Benim Hikayem… Bölüm 12

Ne gündü ama Murat’a fark ettirmemeye çalışıyordum ama olayın etkisinden çıkamamıştım. Nuriye abla neden böyle bir şey yapmıştı? Dayanamadığını söylemişti ama bu kadar cesaretli olmasına da şaşırmıştım. O kapalı yolda yürüken kafasını kaldırmayan kadın gecelikle çıkmıştı karşıma. Sütun gibi bacaklar, devasa memeler, kıvırcık saçlar ve pürüzsüz kaymak gibi boynu ile göz ziyafeti sunmuştu bana. Hele o çıplak kalçalarını okşamak kısa da olsa çok zevk vermişti bana. Şimdi pişmandım. Altındaki külotu aşağı çekseydim belki amını da okşayabilirdim. Hatta evden çıkmasaydım hemen 5dk bile yeterdi yalayıp yutmam için. Artık pişman olmak bir şeyi değiştirmezdi çünkü İstanbul’a doğru yola çıkmıştık. Murat bu düşünceli halimi görüp

Murat: Hacı ne oldu ya? Ne konuşuyorsun, ne gülüyorsun?

Ben: Bir şey yok hacı

Murat: Ulan yıllardır seni bilmez miyim ben var işte bir şey neden anlatmıyorsun?

Ben: Boşver ya kafanı şişirmeyeyim

Murat: Lan şişireceksin tabiî ki. Dostun değil miyim? Anlat hadi.

Açıkçası dertleşmeye ihtiycım vardı. Çünkü yaşadığım her şeyi içime atıyordum. Artık patlamak üzereydim. Birine anlatıp kurtulmam lazımdı. O da en yakın arkadaşım Murat olacaktı tabi.

Ben: Kardeşim bak anlatacağım ama bağırıp çağırma beni yargılama tamam mı? Çünkü hoş şeyler yaşamadım. Artık anlatıp içimi dökmek istiyorum.

Murat: Anlat kardeşim söz veriyorum.

Nerden başlasaydım ki o kadar çok şey vardı ki

Ben: O zaman sondan başa doğru geleyim. Nuriye abla ile öpüştük.

Çok sert ve ani olmuş olacak ki Murat yerinden fırladı.

Murat: Çüş! Oğlum kafa mı yapıyorsun bu sizin komşu olan Nuriye abla mı?

Ben: Evet kardeşim o istemeden oldu her şey.

Murat: Oğlum manyak mısın nesin? Aptal mısın? Kadın evli, çocuğu var…

Ben: Murat pişman ettirme anlattığıma istemeden oldu diyorum.

Murat: Tamam neyse yargılamayacağım nasıl oldu peki?

Ben: Valla bunu köpek kovalıyordu. Sonra bu düştü yere. Hava da yağmurlu sırılsıklam olmuş. Bende koştum hemen köpeği kovaladım taş falan attım. Baktım dizine kan içinde kalmış. Derin bir yarık var. Remzi abi evde yoktu çocuğunu da götürmüş. Dedim ki hadi hastaneye götüreyim seni yok istemedi. Ben ayağa kalkmasına yardım ettim ama yürüyemiyor acıdan. Bende evine götürdüm.

O ara su içtim. Murat da heyecanlandı herhalde

Murat: Eee oğlum anlatsana

Ben: Ya dur anlatıyorum. Sonra kadına acıdım yalnız başına kalmış diye. Pansumanını yaptım. Sonra da olanlar oldu öpüştük.

Murat: Vay anasını satayım. Nasıl olur ya evli barklı kadın kapalı namazında niyazında. Ee sadece o kadar mı?

Ben: O gün o kadardı.

Murat: Emin misin Kemal o noktadan sonra nasıl durdunuz?

Ben: Ya bu ağladı ben yapamam bunu falan dedi. Gönderdi sonra beni

Murat: Yani hanımefendi başta demesi lazımdı bunu. En azından konu kapanmış.

Ben: Kapanmadı işte.

Murat: Lan gene mi yaptınız yoksa.

Ben: Valla o günden sonra benim yüzüme bile bakmadı. Tam gelirken mesaj attı. Acil evine çağırdı. Benim tabi hiç aklımda öyle bir şey yoktu. Nuriye abladan beklemiyordum çünkü.

Murat: Eee oğlum çabuk anlat geç detayları.

Ben: Sonra bende gittim işte. Baktım üstünde sadece gecelik var her yeri meydanda. Geldi öptü beni. Bende tutamadım kendimi. Sonra da eve geldim zaten.

Murat öylece durmuş beni dinliyordu tepki verememişti en son. Heyecanlandığı kesindi. “ulan Murat sende erkeksin azdın dimi” diye içimden geçirdim.

Murat: Vay be annem Nuriye abla için bizim buraların en iyi gelini der hep edepli ahlaklı der. Çok şaşırdım bu anlattıklarına. Yapmasaydın oğlum ya ne kadar günah bilmiyor musun? Evli bir de ya duyulursa vururlar oğlum yaşatmazlar.

Ben: Biliyorum amına koyayım biliyorum. Tutamadım kendimi diyorum ya ben de çok mutlu değilim bu durumdan.

Murat: Neyse gene ucuz yırtmışsın. Umarım kimse görmemiştir eve girip çıkarken.

Ben: Dikkat ettim ama bilmiyorum.

Murat hala çok şaşkındı. “vay be” deyip duruyordu.

Murat: Sende haklısın Nuriye abla güzel kadın. Zayıflamış bir de. Kime güveneceksin ki bu devirde şuna bak!

Biraz daha bu konu hakkında sohbet ettik. Murat gene beklediğimden daha iyi karşılamıştı. Ağzıma sıçar sanıyordum. Ama dertleşmek gerçekten iyi gelmişti.

Murat: Sondan başlayayım dedin başka ne oldu?

Merve olayını anlattım. Tabi değiştirerek anlattım. Mekan ve yeri farklı anlattım olayları değiştirdim. Alkolden hiç bahsetmedim.

Murat: Oğlum nasıl bir hayatın var. Arkadaşının sevgilisi lan sapık mısın oğlum sen?

Ben: Murat bir dur ya kız zorladı oğlum ilaç gibi bir şey de atmış azdırıcı mıymış neymiş sana atsa sende duramazdın. Gerçi Burak’la normal sevgili olsalardı tutardım gene kendimi de normal bir ilişkileri yokmuş. Açık ilişki yaşıyorlarmış.

Murat: O ne lan

Ben: Yani isteyen istediğiyle pompa… ikisi de karışmıyor birbirlerine.

Murat: Şuraya bak ya. Tamam Kemal sana bir şey demiyorum. İstemsizce yapmışsın ama kendine çeki düzen var kardeşim. Bak tehlikeli işler yapıyorsun. zina lan bu.

Ben: biliyorum biliyorum ama işte geceleri uyku uyuyamıyorum pişmanlıktan. Gizem’in yüzüne bakamıyorum.

Murat: Ben o kızı senden uzak tutarım söz. Tehlikeli o kız.

Aslında Murata asıl sıkıntımı anlatamamıştım. Benim asıl sıkıntım bu kadar ahlaksızca şerefsizce şeyler yapmama rağmen. Tekrar tekrar yapma isteği oluşuyordu. Bir kadın evli olsun olmasın sevgilisi olsun olmasın çatır çatır sikmek istiyordum. Yeter ki hoşuma gitsin, beğeneyim. Ve kendimi durduramıyordum.

Ben: Psikoloğa mı gitsem acaba?

Murat: O kadar mı sıkıntıdasın?

Ben: Evet kendimi çok kötü hissediyorum.

Murat’la sohbet ederek gece 00:00da İstanbul’a  gelmiştik sonunda. Pestilim çıkmıştı yolda. Eve gelir gelmez yatıp uyudum. Ertesi gün tabii ki canım sevgilim Gizem’le buluştuk. Bolca hasret giderdik. 1 ay ayrı kalmıştık ve bu süreç içerisinde çok özlemiştim onu.

 Gizem 1 aylık süreçte ne yaptığımızı anlattık birbirimize. Tuğba diye bir kızla çok samimi olmuş onu anlatıyordu. Tuğba ile daha sonrasından bende tanışmıştım. Hiç sevmedim sinsi bir şeye benziyordu. Aslında hiç görüşmesini istemiyordum ama Gizem’i vazgeçiremedim arkadaşlarıma karışma bana güvenmiyor musun diyordu her seferinde. Bende karışmamayı tercih etmiştim.

Aradan aylar geçti artık kış gelmişti aylardan Ocaktı. Gizem’le her fırsat bulduğumuzda sevişiyorduk. Evlenme teklifi etmiştim ona. Annesiyle de tanıştırdı beni. Çok nazik çok iyi bir insandı. Üniversiteden sonra hemen evlenmek istediğimi annesine iletmiştim. Annesi de “daha vakit var o zamana kadar gelirsiniz istersiniz kızımı neden olmasın?” demişti.

Merve’yi merak ediyorsanız eğer, Merve kendine yeni bir sevgili yapmıştı. İstanbula geldiğimde oturduk bir cafe de buluştuk. Bana “bu durum beni de çok rahatsız ediyor. Artık düzenli bir ilişki istiyorum. Gizem varken bunu yapmam” Dedi ve aramızdaki olmayan ilişkiyi bitirmiş oldu. Ne kadar üzülsem de çaktırmadım tabi. Ne güzel elimin altında sikilecek kız vardı. Artık o da gitmişti. Ancak Merve’yle dostluğumuz her ne kadar Gizem kızsa da giderek arttı. Sırdaşım olmuştu. Nuriye abladan bile bahsetmiştim. Hatta bana “zorla sikseydin orospuyu kaşınmış sen kaşımamışsın” demişti.

Onun haricinde Nuriye abla beni engellemişti sanırım. Birkaç sefer aramayı denedim ama ulaşamadım. Am bolluğu yaşarken bir anda sıfıra düşmüştüm. Gizemi’i saymıyordum. Hem sikemiyordum hemde sevgilimdi. içimde yasak olanla sevişme dürtüsü vardı. Ve bunu yenemiyordum. Engin’in kaç senelik sevgilisi Sedef’e bile sikim kalkıyordu. Onu düşünerek çok 31 çekmiştim. güzel bulmadığım halde yapıyordum bunu sırf yasak diye çekici geliyordu. Psikoloğa gitmeye kesin olarak karar vermiştim artık. Bu böyle olmazdı. İnternetten araştırmalarım sonucunda psikolog Kaan beyi bulmuştum. Kaan beye bütün sıkıntılarımı anlattım ve onunla seanslarıma başlamıştık. Meğerse bu sıkıntıları olan bir çok kişi varmış. Kendini sapık olarak adlandırma demişti Kaan bey. Genelde ben konuşuyordum o dinliyordu. Bazen boşuna para verdiğimi düşünüyordum bu süreç içerisinde.

Ticaret hayatıma gelirsek gayet iyi para kazanıyordum. 4 aylık süreçte 3 araba satmıştım 4. Arabamı henüz yeni almıştım. Bana kar olarak 15bin tl gibi para cebime kalmıştı. Son aldığım araba da passat tı model yükseltmiştim. Gizem çok kızıyordu bana. Ticaretle uğraşıyormuşum ve okulu boşluyormuşum. Kendisinin hedefleri büyüktü. Meslekte çok yükselmek istiyordu. Sürekli seminerlere giderdi. Bu yüzden benden de beklentisi bu yöndeydi. Ama ben akademik olarak yükselmek istemiyordum. Para ticaretteydi bir türlü anlatamadım. Gizem’le bütün tartışmalarımız bu sebepten dolayı çıkıyordu. Halbuki beni salsa hiçbir problem yoktu. Ben ona karışmıyordum sonuçta. Onun haricinde hiçbir problemimiz yoktu Gizem’le.

Gene bir gün terapiden çıkmıştım. 3 seans olmuştu başlayalı. Henüz hiçbir faydasını görememiştim. Adama da bir şey diyemiyordum bu terapiler bir boka yaramıyor diye. Gizem’le buluşmaya gidecektim. Hava buz gibi soğuktu arabama bindim ve telefonuma mesaj geldi. Herhalde Gizem’dir diye düşündüm. Bir baktım ki Nuriye abla

Nuriye: Ne yapıyorsun?

Ben: İyi de yanlış oldu galiba?

Nuriye: Hayır Kemal sana yazdım.

Ben: En son engellemiştin beni de…

Nuriye: Zorundaydım. Vakitsiz zamanda yazarsın ararsın diye engelledim.

Ben: Tövbe tövbe…

Ben: Efendim Nuriye abla buyur

Birkaç tane daha atışmalı mesajdan sonra Nuriye abla itiraf etmişti.

Nuriye: Bak ben seni unutamıyorum. Yapmadığım şey kalmadı. Hergün nefret ettim kendimden nasıl böyle düşünüyorum diye. Ama olmuyor yani her gözlerimi kapattığımda seni görüyorum.

Ulan ben yeni psikoloğun yanından çıkmışım kendimi düzeltmeye çalışırken olan işe bak. Şimdiye kadar nerdeydin?

Ben: Ablacım kusura bakma güzel bir ilişkimiz olabilirdi ama bunu elinin tersiyle sen ittin. Sana hep adım attım. En son gittin beni engelledin. Ya ben çocuk muyum? Seni riske atacak bir şey yapar mıyım?

Ben: Evleneceğim ben abla. O yüzden yapamam ben bunu.

Reddetmiştim. Hayallerimi süsleyen Nuriye ablayı reddetmiştim. Kendime çok şaşırmıştım. Nasıl oldu da başardım bunu? Demek ki psikoloğun faydası olmuştu. Kendimle gurur duydum. Ardında sözleştiğimiz üzere Gizem’in yanına gittim.

Ben: Aşkım sana bir şey soracağım. Bu yaz sözlenelim mi?

Gizem: Sözlenelim aşkım da daha erken değil mi? Ben daha 2. Sınıftayım. Yaza 3. Sınıfa geçeceğim. Yani 2 sene daha var önümüzde.

Ben: Olsun. Bu yaz söz yaparız. Seneye yazın nişan, sonraki sene de düğün işte. Hem bizimkiler de tanışmış olur.

Gizem her ne kadar derslerini ve kariyerini etkileyeceğini düşünse de ikna etmiştim. Gizim kendi ailesiyle ben kendi ailemle konuşacaktım. Ancak en büyük problemim buydu aslında. Hadi babamı ikna ettim diyelim. Annemi nasıl ikna edecektim? Gizem açık bir kızdı sonuçta anneme kabul ettirmem zor olacaktı. Babamı arayıp durumu anlattım. Çok sevdiğimi ondan başka kimseyle olmak istemediğimi, benim için ideal bir eş olacağını söyledim. Babam her ne kadar istemese de “oğlum ben senin vermiş olduğun kararların arkasındayım” demişti. Babamla bir kez daha gurur duymuştum. Ancak babam annemi ikna etmenin çok zor olacağını söylemişti. “Baba bu konuda sana güveniyorum. Sen konuşur musun annemle” dedikten sonra babam kabul etti. Ertesi gün babam beni tekrar aradı heyecan içinde açtım telefonu.

Ben: Alo

Babam: Oğlum haberler kötü. Annen dün gece terör estirdi. Benim gelinim belli dedi Yüsra’yı alacakmış sana. Açık gelin almam millete ne derim ben sonra deyip durdu.

Yüsra uzaktan bir akrabamızın kızıydı. Yaşı benden en az 5 yaş küçüktür. O yüzden bu zamana kadar hiç alıcı gözle bakmamıştım Yüsra’ya. Demek annem bana o kızı seçmişti. Hayatta evlenmezdim kusura bakmasın. İster zorla ister severek Gizem’i kabul edeceklerdi.

Ben: Valla baba ben Gizemsiz yapamam. Ne Yüsra’sı? Hem Gizem düğünden sonra türbana girmek istiyor.

Yalan söylemiştim. Gizem’in böyle bir düşüncesi yoktu. Gizem’in inadına ailesi de açıktı. Bari onlar kapalı olsaydı işim daha kolay olurdu.

Babam: Oğlum ben gene konuşurum ama sen gel buraya ikna et yarı tatil ne zaman?

Ben:  Şimdi finaller başladı. İki hafta sonra tatile giriyor okullar.

Babam: Tamam gel işte annenle konuş ikna et.

Finaller sonunda bitmişti. Ben tabi ders çalışmadan etraftan ucuz araba düşürmeye çalıştım. Ticarete devam ediyordum. Gizem sinirinde çatlıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Mesleğim buydu sonuçta.

Gizem’in ailesi ikna olmuştu. Sırada benim ailem vardı. Tabi ben Gizeme kabul etmediler demedim. Çok sevindiklerini söylemiştim hatta. Malatya’ya benimle birlikte Murat da geldi.

Murat: Hacı sen Gül teyzeyi hayatta ikna edemezsin o da annem gibi. Açık gelin istemez.

Ben: Aman etmezse etmesin gene de evlenirim. Beni de unuturlar sonra umrumda olmaz gemileri yakarım.

Murat: Saçmalama oğlum ailen onlar senin.

Ben: Saygı duyacaklar kardeşim o zaman

Nedense çok agresiftim. Yolu bitirip Malatya’ya gece geç saatte gelmiştik. O gece yol yorgunluğu direk yattım uyudum. Ertesi gün oldu. Sabah ekmek almaya giderken Nuriye ablayı görmüştüm kapıda. Hemen yanına gittim.

Ben: Nuriye abla… Günaydın

Nuriye: Aa Kemal sen mi geldin? Hoş geldin ablacım nasılsın?

Nuriye abla beni iyi karşılamıştı. Onu reddetmemden dolayı yüzüme bakmaz sanıyordum ama öyle olmadı. Nuriye abla da ekmek almaya gidiyormuş. Beraber fırına kadar yürüdük sohbet ederek. Normalde yanımda 1 dk durmayan kadın şimdi fırına benimle gelmişti. Nuriye ablayı iyice süzdüm o an. Selvi gibi boyu, orantılı bedeni. Dolgun memeleri ve kalçaları, etli dudakları. O gün ne güzel de öpmüştüm dudaklarını. Çıplak kalçalarını okşamıştım kısa süre de olsa. Düşüncelerimi Nuriye abla bölmüştü.

Nuriye: Ne o daldın?

Ben: Abla sende bir şey var. Dalıp gidiyorum sana engelleyemiyorum.

Nuriye: Telefonda öyle demiyordun ama

Ben: Öyle de… sende yazın öyle demiyordun ama

Nuriye: Evimde sana kendimi gösterdim Kemal daha ne bekliyorsun benden? Kolay mı sanıyorsun benim için? Hayatımda Remzi’den başka erkekle muhabbet bile etmedim.

Bunu söylerken sesini alçaltmıştı ama kızarak söylemişti.

Ben: Abla valla haklısın ama beni de anla benim için de kolay değil. Sevgilim var evleneceğim ama seni gördüğümde karnıma ağrılar giriyor. Bekar olsaydın seninle ne yapar eder evlenirdim he.

Nuriye abla kahkaha atmıştı.

Nuriye: Ablacım senin bana karşı olan hissin yok ki. Sen gençliğin vermiş olduğu şeyden… Yani o cinsel istekten dolayı istiyorsun beni.

Ben: Abla sen ne diyorsun ya. Yazdan beri her yatağa yattığımda seni düşündüm. Aşık oldum ben sana inanmıyorsun.

Nuriye: Sen ciddi misin?

Ben: Ciddiyim tabii ne sandın ya? Peki sen? Sen ne hissediyorsun benim hakkımda

Nuriye: Artık önemi yok.

Ben: Abla konuşuyoruz işte şurda söylesene

Nuriye: Bilmiyorum. Yani hayatımda ilk defa bir erkeğin yanında huzurlu hissettim kendimi. İlk defa arzulanılmış hissettim. İlk defa ben bir erkeği arzuladım. Senin yanında daha çok kendimmişim gibi hissediyorum. Mutluyum yani…

Nuriye: Ama bunların hepsi geçti zaten az daha hayatımızın en büyük yanlışını yapıyorduk. Artık bu mevzuyu da kapatırız.

Artık eve kadar gelmiştik ayrılma vaktiydi. Giderken

Ben: Belki kapatmayız.

Demiştim ve derin derin baktım. Kendime “amına koyayım kadın bana yazdı açık açık o zaman reddettin de şimdi ne diye yürüyorsun kadına” diye kızdım. Galiba bu sorunun cevabı şuydu. Nuriye ablayı gerçekten çok beğeniyordum. Ve sanırım ne kadar itiraf etmekte zorlansam da yanında bende huzurlu hissediyordum. Sevecen, içten bir yapısı vardı.

Bu düşünceler içerisinde kapıyı çaldım. Bizimkilere kahvaltı masasında konuyu açtım. Tabi annem kıyameti kopardı istemem istemem diye.

Ben: Ya anne kız kapanacak diyorum sana niye anlamıyorsun ya?

Annem: Kapanacak da nasıl kapanacak. Çarşaf mı giyecek görüyoruz okumuşları başını kapatıyorlar kıçını açıyorlar.

Ben: Anne düzgün konuş o nasıl laf

Annem: Öyle bana dışarıdan Nuriye gibi bir gelin getireceksen getir. Yoksa istemem

Tam diyecektim ki o Nuriye altıma yatmak için yanıp tutuşuyor diye zor tuttum kendimi. Annemle bir ton kavga ettim. Babam beni destekliyordu. Ama annem maalesef laftan anlamıyordu.

O sinirle dışarı çıktım. Saat 10:00 olmuştu. Elim ayağım titriyordu. Sinirden ağlamaya başlamıştım. O sırada Nuriye abla aradı.

Nuriye: Ablacım iyi misin? Evden çıkarken gördüm seni

Ben: İyi değilim abla. Hiç iyi değilim.

Nuriye: Ne oldu ablacım var mı yapabileceğim bir şey?

Ben: Aslında var abla. Patlamak üzereyim elimden bir kaza çıkacak. Dertleşebilir miyiz biraz. Seninle sohbet etmek iyi geliyor.

Nuriye: Çok isterim ama nasıl olacak ablacım? Remzi abin bazen öğlenleri eve geliyor.

Ben: Arabayla gidelim abla bir yerlere kimsenin olmadığı bir yere çekeriz arabayı. Kimse rahatsız etmez bizi.

Nuriye: Arabada biri görmesin bizi

Ben: Camlar film kaplı abla zaten isteseler de göremezler.

Biraz sessizlik oldu.

Nuriye: Tamam o zaman. Ben hazırlanıyorum şimdi. Sen fırından bir sonraki sokakta bekle. Ben çocuğu kaynanama bırakıp gelirim yanına.

Bingo! Bu sinirli halimle bile mutlu olmuştum. Nuriye abla bana iyi gelecekti. Hemen markete gittim. Biraz yiyecek içecek vs. aldım. Nuriye ablanın bahsetmiş olduğu konuma geldim. Biraz bekledikten sonra Nuriye abla pat diye arka koltuğa bindi.

Nuriye: Bas bas kimse göremeden.

“basacağım abla az kaldı….” diye içimden geçirdim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir