Doğma büyüme İstabulluyum.Annem ve Babam ben doğmadan önce köyden İstanbul’a göç etmişler.Babam ipsiz sapsız bir adam,geceleri pavyonlarda sigara satar, zaman zaman korsan taksicilik yapardı.Kazandiğı paraları kumarda veya pavyondaki kadınlarla yerdi.Bu kadar tekinsiz olan yerlerde çalışmasına rağmen bir o kadar da korkaktı.
Lakabı pısırık Necmiydi. 1.65 boyunda göbekli siyah giyinen,saçları jöleli bir adamdır.Dışardan gören ağır abi zanneder ama tanıdıktan sonra biraz sert çıkış anında r yapardı.
Gündüzleri tüm gün evde uyurken Annem Nimet ise apartmanların merdivenlerini yıkar boş olduğu günler evlere gündeliğe giderdi.O da 1.58 boyundan başörtülü değil ama yazmalı bir kadındı.Surekli çalıştığı için enerjik ve diri bir kadındır.Kalçaları büyük göğüsleri ise ortalamanın üstünde büyüklüktedir.
Derme çatma 2 göz evde yasıyorduk. Ben ise ortalama bir lise de okuyurdum. Bu arada ismim Sami. Başlarda Annem harçlığımı, gündelikten kazandığı mutfak paralarından köşeye attıklarıyla veriyordu. Bazense babam gündüz tüm gün uyuduğu için ceketinin cebinden kaldıysa çarpıyordum.Zaten hiçbir şeyi hatirlamazdı.
Bir gün babam çok parasız kaldığı zaman annem ile tartışırken benim de çalışmam gerektiğini söylemiş beni bir telefoncunun yanına vermişti.Telefoncu Salih abi orta yaşlarda ve tam bir kolpa adamdı, babam onu bir iki kere dolandırmasına rağmen birbirlerini severlerdi.Zaman zaman pavyona gider dükkana gelen kadınlara sarkardı. Aklı sikinin ucundaydı. Hanımı çirkef bir kadın olduğu içinde çok korkardı.Ama kafası zehir gibiydi.Her türlü telefonu tamir eder, her türlü kaçak telefona IMEI atardı.
Yanında çalışmaya başlayınca başlarda basit şeyler yaparak öğrenmemi sağlamış daha sonra bana tüm inceliklerini öğretmişti. Ekstra para kazanmak için arkadaşlarımın telefonun okuldayken tamir eder yoluma bakardım.Lise dönemim boyunca calışmıştım artık dükkanı bana rahat rahat emanet edip hovardalığa giderdi. Ne annemden ne babamdan para alıyordum.Guzel bir telefonum güzel bir bilgisayarım vardı. Üniversite sınavına girmiş istediğim bölümü kazanamamıştım, çalışmaktan derslere fazla vakit ayıramamıs,özel derste almamıştım. 1 yıl daha çalışıp iyi bir üniversiteye gitmek istiyordum.Ama herşeyin bir gece de değişeceğinden tamamen habersizdim…
Babam apar topar sabaha karşı eve gelmiş bizi uyandırmıştı, biraz sarhoş ve baya korkuyordu. Ben ne olduğunu sormuş,bana sen karışma sanane demişti. Annem ile odaya geçip birşeyler konuşmaya başladılar ben de merak edip onları gizlice dinlemeye başladı.Babam pavyonda saf salak birisini dolandırmış daha sonra o parayla kumara düsmüş.Elde avuçta ne varsa kaybetmiş hatta 500000 lira borçlanmaştı.Bunlari duyan annem bela okumaya küfürler etmeye başladı.Babam borçlandığı kişinin bela olduğunu, içerden yeni çıktığını, eski bir katil olduğundan bahsediyordu.Bir an evvel kacmamiz gerektiğini adamin kısa sürede bizim evi bulacağını ve bize zarar verme ihtimali olduğundan bahsediyordu.Babam hemen önemli şeylerini toplamasını kalan eşyalar için kamyon ayarlamaya gideceğini söyleyip apar topar evden gitti.
Annem ağlamaklı bir şekilde eşyaları topluyor bende valizimi bilgisayarlarimi ve alet edevatlırımı topluyordum.Gün ağardıktan sonra babam bir kamyon bulmuş hep beraber eşyaları kamyona yükledik.Önden kamyonu göndermiş biz de babamın eski model kırmızı renkte ve camları filmli olan şahine binmiştik.Köye doğru yola çıkmadan önce babam bizi bir yerlere götürmüş arabada bekletmisti.Alacaklari olduğunu soylemis ama hiç bir yerden para alamamıştı.Daha sonra yola çıkmıştık.Cebimde babamdan sakladıgim 10000 TL vardı sadece.Koye en son lise 1deyken dedem rahmetli olduğu zaman gitmiştim.
Aslında bir dağ köyüydü en yakın ilçe yaklaşık bir saat uzaklıkta kurak bir yerdi.Hayvancılık olarak keçilerin olduğu,tarım olarakta tütün,kekik,lavanta ve haşhaş gibi suya gerek duymayan şeyler yetişiyordu.400-500 hanesine olan sürekli göç veren bir köydü.Bir dönemde kaçakçılıkta revaçta olan bir yerdi ama artık dronelar ve köyün adının çıkması yüzünden artık bunlar olmuyordu.Köy yolu virajlı ve bozuk olduğu için 15gunde bir kargo geliyor. İnsanlar şehre gittiklerinde tüm işlerini 1 günde hallediyordu.İmkanları kısıtlı olan bir yer, 1 kahvehane, küçük bakkal vardı.Haftada 1 gün ilçeden doktor gelirdi. Jandarma bile 35 dakikalık uzaklıktaydı.
Köyden göçenlerin bir çoğu yurtdışında yaşıyor yazları 15 gün durup gidiyorlardı.
Köye gece yarası varmıştık. Dedemden kalma bir evimiz vardı Annemin 2 kız kardeşi vardı ve ikisi de köyde yaşıyorlardı ve köy ortalamasına göre durumları iyiyidi ama zengin değillerdi.Babamın ailesi ise uzun zaman önce göçüp gitmişler ne varsa satmışlardı.Babam ile de amcam ve halam yıllardır görüşmüyordu.Babam onları da dolandırmıştı. Dedem annem ilerde babamdan boşanır buraya gelirse diye de kendi evini ona bırakmıştı.Kucuk kerpiçten eski bir evdi.Bahcesinde eskiden kalma tavuk kümesi ve odunluk vardı.Bir kaç meyve ağacı ve geniş bir avlusu olan tam bir köy eviydi.
Eve gelmiştik ama elektrik ve su yoktu, bizim geldigimiz gören büyük teyzem şaşırmış ama bir o kadar da sevinmişti.Buyuk teyzem Hasret annemden 3 yaş büyüktü.Tarlalarda çalışmaktan daha esmer gözüküyordu ama zayıf ve alımlı bir kadındı.Cok geçmeden küçük teyzem İffet gelmişti. O da 37 yaşında tam bir afetti.Balık etli cilveli ve kendince modern bir kadındı… Durumu öğrendikten sonra bize yemek getirdiler ve beraber yemek yedik. Babamı seven kimse yoktu ki teyzemlerde hiç sevmiyorlardı.O gece tozlu ve sert eski karyolda yatıp uyuduk.Sabaha karşı kamyon geldi eşyalarımızı indirdik.Babam korkudan burnunu evden dışarıya çıkarmıyordu.
Teyzemler domates biber pirinç getirmiş idarelik kullanıyorduk ama paraya ihtiyacımız illa ki olacaktı.Annem evi 3-5 gün temizledikten sonra köylülerin tarlasında çalışmaya gidiyordu,ben de evin erkeği olarak daha sonra ona katıldım. İnanılmaz zor ve yorucuydu.Kurak olan köyde doğru düzgün ağaç bile yokken, o tütün tarlalarında vs sıcağın altında çalışmak çok zor geliyordu.Bir de yetmezmiş gibi köyün gençleri,disardan geldiğim için beni pek sevmemişlerdi.Apartman çocuğu diyorlar,diksiyonum ile dalga geçiyorlardı hatta bazen akşamları içip karşılarına köyde denk gelirsem beni hirpaliyorlardi.Ben de sesimi çıkartamıyordum hem köy çocukları güçlülerdi hem de kalabalıklardı ve çalıştığımız tarlalar hep onlarındı.Ama aldığımız para ilaç gibi geldiği için çalışmaya devam ediyorduk…
Yine günlerden bir gün tarlada çalışırken mola vermiş hep Beraber yemek yemege başladık.Köy küçük olduğu için herkes bir yerden birbiri ile akrabaydı, Annemin baba tarafindan uzaktan kuzeni olan Mehmet abi ile aramız iyi olmuştu.Kendisi aynı zamanda köyün muhtarıydı, seçim zamanı yaklaştığı için herkesin işine ekstra koşturuyordu.Milletin tarlasında yardıma gidiyor, traktörünü emanet veriyor hatta bazı evlerin dış cephesini boyuyordu.Tekrardan muhtar olmak için seçim çalışmalarına simdiden başlamıştı.Sabahları traktörün arkasına bağladığı römork ile evden bizi alıyor tarlaya getiriyordu.
Mola da yemek yemeğe başlamışken Mehmet abi içi buzlu ayran dolu sebili almak için römorka tırmandığı anda telefonu cebinden düşüp kırıldı.Ahlar vahlar ettikten sonra söylenmeye başladı,
Mehmet- Yahu bunca işin arasinda telefonda gitti, yaptırmaya şehre gitsem 1 günüm çöp olacak mecbur. Hay şansıma tüküreyim.
Ben- Mehmet abi bi ver bakayım anlarım ben böyle işlerden..Telefonu bana bırak, ben yıllarca telefoncuda calistim eve gidip tamir etmeye çalışayım.Senin telefonun ekranı olması lazim.Buraya gelirken eski hurda ne kadar şey varsa farkında olmadan getirmiştim.
Mehmet abi bu duruma çok sevinmişti.Aksam olduğunda evin avlusunda telefonun ekranı değiştirmiş yeni gibi olmuştu.Sabah olduğunda Mehmet abi geldi ve ona telefonu teslim ettim.Cok sevinmiş bana defalarca teşekkür edip para vermeye çalıştı. Ben reddettip önemli olmadığını söyledim.
Mehmet abi akıllı görünen bir köylü insanıydı.Hemen aklına bir fikir gelmişti ve benimle paylaştı.
Mehmet- Sami oğlum bu köyde gördüğün gibi hicbirsey yok buradaki insanlar en ufak şeyde 1 saatlik yolu çekip şehre gitmek zorunda kalıyorlar.Malum herkeste akıllı telefon var ve köy ortamı toz vs derken herkesin telefon sürekli bozuluyor.Gel sana muhtarlık binasının yanında eskiden kalma kerpiç küçük bir yere dükkan açalım.Hem köye hizmet olur hem de senin cebine para girer.
Ben- Valla abi olur da bir sürü malzeme eksik,onları alacak bende para yok.Senin iş basitti yaptım ama diğer işler icin,lehim tabancası lehim ve bir sürü yedek parça lazım.
Mehmet- Takma sen onları. Ben azalarla beraber para toplar alırım sana, kabul edersen.
Ben- Valla çok iyi olur abi..
Anlastiktan sonra apar topar gidip parayı ayarladı,malzemeleri nerden alması gerektiğini patronumdan öğrenip Mehmet abiye söyledim.Aksam olduğunda çoktan almıştı bile malzemeleri.
Zaten taş çatlasın 400-500 kisinin olduğu yerdi, genelde çin telefonlari kullanılıyordu sadece küçük bir kesim ayfon kullanıyordu.Muhtarlik binasının yanındaki kerpiç yeri hemen beraber boyadık, 25m2 olan küçük bir dükkandı ama bana yeterdi.Kendi çapımızda rafları yaptık.Ben kendi dükkanım olduğu için seviniyordum.Mehmet abi oy kazanacağı için seviniyordu.Bana buraya kimsenin denetime gelmediğini ruhsat vs almamıza gerek olmadığını söylemişti.Annem bu duruma çok sevinmişti, Babamın ise sikinde değildi.Yiyip içip yatıyordu.
Bir gün biz tarladayken babamın alacaklısı, köyü bulmuş ve gelmişti. Bizim evi ararken Mehmet abi yabancı olduklarını anlamiş ve kim olduklarını sormuş.Babamı aradıklarını söyleyince zaten sevmediği için yerini söylemiş adamlar ailesi yok mu bunun diyince bizim babamı terk ettiğimizi,artık gına geldiğini ve babaminda sefalet içinde köyde yaşadığını söylemişti.Bir yandan da Mehmet abi belindeki muhtarlık silahını göstermiş.Bu köyde herşey olabilir ama bazı şeyler olmaz diyip birazcık tehdit vari konuşmuştu.Adamlar köyden çıkınca babama durumu anlatmiş,sanki bilmeden evin yerini söylemiş gibi davranmış onun köyden gitmesi gerektiğini eğer gitmezse ilerde bize zarar gelebileceğini söylemiş.Babam pısırık olduğu için başta kabul etmemiş ama Mehmet abi sert bir şekilde uyarınca arkasına bakmadan arabasına binip bize bile haber vermeden gitmişti.
Biz de köyde annemle baş başa kalmış bir yanımız üzülmüş bir yanımız sevinmişti.Aradan 3-5 gün geçtikten sonra babam Gürcistana gittiğini ve orada bir arkadaşının kumarhanesinde çalıştığını söyledi.Bize her ay para göndereceğini ve bir kaç yıl sonra anca gelebileceğini söylemişti.Biz ne geleceğini düşünüyorduk ne para göndereceğini.Sadece tamam demiştik.Bu olaylar oluyorken 1-2 ay geçmişti doğru düzgün telefon arızası gelmiyordu ve tarla işleri de bitmişti.Babam da olmadığı için annem daha çok dikkatli davranıyor laf çıkmaması icin hava kararır kararmaz evin avlusuna bile çıkmıyordu.Beni köyün gençleri iyiden iyiye sürekli zorbalıyor buldukları yerde tokatlıyor asla sevmiyorlardı hep 3 kişi geziyorlar ve her türlü piçliği yapıyorlardı hatta birinde anneme sövmüşler bunun üstüne dayanamayıp yumruk atmıştım ondan sonra 3ü bir olup beni dövmüşlerdi. Annemde bende farklı tecrübeler yaşıyor zorluklar çekiyor ama ses çıkartmıyorduk.Annem 3-5 kuruş kazanmak için milletin bahçesini temizliyor angarya işler yapiyordu.Ordaki bir kadın annemi asagiliyor azarlıyordu bana söylemese de kulağıma geliyordu.
Günlerden bir gün yine dükkanda boş boş otururken iceriye Hasan girdi,Telefonu bozulmuştu.Bu 3lü grubun içindeki en orospu evladı olani buydu.Annem de evlerine gider orada bahçe işlerine ve hayvan işlerinde çalışırdı ama annesi de bir orospu evladı olduğu için anneme köpek gibi davranırdı .Anneme söven ve kavga ettigim kişi de hasandi, kendi tarlasında köpek gibi davranan da buydu.Diğer arkadaşları bunun yancısı gibi takılır her dediklerini yapardı. İçer içer millete salça olurdu,köyde dirlik bırakmazdı.
Hasan- Selamün aleyküm Sami, Al şu telefon açılmıyor dün gece üstüne rakı döküldü hallet ama ucuz yollu hallet beni sikmeye kalkma yoksa harbi yerim seni…
Ben- aleyküm selam hasan, bu telefonun anakarti yandiysa toplanmaz elimden geleni yaparım… Sen en iyisi şehre git orda yaptır..
Hasan- Ulan bende biliyorum gitmesini,babam şehirde işleri var daha gelmedi, anamı yalnız mi koyayim apartman çocuğu, sen bunları bilmezsin.Olmazsa da babama söylerim gelirken alır.
Ben- İyi tamam bırak git yarın haber veririm sana… Telefon şifreni de bırak.
Hasan- Açılsın yeter sanane amk sifremden hadi eyvallah
Söyleyip çıkıp gitti bu pezevengin telefonunu yapmak istemiyordum ama belki işini görürsem benimle uğraşmayı birakabilirdi.
Telefonu hemen alıp 3-4 saat pirince yatırdım,içindeki suyu ve nemi almasını sağladım. Aslında birşey olmamıştı 15 dakika uğraştıktan sonra telefon açılmıştı ama bu pezevengin herşeyini öğrenmek istiyordum ama çizgir vardı. Hasan aptal değildi bir kaç deneme yaptım ama bulamamıştım daha sonra yarım saat bekleme süresine girdi bu esnada sürekli ne olabilir diye düşünüyordum en sonunda şansima bulmuştum şifresi Z’idi
Artık sıra bendeydi artık devran dönecekti..
…..
Şimdi seni sikmedim mi Hasan…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.