Başkalarının Kadınları – 5

Misafirler gelince hep birlikte salona geçtik, aslında biraz yorgundum ama gene de kalmak istiyordum, modum çok iyiydi. Nurhayat abla ortada yoktu, Akşam yemeğine göre giyinmeye gitmişti sanırım, onu bildim bileli bu tür şeylere hep önem verirdi, Odada ben Melda, Demir abi ve Erdal abi laflıyorduk, biraz sonra bahçedeki evine giden Serap misafirlere hizmet etmek için geri geldi. Günlük kıyafetlerini giymişti. Kalçalarını çok belli eden dar bir tayt vardı altında, sanki bana ait bir kadın içeride misafirlere servis yapıyor gibi hissediyordum, sanırım onu kendime ait görmeye başlamıştım.

Ben Serap’ın kalçalarını izlerken içeri Haldun girdi, nereye baktığımı gördü, bakışlarımı yavaşça Serap’ın kalçalarından Haldun’un elindeki pakete çevirdim. Erdal abiye bir puro paketi alıp gelmişti, tam odadan çıkarken “Mert iki dakikan var mı” diye sordu. Erdal abi bir şey diyecek gibi olunca durdurdum “Var geliyorum” diyerek odadan çıktım.

H: Sen bana kapıda “İşlem başarılı” diyerek ne kast ettin lan herkesin yanında

Haldun’u artık bir gram umursamıyordum, bunu ona gösterme vakti gelmişti. düzgün bir insan olsa belki daha insaflı olabilirdim ama hödüğün tekiydi. Değerini bilmediği bir kadın için erkeklik taslamasına izin vermeyecektim.

M: Ben siz çocuk sahibi olun diye uğraşmıyor muyum?

H: Düzgün yap napıyorsan, beni çıldırtma oğlum

M: Haldun senin spermlerin bozuk aslanım, ama çocuk sahibi olmak için değil babandan para koparmak için karını dölletiyorsun. Bana erkeklik taslama, aramızda kimin daha erkek olduğu ortada.

Aşağılamaya başlamıştım, bu konuda hassas olduğu çok barizdi, ezikliğini yüzüne vuracaktım. Haldun “SENİ DOĞRARIM LAN, DOĞRU KONUŞ” diyerek yumruğunu sıkıp yukarı kaldırdı ama bir şey yapacağını sanmıyordum. Şu an kendinden çok daha erkek gördüğü birine bir şey yapması mümkün değildi.

M: Sen karını sikmiyorsun bile, ne ahkam kesiyorsun lan? Anlaşılmıyor mu sanıyorsun, kızın amı daracık iğne deliği gibi. Yalan mı? En son ne zaman siktin?

Haldun cevap vermedi

M: Serap’ı artık ben sikiyorum, anlaşma buydu, bir süre sikeceğim, sende bununla mutlu olacaksın. Bana rol kesme. Erdal abilere rolünü kesersin, ulan ben karını yanında sikerken sen karının sikilmesine değil de benim nasıl siktiğime, videonun sesine takılmış adamsın, yalan mı?

Bir süre durdu, bir şey demedi. Sonra arkasını dönüp çıkıp gitti. Haldun istediğim kıvama geliyordu, yakında ya tamamen sinecek ve istediğim gibi davranır hale gelecek ya da isyan edecekti. Haldun gidince salona geri döndüm, Nurhayat abla gelmişti, altında beyaz dar bir pantalon, üstünde sırtı açık, çok dar bir bluz vardı, ayağındaki kırmızı çok yüksek topuklu ayakkabısı kalçalarını şahane şekilde çıkık gösteriyordu. Keskin yüz hatlarını ortaya çıkaran yoğun bir makyaj yapmıştı. Bu kadar az dekolteye rağmen çok ateşliydi, eskiden sadece estetik bulacağım bu kadına dair tüm fikirlerim değişmişti, arzuladığım bir kadına dönüşmüştü ama tüm cinsellik ile ilgili konuşmalara, önünde çırıl çıplak kalmama, başka bir kadını yönlendirmesi ile sikmeme rağmen kendini ulaşılmaz kılmayı hala çok iyi beceriyordu.

Nurhayat abla koltuğun koluna oturmuş, diğer üçü yanya dizilmiş Demir abinin gösterdiği teknede çekilmiş videolarını izliyorlardı. Videoyu izlemek için yanlarına yaklaşırken Meldanın gene oturmasına hiç dikkat etmediğinden siyah iç çamaşırını ortaya sermesine dikkatim kaydı. Bu konuda sabıkalıydı, oturmayı kalkmayı hiç beceremezdi ve arada Nurhayat abladan şaka ile karışık azar yerdi. Kısa fırfırlı bir etek ve askılı bir bluz giymişti, ayağında kırmızı topukluları, sağ ayak bileğinde ince altın bir halhalı vardı. Vücudunun üst kısmı gayet ince bir kadındı ama orantısız bir kalçası vardı, vücuduna göre çok geniş ve biçimsizdi. Oturup kalkmayı becerememesi aslında daha çok o kadar büyük ve yayvan bir kalça ile kısa etekler giymesinden kaynaklanıyordu. Yüzü de çok güzel, saf görünüşlü ve ince hatlı olduğundan kadının belden aşağısı ve yukarısı sanki iki farklı kişiye ait gibi görünüyordu. Kilolu bir kadında biçimsiz ve çirkin gözükecek kalçaları bu kadar güzel bir yüz ve ince bir vucudun altında merak ve istek uyandırıyordu. Melda ile aram iyiydi, yaşıt olduğumuzdan çok iyi anlaşırdık. Demir abi çok şen şakrak olunca genelde üçümüz bayaüı güzel vakit geçirirdik.

Serap içeri girip Nurhayat ablaya “Hanımım masa hazır” dedi, Nurhayat abla da hadi o zaman yemeğe diyerek herkesi masaya davet etti. Akşam yemeği belli ki rakı odaklı hazırlanmıştı, oturup soğuk meze eşliğinde rakıları yudumlamaya başladık. Erdal abi hiç sektirmeden arsa/emlak/piyasalar konusu ile sohbeti açtı, bir süre sonra Demir abi bir parmağı ile kravatını gevşetip “Erdal baydın ha, sikicem gene para para” diye serzenişte bulununca rakının da etkisi ile gülüştük.

E: Tamam Demir başka konu açarız, ne kızdın hemen, bak ne anlatıcam belediyede…

D: Sen açma Erdal konu, vallahi siyaset açarsın şimdi kızları ve Mert’i alır dışarı gideriz, ya da seni kovarız.

Nurhayat abla “Vallahi kovar biz dördümüz takılırız, dimi Mertim benim” diyerek bacağıma vurdu.

M: Valla ben varım, ama bir şans daha verelim Erdal abime.

Daha gündelik neşeli şeylerden bahsederken kadehler baya hızlı yuvarlanmaya başlamıştı, Nurhayat abla sarhoştu ve bana sürekli temas ederek konuşuyor, arada bir “canım benim” diyerek yanağıma öpücük konduruyordu. Masada rahat edemeyince kalkmış koltuklara oturmuştuk, Erdal abi puro yakmıştı, getirip bana da bir puro verdi ve kulağıma “Rahat ol Mertçim, çok soğuksun neşelen biraz, benden çekniyorsan benim sana güvenim tam, çekinme” dedi. Neden böyle bir konuşma yaptığını anlamamıştım, çok muğlak laflardı ama sanırım Nurhayat ablanın yakınlaşmalarına karşılık vermemi istemişti, ya çok iyi niyetliydi ya da başka bir şeyler arzuluyordu, yılların hatrına bir türlü konduramıyordum Erdal abiye. Alkolünde etkisi ile artık bu durumu çözmek için şansımı denemeye karar verdim, fakat biraz farklı ve dolanbaçlı bir yol izleyecektim, bir kaç saat önce elimi kalçasından çektiği için aynı hüsranı yaşamak istemiyordum. Nurhayat ablanın kulağına eğilip “Melda’nın içinde siyah takım var” dedim, sarhoş olduğundan önce ne dediğimi anlamaya çalıştı sonra gülümseyip “benim içimde ne renk var?” diye sessizce sordu.

M: Rahibe gibi giyindiğinden fikrim yok

Aramızda fısıldaşıyorduk

N: Şansına küssss bu gün mallar gösterime kapalı giyinmişimm, hahahaha

M: Odan içeride, istersen hemen bunu değiştirebilirsin

N: Olmazzzzzzzzzz, misafirler varrrrrrr, bu kadın niye durduk yere tezgahı açıp geldii derler, hahaha

Elimdeki içki kadehini düşürür gibi yapıp pantalonuna rakı döktüm

N: Ayyyyy MERT yaaaa, üstüm battıııı, gitti 250 euro hahahaha

Herkes kahkahayı bastı, hepimizin kafaları baya güzeldi

N: Benn bir altımdakinii çıkarıp geliyimm

Mel: Sakın çıkarıpta bir şey giymeyi unutma Nurhayat abllacımmmm, hahaha

N: Ayol sen unutmadın da ne oldu, sabahtan berii siyah kilodunu izledik be

Mel: Ablaaa, aşk olsunnnn

Gülmekten duramıyorduk, Demir abi katıla katıla gülüyor, karısının bacağına koyduğu eli ile farkında olmadan eteğini daha da yukarı çekiyordu. Melda ise eli ile eteğini tutmaya çalışıyor ama gülmekten tam beceremiyordu.

D: Mertim kusura bakma haaaa, tamda karşısına oturmuşsun

M: Benim keyfim yerinde Demir abi, sen benim kusuruma bakma asıl.

Bu son söylediğime Demir abi ve Erdal abi kahkahayı bastı ama Melda çok gülmemişti, kocasını dürttü. Demir abi biraz toparlandı ve gülmekten gözlerinden gelen yaşları sildi. Bir kaç dakika sonra biz puroları içerken içeri Nurhayat abla girdi, onu yıllardır tanıyordum ama hiç böyle bir dekolte ile görmemiştim, üzerindeki eteği olağan üstü kısaydı ve sarhoşlukla sallana sallana yürüyor, sendeliyordu. Gayet kısa olan bu eteği belinde o kadar yukarı çekmişti ki dengesini hafif kaybedip yan dönünce kalçasının başladığı noktada eteğin bittiğini gördüm. Kimseden çıt çıkmıyordu, herkes üzerimize doğru sallanarak gelen sütunlara odaklanmıştı. Gelip tekrar yanıma oturdu, bacak bacak üstüne atıp dizlerinin üzerine bir yastık aldı. Karşıdaki üçlüye sergi kapanmıştı, ancak eteği o kadar kısaydı ki otururken bir yerini kapatmasına imkan yoktu. Yukarıdan baktığımda eteğinin tamamen beline toplanmış olduğunu gördüm, altında kırmızı bir iç çamaşırı vardı ve sanki iç çamaşırı ile oturuyor gibi açılmıştı. Erdal abi karşıdan “Mertcim bu gün en rahat yerlerde sen oturuyorsun ha” dedi gene hepimiz güldük. Nurhayat ablanın kulağına eğilip “Kırmızı sana çok yakışmış” dedim, bir eli benim dizimdeydi, bir şey söylemek istedi ama dili dönmüyordu, onun yerine yanağıma bir öpücük daha kondurdu. Biz erkekler hafif ayılmıştık ama kızlar hala çok sarhoştu.

D: Eeeee sizin çalışanların tedavi işi ne oldu yaaa, yapamadılar mı çocuk bişiler tedavi falan olmamıştı, en son yurt dışında donör monör, sperm bank diyordunuz.

Demir abinin bu konuyu biliyor olması beni şoka uğrattı, hafif toparlanıp dikkat kesildim.

E: Vallahi o iş henüz çözülmedi Demircim ya

Nur hayat abla kafasını tutamayarak omzuma başını koydu ve sarhoşluğun da etkisi ile “Biz sperm bankı eve getirdik Demir, senin haberin yok” diyerek güldü.

E: Nurhayat kız sen dağıttın ha, sus, hehe

N: Ayol yalan mı, yalan mı Mert

M: Şey, bilmem ne anlamadım

D: Ne diyorsun Nurhayat hiç bir şey anlamadım ha

N: Biz diyorum donörü, sperm bankı yerli bulduk, haha

E: Nurhayat, sus vallahi rezil oluruz, hehe

Olaylar birden sarpa sarmıştı ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu konuyu kapatalım diye araya girmeye çalıştım ama beni dinleyen olmadı.

D: Nasıl ya o iş olmaz ki Türkiyede yok öyle bir şey

Nurhayat abla benim sırtıma patpat vurdu ve “Bu var ya bu, bu bizim aygırımızzzzzz, sperm bank buuuuuuuu” dedi. Kıpkırmızı olmuştum, “Nurhayat Abla sus deyip” gayri ihtiyari çıplak bacağını kilodunun hizzasından sıktım, bacaklarındaki elime bakıp “çükünü kopartıcam” diye bana fısıldayıp kıkırdadı.

D: Mert ne diyor bunlar ya, hehe

Mel: Aaaaaa Mert, sen sprem mi bağışladın

N: Sperm bağışladı ya spremmm, Serap’a pompa ile bağış, iki pompa her gün hahaha, söylesene kuzummm ne utanıyorsun, bırak gavat Haldun utansınn.

D: Vay vay vayyy, demek eski usul haahaha, neyse belli ki Mert rahatsız oldu, bunlar böyle sarhoş konuşulmaz, psikolojini etkiler Mertçim, bir probleme sebep oluyorsa benle konuşabilirsin bunu bil

E: Bak deli doktoruuuuna baaaaaak, başladı gene, hehe.

“Kapatalım bu konuyu lütfen” dedim ve kalktım. Eve gitmek istiyordum. Ben kalkınca Nurhayat abla koltuğa yığıldı, kucağındaki yastık düştü ve bacakları ayrıldı, tüm iç çamaşırı ortada, eteği tamamen belinde, kırmızı tangası ile koltukta yatıyordu.

E: Bizimki seni geçti Melda

Hepsi kahkahayı bastılar, moralim çok bozulmuştu, çıkış kapısını açıp çıkacaktım ki Demir abi yanıma yetişti.

D: Mert bu konu şakaya gelmez yarın konuşalım telefonda, sen bakma bunlara, seni sıkmak istemiyorum ama yarın bana mutlaka ulaş.

“Tamam abi ben gideyim şimdi” diyerek evden çıktım ve kendi evimin yolunu tuttum, eve dönünce olanların siniri ile zor uyudum.

Sabah uyandığımda başım çok ağrıyordu, sinirlerim de bozuktu, dünkü olay beni negatif etkilemişti. Öğlene kadar pek bir şey yapmadım, sonra biri ile konuşma isteğim ağır bastı ve Demir abiye mesaj attım.

M: Abi selam nasılsın

D: İyiyim mert, arayım mı? Sen nasılsın

M: yok abi mesajlaşsak daha iyi

D: Tamam ne yaptın

M: Abi çok sinirim bozuk, rezil oldum dün

D: Yok ne rezil olması, bu olay çok büyütülecek bir şey değil, rahat ol, herkesin rızası ile oluyor ne oluyorsa.

M: Abi Senin öğrenmene ne gerek vardı, şimdi misal Melda’da öğrendi, nasıl yüzünüze bakarım

D: Melda umursamaz böyle şeyleri, merak etme sen

M: Abi anlatma sakın bu konuşmalarımı ona, yoksa beraber mi mesaj atıyorsunuz?

D: Yok olur mu öyle şey, gizli hepsi. Onun hiç bir şeyden haberi yok bak kanıt göndereyim.

Bana bir fotoğraf gönderdi, fotoğrafta Melda kısacık ev tipi bir elbise ile bacaklarını altına yandan toplamış tablette bir şeyler bakıyordu. Koca kalçalarına kadar sıyrılmıştı elbise ama çaprazdan çekildiği için bacak arası gözükmüyordu, üzerindeki evde giyebileceği cinsten fazla açık bir elbiseydi, memeleri yandan dışarı fırlamış, uçlarının yarısı ortadaydı, resmen erotik bir teşhir fotosu atmıştı bana.

Demir abinin niyeti başkaydı, Erdal abi ile ilgili bazı kuşkularım vardı ama bu foto iyi niyetli olamazdı, birden tüm sinirim uçtu gitti. Demir abi çok netti.

M: Abi ne biliyim bu fotonun yeni olduğunu, eskiden çekmişsindir. Daha fazla ispat lazım konuşabilmemiz için

D: Al geniş açı

10 saniyelik bir video geldi, videoda aynı şekilde oturan Meldayı soldan sağa telefonu kaydırarak çekmişti, karşısına geldiğinde durdurmuştu. Videonun en sonunda Melda’nın bacak arası tamamen ortadaydı, hafif karanlık olduğundan tam “içinde kilot var mı yok mu” anlaşılmayan tarzda bir çekimdi ama kalın bacakları ve yarısı açık memeleri çok netti. Melda elinde tabletle uğraşmaya devam ederken çekmişti.

Demir abi bana Melda’yı sunuyordu. O ince belin altındaki koca kalçaları keşfetme şansı sunuyordu. Saf ve güzel yüzünün altındaki memelerini, aşağıdaki kalın bacaklarını incelerken kalbim sıkışmıştı. Demir abi Melda’yı sunmaya hazırsa ben Demir abiyi gözümü kırpmadan çiğneye çiğneye Melda’yı almaya dünden razıydım.

Bana yardım etme, derdimi dinleme bahanesi ile karısını peşkeş çekiyordu. Yıllardır tanıdığım Demir abi yok olmuştu, hakettiğini ona verecektim, belli ki karısı için erkek arıyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir