Bir Hata ve Anneme Olanlar 3 – Final

Arkadaşlar hikayeyi bitiriyorum, beğenip destekleyen herkese teşekkürler. İyi okumalar.

Dış kapının kapanma sesi gelmişti, Ünal Abi kendi yönetmenliğini yaptığı küçük gösteri sonrası Ali ve Berkay ile evimizi terk etmişti. Önce annemi kendi hatamın bedeli olarak onlara meze gibi sunup siktirmiştim şimdi de daha ertesi gün öz oğlu olarak orospuluğun nirvanasını yaşatırcasına milletin önünde kendim becermiştim. Süreç çok hızlı ilerliyordu. İkimizin de idrak seviyesi azalmıştı. Bir an Ünal Abi’nin “Anneni beyinsiz bir orospu yapana kadar sikeceğim… İstediğimde sikip istediğimde siktireceğim… Peçeteci olacaksın…” cümleleri kulaklarımda yankılandı. Annem salondaki yemek masasında domalmış, elleri arkasında götünün üstünde bel hizasından bağlanmış, gözlerinde uyku bandı ve ağzına, amına sıkıştırılmış paralarla tam aşağılanmış bir şekilde satılık bir hayvan gibi öylece bekliyordu. Ben de inmiş sikimle bu andan utanmış ama ilk kez zevki de tatmış karışık duygular içerisinde onu izliyordum. Telefonumu aldım ve annemin önden, arkadan hatta çapraz olarak üstten fotoğraflarını çekip Ünal Abi’ye attım. Beyaz teni, kalın bacakları, yükselmiş götü, masa ile vücudu arasında sıkışmış yandan taşmış memeleri ile Ünal Abi sanki orada yokmuş da bu resitali kaçırmasın diyerek hareket etmiştim. Bizi o kadar sindirmişti ki aferin bekleyen bir köpek gibi bu sefer kendim bir hamle yapmıştım. Annemin önce ağzına sokulmuş paraları çıkardım, o esnada bir rahatlama edasıyla “ooooyhhhh oğluma siktirdim ahhh” gibi derinden kısık sesle inleyerek mırıldanıyordu. Hemen amındaki paraları da çıkardım. Bu sefer elim ona değince ilk gün cafe odasında sikildikten sonraki temizleme aşamasında olduğu gibi irkilmemişti. Ellerini çözdüm, gözündeki bandı çıkardım ve ters pozisyonda olduğu için omzundan tutarak ayağa kaldırdım. Düşünme yetisini kaybetmiş gibi boş boş bakıyordu. Ünal Abi aramızdaki ana-oğul bakış açısının ırzına geçmede de başarılı oluyor gibiydi. Psikolojimizle bilerek oynamasının meyvesini topluyordu; demin benim yaptıklarım ve annemin iq’su dibi görmüş gibi algılama yetisini kaybetmiş hali bunun kanıtıydı.

Ben: “Anne duşa geç yıkan istersen?”

Annemden tepki gelmemişti, elleri iki yana salınmış vaziyette çırılçıplak öylece duruyordu. Oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi başı yana bükülmüştü. Ellerimi gözlerinin önünde salladım;

Ben: “Anne iyi misin, gittiler. Yıkan da bir şeyler hazırlayım ye istersen?”

İç sesim: “Kadının yemediği yarrak kalmamış zaten…”

Annemin elinden tuttum ve öne doğru adımlamamla freni tutmayan bir araba gibi dengesini de kaybetmeden salına salına benle yürümeye başladı. Banyoya soktum, duşakabine geçirdim kollarını duvara dayadım ve suyu açtım. Annem tazyikli bir şekilde başından aşağı akan suyla kendine gelir gibi olunca gayet ciddi bir şekilde;

Annem: “Yardımcı oluyormuş gibi davranma, hem elin adamlarının kucağına koydun beni hem de kendin siktin. Zevk aldın mı bari gavat pezevenk!?”

Ben: “Anne onlar zorladı. Hem bana kızıyorsun da inleyen iştahlı iştahlı kendi kendine söylenen adamların bir dediğini iki etmeyen de sensin. Benden farkın mı var şu anda?”

Annem: “Başımıza sen açtın bu belaları, şu yaşımda ortalık malı oluyorum (Dudakları büzüşmüştü gözleri dolacak gibiydi) Baban dışında ilk kez bir erkek eli değdi uzun zaman sonra, ikinci erkek de kendi oğlum oldu. Kendi oğlumdan zevk aldım…”

Ben cevap vermeyip konuyu saptırmıştım ama annem benim sikmemden de zevk aldığını itiraf etmişti. Zevk almasından duyduğu pişmanlığı dile getiriyordu; ondan farksız bir halde değildim. Sadece tutarsız davranmasını yüzüne vurarak bana çevrilen saldırı oklarını savuşturuyordum.

Ben: “Benim için kolay mı sanıyorsun, canım ile namusum arasında sürekli kalmak? Adamların bir sınırı yok, kendin de gördün.” dedim. O an itibariyle salmıştım. Bir ihtimal birkaç kez daha sikerler sonra canları sıkılır ikimizi de salarlar diye düşünüyordum. Diğer yandan bu trajedi zevk karışımına sürülmemiz ise ilerisi için tehlike arz ediyordu. Dikkatimi de çekmişti onca cümlesi arasında bana oğlum diye seslenmişti hiç, yüzünde sen iflah olmazsın dercesine bir bakış vardı.

Onu orada bıraktım ve yiyecek bir şeyler hazırlamaya mutfağa geçtim. Saç kurutma makinasının sesini duyunca kendim hızlıca atıştırdım ve annemle aynı ortamda olmamak için odama geçtim. Telefonuma baktığımda Ünal Abi’den fotoğraflara dönüş olmuştu;

Ünal Abi: “Aferin lan piç kurusu, biz hiç kayda girmemiştik iyi yapmışsın (kahkaha emojisi). Annenin özel sikiş albümünü yapacağız böyle böyle”

Bir cevap yazmadım. Saat daha akşam olmamıştı biraz hava almak istedim. Evden çıkarken mutfakta oturmuş hazırladıklarımı yiyen annemle göz göze geldik. O da beni salmış gibiydi, ağzını açacak gibi oldu ama hızlıca ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıp tam giymeden dış kapıyı çektim ve kendimi sokaklara attım. Ünal Abi detay vermese de annemi başkalarına siktireceğini açıkça belirtmişti. Hatta bir iş anlaşması için kullanacağını belirterek ilk sinyali de vermişti. Annemi baya baya orospusu beni de orospu çocuğu yapmıştı. Annem de ben de bunu kabullenmekte zorlanıyorken, cebimde bugün annemin amına ve ağzına soktuğu paralar vardı. Oturduğumuz semtte bir şeyler içebileceğim alkol ruhsatı olan bir mekân yoktu. Gördüğüm ilk taksiyi çevirdim ve soluğu geçen gittiğimiz, her şeyin başladığı cafede aldım. Madem yaşananlardan kaçamıyordum, her şeyin içinde boğulurcasına yüzleşmek için kendimi bırakmıştım. İçeri geçtim ve o gün annemle geldiğimizde yönlendirildiğimiz masaya oturdum. Menüye kısa bir göz gezdirdikten sonra istediğim kokteyli söyledim. Annemin sikildiği mekânda annemin aşağılanması için hibe edilen parayla kafamı bulacaktım. Bir kokteyl… İkinci kokteyl… Üç… Dört… Nereye baksam diğer masalarda, bar tarafında tezgâhta, girişteki vestiyerde hep Ünal Abi annemi domaltıp sikiyordu. Halüsinasyon havuzundayken hayal ürünümün eseri olarak kafamdaki bu sahnelere yapmadığı şeyler de ekliyordum. Herkesin masasına tek tek göndererek masanın altından yarraklarını yalatması, birden çok kişinin bir bardağa boşalıp anneme bunu zorla içirmesi… En sonunda gözüm iyice kararınca hesabı istedim. Çalışanları gözüm seçmiyordu ama ya beni tanımamışlardı ya da o gün için aynı çalışanlar değildi. Hesabı öderken en yakın taksi durağını aramalarını rica ettim ve dışarda beklemeye başladım. Taksinin gelmesi, eve geçmem ile saat geç olmuştu. Ne kadar süredir dışarda takıldığıma dair de bir fikrim yoktu. Tam eve girecekken Ünal Abi’den bir mesaj daha gelmişti:

Ünal Abi: “Bir sözleşme imzalayacağımız üstatlarımla yemekteyim. Anneni anlattım, gösterdim. Acele annen bugün gönderdiğim jartiyer takımından beyaz olanı giysin ve onun dışında çıplak olsun. Koltukta bacaklarını açıp kendini boşaltana kadar amını, götünü parmaklasın. İş esnasında da bizim üstatlara da (Ferit ve Muharrem Beyler) bol bol selam göndersin. O eve tekrar bugün gelirsem başınıza yıkarım 10 dakikanız var orospu çocuğu”

İç sesim: “Sipariş veriyor amına koyduğumun evladı, nelerle sınanıyoruz”

İçeri geçmemle hızlıca annemi çağırdım.

Ben: “Anne Ünal abi arkadaşlarıyla seni paylaşmış. Özel bir isteği var” diyerek kelimesi kelimesine ilettim. Annemin yüzü düşmüştü ama bu sefer bağırıp çağırmak üstüme yürümek yerine “Gel bakalım” dedi, birlikte salona geçtik. Duştan sonra ne giyindiğine evden çıkmadan dikkat etmemiştim. Şimdi önümde yürüdüğünde beyaz şortunun içindeki kırmızı tangası belli oluyordu. Üstünde ise yazlık siyah bir ince hırka vardı. Bu sefer makyajsızdı ama makyaj yapacağı bir vakit de yoktu. Önce altındakileri teker teker çıkardı. Yanımda rahat soyunuyordu. Muhtemelen kadınlık duygusu yine ön plana çıkmışçasına, am tarafı biraz şişmişti. Sonra hırkasının düğmelerini aşağıdan yukarıya doğru açmaya başladı; göğüs hizasına geldiğinde ve düğmeler ayrıldığında lop diye memeleri salınarak ortaya çıktı. Sütyen takmamıştı. Tüm kavga, gürültü ve benim onu sikmemden önceki esnada yere fırlattığı kargo ile gelen iç çamaşırlarından beyaz jartiyeri almak için arkası bana dönük eğildiğinde am deliği de göt deliği de poposu gerildiği için iyice ortaya çıkmıştı. Saatler önce içinde olup hatta onu döllememe rağmen tekrar bu anın büyüsüne kapılmıştım. Jartiyeri biraz zorlayarak giydi, porno yıldızlarını andırır bir haldeydi. Salonumuzdaki üçlü koltuğa oturdu ayaklarını da koltuğun üstüne aldı. Bacaklarını açıp amını ovalamaya başlarken Ünal Abi’den bir mesaj daha geldi:

Ünal Abi: “8 dakikanız kaldı götünüzü keserim sizin ibne yaparım seni”

Ünal Abi’nin gelişigüzel yaklaşık olarak 10 dakika dediğini düşünmüştüm ama bir yarışmadaymışız gibi geri sayım başlamıştı.

Ben: “Anne hızlı olur musun, süre tutuyor herif”

Annem gözlerini devirdi ama cevap vermedi. Amıyla oynamaya iki-üç parmağıyla daireler çizmeye başlamıştı. Ben de telefonumla tam karşı açıdan sessizce Ünal Abi için kaydediyordum. Son 7 dakika… Son 6 dakika… Kafamda da bir kum saati vardı sanki zaman aleyhimize işliyordu. Annem diğer eliyle önce tek sonra iki memesini sıkıştırarak yoğurmaya başladı. Alt dudağını ısırıyordu, “ahhh uuuhhh oooyh ımmmmpph” sesleri çıkarıyordu. Yaklaşık bir dakika sonra, “Ferit Bey sizi içimde istiyorum ahhıııııımmmmph, Muharrem Bey evire çevire sikin beni efendim oh-oh-oh(kesik kesik) yarrağa doyurun beni ikiniz de”. Zaman daralıyordu, annem yükselmişti ama hala boşalmaya giden yolda olduğunu son iki şiddetli boşalmasına tanıklık etmiş biri olarak düşünmüyordum. Son birkaç dakikaya girerken eliyle beni çağırdı. Yüzüne doğru yakın çekim yaparak arada telefonu altta tutup amına sokup çıkardığı parmaklarını görüntülüyordum. Annem “Beceriksiz bir orospuyum ben, ellerim siklerinizi içime yerrrrrrleştirmek dışında bir işe yaramaz, gerçek yarrak istiyorum Ferit’in yarrağı Muharrem’in yarrağı sulasın içimi ooooooh” diye vurgulu bir şekilde azmışken birden telefonu elimden aldı. Ne yapıyorsun dememe kalmadan başımdan tutup suratımı amına yapıştırdı. Kamerayı ön kameraya geçirerek ikimizin o halini çekerken “Gavat oğlum sizin için amımı hazırlıyor. Koca siklerinizi rahatça içime almam için beni yalayarak ıslatıyorrrrrr uuuyyyş” dediğinde mesajı almıştım. Annem boşalmak için beni kullanmaya karar vermişti. Dudaklarım onun am dudaklarına yapışmıştı. Amının zevk suları burnumun aşağısından itibaren suratıma akıyordu. Dilimi hemen amına soktum. Ekşi-tatlı bir tadı vardı. Aşağı yukarı köpekler gibi badana çekerek amını dilimle geziyordum. Dizlerimin üstünde dururken koltuktan destek aldığım iki elimden birini alıp çenemin altından göt deliğine götürdü. Götüne o anın heyecanıyla parmağımı zorlayınca ve birazı girince, “Pezevengim götümün mührünü kırıyor sizin için erkeklerimmm, ah aaah aaaah anasını sikişe hazırlıyor bu orospu çocuğu” diye söylenmeye devam etti. Amını yalamıyordum yiyordum resmen, başımdan iyice bastırıp nefes almamı bile engelliyordu. Acaba zaman dolmuş muydu, cebimdeki telefon titrememişti, yeni bir bildirim yoktu. Annemin boşalması için canhıraş çalışıyorken götünü de hafif hafif genişletiyordum. Birden poposunu koltuktan kaldırmadan yukarı aşağı hareket ettirirken kafamı amında sabitleyip “OOOOOOH tüm deliklerim kurban olsun Ferit ve Muharrem’e” diye bağırarak boşaldı. Ben onun içine boşalmıştım o da intikamını ağzıma doğru boşalarak yapmıştı. Am sularını içercesine, amının kokusunu içime çekercesine tüm kasıklarını yaladım yuttum. Kendini bırakmış derin derin nefes alıyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Telefonu bana uzattı. Hemen çektiğimiz videoyu Ünal Abi’ye gönderdim. Anneme de dönerek (bir beklenti ile):

Ben: “Anne ben çok azdım”

Annem: “Sen şu saatten sonra anca ananı sikenlerin ayaklarına kapanırsın. Ünal Bey izin verdi diye bir kez elini sürdün. Gözümün önünden kaybol” diye terslemişti. Anneme el sürsem Ünal Abi hayatı kısa metrajlı bir şekilde bana tekrar zindan edebilirdi. Geldiğim nokta acınasıydı. Bir beş dakika sonra Ünal Abi’den cevap geldi.

Ünal Abi: “Yarın annen iyice dinlensin, güzelce karnını doyursun. Akşam üstünden geçeceğiz. Mesain biterken çıkmadan yanıma uğra amcık ağızlı”

Ünal Abi işi bağlamışa benziyordu. Video ile ilgili yorum yapmadı. Acaba adamlara ayrı ayrı mı yoksa birlikte mi annemi siktirecekti. Nerede sikeceklerdi, nasıl sikeceklerdi. Annem adamlara karşılık verecek miydi yoksa iş yine öncesinde sarpa mı saracaktı. Ben bu olayın neresinde olacaktım. Kafamda birçok soru tur üstüne tur bindirerek son gaz geçiş yapıyordu. Dediklerini anneme bilgi geçtim ve saatin de geç olduğunu fark ederek odama yatmaya gittim. Annem de Ünal Abi gibi beni azarlamak veya aşağılamak dışında iletişimini sıfıra indirgemişti. Bunların hepsine sebep olduğum için bu sefer utanma duygusundan ziyade kendimden tiksindim. Diğer yandan fiziksel temaslar ise düşünce yapısının ana hatlarında kırılma yaşanmasını sağlıyordu. Bu sebeple bir açıdan zevk almaya da başlamıştım ama bu sağlıklı bir ilişki türü değildi zira ortada ilişki bile yoktu. Bir adam yani Ünal Abi ve onun fantezi dünyasına göre şekillendirdiği eğlence anlayışını tüm forsuyla bizim üstümüzde kullanmasından ibaretti.

Kafamın içi bu derece yoğun olduğundan dolayı artık istemsizce gözlerim kapanıyordu. Sabah alarmımın çalmasıyla kalkıp hızlıca giyindim ve shiftim başlamadan benzinlikte pompanın yanında yerimi aldım. Ekmeğimi kazanacağım diye girip annemin namusunu sattığım bu şubede zaman sanki yavaş akıyordu. Allahtan iş yerindekilerin hiçbirinin iki gündür arka planda olanlarla ilgili bir şey söylemesini geçtim bir imada bulundukları bile yoktu. Ünal Abi tehditlerine boyun eğilerek istediği yapıldığı sürece gizliliğe, mahremiyete önem veriyor gibiydi. Annemi de bir malı olarak ulu orta tezgahlamak yerine şu ana kadar sadece ticari gücünü artıracak şekilde kullanmıştı.

İç sesim: “Aman ne iyi adam değil mi amına koyayım”

İt gibi tüm gün ayakta dikildikten sonra çıkışıma 15 dakika kala Ünal Abi aradı ve yazıhanesine gelmemi söyledi. En son bu koridordan yürüyerek bu kapıdan içeri girdiğimde ekonomik olarak kendi yağında kavrulan özgür bir hayatım, bana değer veren ve hayatımı paylaştığım bir annem vardı. Çıktığımda ise geri dönüşü olmayan bir şekilde yüklü miktarda senet bağlılığı ve üstüne orospulaştırılmış, beni adamdan saymayan bir annem…

Tüm nefesimi tuttum ve tek seferde içeri girdim.

Ünal Abi: “Ezgi’yi al gel, hazırlanmasın gündelik kıyafetlerle çıksın evden, dikkat çekmeyin sağa sola. Sen buraya getir. Gerisini biz halledeceğiz” Yine “Gerisini biz halledeceğiz” belirsizliği ve dün gece kafamı sikip atan soruların hepsinin hala cevapsız soru olarak kalması da cabası oldu.

Ben: “Tamam abi” demekle yetindim. Anneme telefon ederek normal giyinmesini ve 20 dakika içerisinde hazır olmasını söyleyerek eve doğru yol aldım. Eve vardığımda annem mutsuz bir şekilde başına gelecekleri anlamanın çaresizliği ile salonda oturuyordu. Azgınlaşmadığı zamanki masumiyeti ve samimiyetinden şüphe duymuyordum ama tüm bu olanlarda bir erkek teması veya boyunduruğu altına girdiği anda da bambaşka biri oluyordu.

Ben: “Anne hazırsan çıkalım”

Annem: “Adamın dediği gibi istediğinde siktirmeye götürüyorsun beni ha? Hiç mi utanma yok sende, alkış tut bir de ben yarraklarını yerken tam olsun”

Ben: “İki saat sonra girecek olduğun halde de bunları yüzüme söylesene, havalara uçup yakınında her bulduğun şeyi içine almak isteyen adi bir orospu gibi hareket ederken de mi ben suçlu oluyorum” dememle kalkıp yüzüme sert bir tokat attı. Tokadın sıcaklığı ve acısıyla gözlerimden tüm sinirimle üzerine doğru yürüyecektim ki yine Ünal Abi korkusu beni durduran şey oldu. Annem de beni susturmanın verdiği zafer edasıyla önüme düştü ve benzinliğe geri gitmek üzere yola koyulduk. Dar ve hatlarını belli eden bir kot pantolon üstüne de gösterişsiz beyaz çiçek işlemeleri olan yeşil bir penye giymişti. Benzinliğe vardığımızda bizi kapıda Ali karşıladı ve diğer pompacıların önünde elimize bir poşet tutuşturarak lavaboya geçip hazırlanmamızı istedi. Kendisi de marketten lavaboya geçen koridorun başında durarak anladığım kadarıyla müşterilerin olası girişini engelleyecekti. Daha geniş ve tek kişilik diye engelli tuvaletine girdik. Annem poşetin içindekileri çıkarırken gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Ben de onu beklerken sesi çıkmayınca kendisine doğru döndüğümde iyice şaşırmıştım. Poşetin içinden çok mini, önden neredeyse göbeğine kadar yırtmacı olan bir mavi elbise; rimelinden rujuna, göz kaleminden, allığına kadar çeşitli makyaj malzemesi, saç düzleştirici, bir adet boyunluğu siyah deri olan zincir tasma, kırmızı bir ağız topu ve son olarak da bir farklı numarada birkaç topuklu ayakkabı çıkmıştı. En altta ise bozuk bir el yazısıyla yazılmış kâğıtta direktifler bulunuyordu.

Not: “Elbiseyi iç çamaşırsız giy, makyajına özen göster, saçlarını yap, tasmanı geçir, top ile ağzını tıka”

Annem ayakkabıları dahil üstündekileri tek tek çıkarıp kaderini kabul etmiş bir bıkkınlıkla poşete tıkadı. İlk elbiseyi giydi. Arkasını dönüp aynadan elbisenin nasıl durduğunu kısa bir süre inceledi. Memelerinin iç yan kısımları açıktaydı diğer tarafı elbiseye oturmuştu. Meme uçları belli oluyordu. Göbek deliğinin iki parmak üstüne kadar V şeklinde iki yandan açılan bir dekolte vardı. Kalın bacakları komple ortadaydı. Elbisenin alt kısmı poposunu tam örtmemişti. Poposunun bacaklarıyla birleştiği kalça çukurları birkaç santim gözüküyordu. Sonra istifini bozmadan tüm detayıyla makyajını yaptı. Gözlerinin çevresine kalınca kalem çekmişti. Yanakları al aldı. Saç düzleştirici ile işi kısa sürdü; omuz hizasında olan sarıya çalan kumral saçlarını homojen bir hale getirdi. En son topukluları deneyerek ayağına olanı geçirdi ve bana döndü. Birkaç saniye bakıştıktan sonra top ve tasmayı halletmemi beklediğini anladım. Tasmanın ayarı ve klipsi vardı, boynuna geçirirken gözlerini kapadı. Çok sıkmayacak şekilde bir parmaklık boşluk bırakarak klipsi geçirdim ve arkasından zincirini saldım. Arkasına geçip öne uzanarak çenesinin altından tutup ağzını biraz araladım. Topu dudaklarından itibaren ağzına oturtup kısa saçlarını ensesinden bir elimle kaldırarak onun da klipsini bağladım. Tekrar önüme geçtiğimde tam bir orospu gibi olmuştu. Dışarı güvenli mi diye kapıya iki kez tıkladım. Ali “Çıkın” diye seslendi. Çıktıktan sonra Ünal Abi’nin çalışma odasına giden yola geçmeden marketten geçmemiz gerekiyordu ama bu halde çalıştığım yerde gözükmek istemiyordum. Ali hızlı adımlarla ilerleyince ve biz de ona sorgusuz sualsiz ayak uydurunca, kısa esnada marketin de boşaltıldığını gördüm. Tüm önlemler alınmıştı. Annemin birazdan yaşayacakları ile tek engel artık önümüzdeki uzun koridordu. Orayı da seri bir şekilde geçtik ve kendimizi Ünal Abi’nin odasında bulduk.

Odada bir saat öncesine kadar en büyük değişiklik bir adet yerden 40-50 santim yüksekliğinde iki kişilik şişme yatak hızlıca kurulmuştu. Ferit Abi ve Muharrem Abi gülerek bize baktılar. Gözlerinde, çok methedilen veya arzulanan bir şeyin ellerine geçmesinin gülüşü vardı, içi parlıyordu. Ferit Abi tahminimce 1.70li boylarda, hafif göbekli, sakalsız ve yaşının ağırlığı yüzüne çökmüş (Ünal Abi’den büyük gözüküyordu, 55-60 olarak tahmin ediyorum) renkli gözlü birisiydi. Muharrem Abi ise 30’lu yaşlarda, Ünal Abi ve Ferit Abi’ye göre geniş omuzlu, benimle aynı boylarda, kaslı, uzun siyah küt saçları olan dinamik birisiydi.

Ünal Abi: “Üstatlar büyük ortaklığımızın şerefine” diye elindeki viski kadehini kaldırdı. Ferit Abi şarap içiyordu, karşısındaki Muharrem Abi’de de viski kadehi vardı. Oturdukları yerden Ünal Abi’nin masasına doğru uzanarak bardaklarını tokuşturdular ve gözler tekrar bizim üstümüzdeydi.

Ünal Abi: “Ferit ve Muharrem Beyler, turizm ve taşımacılık şirketlerindeki tüm araç filolarının yakıtlarını 2 yıl süreyle bizden alacaklar. Sözleşmeye ananı da ekledik, gelir kalemi olarak bir depo benzin değerinde; promosyon olduğu için ucuza gitti orospuyu vergiden düşelim değil mi beylerrrrr” diye kahkahayı bastı diğerleri de ona eşlik etti.

Ünal Abi: “(Gülerek)Anneni tek tek üstatlara tanıt, yakınlaştır, biraz pazarla hatta notere gittiğimizde sorun çıkarmasınlar sonra” Kafası güzeldi bizimle de eğleniyordu, espriler havada uçuşuyordu.

Annemi tasmasından tutarak ilk Ferit Bey’in önüne getirdim:

Ben: “Annem yaşını göstermez efendim” elbisesini alttan göbeğine kadar sıyırdım ve “Benim dışımda doğum yapmadı, amı hala dardır sizi memnun edecektir” arkasını döndürdüm, “Götü hiç sikilmedi, ilk siz götünün tadına bakabilirsiniz”

Ferit Abi: “Anneni gözünün önünde evire çevire sikelim mi istiyorsun yani?”

Ben: “Nasıl uygun görürseniz efendim, nasıl zevk alacaksanız öyle yapın”

Ferit Abi annemin göt loblarını tek tek uzunca sıktı, eliyle ayırarak amını ve göt deliğini iyice inceledi, başını yaklaştırıp deliklerinin kokusunu içine çekti sonra da onay verircesine poposuna bir şaplak attı.

Annemden boğuk bir “Ayyh” sesi çıktı. Devamında annemi aynı şekilde bu sefer Muharrem Abi’nin önüne çektim. Elbisesinin askılarını omzundan düşürerek memelerini ortaya çıkardım:

Ben: “Benim küçükken emdiğim bu memeler ağzınıza layık efendim. Babamla da seneler önce boşandılar, az kullanılmış sayabilirsiniz”

Muharrem Abi: “(Bir elini annemin amına atıp okşayarak diğer eliyle de memesine karpuz seçer gibi kalite kontrol yaparak) Taze karı güzel mal Ünal, iyi düşürmüşsün bu orospu ve ezik oğlunu” derken annem “Iııııımmmf” diye gözlerini devirerek inlemeye başlamıştı. Hala konuşamıyordu.

Ünal Abi o sırada Berkay’a elindeki TV kumandası ile tıklar gibi işaret etti ve Berkay bu direktifle telefonundan oryantal bir müzik açtı.

Ünal Abi: “Biraz kıvırt da hünerlerini görelim Ezgi Hanım”

Ferit Abi de Muharrem Abi de eliyle anneme tempo tutuyordu. Annem hareketsiz dururken Muharrem Abi götüne doğru oturduğu yerden tekme atarak sehpanın yanından odadaki boş alana ortaya annemi itti. Annem sendeleyerek dengesini sağlamaya çalışırken, açık götü ve memeleri ile raks etmeye başladı. Bir sağa bir sola dönerek götünü kıvırıyordu. Memeleri sallandıkça odadaki herkes zevke geliyordu. Ferit Abi’nin önüne gidip arkasını dönerek yarı domalır vaziyette götünü müziğin ritmiyle uyumlu şekilde sallamaya başladı, arada kucağına oturup amını pantolonu üstünden kalktığı belli olan yarrağına sürüyordu. Muharrem Abi’nin de karşısına geçip memeleri ağzına gelecek şekilde yine yarı domaldı ve elleriyle bileklerini kıvırırken müzikte ritim yükselince gaza geldi; memeleri adamın yüzüne yavaşça çarpmaya başladı. Muharrem Abi iki eliyle memeleri tutup kafasını aralarına gömerek diliyle cila çekiyordu.

Ferit Abi: “Hadi perte çıkaralım şu gavatın anasını, Ünal çok iş yaparız biz seninle daha” deyip Ünal Abi’ye göz kırptı. Muharrem Abi kalkıp annemin ağzındaki topu çözdü çünkü yutkunamadığı için artık ağzından salyalar akmaya başlamıştı. Annemi belinden kendisine çekti ve dudaklarına yamuldu. Resmen öpmüyor, emerek sömürüyordu. Annem karşılık vermese de gözlerini ve bedenini ona teslim etmişti. O sırada Ferit Abi tasmasından annemi birden çekince sehpaya takıldı ve onun üstüne doğru kapaklandı. Annemin saçından tutarak yüzünü kaldırdı ve ani bir tokat atıp, annem canının yanmasıyla “Aaahhhh” derken açılan ağzının içine tükürdü. Annemin poposunu seri seri tokatlayarak onu yer yatağına yönlendirdi, annem yatağın önüne gelince de kalçasını kıstırıp ileri doğru yatağa fırlattı.

O sırada Muharrem Abi soyunmaya başlamıştı. Ferit Abi de ona katıldı. İkisi de takım elbise giymişti, soyunmaları biraz sürdü. Muharrem Abi soyunduktan sonra ise kemerini elinde tutuyordu. Ferit Abi’in yarrağı kısa ve kalındı, Muharrem Abi’in yarrağı ise Ünal Abi’ninkinden de büyüktü.

Annem yatağa yüzüstü uzanmış kaderine teslim olmuş şekilde iki yarrağı yemeyi beklerken, Ferit Abi yatağa çıktığında saçlarından tutup onu da kaldırdı ve annemin suratını resmen emmeye başladı. Boyunu öperek yalıyordu, birden dudaklarına çıkıp ısırıyordu. İşini iyi biliyordu dilini ağzının içine sokarak dudaklarını vakumluyordu. O sırada Muharrem Abi de arkadan anneme sarılmış sikini götüne dayamıştı. Kalçalarını ovarak sıkıyordu. Ferit Abi annemi boynundan aşağı doğru öperek memelerine geldiğinde bir duraksadı ve beni çağırdı:

Ferit Abi: “Annenin memelerini sen ağzıma ver”

Ünal Abi ile göz göze geldik, bana onaylarcasına başını salladığını görünce olayların heyecanı ile yanlarına gittim. Muharrem Abi’yi bozmadan yan tarafta annemin bir memesini alttan tutarak ağzına doğru yaklaştırdım. O şişkin kahverengi meme uçlarını emerken memesini süt sağarcasına üstten yoğurarak sıkıyordum. Annem kendinden geçiyordu:

Annem: “Oğlumun önünde yiyin bitirin beni erkeklerim, beş para etmez orospunuzu doyurun oooooooyyyhhhhh”

Muharrem Abi: “Yarrağımı sıvazla ve çıktığın deliğe sen yerleştir bakayım”

Hemen diğer elimle Muharrem Abi’in yarrağını elime aldım ve ona mastürbasyon yaparcasına ileri geri boydan sıvazlamaya başladım. Yarrağı yavaş yavaş elimde büyüyordu, kısa sürede odun gibi sertleşmişti. Annemden geriye doğru çekilerek aralarındaki mesafeyi açtı ve bana “Sok lan orospu çocuğu” diye emretti. Kendi de öncesinde eğilerek kemerini eline aldı. Annem de bizi desteklemek için ayakta domalarak ve bacaklarını aralayarak pozisyon almıştı. Elimde Muharrem Abi’nin yanan yarrağını annemin amına hizaladım. Yarrağının başıyla amına girmeden aşağı yukarı sürerek annemi iyice azdırdım. Muharrem Abi bana piç bir sırıtışla bakıyordu. Ana-oğul iyice mezeleri olmuştuk. Yarrağının başını annemin amına itelediğimde bıraktım, kendisi belini ileri geri hareket ettirerek annemi sikmeye başlamıştı. Aynı anda Ferit Abi başı öne eğilmiş annemin ağzına bir çırpıda yarrağını köklemişti. Annem ayakta iki büklüm hem amından hem ağzından yarrak yiyordu. Muharrem Abi pompaladıkça çıkan şak şak seslerine annemin yarrakla dolu ağzından çıkan boğuk “Oğğğğğ Oğğğğ Ağğğhhh” inmeleri eşlik ediyordu. Bir 10 dakika kadar bu şekilde annemi becerdikten sonra pozisyon değiştirelim dediler. Ferit Abi yatağa sırt üstü uzanmış annemi kucağına almıştı. Annem memeleri birbirine çarparak saçları havada uçuşarak Ferit Abi götünü tokatlayarak kucakta hoplatılırken Muharrem Abi eline aldığı kemeriyle annemin sırtına birkaç kez kırbaçlar gibi vurdu. Annemin sırtında kemerin izi çıkmıştı ve acıdan ağlamaya başlamıştı. Bunu gören Ferit Abi, üstünde kendi zıplayan annemi sabitledi ve alttan amına seri şekilde kendi çakmaya başladı.

Muharrem Abi: “Git ceketin cebindeki vazelini al annenin göt deliğine yedir iyice”

Odada tek yankılanan annemin yediği yarrak darbelerini ve inlemelerini bozmadan sadece denileni yaptım. Piç herif hazırlıklı gelmişti, annemin götünün bekaretine göz koymuştu. Belki de Ünal Abi ben de oğlu da götünü sikmedi, götü ilk sizin diye ağızlarını en baştan sulandırmıştı. Önce serçe parmağıma bir tutam vazelin alıp, benim geldiğimi görünce Ferit Abi’nin de yardımıyla (annemin içinde yarrağını tuttu, annemi üstüne yatırdı götünü iyice ortaya çıkardı) parmağımla geçen seferki gibi göt deliğinin çeperine iyice o vazelini yedirdim. Sonrasında ise tekrar işaret ve yüzük parmağıma bol vazelin alıp tek tek sırayla iki parmağımı da dar deliğine sokup çıkarmaya başladım. İçbükey şekilde deliklerini parmaklarımı içine alıyorken biraz sonra orta parmağıma vazelin alıp iki parmaktan aynı anda üç parmağa çıktı ve deliğini iyice alıştırdım. Muharrem Abi beni omzundan tutup annemin arkasından yana atarak Ferit Abi’nin üstündeki annemin göt deliğine doğru dizlerini kırıp eğildi. Nişan alıp yarrağını iyice bastırınca annemden o güne kadar hiç duymadığım şekilde “Acıyoooooooooooor yanıyooooorrrrummmm AAAAAHHHYYYKKKK” diye bir feryat çıktı. Muharrem abi ise oralı olmadan başını soktuğu yarrağı ile ileri geri yaparak götü iyice alıştırmaya çalışıyordu. Bu uğraşlarının sonucu en fazla annemin yarısına kadar bu yarrağı alabildiğine şahit oldum. Ferit Abi tekrar hızlanmaya başlamıştı. Annemin memelerini ısırıyor, saçından çekerek arada yüzünü tokatlıyordu. Muharrem Abi ise tasmasından çekip gerisin geri Ferit Abi’nin üstünde iterek annemin götünü sikiyordu. Annem adamların arasında tost olmuş üstü başı ter içinde, sırtında kemer izleri, göt yanakları beyaz teninde kıpkırmızı kabarmış, vücudu hor kullanılarak sikiliyordu. Bu seferi yine bir 10 dakika sonra tekrar pozisyon değiştirdiler. Annem başı yataktan aşağı sarkacak şekilde sırtüstü yatırıldı. Muharrem Abi Ferit Abi bel üstü düz kalacak şekilde bacaklarını ise yan çevirip arkasına geçerek götünü sikmeye başlamıştı; Muharrem abi ise o sarkan başından tersten ağzını sikiyordu. Muharrem Abi’nin yarrağı bir yılan gibi annemin boğazında kökledikçe belirgin gözüküyordu. Annemin gözleri kaymıştı, şaşı bakıyordu Götü iyice alışmış olsa da inlemeye devam ediyordu. Annem son nefesini verircesine sikilirken zar zor bir fırsatını bulup: “Götümü siktiriyorum dölleyin beni erkeklerimmmm, döööööllll dööööllll dööööllll döö-döö-döö-dööl aaaah” diye bağırırken bir yandan amını parmaklıyordu ve kendini boşalttı. Ağzından çıkmış Muharrem Abi yarrağının başını annemin alnına dayayıp yine beni çağırdı. Bu sefer olayı kapmıştım. Gittim ve tekrar sertçe yarrağını sıvazlamaya başladım. Annemin götünü delen o erkekliği ile annemin suratını döllemesine çanak tutacaktım. Bir 20 saniye kadar sıkarak yarrağına otuz bir çekerken birden hırlayarak patladı. Dölleri annemin burnundan sekerek göbeğine kadar fışkırmıştı, diğer bir kısmı ise gözlerine ve burnuna dağılmıştı. Çok az bir kısmı da ağzına gelmişti. Bu sahneyi gören Ferit Abi de daha fazla dayanamadı ve kısa kalın sikinin bir kısmını alabilen anneme acımadan tüm gücüyle yarrağının tamamını götüne köklediğinde “Orrrrrrrossssssspuuu Ezgi” diye anırarak götünün derinliklerine boşaldı. Yarrağını çıkardığında ise döllerin bir kısmı annemin de istemsiz ıkınmasıyla yatağa akıyordu. Ferit Abi anneme sarılır pozisyonda yanına yığılmıştı. Muharrem Abi ise siki annemin suratının üstünde bir bacağı da memelerinin üstünde çapraz yatakta duruyordu. Yaptığım bir hata neticesinde annemin ırzına tam anlamıyla geçilmişti…

Annem artık tam anlamıyla profesyonel orospuluğa adımını atmıştı. İlerleyen zamanda Ünal Abi ikimizin de tüm direncini tamamiyle kırmıştı. Senetlerin ödemesi bitene kadar annemin yediği yarrağın haddi hesabı olmadı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir