Ablam Derya Part 1 GİRİŞ

Merhaba, ablam derya odaklı ancak zaman zaman başkalarını da siktiğim bir hikaye yazmaya başladım. Şu anda bi kaç part var elimde. Giriş kısmını yazıyorum, ilgi gelirse diğer partları da atarım.

PART 1 GİRİŞ
İsmim Tuna, ablam Derya ve annem Deniz ile birlikte istanbulda yaşıyorum. Babam ben 3 aylıkken trafik kazasında vefat etti, ancak sağ olsun bizlere parayı hiç dert etmeyeceğimiz bir mal varlık bıraktı. Annem babamla 20 yaşındayken evlenmiş. Dedemin kurduğu ve babamın büyütüp geliştirdiği şirkette çok büyük paralar kazanmaya başlayan babam çok çapkın bir adammış. Babamın en yakın arkadaşlarından birinin yıllar sonra bana anlattıklarına göre babamın isteyip de elde edemediği kadın kalmamış istanbulda. Annem de belki bu kadınlardan biriydi ancak hamile kalması her şeyi değiştirmiş. Dedemin ve babannemin baskılarıyla babam, annemle evlenmiş. Ancak babam sonradan anneme gerçekten aşık olmuş ve onunla tanıştıktan sonra hiç bir kadına yaklaşmamış. Evlendikten 6 ay sonra doğan ablam Derya ve ondan 1 sene sonra benim doğumumun hemen ardından babam bir trafik kazasında vefat etmiş.

Onun vefatından sonra annem, ben ve ablamla hayata tutunmuş. Dedem ve babanem zaten maddi yönden her türlü desteği sağlamışlar ona. Annem de babamın vefatından sonra kafa dağıtmak için çeşitli cemiyetler, yardım kuruluşları ve vakıflarda vakit geçirmeye başlamış. Annem bu cemiyetlerle hep meşguldur, asıl amacı insanlara yardım etmek de olsa sosyete aleminden de geri kalmak istemez, 40lı yaşlarındaki arkadaşlarıyla toplantıdan toplantıya koşturur, bu toplantılara da hep şık gider. Babamın vefatından sonra evlenmeyi, hayatına başka bir erkek almayı hiç düşünmemiş. Yıllar içinde kendisine yanaşmaya çalışan çok fazla erkek oldu, kimi çok yakışıklı, kimi çok başarılı kimiyse çok zengin hiç fark etmeden annem hepsini elinin tersiyle itti. Ablam ve benim varlığım onu her duyguyla yeterince dolduruyormuş. Ancak buna rağmen giyimine, fiziğine makyajına çok dikkat eden bir kadındır. Bir toplulukta en şık en gözde en alımlı ve odak noktası olmayı gerçekten sever. Ve bunu gerçekten kendisi için yapan nadir kadınlardandır, bu yönüyle çok saygı duyarım ona. Kendisi 39 yaşında, 160 boylarında ve yaklaşık 60 kilogram bir kadın. Beyaz tenli, kahverengi saçlı, görece büyük göğüsleri ve kalçası yaşına göre çok diri güzel bir kadındır, alımlıdır ve kendine de bakmayı iyi bilir. Ama pamuk gibi bir kalbi vardır, özellikle beni ve ablamı tek yetiştirdiği için üzerimize çok titrer.

Ablam Derya, annemin bu üzerimize titremesini sonuna kadar suistimal etmiştir. Her zaman her istediğini aldıran, her istediğini anneme zorla yaptıran ve benim uzun yıllar ona “şeytan” lakabını takmamı hak eden bir kız. Kendimi bildim bileli bana karşı hep nedensiz bir nefreti olduğunu düşünmüşümdür. Bir çıkarı olmadığı zaman bana hiç iyi davrandığını hatırlamıyorum. Çok zekidir, insanların kanına girmeyi, onları manipüle etmeyi ve istediğini yaptırtmayı çok iyi bilir. Sizinle konuşurken gözlerindeki o şeytani parıldamayı gördüyseniz bildiniz ki boku yediniz. Alttan girer üstten çıkar istediğini alır. Ancak bunu bana karşı hiç bir zaman kullanamadı. Belki de

bu yüzden nefret ederdi benden. Hep bir şekilde ondan daha zeki olmayı başardım ve onun boyunduruğu altına girmedim. Bir süre sonra da zaten oda bunun için uğraşmayı bıraktı. Anneme bile istediği her şeyi yaptırıyordu. O kadar özgürdü ki, eve erkek arkadaşıyla geliyor, bizim gözümüzün önünde öpüşüyordu. Annem de hiç bir şey diyemiyordu. Annem özellikle Derya’yı kaybetmekten çok korktuğu için bir dediğini iki etmezdi.

Derya lisedeyken yine iyi kötü muhabbetimiz vardı evin içinde, çoğu zorunlu konuşmalar da olsa. Ama üniversiteye geçince iyice değişti. Giydiği minicik etekler ve dekolteli bluzlar iyice küçülmüş ve kısalmıştı. Her bir tarafı meydanda geziyordu. Uzun bacaklarını sergilemeyi çok seviyordu. Esmer teni kıvırcık ve dalgalı arasındaki saçlarıyla birleşince gerçekten büyüleyici bir genç kızdı Derya. Spor yapmayı çok seviyordu, bu sayede belini iyice inceltmiş ve zaten büyük olan göğüsleri artık iyice insanın gözüne batıyordu. Üniversite hayatında kazandığı özgüvenle bambaşka bir insan olmuştu. Hiç bir sebep yokken ortalığı ayağa kaldırmayı çok severdi. En ufak şeyde hemen sorun çıkarır annem ve beni gererdi. Bir gün hiç beklemediğim bir şey oldu, Annem hayatında ilk defa Derya’yı çok kötü azarladı. Yıllardır içinde biriktirdiği her şeyi kustu yüzüne. Derya, nasıl insafsız bir varlık olduğunu ilk defa annemin ağzından duyarken şok olmuş, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Annem çok ağır sözler söylemişti. Derya da ağzını açamadı hak ettiğini bildiği için. Ve annem o günden sonra Derya’nın eve giriş çıkış saatlerini kısıtladı, neredeyse sınırsız olan harçlığını kısıtladı. Derya ne zaman itiraz etmeye kalksa yine ağzının payını vermişti. Kadının canına tak etmişti yıllardır, onu kaybetmemek uğruna kendi mahvolmuştu. Derya; en azından bir süre bu kısıtlamalara hiç bir şey diyemeyeceğinin bilincindeydi. Zaman zaman iyi davranıyor gibi gözükse de ben hiç bir zaman yemedim bu numaraları.

Ben 18 yaşındaydım o zamanlar ,Fransız lisesine gidiyordum, annemin hep dediği gibi yakışıklılığımı babamdan almış olmamdan ve biraz da maddi konuda rahat olduğumdan dolayı okulda gözüme kestirdiğim pek çok kızla takıldım. Zaten hepsi dünyadan bir haber zengin züppeleri, ablam Derya gibi. O zamanlar okuldan Defne ile sevgiliydim öpüşme ve elleşmelerden sonra beni 2 kere eliyle okulda boşalttı. Okuldan sonra, kimse kalmayınca okulun spor salonunda basketbol veya badminton oynuyorduk ve soyunma odasında sikimi eline vermiştim. İkimiz de ilk olmasının ve gizli oluşunun heyecanıyla yanıp tutuşuyorduk. Bir gün Defneyi sonunda ağzına alması için ikna etmiştim. Yine okulun soyunma odasında yapmıştık. Gerçekten bulutların üstüne çıkmıştım, inanılmaz keyif almıştım. Defne de bir daha olmayacak diye ısrarla söylese de bir kere bu keyfi almıştım, asla bırakamazdım. Aradan 10 15 gün geçmişti, Defne’nin gönlünü o kadar hoş tutuyordum ki bir daha sakso çeksin diye, istediği her yere götürüyordum. Gezmeyi çok severdi müze, tarihi yer ve doğa yürüyüşlerine bayılırdı. Bir pazar günü bisikletlerimizi alıp Belgrad ormanına gittik. Onu sinir etmeye çalışırken ben bisikletten düştüm. Nasıl becerdiğimi hala bilmiyorum ama iki kolumu birden kırmıştım. Kollarımı alçıya aldılar. Zaten ilk dönemin bitmesine bir kaç hafta kalmıştı ben de okula gitmiyordum evdeydim. Yemeklerimi annem yediriyordu, tuvalete giderken annem arkamdan boxerımı indirip dışarı çıkıyor, ben işimi hallediyordum ve annem yine gelip arkamdan donumu topluyor ve çıkıyordu. Defne de beni hiç yalnız bırakmadı, her gün yanıma geldi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir