Benim Hikayem… Bölüm 10

Gece yatarken yaşadıklarımı düşündüm. Gizem’i, Merve’yi, yaşadığım sikişleri… hepsi çok kısa zamanda olmuştu. Son 1 hafta hayatımdaki en uzun 1 haftaydı herhalde. Şimdi de başıma Nuriye abla ve Büşra çıkmıştı. Büşra’yla buluştuğumuzda gene öpüşürdüm muhtemelen ağzına da verirdim ama üstünü çıkarıp sevişebileceğimiz yer yoktu. En iyi ihtimal gene arabada kendini birine patlattırmışsa sikerdim yoksa elimi sürmezdim. Küçük yerdi burası zorla evlendirirlerdi elimde kalırdı. Nuriye abla ise… ahh Nuriye abla bitmiştim ben kadına çok güzel fiziği vardı. Yüzü çok güzeldi ama memelerine hasta olmuştum. Tam yoğurmalık emmelik arasına vermelik artık aklınıza ne gelirse her şey yapılırdı o memelerle. Sikim kalktı Nuriye ablayı düşünürken. Nuriye ablanın bugünkü görüntüsünü düşünerek 31 çektim. Adından rahat yatağımda uyudum.

Ertesi gün gene sabahın köründe ayaktaydım. Sabah kahvaltıda

Babam: Cüneyt bugün evde kal sen yardım edersin. Samet abin sandalyelerle masaları getirecek.

Ben: Baba ben yardım ederim. Cüneyt daha kaç yaşında işten kaytarmasın yardım ederim ben

Babam: fark etmez bana ayarlayın kendi aranızda.

Cüneyt: Abi Allah razı olsun ya kurtardın beni.

Annem hiç bir şey dememişti bu duruma. Kahvaltı faslından sonra yavaş yavaş süslemelere başladık. Nuriye abla gelmişti. Üstünde uzun ve bolcana bir bluz altında da pantolon vardı. Düne göre ne kadar bol da olsa şık bir görüntüsü vardı. Annem, ben ve Nuriye abla haricinde Nurcan ve Nilgün yengemler de vardı. Bir de bir işe yaramayan gene komşumuz olan iki üç tane dedikoducu teyze vardı. Sabahtan saat 16:00ya kadar süslemeleri yaptık. Sandalyeleri ve masaları dizdik. Nuriye ablaya yaşlı teyzeler, yengemler ve özellikle annemden ötürü çok yakınlaşamasam da her fırsat bulduğumda takılıp şakalaştım. Ona ilgi gösterdiğimi belli ettim. Uzun uzun baktım. Arada bir bakışlarımı yakalıyordu. Ama o kadar anlamsız bakıyordu ki ne hissettiğini ne düşündüğünü çözemiyordum. Olumsuz olsa hiç yanaşmayacaktım. Olumlu olsa daha da yanaşacaktım ama kestiremiyordum aklından geçenleri.

Hazırlıklar bittikten sonra bir sandalyeye oturmuştum ki Nuriye abla yanıma geldi

Nuriye: Ay çok güzel oldu değil mi Kemal

Ben: Çok güzel oldu abla oğlana yakışacak sünnet olacak.

Nuriye: Evet öyle gerçekten çocuklara her şey değer ileride sende anlarsın

Ben: Abla önce evlenmem lazım ohooo

Nuriye: Yakışıklı adamsın bulursun birini canım ne olacak

Ben: Aaa abla ben kriterlerimi veririm sana sen bul bana birini

Nuriye: Şuna bak hele kriterlerin neymiş?

Tam senin gibi biri olsun diyecektim ki annemin ters bakışları böldü muhabbetimizi. Nuriye abla annemden baya çakiniyordu. Kalktı hemen yanımdan. Alacağın olsun zalim anne! Canım sıkıldı. Evin yan tarafında gölge vardı gidip çimenliklere uzandım. Serin serin çok iyi gelmişti. Huyum kurusun ki kafamı koyduğum gibi uyuyabilen biriyim. Ne kadar uyudum tam emin değilim ama “pişşşt” sesiyle uyandım. Kafamı bir kaldırdım ki Nuriye abla karşımda. Ahh dedim etli dudaklarıyla bir öpseydi ne güzel olurdu şimdi.

Ben: İçim geçmiş ya

Nuriye: Ablacım yoruldun bizim yüzümüzden ya

Ben: Ne olacak abla lafı mı olur?

Nuriye: Olsun ya hakkınızı nasıl öderim bilmiyorum.

Ben: Tamam abla lafı olmaz böyle şeylerin

Nuriye: Ee rahat mı bari çimlerde uyumuşsun. Evlenmeden önce bahçelere gittiğimizde bulduğum gölgeliğe bende yatardım. Severdim çimlere uzanmayı

Ben: Abla yer var gel uzan sende

Gülümsemiştim bunu söylerken.

Nuriye: Oldu annen oysun sonra bizi.

Nuriye abla da gülmüştü bunu söylerken

Ben: Annem olmasaydı uzanırdın yaniii… İyi iyi hatırlatırım bu sözünü

Nuriye: Deli ya hatırlat hatırlat… hadi ben gideyim artık. Duşa falan girerim. Sonra da anca hazırlanırım. Sende kalk annen seni aradı bir saat telefonun da kapalı evden gittin sanıyor.

Ben: Tamam abla kalkarım şimdi. Sana da kolay gelsin.

Nuriye: Ne kolay gelsin?

Ben: Duş alacaksın… hazırlanacaksın ya… zahmetli işler bunlar.

Nuriye: Evet en zor kısmı bunlar.

Ben: Yardım lazımsa geleyim. Uzmanımdır yardım konusunda.

Nuriye ablanın gülen suratı şaşkın ifadeye döndü. Yanakları kızardı hemen. Utandığı belliydi

Ben: Neyse şimdi bende kalkayım anca hazırlanırım zaten. İyi akşamlar

Nuriye abla çok utanmıştı bende araya girip düzeltmeye çalışmıştım bu durumu. Aramızdaki bu tatlı atışmalar Nuriye ablanın bu utangaç halleri çok hoşuma gidiyordu.

Bende içeri girmiştim artık. Duşumu aldım. Tabi duşta Nuriye ablayı düşünerek bir posta atmayı unutmamıştım. Duştan çıktıktan sonra kuzenimin düğünü için aldığım takımı giydim. Parfümümü sıktım. Takımın ceketini giymemiştim. Sadece gömlek vardı üstümde. Takım kaliteli olduğu için üstümde de güzel duruyordu. Vücudumu olduğu gibi ortaya çıkarıyordu. Saçlarımı da yaptıktan sonra kapının önüne çıktım. Daha kimseler gelmemişti. Bir süre sonra Remzi abi gelmişti. Remzi abi salaş pantolon ve çizgili bir gömlek giymişti. Arkasından sünnet çocuğu ve annesi yani Nuriye abla geldi. Dilim tutulmuştu güzelliğinin karşısında. Bembeyaz bir elbise giymişti. Çok dar olmasa da vücudunu belli eden bir elbiseydi bu. Başını da beyaz bir türbanla bağlamıştı. Fazla olmasa da makyaj yapmıştı. Ahh bu kadını sikmem gerekiyordu ama nasıl? “Nah sikersin amına koyayım Kemal burası İstanbul mu? Burada adın çıksa adamı götünden vururlar yaşatmazlar. Hem namazında niyazında kadın ben istiyorum diye gelecek kucağıma mı oturacak. Ben en iyisi fantezi kurmaya devam edeyim” diye düşündüm.

Artık misafirler de gelmeye başlamıştı. Nuriye abla çocuğuyla ilgileniyordu. Bende kapının yanındaki kolona dayanmış Nuriye ablayı izliyordum. Gözlerimi ondan hiç alamamıştım ki. Nuriye abla arada bir bana bakıp gülümsüyordu. Bende gülümsemesine karşılık veriyordum. Fırsat bulsam da yanaşsam iltifat etsem diye düşünüyordum. Aradığım fırsatı ilk olarak takı merasimi esnasında buldum. Herkes takı için sıraya girmişken Nuriye ablanın arkasından yanaştım.

Ben: Nuriye abla çok güzel olmuşsun bugün.

Nuriye: Ahh teşekkür ederim.

Deyip gülmüştü. Tam o sırada annem seslendi. “Ulan anne hep zamanını buluyorsun” dedim sessizce. Aradığım ikinci fırsatı da yemek dağıtılırken bulmuştum. Tabakları dağıtımına yardım ediyordum. Bir tabağı hemen çocuğunun yanında olan Nuriye ablaya götürdüm. Yanında 6 yaşındaki çocuğundan başka kimse yoktu. Yanına eğilerek yemeği verdim sessizce

Ben: Çok iyi olmuş çok

Deyip gülümsemiştim Nuriye ablanın da hoşuna gidiyordu. Kıkır kıkır gülüyordu her iltifat edişimde. Tabi orda duramazdım döndüm arkamı gittim. Hava da serinlemişti. Ceketimi almıştım üstüme. Aradığım üçüncü fırsat ise sünnet bittiğinde yakalamıştım. Babam ve Remzi abi masada çay içip sohbet ediyorlardı. Murat sünnetten ayrılırken dış kapıya kadar uğurlamıştım. Benden hemen sonra da Nuriye abla iki teyzeyi uğurlamaya gelmişti kapıya. Bende yalandan gülümseyip uğurlamıştım teyzeleri. Nuriye ablayla aramda yaklaşık 3m vardı. İkimizde yola doğru duruyorduk.  Hiç bana dönmeden

Nuriye: Ablacım çok yakışıklı olmuşsun. Damat gibi olmuşsun. Her fırsatta iltifat ettin bana sıra anca geldi.

Ben: Sana sıra gelmez tabi ablacım gözlerim kamaştı sana bakmaktan.

Nuriye:  Hadi be benim güzelliğim mi varmış?

Ben: Abla sen benim dalga geçtiğimi mi sanıyorsun?

Nuriye: Yani, ben güzel değilim ki dalga geçiyorsun tabi.

Ben: Ablacım ben seninle hiç dalga geçmedim  sen çok güzelsin hemde. Bembeyaz elbiseler çok yakışmış. Hem bak damat gibi olmuşum, sen de gelin gibi olmuşsun. Bugün Remzi abi çok damat gibi değil. Çaldım seni haberin olsun.

Bu konuşmaları hiç birbirimize dönmeden yapıyorduk. Sanki giden insanların arkasından bakar gibiydik. Annem fark etse baş başa konuştuğumuzu ağzımıza sıçardı. Nuriye abla gülerek karşılık vermişti.

Nuriye: Doğru doğru genç yakışıklı bir damat, yanında yaşlı bir gelin olduk.

Ben: Düzelteyim. Genç bir damat, yanında güzeller güzeli bir gelin…

Ben: Şimdi düğün de bitti. Gelin ve damat olarak ne yapıyoruz şimdi?

Amacım iyice yoldan çıkarmaktı Nuriye ablayı. Aklına sanki gerdeğe gitmemiz gerektiğini getirmeye çalışıyordum. Açık açık diyemezdim. Ancak mesaj verebilirdim. Sanırım bu mesajı almıştı ki

Nuriye: Gelin ve damat olarak tıpış tıpış ortalığı toplayıp kendi evlerimize gitmeliyiz.

Dedi ve yanımdan ayrıldı. Yüzüne baktım ama yüzünü kaçırmış ve yanakları kızarmıştı. Kesin olarak demek istediğim şeyi anlamıştı. Sikimin kalktığını hissediyordum. Hemen babamın yanına geçip sohbete dahil oldum. Her zamanki gibi siyaset konuşuyorlardı. Tabii hemen atladım birkaç birşey söyledim çok biliyormuşum gibi. Biraz muhabbet ettikten sonra Nuriye abla evin içinden çöp poşetiyle çıktı. Annem, kuzenlerim ve erkek kardeşim yardım ederek çöpleri toplamaya başladılar. Nuriye ablayı kesiyordum bir taraftan çok beklesem de Nuriye abla hiç bana doğru dönüp bakmadı. Galiba son söylediğimle onu çok kızdırmıştım. Yerimde duramayan bir insan olduğum için çöplerin toplanmasına yardım etmek için kalktım bende. Sandalyeleri ve masaları bir yere topladıktan sonra evlerimize dağıldık. Yorucu bir gün olmuştu benim için. Yatağıma yatıp Gizemi’i düşündüm ne aşağılık adam olmuştum. Gizem benim gerçekte kim olduğumu görse yüzüme bile bakmazdı eminim. Herşeyde her anında beni düşünüyordu ancak ben neler yapıyordum. Bir taraftan Merve bir taraftan evli kadını yatağa atma planları, eski sevgilinin ağzına verme planları. Ne kadar bu durumdan nefret etsem de içim kıpır kıpırdı. Acaba bu hastalık falan olabilir miydi? Sex bağımlılığı mesela? Bilmiyorum ne olduğunu da kendime çeki düzen vermem gerekiyordu. Ama önce şu Nuriye ablayı sikmem gerekiyordu. Gizemle gece boyunca görüntülü konuştuk. Sexting yaptık. Boşalttık birbirimizi sonra da uyumuşum zaten.

Pazartesi olmuştu. Babamla birlikte Hamdi abinin yanına gitmiştik. Babam bana verdiği sözü tutacaktı. Hamdi abinin yanına girmiştik.

Hamdi: Ooo yeğenim hoş geldin.

Ben: Hoşbuldum Hamdi abi

Hamdi: Baban bahsetti ticaret yapmak istiyormuşsun.

Ben: Evet abi ufaktan başlayayım ticaret iyidir.

Hamdi: İyidir tabi yeğenim babanın izinden git. Ne o üniversite okuyunca ne oluyor bizim gibi lise mezunu birinin yanında çalışırsın en fazla siktir et okulu.

Babam: Hamdi çok konuşma Hamdi

Hamdi: Pardon abi ağzımdan kaçtı da

Gülmüştüm bu duruma. Babama hayranlığım birkez daha artmıştı doğrusu herkes hazırola geçiyordu babamı gördüklerinde. Konu bizim araba mevzusuna geldi.

Hamdi: Yeğenim nasıl bir araba bakıyorsun kafanda ne var.

Ben: Abi civic veya megane olabilir. İkinci el piyasası yüksekmiş. Sen daha iyi bilirsin gerçi.

Hamdi: Olur olur yeğenim Civic öneririm hem genç işi hem elinden çabuk çıkarırsın hızlı piyasası var. Ama elimizde Civic yok. Aaa Birol abi, bizim Baran yok mu? Çinekop Baran onda Civic var 2012 model tertemiz araba. Normalde satılık değil ama sen dersen kırmaz seni satar tüccar adam sonuçta parasına bakar.

Babam çinekop Baranı aradı. Hamdi abinin dediği gibi babamı kırmadı ve arabasını sattı bize. Parasını bile sormadı babam alırken. “Hamdi abin halleder” dedi. Ben mutluluktan havalara uçuyordum ilk arabam alınmıştı. Ama babamın yanında ciddi takıldığım için renk vermemeye çalışıyordum. Babamların yanından ayrıldıktan sonra hemen arabanın fotoğraflarını çekip Gizem’e attım. O da çok sevinmişti. Arabayla Murat’ı almaya gitmiştim. Murat’la takıldık bir süre o yer senin bu yer senin görmemişin arabası olmuş gibi arabayla dolanıp durduk. Akşam olmak üzereydi ki aklıma Merve geldi. Kaç gündür konuşmamıştık. Merveyi aradım hoş beş sohbet ettik. Arada kırgınlık yoktu ama aramızda hiçbirşey yaşanmamış gibi arkadaş olarak konuşmuştuk. Tam telefonu kapatacakken

Ben: Ne o özlemedin mi beni bir şey demedin?

Merve: benim mi demem lazım canım sen de bir kere de

Ben: Son gecemizde ben sana koştum farkındasın değil mi? Sıra sende canım

Merve kıkırdayarak

Merve: Sahi öyle olmuştu dimi. Özledim özledim bir gel de hasret giderelim doya doya

 Telefonu kapattıktan sonra eve doğru geçtim. Nuriye ablayı görememiştim bugün. Normalde kapılarda illa denk gelirdim. Ertesi gün oldu. Akşam Büşra ile buluşacaktım kafamdaki bütün planları yapmıştım. Arabayla gezme bahanesiyle kuytu köşe bir yere çekecektim. Sonra ip söküğü gibi gelirdi. Sabah kahvaltıdan sonra ofise geçmiştim. Saat 11:00 gibi annem aradı. Birkaç bir şey lazımmış o yüzden markete gitmiştim. Markette Nuriye ablayı gördüm raflarda birkaç bir şey bakıyordu. Üstünde siyah pardesü gibi bir şey vardı. Yanına gittim hemen.

Ben: Nuriye abla nerdesin sen sünnetten beri görmedim merak ettim seni

Nuriye abla yüzüme kısa baktıktan sonra rafları döndü tekrar.

Nuriye: Ev işleri bitmedi. Evdeydim tüm gün

Ben: Abla bir sorun yok değil mi?

Nuriye: Ne gibi Kemal

Ben: Bunun gibi işte yüzüme bile bakmıyorsun bir kusur mu işledim. Ne güzel sohbet ederdin benimle özledim seninle konuşmayı.

Nuriye: Ediyoruz ya ablacım

Ben: Abla sence ordan bakınca çok saf gibi mi duruyorum? Bir şey olmuş işte annem mi bir şey dedi?

Nuriye abla bir süre sessiz kaldı akabinde

Nuriye: Yok bir şey Kemal

Ben: Annem demiş işte bir şey. Ne dedi söyle bana

Nuriye: Ya Kemal anlamıyor musun? (bana doğru döndü ve gözlerime dik dik baktı. İşaret parmağını kaldırarak) burası İstanbul değil. Burada istediğin gibi benimle konuşamazsın sınırlar var. Milletin ağzı boş değil adımız bir çıkar ikimizi de yaşatmazlar.

Ben: Annem mi dedi sana bunlar?

Nuriye: Ya hala annem diyorsun. Annenle bir alakası yok bunun. Bu yerle alakası var. Ama evet annen dedi. Uyardı beni. Çok samimi duruyorsunuz millet konuşur çeki düzen ver kendine dedi.

Ben: Hay amına koyayım

Dedim sessizce ve sinirli bir şekilde

Nuriye: Ne dedin sen?

Ben: Bir şey demedim kızdım sadece.

Nuriye: Bak Kemal beni anlaman lazım. Zorlama beni kötü olur sonu. Sadece iki komşu gibi merhaba merhaba olsun sadece.

Ben: Nuriye abla sende istiyorsun değil mi benimle konuşmak. Sana da iyi geliyor. Lütfe…

Nuriye: Bir önemi yok Kemal

Lafımı yarıda kesti beni dönüp arkasını gitti. Moralim çok bozulmuştu. Kısmen haklıydı aslında. Adımız bir çıksa boku yerdik. Bu moral bozukluğuyla eve gittim. Yatakta uzandım. “Amına koyayım böyle işin. Kadın da bana yanık işte her halinden belli. Sokayım böyle memlekete” diye sövüp duruyordum. İçim geçmiş uyumuşum uyandığımda tekrar bizim ofise gittim. Babam ve Remzi abi dergaha gitmek için yola çıktılar. Bu akşam zikirleri varmış. Babam beni de götürmek istemişti de arkadaşıma söz verdim diyerek bahane buldum. Sonra Büşrayı aradım. Hiç keyfim yoktu. Büşra elimin altındaydı aslında hareketli bir akşam yaşayabilirdim ama canım istemedi. Birer tatlı yedikten sonra ayrıldık ve ben evin yolunu tuttum. Bu akşam hava bayağı bir bozuktu hem serindi hem yağmur yağıyordu. Eve giderken Nuriye ablayı gördüm çöp atmaya çıkmıştı. Koşar adımlarla çöpü atmaya gidiyordu. “Ahh Nuriye abla çok güzel bir ilişkimiz olabilirdi. Yazık oldu.” Diye içimden geçirdim. O sırada buralarda daha önce görmediğim bir köpek Nuriye ablaya havlamaya başladı. “Lan ne oluyor” deyip araban indim. Nuriye abla korkuyla eve doğru koşmaya başladı. Köpek de arkasından koşuyordu. Köpeğe bağırdım elime de birkaç taş alarak köpeğe doğru fırlattım. Bi tanesi köpeğe isabet etmişti ve köpek kaçtı. Ama Nuriye abla düşmüş ve dizini kaldırıma çarpmıştı. Sanırım büyük bir yarası vardı. Yanına koştum hemen

Ben: Nuriye abla iyi misin?

Nuriye: Ahh Kemal çok acıyor.

 Dışarıda yağmur şiddetini arttırmış yağıyordu. 2 dk içerisinde sırılsıklam olmuştuk.

Ben: Dur bakayım abla

Dizinde çok kötü bir yara açılmıştı. Oluk oluk kan akıyordu.

Ben: Abla hadi kalk hastaneye gidelim. Açılmış baya dikiş atarlar.

Nuriye: Yok yok ne hastanesi eve giderim ben.

Ben: Abla inat etme işte götüreyim hastaneye

Nuriye: Yok eve gideyim.

Kan bayağı akıyordu. Üstümdeki ceketi çıkartıp dizine bastırdım iyice. Kollarından tutarak ayağa kaldırdım. Yavaş yavaş eve doğru yürüdük. Nuriye ablanın canı çok yanıyordu. Hafif hafif inliyordu. Kapıya geldik.

Ben: Remzi abi, Remzi abii…

Nuriye: Evde yok

Ben: Doğru ya onlar dergaha gittiler. E sen ne yapacaksın abla Cüneyt evde mi?

Nuriye: yok babası onu da götürdü. Ben hallederim ablacım teşekkür ederim.

Ben: Abla neyi hallediyorsun ya sen bir otur oturduğun yerde.

İçeriye dalmıştım. Nuriye abla bir şey diyememişti. Nuriye abla havlu, tentirdiyot, gazlı bez, bant lazım nerde bunlar? Hadi önce seni banyoya götürelim bacağını yıkayabilirsin değil mi? Ben de buz falan ayarlayayım.. Bu ilgili hallerim Nuriye ablanın hoşuna gitmişti. Ama gerçekten kötü niyetli bir şekilde ilgilenmiyordum. Gerçekten üzüldüğüm için ilgileniyordum. Bir de kimse yoktu tek başına yapacağı iş değildi. Nuriye abla banyodan çıktığında pijamasının dizinden altını olduğunu gördüm. Süt gibi bacağı açıktaydı. Bu şekilde ilk defa görüyordum Nuriye ablayı. Etkilenmemeye çalışıyordum bari bu halde kadına kalkmasın diye ama etkilenmemek elde değildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir