Kamu Çalışanı

Bu hikaye aslında biraz eski bir hikaye. Çalıştığım şirkette, aslında kamu kurumu demem lazım, bir iş arkadaşım vardı. Ben teknik departmanda çalışıyordum. Taşeron olanlardan. Gizem de bilgi işlem bölümünde çalışıyordu masa başında, daha doğrusu bilgisayar başında. Görevim, yaşadıkları teknik zorlukları çözmek ve sürekli iletişim halinde olmaktı onlarla. İşlerin sorunsuz yürümesini sağlıyordum.

Gizem hoş sohbet ve milletle arası iyi olan bir kadındı. Epeyi tatlı bir görüntüsü vardı ama tanıdıkça ve konuştukça insana seksi gelen bir havası da yok değildi, özellikle saçlarını arkadan toplayıp, gözlüklerini kullandığında lensleri yerine. Uzun sayılabilecek bir boyu ve zayıf bir fiziği vardı ama memeleri göz alıyordu, kafanı çevirip bakmamak imkansızdı. Evli olmasına karşın, bir zaman sonra, muhabbet flörtleşmeye doğru kayıyordu.

Gizem herşey hakkında acımasızca açık sözlü olan insanlardan biriydi, hayatı, seks yaşantısı ve aklınıza gelebilecek her konuda açıkça konuşuyordu. Benim durumum hakkında da konuşuyorduk ve bekar olduğumu bildiğinden, daha da rahat davranıyordu belki de. Biriyle beraber miyim, kız arkadaşlarımda nelerden hoşlanırım gibisinden, hatta bir keresinde aynı anda iki kızı idare ediyordum ve beni azarlamıştı bile.

Şirketin mesajlaşma servisinden normal muhabbetlerimizi yapıyorduk ama genelde watsaptan takılıyorduk özel konularda. Nelerden hoşlanırız, nelerden nefret ederiz, cinsellikte ne severiz, bir zaman sonra rutin konular olmuştu. Evliliğinin sıkıcı olduğunu biliyordum ama sadık kalıyordu kocasına, buna emindim. Kocasıyla tanışmadan evvel yaşadığı çılgın deneyimleri anlatmayı tercih ediyordu, ben de, o anda ya da geçmişte yaşadığım ilişkilerden bahsediyordum onu kıskandırmak için.

” Hiç iş arkadaşlarından birini siktin mi?” diye sordu birgün watsaptan.

” Evet,” dedim, sohbetin ilginç bir yere kaydığı belliydi. ” Ama burada çalışmadan önce, özel sektörde.”

” Neden burada değil?” diye üsteledi.

” Birincisi, burada daha yeni sayılırım,” dedim. ” Ve ikincisi, devlet kurumu, insan güvenebileceği birini bulamıyor.”

Bu mesajı yazar yazmaz zaten pişman olmuştum bile. Bana zarf atıyorduysa bile, zarfı yırtıp atmıştım. Ne kadar salak olabilirdim?

” Evli olman çok yazık oldu,” diye yazdım hemen, cevap gelmesi gecikince. ” Senin gibi kadınlar daha tarzım benim.”

Cevap vermeden önce bayağı zaman geçmiş oldu, sonunda yazdığında da, kısa ve basitti. ” Aynen. Evliyim.” Pek fazla hareket alanı bırakmamıştı bana.

Birkaç hafta böyle geçti ve sohbetlerimiz normal düzeye inmişti. Hala ara ara konuşuyorduk ama artık özel konulara girilmiyordu. Onu kızdırmış olmaktan ya da rencide etmiş olmaktan korkuyordum. Ne kadar flörtleşir gibi ve cinsel konulardan konuşmayı sevdiysem de, onu rahatsız etmek istemiyordum.

Sonra, bir kış günü, ikimiz de geç vakte kadar çalışıyorduk. Saat beşi geçmişti, hava kararıyordu ve bütün gün kar yağmıştı. Hava durumundan ve trafik sıkıntısından, pek çok çalışan erkenden ayrılmıştı. Ben de işlerimi bitirip ayrılmak üzereydim ki, mesaj geldi Gizem’den, hala iştemiyim diye.

” Evet, hala işteyim,” dedim. ” Ama gitmek üzereyim.”

İki dakika sonra, hayatım boyunca unutamayacağım o mesaj geldi.

” İşten sonra beni arabanla eve bırak. Ağzıma almak istiyorum seninkini.”

İşte bu. Müstehcen, kışkırtıcı ve direkt konuya odaklanmış. Buna ne denirdi ki? Sadece ‘tamam’ yazabildim, başka birşey yazıp, işleri bombok etmek de vardı. Arabaları park ettiğimiz yerde buluşmak üzere anlaştık ve ben arabaya binince, o da yanıma geldi ve hemen içeri oturdu.

Artık karanlıktı hava ve hala kar yağıyordu. Yavaş yavaş gidiyordum ve eski model bir dört çarpı dört kullanıyordum. Param ancak ikinci el bir araca yetiyordu ama camlar filmliydi ve aracıma bakmayı severdim. Biraz sürdükten sonra, bildiğim bir kapalı otoparka sürdüm, arabanın içi görünmediğinden, sıkıntı yaşamadan içeri girdik. En karanlık noktaya arabayı park ettim.

İkimiz de konuşmuyorduk. Sanki eski aşıklarmışız gibi, Gizem bana doğru yaklaştı ve öpmeye başladı. Ben de geri öptüm, ellerim yüzünde dolaşırken, teni yanıyordu adeta. Saniyeler içinde, eli kasıklarıma vardı, fermuarımı açmaya çalışıyordu. Kendi ellerim, mükemmel memeleriyle meşguldü ve elimi yavaşça gömleğinin içine sokuyordum.

Sonunda sikimin serbest kaldığını hatırlıyorum, ve Gizem hemen ağzını ona götürüp, içine aldı. Çabucak ve tek kelime etmeden yapmıştı bunu, sanki bir görevi yerine getiriyormuş gibi. Daha iki dakikadır otoparktaydık ve tam olarak ne yazdıysa mesajında, onu yapıyordu.

Sıcak ağzı yarağımı somururken, ben de oturduğum koltukta erimeye başlamıştım neredeyse. Sonradan aklıma geldi, vites kolunu olabildiğince ileri çekip ona daha fazla yer açmak. Yukarı ve aşağı, kafasının sikimi emişini izliyordum sesli sesli. Tam o anda çok hoşuma giden bir şey gördüm, gözlüğünü çıkarmış ve camın önüne bırakmıştı.

Bir şekilde, ben farkına bile varmadan, gözlüğünü çıkarmıştı kucağıma doğru eğilmeden önce. Bir an bana baktı, yarağım yarısına kadar ağzındayken, mavi gözleri benimkilerle kesişti, hayatımda hissettiğim en içten bakıştı bu. Belki de ilk defa onu gözlüksüz gördüğümü hatırlıyorum. Ve bunu becermek için, onun ağzına vermem gerekeceğini tahmin bile edemezdim.

” Ohh..Bu yaptığın harika hissettiriyor..” diye fısıldadım nefesim kesilmiş halde, hala onu izliyordum ağzına alıp emerken. Dışarısının soğukluğu bacaklarıma vururken, ıslak, tükürüklü ağzından yayılan sıcaklık, iliklerime işliyordu adeta. Sikimin üstünde bir sihir gerçekleştiriyordu ağzıyla. Camların buharla kaplanışını seyrediyordum, ikimizin ılık nefesleri içerisini ısıtırken.

Bir eliyle sapından tutmuş sıvazlarken, diğer eliyle de destek almaya çalışıyordu. Ara sıra parmaklarını açıyor ve taşaklarıma masaj yapıyordu. Kafasıyla, saat yönünde küçük daireler çiziyordu kalkıp inerken, ben de parmaklarımı siyah gür saçlarına doluyordum. Ne kadar süredir evliydi bilmiyorum ama yarak nasıl yalanır bilecek kadar tecrübeliydi.

Tam da bu sırada, boşta olan elimle Gizem’in bacak arasına uzanmaya çalışıyordum. Parmaklarım, kumaş pantolonunun düğmesini açmakla uğraşırken, uzandı ve elimi itti. Tekrar denedim, ama yine aynı tavırla karşılaştım. Sonunda, yarağımı ağzından çıkardı, ” I ıh..Ona sahip olabileceğini kim söyledi?” demeye yetecek kadar süreliğine.

Yapacak başka bir şey bulamayınca, memeleriyle oynamaya devam ettim. Uzmanlık alanından, sikimi yalamaktan devam etti o da. Bu beni daha da azdırmıştı, tek kelime anlaşma ya da flörtleşme olmadan, ağzına alması ama amını elletmemesi. Bunu yapmayı ne kdar zamandır düşünüyordu bilmiyorum, ya da ne kadar süre yarağımın ağzında olduğu hayalini kurduğunu. Kocasıyla belki de on yıldır evliydi, ve bunca yıl sonra, ağzına aldığı ilk yabancı yarak benimkiydi.

Gizem’in ağzı daha da hızlandı, ve ben de artık yaklaşıyordum. Ufak, tatlı tatlı sesler çıkarıyordu ve bu çıkan sese bayılıyordum. Ağzına alma daha da zevkli hale gelmişti ağzıyla höpürdetirken ve hırıltılar çıkarırken sikimden. Bir an, dudakları sikimin dibine kadar inip taşaklarıma değecek kadar boğazındayken, biraz sonra, diliyle sapı boyunca yalıyordu eliyle otuz bir çektirirken bana. Kesinlikle bundan keyif alıyordu. Bir zamanlar gizlice sohbet ettiğim utangaç memur hanım, şimdi yarak yalama uzmanı olarak kucağımdaydı.

Nihayetinde, daha fazla dayanamadım. Dayanmama neden de yoktu. Bacaklarım kasıldı ve götüm koltuktan yukarı kalktı boğazına attırmaya başlarken döllerimi. Ama o hala pompalamaya ve emmeye devam ediyordu, bir tane bile damlayı kaçırmadan. Yarım dakika sonra, bitmiş halde yerime gömüldüm yine, taşaklarımdaki son damla spermi de emmeye çalışırken kafasının ucundan dudaklarıyla. Sonunda, plop sesiyle kafasını koyverdi, sanki zoraki bir şekilde bırakıyormuş gibi.

Gözlüklerini tekrar takarken, ben de onu seyrediyordum. Suratı kızarmış, dudakları nemlenmiş ve ıpıslaktı bütün bu emme ve yalama nedeniyle. Gözlerime direkt bakmasa da, yüzünde bir gülümseme olduğunu görebiliyordum. Bir süre, ikimiz de ağzımızı açmadık.

” Birşey değil,” dedi, utanarak, sessizliği bozmak için.

” Bana bir iyilik yaptığını bilmiyordum,” diye alaya aldım. ” Ama yine de teşekkürler. Mükemmeldi.”

” Hoşuna gitmesine sevindim,” diye cevap verdi, gerçekten tatmin ve memnun olmuş gibiydi. ” Özür dilerim ama benim gitmem gerekli.”

” Tamam, şey..takıldığımıza sevindim beraber. Seni evine bırakıyım,” derken, geri zekalı gibi davrandığımın farkındaydım, ama söyleyecek başka bir şey de gelmiyordu aklıma.

Konuşmadan sürmeye devam ettim. Bir sokak ötede arabayı durdurduk. Bir eliyle ceketini aldı ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Ceketini dışarıda giydi ve kapatmadan evvel eğildi, ” Pazartesi görüşürüz.”

Üstümü başımı kontrol ettim ve öylece biraz oturdum, mutlu bir şekilde. Köşeyi dönüp gözden kayboluşunu izledim. Ne olduğu hakkında tekrar konuşmamız bir kaç günü bulmuştu, bir kaç hafta sonra da tekrar çıkmayı teklif etti bana. Ama bu kez farklı olacaktı, Gizem benimle evimde buluşacak ve ağzına almaktan fazlasını verecekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir