Barışma Sonrası Kabak Koyu – Bölüm 1

Sevgilimle uzun bir ilişkinin ardından yaşadığımız ilk ciddi kavga ve ayrılık süreci, uzun bir çaba sonrasında onu barışmaya ikna etmemle sonuçlandı. Barışma hediyesi olarak bir tatil planladık çünkü ayrılığımızın temel sebebi olan ilgisiz tavırlarımı telafi etmek istiyordum.

Tatil yapacağımız yer Kabak Koyu’ydu. Ebru, güzellik abidesi bir kadındı; açık kıyafetler tercih etmese de inanılmaz çekiciydi ve dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyordu. Ancak bu tatilde, yeni ayrılık sürecimizi atlattığımız için ona karışmamam gerekiyordu.

Kabak Koyu’ndaki güzel kamp yerlerinden birinde kendimize bir çadır ayırdık. Kamp alanında çeşitli insanlarla tanıştık, denize gittik, güzel yemekler yedik ve gece ay ışığında Kabak Koyu’nun güzel plajında alkol alıp keyifli vakit geçirdik.

Üçüncü günün gecesi plajda tam bir festival ortamı vardı. Herkes eğleniyordu, etrafta güzel kadınlar ve erkekler vardı. Biz de birbirimizi sinir etmek üzere oyunlar oynuyorduk.

Cenk: “Şu kızın beli çok inceymiş aşkım :)”

Ebru: “Benim daha ince hayatım… Asıl sen şu çocuğun kollarına bak.”

Cenk: “Beğendin yani çocuğu.”

Ebru: “Evet hoşmuş doğrusu.”

Bu tür muhabbetlerde pek kazanma şansım yoktu. Evet, fit bir erkeğim ama iri veya çok kaslı değilim.

Karşıdaki çocuk, 2 kız ve 2 erkekten oluşan bir arkadaş grubunun içindeydi. Herkes çok rahattı, alkolün ve bazı maddelerin etkisiyle rahatlıkları artıyordu. Herkesin içinde öpüşen ve koklaşan çiftler vardı.

İki biradan sonra tuvalet ihtiyacım geldi. Ormanın içine gidip işimi halletmek için kalktım. Döndüğümde, bahsettiğim çocuğun sevgilimin yanında olduğunu gördüm. Ben yanlarına gittiğimde çocuk arkadaşlarının yanına dönmüştü bile.

Ebru: “Aşkım, şu çocuk yanıma geldi. Adı Can’mış, bizi yalnız takılırken görmüş, aralarına davet etti.”

Belli ki sevgilim, yeni insanlarla tanışmak istiyordu. Aramızın bozulmaması için bir şey demedim. Zaten diğerleri de çiftti.

Cenk: “Olur bebeğim, gidelim mi yanlarına?”

Ebru: “Ormanın içinde sakin bir yer varmış, oraya geçeceklermiş. Birazdan giderken peşimize takılın isterseniz, dedi.”

Biraz kuşkulanmıştım ama onlar temiz insanlar gibi görünüyorlardı.

Cenk: “Tamam yavrum, gidelim madem.”

Yaklaşık 10 dakika sonra 4’lü ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Ebru, “Aşkım, kalktılar, hadi gidelim,” dedi. Biz de kalktık ve peşlerine takıldık. Plajdan ayrılınca Can yanımıza geldi.

Can: “Selam kanka, ben Can.”

Cenk: “Selam, ben Cenk.”

Can: “Biraz ormanın içinde kalan sakin bir yerimiz var, oraya gidip takılacağız. Sizi de yalnız görünce davet ettim, dostum, yanlış anlama.”

Cenk: “Biz de sıkılmıştık zaten, iyi oldu.”

Bu sırada Cenk’le birlikte olan kız yanımıza doğru geldi.

Dila: “Merhaba, ben Dila.”

Dila, 165 boyunda çakma bir sarışındı, güzel fizikliydi. Ama ortamın en güzeli yine benim sevgilimdi.

Ormanın içindeki mekanlarına geldik. Bu bölge kamp alanlarından bağımsızdı, buraya ücretsiz kamp atmışlardı. Hep birlikte oturduk ve Can güzel şarabından ikram etti hepimize.

Diğer ikilinin isimleri Feyza ve Ahmetmiş. Hepsinden kısaca bahsetmek gerekirse, Can 180 boyunda spor yaptığı belli olan yakışıklı kumral bir çocuktu. Ahmet, Candan biraz daha uzun, esmer ve yakışıklı sayılmayacak bir arkadaştı. Sevgilisi Feyza ise tam bir esmer güzeliydi, gerçekten Ebru ile yarışır diyebilirim.

Yarım saat içip muhabbet ettik. Bir ara Ahmet ve Feyza ortamdan yok oldu. Bu sırada Ebru’nun tuvaletinin geldiğini söyledi. Can’a nereyi kullandıklarını sorduk, tuvalet için sol tarafa gittiklerini söyledi. Ebru ile birlikte kamptan biraz uzaklaştık ve tuvalet ihtiyacımızı giderdik.

Dönerken, Ebru “Şşşşşt, sessiz ol,” dedi ve az ileriyi işaret etti. Ahmet ve Feyza ilerdeydi. Feyza ağaca doğru domalmış, Ahmet sert sert içine girip çıkıyordu.

Ebru’nun kolunu tutup diğer tarafa çektim.

Ebru- Dur aşkım izleyelim dedi.

Açıkçası benim de hoşuma gitmişti Feyza çok güzel kızdı.

Ahmet tempoyu iyice arttırdı ve aniden içinden çıktı Feyza önüne diz çöktü o anda Ahmetin ıslak erkekliği ay ışığında parladı.

Ebru- “ohaaaaaa”

Ahmet Feyzanın suratına uzun uzun boşaldı ve biz de arka taraftan kamp alanına hızlıca döndük.

Sevgilimin oha demesini anlayabiliyorum çünkü gerçekten uzun ve kalın bir penisti Ahmetinki.

Kamp alanına döndüğümüzde kimse görünmüyordu ancak çadırın içinden sesler geliyordu.

Ebru – “ohooo bunlar da işi pişiriyor.”

Devam Edecek…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir