Aldatılmak Hem Acı Hem Zevkli

Yeni siteye daha taşındığımız gün karım arkadaş yapmaya başlamıştı bile. Melek sıcak, cana yakın kişiliğiyle hep bize iyi bir arkadaş çevresi yaratmıştı. Burada da öyle olacak gibiydi. Bizim bloktan Belgin isminde biriyle çok iyi anlaşmıştı. Bir kaç gün sonra eşini de benimle tanıştırdı. Biz de uyuştuk. Metin de benim gibi bir şirkette yöneticiydi. Ardından onların arkadaşları iki çiftle daha tanıştık. Hasan ile Ceyda ve Mehmet ile Leyla.

Hasan büyük projeler yapan bir müteahhitti diğerlerine göre oldukça varlıklıydı. Mehmet’in de bir araba galerisi vardı. Eşlerimizin hepsi ev kadınıydı. Sadece bizim çocuğumuz yoktu. Melek bazan çalışmak istediğini söyler ama rahat hayata alıştığı için bir girişimde de bulunmazdı. “Neredeyse 30 oluyorum artık bu yaştan sonra iş hayatına falan alışamam” derdi.

Kısa zamanda birlikte gezip eğlenen bir gurup olduk. Çift olarak bir şey yapmadığımız zamanlarda da erkekler toplanıp maç seyrediyor ya da poker oynuyorduk. Kadınlar da kendi aralarında yapacak şeyler bulmakta zorlanmıyorlardı.

Çift olarak Belgin ve Metin’le daha yakınlaşmıştık. Metin bana Hasan ve Mehmet’in başka kadınlarla beraber olduklarını hatta rus kadınlarla yaptıklarını ve ballandıra ballandıra anlattıklarını söyledi. Kendisinin de bir kere denediğini ama suçlu hissettiği için bir daha yapmadığını ekledi. Ben de “Karıma yapamam böyle bir şey dedim. Ama onlara da karışmam. Kendi hayatları tabii” dedim. Güldük. “Merak etme yakın da sana da anlatmaya başlarlar” dedi.

Dediği gibi de oldu. Samimiyetimiz arttıkça poker partilerimizde evde eşlerimiz yokken belden aşağı hikayeler gırla gitmeye başladı. Becerdikleri kadınlardan orospu gibi bahsetiyorlardı. Özellikle Hasan sitede, kimisi evli bir sürü kadını becermiş olmakla övünüyordu. Çok güzel olanlarını özellikle bana da hava atmak için tanıyıp tanımadığımı soruyor, tanımıyorsam ötekilere kadının ne kadar güzel olduğunu tasdiklettiriyordu. Zenginliğinden de artan bir güveni vardı kendine. Hatta karısı bir kere başka bir kadınla bastığında bile karısını sakinleştirmesini hatta zeytinyağı gibi üste çıkmayı bile becermişti. Ceyda Yaşadığı güzel hayatı kaybetmektense azgın kocasının çapkınlıklarına göz yummayı kabullenmişti. Hasan’ın yakışıklı olduğu söylenemezdi ama bir şeytan tüyü olduğu belliydi. Hikayeleri ve tavrı eğlenceli olduğu için zevkle dinliyorduk. Kadınları neresinden nasıl siktigini detaylarıyla anlattıkça hem gülüyor hem de tahrik oluyorduk.

Karımla aramızda gizli bir şey olmazdı. Bunları karıma söylediğimde Melek’in de Hasan hakkında benzeri şeyleri ona anlattığını söyledi. Kocası bahsetmişti ona da. Karısını düşünüp üzüldük ama kendi seçimiyse hakediyor dedik. Hasan da eğlenceli biri olduğu için ona da kızamadık.

Taşınalı bir kaç ay olmuştu. Yazın kendini hissettirmesiyle birlikte hafta sonu plaja gitme fikri atıldı. Toplandığımızda eşlerimiz bir birleriyle yarışacak kadar güzel ve seksi giyiniyorlardı. Bunun plajda kendini daha da belli edeceği düşüncesi beni heyecanlandırmıştı. Hepsi güzel kadınlardı. Melek’in en çekici olması bana gurur hep verirdi.

Hafta sonu gerçekten kadınlar için gövde gösterisi gibi olmuştu. Kadınlar bir birine iltifatlar ediyordu ama biz de kaçamak bakışlarımızla diğer eşleri süzüyorduk. Minicik bikinilerle ortada dolaşırlarken en çok karimin ilgi çektiği hissine kapıldım. Hasan neredeyse karıma bakışlarını gizlemeye bile çalışmıyordu. Karımda böyle çapkın birinin ilgisini çekmekten hoşlanmış görünüyordu. Keyifli bir gün geçirmiştik. O gece, gündüz plajdaki psikolojimizin de etkisiyle azmış bir şekilde seviştik karımda.

Hafta sonları plaja gitmezsek biz erkekler mac seyrediyor, hafta arasında da poker için bir gece buluşuyorduk. O gecelerde yine Hasan bize çapkınlık maceralarını anlatıyor eğlendiriyordu. Yeni takıldığı evli bir kadın vardı. En çok onu anlatıyordu. Anlaşılan tam bir maldı kadın. Her istediğimi yapıyor diyordu. Kocası işe gidince kadın arıyormuş. Hasan da daha kadın yataktan kalkmamışken kendi anahtarıyla giriyormuş yatak odalarına. Kadını öyle terbiye etmişki yatağın ortasında domalıp bekliyormuş Hasan’ı. “WOW!” deyip Tebrik ettik. Sanki biz yapıyormuşuz gibi heyecanlandık. Oyle güzel bir götü varki amından çok götünden sikiyorum diyordu. Kadının alırken acıdan kıvranmasını bağırmasını öyle güzel anlattık ki kendimizden geçtik. Bir dahaki sefere bize göt deliğinin resmini getircekti. Poker de kazanana göstereceğini söyledi. “Çok adisin Hasan” dedi Mehmet. Hepimiz Güldük.

Bir sonraki hafta gerçekten telefonunda resmin olduğunu söyledi. Oyunda para yerine resmin olduğu telefonu koydu. Hepimiz heyecanlanmıştık. Pezevenk o eli kazandı. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Ondan sonra ki ellerde de para yerine resmi yatırdı. Kendisi de göstermek istiyordu belli ki. Mehmet bir eli kazanınca, Hasan telefonu eline aldı. Resimleri açtı. “Bak ilk resim sikilmeden önceki hali “ dedi. Mehmet “ OFFF Nefis. Daracık” dedi. Bak bu da yarım saat sikildikten sonra ki hali” diye gülerek tekrar uzattı. Mehmet “ OHHHHHAAA! Naapmışsın karıyı sen böyle ya? “ dedi şaşkınlıkla. Metinle ben meraktan ölüyorduk ama bize göstermiyorlardı. “Tünel olmuş bu ulan” dedi mehmet yine.

Hasan gururla gülümsüyordu. “Bunu bana gondersene nolur 31 çekmek isterim buna” diye itiraf etti Mehmet. Hasan “Olmaz” dedi “Değeri düşer. Kazandıkca bakabilirsiniz sadece”. Mehmet “ çok adisin abi yaa dedi ama gecenin sonuna doğru Hasan hepimizin resmi görmesini sağladı. Bu çok yakın çekimler çıldırtıcıydı. Gerçekten de deliğin geçirdiği değişiklik inanılmazda. Bu daracık şey nasıl böyle kocaman bir delik olabilirdi? Kadına acımak mi lazım sevinmek mi bilemedim. Benim pek tecrübem yoktu bu konuda. Melek hoşlanmadığı için biz yapmazdık. Çok ısrar etmeme rağmen ucunu bile sokturtmamıştı bana. Acıyor deyip kestirip atardı. Tabii bunu onlarla paylaşacak değildim.

İşler ve arkadaşlıklar arasında yaz güzel geçiyordu. İşte terfi etmem söz konusuydu. Daha çok çalışıyordum. Bir sabah Tabletime mesaj geldi. Hasan’dandı. “Sabah işim var. Öğleden sonra Saat 2 de gelebilecegim. Hazır ol” diyordu. Şaşırdım onu beklemiyordum. “Anlamadım?” diye yazmak üzereydim ki sabah aceleden yanlışlıkla Melek’in tabletini aldığımı fark ettim. Mesaj Karımaydı. Birden kafamda bir şimşek çaktı. Hasan Melek’le buluşuyordu. Ne olabilirdi? Benim biricik karım, tek aşkım, herkesten çok güvendiğim kişi beni aldatıyor muydu? Hem de hasan’la. Yoksa o evli kadın benim karım mıydı? Çalışabilecek durumda değildim. Eve gidip karımla konuşmam lazımdı.

Eve geldiğimde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Melek mutfaktaydı. Çantamdan çıkarttığım tableti titreyen ellerimle ona doğru uzattım. Mesajı gösterdim. Yüzü kıp kırmızı oldu. Bu her şeyi itiraf etmek demekti. Gözleri doldu. konuşamıyordum. O daha önce kendini toparladı. “Evet” dedi. “iki aydır Hasan’layım” Sesim titreyerek “ “Peki ne yapacağız ?” diye sordum. “Ondan ayrılmak istemiyorum. Ona çok bağlandım. Seni seviyorum ama onsuz olamam. Bunu böyle kabul etmen lazım” Bir şey diyemedim. Halbuki Hasan’ın ne adi biri olduğunu. Onu sadece kullandığını söylemek istiyordum. Evden çıktım. Sokaklarda dolaştım Konuşacak birine ihtiyacım vardı. Metin’i aradım. Utanıyordum ama konuşmam lazımdı biriyle.

Metin’le bir cafe de oturduk. Hepsini anlattım. Sonunda “Ayrılmak istiyor musun?” diye sordu. “Hayır, seviyorum Melek’i dedim” O zaman, zamana bırakacaksın katlanacaksın “ dedi. Benim de eğilimim o yöndeydi aslında. Kimseye söylememesi için uzun uzun rica edip ayrıldım. Biraz daha sokaklarda dolaşıp eve döndüm. Saat 1 gibiydi.

Melek beni bekliyordu. Sessiz halimden bir şeyler anlamıştı her halde. Boşanmak istemediğimi söyledim. Biraz rahatladı. Duruma razı olduğumu söyleyince yüzü gülmeye başladı. Bunun çok gizli kalması gerektiğini söyledim. Hasan’a söylemesi gerektiğini söyledi. “Daha çok zevk alır” dedi. Hoşuna gidiyormuş boynuz takmak. “Saat 2 de gelecek biliyorsun” dedi. Buna hazır değildim. Bu kadar büyük bir sorunumuz varken telefon edip gelme demiştir diye düşünmüştüm. Bana“ İstersen sen çık dolaş dışarda Hasan gelmeden. Ona hazırlanmam lazım. Gidince ben seni çağırırım” dedi. Bu duyarsızlığına inanamadım. Çok kızdım ama çarem yoktu galiba. Kös kös çıktım evden.

İşe gittim bir kaç saat orada kendimi oyamaya çalıştım. Mesai bitimine yakın Melek aradı. “Gelebilirsin aşkım” dedi. Kendi evime gitmek için izin gelmişti. Bozuk bir halde eve gittim. O gece pek konuşmadık. Melek yatak takımlarını bile değiştirmek gereğini duymamıştı. Hasan’ın terinin buram buram koktuğu, üstüme bulaştığı yatakta sesimi çıkartmadan uyumaya çalıştım.

İki gece sonra poker gecemizdi. Hasan’ın yüzüne nasıl bakacağımı düşünüyordum. O resimleri yine para yerine sürecekti. Nasıl katlanacaktım bu duruma. Bu defa Metin de biliyordu o kadının karım olduğunu. Belki Mehmet de biliyordu. Rezil olmuştum. Tam bir rezaletti.

Poker gecesine ayaklarım geri geri giderek ayrıldım evden. Herkes normal davranıyordu. Hasan hikayelerini anlanlatmaya başladığında ben rahatsızlığımı gizlemeye çalışıyordum. Bana ara sıra bakışlar atıp, bozulmamdan keyif çıkartmaya çalışıyordu. Karımın resmine tekrar bakma fırsatı olduğunda Metin de heyecanlandığını ama bana belli etmemeye çalıştığını hissettim. O gece Hasan sırf bana karimin sikilmiş resmini göstermek için bir el bana yenildi. Zor bir duyguydu karımın arka deliğinin öyle bollaşmış halini görmek. Özellikle ötekiler anlamasın diye sanki başka biriymiş gibi Hasana yaptığından dolayı iltifat etmek çok ağırdı.

Hasan her saniyesinin zevkini çıkartı. O gece eve döndüğüm de Melek beni gülerek karşıladı. Hasan ona mesaj atarak olayı anlatmış. Çok Keyif almış yaptığından. Karım da hoşlanmıştı bundan. “Gerçeğini görmek istermisin? “ dedi şımarık bir şekilde. Kendime engel olamadım. Heyecanla “Evet! “ dedim. “O zaman Hasan’dan rica et bir dahaki sefere senin yanında yapsın. Hahahaha! “ diye gülüp gitti. Ben de gidip yanına yattım. Uyuduk.

Gündüzleri ben işte çalışırken, Hasan’ın gelip karımı becerdiğini düşünmek artık normaldi benim için. Karım akşamları bana birlikte yaptıklarını anlatmaktan özel bir zevk alıyordu. Bu belliydi. İşlerim yoğunlaşmıştı. Yetiştirmemiz gereken bir iş dolayısıyla hafta sonu da dahil geç saatlere kadar çalışmam gerekiyordu. Pazar akşamı derbi maçını kaçıracağım için canım sıkkındı. Karımla maçı seyredemiyeceğim için üzgündüm. Önemli bir evrak eksikliği yüzünden o gece çalışmayacağım ortaya çıktı. Kimse neden eve gidiyorsun diyemezdi. Çok sevinmiştim. Maç başlamadan eve yetişebilecektim. Hemen fırladım.