Asya ile birbirimize bakakaldık. Serhat’ın bizi bu şekilde yakalaması an meselesiydi. Bu odaya bakmazdı belki ama benim odamı kontrol ederse, işte o zaman sorun büyürdü. Ama benim aklıma çok iyi bir fikir geldi.

Ben: Aşkım elbisen nerede?

Asya: Al burada.

Ben: Bak şimdi şöyle yapıyoruz. Elbiseyi eline alıyorsun. Sadece iç çamaşırlarınla beraber dışarıya çıkıyorsun. Serhat’a da elbisenin ıslandığını ve yıkamaya atmak üzere buraya girdiğini söylüyorsun. O sana muhakkak giyinecek bir şeyler verir. Ben de siz gittikten sonra odama fırlıyorum. Tamam mı?

Asya: Çok iyi plan bebeğim. Aşırı zekisin.

Ben: İltifatlarını seni sikerken yaparsın.

Çamaşır makinesinin yanına doğru eğildim. Asya kapıyı açtı.

Asya: Serhat ne oldu bebeğim?

Serhat: Seni arıyordum da niye çıplaksın?

Asya: Beğenmedin mi?

Serhat: Ya ne alakası var. Yunus evdeyken böyle şeyler yapma.

Asya: İyi be öf! Elbisem sırılsıklam oldu da yıkamaya atacaktım. Zaten beceremedim.

Serhat: Sen onu bana ver, annemden bir şeyler getiririm sana.

Asya: İyi.

Kardeşimin bu ayılığına çok sinirlenmiştim. Cidden maldı bu herif. Kardeşinden kıskanmak nedir ya? Kız bir de cilve yapıyor. Neyse en azından Serhat aşağıya inmişti. Ben de odama tüydüm. Kıyafetlerimi tekrar giyindikten sonra artık Serhat’a uyanmış izlenimi vermem gerekiyordu. Kapımı açtım, aşağıya doğru yürürdüm. Serhat salon koltuğunda yayılmış, televizyonda kanalları karıştırıyordu. Sevdiği kızı tam orada çatır çutur siktiğimi bilmeden öylece yatıyordu. Ben de geçip koltuğa oturdum

Ben: Naber la naptın?

Serhat: İyidir be nolsun. Sıcaktan eridik amk.

Ben: Ya sorma ya. Klima bozulmuş bide sanırım açamadım.

Serhat: Hadi ya. Ulan yeni taktırdı annemler.

Ben: Boşver ya çağırırız adamları.

O sırada arkamdan Asya’nın ayak sesleri geldi. Kafamı çevirdiğim an nutkum tutuldu. Üstünde memeleri oldukça belli olan bir crop tişört. altında ise bir pijama kadar ince duran bir şort. Vücudunu harika gösteriyordu bu kıyafetler. Kardeşim de dönüp baktı ama Asya’yı hiç siklemedi bile. Yanındaki kızın değerini hiç bilmiyordu bu adam.

Asya: Selam! Naber Yunus?

Ben: Merhaba siz nasılsınız?

Asya: İyiyim sağ olun zaten taşmış kadar olduk, kardeşin senden çok bahseder.

Ben: Heh! Öyledir benim can kardeşim. Adınız?

Asya: Asya.

Ben: Memnun oldum Asya.

Serhat: Bize yiyecek bir şeyler hazırlasana!

Asya ve ben kardeşim olacak o öküze fokuslandık. Daha gelir gelmez direk kızdan hizmetçilik istedi. Asya boğazını temizleyerek durumu anlamaya çalıştı.

Asya: Efendim canım?

Serhat: Açım dedim neyini anlamadın? Yunus da açsa ona da bir şeyler hazırla.

Asya ağlamaklı gözlerle kafasını sallayıp mutfağa gitti. Hazır Serhat da televizyona dalmışken ben de peşinden mutfağa gittim. Asya elleri ile mutfak tezgahından destek almış ağlamak üzereydi. Arkasından sarıldım. Bana döndü sarıldı, belli ki bu ilişkide artık aşk kalmamıştı.

Ben: Şşt sakın ağlama. Ben seni anladım. O ayıya bakma sen, Gözü kör olmuş onun.

Asya: (ağlayarak) Ben bu ilişkiyi ayakta tutmaktan çok yoruldum, çok!

Ben: Anlıyorum merak etme. Yanındayım.

Asya bana sımsıkı sarılıp öptü. O sarılırken de yine erekte olmuştum. Bunu anında fark eden Asya kafasını kaldırıp bana baktı.

Asya: Bugün üçüncü oluyor ama?

Ben: Olmasın mı?

Asya’yı çevirdim. Altındaki şort çıkardım. Sağ bacağını tezgaha koydum. O da sanki ilk kez sikilecekmiş gibi heyecanlıydı. Sikimi amına sürtüp soktum. Bir gözümüz de mutfak kapısındaydı. Sol elimle boynunu tutup köküne kadar soktum sikimi. Pat pat sesler çıkmasın diye uğraşıyorduk. Bunlara rağmen çok zevkliydi. En sonunda da kasıla kasıla boşaldık.

Asya hemen yerdeki şortunu giyindi. Ben de üstümü başımı toparlayıp salona gittim. Aklımda her şeyi değiştirecek tek bir soru vardı. Asya’yı ayrılmasına ikna mı etsem? Yoksa Asya’nın Serhat ile olan ölü ilişkilerini kurtarmaya mı çalışsam?