Gençlik Öfkesi S1 – B15.2

BÖLÜM 15.2 [ÇİN YOLCUSU KALMASIN]

Aşağı indiğimde içerisi aydınlıktı ama ne bir ses ne de Derya ortalıkta yotku. Belki dün gece içtiği içkiler sonrası, Derya uyanamamış olabilir.

Neyse dedim ve salondan mutfağa doğru geçtim. Dolapları biraz karıştırıp neler yapabilirim diyerek bakınırken, kapı açılma sesi duydum.

Herhalde “Derya gelmiş olmalı?” diye kendi kendime söylerken, Derya mutfağın kapısını açtı ve mutfaktan içeri girdiği gibi güler yüzüyle baktı.

De: Günaydın yakışıklı!

“Sana da günaydın güzelim! İyi misin dün geceden sonra?”

De: Sabah zor uyandım! Biraz da geciktim zaten farkettiysen?

“Sorun yok! Geldin nihayetinde, bak buradasın işte.”

De: Oooff başım çatlıyor canım yaa!

“Sen kahvaltıyı hazırlamak yerine kendine bir kahve yap, ben senin yerine hepsini hallederim!”

De: Ya olur mu öyle şey? Ben yap-…

“Çok güzel olur, mesele senin sağlığın tatlım benim!”

De: (tebessümle) Tamam canım ama bir şey olursa söyle yardım ederim!

“Tamamdır bebeğim!”

[Yarım saat sonra]

“Canım Ayla ve annemi ben uyandırmaya gidiyorum, masaya ne varsa doldurabilir misin?”

De: Tamamdır aşkım!

Mutfaktan çıktım ve salondaki merdivenlerden yukarı doğru çıktım.
İlk baş annemin kapısı yakın diye onun kapısının önüne geldim ve tıklatmaya başladım fakat, ses yoktu.

Cevap gelmeyince kapıyı açtığımda annem içeride değildi ama neredeydi diye düşünürken, banyodan sesler yükseliyordu. İçeri girdim ve sessizce banyo kapısının önüne geldiğimde annem sıcak suyun altında ağlıyordu.

Yavaşça içeri girdim ve iyice yakınına kadar geldim. Sular saçlarından yere şapır şapır damlıyor ve acıklı bir şekilde ağlarken, aslında hafifte mırıldanıyordu. Ne mırıldanıyordu?

An: Bana zorla sahip oldu! Be-ben istemedim, o bana bunu zorla yaptı! Haysiyetsiz, adi herif beni orospusu yapmaya kalktı…

Sinirlerim yine tepeme çıkmıştı ama bir şey demeden çıkmak için hareket ettim ve odadan sessiz sedasız çıktım. Sonra da Ayla’nın odasına doğru ilerlediğim gibi kapıyı çaldım.

Ayla kapıyı açtı ve direk beni görünce hemen üstüme atladı. Az daha dengemi kaybedecektim ki, duvara elimi yaslayarak destek aldım.

“Yahu n’oluyor du-dur kızı boğulacağım sakin olsana aaa-…”

Ay: Seni çok seviyorum, müthişsin iyi ki varsın benim küçük ama büyük olan erkeğim, kardeşim, sikicim…

“Şşh sessiz ol Derya geldi! Haydi in kucağımdan da masa hazır gel de kahvaltımızı yapalım Ayla.”

Ay: Şeey elinle ağzıma reçelli ekmek sokar mısın ayh pardon tutar mısın?

“Haydi Ayla haydi üstüne başka bir şey giy ve aşağı in artık, lütfen!”

Ay: Neyse sonra yedirirsin bana ama kesinlikle yapacağız bunu değil mi?

“Öff lanet gelsin tamam ya! Yaparız, yaparız söz! Hadi ben iniyorum birazdan masada görüşürüz!”

[Kahvaltı sonrası]

“Derya Hanım elinize sağlık! Her şey her zaman olduğu gibi yine güzel olmuş! İyi ki varsınız. :)”

De: A-…

Ay: Eline sağlık Deryacığım!

De: Teşekkür ederim Ayla hanım afiyet olsun.

Ay: Aaa bana Ayla de artık lütfen! Dünden sonra artık arkadaşımsın benim sen de.

De: Teşekkür ederim Ayla o zaman sen de artık benim arkadaşımsın!

“Hanımlar kaynaştığınıza göre bunca yıl sonra. Ben artık giyindiğim için çıkayım bu arada şu gördüğünüz valiz dikkatinizi çekmiş olabilir.”

Ay/De: Evet!

“Bir işim vardı ve zamanında bunu kabul etmedim sizle vakit geçirince tabii Belçika’ya gitmem gerekiyordu ama şimdi Holding ile görüşmesi olan kişiler Çin’de olacaklar ve maalesef bir kaç gün yok olacağım!”

De/Ay: Nee ÇİN Mİ?

“Evet hanımlar çan çin çon ulusuyla işim var maalesef bu sebeple gitmek zorundayım!”

Ay: Neden sen gidiyorsun ki Aras? Yardımcılarından birisini yollasan olmaz mı aslında?

De: Evet Aras bey, hem başınıza bir şey gelse çok uzakta olacaksınız!

“Maalesef babamın bozduğu sistem hepimizi mahvedebilir! Hâlâ risk var ve benim bu riski sıfırlamam lazım!”

Ay: Babam da ne yaptıysa artık, az daha batıp gidiyorduk… Ama senin sayende ailemiz bu işten sıyrıldı kardeşim. İyi ki varsın, teşekkürler!

“Sadece olması gerekeni yapıyorum, birbirinize iyi bakın fazla sorun çıkartmayın! Bir şey olursa birisini yollarım halleder. İstediğiniz gibi gezin tozun evde sıkışık yaşamayın!”

De: Aras Bey, lütfen dikkat edin olur mu?

“Tamam Derya Hanım söz veriyorum dikkat ederim!”

İkisinin de gözlerinde hafif dolma vardı ve ağlamamak için kendilerini zor tutuyorlar hatta ben de üzgün olduklarını anlamayayım diye, hafif gamzeli şekilde gülüyorlardı ama her halinden üzüldükleri anlaşılıyordu.

Arkamı döndüm ve elimde valizle kapıya doğru ilerliyordum ki, içimde hafif bir burkulma oldu ve hüzün sardı beni aniden.

“Kızlar!”

De/Ay: Evet???

“Gelin bakalım buraya!”

İkisi de masum masum geldi ve karşıma geçtiler. O an, bir anda kollarımı açtım ve ikisine de aynı anda sarılıp, bir şey demeden sarılıp evden hızlıca çıktım.

Hemen bir tane güvenliği çağırdım ve özel araçlardan birisini hazırlattım.
Gelen aracın içine valizi koyduktan sonra ilk baş şirkete gitmek için yola koyuldum.

Yolda laptop’u açtım ve toplantı yapacağımız şirket hakkındaki dokümanları teker teker incelemeye başladım. Aslında oldukça ilgi çekici bir şirketti ve bizim için bu adamlar ile çalışabilmek, çok önem atfediyor.

Babamın yaptıklarından sonra bize hâlâ şans vermeleri bizlere Avrupa’da destek eli uzatmaları, müthiş bir şey!

Belki bu adamlar sayesinde ÇİN gibi büyük bir pazara bile iyi bir giriş yaparak, şirketi bir temelin üstüne oturtup kazanç sağlayabiliriz bence!

Yarım saatlik yolculuktan sonra, şirkete geldim. Kapıdan içeri girdiğimde hızla toplantı odasına varmak için asansöre bindim ve beklemeye başladım.

Asansör teker teker bütün katları çıkıyor, toplantıya yetişmek için can atıyordum. En sonunda asansör toplantı yapacağımız kata geldiğinde, kapı açıldı ve Tuğba Hanımla karşılaştım.

Tu: Efendim Hoş geldiniz!

“Hoş buldum Tuğba Hanım! Herkes hazır mı?”

Tu: 5 dakika içinde başlıyoruz efendim!

“Tamamdır güzel! Valizinizi hazırladınız mı? Biliyorsunuz ki toplantı bitişi direk özel jet’le Çin’e uçacağız!”

Tu: Evet efendim aracımda duruyor! Toplantı bitince o zaman direk valizimi aracımdan alırım, özel araç vasıtasıyla havalimanı’na geçeriz.

“Aynen öyle. Neyse daha fazla durmayalım insanların içinde, herkesin bir işi var! Biz de işimize.”

Hemen toplantı salonuna geçtik ve genel bir tekrar yaparak gelişmelere, yeni yolların kısa sürede verdiği sonuçlara ve zararlara odaklandık.

Bugün ekibimi dinlerken her zaman olduğundan farklı bir tavrım vardı. Daha ciddi, otoriter ve düşünceli!

Herkes benim suratıma bakarken farklı bir duyguya bürünüyordu sanki ve söyleyecekleri şeylerden çekinir hallerde olmaları, bunu açıklıyordu.

Zararları incelerken insanlar her ağzımı açtığımda sanki nasıl desem? Agresif ve karamsar bir yorum yapmamı bekliyordu ama hiç de öyle davranmıyor aksine normal karşılayarak, tolerans gösteriyordum.

2 saat sonra toplantı bittiğinde, odama girdim ve bazı belgeleri kontrol ederken Tuğba Hanım’ın valizini alma sürecine kadar incelemeye koyuldum.

Her ne kadar çalışanlarımdan memnun olsam bile geçmişte ve şimdi bir şey gözden kaçırmak istemiyordum. Sonuçta ağır bir yaptırımla karşılaşmak istemeyiz.

[Telefona arama gelir]

Tu: Efendim ben valizimi aldım! Sizi bekliyorum.

“Tamamdır Tuğba Hanım evrak işlerim vardı onları hallettim. Şimdi ben de iniyorum beş dakika içinde, yanınızda olmuş olacağım!”

Telefonu kapattıktan sonra belgeleri yerine koydum ve dolapları kilitleyip, ofisten çıktım ve ofisin de kapısını kilitlediğim gibi asansöre yöneldim.

Aşağı inerken asansördeki insanlar bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Ama neden öyle baktıklarını anlamıyor ve önemsemiyordum. Tabii zemin kat’a gelince kapı açıldı ve çıktığım gibi arkamdan “patron buymuş!” demişti adam.

Arkamı dönüp nezaketen “iyi günler arkadaşlar, kolay gelsin sizlere!” diyerek iyi niyet göstergesi yaptım.

Tuğba Hanım lobide elinde dergi ile otururken beni görünce, hemen elindeki dergi’yi bıraktı ve eline valizini aldığı gibi arkamdan gelmeye başladı.

Özel aracın şoförü bizi görünce hemen kapıyı otomatik açtı ve Tuğba’nın valizini aldığı gibi bagaj’a koyup sürücü koltuğuna geçti.

Tuğba içeri geçince bazı önemli belgeleri kendi özel çantasından çıkartıp, bana doğru uzattı.

Bu belgeler sayesinde bilmediğim şeyler öğrenmiştim ve ne açıdan bu adamların bize daha fazla yararı olabilir, bunları hemen öğrendim.

Kendisine teşekkür edip, belgeleri geri uzattım ve nasıl olduğunu sorarak sohbet başlattım.

Tu: İyiyim Aras Bey!

“Avuç içinizi kaşıyor ve topuklu ayakkabınızı yere vururken, nedense ayaklarınız öne doğru (v) şeklinde uzanıyor! Cidden iyi olduğunuza, emin misiniz acaba?”

Tu: Ya ben biraz…

“Siz biraz?”

Tu: Endişeliyim Aras Bey! Daha önce bir çok şirketle konuştuk ve anlaştık ama bu şirket ile daha önce bağlar var fakat, benim ilk kez bu kadar büyük bir şirket ile toplantım olacak.

“Babam sizi daha önce çok görev içerisinde yollamadı mı büyük şirketler ile görüşmeniz için?”

Tu: Evet yolladı ama bu tür işlerde Alya Hanım ilgilenirdi! Özellikle bizim şirkette Çin’le ilişkiler ondan sorulur.

“Merak etmeyin Tuğba Hanım! Siz çok iyi rol oynayacaksınız bu anlaşma içerisinde. Size çok büyük bir güven duyuyorum şahsımca!”

Tu: Teşekkürler, güveninizi boşa çıkarmamaya çalışıyorum zaten bunca zamandır!

“Emin olabilirsin Tuğba! Bu şirkette gözüm kapalı tek güvendiğim sensin ve ayrıca hata yaparsan kızmam, zaten şirketin durumu belli! Emin ol daha büyük bir sorun olursa kimseye değil kendime ceza keserim!”

Tu: Kimseye kesilmeyecek efendim size bile!

“İşte böyle özgüvenli ol!”

Tu: Bir soru sorabilir miyim?

“Tabii ki!”

Tu: Nasıl çok sakinsiniz?

“Değilim, sadece kontrol altında tutmaya çalışıyorum! Eğer ki, korkumu belli edersem, daha fazla hata yapma ihtimalim görülür. Fakat kontrol altında tutarak, bunun olma olasılığının kafamda sıfır olduğunu düşünüyorum. Böylece kendi kendime, sorunu hallediyorum!”

Tu: Mantıklı!

“Teşekkür ederim!”

1 saatlik yolculuktan sonra Milas Havalimanı’na geldik ve kontrolleri teker teker geçtik. Bekleme salonunda biraz bekliyorduk çünkü jet hâlâ hazırlanıyordu.

[20 dakika sonra]

Pilot (P): Hoş geldiniz!

“Hoş buldum! Her şey hazır mı kaptan?”

P: Kalkışa hazırız efendim ve içeri geçebilirsiniz, rahat bir yolculuk olacak sizi temin ederiz!

İçeri geçtik ve Tuğba ile karşılıklı şekilde oturduk. Tuğba son kez kızlarını uçuş öncesi görüntülü arayıp, güzelce konuştu ve sonra da telefonu uçak moduna aldı.

Bilgilendirme:

[Tuğba özellikleri: 2 kız çocuğu var, 44 yaşında, su yeşili gözleri ve küt kesilmiş kumral saçları var, ince yapılı bir kadın, orta yapılı memeleri ve biçimli bir göt yapısına sahip, birazcık minyon tipli bir kadın, 1.60 ya da 1.61 boy, bakımlı bir kadındır.]

Uçak yavaştan kalkarken Tuğba sakin bir şekilde dışarıyı izliyor, bense ilk büyük çaplı toplantının yaklaşması nedeniyle biraz streslenmiştim…

GENÇLİK ÖFKESİ S1 – B15.2 SONU

“Gençlik Öfkesi S1 – B15.2” üzerine bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir