Aşiret 8.Bölüm

İsmetle yaptığımız yorucu ve “farklı” seksin üstüne eve gelip, yıkanıp yatıp uyumuşum. Sabah erkenden kalkmış kahvaltı hazırlamıştım ki kapı çaldı, Nuran abla gelmişti, yine konuşmadan içeri geçip kendine çay koydu ve benimle kahvaltı yapıyordu;

A: E abla yeter! Tamam anladım sinirlisinde bu kadarı da sıktı!

N: Azad içim içimi yiyor! Sizi elzemle yatakta çırılçıplak gördüğüm andan beri kafamda bir şey var ama iyisiniz, sıkıntınız yok diye kurcalamadım. Artık yok soracam sen de açıkça söyleyeceksin!

A: Abla sor ne istersen sor ben sana anlatacağım ama yeter ki bana surat asma artık

N: Elzemi sen mi bozdun? O Taner piçi değil de sen miydin, bana yalan mı söylediniz?

A: (Ciddileşmiş ve içimdeki ağa ortaya çıkmıştı, yemek bıçağını ablama doğrultmuş sıkarak tutuyordum) Abla! Sana söylemediğim çok şey ama söylediklerimin tek biri bile yalan değil. Sakın beni bir daha yalancılıkla ve daha kötüsü aile zarar vermekle suçlama!

N: O zaman anlat, aranızda ne oldu?

A: Anlatayım. (En başından, Ayşen’den başlayarak anlatmıştım. En sonda Elzemin gece kendi isteğiyle yatağıma gelip benimle yattığını söylemiştim)

N: Of. Sen neler yaşamışsın.

A: Yani ablacım uzatmadan tekrar söylüyorum, ben Elzeme zarar vermedim ve yine ben aileme ki bu aile (masada ki elini tutarak) seni de kapsıyor asla zarar vermem. Zarar verene de merhamet etmem! Taner şimdilik yırttı ama Ayşen eğer olur da Ekrem ile evlenirse Taner’in bir değeri kalmayacak o gün onun ipini kendim çekecem!

N: (Ailemsin deyince sevinmiş yüzüne al düşmüştü) Azad… Özür dilerim seni suçlamamam lazımdı… Bir dakika senin boynuna ne oldu?

A: Ne olmuş abla?

N: Se- Oğlum sen hakikatten ergensin. Kimi siktin lan yine, emdirmişsin boynunu. İsmeti değil mi? O karının gözü kalmıştı zaten sende, ULAN AZAD!

A: Ya abla, lütfen bak gel şunda anlaşalım. Benim libidom yüksektir, Dün İsmet bu gün başkası yarın başkası olacaktır. Düzenli bir ilişkim olana kadar ki o da zor malum 5 yıla evliyim, anca durulurum. Her seferinde böyle tartışmayalım, lütfen.

N: Tamam, yüksek olabilir anlarım ama sabahına ağzıma boşaldın lan akşamına gidip bir de karıyı siktin. Bu nasıl bir şey, yorulmuyor musun? Bak bunu ilk defa söyleyeceğim, benim bir erkek arkadaşım var (ayar olma modu açıldı) sen ağzıma o kadar zor boşaldın, o içime giriyor (tamam o herif artık düşmanım!) boşalıyor. Bir daha da tık yok!

A: Abla bence ondan ayrıl, o erkek değil!

N: Abartma Azad, sevmesem ayrılırdım zaten, seviyorum ama işte böyle de bir sorun var… Ben neden sana bunu anlattım! (Yüzü daha da kızarmış ve ne anlattığının farkına yeni varmıştı)

A: Merak etme abla, aramızda. Ha eğer olurda erkek lazım olursa hizmetinizdeyim.

N: SİKTİR GİT AZADD!

Ablamla olan sorun çözülmüş ve aramızda ki bir duvar tamamen yıkılmıştı. Bu gelecekte neler doğuracak bilmiyorum… Etkinlik saati gelmişti, güzelce giyinip hazırlanmış ve Nuran ablamı almaya gitmiştim. Aman yarabbi! Bu ne güzellik, tek parça sırtı hafif açık, açık kırmızı renkli, dizlerinin üstünde vücuduna yapışmış ve fiziğine uymuş bir elbise, saçları açık… Gözlerim kamaştı resmen.

Etkinliğin yapılacağı otele gelmiştik, kapıda Hakkı bey ve eşi ile karşılaştık. Hakkı bey bu akşam 4 kişiyle tanışmam gerektiğini söyledi. Biri iş yapmak istediğimiz Osman Bey, ikincisi Sağlık sektöründe çalışan,  birkaç hastanesi ve sağlık ürünleri üreten Tuncay bey. Üçüncüsü bir dönem bizimle iş yapmaya çalışan ve ticaret adı altında madde ticareti yapan ama dedemin kesinlikle reddettiği Nazım Bey ve son olarak Doğa Holdingin Yöneticilerinden biri olan Gürkan Bey (Hayatın İzinde)

İlk olarak Gürkan Bey ile görüştük, oldukça karizmatik yakışıklı bir adamdı keza eşi Ezgi hanım ile birbirlerine çok yakışıyorlardı. Kısa sürede Gürkan Bey ile samimi olmuştuk, bana ailesini kaybetmesini, teyzesi ile kalmasını, eşi ve Doğa ailesi ile tanışmasını (Devamını istiyorsanız Hayatın İzinde’yi okuyun)… İkinci olarak Tuncay Bey ile konuştuk, enteresan derecede tatlı bir adamdı henüz görüşmediğim Nazim bey ile çalıştığını ve ağırlıkla Asya dan sağlık ürünleri getirttiğini belirtti ancak;

Tuncay Bey (TB): Getirtiyoruz ama Azad’cım neler çekiyoruz tahmin bile edemezsin.

A: Sizi üzüyor anlaşılan

TB: Çok Fazla! Değişik bir adam bu Nazım onunla çalışmazsan önüne engel olmak için her şeyi yapar ha ama onunla çalışırsan da sana mutlaka köstek olur. Bak ben seni sevdim genç yetenekli bir delikanlısın, eğer bu sektör de yer edinmek istiyorsan öncelikle Nazım’ı bastırabilmen lazım.

Mine (M, Hastanede ki doktor): Merak etme Tuncay, Azad Nazım’a kendini ezdirmeyecek kadar yetenekli ve güçlüdür.

A: Mine Hanım? Aa, kusura bakmayın çok şaşırdım sizi görmeyi beklemiyordum.

TB: Siz tanışıyor musunuz?

M: Tanışıyoruz. Azad benim bir hastamın yakını, Tuncay da benim eşim. Tuncay’ım ben Azada kefilim (koluma girmişti) eminim ki önce Nazım’ı ezer ardından da biz de onu yerini alır!

TB: Sen öyle diyorsan doğrudur karıcım.

Oldukça şaşırmıştım, Mine hanım sayesinde aklımda olmayan bir şey olmuştu, Tuncay Bey ile iş yakalama şansım! Ardından Osman Bey ile konuştuk, Osman bey oldukça disiplinli bir iş adamıydı. Rekabetin ortadan kalkmasıyla bizimle gayet iyi konuşmuş ve işi aldığımız konusunda prensipte anlaşmıştık. Ertesi gün imzalar atılacaktı. Son olarak Nazım ile konuşacaktık gerçi biz ona gitmeden o bize gelmişti;

Nazım (NZ): Bak bak, kimler varmış burada!

A: (Al işte. Sinirlendim!) Muhtemelen senin seslenmeye cüret dahi edemeyeceğin biri!

NZ: Tam anlamıyla dedesinin torunu. Aynı onun gibi konuşuyorsun.

A: Dedeme her açıdan benzerim ama bilgin olsun onun kadar kibar değilim.

NZ: Dedenin horozu yalnızca o köyünüzde, pardon siz aşiret diyordunuz değil mi? Orada öter!

A: Benim olduğum her yer aşiretimizin bir parçasıdır. Dedem burada değilse de onun yerine o horozu ben öttürürüm.

NZ: Burada benim horozum öter. Sana buradan ekmek çıkmayacak! Bir de benim sektörüme giriyorsunuz, olmadım kısımlara da gireceğim sana yer vermeyeceğim.

A: Ben kendime yer bulurum ama dikkat et kendime yer açarken seni yerinden etmeyeyim!

İkimizin arasında oluşan gerginlik Hakkı Bey ve Ablamı korkutmuştu o yüzden beni geri çekerek oradan uzaklaştırdılar. Hava almak ve sakinleşmek için terasa çıkmıştım, benim peşimden oraya az evvel Nazım’ın yanında duran benim yaşlarda biri geldi;

 Elinde ki bira şişelerinden birini uzatarak “Merhaba, Ben Orkun”

A: Merhaba, Azad bende. Az evvel Nazım’ın yanındaydın değil mi?

O: Evet maalesef… Senin ne alıp veremediğin var o herifle?

A: Dedemi kendine düşman bellemiş e haliyle beni de düşmanı olarak görüyor. Senin ne derdin var onunla?

O: Babam olur!

A: Deme be! (Nedense bu çocuğu sevmiştim) O halde bilgin olsun muhtemelen babanı öldüreceğim!

O: Valla mı? Umarım çabucak yaparsın.

A: Senin de mi babanla çözülmeyecek sorunların var?

O: Annemi aldattı! O da buna dayanamayıp intihar etti. Gözümün önünde… “de” dediğine göre sende de sorun var

A: Çocukluğumda beni öldürmeye çalıştı, anneme işkence etti falan işte

O: Boktanmış. (Tokuşturup biraları içmiştik). Tıpkı ortam gibi

A: Kaçsak mı?

Orkun’la beraber etkinlikten ayrılmaya karar verdik dışarı çıkınca ilk iş Nuran Ablaya mesaj attım “Çok daraldım biraz kaçmam lazım. Sen eve geç” diye. Her ne kadar biraz(!) kızsa da okey verdi. Çıkınca biraz muhabbet ede ede barların ve clubların olduğu bir caddeye girdik. Bir yeri beğendik ve oraya girmeye karar verdik ancak kapıda ki güvenlik bizi içeri damsız olduğumuz için almadı, tam oradan ayrılacaktık ki clubın isminde ki Tuğrulbeyli imzasını görene kadar;

A: Aslan parçası bak bi hele (Güvenlik tek kaşı kaldırarak bana döndü) Buranın patronu kim

Güvenlik: Sana ne lan?

A: ŞŞşşşt ayıp ama! Sen şu patronunu ara, de ki ona Azad Ağa burada! Hadi bakalım

(Güvenlik “çattık” diye söylenerek aradı. İki dakika sonra 30’larında bi adam geldi”

“Ooo genç ağam hoş geldin, kusura bakma bizimkiler bilmez sizleri pek”

A: Neden öğretmedin! (Gayet Ciddi bir ifade ile sormuştum)

“Ş-şey A-ağam ben-“

A: Kafi! Eğlenmeye geldik gireyim mi?

“Buyurun buyurun…”

Orkun yüzüme bönbön bakıyordu ve sonunda dayanamayarak sordu;

O: Bilader hakikatten nesin sen?

A: Aramızda kalsın 10000 (on bin) kişilik bir aşiretin varisiyim!

O: VAY AQ!

İçeride içerken epeyce kaynaşmıştık Orkun’la, hani derler ya ortak acılar insanları birbirine yakınlaştırır, bizim dostluğumuzun başlangıcı da bu şekilde oldu. Ben ona yaşadığım her şeyi anlattım, o da bana. Babasına olan düşmanlığım anlattıklarına eklenince onu kesinlikle öldürmeye karar vermiştim. İkimizde çokça içmiş, kafaları bulmuştuk ki Orkun çapkınlığa başlamıştı. Hemen arkamda oturan esmer, siyah saçlı dolgun göğüslü, 1.60 boylarında 30lu yaşlarda ince bir kadınla kesişiyordu. Üstünde siyah deri bir crop ve onunda üstünde bir ceket, altında yine siyah bir mini etek ve fileli çorap vardı ve küçük birkaç takısı takmıştı. Kadın iki dakika sonra yanımıza gelip, “Beyler gecelik 1500 dolar iki kişi olacaksanız 2000, ister misiniz?”

Sanki ikimizin tek bir beyni var gibi aynı anda içkilerimi bitirip kadının birer koluna girip oradan çıktık, benim ev buralara yakındı o yüzden oraya geçmeyi teklif ettim ve bana geçtik. Kadın çok profesyoneldi, içeri geçer geçmez bizi koltuğa dayanıp itti, aramıza ayağını koyup çorabını sıyırmaya başladı, sonra sol ayağını koydu ve aynı ona yapmaya başladı, solda oturuyordum ve bacaklara ilgim vardı, o çorabı sıyırdıkça ben açılan yerleri öpe öpe ayağına gelmiştim. O esnada Orkun kadının arkasına geçip ceketini sıyırarak kadınla öpüşmeye başladı, parmaklarımı ağzımda ıslatıp elimi amına daldırdım, altında yine siyah renkli tanga vardı. Kadını parmaklanırken inlemeye başladı, Orkun kadını koltuğa itti ve bacaklarının arasına dalıp amını emmeye başladı, soyundum ve başucuna geçip sikimi kadının ağzına soktum. Boğazının derinlerine kadar zorlayarak sokuyordum, her sokup çektiğimde öğürüyordu ki birden nefesi kesildi, Orkun kadının içine girmişti ve siki benimkinden aşağı değildi.

Belli ki kadın zevkten dört köşe olmuştu sikimi ağzından çıkartıp, sikimle birkaç kere yüzüne vurdum “zevk alıyor musun orospu söyle!” “KONUŞ!” kadın zorla kekeleyerek “Ç-çook”. “Söyle götün açık mı? CEVAP VER”, yüzüne birkaç kere daha vurdum. “E- evet.. Sik oradan da sik!”. Orkun aklımdan geçeni anlarmışçasına kucağına kadını alıp ayağı kalktı, sikimi Orkun’un kucağında duran kadının götüne dayadım, çok dardı girmiyordu, bağırıyordu “K-Krem! Çantamda krem var” gidip kenarda ki çantasından krem alıp geldim hem sikime hem de kadının götüne sürdüm sürerken de iki parmağımı hoyratça içine sokup çıkardım. Sikimi deliğe dayadım, ucu girdi kadın oh çekerken bir anda sikimi içine kökledim, “AHHHHHH” çığlık attı. Şimdi Orkun önde ben arkadan kadına sertçe pompalıyorduk. Pozisyon yorucuydu kadın kucağımızda benim odama geçtik, ben yatağa sırt üstü yattım Kadın üstüme reverse cowgirl pozisyonunda oturarak sikimi götüne aldı, Orkun önden gelerek sikini tekrar amına soktu, götü inanılmaz dardı ve daha da daralıyordu, hafif doğrularak elimi kadının boğazına attım, Orkun kadının amına boşaldı. Kadını yüz üstü beli dik bir şekilde yatağa çevirdim, elimle kafasını yatağa bastırdım beni pompalamaya devam ettim ve götünün derinliklerine inleyerek hayır kükreyerek boşaldım.

Kendimi sırtüstü yatağa bıraktım, Orkun sızmıştı, kadının gözler kapalı derin derin soluyordu bende gözlerimi yumdum ve uyumuşum. Sabah kalktığımda kadın gitmişti, yatakta ise bir not vardı “Gece iyiydiniz, paranızı komodinin üstüne bıraktım. Bir gün yine eğlenelim”… Kadın bizi jigolo sanmıştı!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir