Cefakar

Merhaba ben Ufuk prangalanmış hayallerini gerçekleştirmek için her şeyi yapan bir Türk genciyim. Orta-düşük sosyoekonomik yapıya sahip bir ailenin üçüncü ve tek erkek çocuğuyum.

Bu arada biraz kendimden bahsedeyim 1.84 boyunda 20 yaşında ve hafif kaslı bir fiziki yapıya sahibim. Ha şunu da belirtmeden geçmeyeyim öyle gymde yapılmış baklava baklava bir kas gelmesin aklınıza. Yazları sanayide ağır işler yapmaktan ve hayatım boyu babam sayesinde askeri disiplinle yaşadığım için. Babamı şimdi tanıtmaya gerek yok diye düşünüyorum o huysuzu zamanı geldiğinde tanıyacaksınız.

İstanbul’da yaşıyoruz ailecek tahmin ettiğiniz gibi çokta nezih bir mahallede değiliz elbette. Nezih değil ama komşuluklarımız sağlamdır, mahalleli her konuda birbirine destek çıkar yani.

Neyse konumuza yani bana geri dönelim; İstanbul’da seçkin bir üniversitede burslu bir şekilde hukuk okuyorum, zaten burslu olmasa kapısından bile geçemeyeceğim ve içindeki tikilerin arasında biraz sırıttığım bir okul. Bugüne kadar babamın bana yaptığı tek ve en güzel iyiliği bu olabilir, disiplinli bir şekilde ağzıma sıçarak bu üniversiteye yerleşmemi sağladı. Genel olarak babam hayatımıza çok karışık fazlasıyla yönetmeye çalışır ve zorla da olsa bunu başarır. O yüzden hedeflerim arasında bir şekilde şu okulu bitirip bu evden kaçmak. Şimdi böyle yönetiyor falan diye söyleyince beni sünepe tarzı bir şey sanmanız normal ama hikayem çok farklı. Burda ufak bir giriş yapmaya çalışsamda çok beceremedim herhalde, neyse hikayeme biraz daha yakından bakalım:

\-Hadi kalk uykucu kahvaltı hazır misafirlerde gelmek üzere.

Ben=B: Ne misafiri ya sabahın köründe.

\-Ne sabahın körü saat 11 oldu, gerçi öyle sabahlara kadar o mekan senin bu mekan benim gezersen tabi sabahın körü gelir bu saat san paşam.

B: Abla ya sal biraz daha uyuyayım.

Ablam üstümdeki yorganı bir hışımla çekince, gözlerimi ovuşturarak açtım.

\-Paşama bak ne kadar içtiysen üstünü bile değiştirmeden yatmış yatağa, hadi kalk babam böyle görmesin.

B: Tamam tamam kalkıyorum.

dedikten sonra yatakta doğruldum. İçeri doğru ilerleyen ablamın arkasından boş boş baktım.

Bu boş bakışların arasında size ablamı tanıtayım:

Ablam Neslihan daha doğrusu üvey ablam Neslihan en büyüğümüz oluyor. Yedi yaşındayken annesiyle trafik kazasında ölüyor. Daha sonrasında babam annemle evleniyor. Annem Neslihan ablamı bizden ayırt etmeden sever, hatta bizden fazla bile seviyor olabilir. Neyse kendisi 29 yaşında ve hemşirelik okudu, 5-6 senedir çalışıyor bizim için (kardeşleri) sürekli çabalıyor okuyup bir yerlere gelmemiz için. Kısacası yarı anne yarı babamız gibi bir şey. Saçları bal köpüğü renginde uzun ve dalgalı saçları var. Annesine çekmiş olacak ki masmavi cam gibi gözleri var. Fizik olarak 90-60-90 teriminin resimli sözlükteki karşılığı olabilecek bir fiziğe sahip. Büyük-orta arası dik memeler, ,ince bir bel ve şekilli bir götün devamında hafif kalın ve ten renginin iyice öne çıkarttığı bembeyaz bacakları diye sıralanıyor. Babama ve sonuçlarına rağmen bildiğini okuyan bir yapıya sahip. Neyse geri dönelim.

Boş bakışlarımın tam karşısında kalan kapı ardına kadar açılıp içinden evdeki diğer bir güzel olan Yaren çıktı. Bana kaşlarını çatıp bir bakış attıktan sonra mutfağa doğru yöneldi. Bana kızgındı çünkü dün onu götürmemiştim eğlenceye, gerçi biraz da haksız sayılmazdı. Neyse Yareninde adı geçmişken onu da tanıtmadan geçemeyeceğim:

Yaren benden bir yıl önce dünyaya geldiği için bu konuda bana hayatım boyunca zulüm olmuş canım kardeşim. Karakteristik keskin kaşları altında parlak kahverengi gözleri hafif dolgun dudakları ve makyaja ihtiyaç duymayan yüzü. Koyu kahve saçları ve bembeyaz tenine eşlik eden orta-ufak memeleri, orta büyüklükte götüne eşlik eden basenleri ve kalın bacaklarıyla beraber fizik detaylarını da tamamlamış olduğuma göre. Bu albenili güzelliğin arkasında yatan zeka ve saflıktan(iyi anlamdaki saflık) da bahsettikten sonra son olarak aynı üniversitedeyiz ve tıp okuduğunu da belirtip Yaren’in tanıtım kısmını da bitirmiş olduk.

Kalkıp yatağımı jilet gibi yaptıktan sonra üstümü değiştirdim, lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Tam tuvalete oturmuştum ki gözüme kirli sepetinin kapağının arasına sıkışmış kanlı külot çarptı. Hemen kapağı açıp elime alıp incelemeye başladım. Kan daha kurumamıştı, ama diğer dikkatimi çeken şey kanın alt taraflarında bulunan ıslaklıktı. Ben dalmış külotu incelerken zil sesiyle beraber kendime geldim ve kirli sepetini açıp altlara doğru sakladım. Es kaza misafirler görmemeliydi.

Tuvaletten çıkınca vakit kaybetmeden mutfağa girip misafirlerle selamlaştıktan sonra masada yerimi aldım. Kahvaltı, kahve faslı bittikten sonra sırasıyla misafirler ve babam evden çıktı. Babam hafta sonları ailesiyle vakit geçirmeyi bırak evde bile durmaz kıraathaneye koşardı.

Evde kardeşlerim ve annem kaldıktan sonra klasik aktivitemiz olan kahve sigara etkinliğimize başladık. Yaren kahveleri yapıp masaya getirdi. Dağıttıktan sonra daha oturmadan şikayet etmeye başladı.

Yaren=Y Neslihan=N Peri=P Annem=A

Y: Şerefsiz herif bu sefer hiç acımadı, nefret ediyorum geberesiceden ya.

A:Kızım düzgün konuş baban o senin.

Y: Hangi baba evladını böyle cezalandırır acıdan oturamıyorum bile.

N: Anne valla hiç savunma haklı kız, böyle onur kırıcı aptalca bir ceza yöntemi mi olur ya.

A: Haklısınız ama babanıza bir şey diyemiyorum sizde biliyorsunuz durumu.

B: Artık bu adam çığırından çıktı tuvalette kızın donunu gördüm kan içindeydi, ben gidip konuşucam gerekirse kavga edicem.

Dedikten sonra Yaren endişeli bir şekilde gözlerimin içine baktı. Muhtemelen ıslaklığı farkedip farketmediğimi düşünüyordu.

A: Oğlum geçen seferde yine böyle dedin kavga ettiniz 3 gün yataktan kalkamadın kafana 8 tane zımba attılar, hala akıllanmadın.

Peri olayları benim gibi sadece tanık gözünden takip edebiliyordu çünkü bu cezalandırmaları henüz Peri üstünde uygulamıştı. Bense daha farklı şekilde; tekme, tokat ya da eline ne geçerse kafadamda patlatma şeklinde görüyordum. Ama bu cezaların asıl mağdurları annem, Neslihan ablam ve Yaren oluyordu.

Ha bu arada kısa kısa annem, babam ve Peri’den bahsedeyim:

Annem Ahu,45 yaşında olmasına rağmen yılların ve babamın verdiği yıpratmışlıktan ötürü yaşından büyük gösteriyor yada ben öyle düşünüyorum. Görücü usulü evlenmiş ve hayatının iplerini babamın eline vermiştir. Orta-küçük memeleri çocukların ve zamanında etkisiyle hafif sarkmış, götü geniş ve bacakları kalındır. 164 boyuyla babamın yanında minnacık durur. Kardeşlerimdeki tariflerimden de tahmin edeceğiniz üzere beyaz tenli ve kahverengi saçlıdır kendisi. K ırışıklıklara rağmen pürüssüz ve güzel bir yüze sahiptir. Birde son olarak eklemeyi unuttuğum bana ve Periye verdiği rengiyle yeşil ve boncuk boncuktur.

Babam Fuat, 55 yaşında 188 boyunda kaslı, geniş omuzlu her gün bıyık haricinde sinekkaydı traş olan bir eski albay. Çok disiplinli ve sert bir yapıya sahiptir. Dışarıya karşı çok iyi bir insan olsa da aile içinde acımaz ve aşağılayıcı hal ve hareketlere sahip. Eliyle dövmese diliyle döver, ama genelde tercihi ilkinden yanadır. Ceza vermeyi çok sever yada yer arar nasıl anlarsanız artık. Kısacası psikopattır. Annemi çok kez aldatsa da barışmaya dünden razı olan annemi kolayca ikna edip barışır. Kafasına estiğinde eve gelir kafasına estiğinde hiç gelmez birkaç ay. Ama diğer aile üyelerine bu tarz hiçbir özgürlük tanımaz. Söylediği saatten 1 dakika gecikirsen cezayı çekersin.

Kardeşim Peri: Peri daha 17 yaşında üniversiteye hazırlanıyor, ailemizin ufak meleği. Babamın tek cezalandırmadığı kişidir. Saçları açık kahve omuzlarını hizasında orta-kısa arası bir uzunlukta küt kesime sahip. Ufak, kemikli bir yüz hattına sahip. Yaren gibi keskin kaşları karakteristik bir yüz. Diğerlerine göre fiziği biraz daha farklı; daha zayıf basenleri yok denecek kadar az, beli incecik, memeleri ufak, götü ufak ve şekilli. Diğerleriyle en benzer yanı ten rengi, o da bembeyaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir