkıca kavradı ve ileri geri yapmaya başladı.

‘’Laf dinleyince ne kadaa iyi oluyomuş demi?’’ diye bir soru yöneltti sikimi sıvazlarken. Bütün dünyadan kopan ben, bu soruyla uyanmış, Yasemin ablanın çığlığını hatırlamıştım. Yakalanma ihtimalimiz gibi gerçekler de üst üste beynime download edilince yavaşça sıyrılmaya çalıştım. Bunu farketmiş, sikimi kavrayan elleri üzerindelki basıncı arttırmıştı. Karşılıklı ufak bir kapışmaya dönğşmeye yakındı ki güçlü taraf olduğunu gösterecek hareketi yaptı.

Saçları köylü tipi bir eşarpla bağlıydı, elleriyle boğazındaki gevşek kısımlarından tutup kafasındaki eşarpı daha sıkı hale getirdi. Ellerini dizlerime koydu ve sikimin başını öptü. Aldığım zevk, arada kalmışlık ve kadının orospu evladı Hamit’in orospu annesi olduğunu hatırlamamla garip sesler çıkararak kafamı geriye attım.

Köylü olduğu gerçeğini unutturacak bir yetenek silsilesi sergiliyordu. Köküne kadar alamasa da, alabildiği yere kadar ağzına sokup tekrardan sikimin başına dönüyor, dudaklarıyla sikimin başını her seferinde öpüp tekrardan ağzına alıyordu.

Ellerim koltukta yığılı bir şekilde beklerken ellerimden birini aldı ve kafasının arkasına koydu. Yaptığı her harekette daha fazla şaşırıyordum. Kadındaki itici auranın yanında, yaptığı cilveli hareketler kafamı karıştırıyor, bu da aldığım zevki arttırıyordu.

Elimi kafasının arkasına koymasıyla birlikte ayağa kalktım ve diğer elimle kafasını iki taraftan tuttum. Ayakta git gel yapmayı planlarken ellerini dizlerimin kıırılma noktasına koyup kendi ağzını sikmeye başladı. Yine ne yapacağımı şaşırmış, sikimin boşalmaya yaklaştığını bile algılayamamıştım.

Amacım ne kadar sikmek olsa da bugün deplasmanda sayılırdım. Yenilmenin etkisi (yakalanmanın imgesel bir anlatımı) ağır olabilirdi. O yüzden boşalmamı tutmadım ve ellerimle kurtulmasını engelleyecek bir pozisyona getirip ağzına boşalmaya başladım.

Dizlerimdeki ellerini kurtulmak için bacaklarımı itmek için kullanan Gülbeyaz hanımın ağzına son damlaya kadar boşaldım. Yutması için zorlamayı düşünüyordum ama sonrasında olayların devamını getirmenin imkansızlaşabileceğini düşünerek geri çekildim. Ben onu rahat bıraktığımı sanarken ağzından çıkmamla birlikte ağzındaki spermlerimi tek nefeste yuttu.

‘’Eyi dayandın heaa.’’ dedi ve ağzının kenarında kalan spermlerimle gülümsedi. ‘’Kadının hissettirdiği antipati bir gram bile azalmamış amk’’ diye düşünüp samimiyetsizce gülümsedim.

Toparlanmış, sessizce bekliyorduk. Olayların bu aşamaya gelmesini beklemesem de kadındaki garipliğin, en azından hissetttirdiği garipliğin, bu olabileceği kanısına vardım. Ben düşüncelerimle boğulurken odaya Yasemin abla girdi.

Yüzünde öfke ve hayal kırıklığı vardı, görmek için Yasemin ablayı tanımanıza gerek yoktu. Gözlerine biraz yakın bakınca biraz kızardığını, ağlamadıysa bile gözlerinin dolduğunu çıkarabiliyordum. Lafa girip bir şey soracakken ‘’Hadi Buğra, bitti benim işim.’’ dedi ve arkasını döndü.

Refleks olarak arkama dönüp Hamit’in anasına baktım. Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme vardı. ‘’Sen beni ziyarete gel, sevdim ben seni ha.’’ dedi ve gülümsemesindeki iticilik seviyesini birazcık daha arttırdı. Samimiyetsizce ‘’Tamam.’’ diyip Yasemin ablanın yanına gittim.

Apartmandan çıktığımızda fazlaca eşya vardı ellerimizde. Sanki evden tamamen ayrılmış gibiydi. Daha fazla dayanamayıp sordum: ‘’İyi misin abla?’’

Durdu, sorunun gelebileceğini elbette biliyordu ama duraksaması çok ani olmuştu. Bağırdığında gelmemi mi bekliyordu? Kızacak mıydı, sanmıyorum. Ama neden bu denli sessizdi?

Ben iç dünyamda bu sorulara cevap bulmaya çalışırken ‘’Sadece eve gitmek istiyorum.’’ dedi Yasemin abla. ‘’Tamam.’’ dedim ve yola koyulduk.

Apartmana girene kadar hiç konuşmadık, merdivenlerde de sessizliğimizi koruduk. Kapıya geldiğimizde bana döndü ve ‘’Biraz annenle başbaşa kalabilir miyim? Arzu ablayla konuşmaya ihtiyacım var.’’ dedi. Aslında odama geçebilirdim ama sanırım düşündüğüm şey olacaktı. Kafamı onaylar gibi salladım. Yanından geçip merdivenlerden inecektim ki ‘’Teşekkür ederim.’’ diyip aniden sarıldı. Kırılgan bir sarılmaydı, bunu farkedince sıkıca sarıldım.

Merdivenlerden aşağı inmiş, apartman kapısına gelmiştim. Günü düşününce veremediğim anlam, ‘şimdi ne yapacağım amk’ anlamsızlığıyla devam ediyordu. Aklıma iki seçenek geldi: Ya uzun zamandır gitmediğim Serpil ablaya gidecektim ya da daha önce söz verdiğim Öznur ile buluşacaktım. Ben bunları düşünürken apartman kapısı açıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir