Yasak Duygular 11 part:1

DIŞARI İLE TEMAS
(Arkadaşlar bu bölüm biraz duygusal oldu. İnşallah beğenirsiniz okurken sıkılmazsınız;) ) Normalde pazartesi yazacaktım ama boş vaktim oldu bugün. İyi okumalar : )

Duş alırken olanları düşünüyordum. İkizimle de olsa ilk defa seks yapmıştım . Bu pcnin veya telefondan porno izleyerek çektiğim 31lerden farklı bir duyguydu. Tuğçe’nin ateş gibi yanan bedeninin en mahrem noktasına girmiştim . Ateş denizinin içinde yüzen aletim ilk seferinde bu güzel kızın sıcaklığına dayanamamış kısa bir müddet içinde içinde ne var ne yoksa rahminin derinliklerine boşaltmıştı. İkinci seferde Tuğçe’yi memnun etmişti. Tuğçe’nin altımda kıvranması ve içten inlemelerinin hafif tatlı birer name gibi kulaklarımda tınlaması aklıma kazınmıştı.
Böyle sıcak suyun altında dalmışken kapının tıklanmasıyla kendime geldim .Tuğçe

  • Hadi Valentino kırklandın mı sabah sabah bu ne banyo sefasıymış be dedi.
  • Tamam ya burada da rahat yok mu? dedim
  • Hadi bak annem sinirlenmeye başladı sen bilirsin dedi ve gitti. Annemin sinirlenmesi kötüydü. Kızdığı zaman masmavi gözleri ateş saçardı. Gözlerine bakabilene aşk olsun. Hemen kurulandım. Boxerımı giydim. Kirli sepetindeki tangayı kimsenin görmemesi için boxerimin içine koydum ve hızlıca odama geldim. Tangayı elbise dolabımın derinliklerine ,kat kat olmuş kazaklarımın arasına yerleştirdim. Üzerime arkası baskılı beyaz oversize tişörtümü ve eşofmanımı giydim ve mutfağa doğru koşar adımlarla gittim. Mutfağa geldiğimde Tuğçe annemin karşısında çoktan kahvaltısını yapmış bir şekilde telefonuyla oynuyordu. Altında siyah taytı , üstünde benim beyaz oversize tişörtlerimden birisi vardı. Kazazedelik dönemimde elbise dolabım resmen yağmalanmıştı. Annem ve ikizim tişörtlerimi çok sevmiş olmalıydı. Tuğçeye bu kombin çok yakışmıştı. Taytının bittiği yerde başlayan ince bilekleri ve yeşil ojeli küçük ayaklarını uzatmış, sabah güzelliği üzerinde telefona dalıp gitmişti. Annem ise bacak bacak üstüne atmış gazete okuyordu. Üzerinde açık kahverengi ,beyaz gerdanını açıkta bırakan askılı bir badycon altında da dizinin üstünde biten siyah bir etek vardı. Bacak bacak üstüne attığı için hafifçe eteği yukarı sıyrılmış , pürüzsüz beyaz bacakları açılmıştı. Her zaman yaptığı gibi sade bir makyajla işe giderdi.
    Öksürerek geldiğimi belli ettim. Annem başını gazeteden kaldırdı ve dikkatlice bana baktı.
  • Gel bakalım uykucu Şirin dedi gülerek.
  • Geldim annecim geldim diyerek arkasına geçtim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Tuğçe bize bakarken
  • Anasının oğlu hani bize öpücük yok mu diyerek gülerek bana baktı.
  • Olmaz mı en sevdiğim kardeşim diyerek sandalyenin arkasından ona da bir öpücük kondurdum ve yerime oturdum.
    Kahvaltı yaparken annem ara ara gözlerini dikip bana bakıyordu. Kesin bir şeylere kızacak diye düşünüyor göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırıyordum. Annem bu ufak sinir harbinden sonra lafa girdi.
  • Eee Buğra Bey neler yapacaksın bugün diye imalı bir şekilde soru yöneltti . Vereceğim cevap diyaloğun gidişatını şekillendirecekti. Cümleye başlayacakken ufacık bir zeytin parçası boğazıma takıldı ve öksürmeye başladım. Tuğçe gizli gizli sırıtarak ayağa kalktı.
  • Helal helal diyerek sırtıma hafifçe vurdu. Tezgahtan bir bardak su getirdi. Suyu içerken annem istifini bozmadan ellerini göğüslerinin altında kenetlemiş , bacak bacak üstüne attığı ayağını oynatıyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan bana bakıyordu. Kendime gelince :
  • Planımı yaptım. Önce bir traş olacağım. Sonra gymye kaldığım yerden devam edip sınava bütün gücümle çalışacağım annecim dedim.
    Plan kelimesi annemi ve rahmetli babamı mest eden bir kelimeydi. Babam eski bir askerdi . Annemi genç yaşında tavlamış , titizlik ve düzen kuralına annemi de alıştırmıştı. Aileden gelen bu kuralı şimdi annem üzerimde devam ettiriyordu. Bir bakışıyla karşısında bütün kelimeler yok oluyor, insanın nutku tutuluyordu. Annem verdiğim bu cevaptan memnun kaldı. Ama yine de üzerimde baskı kuracağını ima eden şu cümleyi kurdu.
  • Aferin. Ama biliyorsun kayıp üçüncü seneye giriyorsun. Yaşıtların üniversite üçüncü sınıfa geçti. En kötüsü askerliğini yaptı geldi. Eğer bu sene de kazanamazsın senin için iyi olmaz dedi.
  • Haklısın annecim. Ama bu yıl biliyorsun istemeden kaza …
  • Ama oldu dedi dedi annem kızarak. Bu cevap istemeden de olsa kaza travmamı hatırlatmıştı. Hastanede yaşadığım kötü günler gözümün önüne gelmişti. Donmuş kalmıştım. Elimdeki çatalda zeytin tanesi , put gibi kalakalmışken gözlerimin buğulandığını farkettim. Yanaklarımdan boncuk tanesi gibi yaşlar akarken annem yaptığı hatayı anlamıştı . Sandalyeden hızlıca kalktı. Sandalyenin arkasından eğilerek
  • Özür dilerim çok özür dilerim diyerek sarmaştı. Yanaklarımdaki yaşı silerken o da ağlamaya başlamıştı. Tuğçe bu halimizi görünce:
  • Anne anne ya diye fısıltıyla sitem etti. Annem kafasını kaldırıp Tuğçeye bir bakış attı. Tuğçe de gelip sarmaştı. Bir müddet sonra :
  • Tamam tamam iyiyim boğulmak istemiyorum dedim. Annem :
  • Of bu çocuk insanı duygu karmaşasına sokar dedi. Gülerek kafama hafifçe vurdu. Hadi kalk seni gideceğin yere kadar götüreyim dedi. Evden çıkıp suva bindik . Annem güneş gözlüğünü taktı. Çok havalı gözüküyordu. Okuldaki hocaların gözü eminimki annemin üzerindeydi. Genç , dul ve güzel kadını elde etmek için planlar yapmıyorlarsa ben birşey bilmiyorum dedim içimden. Ön sezilerimde hiç yanıldığımı görmedim. Annem yolda aracı kullanırken bana bakarak:
  • Önce berbere mi diye sordu. Daldığımı görünce
  • Kime diyorum uykucu şirin dedi gülerek.Anneme
  • Bende gelmek istiyorum. Dedim . Annem şaşırarak
  • Nereye dedi
  • Okuluna. Okuluna bende gelmek istiyorum dedim.Annem
  • Bu da nerden çıktı dedi.
  • Özledim sadece anne . Kaç yıldır bir yerde değilim. Hem eski okulumu hemde o cıvıl cıvıl havayı özledim. Gidelim oradan berbere kendim giderim . Hem yürürüm. Ayağıma iyi gelir dedim . Annem hafiften paniklemişti. Sabahki yırtıcı dişiliğinden eser yoktu.
  • Oğlum nereden çıktı okul işi . Ne güzel planını yapmışsın. Akşama kadar dediklerini yapabilecek misin dedi .
  • Yaparım annecim . Başladığım işi bitiririm biliyorsun. Hem beni istemiyor musun yanında dedim. İstemiyorsan şu durakta dur ineyim dedim. Annem köşeye sıkışmıştı.
  • İstememek ne kelime . Sen benim canımdan bir parçamsın . Senin için söylemiştim. Ama götüreyim değişiklik olur senin içinde dedi.
    Okula vardığımda eski günler gözümün önüne gelmişti. Kolej zengin çocuklarının istediği şımarıklığı yapabildiği,aynı zamanda da iyi bir eğitimle üniversitelerdeki güzel bölümleri kazandıkları , hayata fakir çocuklarından kat kat önde başladıkları bir yerdi. Sorsan eğitimde eşitlik ilkesi vardı. Her devlet kurumunun karşısına adı özelle başlayan kurumlar açıldıysa hangi adaletten bahsedilebilirdi ? Parası olanın özel hastanede istediği tedaviyi olduğu, zenginlerin çerez parası diye bedelli askerlik yaptığı bir ülkede fakirler sadece bir istatistikten ibarettir.
    Kafamda bunları düşünürken annemin dürtmesiyle kendime geldim
  • Ne o çok mu özledin dedi.
  • Evet anne çok özlemişim. İnşallah bu sene bende kazanıp güzel bir bölüme yerleşirim dedim. Annem içten bir şekilde inşallah oğlum dedi.
    Okulun bahçesinde genç lise öğrencileri anneme günaydın hocam diye selam verirken annem bütün bu selamlamalara ciddiyetle cevap veriyordu. Bana dönerek
  • Ben öğretmenler odasına gidiyorum dedi . Seni müdüre söyleyeyim de okulda bu sakallı yabancı kim diye paniklemesinler dedi. Bende
  • Tamam anne bende kantine gideyim . Kantinci Tolga abi buradaysa bir göreyim dedim . Annem
  • İyi olur dedi ve gitti.
    Kantine geldiğimde Tolga abi yine bildiğimiz gibi işine odaklanmış bütün maharetiyle sucukları kağıt kalınlığında kesiyordu. Okul tostu diye bir kavram varsa bu gibi kantincilerin sayesindeydi.
    Sessizce yanına kadar gittim.
  • Yeter ya ekmek içi ekmek yemekten beynimiz çalışmaz oldu diye bağırdım.Tolga abi önce korkmuş sonra kızacakken kafasını kaldırdı. Beni görünce yüzünde gülücükler açtı .
  • Vay vay vay Buğra bey gelmiş . Hoş gelmiş diye sarıldı .
  • Oğlum bu ne hal Suriye’den mi geldin diye takıldı. İkimizde gülmüştük.
  • Abi biliyorsun kaza yaptım
  • Doğru doğru unutmuşum. Oğlum dikkat et sen bize lazımsın. Ailenin direği artık sensin. Annen ne haldeydi biliyor musun. Kadıncağız ruh gibiydi . Allah korusun sana birşey olsa ne olurdu hali düşünmek bile istemiyorum dedi.
  • Haklısın abi . Aptallık ettim . Ama bir daha asla öğrenmeden bisiklete bile binmem dedim.
  • Aferin oğlum . Zaten iki teker şeytan işi dedi. Gel sana beyin açıcı bir tost yapayım. Yanına da esaslı bir çay makine gibi olursun dedi. Şakalaşarak 1 saat kadar muhabbet ettik . Özletme kendini arada çık gel diyerek beni uğurladı. Kata çıktığımda teneffüs zili çalmış öğrenciler kantine ve bahçeye dağılmıştı. Öğretmenler odasına doğru geldim . Normalde iki defa tıklatıp gel sesini duyduktan sonra gireceğim yere sivil olmanın verdiği cesaretle kapıyı çalmadan girdim . Geniş bir odaydı. İçinde koca yuvarlak bir masa , etrafında sandalyeler bulunan bir oda…
    Annemle Berk Hoca sandalyede yan yana oturmuş ,bir elini annemin beline atmış notlara dalmış bir şekilde çalışıyorlardı. Beynimden vurulmuştum . Başımdan kaynar sular dökülmüş , sinirden bütün kan beynime pompalanmaya başlamıştı. Ani duygu değişikliklerinde yaşadığım yanaklarımın kızarması bu kez utanmaktan değil öfkeden olmuştu. Alnımdaki damarların şiştiğini hissediyordum.
    Annem beni görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Berk hocanın elini hemen belinden çekti ve toparlandı. Ayağa kalktı ve yanıma geldi . Sakinliğini korumaya çalışarak
  • Geldin mi oğlum dedi. Sesi titreyerek çıkıyordu. Masmavi gözlerinin öldürücü bakışlarından eser kalmamıştı. Bu kez benim gözlerimden ateş fışkırıyordu. Gözlerini gözlerimden kaçırıyordu. Berk Hoca bütün gevşekliğiyle yerinden kalktı.
  • Hoşgeldin Buğra dedi . Cevap vermedim.
  • Bende buraya yeni geldim. Kaç yıl önce Mezun olmana rağmen Öğrencilerden tut öğretmenlere bütün kurum seni çok seviyor dedi elini uzatırken. Eli öyle havada kalmıştı. Annem bütün mahcubiyetiyle ne olur sık elini der gibi bana baktı. Annemin bu bakışlarına zorlanarak
  • Evet severler diye karşılık verdim ve elini sıktım. Ama bırakmadım. Berk gavatının narin , bakımlı parmakları kuvvetli elimin içinde kaybolup gitmişti. Göz temasını kesmeden , şiddetini arttırarak parmaklarını sıkmaya başladım. Berk Hocanın bakışları değişmiş, acıdan yüzü kızarmaya baslamıştı. Anlamıştı. Kolay lokma değildim. Bu küçük güç savaşı annemin önünde olmuştu. Berk acıyla elini kurtarmaya çalışıyordu. ama adeta çelikleşmiş aslan pençesi gibi olmuş elimin onu bırakmaya niyeti yoktu. Annem daha fazla dayanamadı .Yalvarır gibi
  • Buğra lütfen diyebildi. Annemin sesiyle yavaşça elini bıraktım . Berk hoca bırakır bırakmaz hemen acıyla elini diğer eliyle ovmaya çalıştı . Sinirli bir şekilde
  • Ben gidiyorum dedim .Annem yalvarır gibi
  • Oğlum nereye gidiyorsun dedi.
  • Plan yapmıştım ya sabah sende çok güzel davranmıştın dedim imalı bir şekilde . İlkini uygulayacağım yere gidiyorum dedim .
  • Sende oraya buz koy yoksa şişer dedim. Ama sen yardım edersin değil mi anne dedim . Kapıyı olanca gücümle vurdum ve okuldan hızlıca ayrıldım.
    Yolda giderken kafamda öfke nöbetleri geçiriyordum. Sol elimi yürürken evlerin duvarlarına sürtüyordum. Elimin üst derisi resmen parçalanmıştı ama en ufak bir acı dahi hissetmiyordum. Parka geldim . Boş bi banka oturdum . Düşünceler içinde afakanlar basmıştı. Sinirden göğsüm inip kalkıyordu. Gözümden öfke yaşları süzülürken zorda olsa kendimi toparladım ve berbere doğru yürümeye başladım. Berberin sokağına girdiğimde Turgut abi dükkanın önüne sandalyeyi atmış sigara çay keyfi yapıyordu. Beni görünce ayağa kalktı . Çocukluğumdan beridir gittiğim bir yerdi. Babam elimden tutar Turgut’a götürürdü. Turgut saçlarımı keserken babamda gazete okur , Turgutla kah siyasetten kah ekonomiden konuşurdu.
    Turgut abi
  • Vay aslanım gelmiş diye sarıldı. Babasının oğlu maşallah demir gibi olmuş derken yüzünde gülücükler açıyordu.
  • Geçmiş olsun oğlum. Şu gençlik motor sevdası yok mu benim kız da senin gibi bir türlü vazgeçiremedim dedi. Zorlukla da olsa
  • Sağol Turgut abi . Heves işte diyebildim. Turgut abi durgunluğumu sezmişti.
  • Sende bir hal var dedi . Sağıma soluma bakınırken parça pençik olmuş ucundan kan damlayan elimi gördü. Üzüntüyle
  • Oğlum kavga mı ettin gel şuraya dedi . Kolumdan tutarak berbere soktu. İlkyardım kutusundan gazlı bez ve tentürdiyodu çıkardı. Pamukla ile tentürdiyotla elimi temizledi ve sargı beziyle güzelce sardı.
  • Kavga etmedim abi . Bir şeye sinirlendim de ondan biraz sürttüm sağa sola dedim. Turgut abi
  • Sakin ol evlat . Ah şu zamane gençleri dedi. Biraz muhabbetten sonra Berber koltuğuna oturdum. Turgut abi
  • Nasıl yapalım dedi
  • Abi üç numaraya vur dedim
  • Oğlum saçların çok güzel neden dibinden kesiyorsun dedi .
  • Abi kökü bende zaten istediğim zaman uzar dedi.
    İyi o zaman dedi. Makineyi çalıştırdı. Saçlarım giderken aklım hala o görüntüdeydi. Sakalları da kestikten sonra traş bitti ve kalktım . Turgut abiyle dükkanın dışına çıkarken siyah bir motorsiklet dükkana yanaştı. Kaskı çıkardığında kızıl saçlarıyla ,ela gözleriyle gelen Gizemdi. Turgut abi kızım diye sarılırken Gizem:
  • Buğra Bey ne bu hal dedi
  • Hiç ne varmış halinde dedim.
    Turgut abi Gizemi çimdikledi. Görüşürüz abi diyerek yola koyuldum. Arkamdan gizem ara beni beraber gezeriz diye bağırdı.
  • Bakarız diye cevap verdim.
    İki görevden birini tamamlamıştım . Sırada gym vardı. Saat öğlene yaklaşmıştı. Eve gittim ağır ağır . Banyo yapmak istiyordum. Elimdeki kanlar tişörtüme bulaşmıştı. Yolda giderken insanlar bir elime birde yüzüme bakıyorlardı. Bir an önce eve varmak istiyordum. Eve geldiğimde odama çıktım. Tuğçe odasında yüzüstü uzanmış , kitap okuyordu. Geldiğimi görünce doğruldu .
  • Hoşgeldin diyerek sarmaştı. Ellerini belime atmış yüzüme bakarken şaşkınlığını gizleyemeyerek:
  • Saçlar gitmiş Buğra bey dedi. Elimi gördüğünde ise endişelenerek :
  • Kavga mı ettin sen dedi. Dikkatlice elime bakıyor kolumu öpüyordu.
  • Yok etmedim ya önemsiz birşey dedim. Tuğçe
  • Benden saklama bak diyerek gözlerini dikti .
  • Annem anlatır dedim . Ben banyoya gidiyorum diyerek yanından ayrıldım. Banyoya girdim. Üzerimdekileri yırtar gibi çıkardım. Duşa girdim. Sargılı elim yukarda sıcak suyun altında dalmışken duşa kabin açıldı. Tuğçe
  • Bensiz ha hain diyerek Güldü.
  • Azmı sırtını yıkadım. Götünü bile sürttüm dedi.
  • Sağ ol ya yüzüme vur her seferinde dedim . Tuğçe durgunluğumu fark etmişti . Beni neşelendirmek istiyordu. Önümde soyunmaya başladı. Oversize tişörtünü çıkarırken kolyesi de tişörtle birlikte gelmişti. Bembeyaz göğüsleri yeşil dantelli sütyenin içinde sallanırken önümde eğilerek bel hizasındaki taytını çıkardı. Yeşil tangası kalçalarının arasından gözükürken doğruldu. Çekil bakalım diyerek kıçıma bir şaplak attı. Tabureye oturttu ve önce saçlarımı sonra sırtımı ve göğüslerimi iyice köpürttüğü süngerle sürtmeye başladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir