Başkalarının Kadınları – 9

Bahar’ın mesajı beni allak bullak etmişti, cevap atmamayı başardım ve eve gidip uyudum. Sabah kalktığımda Serap’a duyduğum şefkatten eser yoktu, Bahar dengemi bozmuştu gene. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Nurhayat ablaya instagramdan mesaj atmaya karar verdim.

M: İzmir mi???

Cevap 1-2dk sonra geldi

N: Evet, bir arkadaşım yerine katılmak zorunda kaldım Mertçim

M: Anladım, akşam burada olamazsın sanırım?

N: Bugün dönemem, 🙂 Serap’ı bir süre boş geçmen gerekicekkk 🙁 bensiz yapma sakın

Demek haberi yoktu.

M: Bilmiyorum devam etmek konusunda kararsızım, geçen gece olanlar hoş değildi

N: Yaaa Mert çok üzgünüm, çok sarhoşken ne dediğimi bilmeden konuştum. Kırıldın mı? Demir ve Melda’yı arayıp bu konuyu asla açmamalarını tembihledim. Söz hiç bir daha açılmayacak.

Demir ve Melda’nın buna gelene kadar açmayacakları çok daha önemli konuları vardı.

M: Senden beklemezdim Nurhayat abla

N: Yaa çok özürdilerim, görüntülü ariyim mi bi gör Nurhayat ablanı, sen dayanamazsın bana

Cevap veremeden görüntülü aramıştı.

Açtım, sadece yüzünü görüyordum.

N: Mert, bitanem çok üzgünüm, sana kendimi affettireceğim hiçç merak etme, hemen bugünden başlayarak affettireceğim.

Lafını bitirdikten sonra ekrana dudaklarını yaklaştırarak öpme hareketi yaptı, kırmızı, dolgu dudaklar. Allahın belası kadın.

M: Peki bakalım Nurhayat abla öyle olsun şimdilik

N: Tamam o halde, sen bana bırak, ben hatamı telafi etmek için şu andan itibaren hazırım.

“Ama şimdi bana biraz müsade et” dedi ve telefonu şifonyer gibi bir yere koydu, şimdi daha geniş açıdan onu görüyordum. bir pufun üstünde oturuyordu, üstünde bir gün önce fotoda gördüğüm kıyafetler vardı. Bacak bacak üstüne atmıştı ama kamera çok aşağıyı göstermediğinden bir şey göremiyordum.

N: Arkadaşlarımla buluşmak için hazırlanacağım, o yüzden kapatmam lazım, olur mu?

M: Tamam görüşürüz o halde. Hoşçakal.

N: Bye byeeeeeee

İşaret parmağını telefona doğru kapatma butonuna basmak için yaklaştırdı ve daha sonra puftan kalktı, görüşme kapanmamıştı, sanırım bastığını sanmıştı ama basamamıştı. Odanın içini görebiliyordum. Bir şey demedim ve görüşmeyi sonlandırmadım. Pufu biraz daha uzağa çekti ve makyaj masasına yanaşıp makyaj yapmaya başladı. Bilerek mi kapatmamıştı, kapattığını mı sanıyordu anlamadım. Hemen mikrofon ve giden görüntüyü kapattım.

Makyaj masasında dikleşti ve gömleğinin düğmelerini açtı, bacakları şifonyere çarpıyordu sanırım rahat edemedi ve biraz bana doğru dönüp bacaklarına yer açtı, önü en alt düğme hariç tamamen açıktı, tüm gerdanlığı göbeğine kadar açılmıştı.Çok ufak alttan destekli bir sütyenin içinde silikonlu sert memeleri fırlayacak gibi duruyordu. Nurhayat abla Makyajı ile uğraşmaya devam ediyordu.

Telefonda bir iki kez “hemen şimdi telafiye başlayacağım” dediği aklıma geldi, bilerek mi yapıyordu bunu?

Ayağa kalktı ve gömleğini çıkarttı, gömleğini kenara bırakıp tekrar oturdu. Siyah minik sütyeninden fırlayacak gibi memeleri yarı bana dönük olarak tekrar makyajına devam etti. Altındaki mini etek bacaklarını hiç kapatmayacak kadar yukarı kaymıştı, çok dardı ve güzel bacaklarını çok güzel tamamlıyordu.

Elimi sikime atmış, çoktan işe koyulmuştum. Nurhayat tekrar ayağa kalktı ve bu kez arkadan eteğinin fermuarını açtı, kalçalarını salladı ve eteğini düşürdü, eğilip eteğini yerden aldı, bana sırtını dönüp diğer tarafa gitti ve eteğini katlayarak koltuğa bıraktı. Tangası sımsıkı kalçasını ortadan ikiye bölüyordu, muhteşem kalçası yaşına göre çok sıkı ve kalkıktı, dün tangası Meldanın koca yayvan götünün arasında kaybolurken bu Nurhayat’ın sıkı kalçalarını geçememişti. Kendine çok güzel bakmış, muhteşem bir kadın olduğunu bir kez daha fark ettim.

Gelip tekrar aynı pozisyonda pufa oturdu, üstünde sadece iç çamaşırı ile makyajına devam etti. Pufun üstünde tanrıça gibi dimdik oturuyordu, üstündeki iç çamaşıları sanki vücuduna çizilmiş kadar biçimli duruyordu heryeri. Yavaşça kalktı ve ekrandan çıktı, geri geldiğinde üstünü giyinmişti. Altında siyah dar mini etek, üstünde desenli bir gömlek vardı. Masadan bir kaç eşyayı elindeki çantaya attıktan sonra telefonu da alıp çantasına attı. Ekranım tamamen karardı, biraz bekledim, sonra görüşmeyi sonlandırdım.

Olanları düşününce bilerek yaptığını düşünmek istiyordum, ancak o kadar doğal davranmış, hiç ekrana bakmamış ve o kadar akıcı hazırlanmıştı ki emin olamadım. Hatta farkında olmadığı fikri ağır basıyordu. Bir kez bile ekrana bakmamış ya da yapmacık bir harekette bulunmamıştı. Gayet hızlı bir şekilde işine hiç ara vermeden makyaj yaparken soyunup giyinmişti, ne bir şeyi atlamıştı, ne gereksiz bir harekette bulunmuştu.

Boşalamamıştım, Nurhayat’a o kadar uygun bir sondu ki bu. Ne zaman onu ele geçirdiğimi düşünsem kayıp gidiyordu. Üstüne biraz düşününce çok şanslı bir an yakaladığıma emin oldum, şüphem yoktu telefonu kapattığını sanmıştı derken telefonum çaldı, Nurhayat abla arıyordu. Açtım.

N: Kendimi affetirmeye başladım mı?

M: Ne, anlamadım

N: Hemen başlayacağımı söylemiştim ya Merttt. Ankarada görüşürüz acemi aygırım, döllerini Serap’a sakla ziyan etme sakın.

Telefonu kapattı. Bir insan bir dakika içinde böyle bir oyunu nasıl düşünüp kusursuzca oynayabilirdi? Dün Melda’yı şeytan sanmıştım ama Nurhayat’ın ancak getir götürünü yapardı. Çok keyifli bir oyun oynamıştı, şikayetim yoktu, gördüklerime bayılmıştım ama daima kuralları o koyuyor, sınırları o belirliyordu. Dengesini bozmak istiyordum, artık erişilemez kalmasına tahammülüm yoktu, ona bir mesaj gönderdim.

M: Erdal’a yaptığını anlattıktan sonra bunu göstermeyi ihmal etme

Dün çekip Demir abiye gönderdiğim sikimin fotosunu attım.

N: :)))))))))))) Merttt bu neee, demek çözdün işiii, kociş buna bayılacak, çükünü kopartıcammm senin.

Cevap atmadım. 2 dakika sonra bir görsel gönderdi.

Aynanın karşısında gömleğinin üst düğmelerini açmış, iki memesini de südyenin üstünden, gömleğin arasından dışarı çıkartmıştı, memeleri tamamen çıplak sem sert bana bakıyordu. Bacakları omuz genişliğinde açık şekilde ayaktaydı, eteğini yukarı beline sıyırmış, iç çamaşırını cüretkar şekilde sergiliyordu. Sadece yüzü yoktu fotoda.

N: Spermlerinin birazını ziyan ett :)))))))

Nurhayat ilk kez sınırları bariz biçimde aşmış, kuralları çiğnemiş ve kendi oyununu bırakmıştı, iç çamaşırı, dekolte, imalı konuşmalardan uzaklaşmış, tanrıça memelerini sergilemişti, ilk kez kuşkuya yer bırakmamıştı.

Biraz ziyan etmekten zarar gelmez diyerek tek bir fotoğraftan bir insan ne kadar etkilenebilirse o kadar etkilenerek boşaldım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir