Üç Arkadaş

Arabamla İstanbul’a doğru giderken akıp geçen günlerimi düşünüyordum….

Ben Furkan, yirmi dokuz yaşındayım. Zengin bir ailenin torunuyum. Dedem toprak ağası, dolayısıyla hayli zengin ve itibarlı birisi. Annemi babamı yalnız fotoğraflardan bilirim. Bir kaza sonucu ölmüşler ben bir yaşındayken. Babamın babası olan dedem beni kanatları altına almış. Dedem, diğer toprak ağalarından beklenmedik bir şekilde, eğitime hayli önem veren birisi bu yüzden eğitimime çok önem verdi ve tıp fakültesini kazanmamı sağladı. Tıpı okuyup bitirince, basit bir hastanede çalışırım diyordum ama dedem bana özel muayenehane açtı ve bende orada çalışmaya başlamıştım. Dedem kendi ayaklarımın üstünde durmam için muayenehaneyi bana devretti.

Birkaç yıl muayenehanenin karşısındaki apartmanda kaldım. Ama bir süre sonra daire bana dar gelmeye başladı ki zaten apartmanın yıkılmasına karar verilmişti. Yeni evi bulup hiç oturamadan dedemin vefat haberi geldi, bende memlekete döndüm, cenaze işleri bittikten sonraysa geri İstanbul’a dönmeye başladım. Ve şimdi de arabadayım gidiyorum.Dedemin sadece iki çocuğu olduğundan bana epey bir pay düştü. Hiç çalışmasam bile yıllarca rahat geçinirdim. Bunları düşünerek giderken arabayla, gelecekte neler olacağını asla tahmin edemezdim….

Evime vardığımda Taşınma işleminin bitmiş olduğunu gördüm.Bu ev diğerinden katbekat büyüktü, dolayısıyla yeni eşyalar da alınmıştı. Taşımacılar dedemin adamlarıydı bu yüzden bana ters yapmaları olanaksızdı. Kapıyı açıp hemen kendimi koltuğa bıraktım. Yorgunluktan hemen uyuyakalmıştım.

Uyandığımda sabah saat beşe geliyor, gökyüzü yavaş yavaş mavileşiyordu. Bir kahve yapıp balkona çıktım ve sabah havasını içime iyice çekip uykumun gitmesini sağladım. Etrafı incelerken evin önünde benimkinden bile lüks bir araba durdu. İçinden platin saçlı oldukça genç bir kadın indi. İnerken koltukdaki adamı öptü ve sendeleye sendeleye bizim binaya girdi. Basit bir escort diye düşündüm ve açıkçası hiç önemsemedim. Bugün pazar olduğu için muayenehaneyi açmayacaktım. Zaten hiç çalışasım yoktu. Muayenehaneyi ani bir kararla satmaya karar verdim. Zaten kum gibi param vardı dedemden dolayı. Onları harcayıp yaşayıp giderdim.

Pazar gününü evde geçirdim, hafta içinin ilk günü hızla muayenehaneyi satışa çıkardım. Asistan doktorlar ve hemşireler şaşırsa ve üzülse de umrumda değildi. İnternet siteleri ve gazeteler dahil her yere ilan verdim, açıkçası bir liraya bile satabilirdim umrumda değildi.

İşlemleri bitirip, evimin olduğu kata çıkarken. Evimin hizasında ve bir alt katındaki daireden gene oldukça bir kadının çıktığını gördüm. Saçı simsiyahtı. Beni asıl şaşırtan şey kadının giydikleriydi. Giymedikleri desem daha iyi olur çünkü üstündeki tek şey oldukça dekolteli bir crop ve götünün basenlerini belli edecek kadar mini bir ekoseli etekti. Hemen bakışlarımı bırakıp kafamı diğer yana çevirdim ve hızlı hızlı merdivenlerden çıktım. Hemen evime girip kapıya hızla çarptım.

Erkekliğim o görüntü karşısında hemen dimdik olmuştu. Beni asıl azdıran şey, kevaşenin o kıyafeti giyebilecek cesurlukta olduğuydu. Bayağıdır seks yapmamıştım, aslında üniversiteden beri escort hariç hiç kimseyle sikişmemiştim. Üniversitedeki bazı kızların içindeki orospuluk ruhu açığa çıkıyor, gözünü kestirdikleri erkekleri kapıyorlardı. Bir gün dersten çıktıktan sonra kızın biri yanıma gelip, “Üreme konusunu anlamadım, bana anlatır mısın” dedi. Ama aslında gel beni sik demek istiyordu. Bende kabul ettim ve kız tahmin ettiğim gibi evine davet edip beni baştan çıkarmıştı. Yarağımı amına soktuğumda bakire olmadığını anladım. Zaten böylelerinin bakire olması beklenmezdi. Kıza kaç kişiyle sikiştiğini sorduğumda gururla on yedi cevabını vermişti…

Siyah saçlı kızı düşünüp aletimi sıvazlamaya başladım. Bir süre sikimle oynadım ve ard arda iki defa boşaldım. Nerdeyse iki haftadır mastürbasyon bile yapmamıştım. Bunu yapmak rahatlamıştı. Boşaldıktan sonra dal daşşak televizyonun karşısına geçtim ve yabancı takımların olduğu bir basketbol maçı izlemeye başladım…

Kaç saat geçtiğinin farkında bile değildim, kapımın çalınmasıyla irkilerek uyandım, neyseki kıyafetlerimi giymeyi akıl ettip, üstümü başımı düzelterek kapıyı açtım. Karşımda sabahki siyah saçlı kadın duruyordu.

“Merhaba, sen yenisin galiba” diyerek rujuyla aynı renk uzun tırnağa sahip olan elini uzattı. Tokalaştık. Birbirimizi tanıttık ismi Ecemmiş. Daha Yirmi iki yaşındaymış. Yaşına rağmen oldukça büyük ve olgun göğüsleri vardı, büyük ihtimal silikondu ama vücüdu öyle güzel yakışmıştı ki söylenecek tek bir şey yoktu. Ecem, beni bir saat sonra alt kata kahve içmeye davet etti. Hareketlerinden anladım ki biraz sonra daha yeni tanıştığım kızla sikişecektim.

Bir saat sonra alt kata inerek kapıyı çaldım. Biraz bekledikten sonra Ecem, karşıma çıktı. Yeni bir makyaj yapmış ve kıyafetini değiştirmişti. Eteğinin yerine şort almıştı ama şort Ecemin götünü kapatamıyordu. Ecemle salona geçtik. Ecem bana “Rahat ol” diyerek kıvırta kıvırta mutfağa gitti. Yarrağım hafiften şişmeye başlamıştı.İki dakika sonra elinde kahvesiz geri döndü ve dibime iyice sokularak oturdu. Ellerini tişörtümün içinden sokarak göğsümü okşamaya başladı. Ben sessizce “Napıyorsun?” dedim. Ona “Bunu” diyerek dudağıma yapıştı….