Bir Hata ve Anneme Olanlar 2

Ünal Abi piç bir sırıtışla birlikte başıyla kendi önünü işaret ederek “Annen de zevk almış bak, orospu Ezgi’nin çocuğu” diye bana seslendi. O ana kadar olan bitende yan perspektiften fark etmediğim şey, annemin de boşalmış olmasıydı. Yarrağının kökünden, taşakları üzerinden kasıklarının bir bölümüne ıslaklık akıyordu. Annemin yaşadığı travmatik duruma rağmen hormonlarına yenik düşerek kadınlık hissiyatı ile teslim olduğu tescillenmişti. Ünal Abi de bir zafer edasıyla bunu ikimizin yüzüne vuruyordu. Annemin oğlunun önünde orospuluğunu kabul ederek ve bunu amının derinliklerinde patlamalar yaşayarak gözler önüne sermesi pişmanlığının ve ağlamasının nedeniydi…

Ünal Abi tekrar sessizliği bozan taraf oldu: “Anneni temizle sonra buradan siktir olun gidin, bugünlük bu kadar. Bundan sonra annenin sikilmeden önce hazırlanmasından ve sikildikten sonra bakımından sen sorumlusun piç kurusu” diyerek dizlerinin üstünde üstü başı döllenmiş vaziyette oturan annemi saçların çekerek kaldırıp Ali, Berkay ve benim önüme doğru fırlattı. Annem sendelemişti, penguen gibi adımlayıp öne doğru eğilerek dengesini bulmaya çalışırken üstündeki döllerin bir kısmı bacaklarına doğru akmıştı. Memelerinin sallanarak birbirine çarpması ve aynı anda akmış makyajlı dağılmış suratıyla gözlerini kapatarak acıyla “Aaaaaahhh!” demesi günün özeti gibiydi.

Ben: “Abi ne istediysen yaptı kadın bari canını yakma”

Ünal Abi: “Sana mı soracağım dalyarak, annen benim malım artık; sen anca meze olmasına el atıp işimiz bitince peçete uzatacaksın…” demesiyle annemi ve beni tutup birbirimize vurması bir oldu. O an ruhu, onuru kırılmış bir halde olan annem tutunacak bir dal gibi göğüslerini bana dayayarak kollarımdan tutup dengesini sağlamıştı. Yukarıdan kendisine baktığımda kahverengi, şişmiş meme uçları ikimizin arasında sıkışmıştı. Belki de bugün ilk kez güvende olabileceği birinin kollarında olduğunu düşünürken bu temasla birlikte benim aklımdan annemin baygınken hunharca sikilmesi, kameralara orospu pozları keserek Ünal Abi’nin yarrağını yemesi ve onun tohumlarıyla yıkanması film şeridi gibi ışık hızında gözlerimin önünden geçti. Bu ana bir son vermek için onu kendimden uzaklaştırıp kolunun altına girerek namusunun yerler altına alındığı bu odadaki geçici de olsa tek kaçış noktamız olan özel lavaboya doğru götürdüm. Annem bir an arkasını dönerek;

Annem: “Allah belanızı versin adi herifler” diye tıslar gibi konuşmasına Ünal Abi kahkaha atarak ve 5 parmağının izi çıkacak şekilde bir kuvvetle annemin götünü şaplaklayarak karşılık verdi.

Berkay televizyon ünitesindeki çekmece gözden bir toz bezi çıkarıp suratıma doğru fırlattı ve “Acele et taze pezevenk” diye de ekledi. Gururum kırılmıştı, gerçekten ne desek ne yapsak aleyhimize bir dönüşü oluyordu. Derin bir nefes aldım ve anneme destek olarak lavabonun önüne kadar getirdim. Bu güne kadar evde belki de birkaç kez iç çamaşırı ile gördüğüm, yaz tatillerinde bile giyimine belirli bir seviyede dikkat ettiği için hiçbir şekilde gözümde bir kadın figürü olmayan annem anadan üryan bir halde yanımda duruyordu. Gözlerimi kaçırarak elimdeki bezi iyice ıslattım ve sıktım; sonrasında elleriyle siper ederek memelerini kapamış ve aklını yitirmiş gibi yere bakan annemin önce yüzündeki sonra da göbeğinin bir kısmında ve sağ bacağına damlamış olan dölleri iyice sildim. Bezi çitileyip tekrar ıslattığımda, annem bu sefer iki eliyle utanıp yüzünü kapatmıştı ve açıktaki memelerini bana sunmuştu. Memelerinin üstündeki dölleri de silerken baş parmağım birkaç kez beni besleyen o meme uçlarına temas ettiğinde dudağını ısırarak kafasını çevirdi. Beni doyuran o memeleri Ünal Abi önce yarrağıyla arasına girerek dümdüz etmişti sonrasında ise annem tarafından ellerine morartırcasına sıkması için teslim edilmişti. O ise benden utanıyordu. Ünal Abi karşılıklı anne-oğul bakış açımızı hala sindirememişti. Annem benimle tüm bu esnada konuşmamayı tercih etti, işimiz bittikten sonra da önce iç çamaşırlarına sonra da üstünü yavaşça kendisini giymeye başladı. Özellikler beyaz kalın bacakları ve doğurganlığın sembolü gibi olan kare çıkık götüne string külotunu geçirirken götündeki o dalgalanmalara karşı ben de oda da bizi kontrol etmesi için kalan Berkay da şaşırmıştık. Yediği yarraktan ötürü bir tarafına tam basamıyor gibiydi, sendeleyerek ve yavaşça yürüyordu. Odadan önde o sonra ben ve Berkay çıktık. Bayıltıldığında kucakta taşındığı, sikilmesine giden o yol olan merdivenlerin başına geldiğinde iç geçirdi. Tek tek adımlayarak ve merdivenin kenarından tutarak aşağı kata indi, biz de ona eşlik ettik. Ünal Abi bar tarafında garsonlardan biriyle konuşuyordu. Kendisine içerisinde para olduğunu tahmin ettiğim bir zarf verdi. Adam Ünal Abi’nin planına uymanın, sadakatinin ödülünü alıyordu. Annem ve ben ise bu oyunun kaybedeniydik…

Ünal Abi bana eliyle gel işareti yaptı, yanına gittiğimde;

Ünal Abi: “Yarın izinlisin, sonraki gün işi aksatma ananı sikerim”

İç sesim: “Sikmedin sanki Allah’ın belası it”

Ünal Abi: “Ben haber verene kadar damızlık orospuyu evde tut. İşe gelirken eve kitle ve anahtarı al. Yarrak yemediği sürece dizini kırıp oturup bekleyecek. Anladın mı piç kurusu?” dedi.

Ben: “Abi kocaman yetişkin kadını nasıl hapsedeyim, bunun telefonu var, konusu var komşusu var. Kendisine zarar vermesinden korkuyorum, affet sal bizi artık”

Ünal Abi ensemden tutup kafamı çekerek “Koçum merak etme, biz sık sık ziyaretinize geleceğiz, kıdem kazanacak orospu anan”

O sıra annem yanımızdan geçerken durdurup cebinden çıkardığı bir tomar parayı annemin üstten iki düğmesi açık olan gömleğinin ortasında memelerinin arasına soktu. Annem de ben de şok olmuştuk.

Ünal Abi: “Karının perti çıkmış. Yol paranız (gülerek) hadi ikileyin!” dedi ama annemin kolunu tutup bırakmadı. Annem her ne kadar bir tarafında Ünal Abi bir tarafında ben cafedeki diğer müşterilere karşı onu perdeliyor olsak da bir tomar para dansöz gibi memesine takıldığı için gözükmekten panik halinde hızlıca sağa sola bakıyordu. Ünal Abi annemin kulağına “Duyamadım Ezgi Hanım” diye mırıldandı. Annem önce avel avel bakarak anlamadı sonrasında ise yukarda odada kazandığı tecrübelere dayanarak “Teşekkür ederim beni sikmeye ve döllerinize layık gördüğünüz için efendim” dedi. Ünal Abi hızlıca annemin poposuna bir şaplak da ulu orta atarak annemin paniğini iki katına çıkarmıştı. Merdivenden zor yürüyen annem, insan içinde kalmamak için çaktırmadan son kuvvetiyle sekerek bir hışımla cafeden kendini dışarı attı. Arkasından yetiştiğimde ilk kez bana hitap ederek “Umut, dayanamıyorum eve götür beni” diyerek yalvarırcasına gözlerime baktı. Şansımıza oradan geçen ilk taksiyi çevirdik ve bir yarım saat sonra soluğu evde aldık.

Ünal Abi fiziksel güç ve olanaklarının yanı sıra psikoloji doktoru yapmışçasına beni ve annemi sindirmeye dediği gibi onu beyinsiz bir orospu beni de onun pezevengi gibi yapmak için ilmek ilmek işliyordu. Bundan nefret etmiştim ama aynı zaman da sinmiştim de. Eve girince tüm bunların tek seferlik olmasını dileyerek omzumdan büyük bir yük kalkmışçasına kapıyı kapatır kapatmaz sırtımı kapıya verdim ve gözlerimi yumdum. O an gözlerimden ilk kez birkaç damla yaş dökülmüştü, çaresizliğin somutlaşmasıydı bu akan damlalar… Annem ise hemen duşa girmişti, bu yıkanma faslı dakikalar ardı ardına birbirini kovalarken bitmeyince başına bir şey gelmesinden korkarak banyonun önüne gittim. Gerçekten kendine zarar vermesinden korkuyordum ama o belki de obsesif bir şekilde muhtemelen kirletilmiş bedenini liflenerek tekrar eski haline getireceğini düşünüyordu. Suyun ara ara kapanması ve tekrar açılması seslerinden sorun olmadığını anlayıp onu yalnız bıraktım. O akşam ve ertesi gün benimle hiç iletişim kurmadı; odasında ağladı, odasına girdiğimde iyi olup olmadığını sorduğumda ise bana parlayarak “Bitirdiler beni oğlum, yüzüne nasıl bakarım” diye hıçkırarak odayı terk etti. Kendi haline bırakmanın kötünün iyisi bir seçenek olduğunu düşünerek ben de odama geçtim ve ertesi güne kadar tek bir lokma yemek için bile oradan ayrılmadım.

Ertesi gün öğleden sonra kapının çalmasıyla uyandım. Kafamda dünkü olanlar Ünal Abi’nin annem yatakta bağlıyken zorla ona izlettiği annemin pornosu gibi dönüyordu. Gözlerim açıkken de kapalıyken de annemin sikilişini unutamıyordum. İçeriden tekrar ağlama sesleri gelince ise bu sefer dayanamadım ve yanına gittim. Karşılaştığım manzarada annem anladığım kadarıyla kendisine gelen kargoyu açmış ve gördükleri karşısında ise duygu boşalması yaşıyordu. Çünkü elindeki yırtılmış kargo paketinden siyah, kırmızı ve beyaz üst tarafı dantel işlemeli jartiyer takımı; arkadan sadece poposunun arasına girecek, göt loblarını açıkta bırakacak ve önden de am hizası açıkta olan aynı renklerde tangalar çıkmıştı. Muhtemelen kargonun teslim edilme bildiriminin iletilmesiyle haberi olduğunu düşündüğüm Ünal Abi o esnada beni aradı;

Ünal Abi: “Annen bacağındaki ve amındaki tüyleri alsın, üstü çıplak olsun, eve gönderdiklerimi ayrı ayı giyerek domalıp arkasına gülerek bakarak poz versin. Sonrasında bacaklarını açarak amını parmaklarken ve ağzı yarrak beklercesine açıkken de poz versin. Toplamda 6 pozu güzelce çek ve bana at. İkiletme orospu çocuğu” diye eklemeyi de unutmadı. Anneme yaklaştım, eve geldiğimizdeki ilk muhabbetin bu olacak olması acı vericiydi fakat bir daha ölümle burun buruna gelmemek adına ilk adımı attım ve

Ben: “Anne Ünal Abi az olan kıllarını almanı istiyor. Sonra elindekilerle ilgili birkaç isteği dah……” dememe kalmadan,

Annem: “Asla olmaz, sen de siktir git ne farkın olacak bu ırz düşmanlarından” diye çıkışmasıyla ilk kez sinirlendim. Yaşananların sorumlusu bir noktada bendim fakat ne bundan zevk almıştım ne de direnç göstermemezlik yapmıştım.

İç sesim: “Sen yarrağın üstünde zevkle hoplarken iyiydi değil mi”

Yine iç sesim: “Sanki ben zevk alarak ırz düşmanlarının altında, üstünde boşaldım amına koyayım”

Annem elindekileri bana fırlatıp çığlık atarak üstüme yürüyünce odadan bir hışımla çıkarak ve kapıyı kilitleyerek Ünal Abi’yi aradım.

Ben: “Abi yapmayın gözünüzü seveyim, annem kendinden geçiyor, bir şey olacak. İstediğini aldın zaten bu noktada bırakalım”

Ünal Abi: “KAPAT LAN TELEFONU AKIL VERİYOR BİR DE OROSPU ÇOCUĞU” diye yüzüme kapattı.

Elim ayağım sinirden titriyordu, annem odadan çıkmak için bir direnç göstermemişti fakat bana karşı saldırma olasılığına karşı kapıyı açmak için de bir hamle yapmadım. Sakinleşmek için yere çömelmiş vaziyette beklerken muhtemelen 15 dakika sonra kapı çaldı. Kapıyı açmamla Berkay ve Ali’nin aynı anda suratımı yumruklaması ile gerisin geri sırt üstü yere çakıldım. Ünal Abi arkalarından yavaş adımlarla içeri girdi ve kapıyı kapattı. Ayakkabılarını çıkarma zahmetinde bile bulunmamışlardı anneme damızlık gözüyle bakanlar eve de ahır gözüyle bakıyor olmalıydı. Burnumu tutarak yerden kalktım, ellerimi ılıkça akan kan yeri ve üstümü batırmasın diye siper ediyordum. O esnada,

Ünal Abi: “Nerede o mal orospu!!??!!”

Ben: “(Boğuk sesle) salonda”

Berkay yakamdan tutup beni de önünde sürükleyerek götürdü. Kapıyı açtıklarında annem yerde boş gözlerle otururken birden canlanıp koltuğun arkasına geçti ve kendini koruma iç güdüsü ile büyük bir minderi alıp önüne siper etti.

Ünal Abi: “30 saniye içinde soyunmazsan oğlun ölür. Süre başladı” dedi ve saatine bakmaya başladı .

O esnada çoktan Berkay silahını çıkarıp bu sefer bana tutmadan elinde tutuyordu. Ali ise Ünal Abi’nin işareti ile odadan çıktı, aralarında bir şeyi konuşmuş olmalılardı. Geri sayım başlamıştı, annem belki de kendi canını değil ama benim canım söz konusu olunca son dakikalardaki tüm hırçınlığını bir kenara bırakarak hızlıca eli ayağı titreyerek önce üstündeki mavi askılı bodysini sonra da aynı anda beyaz diz baldırlarını kapatan şortunu ve pamuklu beyaz külotunu çıkararak üstünden atladı. Kalın bacakları ve bir şerit bir yarık gibi amı ortaya çıkmıştı. En son beyaz sıradan sütyeninin de kopçasını açtı ve özgürlüğüne kavuşan memelerinin üstünden ayak bileklerinin üstüne düştü.

Ünal Abi: “Git bacaklarını ve amını tıraş et gel amına koyduğumun psikopat kaltağı” diye emretti.

Annemin alt vücudu pürüzsüzdü fakat yer yer olan tüylere Ünal Abi bir kez kafayı takmıştı. Annem sorgulayan ve yalvaran gözlerle bakmaya devam edip ağzını açacak gibi olduğunda ise Berkay bu sefer silahını doğrulttu ve annem çıplak bir şekilde salınarak, kıvırtarak önümüzden geçip banyoya girdi. Kısa bir süre sonra ise Ali elinde muhtemelen arabadan aldığı uyku bandı ve kalın kısa bir iple geri döndü.

Ünal Abi: “Annen için sen oğlu olmayacaksın o da senin için annen olmayacak artık. Biriniz orospu ötekiniz orospu çocuğunuz. Ana-oğul gözüyle bakmayacak kimse birbirine. Şimdi annen gelince ve pozisyon alınca dediğimi yapmazsan çükünü keserim tek parça olarak da annenin götüne monte ederim akıllı dur bir de senle uğraşmayım” dedi.

Ben ne yapacağını/yaptıracağını hiç anlamamıştım fakat sadece “Tamam abi” demekle yetindim. Herhalde yine annemi sikecekti, bunu bir kez daha kaldırabilir miyim bilmiyordum ama ağzımın içine burnumdan kan dolmuştu ve sağlıklı düşünemiyordum.

10 dakika sonra annem üzerinden bornozla geldi ve Ünal Abi’nin yanından geçerken Ünal Abi bornozun ipini çözerek annemin üstünden düşmesini sağladı.

Ünal Abi: “Yere geç ellerini arkanda birleştir. Ali’ye de müdahale edeyim deme”

Annem tekrar korkudan transa girmişçesine aynı dünkü gibi “Peki efendim” demekle yetindi. Yavaşça dizleri üstüne oturdu ve ellerini arkasında birleştirdi. Ali ise anneme yaklaşıp önce uyku bandını sıkıca yüzüne geçirerek gözlerini kapadı sonra da arkada olan ellerini bileklerinden sıkıca bağladı.

Ünal Abi: “Kimden yarrak yediğini bilmene bile gerek yok. Senin tek vasfın ben kimi istersem memnun etmek vücudunu ona sunmak”

Annem: “Ben işe yaramaz bir orospuyum efendim. Bana yarrak vererek bana değer katın lütfen”

Ünal Abi: “Ha şöyle yola gel damızlık orospu seni döl kovası. Şimdi bu odadaki birini memnun edeceksin hazır mısın”

Annem: “(Yerinde otururken götünü sağa sola sallayarak) yarraklarınızı içime almak için sabırsızlanıyorum. Ben damızlık bir orospuyum sikin beni erkeklerimmmmmm” diye diye vurgulu ama kısık sesle fitili yakmıştı.

Ünal Abi: “(Kulağıma annemin duyamayacağı şekilde fısıldayarak) Git yarrağını annenin ağzına ver”

Donup kalmıştım. Ünal Abi’nin annemi sikeceğini sanarken şu an ona yalatmam için beni yönlendirmişti. İşte bu da uzun vadeli planının bir parçası olmalıydı. Dizlerim ayaklarım hiçbir şekilde motor sinirlerim beynim koordineli çalışamıyordu. Annem son iki gündür beyni yıkanırcasına sikiş hizmetçisi gibi muamele görüyordu fakat ben burada öznelerden biri değildim. Etkisiz elemanken Ünal Abi beni annemin direncini kırmak için oyuna sürmüştü. Hareketsiz kalmam üzerine ilk kez iki adamına da direktif vermeden kendi arka cebinden çıkardığı bıçağı ile yüzüme ince bir kesik attı. Gözümün önünden geçen metal bıçağın kesiciliği ve yüzüme vuran soğukluğu yerini küçük bir kan toplanmasına bırakmıştı. Ünal Abi “Yüüürrrüüü” diye hırlayınca Annem de destek olurcasına “Yarrak istiyorum yarrak verin bana yarrağa doyurun beni erkeklerimmmm” diye cilveli cilveli konuşuyordu. Baskınlığın ve zorbalığını annem üzerinde azdırıcı bir etkisi olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bu 180 derece değişimin başka açıklaması olamazdı. Annem muhtemelen Ali ya da Berkay veya ikisinin birden kendisini sikeceğini düşünebilirdi ama oğlu tarafından bunun olması kaleminin kırılmasına eşdeğerdi. Sadece küçük bir an beni Ünal Abi’lerle aynı kefede tuttuğu bugün yaşadığımız o anı hatırladım ve her suça yatkın kişinin kendini olumlaması gibi,

İç sesim: “Madem ben de ırz düşmanıyım ırzına geçmem de bir sakınca yok”

Üzerimdeki kotu ve boxerımı çıkararak anneme doğru yürüdüm ve önünde durdum. Annem bir şey görmediğinden başını istemsizce çevirirken burnu yarrağıma çarptı ve bir hayvan gibi önce yarrağımı koklayarak yerini tekrar tespit edip başını küçük küçük yalamaya başladı. Dilinin kayganlığı ve ıslaklığı inik haldeki yarrağımı harekete geçirmeye yetmişti. Annem önümde iki büklüm başı kasıklarımın hizasında yarrağımla çaresizce oynaşıyordu. Çok uzatmadan işi ilerletip önce çeyreğine kadar sonra yarısına kadar yarrağımı ağzına alarak vakumlamaya başladı. Vücudumdaki tüm kanın oraya doğru çekildiğini hissediyordum ve yarrağım annemin ağzında şişmeye başlamıştı. Ağzının sıcaklığı yarrağımı kavuruyordu. 51 yaşında bir kadına göre olan o alımlı haliyle bu cilveli konuşmaları zihnimde en ön sırada yerini almıştı. Diliyle yarrağım ağzındayken daireler çizip dudaklarının değdiği alan dışında darbeler vuruyordu. En sonunda dayanamayıp kafasını tutup iyice apış arama doğru bastırdım ve burnu göbeğimin altına kadar dayandı. Annem konuşmaya çalışıyor, böğürüyor ağzından tükürükler çıkıyor ama bırakmıyordum. Bir 10 saniye sonra saçlarından kavrayıp yüzünü geriye çıkardığımdan nefes nefese kusarcasına birkaç kez öksürdü fakat hiç itiraz etmedi. Ünal Abi’nin “Kıdem kazanacak anan” dediği kulağımda çınlıyordu. Dayanamıyordum; Ünal Abi kadar ilişkim olmamıştır ve yaşadığım durumun duygusal işkenceden hazza dönüşen yolculuğunda bu tecrübesizliğim beni ele veriyordu. Annemi iki taraftan koltuk altından kaldırıp yemek masasına kadar itekleyip domalttım. Kabak gibi bir kare çıkık göt, sulanmış bir amcık ve ona göre bu sefer otururken terlemiş kara dar bir göt deliği karşımdaydı.

Annem: “(Kimin kendisini siktiğini bilmeden) En iyi siz sikiyorsunuz efendim. Sizin yarrağınız onlarcasına bedel; tüm deliklerim hizmetinizde” demesiyle iyice kalkmış olan yarrağımı amının üst tarafından göt deliğinin altından içine kaydırdım. Yarısı girdiğinde bile cehennem sıcağını yanda bırakacak bir yanma ve haz tüm bedenimi kapladı. Yavaşça çıkarırken yarrağımın üstü annemin am suyuyla parlarken tekrar hızlıca kökledim. Yavaşça çıkarıp hızlıca köklüyordum. Annem “Amını siktiriyorum, cezamı çekiyorum ben adi bir orospuyummmm oooaaayyh” diye haykırıyordu. Götüne aynı Ünal Abi gibi bir şaplak da ben attım. Ünal Abi’yi taklit ediyordum. Beynime kazıdığı görüntüleri ben yapıyordum bu sefer, öğrenilmiş çaresizliğimde annemi yalnız bırakarak, onu satarak orospuluğuyla bu sefer ben mest oluyordum. Bir bacağını masaya kaldırıp amının yarığının iyice açılması ve iki elimde sırtında bağlı olan bileklerin tutup tepikleyerek sikmeye başlamışken içine boşalmam bir oldu. Boşalırken akan döllerim amından fışkırarak göt deliğini de beyazlatmıştı. O sıra ben içinden çıkarken götünü iyice dikleştirip titremeye basladı ve “Yarrak hastası bir orospuyum. Boşalmayı bile hak etmiyorummm oooooffh” diye söylenerek tahminimce boşaldı. Sakinleşmişti. Gözümün önündeki manzarada kendini bırakmış, hareket ve görme kabiliyeti kısıtlanmış iki deliğinde de kendi oğlunun doğurup büyüttüğü erkeğin dölleri olan bir kadın vardı. Gözümdeki anne olgusu o an kaybolmuştu.

Ünal Abi: “Oğlunun yarrağını yemiş iflah olmaz bir orospusun. Senin gibisini görmedim yavrum” diye itirafta bulununca annem birden yattığı yerde “Oğlumun altına yatma şansı verdiğiniz için size minnettarım efendim. Bütün erkekler benim sikicim” diye cevapladı.

Ünal Abi: “Herkes yerini öğrendiğine göre bugünkü dersimiz biter”

Bana dönerek annemin de duyabileceği bir şekilde,

Ünal Abi: “Bir iş anlaşmam var. Annen de anlaşmanın bir parçası olacak. Detayları ilettiğimde anneni hazırla ve getir” dedi. Tam odadan çıkarken cebinden iki kez ayrı ayrı para demeti çıkarıp bükerek, yemek masasında aynı pozisyonda duran annemin önce amına sonra da derin derin nefes alırken ağzına soktu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir