Türkiyenin En Büyük Hikaye Platformu

Üyeliğinizi tamamlamak için bize ulaşın!

Motivasyon Koçu Eşim Özge 10

“Sen iğrenç bir insansın, Özkan!” ile başladı. “Benim güzel kardeşime hem de!”

“Karıcığım götü çok güzel kardeşinin, dayanamadım!”

“Orospu çocuğu gavat! Ona mı yetiyor pipin??”

Üzerimden büyük bir yük kalkmıştı.

Evet yük kalkmıştı işte, o kadar basit.

Bu gerçek bir rahatlamaydı. Özge’nin plajda dansta sürtündüğü erkeklerden birini (o şıllıklaşmadan önce) dövsem bu kadar rahatlayamazdım. Özge şımarıklık yaparken “boklu karııı” diye bağırsam da yine bu kadar yük kalkmazdı üzerimden. Arkadaşı Gamze’yi siksem de işe yaramazdı.

Baldızıma, en azından fotoğraflarına karımın gözleri önünde boşalmıştım. Yavşak bir erkek olmadan onu ellemek gibi bir şeydi bu. Üçümüz yemek masasında otururken baldızımın ayağa kalkması ve benim Özge’nin gözleri önünde “Özlemciğim ablandan daha iyi sikiştiğine inanıyorum.” demem gibiydi.

Burada bitirmeyecektim elbette.

“Aşkım sana yetmiyor ne yapayım?”

“Sen intikam almaya çalışıyorsun o küçük aklınla, biliyorum Özkan!!” diye şarladı. “Bok alırsın ama.”

İntikam almıştım zaten. Turhan’ın siki hem ablaya hem kardeşe girmişti.

Sürtük sürtük yürüyerek yatak odasına gitti. Mutfağa geri geleceğini biliyordum. Bilgisayarımı da yemek masasına getirdim ve Xhamster “Old Young” kategorisinden vıcık vıcık bir video açtım. Bıyıklı yaşlı bir adam 19 yaşında gibi gösteren sıska bir kıza kayıyordu.

Özlem’in teknenin burnunda kıçını gösterdiği fotoğrafı elime alıp bu defa pantolonumu ve külodumu indirdim ve sandalyelerden birine oturup kayganlaştırıcı ile sikim dimdik olana kadar sıvazladım.

Özge yatak odasından çıkınca filmin sesini yükselttim ve bağırarak,

“Ohhhh, Özlemim” diye bağırarak bu defa göt fotoğrafına boşaldım.

Özge hayretler içindeydi. Bu kadar zıvanadan çıkmaya hazır bir kadın nasıl hayretler içinde kalıyordu anlamıyordum. Altı üstü küçük kardeşinin fotoğrafına boşalıyordum.

“Bu kadarına dayanamayacağım Özkan! Yeter!” diye çığlık attı ve yatak odasına geri döndü.

Turhan’a yazdım.

“Hacım Turhan nabersin? Tek bir şey söyle bana. Özlem sevişirken nasıl inliyor?”

“Abi selam. Böyle sapık bir şey soracağını biliyordum ben :)” Nazik çocuktu Turhan, hâlâ.

“Hahaha hayır hiç sapıklıktan değil. Merak diyelim ;)” yazdım.

“Valla hatırladığım ne düşüneyim. ‘babacığım’ diye inliyor bak, eğer fantezilerini şenlendirecekse bu.”

“Sağolasın, kaydettim Turhancığım”

“Fanteziler klasörüne mi abi?” deyip konuşmayı bitirdi.

Bu sırada Özge çıkmak için hazırlanıyordu. Üzerine nispeten basit bir elbise geçirmiş, topuklu ayakkabılarını giyiyordu.

“Canım nereye?” diye sordum.

“Cehennemin dibine, Özkan!” deyip kapıyı çarpıp çıktı. Alper’e gidecekse bile onu o yoldan döndürebilecek, istediğim yere sürükleyecek gücüm vardı. Dengesi bozulmuş bir şırfıntı iken tam da av olmaya hazırdı.

Hemen Instagram’dan üniversiteli dostuma yazdım.

“Karım o café’ye uğrayabilir. Araban umarım evinin önündedir.”

“Önünde. Çaldırdığımı mı sandın ne yani :)”

“Hadi, görev seni bekliyor.”

“Tmm, rapor vereceğim.”

Gidip porno izlemeye devam edecektim ama hayat pornodan daha eğlenceliydi. 19 yaşında gösteren ama gerçekte en az 27 olan bir kızın 50 yaş üzeri gibi duran ama ince sikini doğrulttuğu için değil bakışları, bıyıkları, Viagra’ya dayanma gücü ve sikici keskin tavrı için para alan bir adamın altında numaradan inlediği bir skeçten en azından çok daha eğlenceli…

Yine de kızın yüzüne güzel boşalıyordu herif. Sırılsıklam olmuştu.

Üniversiteli elemana yazdım.

“Bu gece sikersen Özge’yi karımın yüzüne boşalmanı istiyorum.”

Kendimi Özge’nin başrolünde olduğu filmin rejisörü gibi görüyordum artık.

“Çevre yolundayım.”

Bir on dakika kadar sonra daha uzun cevap yazdı.

“Emredersin :).”

“Ciddiyim. Video da istiyorum.”

“Nasıl yapacağım onu? Dur tavlayalım önce, gavat.”

“Tavrını, gençliğini, paranı konuştur. Zengin çocuğusun unutma.”

Bu gece uzun olacaktı. Pornoyu kapatıp sevdiğim dizilerden birini açtım ve mutfaktan Özge’nin içmeyi beceremediği içkilerden bir şişe getirdim salona.

Bir buçuk saat geçmişti ki eleman yazdı.

“Dediğin gibi oldu. Café’ye oturdu. Yanına gideceğim.”

“İşte budur.”

Özge büyük ihtimal sinirli sinirli bir arkadaşına gitmiş, kız onu önce teselli etmeye çalışmış sonra sıkılmış ve en sevdiği café’de bir şeyler yiyip içmesini falan salık vermişti. Kimse, özellikle yanlarında kocaları sevgilileri varsa, Özge’nin onların yanında salya sümük gerçekte ağır pornografik yaşamında romantik olarak gördüğü ıstırapları anlatmasını istemezdi herhalde. Neme lazım, herifleri Özge’yi yatakta teselli etmeyi ister, zaten cılız ilişkileri paramparça olurdu.

Dizime ve içkime devam ettim.

Kırk beş dakika kadar geçmiş olmalıydı, çocuk yine yazdı.

“Konuşmaya başladık, masasına gittim. Hayranınızım dedim bana bayıldı :)”

“Aferin. Böyle olacağını biliyordum. Bir şeyler ısmarla.”

Çocuk bu gece Özge’yi götürecekti, bundan emindim. Ama nereye götürecekti? Özge çocuğun havasından faydalanmak için güzel bir otel isterdi herhalde.

“Sana 10’000 daha Fast transfer yaptım. Bir otele götür sik.”

Bakalım ne olacak diye beklerken yine diziye daldım. Sadece yarım saat geçmişti ki yine yazdı.

“Karının bacaklarında geziyor ellerim, gavat. Öpüşüyoruz.”

“Ohh” yazdım ama çok hissetmeden. “Her yerini ellemeden bırakma.”

“Sikeceğim karını.”

Bu kadar hızlıydı demek artık Özge’nin yelkenleri suya indirişi. Ofiste Hakan Bey bir tarafa, diğer çocuklarla da bu sahneler yaşanabilirdi demek. Tabii fiyakalı olsalar yaşanırdı.

Uzun zaman sonra ilk defa, gavatlığın verdiği hazdan sıyrılıyordum. Bu üniversiteli gencin Özge’yi elliyor olması rejisör koltuğunda oturan ben için heyecan vericiydi, fakat benim istediğim başka bir kadınla tatmin olmaktı artık.

Özge ile tanışmadan önce Ferhat ile İzmir’e gelmiş, İzmirli kızların harladığı ateşimizi söndürmek için parayı denkleştirip Konak civarında bir masaj salonuna gitmiştik. İki tecrübesiz Anadolu çocuğu olduğumuz için, bizi resepsiyonda karşılayan renkli saçlı kısa boylu hafif balık eti tatlı konuşan kızdan sağlam bir mutlu son beklerken kız bizi asık suratlı soğuk elli iki karıya kakalamış, benimki berbat bir masajın sonunda ben “hani boşaltmıyor musunuz” deyince verdiğimiz paranın üç katını talep etmişti. Ferhat daha şanslıydı, o, soğuk elli işkencecisinden kurtulup Kazakistan’dan gelen bir ablanın ellerine boşalmayı başarmış, ama parası çıkışmayınca resepsiyonda bu defa iki herifin tehditkar bakışları altında ezile ezile, “müşterileri rahatsız ettiği için” masaj salonunun IBAN’ına maaşının çeyreğini yollamıştı.

Şimdi, yine, intikam zamanıydı.

Aynı salonu bulabileceğimi düşünmedim ama Özlem’in fotoğrafları daha yemek masasının üzerindeyken aradığım numara hemen açtı. Pek bir farkları olduğunu düşünmüyordum zaten. Evet, akşam saatlerinde de açıklardı. Evet, pek çok uzman “bağyan” masözün aralarından seçebiliyorduk. Rezervasyon da kabul ediyorlardı.

Yavaş yavaş hazırladım. Yatak odamıza uğrayıp Özge’nin en sevdiği elbisesini yanıma almayı ihmal etmedim.

Konak’a giderken üç mesaj daha geldi.

“Sarhoş oldu, sikimi elliyor karın. Ah gavat ne parça bu böyle, kudurdum aq, ne şanslısın!”

“Çıktık, arabadayız, sana teşekkür borçluyum cidden, senin verdiğin arabadayım ve senin karın… :)”

Motivasyon Koçu güzel eşim Özge büyük ihtimal arabada sakso çekmişti genç dostuma. “Rahatlamak” ve benim onda bu gece yarattığım stresi atmak için 20’li yaşlarının başındaki bu yeni tanıştığı hayranıyla öpüşmeye başlamış, arabasına girmiş, pantolonunun üzerine eğilmiş, genç penisini emmeye başlamıştı. Özge penis gurmesi gibi bir tanesinin daha tadına bakmıştı ve bunu da farklı ikna olmuşluklarla paketlemeye hazırdı.

Son mesaj daha beklenirdi.

“Mövenpick’e götürüyorum karın istedi.”

Karım işini bilirdi.

“Gecenin keyfini çıkar.” yazdım. Rejisör kafasında sahneyi tasarlamış, kamera ekibine işaret vermeyi bekliyordu.

Ben ise Konak’ın arka sokaklarında Beyazgül Masaj Salonu’na varmıştım.

Beni senelerce önceki atmosfer, ve bu defa balık eti değil ama sıska, kestane renkli saçlı, ağır göz makyajlı ve resepsiyonda bütün gün durmaktan sıkılmış bir genç kız karşıladı.

“Buyrun, hoşgeldiniz… “Aa evet rezervasyon yaptırmıştınız siz telefondaki beyefendisiniz değil mi, Özkan Bey… Tabii ki klasik İsveç masajından Thai masaja her türlü tekniği bilen masözlerimiz mevcut…” falan filan.

“Masöz hanımefendileri merak ediyorum da siz de uzman bir masöze benziyorsunuz. Sizden masaj hizmeti satın alsam olmaz mı?”

Kız bu isteği bir gün içinde yüzlerce defa duyuyor olmalıydı.

İçimden geleni söylemiştim fakat naif havamı bozmamam gerekiyordu ki payıma laf salatası yapmayı masaj yapmaya tercih edecek, Türk, ve gecenin sonunda ağzına vereceğim bir hatun düşsün.

Kikirdeyerek “Çok teşekkür ederim iltifatınız için ama ben masözlerimiz gibi deneyimli değilim. Sizi en iyi uzmanımıza yönlendireceğim, Efsane Hanım, 21 no’lu odaya alalım sizi.”

“Nasıl isterseniz, siz biliyorsunuz sonuçta.”

Efsane Hanım’ın beni bekleyeceği odaya geçip soyundum ve duşa girdim. Yanımdaki çantada Özge’nin yatak odasından aldıklarım da duruyordu.

Masaj sehpasına uzandığımda Efsane Hanım içeri girmişti. Tam tahmin ettiğim gibiydi. 170 boylarında, en fazla 32-33 yaşlarında, saçları kızıla boyalı, sıska omuzlu, göğüsleri küçük olsa da kalçaları diri bir kızdı. Üzerine göbeğini açıkta bırakan bir crop top ve kot pantolon giymişti.

Öte yandan derdi burada bana soğuk elleriyle masaj yapıp evime postalamaktı. “Salağın teki” diye düşünmüş olmalıydı tipime bakıp. Mutlu son bu salonlarda Moldovalı veya Orta Asyalı kadınlara verilen görevdi. Türk kızlar ya göstermelik durur, ya sadece masaj hizmeti verir ve mutlu son için başkasına yönlendirir, ya da sadece onları tanıyan müşterilere ekstralı masaj yapardı. Efsane’nin hangisi olduğunu bugün öğrenecektim.

“Ee nasılsınız bakalım?” dedi. Sanki sağlık ocağına muayeneye gelmiştim.

“İyiyim Efsane Hanım. Buraya gelmeyi hep istemiştim, bugüne kısmetmiş.”

“Ee tadını çıkarın. Salonumuz çok özeldir”

Eline ayçiçek yağı gibi boca ettiği masaj losyonuyla beni yoğurmaya başladı ama henüz yüzümü döndürmemiş, elleri omuzlarımda geziyorken sohbete başladı.

“Ben de yeni başladım çalışmaya burada. Çok güzel tabi ama bana uymuyor. Nişanlım bağımlı benim. Ne bulursa kullanıyor, alkol, uyuşturucu…”

Bu arada hayatımın en kötü masajını alıyordum. Omuzlarım ağrımaya başlayacaktı neredeyse.

Bu libido-öldürücü konuşmanın ortasında, boynumda gezen elini tuttum.

“Ne oldu rahatsız mı oldunuz?”

“Efsane Hanım, ya da isminiz neyse. Beni çevirin ve vücudumun önüne yapın şu masajı… Omzum ağrımaya başladı” dedim.

Beni tartarak “peki” dedi.

Göğsüme elleri değdiğinde penisimin havalanacağını biliyordum. Üzerine koyduğu havluyu hiç dinlemeden kalktı da.

“Ben evliyim” dedim.

“Evliler bize çok gelir zaten” diye girecekken lafa, “ama karım şu an 21 yaşında bir gencin altında, biliyor musunuz?” diye yapıştırdım. Anladığı dilden konuşuyordum.

“Çok fenaymış. Hayasızca aldatan kadınlar var bu dünyada.” diye cevap verdi.

“Üzüntüden başka duygular hissettirdiği de oldu tabii” diye kesip attım. Biraz olsun amacımın ne olduğunu anlamasına izin veriyordum.

“Ben de onun bana bıraktıklarını, hak eden kadınlarla paylaşmaya başlıyorum” deyince gözleri açıldı. “Tabii sadece bir süre için. Durun kalkayım da göstereyim Efsane Hanım” diye sordum.

Çekinerek “yani çıplak olacaksınız bakamam lütfen” diye numarasını çekti.

“Merak etme sen” deyip doğruldum, sikim saat yelkovanı gibi bir orayı bir burayı gösterirken yerdeki çantamı açıp içinden Özge’nin elbisesini çıkarttım ve Efsane’nin eline tutuşturdum.

“Al bakalım. Orijinal bu.”

Masaj sehpasına uzandım. “Acayip iyi bir saksoya ihtiyacım var biliyor musun?”

Arada kaldığı halinden belliydi. Büyük ihtimal belirli müşterilere özeldi Efsane.

“Biz bu tip istekler için arkadaşlara yönlendiriyor…”

“Tamam yönlendirirsin sonra, ama önce biz bir yapalım.” dedim.

“Ama sizin istediğiniz masajı aşan…” diye başlayacaktı ki “hadi o zaman elbiseyi alıyorum” dedim.

“Peki, ama anal cim cif yok” diye yapıştırdı cevabı.

Elbette kısa sürede geldiğimiz yer buydu… Acaba bağımlı nişanlısı ne düşünürdü…

“Aksine cim var” dedim. “Ağzına patlayacağım.”

“Elbiseyi alıyorum ama…” dedi. “Senindir, ve gerçekten pahalı onu da bil.” dedim. Bilmiyor olamazdı.

Efsane, ya da ismi her neyse sikimin üzerindeki havluyu kaldırıp dimdik olmuş aleti kızıl saçlarını savurarak ince dudaklarının arasına yerleştirirken kökünden tek eliyle kavramayı da ihmal etmedi. Ben de tek elimle saçlarını okşamaya başladım. Dili, ağzı beklediğimden kat kat daha ustalıklıydı. Aletimin başını diliyle sarmalıyor, ağzında gerilere kaydırıyor, yanağına yapıştırıyor, kısacası ağzına boşalacağımı söylediğim için boşaltmak adına elinden geleni yapıyordu.

Nefes nefese “yanımda durup yapsana ben de seni elleyeyim” dedim. Hiç hoşuna gittiğini sanmıyorum ama bana yaklaşıp yandan üzerine eğilerek emmeye devam etti. Ellerim bu sırada kot pantolonunun üzerinden kalçalarında gezmeye, göbeğini ve göğüslerini okşamaya başlamıştı. Göğüsleri küçük ve zevkliydi. Uçlarını parmaklarımla sıkarken “yutarsan sevinirim” deyip ağzına geldim.

Tüküreceğini düşünüyordum ama aklı elbisedeydi Efsane’nin, spermlerimi yutmakla kalmadı bir de sikimi boydan köküne yalayıp temizledi.

“Ohh, güzeldi. Karımdan çok daha iyisin sen.”

Ne olursa olsun bu da duymak isteyecekleri arasındaydı, biliyordum.

“Gitsin genç pezevenklerle takılsın o, sen bir daha uğra” diye beni teselli ederken elbiseyi odada bulduğu poşete yerleştiriyordu Efsane.

“Nişanlına selam söyle, bıraksın o pis şeyleri, senin tadına varsın” deyip odadan çıkışını izledim ve duş kabinine girdim.

Ev yolunda telefonum sessizdi.

Eve vardığımda saat 10’u geçiyordu. Özge de ben de bu gece saksonun zevkine varmıştık, ama Özge’nin sürprizleri asla bunlarla bitmezdi.

Saat gece 11:30’a kadar bekledim ve genç dostumdan mesaj gelmeyince uyudum. Sabah 8’de Özge’nin daireye girişi ve telefonuma gelen mesajların sesiyle uyandım.

Bir yanıt yazın

İlgili Hikayeler