Kaçış 1

Tepeden yuvarlandıktan sonra hatırladığım tek şey, gecenin köründe hızlanan yağmurun altında Las Almas’ın merkezine doğru alabildiğince koştuğumdu. Omzumdan yaralanmıştırm, kurşun içeri girmemişti ama sıyırmıştı; kan kaybım vardı. Bir yerde durup kanı durdurmam gerekiyordu ama arkamdan hala Shadow Company’nin pisliklerinden birinin geldiğini duyabiliyordum, ya da belki de sadece hayaldi, çünkü adrenalin kulaklarımda zonkluyor, gözlerimi flulaştırıyordu. Koştum, sadece koştum.

Yağmur dolu küçük göletlere bastığım için ayaklarım su dolmuştu, uniformam vucuduma yapışıyordu ama sessiz ve güvenli bir yer bulduktan sonra düşünmem gereken şeylerdi bunlar. Düşekalka koşmaya devam ettim. Merkeze indiğimde nefes nefese kalmıştım, daha fazla ilerleyemeyecek durumda olduğumu anlayınca bir apartmanın yan tarafına, çöp konteynerlarının sıralandığı yerin köşesindeki duvara yaslandım ve kendimi aşağı doğru bıraktım. Telsizden SC’nin konuşmalarını duyabiliyordum… Ghost ve beni arıyorlardı, Ghost yaşıyor muydu?

“Bravo 1-7 burada. Kimse var mı?” telsizden ulaşmaya çalıştım. Bekledim ama kimseden ses gelmedi; tekrar tekrar sorduğum halde kimseden gene ses gelmedi…

Bu gece olanlar vücudumu sarstığı kadar ruhumu da sarmıştı… Kalbimi bir sancı kapladı, gözlerimi sımsıkı kapattım, ağlamamam lazımdı. Şuan ağlayamazdım, umudumu kaybetmeden devam etmek zorundaydım. Başımı yana doğru yasladım, glock’umu elime alıp emniyetini açtım. Parmağım tetikte, nefes nefeseyken etrafı biraz dinledim, sadece yağmur sesi vardı. Her yerim ağrıyordu, ama ayağa kalkmaya zorladım kendimi. Duvardan destek alarak köşeyi dönmeye çalıştım ama yere yığıldım. Etraf kararmaya başlamıştı…

Gözlerimi açtığımda yerde yatıyordum, o iğrenç, ıslak zemine yanağımı yaslamıştım ve bir süre içim geçmisti, ama ne kadar süre? Telaş içime doğmuşken telsizimden bir ses geldiğini fark ettim ama kulağımın çınlamasından dolayı duyamıyordum. Sanki bin tonluk bir basınç sırtıma yüklenmişti; ellerimle yeri iterek kalkmaya çalıştım. Zar zor dizlerimin üzerine oturdum.

“-şılıyor mu?” telsizden gelen sesi duyabiliyordum. Ghost.. Ghost.
Yaşıyordu.

Kalbim aniden öyle bir çarpmaya başlamıştı ki, boğazım düğümlenmişti; cevap veremiyordum.
Açık yaram varken kan kaybımın fazla olmaması için bu kadar heyecanlanmamam lazımdı. Duvara yaslanarak bir kaç kere derin nefes aldım.

“Rant, ses ver.” Ghost’un brutal sesi tekrar yankılandı kulaklarımda, içime çektim, keşke daha çok konuşsaydı..

“Yaşıyorum, L.T” diyebildim. Boğazım ağrıdığı için konuşmak zorlamıştı.

Cevabımın hemen ardından, “Tabii ki yaşıyorsun,” dedi. Sesinde biraz rahatlama mı vardı, yoksa hayal mi kuruyordum? Devam etti, “Lokasyon neresi?” Sesinin bende yarattığı etkiyi zorla bir kenara bırakarak, etrafıma baktım; dar, ıslak ve kirli sokaklar. En fazla 3 katlı evler, balkonlarda asılı çamaşırlar ve her yerde çöpler. Dikkatimi verdiğimde hiç araba sesi olmasa da, gök gürültüsü ve uzaktan helikopter sesleri ortamın rahatsızlığına eklemeye yetiyordu.

Biraz daha odaklandığımda konuşma sesleri duyabiliyordum, ama çok boğuk ve anlaşılmazdı. “Merkez içindeyim, bir sokakta. Etrafa bakacağım” diye cevap verdim. Ghost’un sorduğu sorulara yetersiz cevap vermekten nefret ediyordum ama başka seçeneğim yoktu…

“Yaralı mısın?” diye sordu telsizden.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir