Kafama Göre

-Oğlum hadi kalk sabah oldu

Perde açılır

-Anne 5 dakka daha ama

-Bunları söylemek için yaşın geçti

-Tamam be kalkıyorum

Bu sesler eşliğinde eşofmanımı, okul formamı ve çoraplarımı giydim. Kahvaltımı yaptım ve okula gitmek için yola çıktım. Yolda tatil boyunca yaptıklarımı ve geçmiş yılları düşündüm. Yüzüme vuran hafif meltem ve güneş ışığıyla okul yolunu neredeyse bitirmiştim. Tarihi okulumun binası nedendir bilmem çok hoşuma gitmişti belkide artık onu son görüşlerim olduğu içindir. Kendimi tanıtmam gerekirse ben Umut 18 yaşında lise son sınıf öğrencisi klasik yaramaz aklı fikri eğlencede zeki ama çalışmayan öğrenci. Biliyorsunuz işte çoğumuz böyleyiz zaten, fiziğim de öyle aman aman değil boyum uzun kaşım gözüm düzgün yalnız sohbetim koyu çayı bile açar. Okulun kapısından adımımı atmamla müdürün car car konuşup kafa ütülediği klasik sene başı konuşmasını yaptığını duydum. Adımları attıkça en son gelenin ben olduğumu anlamak çok zor olmadı.

-Yeni eğitim öğretim yılımız hayırlı ol- ooooooo okulumuzun medari iftiharı umut beylerde teşrif etmiş

-Sağolun hocam kaza bela olmazsa olmazsa bir sene daha buralardayım

Bütün okul gülerken müdür Necati’nin dudaklarından küfürlerin çıktığını anlamak için sesin olmasına gerek yoktu.
Velhasıl tören yapıldı sınıflara geçtik herkes yazın ne yaptığını anlatıyor birisi izmire gitmiş biri yazlıkta takılmış biri yurtdışıma gitmiş, içimden “Millet ne hayatlar yaşıyor amk” demeden duramadım. Sıra bana geldiğinde:

-Sen yazın neler yaptın umut

-Esenyurt sanayi ekmek parası peşindeydim hocam

Bütün sınıf gülmeye başladı. Herkes tatilini anlatmayı bitirdiğinde zil de çalmıştı zaten. Bahçeye çıktım ekmek çıkar mı diye doğru düşünmüşüm okul da benim gibi öğrenciler normalin dışında olarak azınlıktaydı bu da okulu öğrenciler için uğrak nokta haline getiriyordu. İlk bakışta beni izleyen bir göz fark ettim göz kırpıp boş bulduğum bir banka oturdum zaten yanımın dolması uzun sürmedi göz kırptığım kız beni keserken yan sınıftan Duru yanımda bitmişti. Havadan sudan konu açtı okuldan sonra boş musun diye bitirdi. Bu fırsatı kaçırır mıyım hemen atladım:

-Müsaitim ne yapmak istersin

-Eğer istersen cafede bu konuşmayı devam ettirebiliriz

-İstemez olur muyum hiç

-O zaman okuldan sonra kaptım seni ayrıca dikkat et ilk günden yiyecekmiş gibi bakıyorlar sana

Güldüm ve zilin sesini duydum ve Duruya sınıfına kadar eşlik ettim. Kendi sınıfıma vardığımda bizimkilerin arkada piştiye sardığını gördüm

-Ya bari ilk gün oynamayın beyler

-Beyler bir sinek sesi var sanki duyuyor musunuz

-Evet hem de çapkın bir sinek

-Arkadaşlarımdan önce kızlarla konuşan bir sinekse evet

-Bu sinek size kız ayarlayacak ama

-Gel lan buraya yavşak

Toplu bir sarılmadan ve hasret gidermesen sonra hoca gelene kadar bende girdim piştiye çık özlemiştim yavşakları hepimiz çalışıyorduk o yüzden çok görüşememiştik. Bu şekilde okulun sonlandıracaktık 3 yıldır böyle böyle günleri bitirmiştik birbirimize arkadaştan öte kardeş olmuştuk bazen anamdan babamdan önce onlara anlattım derdimi onlarda aynı şekilde yeri geldi üzüldük yeri geldi çenemiz kopacak hibi güldük yeri geldi kafayı dağıttık ama hiç kahpelik etmedik birbirimize belkide o yüzden bu kadar yakınızdır. Onları da tanıtırsam Mert ve Mustafa ikiside benim gibi eli ayağı düzgün yazın ailesine çalışarak destek olan dersleri ortalama kişiler.

-Eee hacı ne komuştun o kadar o kızla

-Valla mert bunun bende gözü var bence

-Orası zaten belli olum ağzının içine düşecek kız

-Valla kirve okuldan sonra buluşucaz kafam uyarsa devam ederim uymazsa siker geçerim

-Olum bari arkadaşlarından ayarla

-Rahatla Mustafa’m bende o iş

-Ula Mustafa sen de umut gibisin istesen sikersin

-Mert biliyorsun ben ciddi arıyorum bunlar hep kısa süreli

-Takma kafana illa biri gelir be Mustafa’m canını sıkma

-Allah büyüktür kardeşim

Zil sesi ile bu gün sonlanmış oldu tabi benim için Duru ile bir buluşmadan sonra sona erecekti bugün. Durunun yanına gitmeden önce tuvalette saçıma başıma düzen verip o şekilde binadan çıktım. İnsanlar dağılmaya başladığı sırada durunun parlayan sarı kumral saçlarını görmek zor olmadı beni gördüğünde yüzünde hafif bir tebessüm ile bana doğru gelip sıkı bir sarılma ile randevuyu başlatmış oldu. Günün nasıl geçti faslından sonra güzel bir cafeye gittik şansımıza oturacak yer kalmamıştı vardır bunda da bir hayır deyip sahile yürüdük. Sahile vardık ben direkt yere oturdum ve ayaklarımı denize uzattım birazda yüksek olduğu için ayaklarımı aşağı uzattım ve kahvemi yudumladım baktım gelen yok kafamı kaldırdım duru öyle bekliyor

-Gelsene ne bekliyorsun orda

-Ben yani yere mi oturucaz

-Evet ne var bunda

-Yani şey

-Otur dediysem otur merak etme bir şey olmaz

Kolundan tutup yanıma oturttum ve yan yana kahveler eşliğinde ayaklarımız denizin bir kaç santim yukarısında sallanırken sohbete başladık. Günün başında önyargılarıyla yanıma gelmiş iken şu anda onları bir nebze kırmış gibi hissediyordum.

-Eee artık saha can alıcı konular konuşalım

-Mesela?

-Sevgilin var mı mesela?

-Çok ta can alıcı değilmiş

-Cevabımı alamadım

-Daha bu kadar güzeli gelmediği için şans vermedim

O an tamamen abazalığın vermiş olduğu cesaretle bunu söylemiştim sonucunu düşünmeden. Duru bir an dondu kaldı ve yüzüne bir tebessüm oturdu dahada ayrılana kadar yüzünden düşmedi o tebessüm

-Teşekkür ederim ne desem bilemedim bende bilseydim hiç diğerlerine şans vermezdim

-Önemli olan hatalardan ders alıp doğru olanları bulmaktır zaten

Biz böyle konuşurken mesafe azalmış vücutlar iyice birbirine dayanmış durumdaydı yeşil gözlerini gülerken bu kadar yakından görmek çok can alıcıydı. Bu yakınlık çok cesaret vericiydi ama ilk buluşmadan bir abazalık yapmak ne bana göreydi ne de akıllıca bir hareketti. Bu şekilde az mesafeli romantik konuşmanın ardından artık ayrılma zamanı gelmiş ve yola koyulmuştuk her ne kadar yolu bana ters olsa da evine kadar bıraktım zaten akşam olmuştu evinin kapısının önüne geldiğimizde şaşırmamıştım açıkçası çünkü sahilde ilk yaptığı şeyden sonra maddi durumunun iyi olduğunu anlamak çok ta zor değildi evinin açık söyleyeyim maşallahı vardı. Evine bırakıp tam arkamı döndüm gidecekken kolumdan çekip yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu.

-Bugün için teşekkür ederim beni çok mutlu ettin

Kafamı biraz daha yaklaştırıp kulağına

-Sen istediğin sürece hep mutlu ederim seni… her manada

Diyerek göz kırptım ve evimin yolunu tuttum.
Kafama göre yaşıyordum bu hayatı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir