İçimdeki Öfke Bölüm 1

Herkese selam! Ben Burhan Aras, 1.89 boyunda, 82 kilo, esmer, yeşil gözlü, uzun saçlı 19 yaşında hayatında sorunlar yaşayan bir gencim. Sizlere anlatacağım bu berbat hayatımda, değişen ve düzelen. Yeni hayatımın adımını attığım ve kendi yolumda ilerlemeye çalıştığım, içerisinde ailemden tutun psikoloğa evimizde çalışan hizmetçimize ve okuldaki yakın çevrem dahil. Yaşadıklarımı teker teker anlatacağım! -İyi Okumalar-

BÖLÜM 1 [İHANET]

Her şey babamın beni geceleyin dışarıda gecelik takımlarımla bıraktığı gece başlamıştı. O kadar bağırmıştım sanki megafondan konuşuyordum, babam evin kapısını kilitlemiş, bense yağmur altında bekliyordum.

Pg: Peki daha sonra ne oldu annen, ablan ve ya hizmetçi açmadı mı sana kapıyı hiç?

Hayır annem ve ablam yukarıda beni camdan izliyordu, sadece izliyordu…

Pg: Derya hanım nerede peki?

O zamanlar hizmetçimiz, yaşlı bir kadındı, aslında vicdanlıydı fakat bana kapıyı açamazdı, yoksa babam canını okurdu kadıncağızın. O da haklıydı bir nevi…

Pg: Peki hep böyle mi oldu? Baban her gece, her gün sana bunu mu yaptı?

Sadece canı istediğinde böyle yapar, keyfi yerindeyse sadece annemi ve ablamı önemserdi. Ben aslında bir sürü elmasın arasında değersiz bir demir parçası gibiydim.

Büyükdükçe, ailemle arama daha fazla set girdi. Okul yıllarında başarım arttı, hala da öyle zaten. Annem ve babam veli toplantılarında iyi bir aile rolü oynuyor, diğer insanlara örnek bir birey gibi davranıyordu.

Doğum günlerimde orta okul zamanı sadece yaşlı hizmetçimiz kutlardı. O da gittikten sonra yerine Derya hanım geldi. O gelince ilk başta uzak davranıyordum kendisine, ailem beni ona karşı bildiğin örgütlemişti…

Fakat, Derya hanım beni diğer çocuklardan farklı görmüştü aslında bunun etkisi kendisinin de genç bir kadın olmasından kaynaklıydı. Evimize ilk defa 21 yaşındayken gelmişti.

Ben orta okulu bitirip liseye geçtiğim dönemdi. O zamanlar sınavdan güzel, yüksek bir puan alınca annem hemen araya girdi ve kendi özel lisesi vardı oraya kayıt ettirmişti beni.

+18 hikaye oku

Pg: Güzelmiş en azından ailenin okulu ve annen seni oraya aldırarak aslında düşünmüş seni.

Hayır genel başarım ve etkinliklerden okuluma kazandırdığım ödüller hatta sanat alanındaki başarım sayesinde eski okulum bayaa tanınmıştı. Bu sebeple, kendi okuluna da bir katkım olur belki diye beni istedi.

Pandemi dönemi çıktı sonra tabi. Her şey alt üst oldu, ben de imkanım varken videolar izleyerek dövüş hareketleri öğrendim. Her sabah erkenden kalkıyor, antrenman yapıyor evdeki spor salonunda ağırlık kaldırıyor ve diyet yapıyordum.

Pg: Peki aile’nin bu tavırları hala devam ediyormuydu?

Hiç yaklaşım göstermediler ki tavırları dursun da sulh yolunu bulsunlar.

Pg: Devam edelim.

Sporlarla uğraşırken, dövüş sanatları benim için mükemmel işliyordu, bir sürü hareket öğreniyor odada kendi kendime bunları tekrar ediyordum.

Pandemi rahatlayınca ilk hedefim judo ve wing-chun’u nereden yüz yüze öğrenirim bunun için araştırma yaptım ve kendime çok iyi bir hoca buldum. Özellikle wing chun konusunda iyi hoca bulmak çok zor.

Pg: Öğrenmek istemenin asıl sebebi ne peki, bence farklı bir sebebi vardı.

Tahmin ettiğiniz gibi olduğunu düşünüyorum, olası bir durumda ona haddini bildirmek içindi.

Pg:…

Neyse süre dolmuş herhalde, borcum ne kadar Simay Hanım?

Pg: Yok, merak etme. Bugün bana anlattıkların için bir şey ödemene gerek yok…

Teşekkürler Simay hanım! İyi günler.

Pg: Size de genç beyefendi…

Bugün de güzelce anlattıktan sonra artık evime gidebilirim. Hayatım böyle geçiyordu. Psikolog, dövüş, okul ve ev sıralama yanlış belki ama her neyse.

[Kısa bir süre sonra]

Kulaklığımı taktım, müziğimi sakince dinliyordum. Bir an kaldırımda yere bakarak yürürken aklıma Selin’i aramayı unuttuğum geldi ve hemen müziği durdurup, numarasını çevirdim ve aramaya başladım…

-Aradığınız numaraya şu an da ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz…

-The number you have called cannot be reached at the moment, please try again later…

Herhalde meşguldü ya da başka bir işi vardı yoksa şimdiye kadar arardı. Tekrar müziği açtım yolda yürürken, arkamdan bir araba kornası çaldı.

Hafifçe arkama döndüm, tabii ilk başta etrafıma baktım ama kimse yok gibiydi. Arkamı döndüğümde Haluk Abi beyaz Porsche ile durmuştu.

Yüksek bir sesle “atla dostum” dedi. Ben de hemen bindim. Haluk abi arkadaşım Yağmur’un babası Defne hanımın kocasıydı. Klass bir adamdı.

H: Naber adamım.

İyilik abi ne olsun işlerim vardı okuldan çıktığım gibi onları hallettim şimdi eve dönüyorum.

H: Güzel güzel, akıllı adamsın oğlum sen, sen tam disiplinli bir gençsin.

Sağ ol abi.

H: Ee dostum, senin araban yok mu da yürüyerek gidip geliyorsun?

Yok abi, neden sordun ki?

H: Oğlum baban benden zengin adam, alsın sana bir araba. Misal ablanda mis gibi Bentley var. Sen de iyisine binmeyi hakediyorsun sonuçta yanlış mı düşünüyorum?

Haklısın abi ama gerek yok, hem uzun zamandır sporla uğraşıyorum ritmimi iyi tutturmuşum. Böyle bir durumda, araba ile gidip gelirsem düzenim alt üst olur.

H: Ne diyeyim keyfin bilir. Ee kızlarla aran nasıl?

Güzel abi, her zaman olduğu gibi.

H: Vay vay vay, bir ara yemeğe gel uzun zaman oldu, hem fifa atarız yemekten sonra.

Tamamdır abim, olur yaparız.

[5 dakika sonra villanın önünde durduk]

H: Ee adamım geldik senin yolunun sonuna, kendine iyi bak! Bir ara tekrar görüşürüz. Dediğim gibi yemeğe gelmeyi unutma…

Eyvallah tamamdır abim, en kısa sürede söz veriyorum.

Vedalaştıktan sonra güvenlikçilere kapıyı açmalarını söyledim. Kapıda duran görevliler benimle uğraşmayı seviyorlardı. Birazcık bekledi.

Aç kapıyı! Hadi lan açsana!

Gülerek kapıyı açtı. Sinirden kendimi yiyordum ama bir şey yapamıyordum. Sonuçta babam gibi bir adama çalışan bu adamlar, babamdan farksızdı ve uğraşırsam başıma dert alırdım. Eve geçtim, kapıyı açtığımda direk Derya Hanım karşımda bitmişti.

Tatlı sesiyle “Hoş geldiniz Aras Bey!” demişti. Bu sesi duymak sanki çayırda, bir yaz gününde ağaçların içinde çimenlerin arasına yatıp, kuş sesini dinlemek gibiydi…

Aynı ses tonuyla “hoş buldum Derya Hanım!” dedim. Biraz kapının önünde sohbet ettikten sonra odama doğru çıktım. Koridordan geçerken Ablam Ayla omzuma bilerek çarptı ve dönüp “salak salak yürüme adam akıllı yürü” demişti. Ya abi bunu kırbaçlayıp götüne şişe sokmak vardı ama neyse.

Odama adımımı attım, hemen bütün kıyafetlerimi çıkardım ve kirlilerimi makinama attım. Temizleri çıkardığım gibi hemen duşa girdim. Sıcak suyun altında 10 dakika kaldıktan sonra, çıktım ve kurulanıp yemek için aşağı indim.

Herkes yemek masasında oturmuş yemeği bekliyordu, ben de gelip oturdum ve yemeği beklemeye başladım. Annem, babam ve ablam birbiri ile sohbet ediyor ben de öylece çatal ve kaşığı hareket ettiriyordum.

Yemekler geldi, Derya abla herkesin tabağına koydu ve mutfağa geçti. Masada, bir balo benzeri bir şey konuşuluyordu. Sonra kenardan bir ses.

B: Şşhh, aloo

Ne oldu?

B: Ne, ne oldu. Adam gibi cevap ver!

Sadede gel.

B: Yarın akşam bir balo var sen de maalesef ki geleceksin. Adam gibi dur bizi rezil etme sakın.

Öylece bir mal misali bakıyordum adama…

Her an kendimi kötü bir şey dememek için tutuyordum, elimde tuttuğum bıçağı iyice sıkmaya başladım, elim biraz titremeye başlamıştı. Sonra kontrolü tekrar sağladım.

Sakince, doğruldum ve “iyi tamam” dedim. Yemeğimi bu sefer bitirdim ve kalktım. Sinirli biçimde odama geçtim ve kum torbasına bugün öğrendiğim hareketleri uyguluyordum, yanına da yeni aldığım iskelet benzeri bir aleti kurdum ve üstünde çalıştım.

Kapım çaldı ve içeri Derya Abla girdi.

Abla?

De: Nasılsın?

İyiyim geç otur! Bir sorun mu var?

De: Yok sadece seni merak ettim.

Anladım, sen nasılsın abla günün nasıl geçti.

De: Benim iyi de masada olanları duydum, senin bıçağı sıkışını görünce umarım kendini tutarsın diye dua ettim.

Artık bazı şeylerde kendimi tutabiliyorum ablam, merak etme sen.

De: Aslında sana söylemem gereken başka bir şey var ama nasıl söylerim bilmiyorum!

Nasıl bir şey?

De: Ş-şey…

Abla haydi???

De:…

A-abla!

De: Baban anneni aldatıyor!

Bu mu yani?

De: Nasıl bu mu yani? Şaşırmadın mı hiç?

Onlar ne yaşıyorsa umurumda değil. Ne halleri varsa görsün.

De: Yapma Aras! Anneni düşün azıcık canım benim.

Umurumda değil abla! Git kendisine söyle istersen, o derece takmıyorum!

De:…

Var mı başka bir şey

De: Y-yok…

İyi o zaman iyi geceler ablam ben duşumu alıp yatacağım.

De: İyi geceler…

Yanağına hemen sıcak bir öpücük bıraktım ve gitmesini bekledim. Şaşkın bir halde odadan çıktı ve gitti. Duş alırken aklıma Derya Abla’nın anlattıkları gelmişti. Belki de bunu babam’a karşı kullanabilirdim.

Duştan çıktım ve yatağıma giyinip yattım. Geceleyin uyumaya çalışırken kafamda fikirler dönüyordu. Sabah Güneş’i yüzüme vuruyordu. Kalktım yüzümü yıkayıp, dişimi fırçaladım ve aşağı indim Derya Abla kahvaltıyı hazırlamıştı. Güzelce kahvaltımı yaptım ve yanağına öpücük kondurdum.

Tam o esnada “merak etme bir şeyler düşündüm, dün akşam söylediklerin için” dedim ve göz kırptım sonra da hemen odama gidip eşyalarımı alıp dışarı çıktım.

[40 dakika sonra]

Okula nihayet varmıştım, sınıfa girdiğimde Teoman ve Büşra ile selamlaşıp Selin’in yanına oturdum.

S: Günaydın aşkımmm.

Günaydın canım, dün seni aradım ama herhalde bir işin vardı?

S: Aşkım dün biraz kötüydüm, erkenden yatmıştım, gece 2.30 gibi uyandım aramanı gördüm, fakat sen o saatte uyuyorsundur diye düşündüm.

Sorun değil bebeğim, senin neyin var tam olarak? Kötü bir şey değildir umarım!

S: Yok şu an iyiyim. Sadece ara sıra böyle oluyor, fazla bir sorun yok.

Tamamdır canım, yok diyorsan yoktur. Neyse hoca geldi!

[Günün sonuna doğru]

Zil artık çalınca hemen çantamı taktığım gibi hemen dövüş hocamın yerine gitmek için, otobüse bindim. Yolda aklımda Derya abla nasıl oldu da öğrendi, ancak şu an bunu öğrenemezdim bu sebeple, tek işim şu an kursuma gitmek ve eğitimime devam etmekti.

Kursun yakınlarında otobüs durdu, kapının açılmasıyla kendimi dışarı attım, serin rüzgâr yüzüme vurdukça, içime dolu dolu havayı çekerek yürüyordum, içimi sanki bir ferahlık kapladıkça kendimi en mutlu insan gibi hissediyordum.

[Kurs için mekâna varır.]

Kapıyı açtım, yavaş ve sakin adımlarla içeri doğru ilerledim. İçeri de hocamız Nadia Hanım, diğer öğrencileri çalıştırıyordu. Ben de kenardan onları izliyordum. Baya terlemişti, yüzünde ki yorgunluk fazla olmasına rağmen, öğrencilerine bir şey gösterme ilgisi hiç bitmiyordu.

Hemen üstümü değiştirmeye gittim ve kıyafetlerimi giyip kenara geldim. Ben geldiğim vakit diğer öğrenciler ile olan işi bitmiş ve sadece ben kalmıştım. Kenarda su içiyor ve diğer yandan saatine bakıyordu.

Ben hafif bir öksürük ile geldiğimi belli etmiştim. Hemen suyunu içmeyi bıraktı ve sağına döndüğünde beni görünce ayağa kalktı ve selamlaştık.

N: Nasilsin Aras?

İyiyim hocam teşekkür ederim, siz nasılsınız?

N: İyiyim canim, geç hemen ben de ilaçlarımı yutup geliyorum.

Tamamdır hocam geçiyorum!

(Nadia 1.60 boy, mavi gözlü, turuncu saçlı, beyaz tenli, kalın bacak, ince bel, aşırı koca olmayan şekilli memeleri var, dudak yapısı ince, küçük bir burnu ve suratı var.)

N: Ee neler yapalım bakalim bugün, geçen gün öğrettiğim hareketleri evde tekrar ettin mi?

Evet hocam. Söylediğiniz aleti de aldım üstünde deniyorum çoğu hareketi.

N: Eee o zaman haydi baslayalim.

Tabii hocam buyurun.

Nadia Hanım ile karşılıklı ilk baş geçen gün öğrendiğim hareketleri tekrar etmeye başladık. Daha sonra bana öğretmek için yanına çekti ve sırayla onun, ne yaptığına bakıyor aynısını tekrar ediyordum. Her hareket durmadan tekrar ediliyor, durmadan aynı pozisyonu deniyordum.

Daha sonra, karşıma geçti ve öğrendiğim hareketi yavaşça uyguladım. Her seferinde “Tekrarr!” diyordu. Yanlış yaptığımda “Tekrarr!” diyordu. Yarım saat geçmişti artık Nadia Hanım, hareketi kendi üstünde denememi istedi.

Bana yavaş ataklar yapıyor, bütün öğrendiklerimi de test ediyordu. Sırayla birbirimize hamleler ile karşılık verirken şiddetin dozu biraz artıyordu ben Nadia Hanım’a dikkatli bir şekilde yaklaşıyor şiddetten uzak duruyordum.

En son Nadia bir hareketi ile canımı çok yakmıştı, bir an kendine geldi ve hemen yerden kalkmama yardım etti.

N: Canim özür dilerim, biraz sert davrandim sana. Cidden anlamadım!

Sorun yok hocam iyiyim ben, bir otursam iyi olacak.

N: Tüh yaa özür dilerim.

Sorun yok hocam, cidden iyiyim!

Kenara geçtim ve oturdum Nadia hemen yanıma oturdu terimi siliyor teker teker vücudumun eklemlerin kontrol ediyordu.

Boyu benden kısa olduğu için hafifte olsa body’nin içini görebiliyordum. Memeleri hareketten terlemişti etraftaki ışık memesine de çarpmış bildiğin süt gibi beyaz memeleri parlak bir şekilde belli oluyordu.

O an daha fazla bakmak istemedim, bir an kendisinin hocam olduğu aklıma geldi ve kendime “ne yapıyorsun aptal” diyerek hemen diğer tarafa baktım.

5 dakika sonra kalktık ve tekrardan hareketleri birbirimizde denedik, 1 saat sonra da benim işim bitince giyinip, kapıdan çıktım ve otobüs durağına doğru yürüdüm.

Otobüsün yarım saat boyunca gelmesini bekledim. En sonunda otobüs Allah’a şükür gelmişti, bindim ve evimin yakının da inebileceğim durağa doğru yol aldım.

[15 dakika sonra]

Otobüsten indiğim gibi hızlıca özel siteye doğru girdim. Koşar adım evime doğru gittim, ilk baş kapıda biraz aptal güvenliklerin geçmeme izin vermesini bekledikten sonra eve girdim. Derya abla beni bekliyormuş belli ki, girdiğim gibi beni karşıladı.

Hemen odama gelmesini söyledim. Beraber odama girdik, hemen kapıyı kapattım ve anlatmasını bekledim.

Nasıl anladın babamın aldattığını?

De: Kıyafetlerini makinaya atarken, bir ceketin cebinde özel bir mektup buldum, içinde belli ki hediye vardı.

Peki sonra?

De: Merakıma yenik düştüm ve mektubu açtım, zaten yırtmalı bir mektup değildi. İlk baş küçük bir kâğıt çıktı, kağıdı okumaya başladım

“Uzun zaman sonra, beni içimde bir ateş yanmış gibi hissettirdin. Yaşattığın, yaşadığımız ve yaşayacağımız her şey için seviyorum seni. Bu adrese git (belirsiz) çiçekler olacak orada kırmızı bir gül seni ilk gördüğüm gün elinde tuttuğun güller gibi aynı. Saksıyı kaldır anahtarı al. Orası senindir artık.”

De: Bu yazıyordu, ben de mektubu götüremeyeceğim için, fotoğrafını çektim al bak.

Vay vay vay babalığa bak sen, güzel bu yeter fakat kadının ismi var mı?

De: Sadece arkada senin içindir A.R yazıyordu.

A.R kısaltma kullanmış, ne diyebilirim evin adresi var, kısaltma var, mektubun fotoğrafı var. Bakalım o zaman düşündüğüm şey olacak mı.

De: Ne olacak mı?

Bu gece balo var özel hayır gibi bir şey olacak, bakalım oraya bu A.R Hanım gelecek mi.

De: Nasıl yani kadını mı bulacaksın?

Bulmayayım mı?

De: Tabii ki bul, ben sadece senden bunu beklemiyordum.

Fikrim değişti o kadar.

De: Fikrini değiştiren nedir?

Babama olan öfkem.

De:…

Neyse abla sen çık ben duş alayım.

De: Ta-tamamdır canım benim.

Derya abla çıktıktan sonra, duşumı yaptım, hemen aldığım smokini isteksiz bir şekilde giydim ve odamın kapısını kapatıp, yavaş adımlarla merdivenlerden indim sonra da yemek masasına doğru yöneldim.

Masaya oturduğumda babam, annem ve ablam bana bakıyordu. Ben aldırış etmeden yemeğimi yedim ellerimi yıkadım ve kapının önünde beklemeye başladım.

Ailemin diğer fertleride gelince, özel aracımıza bindik ve yardım balosuna yol aldık…

Devamını Oku