Kuzenim Ve Özlem Ablam Eşliğinde Köy Gerçekleri Part : 3 Bölüm : 2 ve 3 (a)

Kuduz köpek misiniz lan siz? Eniği abisiyle tartışır, abisi amcasının oğluyla, öbür enik diğer eniğin saçını yolar. Hadi kendinizden utanmanız yok, analarınızdan utanmıyonuz mu lan itler? İki elti anlaşıyor da bizim enikler akreple yılan gibi bir çuvalın içinde birbirini sokuyor. Gelsin o it ona da lafım var. +Ba…ba -İti an çomağı hazırla. Bundan sonra Perihan aşağıya inip Rabia’nın odasına yerleşecek. Bizim evin kızı olacak. Rabia da çıksın Şehriban Yengesinin işini tutsun. Bir kusuru olursa abisini üzerine salarım. Şehriban Yengem, babamın sözünü bıçak gibi kesti : Gazanfer ne der? Uygun düşmez bu iş Hasan Abi!

Şehriban Yengemle babam hemen hemen aynı yaştaydı ama yengem saygıdan abi diye hitap ederdi babama. -Ağamın haberi var bacım. Zaten yemekleri de beraber yiyoruz. Odaları da ayrı. Oğlan da siktir olur gider bir yıla üniversiteye kurtuluruz. Küfürler, hakaretler… Zoruma gidiyordu. +Baba… -Kes konuşma -Anasını avradını sikerim kavganızın da babanızın da. Hep senin altından çıktı zaten bunlar. Kızın yüzüne bak. Bütün bu konuşmaların esnasında Perihan iki avucuyla yüzünü kapatmış sessiz sessiz ağlıyordu. Yüzünü görememiştim. Rabia’nın da saçları yolunmuş haldeydi. Tomar tomar yolunmuşdu hem de. Sıfır yaka üstünün de dikiş izleri belli olacak seviyede ayrıldığını, biraz daha zorlansa kumaşın iki parça olacağını fark ettim. Anlaşılan Perihan bacım Rabia’nın saçlarına ve kıyafetine girişmiş, Rabia da Perihan’ımın yüzünü çizmişti.

Perihan’a doğru dönüp ‘’Aç bacım yüzünü hadi neyin var?’’ diye sorduğumda Perihan artık ağlamasının sesini kısamaz oldu ve bana sarılıverdi. Yüzünü omzuma gömdü ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ağzından ‘’Abi ben buğhnğnnu hak etmediğmğ’’ gibi sesler çıkıyordu. Bu abi-bacı muhabbeti aynı evde yaşayacağımızdan diğer aile üyelerine karşı meşruiyet kazandırsa da hoşuma gitmemişti. Elden ne gelir? Abim noldu niye dövüştünüz? diye sordum. Lafı gözüme gözüme vermek için kafasını kaldırınca fark ettim ki yüzünün tamamına yakını tırnak izi olmuş, morarmıştı.

Babam ‘’Kendisini düşünmeyeni, hele hele mahpustaki ağamı düşünmeyeni ben hiç düşünmem.’’ dedi ve çekti gitti.

+Anne noldu? Neden kavga etmiş bunlar? -Bilmiyoruz ki oğlum, iki bacının kavga ettiğini görmedim de işitmedim de. -Perihan bacım macım değil anne -Kız sus alacam şimdi ayağımın altına -Abim Berker’i kardaş kabul ettiği ana kadar Perihan bacım değil anne

Annem aldığı terliği orta şiddette dayağa başladı. Yukarıya kovdu. Bu arada Perihan biraz kendine geldi ve sırtını duvara yaslayıp köşeye çekildi.

Dönünce Şehriban Yengeme ‘Senin kızın benim kızım, oğlun benim oğlum bacım. Perihan biraz bizde kalsın. Elini sıcak sudan soğuk suya vurdurmam merak etme. Abisiyle de iyi anlaşıyorlar.’’ dedi. Yengem teskin olmuşa benziyordu. Aylardır kocasız yaşayan kadının çocuklarını bir kardeş tehtid etmiş diğer kardeş dövmüştü. Bize mesafeli olması doğaldı, hele hele eltilik yapmayıp annemle iki bacının anlaştığından daha iyi anlaşması kalbinin ne kadar arı, ne kadar pisten, küften ve pastan uzak olduğunun kanıtıydı.

Olaylar duruldu. Hamza Abi’nin berber dükkanı dinleniyordu. Aynı evin içindeyse Rabia ve Berker’i olabildiğince az, Perihan’ı ise ruhuma iyi gelecek kadar fazla görmek yüreğimi dinlendiriyordu. Zaman gelip geçse de olaylar hakkında Allah’ın hiçbir kuluna tek soru sormamıştım. Gecenin biri kapım çaldı, gelebilir miyim diye soruyor Perihan’ım. Geeel dedim, gel. -Niye kim olduğunu bilmeden gel diyorsun hemen? +Perihan bu evde benim odama senden başka kim gelebilir miyim diyerek giriyor sence? Babam şafak operasyonu yapar gibi giriyor anasını satayım. Gülüverdi. Gülünce güzelleşiyordu. Gül buketine aşık oluveren kızların ne kadar aptal olduğunu düşünürken Perihan’ın gülümsemesine sulu sepken karın eridiği gibi eriyordum. -Tamam tamam bir şey demiyorum. Nasılsın iyi misin? +İyiyim be Perihan; sen nasılsın? -Yüzümdeki izler için fondoten sürmeye gerek kalmasa daha iyi olacak ama +Gel öpeyim bakayım iyileşecek mi? Sağ ve sol yanaklarından birer kez öptüm. +Geçmedi kız. Bu sefer defalarca kez öptüm. -Oynaşma beee yeter hadi. Sen de fırsat biliyorsun yanına gelmemi heee. +Horozların uyuduğu saatte, altında donu olmayan fistanla odama gelirsen yanağını da yerim seni de yerim güzelim Utandı. Utanınca Sicilya Domatesi gibi oluyordu. -Ali Abi, şey, Ali +Milletin yanında bana sarılır, kimse yokken abi der… Ben napcam seninle -Tamam dur oraları karıştırma şimdi sana bir şey anlatıcam. Sakin durcan ama söz mü? +Ben? Sükunet? Sakinlik? -Benim üzerime söz verecen yoksa anlatmam. Sakin kalırsan bir hediyem olacak hem de. +Ne hediyesi kız? Lan böyle bilmece bilmece konuşma almayayım ayağımın altına he Atladı üzerime manyak kız eliyle ağzımı kapatıverdi. -Beni Rabia’yla karıştırma. Ben anlatacağım, sen dinleyeceksin! Tamam mı?

Rabia’dan dayak yiyen saftirik kızın bana haddimi bildirmesinden hem hoşlanmış hem korkmuştum. +Tamam lan ne saldırıyorsun manyak -Ben Rabiaya da Özlem Ablaya da hiçbir şey söylemedim. Gittim yanına Rabia’nın. Neden orospu ağızlılık yapıyorsun dedim. Şok oldu. Evde kimseye yakalanmadığımdan emindim. Rabia’nın Domuzçıkmaz’da olduğundan şüphe yok. Tam cevap verecekken atladım. -Sen Domuzçıkmaz’da abimle ne yapıyorsan ben de onu yapıyordum. Üstelik bizim aramızda 5 ay varken sizin aranızda 2 yıl var. Kendinize gelin. Yaptığınızı Özlem Ablam’a söylesem size ne derler? Niye laf çıkartıyorsun? Ben böyle saydırırken Rabia lafa atladı. Domuzçıkmaz’da değildim, sesinizi duydum dedi. -Sus, Özlem Ablaya neler anlattığını bilmiyoruz sanki. Hadi onu geçtim sabaha karşı geldiniz be. Şimdi cevap ver bana. Sadece sen mi gördün yoksa abim olacak gavat da yüzünü döndürdü mü?

Ben tüm anlatılanlar karşısında öfke doluysam da Perihan bütün statik elektiriğimi bileğimden tutarak aldı ve lafa devam etti. -Ali, abim bizi öyle görünce çok sinirlenmiş. Sövüp durmuş ikimize. Aşağı inip herkesi uyandırıp yaptığımızı söylemek istemiş ama kendisi de Rabia’yla orada olunca… +Anasına sövsem yengem olur bacısına sövsem güzelim olur ben bu Berker’in nesine sövecem şimdi Perihan -Ali dur sakin ol. Sen hiçbir şey yapmayacaksın dinle. -Rabia’nın anlattığına göre Berker’i sıkılıyorum diyerek o çıkarmış dışarıya. Berker’in sanmıyorum Rabia’da gönlü olduğunu. Bizi o halde görünce de Rabia, yanaşmış abime ‘’intikamını almak istemiyor musun’’ tarzında. Abim de kız görsün yeter ki çalar sikini kilise çanı gibi biliyorsun. -Ali rahat dur valla rahat dur bak hem ödülünü vereceğim sakin ol. +Lan köpekmişim gibi konuşma sen de hepinizi ayağıma altıma alacam şimdi

Perihan, tekrar beni susturmak istiyordu ama bu sefer ne yaparsa yapsın ikna olmuyordum. +Lan bu kadar şey konuştunuz kavga etmediniz de mezhebiniz geniş geniş durdunuz neye kavga ettiniz anlat lan. -En son ‘‘abimin sende gönlü yok, kullandırtma kendini, sevdanı içine at Rabia.’’ diyince sanki Ali’nin sende gönlü var dedi. -Ali’nin gönlü seni affedecek kadar da beni sevecek kadar da geniş. Bırak Berker’in peşini.

Ne sen bana ne ben sana Rabia’nın Berker’e bağlandığı kadar bağlanmadık biliyorum Ali. Gözü dönmüş, Nuh diyor peygamber demiyor. +Gösterecem ben ona gemiyi, peygamberi. -Kurbanın olayım bir şey yapma. Hasan Abi diken üstünde, laf babama giderse çok üzülür. +Bitir lafını da hadi dağıl uyanan olacak şimdi Perihan -En son ben blöf attım. Ali’yle bizi istediğine söyle bizim için sıkıntı yok da sizi bir Allah’ın kulu bilirse yer yerinden oynar Rabia diyerek. -Tehtid edilince köşeye sıkışmış kuduz köpek gibi saldırdı. Saçından tuttum ama nafile. Beygir gibi çıktı am biti. +Ağzını bozma lan, ağzını bozma. Bir tane iyi konuşan yok ki bok çukurunda. Biz bize bunu yapıyorsak el bize ne yapar, Allah bilir. -Ali bak biz onlara karışmayacaz onlar da bize. Berker de hiç rahat değil bu durumdan biliyorum ama inadına yapıyor. Ben konuşucam abimle. Bitti diyecem, yanlıştı diyecem. Abim de bitirir zaten. Biz sonra yakalansak da iş işten geçer, kervanları kalplerinden göçer. Anladın mı? +Ne desem yalan olur Perihan. Ali de yalan söylemez. Bakacağız, şu gece bir uyuyayım bakacağız. -Tamam hadi ben de gidecem zaten. Beni seviyorsan dokunma Rabia’ya Ali. Dokunma. +Kime dokunup dokunmayacağıma karışma da ödülün neydi kız onu söyle.

Öptü dudağımın kenarından, kapıya doğru yol aldı. Odamın kapısını gıynaşık bırakmıştık ses çıkmasın diye. Kapıyı açtı, odamdan çıkarken fistanını yukarıya kaldırdı, götüne kadar hatta beline kadar çekti; bir saniyecik de olsa o eşsiz, o kıvrımlı kalçalarına hayran bıraktı ve her güzel olayın çabuk bittiği tezi kanıtlanmış oldu…

Cümle dert tasa silindi kafamdan. Duyduklarım sıfırlandı. Hızlı adımlarla arkasından koştum, yakaladım. Seslice konuşmaya çalışsa da mimiklerimle yaptığım sus işaretini anlayınca dudaklarını kapattı. Duvara sırtını verdim, karşımdayken dolunayın parlaklığıyla beyaz teni daha da beyazlaşıp gümüşten yoğruldu. İtaatkar bakışlarıyla dudaklarına eğilmemi ve duvarla benim aramda sıkışmayı bekliyordu. Zamanın verdiği izin kadar doydum gözlerine. Dudaklarının tadı tensel temastan daha güzeldi. Mideperest insanların yemek yerken aldığı hazzı Perihan’ımın dudaklarından alıyordum. Ellerimse Perihan’ın muhtelif yerlerinin arasında mekik dokuyordu. Hızımız aynı, şiddetimiz aynı, frekansımız aynıydı. Kimin arzusu galip gelip de hızlansa diğer taraf eşini yalnız bırakmıyor, sıcaklık dereceleri eşitleniveriyordu.

Gece yıldızlarla yönünü bulan Bedevi’nin temastan korkan saf aşkı yavaş yavaş erimiş, koçuşulmuş, öpüşülmüştü. Şimdi sıra 21. yüzyılın sapkınlığında, doyamayan, sınırsız insanların yapacaklarındaydı. Perihan’ın fistanını yukarıya çekip aşağı düşmemesi için elleriyle tutmasını sağladım. Eğildim, bacaklarından yukarıya doğru öpmeye başladım. Kalçalarını öperken ne kadar zevk aldığını fark ettim. Dizleri parkinson hastalarının eli gibi titremeye başlamıştı. Bacaklarını ayırıp dudağımı yaklaştırdığım anda Perihan bütün olan bitene dayanamıyor, tir tir titreyerek orgazmın derinliklerini yaşıyordu. Fistanını bıraktı. Düşmezdi ama düşecek gibi olduğu için tutuverdim. Tam bu esnada annemle babamın yatak odasının kapısı açıldı, hızlı ayak sesleri odamın yakınındaki tuvalete doğru geliyordu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir