Sorumluluk Sınavı – 19

Hamburgerlerimizi bitirdikten sonra arabaya doğru yürüyorduk , elimi cebime atmıştım o da benim koluma girmişti. Diğer elindeki telefonuyla saate baktı , “Aysel’i almaya gitmemiz lazım , oradan sahile geçeriz.” dedi. Kafamı onaylar biçimde salladım , güneş tam tepemizdeydi ve onun yüzüne vuruyordu. Sapsarı saçları hafif esintiyle dalgalanırken dudaklarımız birleşti , etrafta bizi tanıyacak biri çıkar mıydı bilmiyorum ama umrumuzda da değildi açıkçası. Sadece öpüştük ve yolumuza devam ettik , sanırım düşüncelerimde haklıydım. “Onlar bir seks arkadaşından daha fazlasıydı”

Yüzüne vuran gün ışığı eşliğinde kapıyı açan Ece Hocaya dalmıştım. 3-4 adım uzakta sadece durup onu izlerken “Ne bakıyorsun oğlum aşık gibi , bin arabaya” diyererek sitem etti. Yan koltuğun kapısını açarken “Aşığım zaten” dedim sessizce , tatlı bir gülüş çaktıktan sonra omzumu ovdu.

Aysel’i almaya gittiğimizde bizi okulun çıkış kapısında , elinde siyah çantasıyla bekliyordu. Gülümseyerek arabaya doğru yürüdü , arka koltuğa geçtikten sonra yan taraftan kafasını uzatıp yanağımı öptü.

A: Bilin bakalım nereye gidiyoruz?

-Ney?

A: Nereye gidiyoruz tahmin et bakalım?

-Senin eve.

A: Ya hayır seninde kafan hemen oraya çalışıyor.

E: Ne oldu bir yere mi götüreceksin bizi.

A: Sabah konuştuk ya hani , sizin oradaki kent parkında konser olacaktı. Yabancı bir grup falan gelecekti ismini hatırlamıyorum şimdi sen bilirsin.

E: Heee evet kocaman sahne kurmuşlardı Caferle gördük.

A: Bilet aldım üçümüze de.

E: Nasıl ya , tükendi diye gösteriyordu.

A: Buldum ben , pahalıdan satıyorlar son gün olduğu için.

E: Eee saat kaçta olacak ki.

A: 2 saati falan var.

-Yav senin evde takılırdık boşuna masraf yapmışın.

E: Kötü mü oldu şimdi Cafer , canlı canlı görelim işte , hem zaten bir daha denk gelmez.

-Bilmiyorum boş iş bence.

E: Öküzsün öküz.

A: Deme öyle çocuğa.

E: Ay baksana şuna çok alındı sanki. (Gülerek)

E: Sırıtma sende , çakıcam bir tane. (Omzuma yumuşak şekilde vurdu)

Arabayla önce Aysel’in evine uğradık , Aysel üstüne daha rahat bir şeyler giyecekti çünkü. Okul olduğu için resmi giyiniyorlardı biraz , daha gündelik ve rahat kıyafetler giyindi. Bir de karnı acıktığı için bir kaç şey atıştırıyordu. Sağlıklı falan cart curt diye yok bilmemne tohumu , bilmemne özü garip garip “sağlıklı” ürünler tüketiyordu.

Telefonlarında takılarak zaman geçiriyorlardı , ben ise Ece hocanın telefonuna izlediklerine bakıyordum malum benim ekran kırık. Konserin başlamasına yarım saat kala parka vardık. Bilet kontrolünden geçtikten sonra ön sıranın biraz daha gerisinde yerimizi almıştık. Ece biraz sonradan elinde McDonaldslardaki içecek şişesine benzeyen plastik bir şişeyle beraber geldi. Ne içecek aldığını bilmiyordum sorgulamadım da. Heyecanla grubu bekledik , bende hiç bilmiyordum nasıl şarkıları olduğunu. Solisti bir tane sarı kafalı Ece gibi kadındı , çevredekilerle beraber bende müziğe ayak uydurmaya çalıştım. Ece ile Aysel kalabalıkla beraber eşlikte ediyordu şarkılara ama ben hiçbirini bilmiyordum. Ece büyük ihtimal alkollü içecek almıştı çünkü dengesi hafiften bozulmuştu , müziğin sesinden bana seslendiğini de duyamıyordum.

Kulağıma doğru “Beni sırtına alsana” diye bağırdı , ilk başta anlamadım ne istediğini ama çevredekileri görünce “Heee” diyerek eğilip bacak arasından kafamı soktum. Üzerime çıktı ve konserin bitimine kadar inmedi. Aysel’de koluma girmişti , Ece’nin ateş gibi sıcak amını kafamda hissediyordum. Daha önce hiç böyle bir deneyim yaşamamıştım , bana ilkleri yaşatıyorlardı.

Konser bittikten sonra da onu sırtımdan indirmedim , arabaya kadar taşıdım ama kafası gidik değildi bir şişeyle kafayı bulamazdı heralde. Şoför koltuğuna Aysel geçti , ben arka koltukta yerimi aldım.

E: Geçen günkü tepeye çıkalım mı yine?

A: Ne yapıcaz ki orada.

E: Gün batımını izleriz , muhabbet ederiz ne bileyim içeriz.

A: Tamam , Cafer sen kalıyorsun değil mi bizimle? Eve gideceksen bırakırım seni.

-Yok hocam nereye gidicem ya , sizleyim.

Aysel yol üzerinde bir tekelin yanında durdurdu arabayı , kartını verdi ve arabadan inip 1 büyük şişe viski aldım dediğinden. Bizim geçenki tepeye sürdü , şehri tam olarak gören yol kenarı bir yerdeydik. Yeni tünel yaptıkları için bu yolu fazla kişi kullanmıyordu , köylere gidenler falan hariç. O yüzden araba trafiği neredeyse hiç yoktu nadiren geçiyorlardı.

Bu sefer arabanın kaputunda üçümüz beraber oturuyorduk , ikisi de kafasını bana yaslamıştı ve şehri izliyorduk. Viskiyi sırayla birbirine verip içiyorlardı , bir kaç yudum bende içtim ama daha fazlasına müsade etmediler. “Alışma çok fazla içmeye” diye uyardı beni Aysel. Ece biraz bokunu çıkarmıştı işin , artık doğru düzgün duramıyordu. Gün batımına doğru bakarken , “Ece kafayı buldu , eve gidelim de yatıralım şunu” diyerek atladık arabaya. Aysel yine kendi evine doğru sürdü.

Aysel indi arabadan bende Ece’yi arka koltuktan alıp taşıyordum içeri. Arkamdan kapıları kapattı ve kilitledi , sonrasında ise anahtarla evin kapısını açtı. Ece’yi yatırdık yatağa , sızmış kalmıştı. Ama o halde bile bırakın kötü kokmayı , gökten düşmüş yaralı bir melek gibiydi gözümde. Aysel başından öptü ve odadan çıktı , bende bir süre uyuyan Ece’yi izleyip Aysel’in yanına gittim.

Salonda yoktu , mutfağa falan bakınırken en sonunda verandada kanepede otururken buldum onu. Yanına oturdum ve kollarımla onu sarmaladım , biraz öpüşüp koklaştıktan sonra bana “Üniversiteye geçince unutur musun bizi?” dedi.

-Nereden çıktı şimdi o.

A: Hayır ne bileyim , her güzel şeyin bir sonu olurmuş ya.

-Düşünme öyle şeyler , anın tadını çıkar.

A: Ya illa ki bir gün aramız açılacak bunu sende biliyorsun , senin de hayatına biri girecek elbette.

-Hocam başlatma şimdi. Hem bana kimsenin bakacağını düşünmüyorum da.

A: Yaa kendinin farkında değilsin bence , benim gözde öğrencimdin hep.

-Siz istisnasınız , bana nasıl baktınız hala anlamadım.

A: Edanur’un bakışlarını görmüyorsun sen bence.

-Nasıl ya.

A: Öyle tabi , güzel kızdır Eda. Tam senlik bence. (Kolumu dürterek)

-Sende başkasına itelemeye çalışıyorsun beni hemen.

A: Yaaa değiştirme hemen konuyu.

… (Derin bir nefes aldım)

-Eee sizin hayatınıza girmeyecek mi birileri?

A: Bahsetmedik mi sana , Ece’yleyiz hep biz.

-Ya dedin de , o zaman neden ben buradayım siz birbirinizden memnunsanız.

A: Ya sen , bilmiyorum aniden gelişti. Uzun süredir hareketlerinle ne bileyim çok ilgimi çektin ya. Daha önce hiçbir erkeğe karşı böyle hissetmedim ben.

-Başkasına böyle hissetmezsin değil mi?

A: Yaaa hayır tabiki de. Hem bazı şeyler , tesadüf gibi gözüken şeyler ; ben tesadüf olduğuna inanmıyorum.

-Nasıl yani ne demek istiyorsun?

A: Bilmiyorum çok olağan dışı şekilde gelişti her şey , idrak etmesi çok zor. Ama şunu söyleyeyim gerçekten ilgi duyduğum tek erkek sensin bugüne kadar , belkide Ece içinde aynısını söyleyebilirim.

Uzun uzun muhabbet ettik , muhabbetten sonra “Ben yatıyorum” diyerek yanağımdanda öptü. Açıkçası sevişmemiş olmamıza biraz üzüldüm ama sevişecek enerjimiz de kalmamıştı. Bir süre daha dışarıyı izleyerek düşüncelere daldım , odaya gidip onları kontrol ettiğimde ikisi de çoktan uykuya dalmıştı. Verandaya açılan kapıyı kilitledim (Aysel söylemişti) ve sessizce evden çıktım. Eve vardığımda hava kapkaraydı ve babam telefonumun ekranını düzelttirmiş , masamın üzerine bırakmıştı. Muharrem’in kağıda yazdığı numarayı kaydettim , arada rahatsız ederim diye. Hayaller kurarken uykuya nasıl daldığımın farkına bile varmadım.

NOT: Boş vaktim boldu diye hikaye yazma işine girdim ama yazmaya başlayınca sikko sikko işler beni bulmaya başladı , özür dilerim hepinizden normalde iki bölüm atacaktım ama uykum var bugün daha fazla yazamıyorum. Sonraki bölüm için istekleriniz varsa bana iletin , hayırlı günler.

“Sorumluluk Sınavı – 19” üzerine bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir