Ayşen ile Ahırda 4

Ayşen, kapıdan içeri adım attığında, Selim ve Zeyno birbirlerine doğru bir bakış attılar.

Devam…

Oda havasız kalmıştı ve içinde tatlımsı bir sidik kokusuyla karışık, bilenlerin içini gidiklayacak nahoş bir koku asılı kalmış, Ayşen gibi tecrübesiz ve saf kızların anlayabileceği türden olmayan bir koku.

Selim’in terli yüzü, Zeyno’nun kızarmış yanakları başka bir şey olduğunu çağrıştırsa da, Ayşen daha önce ağzını zorla dolduran ve yakından tattığı spermin kesif ekşimsi kokusunu almış gibiydi.

“Sonunda gelebildin demek Ayşen, kaç saattir neredeydin?” diye üste çıkmak için zorlayan şirret karılar gibi sordu Zeyno.

“Arkadaşım evleniyor, ona yardım için gitmiştim, sonra biraz lafladık” dedi Ayşen bunu derken Selime bakmıştı.

“Biz de çok inandık, tabi, Allah bilir kimle fingirdiyordun” dedi Zeyno. İçinden “Orospusun sen,” der gibi bakıyordu. Az önce fahişe gibi sikilen ve amindaki spermler halen tazeyken Ayşene lafa atiyordu. Selim Ayşenle göz göze gelmekten çekinsede içi biraz olsun rahatlamıştı ama Arkadaşla biraz lafladık derken kendine bakması onu tedirgin etmeye yetmişti. Yerinden biraz doğrulur gibi olmuştu ki.

Ayşen sordu, “Siz ne yapıyorsunuz burada? Ne kokuyor burası ? Selim abi neden burada?” diye sordu Ayşen. “Ne mi kokuyor ?, pasaklı kızım benim eline bir bez alda temizle soöylenecegine. Selim Neden mi burada diye soruyor birde? Akrabam ziyaretime geldi, bir hoşgeldin de önce,” diye azarladı Zeyno.

Ayşen utangaç bir şekilde, “Hoşgeldin Selim abi,” dedi. Ardından Zeyno, Selim’in teklifini dile getirdi. Selim, karısının kız kardeşleri gelene kadar karısına ev işlerinde yardımcı olup olamayacağını sormuştu.

“Bilmemki” diye kekeledi Ayşen. “Yaparsın Ayşen, çok zor değil, bedava değil para da verecem.” Dedi Selim.

Ayşen her ne kadar garipsesede babasının annesinin üstüne evlendiği Zeyno’nun sözlerinin etkisinde kalıyordu çünkü yaratılışı gereği itaatker bir kızdı. Dün öğlen Selim aletini ağzına soktuğunda da aynı şekilde ne yapacağını bilemeden teslim olmuştu.

“Tmm Zeyno Ana, sen nasıl istersen” dedi Ayşen. Kendisine dün saldıran adamın evine gitmek ne kadar iyi bir fikirdi bilemedi ama yapacak birşey yoktu. “ Ya Babam, o izin verir mi ? “ Diye sordu. “ Baban izin verir sen orasını düşünme.” dedi Zeyno.

Selim şimdi endişelenmeye başlamıştı., durduk yere başına başka bir bela mi açmıştı ? Karısına Ayşen’i nasıl anlatacağını düşünüyordu. Karısı bunu kabul etmeyebilir kız kardeşlerinin yani baldizlarin yardıma gelemesini isteyecek kesin.

Dışarı çıktıktan sonra, Selim muhtarlığa, babasının yanına çay içmeye gitmeye karar verdi. Muhtarlığa varmadan önce, telefonunda bir mesaj bildirimi geldi. Zeyno bir fotoğraf göndermişti.

Fotoğrafta Zeyno’nun taze bir şekilde sikilmiş nemli olan vajinası bulanık bir şekilde görünüyordu. Selim hızlıca telefonunun ekranını kilitledi ve sanki birisi onu izliyormuş gibi hissederek etrafa baktı. Kimsenin izlemediginden emin olunca telefonunu bir daha açıp az önce sikmiş oldugu amın fotografına baktı. İstemsizce hoşuna gitmişti. Cevap olarak ateş emojisi gonderdi.

“Bu karı tam bir orospu” diye geçirdi içinden.

Bir yandan Zeyno’nun fotoğrafını düşünüyordu. Onun bu pervasız ve umarsız hali, Selim’in içinde garip bir heyecan uyandırmıştı. Ancak bunun sonuçları konusunda endişeliydi.

Bir yanda Ayşen’in taze, el değmemiş bedeni, diğer yanda azgın Zeyno’nun sikişmeye aç, etli ateşli bedeni vardı. Selim’in karşısında ciddi bir karar verme durumu vardı.

“Bütün ömrümü tek bir karıyla geçiremem ama bu yaptıklarımda başıma iş açabilir.” diye düşünüyordu. Selim, bu düşüncelerle dolu kafasıyla muhtarlık ofisine varmıştı bile. Babası, köyün en yaşlısı ve en bilgesi olan biriydi.

Kendisine içinde aldatmanın bulunduğu, bir kızın ağzını başda zorlada olsada siktigi ve daha da fazlasını yapmak için yol aradığı durumlardan bahsedemezdi ama en azından biraz laflar kafam dağılır diye düşünüyordu.

Ofise vardığında, babasının arabasını dışarıda görünce içeri girmeye karar verdi. Ancak kapı kilitliydi. “Bu saatte babam her zaman burada olur, ne olmuş olabilir?” diye düşündü. Kendi anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi. İçeri girdiğinde, içeride birilerinin olduğunu ve sesler geldiğini fark etti. Ancak kapının neden kilitli olduğunu anlamıyordu.

Yavaşça ilerleyerek, seslerin geldiği odaya doğru yöneldi. Gördükleri karşısında donup kaldı. Babası, köyün genç ve güzel kızlarından Esrayı çalışma masasın üzerine domaltmış bir şekilde arkasında hızlı bir şekilde Esrayı inleterek sikiyor, Esranın çığlık atmaması içinde eliyle agzını kapatmaya çalışıyordu.

Esra Kahveci Hasan’ın üniversitede okuyan, sadece tatillerde köye gelen, hafif tombul ve kısa boylu ama büyük bir götü olan kızıydı. Arasıra babam onu muhtarlığa çağırır ve ufak tefek işler yaptırırdı. Bu, Esra’ya resmi işlemlerin nasıl olduğunu öğretmek içindi, çünkü Esra kamu yönetimi okuyordu.

Selim, babasının öğretme meselesini biraz farklı bir noktaya taşıdığını gördü ve aralık kalan kapıdan içeriyi izlemeye devam etti. Muhtar, yüzü kızarmış bir şekilde, pantolonu ayaklarının dibinde hızla ileri geri hareket ederken arada bir de Esra’nın poposuna vuruyordu. Babasının bu tür bir enerjisi ve yeteneği olduğunu bilmiyor, olanları hayretle izliyordu.

“Ahh, ahh, sik beni muhtarım, becer beni, kalbimi yerinden çıkar” Esra inliyordu. Selim in babası hiç durmadan Esranin genç kıvrak poposunu tutarak beklenmedik bir performansla sertçe becermeye devam ediyordu, sokup çikarmaya , arada Esranin siyah göt deliğine parmaklamayida ihmal etmiyordu.

Kesik kesik nefes alıp vererek, bedenlerinin birbirine çarpan sesleriyle birlikte muhteşem bir zevk içinde devam ettiler.

Muhtar aniden Esranın at kuyruğu saçından kavrayıp başini yukarı dogru çekmeye başladı ve bu Esrayi daha da deliye çevirdi. Esrada babamin sokmalarına poposunu ona doğru yiterek yardımcı oluyordu . Son birkaç sert darbeyle birlikte Muhtar babam inleyerek boşalmaya başladı.

“Ah, sen benim orospumsun, karım yapacağım seni!” dedi, evli adam nasıl karısı yapacaksa . Sonra boynuna sert bir öpücük kondurup götünün yanaklarına iki tokat atıp artık sertliğini kaybetmeye başlamış sikini Esranin amından çıkarttı.

Muhtar alnındaki terleri silerken Esra da kilotunun nerde olduğunu arıyor gibiydi.

Selim, yakalanmamak için hemen dışarı çıkması gerektiğini fark etti. Dışarı çıkıp, yeni geliyormuş gibi kapıyı çaldı.

Biraz sonra Esra yüzü yorgun bir şekilde at kuyrugu saçlarini az önce babamın onu sikerken tutup çektiği saçlarini düzelterek geldi ve kapıyı açtı.

“Gülerek, “Hoş geldin Selim Abi,” dedi. Selim, “Abi deme, lazım olur canım,” diye karşılık verdi

“Selim abi çok şakacısın, neyime lazım olacak. “ diye kikirdedi.

“Selim, ‘Bize iki çay kap bakalım güzelim,’ dedi ve arkasından sağa sola sallanan tombul poposunu izledi Esranin. ‘Babam tombul seviyor demek yada menüde ne varsa ondan tadiyorda olabilir,’ dedi kendi kendine gülerek.

Babam içerden, “Benimki demli olsun,” diye seslendi.

Selim, gülümseyerek içeri girdi ve masasını düzeltmeye çalışan babasının yanına geçti.

O sırada babası çalan telefonu cevapladı. Telefon görüşmesinin bitmesini beklerken Canı sıkılan Selim, çayların ne olduğunu görmek için çay ocağına gitti.

Esra, muhtarlığın küçük mutfaginda çay demlemeye çalışıyordu.

“Ne haber çitlembik, Muhtarla aran nasıl?” diye gülerek sordu Selim. Esra, sırtı Selim’e dönük, çayla uğraşırken “Ne olsun abi, yoğun çalışıyoruz” dedi. Selim, “Belli, çay yapmaya vaktiniz olmuyor” dedi ve Esra’ya iyice yaklaşıp “Kilodunu bulabildin mi bari?” diye kulağına fısıldadı. Esra buz kesmiş bir şekilde kafasını hafifce saga doğru çevirince Selimle göz göze geldi.

“Ne, nasıl…,” diye kekeleyen Esra’ya Selim yardımcı oldu. “Kilodun diyorum, bulabildin mi? Yoksa benim kontrol etmemi ister misin?”

Hikayenin nasıl devam etmesini istiyorsunuz ? Olan olmayan yerler neler ? Yorum mesaj ve upvote atmayı unutmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir