Hata Yaptım 15.Bölüm

Doğum yaklaştıkça ne yalan söyleyeyim durgunlaşmıştım. Eskisi gibi yüksek olaylar yaşamıyordum. Hani eski halime de dönmüştüm diyemem ama yeni halimden de eser yoktu. Arafta bir yerlerde kalmış gibi hissettim. Eski tadı hissedememiştim kendimde sanırım. Tabi bu hamilelik hormonlarından da kaynaklanıyor olabilir. Bu arada bir kız çocuğuna hamileydim. İyi bari belirli oranda benzeyecekti malum babasına. Net olarak anlaşılmazdı diye umuyordum. Sağlıklı olduğu konusunda ise şüphem yoktu.

Hayatımın en göz odağı günlerini geçiriyordum. Fatih etrafımda pervane oluyordu. Sanırım ona haksızlık ettiğim durumlar vardı. Bir yere kadar çocuğu olması sebebiyle böyle duygular yaşayabilirdi ama bütün ilgisi direkt bana olunca hoşuma da gitmişti. Canım erkeğim ya. Ne kadar da adaletliyim değil mi?

Fatih’in annesi biraz şüpheli yaklaşmıştı bu duruma. Sürekli bir mucize şeklindeki konuşmaları bana imalı geliyordu. Gerçi beni de iyi tanıyorlardı. Bu ruhsuz kadın yapmaz diyip kafalarındaki şüpheleri söküp atmalarını beklerdim. Ehh gebe de olunca, Fatih’in annesine verdiğim ayarların bana bir zararı da olmuyordu. Muhteşem eşim her seferinde durumu benim lehime çözüyordu. Kaynanan var derdin var ne boşboğazlı kadın bu böyle; “Bak şu Allah’ın işine doktorlar olmaz diyordu. Ben okuyup üfledim sizi.” Baya üflemişsiniz efendim. Üfürüğünüz bana başka bir erkeklik olarak dönse gerek.

Yaptıklarımdan pişman mıydım? Değildim kesinlikle, ama keskin tavırlarım yok olmuştu. Zamanı geriye alsak savunma duvarım daha güçlü olurdu, bugünkü aklımla tabii ki. İnsan bir şeyleri yaşadıkça olgunlaşıyor galiba. Sanırım bunu da yaşamam gerekiyordu. Sonuçları hayatımın tamamını etkileyecek şekilde olsa da yaşananları ders olarak alıyordum. Acaba Serkan çocuğu olması hakkında düşünüyordu diye yiyip bitiriyordum kendimi. Ancak adamın zerre umurunda değildi. Çok normal karşılıyordu. Bana bir kez bile ulaşmamıştı. Acaba diyordum doğumdan sonra gelip görür müydü bebeği. Bir bağ kurar mıydı? Birkaç kez çaktırmadan sorduğumda; “Banane lan Fatih’in çocuğu o.” Şeklinde konuşmuştu. Kim bilir belki zaman ilerledikçe düşünceleri değişirdi. Ya da bunu koz olarak kullanabilirdi. Hepsi bir bilinmezlik.

Bir yandan da düşünüyordum ki. Fatih bu olanları öğrense, ben çocuğumla sokakta kalsam Serkan’da sahip çıkamayacaktı. O zaman ne yapacaktım? Hiçbir güvencem yoktu. Bir işten de anlamazdım açıkçası. Evde oturmaya alışkındım. İçinde bulunduğum durum böyle düşününce korkutucu geliyordu. Nasıl risklerin içindeydim ben? Düşünmesi çok zor ama yaşaması daha zordu.

Bazen Serkan’ın beni başka erkeklere pazarladığını da düşündüm, Fatih’in aramıza katılıp üçlü yaptığımızı da, ya da bir arkadaşımın Serkan ile beraber olmasını da, veya Fatih’in her şeyi öğrenip hayatımızı mahvetmesini de, son olarak da Fatih ile telefonda konuşurken Serkan ile birlikte olmayı da…

İşte düşündüğüm şeyler yaşanmamıştı. Yaşanılanlar daha çok aklımdaydı. Eh böyle olmalıydı da, ne yaşandıysa ondan bahsedilmeliydi. Sonuç olarak hepimiz bir şekilde etkilenecektik bu yaşananlardan. Günün sonunda herkes olduğu yere geri dönmüştü. Tek fark yeni gelecek bebişti sanırım onun da hepimizle bir bağı olacaktı. Belki büyüyüp genç bir kız olduğunda durumu ona anlatırdım kim bilir?

Artık doğuma günler kala, Fatih beni yataktan pek kaldırmıyordu. Kendi evde olmasa annesi, kardeşi bir şekilde birisi benimle ilgileniyordu. Karnım burnumda bütün gün yatıyordum. O gün de yatarken, Fatih’in acı acı çalan telefonun sesi geliyordu kulağıma. Fatih o sırada banyodaydı. Telefon birinci kez çaldı, ikinci kez çaldı sonra üç sonra dört… Derken ben dayanamadım. Bir hamleyle kalktım yataktan yasak olmasına rağmen. Arayan kimse, eşim banyoda diyeyim de telaşesi azalsın bari diye. Güç bela ulaştım banyonun kapısının önündeki sehpaya. Arayan kişi Kemal diye biriydi. Sanırım iş arkadaşıydı. Kemal isminde birini duyduğumu pek hatırlamıyordum gerçi. Neyse adamın aklı kalmasın açayım telefonu. Sonra altıncı kez çalınca açtım telefonu daha ben ağzımı açmadan;

– Fatihhh aşkımmm. Neden açmıyorsun telefonu. Ben ayağımı burktum daaaaa. Sen şimdi geleceksin bana bulamayacaksın acile gidiyorum haber veriyim dedim ama açmıyorsun ki telefonu.

Kadın nefes bile almadan söylemişti peşi sıra sözleri. Cevap vermeden telefonu kapattım. Hata yapmıştım! Eşimi bu kadar salarak çok büyük bir hata yapmıştım!

SON

**NOT :** *Sanırım tadında bırakmak en güzeliydi. Aslında uzatabilirdim ama sanırım ben bu hikayeyi okusaydım burada bitmesinden memnun kalırdım. Yine “son” dediğime bakmayın. Belki bir devam bölümü kim bilir? Ama bu bir vaat değil öylesine söylenmiş bir söz.*

*Size bir şey itiraf edeyim mi? Bu benim ilk böyle tarz bir hikayemdi. Daha önce bu konudan alakasız bazı metinlerim olmuştu ama ilk kez böyle bir şeye kalkıştım. İnanın ki elimden geleni de yaptım. Kusur olmuştur haliyle. Kimi zaman özelden, kimi zaman yorumlardaki ısrarlı sorularınıza bianen ben böyle bir hikaye okumak isterdim ve en sonunda okumak istediğim şeyi kendim yazdım. Bazılarınız buradaki Fatih’siniz, bazılarınız ise Serkan. Hatta Nisa olanlarınız bile denk gelebilir. Sanırım ben bir Serkan’dım. Böyle bir şey yaşamayı çok istedim ve yazıya döktüm herhalde.*

*Güzel, çirkin, olumlu, olumsuz, eleştirel veya kınayıcı bütün yorum ve fikirleriniz için teşekkür ederim. Özelden yazdıklarınız için de ayrı teşekkür ederim. Hatta bazı ısrarlı önerilerinizin de farkındayım ama bu benim hikayem ve kendi istediğim şekilde ilerlettim. Böyle bir hikaye için (başka konular konuşmayı veya konuyu başka yerlere çekmeyi teklif edenler hariç) benim hakkımda güzel fikirler üreten herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Güzel sözler duymak beni hep teşvik etti. Daha uzun olmasını isteyenlere de kusura bakmayın diyorum. Umarım okuyan herkes keyif almıştır. İnternet’e böyle de olsa bir iz bırakmak güzeldi. Kim bilir belki son izim budur 🙂 İyi okumalar dilerim. L*

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir