ANNELER GÜNÜ ÖZEL: GÜNÜN BAŞLANGICI (DUL KARDEŞİM)

**A: Günaydın oğlum kalk hadi sofra hazır. Babanı bekletmeyelim fazla.**

**B: Günaydın anne, tamam elimi yüzümü yıkayıp geliyorum.**

**BB: Uyandı mı Hakan?**

**A: Uyandı gelir şimdi, başla sen bey.**

**BB: Gelsinde hep beraber başlarız hanım.**

**B: Günaydın güzel ailem, anne yine döktürmüşsün bir kuş sütü eksik masada.**

**A: Bugün ben elimi sürmedim. Kardeşin hazırlamış erkenden kalkıp herşeyi.**

**B: Ellerine sağlık Sıla, ellerine sağlık da hangi dağda kurt öldü normalde bu kadar güzel hazırlamazsın masayı.**

**S: Annem için yaptı abi, bugün anneler günü ya hani, sen unuttun demi. Bak anne ben diyorum sana abim odunluğundan evde kaldı. Özel günleri hatırlamıyor hiç.**

**B: Ne alaka kızım sen hatırlıyorsun da ne oldu. Sonuç bak yine buradasın.**

**BB: Sabah sabah saçmalamayın, ağzımızın tadıyla güzel bir kahvaltı yapalım.**

**B: Özür dilerim Sıla, bir an patavatsızlık ettim. Senin bugün dersin yok mu?**

**S: Önemli değil abi, kırmak istemediğini biliyorum. Bugün öğleden sonra derslerim, ailecek kahvaltı yaparız diye izin aldım yarım gün müdür hanımdan.**

**B: İyi düşünmüşsün, eline sağlık tekrardan.**

 

 

**Herkese günaydınlar, bugün için 2 kısımlık bir hikaye yazmak istedim. Umarım okurken beğenirsiniz. Birçok insan ensest kelimesini annelerine duyduğu hayranlıkla, aşkla öğrenmiştir. Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun. Karakterler ;**

**Anne (A): İsmi Hanife, 53 yaşında, muhafazakar, giyimin ve yaşam tarzından dolayı teni güneş görmemiş süt beyazı, iki çocuğu emzirmiş göğüsleri büyük ve sarkık, 1,60 boyunda 82 kilo, kalçası çok geniş. Siyah saçlarının arasında tel tel beyazlıklar yer alıyor. Gözleri kömür kadar kara, dudakları ince, kilodan dolayı yuvarlak yüz hatları var.**

**Baba (BB):  İsmi Murat, 57 yaşında, eski hovarda, karısına zamanın da çok çektirmiş, yaş ilerleyince alemleri bırakıp evine sahip çıkmaya başlamış. 1,86 boyunda 94 kilo. Omuzları geniş, sert bakışlı, sakalsız, pala bıyıklı, kısa saçlı biri.**

**Sıla (S): 32 yaşında, 1,70 boyunda 68 kilo, göğüsleri küçük, kalçası düz. 23 yaşında evlenip 2 sene önce boşandı. Evli kaldıkları sürede çocuğu olmadı. Bizim enişte kısırmış meğersem. Kardeşimde annem gibi siyah saçlı kömür gözlü, dudakları ise annemden farklı olarak daha dolgun. Teni esmer, giyim tarzı anneme göre modern türbanlılardan. Bir ortaokulda müzik öğretmeniydi.**  

**Hakan (B): 34 yaşındayım. Ailemin 2. doğan çocuğuyum, benden 3 yaş büyük bir ablam vardı. Ama geçirdiği bir hastalık sonucu kaybettik ne yazık ki. 1,79 boyunda 75 kilodayım. Esmer bir tenim var. Saçlarım kısa, gözlerim annemle kardeşimin aksine babama çekmiş kahverengi, Çıkık elmacık kemiklerim, boyuma ve kiloma göre geniş bir omzum var. Liseden sonra üniversite de bocalayınca okulu bırakıp, babama çalışmak istediğimi söyledim. O da çalıştığı maden ocağında işe girmemi sağladı. Babam bu sene başında emekli olmuştu.**

**Evimiz dubleks müstakil bir ev. İki araçlık park yeri ve annemin sebze-meyve ektiği küçük bir bahçesi var. Giriş katında annem ve babamın yatak odası, mutfak geniş bir salon ve tuvalet banyo bulunmakta.  Üst katta 4 yatak odası ve tuvalet banyo bulunmakta. Kardeşimle oda kapılarımız karşılıklı, yatak odaları biraz dar olsa da uyumak dışında vakit geçirmediğimiz için sorun olmuyor. Babam genelde salonda oturup televizyon izler. Annem ve kardeşimse mutfakta takılırlar. Ben de çoğunlukla evdeyken balkonda oturur. Rahat rahat sigaramı içip, bilgisayardan film izler veya oyun oynarım.**

**Ben pazartesi/salı günleri haftalık iznimi kullanıyordum. Gece vardiyasından dönüşlerde ise perşembe günü sabah iş başı yapıyordum. Çünkü gün atladığı için pazartesi de çalışmış görünüyordum. Her neyse, kahvaltımızı ailecek sohbet eşliğinde yapıp bitirmiştik. Ben son bardak çayımı da alıp balkonun yolunu tuttum. Babamda salona geçip spor programlarını açtı.**

**Anneler gününü unutmuştum. Bilgisayarı açıp annem için yakınımızdaki bir mağazanın internet kataloğuna girip hediye bakmaya başladım. Ne alacağımı kestiremez halde bakınırken Sıla geldi yanıma. Dönüp;**

**B: Sen haklısın bende odunluk var. Anneme ne alacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Yardım etsene bana biraz.**

**S: Tamam abi kay kenara,**

**Bilgisayarı kendine çevirip kataloğa göz atmaya başladı. Sonunda bir iki parça kıyafet seçip;**

**S: Mağazayı arada bunları ayırsınlar stoklarında 2-3 tane kalmış görünüyor.**

**B: Tamam ararım hemen, çok teşekkür ederim. Sen olmasan boş boş bakıp en dandik hediyeyi almış olacaktım anneme.**

**S: Sorun değil abi**

**B: Senin hoşuna giden sana göre bir şeyler çarptı mı gözüne?**

**S: Nasıl yani, bana da mı alacaksın**

**B: Evet hoşuna giden illaki bir şey olmuştur. Hazır gitmişken oraya sana da bir faydam olsun.**

**S: Yok be abi düşünmüş olman yeter bana. Hem ben anne değilim ki hediye alayım.**

**B: Ne önemi var ki bunun, o kadar öğrenci yetiştiriyorsun. Bir noktada anneleri sayılırsın sende.**

**S: Abi çok teşekkür ederim, senin odunluk gelip geçici sanırım**

**Gülüştük, boynuma kollarını dolayıp sıcak bir abi kardeş sarılmasıyla ayrıldık.  Sıla bilgisayarı bu sefer kucağına alıp seçmeye başladı.** **Sürpriz olsun aldıkların üzerimde görürsün demişti. Seçimi bittiğinde mağazayı arayıp ayırmalarını ve hediye paketi yapmalarını, 1 saate de gelip alacağımı söyledim.**

**Sıla’nın okula gitme vakti yaklaşmıştı. Odasına geçip hazırlanmaya gitti. Bende bilgisayarı kucağıma alıp, oyun oynamayı düşünüyordum. Mağazanın sayfasını kapatırken, alışveriş sepetini sileyim dedim. Sepetteki ürünleri silerken sepete iki adet jartiyer takımının eklendiğini görüp duraksadım. Biri kırmızı, diğeri de beyaz renkliydi. Ürünlerin kodlarına bakıp, siparişlerini verdiğim kodların yazılı olduğu kâğıdı kontrol ettim. Evet buradaydılar ikiside. Annemin hediyelerini seçerken Sıla ekranı görebiliyordum. Ama kendi hediyelerinde ekranı kapatmıştı bana.**

**“Sürpriz olsun aldıkların üzerimde görürsün demişti” bu sözü kafamda yankılanıp, ne olduğunu anlamadığım bir şekilde kardeşime yükseliyordum. Bu ne demekti şimdi, benim önüme neden bu şekilde çıkacaktı. Bunları düşünürken eşofmanım yırtılacak gibi gerilmişti iyiden iyiye. Balkon kapısının açılma sesini duyana kadar ekrana gözlerim kitlenmiş, düşüncelerim karışık ve şehvetli duruyordum. Sesi duyar duymaz silkelenip tarayıcı da boş bir yan sekme açtım.**

**Gelen annemdi, çamaşırları asmak için elinde sepet balkona gelmişti. Sepeti yere bırakıp, kıyafetleri çamaşır ipine asmaya başladı. Sıla’nın hediye seçimiyle kafam çorba gibi olmuştu. Gözlerim sepete eğilip kalkan anneme takıldı. İlk defa anneme farklı bir gözle, karşımdaki sadece annem değil bir kadın gözüyle bakıyordum. Kalçaları her eğildiğinde dışarı çıkıp geriliyor. Doğrulduğundaysa hafifçe titriyordu. Çamaşırları asmadan önce çırparken de göğüsleri dalgalanıyordu.**

**Kalkık sikimi saklamaya çabalamıyordum. Bilgisayar kucağımda olduğu için sorun olmuyordu. Sıla’nın sözleri kulaklarımda, önümde annemin vücudu, bilgisayarda ısınınca daha fazla dayanamadım ve oturduğum yerde boşalmaya başladım. Elimi dahi sürmeden bir duygu seli içinde hiç olmadığı kadar çok boşalmıştım. Yüzüm ve kulaklarım kızarmıştı. Annem halimi görüp;**

**A: Oğlum iyi misin? Kıpkırmızı oldun. Yediğin içtiğin bir şey mi dokundu.**

**B: Eee yok anne iyiyim, farkında değilim kızardığımın.**

**A: Bir yaklaş bakayım, ateşin mi var**

**B: Gerek yok anne, iyiyim ben. Geçer birazdan sen dert etme beni.**

**A: Baban gibi umursamazsın, dur bir bakayım sana.**

**Elini alnıma götürüp ateşimi yokladı. Alnımda terlerim boncuk boncuk olmuştu. Ayağa kaldırmaya çalıştı ama kalkmam çok kötü olurdu. Eşofmanımın önünü bilgisayar maskeliyordu. Kalktığım an ıslaklığı fark edecekti annem.**

**B: Anne gerçekten çok iyi hissediyorum, anlık bir olaydır. Birşeyim yok merak etme.**

**A: Ateşin yok gibi, ama kıpkırmızısın ve çok terlemişsin. Gidip ılık bir duş al bari oğlum.**

**B: Tamam anne şu yazıyı okumayı bitireyim girerim duşa. Sen tasalanma benim için.**

 **Annem tekrardan dönüp çamaşırları asmaya devam etti. Ara ara kontrol etmek için bana dönüp bakıyor bende hemen gözlerimi ekrana çeviriyordum. 2-3 dakika oyalandıktan sonra annemin arkası dönükken ayağa kalkıp eve geri girdim. Babam alt kattaydı. Banyonun kapısına gelmişken içeriden Sıla çıktı bornozuyla. Gitmeden önce duş almıştı, önüme bakıp gözlerini bana çevirdi. Çayı üzerime döktüm diyip kıvırdım. Kapının önünden çekilince kendimi banyoya atıp suyu açtım.**

**Soyunup üzerimdekileri kirli sepetine atacakken Sıla’nın mor renkli slip külotunu ve aynı renkte saten sütyeni fark ettim. Hiç düşünmeden ikisini de elime alıp koklamaya başladım. Son boşalmamın üzerinden 15 dakika geçmemişti ama tekrardan sertleşmiştim. Sütyeni lavabonun üzerine koyup sikimi üzerinde sürtmeye başladım. Kardeşimin külotunu ise derin derin kokluyor, amına denk gelen yerleri dudaklarıma sürüyordum. Çok geçmeden yine boşalmaya başladım. Ama bir öncekinin üzerinden fazla zaman geçmediği için etrafı fazla batırmadan boşalmam son buldu.**

**Külotu ve sütyene gelen menilerimi silip kirli sepetine attım tekrardan, üzerlerine de kendi üzerimdekileri attım. Ilık suyun altına girip yıkanmaya ve düşünmeye başladım kendi dünyamda. Bugün olağandan farklı, yasaklı ve aşırı şehvetli geçiyordu şu ana kadar. İçimde birşeyler değişmiş Sıla’ya ve anneme olan ilgim kardeşlikten, evlatlıktan çıkmış durdurulamaz bir arzuya dönüşüyordu. Yıkanıp bornoza sarıldım ve odama geçtim banyodan çıkıp. Saçımı kurularken annem beni kontrol etmeye gelmişti. Odanın kapısını açıp nasıl olduğumu sordu. Kızarıklığım geçmiş, normale dönmüştü. Yüzüme bakıp iyi olduğumu gördü. Sonra tam çıkacakken gözleri aşağıya kaydı ve kısa bir durgunluğun ardından dudağını ısırarak ve utanarak kapıyı kapattı. Eğilip göz ucuyla baktığımda bornozun ön kısmı açıkta kalmış 2 defa patlayıp sönmüş bir volkan edasıyla sikim boynunu bükmüş duruyordu.**

**Sıla’nın hediye seçimi ile başlayan bu süreç çok hızlı ve çok yoğun ilerliyordu. Bu yaşıma kadar aklımın ucundan dahi geçmemişti ne annem ne de kardeşim. Lise yıllarımda dahi tipim çok olmasa da ağzım sayesinde ilişkilerim olmuş, bu zamana kadar çok fazla kızla gündelik evlerde veya otellerde birlikte olmuştum. Cinsel açıdan bir açlığım yoktu. Ama aklımdaki düşünceler beni tekrardan ergenliğe döndürmüş ve bu sefer annemle kardeşime azdırıyordu.**

**Üzerimi giyinip mağazaya gitmek için çıktım evden. Mağazaya varınca ödemeyi yapıp. Poşetleri alıp eve döndüm. Eve geldiğimde babam görünmüyordu. Anneme sarılıp onun için aldığım hediyeleri ona verdim. İyi ki siparişi verirken kodları iki ayrı kişiye olacak şeklinde belirtmiştim. Mağazada düzgünce hazırlayıp teslim etmişti bana ürünleri. Anneme sarılırken göğüslerine kendimi bastırıp belinden sıkıca kavrayarak yanaklarından ıslak ıslak öpüyor. Annem olduğu için çok şanslı olduğumu ve kendisinin çok güzel olduğunu söylüyordum. Sikim hareketlenmeye başlayınca annemden ayırdım kendimi anlamaması için. Sonra konuyu dağıtmak için;**

**B: Anne, babam nereye gitti?**

**A: Oğlum köyden komşular aradı, kaza yapmış deden traktörle gezinirken. Hastaneye gitti apar topar.**

**B: Anne dedemin durumuyla ilgili bir şey söyledi mi babam ?**

**A: Ufak tefek sıyrıkları varmış ama hastaneye gidince bakalım doktor ne diyecek dedi. Bana da sen kal bakarsın eve gelen giden olur hazırlık yap dedi.**

**Dedemin kaza haberini duyunca içim buruldu. Babamı arayıp balkona çıkarak bir sigara yaktım. BB: Alo Hakan**

**B: Baba annem söyledi şimdi, dedem nasıl? Geleyim ben de hangi hastanedesiniz?**

**BB: Yok oğlum deden iyi ufak tefek birkaç sıyrık ve ezilme var vücudunda onun haricinde iyi dedi doktor. Senin gelmene gerek yok biz az sonra çıkağız hastaneden.**

**B: Ohh iyi bari baba, şükür kötü bir şey olmamış dedeme.**

**BB: Annene söyle yemek hazırlasın 1-1,5 saate gelmiş oluruz eve.**

**B: Tamam baba, selam söyle dedeme. (İçeriye seslenip) Anne dedem iyiymiş 1-1,5 saate gelirlermiş eve babam yemek hazırlasın dedi seni.**

**A: Şükür oğlum, tamam hallederim yemek işini az sonra. Şimdi içeri bir gelsene, bir bak bakalım nasıl olmuşlar.**

**İçeri girdiğimde annem hediyelerinden birini üzerine giymiş bana gösteriyordu. Siyah renkli bol bir etek ve beyaz renkli bol bir bluzla karşımda duruyordu. Başında da yine siyah eşarbıyla 53 yaşında değil de 40lı yaşlarda görünen bir afet vardı sanki karşımda. Dibim düşmüş, yutkunmuştum.**

**A: Dilini mi yuttun oğlum nasıl olmuş söylesene**

**B: Şey eee anne…….**

**A: (Yüzünde hayal kırıklığıyla) Yakışmamış demi benim de içime sinmedi tam, biraz genç işi gibi bunlar.**

**B: Anne yok olur mu çok güzel olmuşsun ne diyeceğimi bilemedim sadece. Karşımda bu kadar muhteşem görünürken nutkum tutuldu. Söze nereden başlayacağımı karar veremedim.**

**Annemin yüzü mutluluk ve beğenilme duygusuyla gülmeye başlamış,**

**A: Aslan oğlum benim, annesinin gönlünü almayı da bilirmiş. Hem bu hediyeler de çok güzel gel buraya diyip kollarını boynuma dolayarak tekrardan sarıldı. Bu sefer ıslak ıslak öpme sırası annemdeydi. Annemin öpücükleri, kokusu, vücudunun sıcaklığı derken altta isyan bayrağı göndere çekilmiş. Tüm tabuları yıkmak istercesine bir telaş vardı. Kendimi ayırmaya çalışsamda annem bırakmadı. Ve aşağıda büyüyen aslan annemin kedisini selamladı. Annem duraksadı ama sonra tekrar devam etti yanaklarımdan öpmeye. Ben de gelişine salıp annemin kasıklarına sikimi bastırmaya başladım yavaş yavaş.**

**Annemin ve benim yüzlerimiz kızarmış halde birbirimize bakıyorduk. İkimizin de ayrılamaya pek niyeti yok gibiydi.  Sonra annem kısık bir sesle;**

**A: Ben artık mutfağa girsem iyi olacak dedenle baban için yemekleri hazırlayayım.**

**B: Tamam annem, yardım lazımsa geleyim seninle (Annemden ayrılmak istemiyordum o an için).**

**A: Yok aslan oğlum, annen halleder yemek işini sen yorulma. Anneme sikimi bu sefer olabildiğince çok bastırarak yanağından bir öpücük aldım ve ayrıldık. Annem alt kata inerken, bir elini önüne götürüp, kendi kendine duyamayacağım şekilde söylendi. Ben de balkona çıkacakken aklıma Sıla’nın hediyeleri geldi.**

**Aşağı inip salonun girişindeki poşetleri alarak yukarıya çıktım tekrardan. Sıla’nın odasına girip poşetleri yatağının kenarına koydum. Masanın üzerinden bir kalem kâğıt alıp “hediyelerini üstünde görmek için sabırsızım” yazıp ve yatağının üzerine bıraktım. Annem mutfakta meşguldü nasılsa odadan çıkmadan önce istemsizce Sıla’nın dolabına göz attım. Sonra çekmecelerini karıştırmaya başladım. Fantezi iç çamaşırları, gecelikler vs. onları Sıla’nın giydiğini hayal ediyor. Kardeşime daha fazla yükseliyordum. Ama bir yandan da bunları kim için giydiğini sorguluyor ve kıskanıyordum onu.**

**Çekmecelerin en dibinde yapay bir penis ve ruja benzer vibratör bulunca, anladım ki hayatında son 2 senedir biri yoktu. Oyuncaklarla gideriyordu ihtiyaçlarını ama yine gördüklerim düşündürmeden bırakmıyordu. Acaba gizli gizli görüşüp yattığı biri mi vardı. Sonra birkaç defter buldum. Bunlar onun günlükleriydi.**

**Lise yıllarından itibaren düzenli günlük tuttuğunu biliyordum. Daha önce hiç açıp okumamıştım hiç. İlk defteri elime alıp rastgele bir sayfayı okudum. Sıradan olaylar yazılıydı. Şu bunu dedi, bunla yemek yedik. Derste hoca şuna kızdı vs., bir başkasını elime alıp yine rastgele bir sayfa açıp okudum. Üniversite zamanında tutmuştu bu günlüğünü, erkek arkadaşıyla gittiği gezinin güzelliğinden ve sevgilisinin ilgisinden memnuniyetini yazıyordu. Merak edip birkaç sayfa daha okudum. Ama sıra dışı bir olay yazılı değildi. Defterleri iyice karıştırıp evlilik günlerine geldim. Enişteyle başlangıçta renkli geçen seks hayatları en ince detayına kadar yazılıydı. Evliliklerinin sonuna geçip ettiği kavgaları, enişte olacak hıyarın buna el sürmediğini, mutsuzluğunu vs yazmıştı.**

**Biraz daha yakın tarihlere gelip hızlıca göz atarak okuyordum. İlgimi çeken kelimeler gördüğümde sayfayı baştan aşağı okuyor, ilgimi çeken bir şey yoksa diğerine geçiyordum.**

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir