Sorumluluk Sınavı – 24

Derste heyecandan ellerim ayaklarım titriyordu , Muharrem’in yanında karısına cilve falan yapmayı düşünerek sikimi sertleştirmiştim bile. Hatta daha da ileri gidip gözünün önünde siktiğimi falanda düşündüm ama Muharrem o kadarına tahammül edemezdi. Karısı da ne tepki verecekti bilmiyorum , büyük ihtimal Muharrem’in o iktidarsız ve küçük sikinden pek keyif almıyordur. Yine de her ihtimale karşı dikkatli olmalıydım , “sonuçta anadolu insanı ahlaklıdır” , pek ihtimal vermiyordum ama sırf Muharrem ile uğraşmak için evlerine kadar gidecektim.

Telefon kutusundan telefonumu aldım ve herkes kapıya doğru koşarken ben Muharrem’in odasına koştum , evrak işleri falan vardı sanırım kağıtları dikkatlice okuyordu.

-Hadi la gitmiyor muyuz?

M: İşlerim var be Cafer , biraz geç gideceğiz bugün.

-Ya ne işin var amınakoyim , okul bitmiş.

M: Şimdi hallediyorum ki sonra daha çok uğraşmayayım.

-Sikerim yarın halledersin , kalk gidek.

M: Lan çok uğraştıracak sonra , şimdi yavaştan halledeyim. Hem daha yemeği hazırlamamışlardır.

-Olsun gidelim şimdi.

M: Cafer inat yapma , her şeyin zamanı var.

-Unuttun heralde patronun kim olduğunu , senide yakarım bana yapacakların da umrumda değil kaybedecek hiçbir şeyim yok.

M: Ulan tamam be , bekle yerleştireyim şunları.

-Kalsın dağınık sikerler , gel gidek.

M: Oğlum bekle lan anahtarı alacam amınakoyim.

Muharrem’in Renault Clio’suna atladık , evine sürerken bende instagramda falan kaydırdım zaman geçirdim. Çok uzakta değillerdi , biraz çabuk varmıştık. “Hadi kalk geldik” diye dürttü beni , “Bu kadar çabuk mu lan” diyerek indim arabadan. Arkasına doğru bakarak kapıyı uzaktan kilitledi ve beraber girişe doğru yürüyüp kapıyı çaldık. Karısı kapıyı açtığı anda yarrağımda hareketlenmeler başlamıştı.

Karısı 40’lı yaşlarında , siyah saçlı ve kilolu bir bayandı. Göbeği çok çıkık değildi ama bel kısmı biraz yağlıydı , genel olarak kilosu memesi ve götünden geliyordu. Götü kilosundan ötürü su aygırlarınınki gibi devasa ve pofuduk duruyordu. Ev haliyle olduğu için altında siyah tayt vardı ve bu o göt kıvrımlarını iyice belli eder nitelikteydi , kalın ve etli butlu bacakları da kalp atışlarımı yükseltiyordu. Teni beyazdı ama Aysel ve Ece kadar değildi , biraz daha soluktu. Memelerinde de komple bir yetimhaneyi doyuracak kadar fazla süt var gibiydi.

+Aaa erken gelmişsin Muharrem.

M: He ya işler erken bitti.

+Hııı iyi , delikanlı kim?

M: Bizim öğrenci yav , çok örnek öğrenci de şimdi saat geç olduydu anası babası yokmuş evde dedim gel bize yemek yiyelim. (Düşüne düşüne söylüyordu , karısı da pek sorgulamadı)

+Ha ben yemeği hazır etmediydim bugün sen gecikecen diye. Dedim kırarım yumurta , oğlana da ayıp oldu ama kusura kalmayasın oğlum.

-Yok abla estağfirullah ne kusuru.

M: E açılda hadi geçelim içeri.

Kadın kenara çekildi ve içeri geçtik , ardımızdan da kapıyı kapadı. Muharrem yatak odasına doğru giyinmeye giderken , kadında bana “Oğlum sende geçiver salona yemeği hazır edeyim ben” dedi. Kafamı sallayarak salona girdiğimde televizyon izleyen ufak bir çocukla karşılaştım , beni pek fazla umursamadan televizyondaki çizgi filmi izlemeye devam etti. Mutfak kapısı açık olduğu için salondan ara sıra kadrajıma giriyordu , kadını izleyebiliyordum. Hem evin girişindeki koridordan hemde salondan mutfağa giriş vardı tam açıklıktı ama iki kapı da kapalı olduğunda buzlu camdan dolayı içerisi gözükmezdi , şansıma salona bakan kapı açıktı. Ben salonda beklerken Muharrem’de içeri pijamalarıyla geldi ve televizyon kumandasını çocuğun elinden alıp haberleri açtı , “Baba yaaa” diye sinirlenen çocuğa “Sus len sikecem çizgi filmini şimdi” diye bağırdı maganda orospu evladı.

Aradan 2 dakika ya geçti geçmedi , ben telefonla oyalanıp “ulan geldim de kadınla konuşmaya utanıyorum amk” derken Muharrem’in horlama seslerini duymaya başladım. Çocukta küsmüş odasına gitmişti sanırım , kadının sucukları doğramayı bitirip yumurtaları buzdolabından aldığını görmüştüm. “Ulan gidip iki muhabbet edeyim , ne olabilir ki?” diye düşündüm ve yavaşça ayağa kalktım.

Mutfağa girdiğimde “Noldu oğlum bişey mi oldu” dedi kafasını hafifçe kaldırarak , “Susadım da abla ondan geldim” dedim. Yumurtaları tavaya kıracakken kenara bıraktı ve dolaptan bardak çıkarıp bana su doldurdu , suyu içerken kadında arkasını dönüp yumurtaları tavaya kırdı.

-Eee abla , nasıl gidiyor hayat?

+Nasıl gitsin kuzum , yaşayıp gidiyoruz işte senin nasıl gidiyor?

-İyi abla benimde , bu arada Cafer benim adım seninki ney abla?

+Neriman oğlum , sakıncası yoksa nereye gitti anan baban? normalde Muharrem’in iyilik yapası tutmaz da. (Ocağın altını yaktı)

-Notlarım baya iyi abla ondan yaptı , sever sayar beni Muharrem abi.

N: Hııı anladım. (Baharat dolabını açıp , baharat almaya çalıştı ama boyu ermedi)

-Yardım edeyim mi abla.

N: Yok kuzum alacam şimdi ben.

\*Arkasından kekiğe uzanmaya çalışırken kendimi öyle bir bastırdım ki , o pofuduk götünü sanki arada pantolonum ve onun taytı yokmuş gibi sikimin en gerisindeki sinirlerimde dahi hissettim. Sikim zaten kalkık olduğu için durum daha da fena bir hal almıştı , bilerek mi yapmıştım? kesinlikle evet ama yapar yapmaz pişman olmuştum bile\*

-Özür dilerim , gerçekten özür dilerim.

N: Yok (duraksayarak) oğlum , (duraksayarak) sıkıntı falan. (Gözleri aşağı gitti ve kıpkırmızı oldu)

-Kötü bir amacım yoktu Neriman abla.

N: …

Sucuklu yumurtayı pişirirken bir yandan da ara sıra beni yokluyordu , gözlerini bana çevirirken fark edilmediğini sanıyordu ama gözlerimi ondan ayırmıyordum bile. Nuri alço edasıyla onu süzüyor ve Muharrem’in horlama sesi eşliğinde iç çekiyordum.

N: Oldu yemek , uyandır Muharrem abini yiyin yemeğinizi.

-Neriman abla kızmadın demi?

N: Yok oğlum oldu bir yanlışlık , unutalım gitsin.

-He kızmadın yani.

N: Yok yok , soğutmayın yemeği hadi.

… (Salona doğru kafamı uzattım)

-Muharrem hocam , yemek hazır. (Bağırarak)

M: Hağmmm , öhm tamam geliyom. (Yavaşça ayaklandı ve topallayarak gelmeye başladı , bacağı uyuşmuştu sanırım)

Masaya oturduk , karşımda Muharrem onun yanında da Neriman oturuyordu. Neriman sadece oturuyordu yemek yemiyordu. Muharrem ise şapırdatarak yediği için benim iştahımı da kesiyordu. “Yesene oğlum” diye ısrar etmesi nasıl sinirimi bozuyordu , anlatamam.

Kafamı Neriman’a çevirdiğimde ise bana baktığını gördüm , sonrasında kafasını masaya doğru çevirdi. Ona bakmaya devam ettim , kafasını tekrar bana çevirdiğinde yine göz göze geldik ve yine masaya doğru çevirdi. Daha sonra ise yan taraflara falan bakarken yine bana doğru çevirdi yine göz göze geldik. Bana gizlice bakmaya çalıştığını fark etmiştim artık , biliyordum Muharrem itinin onu tatmin edemediğini.

Ayağımı masanın altından onun ayağının üstüne getirdim , hemen ayağını geri çekti ve şaşkınca bana baktı. Sonrasında bacağına doğru ayağımı sürdüm , anlam verememişti. Göz kırptım ve daha çok şaşırdı. Muharrem o sırada yemeğini bitirmişti ve ayağa kalkıp salona doğru yol aldı. Salona varması 10 saniye bile sürmedi ; bana “ne zaman gidiyorsun artık götveren” diye bir mesaj attı , “çıkarım şimdi , tuvalete gittikten sonra” yazdım. Telefonu masaya koyduktan sonra tuvalete gitmek üzere ayağa kalktım. Muharrem ağzını açmış esneyerek televizyon izliyordu , girişle tuvalet arasındaki ufak koridorda Neriman ne zaman çıkacak diye bekledim. Beklerken salondan horlama sesleri gelmeye başlamıştı bile. Horlama seslerinin gelmesinden itibaren koridora çıkan Neriman yanıma sinirli bir yüz ifadesiyle gelip “Nabıyorsun oğlum sen delirdin mi muharremin yanında bir de” diye çıkıştı. Bağırarak konuşan bir ses tonundaydı ama aynı zamanda konuşmamız çok sessizdi de , Muharremi uyandırmamaya çalışıyorduk çünkü. Sessizce bağrışıyorduk adeta.

-Ne var ki naptım.

N: Ne demek naptım , ayak ayağa ne oyun yapıyorsun masa altından.

-Eğlenmek seninde hakkın değil mi?

N: Evliyim oğlum ben , Muharrem abinin yanında yapıyorsun bir de püüü yazık.

-Heee sen bilmezsin tabi onun okulda kimlere ne oyunlar yaptığını.

N: Ne diyorsun sen be.

-Onun iki santimlik yarrağına kaldıysan yazık sana , o kimlerle flört etmeye çalışsın okulda.

N: Ne anlatıyorsun sen terbiyesiz , ne oyunu ne flörtü.

-Onu bunu boşver , sende eğlenmene bak. Hayat kısa , Muharrem seni benim gibi sikemez haberin olsun.

N: Gidip söyleyeyim de gör gününü.

-Dur dur Neriman abla dur.

N: Çık git o zaman evimden , bak vallahi söylerim Muharrem içerde.

-Tamam çıkıyorum sakin ol.

N: Çabuk çık git çok fena yaparım seni.

-İyi , sen kaybedersin.

N: Bana bak…

-Tamam.

Kapıyı yavaşça açtım ve dışarı çıktım , arkamdan da sertçe kapandı zaten. Bugünlük kaybetmiştim ama daha sonra bugünün intikamını alacaktım , Muharrem’in karısını sikmeden rahat edemezdim. Eve doğru yürürken; Neriman’ın olanları Muharrem’e söylememesi için dua ediyordum yoksa herkese ifşasıyla rezil olmak pahasına beni evine sokmazdı ibne muharrem. Tek umudum gavat olabilme potansiyeliydi , evde serin bir duş alıp rahatlamış şekilde yatağıma uzandım. Telefonda mobil oyun falan oynayarak zaman öldürdüm , ardından da ertesi güne uyanacağım huzurlu bir uyku için gözlerim kapandı.

NOT: Evet yine ben , bugün anca vakit buldum yazmak için. Bir tane daha bölüm yazmaya çalışıcam şimdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir