Her şeyin başladığı gün Zeynep abla bulaşık yıkarken ben de mutfakta bir şeyler tıkıştırıyordum. Bulaşığa dalmış, bir yandan da bana alt sokakta sabah gördüğü bir kazayı anlatıyordu.
Benimle sohbeti severdi ama ben ne anlattığına çok dikkat edemiyordum. Benim gözüm altına giydiği daracık tayttan belli olan hatlarındaydı. Evde kimsenin olmamasını da fırsat bilerek sikimi şortumun altından çıkartıp sıvazlamaya başlamıştım. Kalçalarının büyüklüğü ve yuvarlaklığı gerçekten etkileyiciydi. Buna bir de belinin ince oluşu, taytının darlığı ve inceliği eklenince izlemesi keyif veriyordu, daha önceden bu manzaraya çok kez maruz kalmıştım. Ama beni asıl azdıran şey bir yandan bana bir şeyler anlatıyor olmasıydı. Bunu ilk kez yaşıyordum.
Zeynep abla benimle konuşurken o farkında olmadan koca götünü izlemek, vücut kıvrımlarını inceleyerek sikimi sıvazlamak içimi bir garip yapmıştı. Bulaşık yıkadığı yerden masanın altını göremezdi ve arkasına da zaten pek dönmüyordu. Cesaretlenerek gittikçe daha hızlı sikimi sıvazlamaya başlamıştım, kendi sesi ve bulaşığın şangırdamasından beni duymasına imkan yoktu. Baştan çıkarıcı götünün büyüklüğüne, bulaşıkla uğraşırken sallanıp durmasına, siyah tayttan taşacak gibi taytı doldurmasına odaklanmış, o tatlı sesini ağzına vererek kesmeyi hayal ederken artık boşalma noktasına geldim ve etrafı batırmamam gerektiğini son anda fark ettim.
Ancak o an alt dolaba bir şeyler yerleştirmek için öne eğilmesi ile manzara dayanılmaz oldu, önümde koca kalçalarının ortasındaki yarıkta kadınlığının tüm hatları da belli olmuştu, tayt o kadar inceydi ki kadınlığının içine tüm hatları belli edecek şekilde girmişti. Zeynep abla benimle hala konuşmaya devam ediyordu bende sesimi toparlayarak son bir “ee sonra Zeynep Abla” demeyi başardım. Hızla masada gözüme ilk kestirdiğim şey olan kahve fincanına uzandım, bir saniye daha dayanmam imkansızdı. Zevkin doruklarında tüm döllerimi manyak gibi fincana boşaltırken finalde önümde domaldığı için nerdeyse “Zeynep abla çok teşekkürler” demek geçti içimden. Kop koyu bir tonda boşalırken gözlerimi açık tutmakta zorlandım ama hiç taşırmamayı başardım.
Uzun süredir böyle rahatlamamıştım. Zeynep abla işini bitirmek üzereydi, bense işimi ondan önce bitirmiştim. Kafamdan “keşke beyaz sularımı o siyah taytına boşaltabilseydim” diye geçirerek fincan elimde sikimi şortumun içine alıyordum ki beklenmedik bir şey oldu, yanımda birinin varlığını fark ettim. Fark etmemle de kafamdan aşşağı kaynar sular döküldü, panikledim ve elimdeki fincanı yere düşürdüm. Fincan param parça olmuştu ama şu an bir önemi yoktu, önemli olan Annemin dibimde oluşuydu. Sikimi içeri alabilmiştim fakat “Acaba gördü mü?” diye düşünecek vakiti dahi bulamadan suratıma çarpan sert bir tokatla sorumun cevabımı aldım. Annem, zeynep ablanın götünü izleyerek kalın aletimi sıvazlamama, fincana oluk oluk boşalmama tanıklık etmişti. Arka çaprazımdan geldiği için her şeyi tüm detayı ile görmüş olmalıydı, karşılığında da tokadı suratıma basmıştı zaten. O an utançtan ve tokadın sertliğinden kıpkırmızı olduğuma eminim.
Zeynep abla tokadın sesiyle ne olduğunu anlamadan bize döndü. Şaşkınlıkla bir anneme, bir bana, bir de kırılan fincana bakıyordu. Annemin bana vurması bir ilkti ve sakin, düzenli hayatımız için olağan üstü bir durumdu. Herkes olanları sindirmeye çalışırken Zeynep abla ne yaptığını bilmeden fincan parçalarını toplamaya başladı, içinde ne olduğunu anlamasına imkan yoktu, farkında olmasa da dölle karışık kahve eline bulaşıyordu. Ben salak salak etrafa bakarken Annem “Mert defol git odana” diyerek beni kendime getirince ilk şoku üzerimden attım. Hiç bir şey demeden utanç içinde üst kata, odama koştum.
Annem sert, kuralcı ve tavizsiz bir kadındır, kimseye müsama göstermeyen, kesin kuralları olan biri. Kolay kolay gözünün yaşına da bakmaz insanların. Zeynep ablaya yakalansam bu kadar korkmazdım, ne yapacağımı bilmeden odamda başıma gelecekleri düşünerek saatler geçirdikten sonra uyuya kalmışım.
İşte her şey böyle başladı.
