Hırsız Bakıcı

Hırsız Bakıcı

Selim akşam işten çıkıp eve geldiğinde karısı Gülten’i mutfakta yemek yaparken buldu.

“Merhaba güzelim, ne yapıyorsun?” dedi.

Gülten, “Yemek hazırlıyorum, hoş geldin canım. Nasılsın?” diye sordu. Selim’in cevap vermesine fırsat vermeden, “Cüzdanımdan para eksilmiş. Daha önce yüzüğümü de kaybettiğimi söylemiştim sana, hatırlıyor musun?” diye sordu.

Selim hatırlıyordu ama, “Para mı eksik? Nasıl yani? Birisi mi çaldı diyorsun?” diye karşılık verdi.

“Evet, kesin birisi çaldı. Günahını almayayım ama bizim kızın bakıcısı aldı bence.” diye tedirgin bir şekilde konuştu. Korktuğu ve bu durumun onu tedirgin ettiği belliydi.

Selim, buradaki çalışanların düşük ücretlerle çalıştığını, bu durumun çok şaşırtıcı olmadığını düşünerek.

“Olabilir, endişelenmeye gerek yok, birazdan anlarız “

“Ya gerçekten calmışsa ? Clara yi cok zor buldum kaybetmek istemiyorum onu.” Diye iç geçirdi.

Bakıcı Clara, neredeyse bir yıldır Selimlerle çalışan, 35 yaşında ve üç çocuk annesi bir kadındı. Büyük E cup göğüsleri, elbiselerinden adeta fırlayacak gibi duran, önü açık bir bluz giydiği zaman frikikler verdiği için, Selim yaramaz bir çocuk gibi etrafında dolaşıp göğüslerinin derinliğine bakıp, zihin dünyasına malzeme biriktiriyordu. Büyük göğüslerine ve doğurduğu üç çocuğa rağmen, beli hafif bir göbeğe rağmen ince kalmış ve geniş kalçası elastikiyetini korumuş gibi görünüyordu. En azından giydiği dar pantolonlardan ve ara sıra yerden eğilip bir şey aldığında daha da sıkılaşan ve büyüyen kalçasından görebildiği kadarıyla.

Selim, karısının fark etmeyeceği anlarda Clara’yı gizlice izlemekten büyük bir keyif alıyordu. Onun büyük götünün saga sola sallanışını, şehvetli bedenini izlerken hissettiği arzu, kendi evliliginde yaşayamadığı cinselligi ve heyecanı onun yasak bedeninde yaşayabilecegi ihtimalini veriyordu. Bu tahrik edici ve tehlikeli oyun daha da ileriye gitmemeliydi ama Selim, Clara’nın fiziksel özelliklerini benzeyen MILF porno videoları izleyip mastürbasyon yapıyor ve heyecanı geçince de yaptığından pişmanlık duyuyordu . Bu, onun gizli bir zevkine dönüşmüştü ama bu sadece bir oyundu.

Selim durumu daha iyi anlamak için öncelikle birkaç soru sorması gerektigini hissetti.

“Ne kadar bir para dan bahsediyorsun ? ve cüzdanına koyduguna eminmisin ? Bu kısmı çok önemli, çünkü çok unutkansın hayatım bunu biliyorsun degil mi ?” Selim karısının kafasının çok dalgın oldugunu bazen bazı şeyleri unuttugunu da hatırlamıştı.

“Evet billiyorum ama eminim bu sefer kendi ellerimle çantamın içindeki cüzdana koymuştum, kafayımı yiyorum dedim kendi kendime” eline çantayı almış Selime göstererek.

“Nerdeler şimdi ?” diye sordu Selim.

“İçerde oynuyorlar.”

“Eğer eminsen yapacak birşey yok. Çağırda konuşalım o zaman, soralım kendisine.” dedi Selim.

Gülten hemen içerden Clara’yı çağırdı. Clara’nın içeri girmesiyle birlikte, Selim’in gözleri hemen kadını süzdü. Clara’nın bugünkü kıyafeti, Selim’in dikkatini dağıtmaya yetmişti. Beyaz bluzundan dışarı taşmaya çalışan kocam gögüsler gayet kafa karıştırıcıydı. Ancak kendini toparladı ve durumu ciddiye almaya çalıştı.

“Clara,” diye başladı Selim, “Gülten’in cüzdanından bir miktar para eksilmiş. Bilgin var mı bu konuda?”

Clara, şaşkın bir ifadeyle Selim’e bakmadan, “Hayır efendim, bilmiyorum. Ben sadece işimi yaptım, cüzdan falan görmedim,” dedi. Selim kendi kendine, “Bir yalancının en bariz özelliklerinden biri göz temasından kaçınmaktır diye düşündü.”

“Bana bak Clara, bu çok ciddi bir mesele. Paranın eksildiğinden emin olmasak sana bunu sormazdık.” dedi. Clara’nın nefes alışverişi hızlanmıştı, büyük göğüsleri hızla büyüyüp küçülüyordu ve elleriyle oynamaya başlamıştı. Açıkça ben yalan söylüyorum diyordu.

Gülten, endişeyle Selim’in sorgulamasını izliyordu. Clara’nın masum olduğuna inanmak istiyordu, ancak içinde bir şüphe vardı. Neredeyse bir yıldır yanlarında çalışan ve işe çok ihtiyacı olduğunu bildiği birisinin böyle bir şey yapmış olmamasını umuyordu. O sırada 3 yaşındaki kızı içeriden çıktı. “Anneee,” dedi. Gülten, kızının olanları görmemesi için elinden tutup içeri götürdü.

Selim, Clara’ya dönerek, “Eğer para çalındıysa, bu ciddi bir durum. Hem bizim için hem de senin için. Eğer şimdi konuşur ve herşeyi anlatırsan polisi çagırmamıza gerek kalmaz.”

Clara polis kelimesini duyunca ağlamaya başladı ve tamamen konuşamaz hale geldi. Selim ise, sorularını tekrarlayarak kadını sıkıştırıp itiraf ettirmeye çalışıyordu. Clara dan daha fazla cevap alamayacagını anlayan Selim seslendi:

“Gülten , Clara’nın çantasını getirir misin?” Gulten, çantayı sanki iğrenilecek bir şeymiş gibi Selim’in önüne bıraktı ve beklemeye başladı.

Clara’nın ağlamaları hızlandı, “Lütfen efendim, beni affedin.” diye yalvarıyordu. Buda aslında suçunun açık bir itirafıydı ama ne Selim nede Ayten şuana kadar kendilerinden ne kadar çaldıgından emin değildi.

Selim, çantayı açıp hemen açıkta bir miktar para buldu. “Bu mu para?” diye Gulten’e gösterdi ve Gulten sadece kafasını sallayarak doğruladı. Sonra bir gümüş kolye buldu, kaybolduğundan haberleri bile olmamıştı. Anlaşılan Clara, ona olan güvenlerini kötüye kullanıp, çantasının aranacağını bile düşünmeden amatörce hırsızlıklar yapmıştı.

Selim’in artan sorularına dayanamayan ve polis tehdidi karşısında “Evet efendim, aldım, ilk defa oldu. Bir daha olmayacak, lütfen beni affedin” diyerek ağlayarak, kendisini affetmemizi istiyordu.

Gözyaşları o kadar çok artmıştı ki çenesinden göğüslerine doğru akıyor, bluzunu ıslatıp gögüslerinı parlatıyor ve Selim i tahrik ediyordu.

“Daha fazla uğraşmak istemiyorum seninle, ne kadar çaldığın söyle kapatalım bu konuyu.” diye sordu yeniden.

Clara, durumu kabul etmişti ve artık yüzünde bir şaşkınlık ifadesi vardı. “Birkaç yüz lira efendim, ve o kolye… Gerçekten çok üzgünüm. İhtiyacım vardı ve… ve…” dedi ve sesi kısılıp gözyaşlarına boğuldu.

Selim, bir an Clara’nın durumuna üzüldü ancak yapılanın kabul edilemez olduğunu biliyordu. “Ahh Clara, bu bir hırsızlık ve kabul edilemez. Seninle çalışmaya devam edemeyiz.” dedi kararlı bir şekilde.

Gulten’e döndü ve “Polise teslim edelim, böyle bir şey bir daha yapamaz.” dedi.

“Clara, sen evimizin bir üyesi gibiydin, neden böyle bir şey yaptın? Artık sana güvenemeyiz.”

Selim, sert bir şekilde, “Clara, kalk ayağa ve beni takip et, gidiyoruz.” dedi. Clara hâlâ bir şansı olduğunu düşünüyordu ve sessizce ağlıyor ve yalvarıyordu, ancak Selim kararlıydı.

“Gerçekten polise mi vereceksin?” diye Gülten fısıldadı.

“Bilmiyorum ama dersini almalı ve kesinlikle burada bir daha çalışmamalı.”

“Evet, bir daha bu eve gelmesini istemiyorum.” diye onayladı.

Zar zor Clarayı ikna edip arabaya bindirdikden sonra yola çıktılar.

Selim arabayı sürerken arada bir dikiz aynasından Clarayı izliyor gerçekten pişman bir şekilde aglıyordu. Selim in aklındaysa bu durumu fırsat çevirmek vardı. Uzun zamandır hayal ettigi Sara şimdi savunmasız bir şekilde arabasının arkasında oturuyordu.

Evlerinden çıktıktan sonra ıssız bir park yerinde arabayı durdurup dönüp Claraya baktı, halen inanılmaz çekici geliyordu. Yüzünu çok begenmesede vücudunu uzun uzun arzuladi, yapacağı şeyin yanlışlığı ve ahlaki olarak seviyesizligini o sırada dusunmeden planını gerçekleştirmeye karar verdi.

“Clara seni polise teslim edecegimi biliyorsun degil mi ? “

“Lütfen efendim beni polise vermeyin” ağlayarak “ Söz veriyorum bir daha yapmayacağım.”

“Sana inanmak istiyorum ama yaptığın şey bir suç ve hesabını ödemen lazım.”

Selim, Clara’yı ciddi bir şekilde süzdü. “Ama belki seni polise teslim etmek yerine başka bir çözüm bulabiliriz. Tabii eğer sen de bana yardımcı olursan…” diye belirsiz bir şekilde konuştu.

Clara’nın gözleri bir anda umutla parladı. “Nasııl yani efendim?” diye sordu hemen.

Selim, derin bir nefes alarak, “Bana bir iyilik yaparsan, belki durumu polise bildirmem. Ama bu senin son şansın olacak. Bir daha hırsızlık yaparsan veya beni kandırmaya çalışırsan, hemen polise gideceğim.” dedi.

Clara, umutla “Evet, tabi ki efendim! Size nasıl yardımcı olabilirim?” diye cevap verdi.

Selim bir an durdu ve dikkatlice düşündü. “Öncelikle, konuştuğum her şey aramızda kalacak, kimseye bahsetmeyeceksin” dedi.

Clara başını sallayıp tamam dedi. Selim heyecanını yenerek, “Seni bir şartla polise vermem. Eğer benimle birlikte olursan” dedi.

Clara tepkisiz bir şekilde durdu ve anlamamış gibi, “Ne? Nasıl, efendim, benimle mi? Nasıl olur?” dedi. Yüzündeki şok dalgası, içinde bulunduğu durumun ciddiyetine rağmen, gerçekten en üst seviyeye çıktı.

Selim o kadar heyecanlanmıştı ki, eli ayağı hafifçe titremeye ve histerik bir hal almaya başlamıştı. Şu ana kadar sadece fantezi olan bir şeyi, kızının bakıcısının düştüğü bu kötü durumda gerçekleştirmeye çalışıyor ve açıkça şantaj yapıyordu.

“Ama nasıl olur, efendim, karınız Gulten” dedi Clara.

Selim derin bir nefes alarak arabadan indi ve Clara’nın yanına geçmeye karar verdi. Çünkü anlamiyormuş gibi bakiyordu. Clara ya gerçekten aptaldı ya da aptal numarası yapıyordu diye düşündü. Dar arka koltukta her ikisinin de iri vücudlari zor sığıyordu. Selim biraz daha cesaretlenerek, elini Sara’nın dizlerine koydu ve dar kotunun üstünden bacaklarını okşamaya başladı. Hafifçe sıkarak, etinin yumuşaklığını daha fazla hissetmek istedi.

Selim sikinin sertleştiğini ve pantolonunu zorladığını hissediyordu.

“Clara, bana bak,” diyerek Sara’nın ağlamaktan şişmiş gözlerine baktı ve “Evet Clara, kabul ediyor musun?” diye sordu. Bu kadar ilerlemişken, sesi çıkmayan Clara’yı becerebilirdi, ancak onun tamam demesi, izin vermesi önemliydi.

“Tamam, beni yeniden işe de alın ama..” dedi.

Selim, bir cevap vermeden Clara’nın çenesinden tuttu ve dudaklarını kendi dudaklarına çekerek öpmeye başladı, sıcak agzının içinden dilini gezdirip bir an önce bu dudakların sikiyle kavuşmasını arzuluyordu. Clara’nın istem dışı titremeleri öpücükle azalmaya başladı. Selim’in bir huyu vardı, beraber olduğu kadınları dudaktan öpmemek gibi. Çünkü öpücük, sadece tatmin olmanın ötesinde duygusal bir eylemdi onun için, bu seferlik Clara nın korkusunu azaltmak için istisna yaptı.

Selim, bir yandan Clara’nın bacak arasına ulaşmak istese de, giydiği dar kot pantolon buna izin vermiyordu. “Pantolonunu çöz bakalım,” dedi.

Clara hafifçe, “Tamam,” dedi ve kot pantolonunun düğmelerini küçük göbeğini karnına çekerek çözmeye başladı. Ancak pantolonu bedeninden biraz küçük olduğu için çözmesi zaman alıyordu. Selim, Clara’nın bu zorluğunu izlerken, içinde tuhaf bir heyecanla onun büyük memelerini bluzunun dışından okşamaya başladı. “Ne kadar yumuşaklar,” diye düşündü ve sol memesini kolayca bluzundan çıkardı ve meme ucunu agzına alıp emmeye başladı. Karısının küçük memelerinden kat ve kat büyükdü.

Nihayet Clara pantolonunun düğmelerini açmıştı, Selim açılmış pantolonunun önünden elini içine sokup onu parmaklamak için acele ediyordu, ama hala çok dar bir durumdaydı. Clara hafifçe doğruldu ve dar pantolonunu zorlukla büyük poposundan aşağıya baldırlarına kadar indirdi. Manzara harikaydı, Clara’nın ten rengi ile mükemmel bir tezat oluşturan beyaz pamuklu dar bir kilot, poposunun genişliği nedeniyle kenarlardan taşıyordu. Bu durum, Selim’i zevke getiriyordu. Selim vakit kaybetmeden elini kilotun içine soktu ve kılsız, arabanın küçük ve havasız ortamında terlemeye başlamış bacak arasından amının dış pofidik dudaklarını okşamaya ve parmağını genişlemis deliginden sokup cikarmaya başladi.

Selim, karısının birazdan arayacağını bildiği için işini hızlıca bitirmek istiyordu ama Aynı zamanda da bu zevki mümkün olduğunca uzatmakda istiyordu. Boşta kalan eliyle fermuarını açıp, Sara’nın gözleri önünde pantolonunun önündeki delikten büyük penisini çıkardı.

“Böylesi büyük bir siki daha önce gördün mü?” diye sordu Selim.

“Büyük görünüyor, ne yapmamı istersin?” diye sordu Sara şaşırmamış bir şekilde.

“Yalayabilir misin?” dedi Selim.

Selim’in isteği üzerine, Sara biraz geri çekildi ve Selim’in 20 santimlik penisini ağzına alabilmek için üzerine eğildi. Hafifçe ağzını açıp, usta bir hareketle hiç duraksamadan penisin yarısını boğazına sokup aşağı yukarı yapmaya sakso çekmeye başlamıştı. “Ahhhh mhhhh,” diye inledi Selim. Sara’nın bu kadar ustaca ve tiksinmeden penisini ağzına almasına hayret ediyor karısını kendisini emmesine ikna edememiş olmasıni hayretle hatirladi. Selim zevkden Arada bir Claranin siyah saçlarından bastırarak, ne kadar derine gidebileceğini test ediyor ama daha fazla bastırırsa hemen boşalacagından korkuyordu.

“Ahhhh Clara, bu kadar yeter, yoksa boşalacağım.”

Sikini ağzından çıkarıp, eliyle dudaklarını sildikten sonra, “Beğenmedin mi yoksa?”

“Harika bir iş çıkarıyorsun, içine girmek istiyorum, pantolonunu çıkart.”

Clara, çok dar olan pantolonunu çıkarırsa bir daha giymesinin zor olacağını söyleyerek, bileklerine kadar indirdi ve “Arkadan yapmak ister misin?” diye sordu. Kafasını sallayan Selim’e, gülerek dizlerini karnına çekip büyük poposunu Selime döndü.

Selim, kendisine doğru bekleyen götün güzelliğiyle iç geçirerek, içine girmek istiyordu, ancak arabasının arka koltuklarının darlığı işini zorlaştırıyordu.

Clara’nın uzun boyu ve büyük poposu, hareket kabiliyetini kısıtlamıştı ve doğru pozisyona gelip arkadan içine girmesine engel oluyordu. Selim, sinirle Clara’nın büyük poposunu iki eliyle kavrayıp, şiddetle arka koltukların ayak koyma kısmına doğru itti. Clara, dengesini korumaya çalışırken, elleri ve kafasıyla beraber boşluğa düştü ve poposu havada kaldı. Bu durum, tam olarak Selim’in istediği dikey domalmayı sağladı ancak Clara için pek rahat bir pozisyon değildi.

“Canım acıyor, yavaş olun.”

“Birazdan zevk alacaksın.”

Dizlerinin üstünde bütün ağırlığıyla Claranin vücuduna göre çokda genç kalmamış vajinasına penisinin büyüklüğünü hiç zorlanmadan bir kerede soktu.

Clara da bir inleme geldi. Selim vakit kaybetmeden ileri geri şeklinde uzun ve kısa aralıklarla Clara nın amını pompalamaya başladı.

Clara’nın inlemeleri, Selim’in ritmini hızlandırdı. Her vuruşunda, Clara’nın büyük götü sallanıyor ve Selim’in zevkini ikiye katlıyordu. Zamanın hızla geçtiğini fark eden Selim, daha da sert ve hızlı bir şekilde Clara’yı becermeye devam etti.

Clara’nın çığlık ve inlemeleri, arabada yankılanırken, Selim’in sona yaklaştığını hissetmesi uzun sürmedi. Zevk dolu bir çığlıkla, içine boşaldı ve hızını azaltarak nefesini düzene sokmaya çalıştı. Clara hala yerinden kalkmamıştı, büyük poposu Selim’e doğru dönük, nefes nefese kalmıştı.

“Boşaldın mı ?“

“Evet, boşaldım,” diye yanıtladı Selim hala nefes nefese.

Ama Selim hala sikinin sert olduğunu hissederek, biraz daha gidip gelmeye devam etti. İlginç bir şekilde, sikinin yeniden sertleştiğini ve devam edebileceğini hissetti, ama Clara rahatsız olmuş gibi kıpırdanarak kalkmak istedi. Bunun üzerine Selim, üzgün bir şekilde am ve spermlerle ıslak olan sikini çıkardı ve Clara’nın doğrulmasına yardım etti.

Clara, Selim’in hala sert sikine işaret ederek, “Hala sert misin? Boşalmadın mı?” diye sordu.

Selim, “Evet, ama bir daha istiyorum,” dedi.

“Tekrar mı?” diye sordu Clara, şaşkın bir ifadeyle. Selim, gülümseyerek “Evet” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir