Özge Yengem 17-20 Bölüm

Özge;

– Müstakbel kocam gelmiş!

Şaşırmıştım bu laf karşısında. Beline sarıldım;

– Ne yapıyorsun?
– İyiyim de dur sarılma evde herkes
– Herkes?
– Abimler geldi.
– Babam konuştu mu bizim durumu?
– Evet.
– Yüzün güldüğüne göre onlarda onayladı mı?
– Bilmem içeriye geç kendin gör.

Ayakkabılarımı çıkarttım, salona doğru yürümeye başladım. Tedirgindim. Veysel abi Aysel yenge güven abi salondaydı. Veysel abi çok sert bakıyordu bana. “Lan!” Diyerek ayaklandı üstüme yürümeye başladı.

Ben korkmuştum, geriye çekildim.

Veysel abi;

– Lan koçum benim bizim kızla mı evlenecen şimdi sen?

Yüzüme bakıp gülüyordu;

– Abi ne yapıyon dövecen sandım. İzniniz olursa evet.
– Baban tamam demiş bize laf mı düşer yeğenim. Hayırlı olsun.

Bana sarıldı, gözüm Aysel yengedeydi. Parmağını bana sallıyordu “göreceksin sen” dercesine gülüyordu. Salonda oturduk, konuştuk odama çıktım duş almak için. Üstümü çıkartıyordum ki Aysel yenge geldi kapıyı kilitledi.

Aysel yenge;

– Vay kuzey efendi vay, demek Özgeyi de sikiyordun ha? Hem de ona aşık olarak.
– Evet.

Yanıma kırıtarak geldi, dudaklarıma yapıştı, sikimi eliyle tuttu;

– Evlendiniz diye beni ihmal edecek değilsin değil mi? Zaten kaç haftadır aramıyorsun bile.
– Yenge dur herkes içeride.
– Sende ihmal etme yengeni, 2 gün sonra mal almaya gidecekler, köyde kimse olmayacak, ben olacam sadece gel yanıma.

Pantolonumu çıkartmış sikimi avuçluyordu;

– Özledim bu siki yemeyi.

Özge yengem seslendi;

– Kız Aysel neredesin?

Aysel yenge tam çömelmiş ağzına alacaktı. Ayağa kalktı tekrar dudaklarımdan öpüp, çıktı odadan. Duşa girdim, aşağıya indiğimde gidiyorlardı. Onları geçirdim. Babam ile annem uyumak için odalarına çıktı, Özge ile salonda ki tabakları topluyordum. Mutfakta beline sarıldım, dudaklarına yapıştım;

– Birlikte mi uyusak, ama uyumayalım
– Bence de uyumayalım. Özledim bende.

Dudaklarını öperken ayak sesi duyduk, geriye çektik kendimizi, annem su almak için mutfağa geldi, bizde ortalığı toplayıp çıktık yukarıya. Özge elimden tutup kendi odasına götürdü, onun odasında yatak daha büyük, daha yumuşaktı. Kapıyı kapatıp kilitledi. Ayakta sevişmeye başladık, üzerimizdekileri çıkartıyorduk. Yengem aşağıya çömelip şortumu, boxerımı çıkarttı, ağzına alıyordu. Ve konuşmaya çalışıyordu;

– Demek kocam olacaksın, her gün sikeceksin beni?
– Sen her gün sikilmek iste, ben her gün sikerim seni.
– İstiyorum. Hiç boş bırakma deliklerimi.

Ağzında sikimi iyice kaldırdıktan sonra altındaki şortunu ve külotunu sıyırıp attı kenarı, yatağa çıkıp domaldı,

– Arkamdan sikmeni istiyorum.
– Geçti mi yaraların? Bir şey olmasın?
– Olmaz, sok hadi.

Kalçalarını sallıyordu karşımda, yanına gittim. Kalçalarını ayırıp, amını ve götünü yalamaya başladım, çok sulanmıştı, sikimi amının sularına sürttüm, birkaç dakika amından girip çıktım, götünü zorluyordum. Yengem inliyor, canı acıyordu.

Ben;

– Acıyorsa yapmayalım.
– Hayır sik götümü.

İyice bastırdım, sikimin kafası girmişti. Yengemin canı çok acıyor, kendini öne atıyordu ama istiyordu. Bir süre bekledim sonra daha sert bastırıp sikimi komple soktum içine, git gel yapmaya başladım elimle kalçalarını tokatlıyordum. Saçlarından tutup kendime çektim. Hızlanmıştım, yengem inliyordu, ama sesini çok yükseltmiyordu. Uzun bir süre götünden siktikten sonra tüm döllerini götüne boşaldım. Yorulmuştu sırt üstü uzandı.

– Keşke içime akıtsaydın, hamile kalmak istiyorum.
– Dur yavrum daha erken, bir sikeyim doyasıya acelemiz ne?
– Olsun.

Yanına uzandım, sarıldı. ikimizde çıplaktık.

– Her şey o kadar güzel gidiyor ki Kuzi.
– Ya ne demezsin.
– Ne oldu?
– İlayda?
– Ne olmuş ona?
– Yurt dışından teklif gelmiş, benim için teklifi reddetmiş bugün, bende seninle evleneceğimi söyleyince yıkıldı kız.
– Tekrar kabul etsin. Hem erkek mi yok ona canım.

Yanına dönüp sarıldım;

– Hemen kıskan zaten.
– Kıskanırım. Bu siki ben yemek istiyorum sadece.

Üstüme çıkıp amını sürtmeye başladı sikime, dudaklarımı boynumu öpüyor, sik hadi diye inliyordu. Eliyle sikimi amına hizaladı, üstünde oturup kalkmaya zıplamaya başladı. O şekilde içine boşaldıktan sonra sarılıp uyuduk. Sabah olmuş güneş yüzüme vuruyordu. Duşa girdim. Yengem yorulmuş hala uyuyordu. Yanaklarından öpüp çıktım odadan. Odama geçtim giyindim. Mete arıyordu;

– Kanka okula gidiyoruz oraya gel
– Ne okulu lan? Zeki?
– Bir çok üniversiteden seçmen gelmiş, öğrenci seçecekler şu denemede başarılı olanları. Biz sonuncuyuz neden gidiyoruz dersen malız amk. Neyse gel hadi.
– Tamam.
Arabama binip okula gittim. Ferhat, Mete, Melisa kapıdaydı.

– İlayda nerede?

Melisa;

– Sınıfa girdi şekerim o, hadi bizde girelim artık.

Sınıfa girip oturduk yerlerimize, yanıma Melisa oturdu. Arkamda Ferhat ile Mete vardı. İlayda’nın gideceği Üniversiteden bir yetkili geldi. İlayda’yı övdü, onunla aynı dereceye sahip ben vardım, parmağı ile beni işaret etti;

– Çok üstün bir başarın var senide aramızda görmek isteriz.

Şaşırmıştım, herkes yüzüme bakıyordu.

– Ben mi?
– Evet sen delikanlı.
– Teşekkürler ama ben düşünmüyorum.
– Böyle bir fırsat eline sürekli geçmez.
– Biliyorum ama teşekkürler ben düşünmüyorum.

Mete arkadan lafa girdi;

– Arkadaşın yerine ben gidebilirim.
– Sıralamanız kaçtı?
– Matematiğim yetmiyor ki saymak için.

Gülüyorduk, İlayda bana bakıp üzülüyordu teklifi kabul etmediğim için. Özge’yi bırakıp hiçbir yere gidemezdim. Kapıdan Zeki elinde destek bastonu ile yürüyerek sınıfa geliyordu. Gözlerimize inanamadık. Hep bir ağızdan “Zeki!” diye seslendik.

Zeki;

– Oooo hacı gülleler, ben geldim. Hişt amca! Öğrenci seçiyormuşsun karpuz seçer gibi. Ben ne olacam? Unuttunuz beni, burada mı kalacam ben!

Melisa Zeki’ye bakıyordu;

– Zekicim zaten seçilsekte gidemeyiz hani evlenecektik falan?
– Ayyy ben onu unuttum kız, doğru dedin. Amca beni seçme ben yokum yok.

Ben;

– Ne bu hız lan? Ayaklanmışsın.
– Tabii hacı gülle, götüm dümdüz oldu şuraya bak.

Domalıp kıçını gösteriyordu. Melisaya baktı;

– Kız sıramıza geçelim biz.

Melisa Zeki’ye yardım ederek sırasına oturttu. Bir çok üniversite danışmanı başarılı öğrencilere teklifler sunuyor, konuşuyordu. Bizde arkada Zeki ile muhabbet ediyorduk. Düğünü planlamıştık. Ama bu 2 ay sonra dediğimiz partiye sadece 14 gün kalmıştı. Ve bekarlığa veda partimiz olacaktı bizim.

Üniversiteden gelen yetkililer artık okuldan ayrılmış, bizim ekip sınıfta kalmıştık.

İlayda;

– Zeki sende güzel sıralama yakaladın teklif geldi mi?

Zeki kolunu melisanın omzuna attı,

– Hişt sarı, geldi ama geri çevirdim. Evlenecem kızım ben ne işim olur Melisasız yurt dışında benim. Burada da okuruz.

Melisa bu sözler karşısında mutlu olmuş gülüyordu.

Ferhat;

– Biz piçiz zaten adam yerine koymadılar.

Mete;

– Yüzümüze bakmadılar amına koyduklarım. Berkant nerede oğlum?

Zeki;

– Yurt dışında kanka o gitti.

Ben;

– Adama bak yattığı yerden her boku biliyor nerden duydun?
– Annemle onun annesi kankito değil mi oğlum. Konuşurlarken duydum telefonda.

Kaş göz işareti yapıyordu sonra konuşuruz demek istiyordu.

Mete;

– Hadi o zaman çıkalım kaldık burada.

Zeki;

– Kankiler, bir kumsala gidelim de içimiz ısınsın.

Ferhat;

– Hava gavur amı gibi zaten amına koyayım. Bizim yazlığa gidelim esiyor en azından orası.
– Esiyorsa olur hacı gülle. Efil efil essin şöyle oh.

İlayda;

– Siz takılın ben gelemeyeceğim.

Zeki;

– Nereye kız zilli? Gel işte özledim ben sizle takılmayı.
Ben;

– Aynen oyun bozanlık yapma hadi gidelim.

İlayda;

– Peki Zeki.

Zeki;

– Ooooowww siklemedi. Hişt kuzeyin oğlu şimdi senle kirve mi olacaz biz? Çifte düğün falan.
– Ne bileyim amına koyayım hadi kalkın lan.

Zeki’nin koluna girip kaldırdım. Bir kolunda ben, diğer kolunda Melisa yürüyorduk. Arkamızdan Ferhat ile Mete geliyordu. Arabaya bindik. Ferhat’ın yazlığına gidiyorduk. Melisa İlayda’nın arabasında. Biz erkekler Ferhat’ın arabasındaydık.

Zeki;

– Hacı gülleler kızlar var diye konuşamadım. Partiye Berkant ve anası gelecek. Hişt kuzeyin oğlu cennet hocayı merak ediyon mu lan?
– Banane ondan oğlum evli adam sayılırım ben artık.
– Hassiktir bende oğlum evlenmesek de her gün böyle partilere mi aksak?
– Saçmalama amk söz verdin kıza.
– Doğru neyse merak etmiyorsan cennet hoca ile de haberim vardı ama neyse.
– Adama bak amına koyayım ya. Oğlum dinleme cihazı falan mı taktın annene?
– Yok oğlum esma kapattı, cennet aradı. Tatilden dönmüşler. Şuan İzmir’de kocasıyla pompik yapıyordur.
– Dönmüş mü?
– He hacı gülle. Sevindiin, bak sevindiin amaa sen.

Ferhat;

– Kuzeyi bilmem de ben sevindim. Tadı damağımda kaldı orospunun.

Zeki;

– Orospu deme lan, kuzeyin ex aşkı o.
– Ne aşkı len.
– Kadın sana aşık oğlum bakışlarıyla yakıyor.

Yazlığa geldik. Arabadan inip bahçeye geçtik. Gerçekten çok güzel esiyordu. Oturduk. Ferhat ile Melisa içeriye gidip içki getirmeye gitti.

Ben;

– Ben bunu sevmiyorum amk dur ben kendim alırım içkimi.

Eve girmek için kalktım. Arkamdan İlayda ayaklandı;

İlayda;

– Buz yok. Bende buz getireyim.

Zeki;

– Kuzeyin oğlu getirir sen niye gidiyon?

Melisa zeki’nin koluna vurdu;

– Kız zilli ne vuruyon acıdı ama…

Ben içeriye geçtim içkilere bakıyordum. İlayda yanıma geldi.

İlayda;

– Kuzey!
– Efendim?
– Konuşalım mı biraz?
– Olur geç otur.

Koltuğa geçip oturduk.

– Kuzey ben sınavda bu şekilde sıralama yaparsam yurt dışına gidiyorum.
– Hadi ya sevindim umarım başarırsın.
– Teşekkür ederim. Ama gitmeden önce senden son bir şey istiyorum.
– Ne istiyorsun İlayda?
– Seninle olmayı.

Dudaklarıma yapışmıştı, kendimi geriye çekemiyordum, üzerime daha çok geliyor, dudaklarımı emiyordu. Omzundan tutup çektim;

– İlayda dur ne yapıyorsun çocuklar dışarıda. Hem olmaz yapamam, yani yaparım aslında ama olmaz yanlış. Sen bakiresin daha.
– Yurt dışında zaten kaybedeceğim.
– E uygun zaman? Mekan.
– O sen evlenmeden önceydi hadi yapacak mısın yapmayacak mısın?

Gözlerime bakıyordu. İlayda’dan bunu hiç beklemiyordum. Başta şaşırdım ama o taze bakire amını sikmeden de bırakmak istemiyordum tabi ki. Ayağa kalktım elinden tutup kaldırdım onu da. Kucağıma altım. Öpüşmeye başlamıştık, kucağımda üst kata doğru çıkmaya başladık. Yatak odasına, en son yengemi siktiğim odaya, yatağa İlayda’yı attım. Soyundum, İlayda üzerindeki formasını çıkarttı, altında ki eteği çıkartıyordu. Elini tuttum. Yatırdım, eteğini sıyırıp külotunu çıkarttım. Eteği üzerindeyken, bacaklarını ayırıp o mis kokulu taze amını yalamaya başladım. Çok tazeydi, yalamaya doyamıyordum. Bacaklarını kapatıp ayağa kalktı. Pantolonumu çıkartıp sikimi eline aldı, dondurma gibi yalıyor, ısırmıyordu artık. Dişlerini sürtmeden ama hala acemice yavaş, yalıyordu sikimi. Ağzını açmasını, sabit durmasını söyledim. Saçlarından tutup o küçük ağzında git gel yapıyordum. Diliyle destek oluyor, dondurma gibi yalıyordu.

Yatağa uzandı. Yanına uzanıp sikimi amına hizaladım. Götüyle destek olup, amına sikimi sürtüyordu. Sikimi yavaş, yavaş amına sokmaya başladım. Çok dardı girmiyordu, ilayda dişlerini sıkıyor, elleriyle kolumu sıkıyordu. Ben iyice yüklenip amını açtım, içine girmiştim hafif git geller yapmaya başladım. İlayda çok zevk alıyor, kollarımı sıkıyor, canı acıyordu. Bu şekilde alışana kadar siktim. Artık iyice zevk almaya başladı; “çok güzel bir şey bu kuzey devam et durma” diyordu belinden tutup kaldırdım, domaltmıştım İlayda’yı. Köpek gibi sikiyor, amına daha hızlı girip çıkıyordum. Sikimde ve onun amından seyrek bir şekilde kan süzülüyordu, gerçekten bakireydi. Amını o şekilde görmek istemedim. Banyoya soktum İlayda’yı ve temizlendik. Banyoda kucağıma alıp yatağa geri taşıdım. Tekrar domalttım ve birden soktum amına sikimi. Gözleri yuvasından fırladı, çığlık attı. Dışarıdan Zeki’nin sesi geliyordu;

– Hoooy tavuk mu boğazlıyon kuzeyin oğlu yavvaaaşş!

Yatak odasının penceresi açıktı, ve o pencere bahçeye bakıyordu. Ama umurumuz da değildi. Kimseye aldırış etmeden İlayda’yı sikiyor, onu inletiyordum. Boşalacaktım artık. Çok zevk veriyordu o dar amı bana. Sikimi içinden çıkartmak istediğimde iyice götünü bana dayadı ve elimi tutarak; “içime boşalmanı istiyorum, hissetmek istiyorum seni” dedi. Ben belinden kendime iyice yapıştırıp, tüm döllerimi içine akıttım. Yanına kıvrılmıştım, terlemiş, yorulmuştum.

İlayda;

– Teşekkür ederim. Eminim kimse senin kadar güzel sikemezdi beni.

Dudaklarından öptüm, yataktan giyinmek için kalktım. Oda kalkıp giyindi. Aşağıya inip içkimi aldım, İlayda’da buz kovasını eline aldı. Bahçeye çıktık yürüyorduk Zeki bağırıyordu;

– Oh oh, o buzlar erimedi mi kız zilli
– Yok Zekicim erimedi
– Yok onu demiyorum, senin buzları diyorum. Ne inledin kızım be! Benim ki kalktı burada!

Melisa Zeki’nin koluna vuruyordu.

Zeki;

– Hişt kız zilli canım çekti, bizde mi çıksak bir yukarıya.
– Zeki saçmalama dikişlerin mi açılsın.
– Açılsın hava aldırmış oluruz organlara.

Yerimize geçip oturduk. Ferhat ile Mete şaşkın gözlerle bize bakıyordu. Mete bana yaklaştı;

– Oğlum ne yaptın amk?
– Napayım amk kendi istedi.
– Vay anasını sikeyim ya!

Ferhat;

– Şeytan tüyü var bu çocukta.

Zeki;

– Hişt hacı gülle, şeytansııııınn!

İçkilerimizi içtik, artık evlere gidecektik. İlayda ile Melisa arabaya binip gitti. Zeki ben ve Ferhat da bindik gidiyorduk yolda. Telefonum çaldı Özge arıyordu;

– Aşkım neredesin?
– Aşkım?
– Yanlış bir şey mi söyledim?
– Yok alışık değilim bunu senden duymaya da ondan.
– Bundan sonra böyle aşkım. Neredesin?
– Yoldayız geliyoruz.
– Tamam canım aç mısın? Eniştem balkonda mangal yapıyor.
– Mangal mı?

Zeki;

– Adam kaçak et kesti, mangal diyor ya.

Zekinin ağzını kapattım elimle.

– Tamam açım yeriz tabi. Görüşürüz aşkım.
– Görüşürüz aşkım.

Zeki’ye döndüm;

– Oğlum ne yapıyon amına koyayım, daha evlenmeden yuvamı yıkacan lan!
– Ne dedim amına koyayım. Ete doydun yalan mı? Kaçak et kesmedin mi?
– Lan oğlum kestiysem bunu Özge’nin bilmesine ne gerek var?
– İyi be şeytan seni.

– Beyler açsanız mangal var evde gelin yiyelim öyle gidersiniz?

Ferhat;

– Sağol kanka diyetteyim göbek çıktı sporu bıraktık diye amına koyayım.

Mete;

– Al benden de o kadar

Zeki;

– Ben gelemem çok önemli işlerim var evde kankiler.
– Ne işi bu?
– Sıçacam.
– Bu mu önemli iş?
– Evet. Ne oldu ki?
– Oğlum bizde de sıçabilirsin.
– Yok. Ben bizim evden başka yerde sıçamıyorum hacı gülle. En son komşuluğa gitmiştik. Ben orda patır, putur, çatır, çutur bir sıçtım. Ama bak nasıl sıçıyorum artık ne yedirdilerse bana. At mı, yılan mı yedirdiler. Bir koku, bir koku. Ben tuvalette sıçıyorum. Evdekiler bahçeye kaçmış kokudan. Evden çıkmadı koku.

Ferhat;

– Kusacam şimdi amına koyayım bu kadar detaya girmen gerekli miydi Zeki?
– Napayım? Adamın evini mi kokutayım şimdi durduk yere? Bilsin işte.

Ben;

– Anladım Zeki peki ev kokmuyor mu?
– Bilmem ben tuvalete girince evdekiler dışarıya çıkıyor zaten.
– Ha patır kütür devam yani.
– Napacan kanka götümü mü tıkayayım osurmamak için.
– Anladım kanka.

Mete;

– Abi geldik in kurtar kendini.
– Aynen kaçtım ben.

Zeki camdan kafasını çıkarttı, balkonda babama el sallıyordu. Babam gel diye el işareti yapıyor. Zeki de “yok eve gidip sıçacam” diye el işareti yapıyordu. Artık siz canlandırın gözünüzde 😀

Evin kapısına gelmiştim. Anahtarı deliğe sokarken Özge açtı kapıyı. Gözlerime inanamıyordum. Çok güzel giyinmiş, süslenmişti.

– Oha amına koyayım?
– Yavaş lan!
– Bu güzellik ne?
– Çok mu güzel olmuşum?
– Çok az kalır yanında. Dön bakayım şöyle. Öf yavrum benim ya mükemmelsin.
– Teşekkürler aşkım. Hadi geç içeri.
– Bence direk senin odana geçelim.
– Yok o gece. Şimdi olmaz.
– Of amk of.
– Oflama. Ver ceketini.

Ceketimi verdim. Elimi beline atıp çektim kendime. Yanaklarından öptüm.

Annem;

– Kuaföre gittik, alışveriş yaptık nasıl olmuş?
– Süper olmuş anne.
– E insan kendi güzel olunca.
– Aynen.

Babam balkondan sesleniyordu;

– Gelin hadi pişti etler.

Balkona çıkıp masaya oturduk. Özge yanıma oturdu. Babam etleri getirmişti. Hemen uzanıp bir tane almak istedim ama parmağımı yaktım. Yengem parmağımı tutup öpüyor, çok mu acıdı diye soruyordu. Yüzüne bakıp gülümsedim. Yemeğimizi yedik, masayı topluyorlardı. Babamla ellerimizi yıkadık, üzerimi değiştirdim. Balkona çıktığımda, rakı masası kurulmuş, mezeleri getiriyordu yengem.

Ben;

– Alla alla bir şey mi kutluyoruz?

Babam;

– E oğlum sizin düğüne az kaldı. Kutlayalım tabi artık.
– Haklısın bana kutlayalım.

Bir anahtar çıkarttı cebinden masaya koydu.

– Bu anahtar ne baba?
– Sana fikrini sormaya fırsatımız olmadı, yengen çok beğendi bende aldım.
– Ne aldın?
– Ev ulan ev. Bizimle mi yaşayacanız yeni evliler.
– Hadi be. Nereden aldın?
– Bizim 3 bina ötemizde ki evi.
– He yakınmışız.
– Ne o uzak mı olmak istiyordun?
– Yok baba ondan değil ya.
– Çocuklar gelir gider bize. Ayrılmasınlar birbirlerinden istedik.
– İyi düşünmüşsünüz baba. Sorun yok çok sevindim. Bende seviyorum bu mahalleyi, denizi. Güzel olmuş. Teşekkür ederiz.
– Eşek sıpası seni, yarın bir bak eve. Her ne eksiği varsa not al. Mimar sokacam daha o eve. Özge birkaç şey istedi, onlar yapılacak.
– Olur bakarım baba.
– İlayda ne oldu paşam?
– Konuştuk baba sorun yok. Hallettik yani.
– Peki bakalım sevindim. Hadi şerefe.

Rakımızı içiyorduk.

– Baba dayım ne oldu?
– Gitti.
– Nereye?
– Almanyaya. Gitti artık.
– İyi bari.
– Ha söylemeyi unuttum.
– Neyi baba?
– Özgeyi ehliyete yazdırdık. Bir araba da ona alacaz.
– Harbi mi çok iyi alalım tabi.

Bugün de böyle geçti, hava kararmış akşam olmuş, bahçede oturuyordum. Özge geldi yanıma;

– Anlattı sanırım baban sana.

Kolundan tutup kucağıma oturdum. Salıncakta sallanıyorduk.

– Anlattı aşkım. Sevindim yakınız.
– Bende. Ev çok güzel kuzey.
– Artık boy boy çocuk yapar, yaşarız.
– İnşallah

Boynuma sarılıyor, öpüşüyorduk. İlayda mesaj atmıştı;

– “Kuzey bugün olanları unutamıyorum lütfen gidene kadar tekrarlayalım”

Göz ucuyla mesajı okuyup telefonu cebime geri koydum. Özge ile sarmaş dolaş oturuyorduk salıncakta.

Özge;

– Hadi çıkalım odamıza.
– Çıkalım canım…

Elinden tutup eve girdik, onun odasına gidip kapıyı kapattık. Boynuma sarılıp, dudaklarımı emiyordu. Kalçalarından tutup kaldırdım. Duvara dayayıp sevişiyordum Özge ile. Yere çömelip sikimi çıkarttı, ağzına almış yalıyordu. Özge gerçekten bu işi biliyordu. Sikimi iyice yaladıktan sonra kafamı tutup beni çömeltti, amını yalatıyordu. Parmaklarımı amına sokup çıkartıyor, iştahla yalıyordum. Tertemiz amı vardı, hiç kılı yoktu. Ben yaladıkça zevk suları ağzımı dolduruyordu. Ama bir şey fark ettim özge sert sikilmekten hoşlanıyordu öyle ya, inlerken şunları söylüyordu;

– Yala amımı, iç sularını, başkası da yalasın mı amımı? İçsin mi sularımı?

O böyle konuştukça sinirleniyor, amını daha sert parmaklıyor, amını ısırıyordum. Çok hoşuna gidiyordu. Saçından tutup yatağa attım Özge’yi. Gülüyor, bacaklarını ayırıp, amını çıkartmış ortaya amını tokatlıyordu.

– Sik hadi taze amcığı, yengendim karın yaptın. Orospun yap, sik durmadan.

Bu tarz konuşuyordu. Beklemediğim cümlelerdi bunlar Özgeden. Yanına gittim bacaklarını ayırdım.

– Sadece benim orospum olacaksın ama? Başkası yok.
– Sen başka yarrak ye desen ben yemem. Senin orospunum ben. Hadi sik orospunu.

Domalmış, kalçalarını elleriyle ayırmıştı;

– Götüm doymadı sikine, götümden sik beni.

Ağzımı göt deliğine dayadım, dilimi götüne sokup çıkartıyor, göt deliği açılıp, kapanıyordu. Sikimi göt deliğine sokup git gel yapmaya başladım. Sesli bir şekilde inliyor, evdekileri umursamıyordu. Ağzını elimle kapatıyordum, ısırıyordu elimi.

– Çok güzel sikiyorsun, devam et. Sok hepsini hissetmek istiyorum.

Bu sözler beni daha çok tahrik ediyor, daha sert sikiyordum. Özge esk\*\*en bu kadar ateşli değildi, sanırım artık seksin tadına gerçek anlamda varmış, seksin ne olduğunu anlamıştı. Bir kadın nasıl sikilirse değil. Ateşli bir kadın nasıl sikilirse öyle siktim Özgeyi. Götüne tokarlar atarak, azgınlığını daha çok arttırarak, orgazmın doruklarını yaşatarak. Amını sikerken bacakları titriyor, ağzını kapattığım halde çığlık atıyordu. Bir an korktum babam yada annem bir şey oldu diye gelecekler diye. Tüm döllerimi istediği şekilde amına boşalmıştım. Amından döllerim akıyor, eliyle amına geri sokuyor, parmaklarıyla geri itiyordu. Ayağa kalkıp, üstüme çıktı. Sikime doğru eğildi ve kalan dölleri de ağzıyla sildi, süpürdü. Dudaklarında döllerim vardı. Memelerini emiyordum. Amını parmaklamaya devam ediyordu. Duşa girdik.

Tüm dölleri amından akıverdi, suyla birlikte temizledik, sikimi avuçlayıp bacağının tekini kaldırdı. Sikimi sıvazlayıp amına soktu tekrar. Duvara yasladım ve suyun içinde sikmeye devam ettim. Bacağı ağrıyınca domaldı, götüne sokmamı istedi. Sikimi amından çıkartıp götüne soktum. Amını parmaklıyordu. Götünden sikilirken, amını parmaklamayı seviyordu. Çok sert bir şekilde sikerken; “geliyorum” dedim. Hemen çömeldi, sikimi ağzına aldı. Bir taraftan sıvazlıyor, ve sikimi somurarak emiyordu. Sıcak döllerimi ağzının içine akıttım. Eline döllerimi tükürdü ve amına sürdü. Sikimi iyice yaladı suyun altında.

Yıkanıp, durulandık. Balkona çıktık birlikte. Ben sigaramı yaktım. O mutfağa gitti bira getirmek için. O ara İlayda mesaj atmış telefonuma bakınca fark ettim. Amını parmaklarken resmini çekmiş ve şunu yazmış;

– Uyumadıysan gelir misin? Sikinin tadı damağımda kaldı. Sikmeni istiyorum.

Mesajı atalı 2 saat olmuş, zaten bir yere de gidemezdim. Özge geldi elinde biralar ile. Ve konuşmaya başladı;

– Kuzey!
– Efendim aşkım…
– Ne istiyorum biliyor musun?
– Ne istiyorsun?
– Bir an önce kendi evimize çıkıp rahat rahat inlemek. Çok zevk alıyorum sen beni sikerken ama bunu dışarıya vuramıyorum evdekiler yüzünden.
– Evimize gidince rahat rahat inlersin az kaldı.
– Sabırsızlıkla o günü bekliyorum.

O gün sarılıp uyumuştuk, güzel bir hafta sonuna uyandım. Saat sabah 11.00’dı. Özge kahvaltıya çağırıyordu. Telefonuma baktığımda İlayda yine çıplak fotoğrafını atmıştı. Sinirlendim, kapımı kilitledim ve aradım…

– Sen ne yapıyorsun amına koyayım ya?
– Seni istiyorum Kuzey!
– İsteme amına koyayım.
– O ne demek şimdi?
– Anlamıyor musun kızım? Ben evleneceğim ve bunu bozmanı istemiyorum rica edeceğim böyle mesajlar atma yoksa kendinden soğutacaksın beni…
– Öyle mi oldu kuzey?
– Lan ne olacaktı? Kendin istedin yarrağımı yemeyi!

Suratıma telefonu kapattı. “ amına koyduğumun orospusu” diyerek odanın kilidini açtım. Özge karşımdaydı;

– Ne oldu aşkım ne bu sinir?
– Ha önemli değil bir tanem ferhat’a sinirlendim.
– Ferhat? E aşağıda seni bekliyor.
– Tamam işte erken gelmişler. Ben müstakbel karımla ilgilenecektim bugün dedim.
– Yerim seni, olsun gez arkadaşlarınla, yakında daha çok özleyeceksin onları.

Boynuma sarılıp öpüyordu.

– Hadi kahvaltı hazır, arkadaşların bahçede bekliyor, toklarmış oturmadılar.
– Zeki?
– Oda yanlarında.

Özge’nin beline sarıldım merdivenlerden iniyorduk, dışarıdan Zeki bağırıyordu;

– Ohoo hadi be hacı gülle, beşik mi salladın gece boyunca, hişt bana bak çocuğun var da bizden mi saklıyon.

Ferhat;

– Zeki sus sabah sabah amına koyayım.
– Ne var oğlum yapar bu…

Bahçeye yanlarına çıktım;

– Geldim amına koyduğum ne bağırıyon.
– Ooo panka günaydın. Kahvaltını et akacaz bugün.
– Akalım da sen nasıl oldun?
– Çok iyiyim hacı gülle, ciğer iyi geldi. Acıyor biraz o kadar.
– Tamam geliyorum hemen.

Hızlıca kahvaltımı yaptım. Dışarıya çıkıp Mete’nin arabasına bindik.

Ben;

– Beyler İlayda ile başım belada amına koyayım.

Mete;

– Ne oldu la?
– Ne olsun oğlum. Kızı siktik bağımlısı oldu yarrağın. Çıplak resimlerini atıp duruyor.

Zeki elimden telefonu kaptı;

Zeki;

– Vallaha mı diyon lan hacı gülle, amına koyayım şifre koymuş aç da bakak. Hep merak etmişimdir onun cicişlerini.
– Ciciş yok Zeki, amını parmaklarken atmış birde.
– Vay amına koyayım. Kız azgın çıktı!
– Hem de ne azgın.

Ferhat;

– Özge görmedi değil mi?
– Görse yüzü gülermiydi amına koyayım?
– Doğru.

Zeki;

– Hişt hacı gülle, aç hadi şunun şifreyi de bakak be.
– Saçmalama amk ver şu telefonu.
– Ne kıymetli amın varmış, annen sana hiç göster ama elletme demedi mi?
– Ulan am benim mi git İlayda’dan iste. Zaten azgın verme ihtimali yüksek.
– Olmaz, ya da olur. Dur ben Melisaya söyleyim de grup yapak üçlü ha hacı gülle?
– Yap Zeki yap.

Zeki telefonunu çıkarttı Melisayı arıyordu. Ferhat elinden aldı;

– Şekerim senin devreler yandı yine saçmalama amına koyayım. Evlenmeden ayrılacaksınız.
– Noldu ki? Niye ayrılak oğlum? Melisa daha bana dedi, Kuzey ile İlayda, benle Melisa dörtlü yapacaktık. İlayda onun için verdi Kuzeye.

Ben;

– Ne? Ne dedin sen?
– Hassikome, ben bunu söylemeyecektim. Amcık gibi ağzım var tutamadım yine.
– Dur amına koyayım bir dakika. Melisa sana grup mu yapalım dedi.
– He hacı gülle, Kuzeyi çağır bir gün. Bende İlayda’yı çağırcam dedi, bol bol içecez kafalar zoom. Sen ilayda’yı sikerken Bende Kuzeyle yatarım dedi.
– Sen ne dedin?
– Önce güldüm, sonra bir daha güldüm. Sonra İlayda’nın cicişler gözümün önüne geldi. Olur dedim.
– Ulan kanka diyoruz adam arkamızdan iş çeviriyor.
– Ne var amına koyayım? Karım olacak kızı altına veriyorum. İş mi çevirmek oluyor bu?

Mete;

– Zeki?
– Efendim panka.
– Gavat mısın kardeş? Gavat taklidi mi yapıyorsun?
– Godoşluk daha seksi Gavat kelimesini sevmiyorum. Hem koca koca dayılar karılarını siktiriyordu, ne var bir kerede biz denesek.

Ben;

– Zeki sus amına koyayım. Beyler bir planım var.

Ferhat;

– Benim düşündüğü mü düşünüyorsun?
– Aynen.

Mete;

– Yok artık ciddi misiniz?

Ferhat ile Ben aynı anda söyledik;

– Aynen moruk.

Zeki;
– Bak yine anlamıyorum. Ne oluyor lan? Neyi düşündünüz? Hep böyle kapalı kutusunuz anlamıyorum amına koyayım. İçinizi mi okuyacam? Müneccim yarrağımı yaladım? Nerden bileyim ben ne düşdünüz. Hişt hacı gülle benim düşündüğü mü düşünüyorsun?

Ferhat;

– Ne düşünüyorsun sen şekerim?
– Vantilatöre parmağımı sokmak.
– O parmak götüne girsin Zeki.
– Bende de ne göt varmış arkadaş, gören hep bir sikme derdin de, hep bir fantezi kurmalar.

Ben;

– Eee ne diyorsunuz? Okey mi?

Ferhat ile Mete bakıştı;

– Tabii ki okey amına koyayım.

Zeki;

– Bak Melisa varsa işin içinde bozuşuruz.

Ben;

– Zeki?
– Efendim hacı gülle?
– Karşında melisayı siksem ne yaparsın?
– İlayda’yı ben sikeceksem sorun yok.
– Amına bile koy.
– O zaman bak bir tadına nasılsa evlenince bol bol bakacam amına koyayım.

Günler bu şekilde gelip geçiyor, Özge, yani yengem ile rutin seks hayatımız oluşmuş, düzeni oturtmuş ilerliyorduk. Melisa’nın bakışlarından bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyordum, ama Zeki ile bu konuyu konuşacak cesareti nereden bulduğunu bilmiyordum açıkçası. Zeki Melisa’yı gerçekten seviyordu. Nasıl olurda benimle yatmasına izin verirdi ki? Aklım almıyor, geceleri yatarken kafamı kurcalıyordu. Okulda İlayda Melisa ile normal arkadaşlığımıza devam ediyor, konuşuyorduk. Zeki’nin bu olanları bize anlattığından haberleri yoktu ikisinin de. Ama bir gün spor salonuna Ferhat’a bakmak için gittiğim de Zeki, Melisa, İlayda bir köşede fısır fısır konuşuyorlar, Melisa parmağını tehditkar şekilde sallıyordu Zeki’ye karşı. Merak ettim ve göremeyecekleri bir alandan onları dinlemeye çalıştım. Uzaktım duyamıyordum. Zeki arkasını döndü gidiyordu. Melisa “Zeki” diye bağırdı. Zeki geri döndü, arkaları bana dönük, göremezlerdi. Duvarın arkasından soyunma odasına giden aralığa gittim. Aramızda sadece bir duvar vardı. Duvarın arkasından konuşmaları dinlemeye koyuldum;

Melisa;

– Ne demek kıskanıyorum seni? Söyledim ya sana. Ben yatmayacağım Kuzeyle sadece İlayda içine boşalmasını sağlayacak. O kadınları partide sikerken ben seni kıskanıyor muydum? Yapacaksın Zeki.

Zeki;

– Ya iyi de ben bu kuzeyin oğlu için kurşuna atladım. Şimdi siz yine kurşuna atıyorsunuz bu çocuğu? Kız İlayda sende ne orospu çıktın, kendini zorla hamile bıraktırmak ne ya? Tut ki sen hamile kaldın ama kuzeyin oğlu seninle evlenmeyi kabul etmedi? O zaman ne yapacaksın?

İlayda;

– Sen orasına karışma, bu evliliğe mani olayım yeter 1 ay kaldı. Hamile kalmam lazım ondan.

Zeki;

– Orospu ya, ben yapamam.

Melisa;

– O zaman düğünü unut Zeki…

Zeki boş gözlerle bakıyor, düşünüyordu. Gözlerini kıstı ve konuşmaya başladı;

– Melisa, kendini ister Kuzeyin oğluna istersen başka birine siktirebilirsin. Düğün olmayacak. Git kendine başka oyuncak bul. İlayda senin de amına koyayım. Siktirin gidin lan.

Melisa Zeki’ye tokat attı. Zeki zaten ayakta zor duruyor. Oturup kaldı. Melisa’nın arkasından göz yaşı döküyordu. Melisa ile İlayda salondan çıktı gitti. Zeki ayaklandı. Arkasından geldim;

– Kardeşim…
– Lan kuzeyin oğlu. İkinci kez hayatını kurtardım. Bende seni arayacaktım şimdi.
– Duydum hacı gülle. Konuştuklarınızı duydum.
– Şeytan nereden duydun?
– Arkanızdaydım amına koyayım.
– Hee. Sinsi şeytan seni.
– Ee Melisa terk mi etti seni şimdi?
– Ya amına koyayım onun. İlayda senden hamile kalmak için yatmış seninle. Grup seks falan hikaye. Amacı kendini hamile bıraktırmak sana, böylece Özge ile aranı bozacak…
– Zeki?
– Efendim panka?
– Melisa ile konuş, kabul et…
– Ne? Delirdin mi sen amk Özge ne olacak?
– Bir planım var akşama çocukları da alıp gidip konuşacaz. Sen kabul ettiğini söyle.
– Affederse tekrar.
– İş sana kalmış, ister evlen, istersen evlenme.
– Yok hacı gülle ben evlenmem bu kızla. Gözü dışarıda bunun. Hem zaten tadını aldım. Sikeyim aşkını, meşkini.

Koluna girdim spor salonundan çıktık, Ferhat ile Mete ile buluştuk bir kafede. Tüm bu olup bitenleri anlattığımızda ağızları açık kalmış, Zeki ile beni dinliyorlar, şaşırıyorlardı. Planı açıklamaya başladım;

– Beyler bunlar grup seks nedir bilmiyor daha. Madem bu kadar hamile kalmak istiyor, gideceğimiz partiye götüreceğiz bunları da. İçine herkes boşalacak. Artık kimden hamile kalırsa.

Ferhat;

– Rus ruleti mi oynuyoruz amına koyayım ya.

Mete;

– Ya içimizden birinden hamile kalırsa?
– Evlenmek mecburi değil, hamile kalmayı kendisi istedi mi istemedi mi?

Zeki;

– İyide senden hamile kalmak istedi hacı gülle…
– İşin sürprizi de o ya zaten.

Mete;

– İyi de nasıl götüreceğiz bunları?
– Aynı taktik… gözlerini tekneye kadar bağlı tutacağız. Zeki ile güzel bir ortam bulduk oraya gidiyoruz diyeceğiz. Denize açıldıktan sonra ya teknede oturup beklerler, yada bizlere katılırlar.

Ferhat;

– Ya katılmak istemezlerse? Sadece teknede beklerlerse?
– İşime gelir…

Mete;

– Yok aga ben bu sefer yokum. Kız üniversite kazandı, yurt dışına gidecek hayatını sikip atamam.
– O zaman bu partiyi zaten biliyorlar. Amcık ağızlı Zeki söylemiş. Teklif ederiz gelmek isterlerse gelirler.

Ferhat;

– Oğlum kız senin spermlerini istiyor.
– Sadece partide sikeceğimi yoksa bu işin olmayacağını söyleyeceğim.

Zeki;

– Olan gene bana oldu, Melisa ile kavga edecem…
– Oğlum Melisa artık hiçbir şeyin senin. Neden hesap veriyor, kavga ediyorsun?
– Alışkanlık hacı gülle. Ulan karım olacaktı şimdi düştüğümüz duruma bak…

Mete;

– Zeki çok mu seviyorsun Melisa’yı?
– Seviyorum ama çok değil, ne bileyim oğlum ortam o kadar romantik olunca teklif ettim. Öyle ağlıyor görünce oda beni çok seviyor sandım.

Ferhat;

– Bence o korkudan ağlıyordu…

Zeki;

– Nasıl yani? Neden korksun ki?

Ferhat;

– Sonuçta 4 yıllık arkadaşlığımız, ilişkimiz var o yüzden Zekicim.
– Haa ben olayı mı yanlış anladım yani.
– Biraz öyle oldu.

Ben;

– Neyse oğlum kısa yoldan kurtuldun. Zeki yarın okulda Melisaya söylüyorsun. “ben kuzey ile konuştum, 1 ay sonra bir parti var kabul ederse gelsin orada yaparız, kabul etmiyorsa yapmam diyor” diyeceksin. Onlar sana neden söyledin falan diye ekşirse, “artık evleneceğim kadın değilsin” dersin yüzüne.

Zeki;

– Of amına koyayım çok pis gaza geldim lan. Şimdi gidip söyleyeyim mi?

Ferhat;

– Git söyle lan.

Zeki ayağa kalktı;

– İyi at beni onların evine hacı gülle.

Mete;

– Otur oğlum ya acelesi yok yarın söylersin.

Kafede bu konu hakkında biraz daha konuşup evlerimize dağıldık.

Özge yani yengem ile rutin seks hayatımız vardı. Evi gidip görmüştüm gerçekten muhteşemdi. Babam mimar sokup tüm eksikleri yaptırttı. Artık geriye taşınmak kalıyordu. Özge ile eşya bakıyorduk. Bir çok mağazaya girip çıktık, ayaklarım şişmişti ama değmişti de. Her şeyin en güzelini aldık. Eşyalarımız bir hafta içerisinde gelmiş, yayılmış, kurulmuştu. Artık evden ayrılma vakti gelmişti. Üniversite sınavına sadece 1 hafta kalmıştı. Çocuklar artık büyüyordu. Gülizar 15 yaşına girmiş, Baran, 9 yaşındaydı. Baran daha çocuktu aklı ermiyordu. Ama Gülizar her şeyin farkındaydı. Annesi ile evleneceğimi biliyor, karşı çıkmasa da tuhaflıyordu.

Artık kendi evimize taşınmıştık. Ailemden ayrıldık. Özge ile rahat rahat seks yapacaktık. Evimize girdiğimizde, çocuklar evi çok beğendi, odaları harikaydı. Gülizar zaten benim kız kardeşim ile çok yakındı. Sürekli birliktelerdi. Gülizar 15 yaşında olmasına rağmen serilip, serpilmişti. Ne de olsa İzmir kızı. Olgunlaşıyordu vücudu, ama tam bir ergendi. Ergenlik dönemi çok sancılıydı Gülizar’ın. Çocuklar odalarına gidince Özge elimden tutup odamıza çıkarttı beni. Beğendiğimiz yatak odamızda daha güzel duruyordu. Özge boynuma sarıldı;

– Uzun zamandır bu anı bekliyorum.
– Bundan sonra bol bol bulacağız bu zamanı.

Dudaklarını öpüyordum. Üzerindeki elbiseyi sıyırıp bacaklarını yalıyor, emiyordum. Külotunu sıyırıp elbise üstünden amını yalıyordum. Artık Özge çok rahat inliyor, evde kimse yok gibi davranıyordu. Ben amına her dil darbesi attığımda;

– “Oh yala sulu amımı” diye kısık sesle değil, yüksek sesle konuşuyordu.

Özgenin amına sikimi çıkartıp soktuğumda daha çok sesli inliyordu;

– Aşkım sessiz ol yine de çocuklar var evde.
– Duymaz onlar hadi daha sert sok içime.

Götünü bana domaltıp sikimin hepsini istiyordu içinde. İnlete, inlete siktikten sonra bir ses duyduk kapının önünde. Özgenin amına git gel yapmayı bıraktım. Gülizar gelmiş kapıdan sesleniyordu;

– Anne baran uyumuyor.

Yengem götünü hareket ettiriyor, sikimi içinde git gel yaptırmaya devam ederek konuşuyordu;

– Yanında yat biraz geliyorum.

Ayak sesleri kesilince yengem daha sert gidip gelmeye başladı. Bende ona uyarak, daha sert sokup çıkartıyordum. Özge yatağa yığıldı. Ben gitgellere devam ederek içine boşalmıştım.

Yanına uzandım. Yerden külotunu alıp elbisesinin altından giydi. Aşağıya, baranın yanına indi. Bende şortumu giyip yanlarına gitmek için çıktım odadan. Özge baran ile yatıyor, Gülizar kapının önünden bana bakıyordu;

– Uyu sende sabah okula gideceksin.
– Tamam iyi geceler.
– İyi geceler canım.

Özge eliyle ben baranı uyutunca gelirim git diyerek gönderdi beni. Yatağa kafamı koyduğumda uyumuş kalmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda Özge çırılçıplak bana sarılmış yatıyordu. Memeleri yan tarafa devrilmiş, koluma temas ediyordu. Yüzümü memelerine dönüp emmeye başladım. Saçlarımı okşuyor, dur Mehmet yapma diyordu. Mehmet? O kim lan dedim içimden memelerini yalamayı kestim. Uyumaya devam ediyordu. Tekrar memelerine ağzımı götürdüm bir süre emdikten sonra tekrar sayıkladı “dur burada olmaz gören olur” kan tepeme sıçramıştı. Saçlarından tutup kaldıracak, “Mehmet kim orospu?” diyecektim. Ama yapamıyordum. Seviyordum Özge’yi hayır ya aldatmamıştır diyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Yatağın ucunda duran cep telefonuna gözüm çarptı. Birkaç uğraştan sonra kilidini açmıştım. Hemen mesajları kontrol ediyordum. Mehmet Hoca kişisinden mesaj gelmiş en son; “bugün dersimiz öğlen 2 de geç kalma” bu Mehmet hoca direksiyon hocasıydı Özgenin. Lan! Yoksa! Buna mı siktiriyordu Özge kendini. Resmen deliye dönmüştüm. Ama sakin olmalıydım. Duşa girdim. Arkamdan Özge geldi, duşa girdi, sikimi avuçluyor, öpmeye çalışıyordu. Kendimi geriye çektim.

– Özge yorgunum akşama yaparız. Derse geç kalacağım.
– Peki aşkım…

Duşumuzu aldık, kahvaltıya oturduk. Gülizar hazırlamış kahvaltıyı. Özge’nin yüzüne bakıyordum bana bakıp gülüyordu.

– Özge?
– Efendim aşkım?
– Bugün direksiyon dersin var mı?
– Evet öğlen 2 de.
– Hım nerede yapıyorsunuz ki dersi?

Tarif etti…

– Neden sordun canım?
– Ya benim okuldan arkadaş daha ehliyete yazılmamış, onu da yazdıralım diye sordum.
– Kesinlikle yazdır. Hoca çok iyi, çok ilgileniyor.

Ben bu sözler karşısında iyice deliye dönmüştüm. Özgeyi boğazlamamak için çıktım evden;

– Afiyet olsun ben çıkıyorum geç kaldım. Akşama görüşürüz.
– Görüşürüz. Aşkım.

Sinirden arabamın kapısına tekme atıyordum. Hiç tahmin etmediğim bir şeydi. Özgenin beni aldatması. Belki de onu kasıt etmiyordur diyordum. Ama gavatlığın alemi yoktu. Okula gittim. O kadar sinirliydim ki karşıma geçen karşı sınıftan çocuk topu at moruk dedi diye, topu suratına fırlattım. Ellerimi, dişlerimi sıkıyor kontrol edemiyordum kendimi. Dayanamadım geri döndüm oku kapısından çıktım. Ferhat arabayı durdurdu;

– Kuzey! Nereye! La dur nereye.

Arabayı dışarıda bırakıp yanıma koştu Mete ile birlikte.

Mete;
– Oğlum dur ne bu hal? Bir şey mi oldu?
– Yok bir şey.

Ferhat;

– Lan olmuş işte. Anlat.
– Lan yok amına koyayım yok. Bırak kolumu.

Dışarıda yürüyordum, nereye gittiğimi bilmeden. Ferhat ile Mete bir süre arkamdan baktıktan sonra arkamdan koşarak geldiler. Kolumdan tutup bir kafeye soktular.

Ferhat;

– Kanka anlat ne oldu la?
– Oğlum Özge galiba beni aldatıyor. Amına koyayım!

Masaya yumruk atmıştım. Herkes dönüp bize baktı. Mete bir şey yok gibisinden el işareti yaptı;

Mete;

– Dur be oğlum o nereden çıktı.
– Lan çıkmasa neden böyle konuşayım. Zaten korkuyordum. Gözü açık değildi. Biliyordum bir orospu çocuğunun böyle bir şey yapacağını.

Ferhat;

– Yapmaz lan Özge.
– Göreceğiz. Saat kaç?
– Daha 10.

Ben;

– Yürüyün bir şeyler içelim. Saat 2 de dersi var. Takip ederiz. Ama benim araba ile olmaz. Seninki ile de olmaz.

Mete;

– Babamın arabasını alırım, galeriye gidelim önce.
– Süper hadi kalkın gidelim.

Mete’nin babasının galerisine gidip aracı aldık, bir yere gidip oturduğumuzda öğlen 12 olmuştu. Yerimde duramıyordum artık. Saat 1,30 gibi çıktık. Hafif alkol almıştım. Özge’nin tarif ettiği yere gittiğimde bir süre sonra sürücü adayı yazan araç yanımızdan geçti. İçinde Özge vardı;

– Mete bu araba! Mete sür!

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir