Hüzünlü Bir Gece – 3

Erenköye geldiğimizde koca koca yeni binalar, nispeten yanlarında cüce gibi kalan eski binaların arasından geçip doksanım yılların sonunda yapılmış bol camlı bir apartmanın önünde durduk. Gamze evine geldiğimizi saatin çok geç olduğunu bu saatte taksi bulmanın zor olduğunu alkollü bir şekilde araç kullanmanın tehlikeli olduğunu söyleyerek beni davet etti. Eve ikinci kattaki dört kapının en sağda olanından girdik. Gayet retro tarzda döşenmiş sağda solda elektronik ekipmanların bulunduğu daha önce görmediğim aletlerin yerlerde cirit attığı bir şekilde dağınıktı. Gamze bunu farketmiş olacaktı ki keşfedici bakışlarımın arasında lafa girdi:

-Dağınıklık için özür dilerim, hadi geç koltuğa ben de içecek bir şeyler getireyim. Susadık değil mi?

+Evet iyi olur.

Gamze gitti beş on dakika sonra açılmış, yarısına kadar içilmiş Yakut şarabını dolaptan çıkardığı gibi getirmişti. Rafları işaret ederek iki tane kadeh getirmemi istedi ve getirdim. Şaraptan içtikçe biz yine rahatlamaya ve derin mevzulardan konuşmaya başlamıştık. Gamze ise giydiği göğüs dekolteli siyah elbisenin onu terkettiği gerekçesi ile omuz tutamaçlarını beyaz incecik kollarından aşağıya sarkıtmış büyüleyici bir şekilde karşımda duruyordu. Benim bu kadar derin mevzular karşısında artık düşünebileceğim tek bir şey vardı, o da Gamzenin gerçekten de ne kadar çekici olduğunu daha önce nasıl fark edememiş olmam… Bu şaşkınlık içerisinde Gamzeye yavaşça yaklaştım ve şefkat gösterirmişçesine onu kendime çektim. Kalçasından sertçe kavrayarak kendime yaklaştırdım ve başını tekrardan göğsüme yaslamasını izledim. Kendimden geçmiştim ve istemsizce saçlarını koklamaya ve öpmeye başlamıştım. Bi anda Gamze yaptığımı farketmiş ve yüzünü aniden bana dönmesiyle dudaklarına yapışmam bir olmuştu. Artık öpüşmeye başlıyor, dilimi ağzının içinde gezdiriyordum. Bulunduğumuz pozisyon zor olduğu için tuttuğum gibi kucağıma oturtmuş ve bu sefer boynundan kulak memesine kadar yalamaya başlamıştım. Gamze artık kendinden geçmeye yavaş yavaş iniltilerle kıvama gelmeye başlamıştı. Ben de artık yavaştan kollarına sarkan omuz tutamaçlarını aşağıya çekmeye ve göğüslerini görmek için sabırsızlanmaya başlamıştım. Elbiseyi beline kadar indirdiğimde bembeyaz tene sahip bir vücut ve ortalama bir büyüklükte bir çift göğüsle karşı karşıya kalmıştım. Siyah destekli bir sütyen takıyordu ve bu o göğüsleri daha da ihtişamlı hale getiriyordu. Elimi atmamla göğüslerini sütyenin üstüne çıkardım ve pembe renkli pek de geniş olmayan areolaları görünce bir şaşkınlık daha yaşadım. Sanki beraber olduğum İngiliz kızları gibi pembe ve beyaz renkli idi. Uçları yumuşaktı ve emmeye başladıkça sertleşmeye ve sivrilmeye başlamıştı. Gamzenin iniltileri şiddetlenmeye ve yer yer hafif çığlıklar atmaya başlamıştı. Gamze artık utangaçlığı gitmiş bir şekilde lafa girdi:

-Seni istiyorum, seni seviyorum aşkım

Aşkım kelimesini duyunca şaşırıp kalmıştım bu bastırdığı duyguların ilk defa yansımasıydı. Uzun zamandır hoşlanıyormuş benden daha sonraki dakikalarda bunları haykırmaya başlamıştı çünkü… Gamzeyi kucakladığım gibi yatak odasında götürmüştüm. 1,5 kişilik çok da büyük olmayan türden bir yataktı…
-Üçüncü Bölümün Sonu-