Benim Hikayem… Bölüm 11

Nuriye ablayı öyle görünce önce bir afalladım. Gözlerimi çıplak bacağından ayıramadım. Binlerce kızın veya kadının çıplak bacağını görüyordum ama Nuri ablanın bacağını görmem beni fazlasıyla etkilemişti. Belki Nuriye ablanın bacağını kocasından başka ilk defa ben görüyordum. Sadece dizinin altı çıplaktı ama bu sikimi hareketlendirmeye fazlasıyla yetmişti. Nuriye ablanın koymuş olduğu peçete hemen kanlanmıştı. Ben hemen yeni peçete aldım. Nuriye ablayı salondaki koltuğa oturttum tekrar. Ayağının ucuna tabure koyarak ayağını uzatmasını sağladım. Peçeteyi değiştirdim. Yeni koyduğum peçeteye iyice bastırdım. Gerçekten kötü yarası vardı. Aslında hastaneye gitsek dikiş atılırdı ama inatla gitmek istememişti.

Ben: Abla iyice bastır yarana kanamanı durdurmamız lazım. Sağlık çantası falan var mı sizde?

Nuriye: Yok ablacım sağlık çantası ne arar? Yatak odasında dolabın üstünde poşet var. Çocuğu pansuman yaptıracağımız zaman almıştık. Gazlı bez bant falan var. Onu al sana zahmet.

Ben: Yok abla ne zahmeti alıp gelirim hemen.

Yatak odasına girdim ve ilk önce yatak odasına göz gezdirdim. Eski bir yatak, eski bir gardırop ve aynalı bir dolaptan başka bir şey yoktu. Aynalı dolabın üstünde makyaj malzemeleri vardı. Yanında da Nuriye ablanın bahsetmiş olduğu poşet duruyordu. Acaba bu aynalı dolabın içinde iç çamaşırları olabilir miydi? Meraktan elimi attım hafifçe çektim ki gacır gucur sesler çıktı. Zaten ev çok sessizdi. Nuriye abla anlar diye cesaret edememiştim açmaya. Sikim olayın heyecanıyla yarı kalkık bir şekilde duruyordu. Hiç düzeltme ihtiyacı duymadım. Özellikle Nuriye abla görsün istiyordum. O sırada Gizem aradı. Çok alakasız bir zamandı açamazdım canım sevgilimi. Nuriye ablanın yanına gittim. Nuriye abla bacağını ovuşturuyordu. Bir taraftan da yaraya bastırıyordu.

Nuriye: Ablacım bu hala kanıyor ya

Ben: Abla ben seni iyileştireceğim şimdi bekle

O sırada telefonum gene çaldı Gizem arıyordu gene. Önemli bir şey olduğunu düşündüm ve telefonu açtım.

Gizem: Aşkım ne yapıyorsun?

Ben: İyiyim aşkım. Evdeyim öyle oturuyorum sen ne yapıyorsun?

İnadına canımlı cicimli konuşarak Nuriye ablayı kızdırmaya çalışıyordum. Belki kıskanırdı beni. Bu süre zarfında ayağının dibine oturmuş temiz peçeteyle Nuriye ablanın yarasına bastırıyordum.

Gizem: Aşkım sana bir haberim var. Anneme senden bahsettim seninle tanışmak istiyor.

Ben: Aaa ne güzel çok sevindim aşkım. Geldiğimde mutlaka birgün ayarlayalım o zaman.

Biraz daha sohbet ettikten sonra telefonu annem çağırıyor diyerek kapattım. Nuriye abla dik dik bana bakıyordu. Temiz su alarak peçeteyi kaldırdım. Yaranın üstünde kalan peçete parçalarını ıslattıktan sonra peçete parçalarını sağ elimle çıkartıyordum tek tek. Sol elimle de bacağının altından kavramış tutuyordum. Sırf onu hissetmek için kavrıyordum aslında tutmasam da olurdu. Çok güzel bir histi. Pamuk gibi tenini tutuyordum. Okşamak istiyordum ama cesaretim yoktu.

Nuriye: Kız arkadaşın mıydı?

Ben: Evet kız arkadaşım.

Nuriye: Belli ki seni seviyor. Annesine söylediğine göre evlenmek istiyor seninle.

Ben: Evet abla evlenmek istiyoruz. Daha evlenme teklif etmedim ama ikimiz de istiyoruz bunu.

Nuriye: Hmm anladım hayırlı olsun.

Ben: Niye sordun abla?

Nuriye: Şaşırdım sadece sevgilin yok sanıyordum.

Ben: Niye ki?

Nuriye: Ne bileyim hal hareketlerinden.

Ben: Abla bende senin hal hareketlerinden evli olmadığını çıkarırdım ama evlisin. Ne fark eder ki? Ben senin demek istediğini anladım. Sen sabah ki mevzudan bahsediyorsun.

Tam bir şey diyecekti ki susturdum. Bir taraftan da gazlı bezi koyup bantla sarmaya başlamıştım.

Ben: Abla ben aptal bir insan değilim. Senin benimle konuşmaktan keyif aldığını biliyorum inkar etme boşuna. Ama kendini frenliyorsun. Ne olmuş yani iki insan birbirini beğendiğinde konuşamaz mı?

Nuriye: Ben evliyim biliyorsun değil mi Kemal? Ayrıca bir ortaya çıkarsa ne olacağından haberin var mı?

Ben: Var ama kimseye belli etmedikten sonra ne sakıncası olabilir. Hem benim de sevgilim var ne olmuş yani? Seni beğenemez miyim? Seni gördüğümde içimde kelebekler uçuşamaz mı?

Nuriye abla kıpkırmızı olmuştu. Bu süre içinde sargı işlemi bitmişti. Nuriye abla sanırım nefes bile alamıyordu öyle duruyordu. Son bir hamle olarak bağcını alttan kavradım pijamasının açıkta kalan bölümünde hafifçe elimi içeri sokarak okşayıp ayağa kalkmıştım. Kafasıyla sikim karşılıklıydı. Sikim kalkmış altımdaki kumaş pantolonu yırtıp dışarı çıkacaktı sanki.

Ben: Ne yani sana aşık olmuş olamaz mıyım?

Nuriye abladan gene ses yoktu. Gözleri sikime dikmiş bir süre sonra kafasını yana çevirmişti. Yüzü pancar gibi kıpkırmızı olmuştu. Daha fazla zorlamadım nasıl olsa gece daha uzundu babamlar öyle hemen gelmezdi. Mutfağa gittim. Buz kalıbından buz aldım birkaç tane. Poşete koyduktan sonra bu sefer yanına oturmuştum. Sağ elimle buzları dizine koymuştum. Nuriye abla hapşurdu bir kere. Tabii hapşururdu feracesi üstündeydi hala sırılsıklamdı.

Ben: Abla feraceni çıkaralım üstün sırılsıklam hasta olacaksın.

Nuriye: Yok iyi böyle. Hem sende ıslandın sende değiştir üstünü yoruldun burada.

Ben: Ya abla inat etme işte ya

Diyerek feracesinin fermuarını yukarıdan aşağı doğru indiriyordum.

Nuriye: İçimde kısa kollu var yapma.

Diyerek beni engellemeye çalışıyordu.  Cevap bile vermeden fermuarı indirmeye devam ettim. Siyah tişörtü ve altında gri pijaması önden olduğu gibi meydana çıkmıştı.

Ben: Getir kollarını çıkaralım tamamen hasta olma.

Hafif doğrularak kollarından çıkarmama yardım etti. Artık Nuriye abla karşımda tişörtü ve pijamasıyla duruyordu kafasında siyah baş örtüsü duruyordu. Çıplak kol nasıl bu kadar tahrik edici olabilirdi? Kendimi zor tutuyordum. Tişörtü biraz dardı. Koca memeleri gel beni yoğur diyordu resmen. Ama Nuriye ablayı birden korkutmak istemiyordum. Yavaş adımlarla gidecektim. Nuriye abla heyecandan ve utancından kıpkırmızı olmuştu. Etli dudakları kıpkırmızı ateş gibi duruyorlardı. O ateşe gitmeye hazırdım.

Ben: Nuriye abla çok güzelsin.

Nuriye abla sessizce belirsiz bir şey söylemişti.

Ben: Sana dokunmak seni hissetmek dünyadaki en güzel şey.

Nuriye abla bir şey diyecek gibiydi ama gene sustu. O kadar hız nefes alıp veriyordu ki memeleri bir yukarı bir aşağı iniyordu.

Ben: Sen çok özelsin Nuriye abla. İyi ki yanımdasın.

Diyerek sol kolumu Nuriye ablaya attım ve elim omuzlarına dokunuyordu vücudumu birleştirmiştim artık. Sağ elimle de yanaklarını ve dudaklarını okşuyordum. Kadın gerçekten yanıyordu.

Ben: Seni sevmek istiyorum Nuriye abla. Benim olmanı istiyorum.

Dudaklarımı yanağına götürüp yavaşça ve sakince bir öpücük kondurdum. Nuriye abladan ses çıkmıyordu. Ufak ufak öpmeye devam ettim. Yanağına boynuna doğru öpücükler atıyordum. Sağ elimi Nuriye ablanın boynuna atıp hafifçe yüzünü kendime doğru çevirdim. Nuriye abla gözlerini kapatmıştı. Yavaşça yaklaştım ve derin derin nefes aldığı hafif aralık olan dudağını öptüm. Dünya durmuştu sanki benim de heyecanım giderek artıyordu. Hafif geri çekilerek tekrar öptüm. Bu seferki biraz daha uzun sürmüştü. Tekrar hafif geri çekildim. Nuriye abla gözlerini kapatmış nefes alıp vermeyi unutmuştu sanki dümdüz duruyordu.

Ben: Nuriye abla…

Diyerek yüzünü okşadım.

Ben: Nuriye abla sakin olabilirsin. Benim yanımda rahat olmanı istiyorum. Kendini bana bırak…

Tekrar dudaklarını öptüm. Bir elimle açıkta olan kollarını okşuyor diğer elimle ise yanaklarını ve boynunu okşuyordum. Dudaklarını emmeye başlamıştım. Nuriye abla bir süre sonra bana karşılık vermeye başlamıştı. Çok acemice karşılık veriyordu. Ama bu bana çok zevk veriyordu. Nuriye ablanın baş örtüsünü çıkarmak istedim. O da bana yardımcı oldu çıkardı. Kıvırcık siyah saçları çıkmıştı meydana hafifçe uzaklaştım. Saçlarını okşadım. Kokusunu içime çektim.

Ben: Çok güzelsin…

Nuriye abla yüzüme bakamıyordu. Tekrar dudaklarını öpmeye başlamıştım. Nuriye abla karşılık vermişti tekrar. Ellerimi vücudunda gezdirmeye başlamıştım. Nuriye abla beni öpüyordu ama zorla öpüyor gibiydi. Elleri de önünde öylece duruyordu hareketsiz. Bu kadını açmalıydım ama nasıl?

Bir adım öteye gitmeye karar verdim. Belki biraz daha azar da hareketlenir diye. Sağ elimi bacaklarının iç tarafına götürdüm. Hafifçe okşadım. Sonra da memesine götürdüm. Ne kadar güzel memelerdi öyle. Gizem ve Merve’nin memelerinden sonra devasa gelmişti bu memeler bana. Mis gibi kokan boynuna geçtim. hafif hafif öpüp yalıyordum. Okşamalarımın seviyesi de bir tık artmıştı. Derken Nuriye abladan burnunu çekti ve ağlıyor gibiydi sanki. Kendimi geri çektim ve baktım gerçekten ağlıyordu göz yaşları süzülüyordu gözlerinden.

Ben: Nuriye abla iyi misin?

Hıçkırarak cevap vermişti

Nuriye: Kemal… Ne yapıyoruz biz ya, ne yapıyoruz? Çok yanlış bu. Bak ben evliyim evli, çocuğum var. Kocam nerde ne yapıyor ben burada ne yapıyorum? Hem sen nerden geldin buraya? Git İstanbulda şehirli kızlarla ne halt yiyorsan ye benden ne istiyorsun? Bırak peşimi. Yatağa atabilmek için yalandan iltifatlar etme bana. Amacın belli senin sapık. Git bir daha gelme konuşma benimle.

Nuriye abladan dayak yeseydim daha iyi hissederdim herhalde. Afallayıp kalmıştım. Bu duyduklarımdan sonra benim gözümden de yaşlar süzüldü. Artık burada durmanın ve laf anlatmanın bir önemi yoktu. Evden çıkarken “haklısın yaptığımız yanlış ama hiçbir şey yalan değildi. Sapık değilim ben.” Dedim ve çıktım dışarıya. Aslında haklıydı düpedüz sapıktım. Irz düşmanı, şerefsiz biri olmuştum. Ancak bunlar yüzüme vurulunca kendimi çok kötü hissetmeme sebep olmuştu.

Aradan zaman geçti. günlerden 14 eylül cumartesiydi.. İstanbula dönme vakti gelmişti. 16 Eylülde okullar açılacaktı. Artık açılsın da zaten sevgilime kavuşayım çok özlemiştim onu. Önceki günden akrabalarımla vedalaştım. Sabah kahvaltı için ekmek yoktu. Dedim son kahvaltı ekmek almaya ben giderim demiştim. Yolda giderken Nuriye ablayı görmüştüm. Gülümseyip selam vermişti. O malum akşamdan sonra yüzüme bile bakmamıştı. Ancak son iki gündür selam verip hal hatır soruyordu. İyi en azından nefret etmiyordur diye düşündüm. Aslında onun da beni istediğinin farkındaydım ama nefsine hakim olmuştu o akşam beni terslemişti. Yapacak bir şey yoktu ne kadar o kadına deli olsam da…

Eşyalarımı hazırladım. Arabama yerleştirmiştim. Kemal’i aradım 15 dk sonra seni alırım hazır ol diye. Tam o sırada telefonuma tanımadığım bir numaradan mesaj geldi.

X: Hemen bizim eve gelebilir misin?

Ben: Sen kimsin?

X: Nuriye

Birden heyecandan elim ayağım boşaldı. Ne yapsaydım ki şimdi? Tabii ki gidecektim ama bizimkilere ne diyecektim ve gündüz vakti kimseye görünmeden nasıl girecektim içeri. Bizimkilere “ofiste flash belleğimi unuttum onu alıp geliyorum” yalanını söylemiştim. Arabaya atladım yalandan sonraki sokakta durdurdum. Tekrar yürüyerek geri döndüm ve kimsenin olmadığından emin olduğum anda Nuriye ablanın kapısını çalacaktım ki kapı açıktı. İçeriden bir ses

Nuriye: Gel!

Açıkçası çekinerek içeri girdim. Nuriye abla üstünde ferace ile beni karşıladı fakat kıvırcık saçları açık duruyordu. Ben ne olduğunu anlamadan şaşkın ifadeyle duruyordum.

Ben: Abla bir şey mi oldu?

Nuriye: Oldu senin yüzünden uyku uyuyamıyorum.

Ben: Abla özür diler…

Lafımı keserek araya girdi.

Nuriye: Şimdiye kadar hep direndim ama artık dayanamıyorum. Biliyorum vaktin yok hemen çıkman gerekiyor. Ama gitmeden hediye vermek istedim sana.

Üstüme doğru yürüyordu. Feracenin önünü açarak yavaşça çıkardı üstünden. İçinde siyah bir gecelik vardı. Gecelik Nuriye abla gibi birine göre açıktı. Boyu dizlerinin bir karış üstüne geliyordu. Göğüs dekoltesi vardı. Memeleri büyük olduğundan fırlayacak gibi duruyordu. Şaşkın şaşkın Nuriye ablanın vücuduna kitlenmiştim. Nuriye abla gelip beni kapıya doğru itti. Dudaklarımı öpmeye başladı. Malum akşamın aksine çok istekli öpüşüyordu. Elleri saçlarımı okşuyordu. Bende ellerimi alttan poposuna atmış okşuyordum. Nuriye abla geri çekildi.

Nuriye: Bu sana ilk sürprizimdi. Hadi şimdi sen git yoksa sıkıntı çıkabilir.

Ben kocaman olmuş sikimle dışarı çıktım. “amına koyayım senin Nuriye böyle mi bırakılır adam? Madem vermeye niyetin vardı niye şimdi öpüp bırakıyorsun? Sikicem amını götünü ya” söylene söylene evin yolunu tuttum. Bizimkilerle vedalaşıp Kemalle birlikte İstanbul’a doğru yola koyulduk.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir